31 Aralık 2011

ŞİMDİ ANNEME KAYBOLAN YILLARIMI SORSAM, NEREYE KOYDUYSAN ORDADIR DER :))

ŞİMDİ ANNEME KAYBOLAN YILLARIMI SORSAM, NEREYE KOYDUYSAN ORDADIR DER :))

Beeş!!... Döööört!!!... Üüüüç!!!... İkiii!!!... Biiiiiir!!!...

Linki tıklayın...Yeni yıl dileğinizi boşluğa yazın, penguen müzik eşliğinde kayarak dağlara yazsın... Çok güzel... Sakın kaçırmayın...

PENGUIN

http://www.star28.net/snow.html

2012 yılı kişisel analiziniz...


Hepimiz her yıl farklı bir yıl enerjisi yaşarız. Ve hayatımız boyunca 9 yılda bir benzer yıllardan geçerek bir devinim halinde hayat yolculuğumuz devam eder. Tıpkı mevsimler gibidir hayatımızdaki döngüler. Hareketli ve coşkulu Yaz biter, hüzünlü sonbahar gelir. Karlı ve içe dönük kış biter ve ardından coşkulu yeniden doğuşlara gebe, yemyeşil miss kokulu bir ilkbahar gelir. Hayatlarımız da böyledir. Yeniliklerle dolu 1 yılı gelir ardından sevgi dolu 2 yılı gelir, onu ateşli 3 yılı takip eder… ve nihayet bilge 9 ulaşırız ve bir döngümüz tamamlanır. Ardından tekrar 1 gelir, sonra 2, sonra 3… bu devinim sürer gider. Her 9 yılda bir döngü yaşarız. Hayatımızda yaşadıklarımızın benzerliklerine bakarsak bu döngüleri net bir şekilde algılayabiliriz.

İçinde bulunduğumuz yılın değerini öğrenmek için doğduğumuz gün + doğduğumuz ay toplanır ve tek basamaklı bir rakama indirgenir. Bu elde edilen rakam içinde bulunduğumuz yılın değeri ile toplanır.

Örnek 1:

5 Nisan doğumlu Ayça’ nın yılını hesaplayalım:  5+4= 9 ve 2012 yılının yıl enerjisi 2+0+1+2= 5 beş ile toplanır 9+5=14 à 1+4=5 (BEŞ)

Örnek 2:

18 Temmuz doğumlu Murat’ ın yılını hesaplayalım: 1+8+7=16 à 1+6=7 ve 2012 yılının yıl enerjisi 2+0+1+2= 5 beş ile toplanır 7+5=13 à 1+3=4 (DÖRT)

1-2-3-4-5-6-7-8-9  NE ANLAMA GELİR?

1 (BİR) : Yeni bir döneminiz başlıyor. Dokuz yıllık bir döngüyü 2011 yılında tamamlamışsınız. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmasın istiyorsunuz. İçinizde yenilikler yaratmak için derin bir his var. Bu yılınızda atacağınız tüm adımlar size önümüzdeki 9 yıl boyunca yardımcı olacak. Bu yıl yeni bir işe başlayabilir, şirketinizi değiştirebilir, kariyerinize yepyeni adımlar atabilirsiniz. Hayat amacınızı hissedip bu alanda cesur adımlar atabilirsiniz. Yeni bir ilişkiye başlayabilirsiniz. Mevcut ilişkinizi yeni bir boyuta taşıyıp evlenebilir, birlikte yaşamaya başlayabilirsiniz. Bu yıl sizin yenilikler yılınız. Değişimden ve adım atmaktan korkmayın. Bu yıl ev, şehir değiştirebilirsiniz. Büyük çapta hiçbir değişim yapmasanız bile yeni bir adım atmanızı ve hayatınızda bir yenilik katmanızı öneririm.

2 (İKİ) : Geçtiğimiz yıl hayatınızda yeni bir dönem başlamış. 2011 yılında attığınız adımların, başladığınız işlerin ödüllerini bu yıl içinde alacaksınız. Sorumluluklarınız artacak. Evlenmek, çocuk sahibi olmak, evcil bir hayvan almak, yardımseverlik çalışmalarına katılmak için ideal bir yıldasınız. Bu yıl sevgi, şefkat ve annelik (babalık) enerjiniz artacak. Sevdiklerinizle daha fazla zaman geçirebilir, aile kavramının önemini daha iyi anlayabilirsiniz. Çocuklarınız ve annenizle ilgili konular gündeminizde olabilir. Genel olarak yumuşak enerjili ve duygusal bir yılınızdasınız.

3 (ÜÇ) : Ateş enerjisi ile dolu bir rakam olan 3 bu yıl sizin kaderinizde önemli bir yapı taşı olacak. İyimserlik hakim olacak ve çok çalışacaksınız. Hatta o kadar çok ki bu aşırı çalışma hali size yorgunluk verebilir. Ama devamlı bir hareket enerjisinin hayatınıza hakim olduğunu görebilirsiniz. Bu yıl aynı zamanda aydınlanma yılıdır. Farkındalığınız artacak ve bazı sorularınızın cevapları size gelecek. Kendi içinize dönmeye ve sakinleşmeye özen göstermek size içsel deneyimleriniz ve sezgisel gelişiminiz anlamında yardımcı olacaktır. Bu yıl sanatsal çalışmalar yapmak, kurslara katılmak açısından da size faydalı olacaktır.

4 (DÖRT) : Büyük değişimlerin ve dönüşümlerin zamanıdır sizin için. Hayatın anlamını ve kendi yaşadıklarınızı derin bir şekilde sorgulayacak ve içinize döneceksiniz. Pek çok değişiklik yapmak isteyeceksiniz. İçinizde değişim duygusu tavan yapacak. Ama bir yandan da temkinli olmayı isteyen ve hareket edemeyen bir enerjiniz olabilir. Bu ikilik halinin sizde depresif bir duygu oluşturmaması için bu sürecin doğal olduğunu kabul edin. Sorgulamalarınızı ve içsel çalışmalarınızı sakince yürütün. Her şeyin olması gereken akışında tezahür ettiğini hatırlayın. Küçük değişiklikler yapıp, büyük değişimleriniz için biraz sabretmeyi öğrenin. Tabii ki hayat yolunda ya da diğer öz sayılarında 4 rakamı olanların durumu biraz daha farklıdır. Onlar için 4 büyük bir enerji sağlar. Ve hayatlarındaki en büyük adımları bu yıllarında atabilirler. Bunu öğrenmek için hayat yolu rakamınıza da bakmanızı öneririm. Hayat yolu rakamınızı bulmak için de gün+ay+yıl tüm doğum tarihi rakamlarınızı toplayın. Sonunda tek basamaklı bir sayıya indirene kadar kendi içinde toplama işlemini tamamlayın.

5 (BEŞ):  Bu yıl sizin özgürlük ve hareket yılınız. Yüklerinizden arındığınız bir döneme giriyorsunuz. Sizinle enerjisi uyumlu olmayan her ne varsa, iş/ilişki/bakış açısı… bunu değiştirme zamanıdır. Zaten 2011 yılında hayatı derin derin sorgulamıştınız. Bu sorgulamanın sonucunda bazı kararlar aldınız. Bu yıl o kararlarınızı hayata geçirme zamanıdır. Eğitim, bilgi, kişisel gelişim, yüksek öğrenim, akademik kariyer…vs için çok ideal bir yıl bu. Algılama ve zeka kapasitenizin çok açıldığı bir enerjiye adım atıyorsunuz. Bu yıl, taşınabilir, yeni bir şehir ya da ülkeye gidebilirsiniz. Hayatınıza pek çok yeni insan girecek. İletişim büyük önem taşıyacak bu sene.

6 (ALTI):  Aşk yılınıza hoş geldiniz. 6 rakamı; sevgi, güzellik, aşk, adalet, denge, aile, sadakat kavramlarını gündeme getirir. 2012 yılı sizin en güzel yıllarınızdan biri olacak. Yeni bir aşk başlayabilir, eski bir aşkınız yeniden gündeme gelebilir. Hayatınızdaki dengeyi korumayı öğreneceksiniz. Dengeleriniz alt-üst olabilir, her şey sizin seçimlerinizle doğru orantılıdır. Aile kurabilir veya ailenize daha fazla zaman ayırabilirsiniz. Çocuğunuz olabilir veya hamile kalabilirsiniz. Güzellik ve sanatla ilgili çalışmalar yapabilir veya evinizi güzelleştirebilirsiniz. İç dekorasyon, feng shui konuları ilginizi çekebilir. İlişkileriniz bu yıl en önemli konunuz olacak.

7 (YEDİ): Tekamül, ruhsal konular ve evrensel gizemler bu yıl fazlasıyla ilginizi çekecek. Belirli bir alanda uzmanlaşabilir, analitik düşünceler üretebilirsiniz. İşinizde terfi alabilir veya yeni gelir yolları bulabilirsiniz. Para konularında iyi yıllarınızdan birindesiniz. Bilimsel araştırmalar yapabilirsiniz. Özellikle ruhsal konularla ilgilenenler açısından tekamüllerinde çok önemli bir yıl bu. 7 rakamının bir diğer fonksiyonu da aile kurmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak, hamile kalmak için güzel bir yıldır. Her ne yaşarsanız yaşayın ruhsal farkındalığınız ve sevgi kapasiteniz artacak. Yeter ki kendinizi özünüze kapatmayın. Rüyalarınızla çok derin mesajlar size iletilebilir.

8 (SEKİZ):  Sekiz rakamı, başarı, güç, sorumluklar ve maddi konuları temsil eder. Oldukça başarılı bir yıla giriyorsunuz. Hayatta pek çok fırsatla karşılaşabilirsiniz. Maddi geliriniz artabilir. Önemli olan karılaştığınız fırsatları değerlendirebilecek durumda olun ve bunun farkındalığını koruyun. 9 yıllık döneminizin sonuna yaklaşıyorsunuz. Sekiz yıl önce başladığınız konuda size bol bol ödüller gelebilir. O defteri kapatma isteği hissedebilirsiniz. Yeniliklerle dolu bir dönemin yaklaştığını hissedeceksiniz. Ama hala önünüzde 2 yıl var. Bu nedenle bu döneminizi ileride ne yapacağınız yönünde düşünerek harcayacağınız yerde anınızı iyi değerlendirin. Sorumluluklarınız artacak ve fazladan yük yüklenme ihtimaliniz yüksek. Bu durum size sırt ve bel ağrısı olarak yansıyabilir. Maddi konular gündeminizde olacak. Ev, arsa, araba… alabilir, mevcut evinizi dekore edebilirsiniz. Bereketli bir yıl sizi bekliyor.

9 (DOKUZ): Ruhunuza detoks yapacağınız harika bir yıla giriyorsunuz. Dokuz yıl önce başladığınız dönem sona eriyor. 2003 yılında başladığınız iş/ilişki/düşünce akımı… her ne varsa bunların değişip, dönüşme zamanı geliyor. Bu yıl kendinizi bir çocuk gibi şımartmak için harika bir zaman. Seyahatler, içsel yolculuklar, keyif, eğlence ve geçen zamanı değerlendirip yeni yılın enerjisine kendinizi hazırlamak için harika bir zaman dilimi. Bilgiler ve bilgeleşmek de sizin için bu yıl önem taşıyacak. Olgunlaştığınızı hissedeceksiniz. Yeni dönem enerjisini hafiften hissetmeye başladınız. Ama 1 yılınızda ne yapacağınızı anlamak için acele etmeyin yıl boyunca bu konuda pek çok işaret alacaksınız. Kendi merkezinize dönerseniz, dua, meditasyon, yoga, namaz, zikirle ilgilenirseniz ruhsal anlamda da önemli yol kat edebileceğiniz bir yıl bu. Aynı zamanda bu kadar derin konunun yanında bir çocuğun içsel neşesini ve hayata hayretle bakan gözlerini ruhunuzda hissedebilirsiniz.

Sevgilerimle

Aşk ve mucizeler dolu, bereketli, ışıklı bir yıl olsun 2012… :)

Bir delinin mal beyanı...

 1-Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen

2-Gökyüzünde bi bulut

3-Bitlis'te beş minare ...

4-Bir yazlık biri kışlık iki platonik sevgili

5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı

 6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü

 7-Palandökende bi palan, iki döken

 8-Kastamonu da üç kasto

9-Üç fay hattı

10-Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma

11-Dünyada mekan

12-Ahirette iman

 13-Denizde kum

14-Uzayda yerçekimsizlik

 15-Bi çuval gazoz kapağı

16-Bi kibrit kutusu sigara izmariti

17-Onsekiz saç biti

 18-Biri İngilizce 6 adet küfür

19-Yirmi tane boş naylon poşet

20-Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht

21-Bi sürü saç sakal, kıl, tüy, yün

22-Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank

 23-Bi ayakkabı çekeceği

24-Üç don lastiği

25-İki büyük taş kütlesi

26-Bir adet ağaç gölgesi

27-Üç kuş kanadı sesi

28-Bi sürü kedi köpek

29-Bi marmara denizi

30-Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci

31-Her aksam karıştırılan dört çöp bidonu

32-Çalip çalip kaçılan beş melodili apartman zili

33-Nakit 15 lira

34-Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bi ömür

Çok muhteşem bir dönemin içindeyiz...!



Çok muhteşem bir dönemin içindeyiz...!

Çok yüksek titreşimler yaşayacağız...!!

Ne mutlu bizlere...

Ne mutlu köprüden geçeceklere...

Ne mutlu yenilikle buluşacak OLanlara... ...

Ne mutlu Birlikte yolda OLanlara...!!!

Hermes Şems

Kendi sesini duyana kadar, başkalarının seslerini kendinin sanacak ve konuşacaksın.

Kendi sesini duyana kadar, başkalarının seslerini kendinin sanacak ve konuşacaksın.

Kendine inanana kadar, başkalarının yarattığı inanç kutucuklarında saklanacaksın.

Kendine güvenene kadar, başkalarının limanlarına sığınacaksın.

Kendinde saklı hakikate uyanana kadar, onu yanılsamalar da arayacaksın.

Kendi sözün özünle hizalanana kadar, başka güzel sözlerden ilham alacaksın.

Kendin OLana kadar, takipçi ve arayan olacaksın.

O'nu kendinde bulana kadar, dışsallaştıracaksın.

Otunu, suyunu bilmediğin gönüllerde koyun gütme!



 

Otunu, suyunu bilmediğin gönüllerde koyun gütme!

Yoksa, 'kaçırcağın keçilere' çobanlık yapamazsın ...!

Şems-i Tebrizi

Biz sevdik mi yer oluruz...

YENİ YIL DUASI…………. “ BENİ KORU TANRIM...”Kendimde; bütün sadeliğimde, sıradanlığımda, yalınlığımda, saf sevgide, net görüşte, tek bilişte, her şeye mesafesiz yakınlıkta, yıkılmaz bir Ruh duruşunda, dengede kalmam için bana Güç ver.

Bildiğini söyleyip de bilmeyenlerden...

Oldum deyip de oldurmaya uğraşanlardan

Aydınlandım deyip de ışımayanlardan

Öğrettiğini sanıp da öğrenmeyi unutanlardan

Çareyim deyip de, derde düşürenlerden

Beni arındırıp da kirletenlerden

Aydınlığa götürüp de, karanlıklarda bırakanlardan

Cahilliği yerecek kadar cahil olanlardan

Vardım deyip de, yolumu başa çevirenlerden

Sevgiyi sözcüklerde bırakanlardan

Sana el pençe kul olup da, ruhuma hükümdar olmak isteyenlerden

Sevgi için deyip de sevgi dışında kalanlardan

Aşk için deyip de, aşkı yargılayanlardan

Hepimiz yoldayız deyip de, kendini yol yapanlardan

Hepimiz Biriz deyip de, kendini bir, beni iki yapanlardan

Hakikati bildim deyip de, beni bilmeyenlerden

Gerçeği gördüm deyip de, toprakta, bitkide ve insanda, seni göremeyenlerden

 Çok şey söyleyip de, hiçbir şey söylemeyenlerden

Havada uçup da, dünya gezegeninde yürüyemeyenlerden

Âlemlerde meleklerle kucaklaşıp da, dünyada insan kardeşleriyle kucaklaşamayanlardan

 Ben senim deyip de, ben de kendini göremeyenlerden

Her boyutta dolanıp da, insan boyutuna giremeyenlerden

 Olmakta olanı kabul edip de, beni olduğum gibi kabul etmeyenlerden

Sana hizmet edip de, insan kardeşlerine hizmet etmeyenlerden

 Koşulsuzum deyip koşulsuzluğu koşul yapanlardan

 Zararsızım deyip de, en büyük zararı verenlerden

İhtiyaçsızım deyip de, ben den düşlerimi bile çalanlardan

 İnsanlık için deyip de, her şeyi kendisi için isteyenlerden

 Kendim deyip de, kendi nefsini kral yapanlardan, sen beni koru.


Kendimde; bütün sadeliğimde, sıradanlığımda, yalınlığımda, saf sevgide, net görüşte, tek bilişte, her şeye mesafesiz yakınlıkta, yıkılmaz bir Ruh duruşunda, dengede kalmam için bana Güç ver.

Yılsızlaşmak...

Aslında hiçbirini bilmezdik doğduğumuzda.

Daha anlatmamışlardı neden saati bulduklarını, yılları ve    ayları...

Sadece tan ve gün batımı vardı: Aydınlık ve karanlık    başlangıçları.

Şimdi hepsini biliyoruz; saatler her yerde.

Geliştiğimizi söylüyorlar gün be gün,

Zamanın sahibi olmaya çalışırken onun esaretinde.
Hiç unutmadan zamanın durmadan aktığını,

Yılları, ayları, günleri bir kenara bırakabilsek keşke,    anlarken yaşlandığımızı.

Sadece bir sonraki günün doğuşuna odaklansak.
Zor, biliyorum, saate bakmadan yaşamak

Ama en korkuncu neleri kaçırdığını sonradan anlamak.

Umudum, geç kalmadan yarınki sabahın tadını çıkarmak.
Umut dolu sabahlarla bezenmiş bir 2012 dileğiyle... 

 Mehmet U.soyer... 

Sana verecek kızımız yok...

Sorunlarımıza neden sımsıkı sarılıyoruz? Onları bu kadar çok mu seviyoruz?

Sorunlarımıza neden sımsıkı sarılıyoruz? Onları bu kadar çok mu seviyoruz? Mutsuzluktan, üzüntü ve kederden, acıdan kurtulmak istemiyor muyuz? Bunlara dayanarak kendimizi var ettiğimizi mi düşünüyoruz? Olumsuz ya da olumlu sonuca bağlanmak, lunaparktaki heyecan treni (rollercoaster) gibi olmuyor mu? Yaşam yükselirken keyif almaya başlıyoruz, inerken de korku basıyor.

Kendimizi hissetmek için bir heyecan trenine mi ihtiyacımız var? Ne zaman olayların, durumların bizi yönetmesini bırakacağız? Ne zaman gökyüzünün salt bulutlardan olmadığını, arkasında parlak bir güneşle aydınlanan gökyüzünün olduğunu fark edeceğiz?

Lao Tzu, bundan binlerce söne önce bunu görmüş, olgular, eşik değerine kadar yükselir ve eşik değerinden sonra tersine döner. Tüm evrenin temeli bu prensibe bağlı. Sonsuz iyi olma hali ya da sonsuz kötü olma diye bir nokta yok. Herşey, karşıtına dönüşüyor. Gece gündüze, kötü iyiye, cehalet bilgeliğe, mutsuzluk mutluluğa... Ikiliklerden oluşan bir evrende yaşıyoruz ve bu ikilikler, sürekli birbirine dönüşüyor. Bunlara ne kadar sarılırsak, o kadar fırtınalı yaşayacağımız apaçık ortada. Başımıza gelen olaylar, yaşadıklarımız, hepsi bizim seçimlerimiz, doğrudan ya da dolaylı. Ne kadar çok iyilik istersek, o kadar çok kötülüğü var ediyoruz, ne kadar çok zenginlik istesek, o kadar çok yoksulluk yaratıyoruz, ne kadar çok bilgi istesek, o kadar çok cehalete sebep oluyoruz. Bu kadar aç gözlü olmayalım, insanın olabileceği en karanlık hallerden biri bu.

Bir değişiklik yapalım! Bu sene için hiçbirşey istemeyelim, bakalım ne olacak. Aç gözlü olmayalım, ne gelene sevinelim, ne de gidene. Heyecan treninden artık inmenin ve sadece gözlemlemenin vakti gelmedi mi? Bırakalım o tren, inip çıksın, zamanla sıkılanlar olacaktır, inip bize katılacaklardır. İnanıyorum, çünkü biliyorum; çok daha dingin, yaşamın keyfine varan insanlar olacağız.

Cem Gencer

Hiç pişmanlık duymamayı, geriye dönüp bakmamayı bir yaşam kuralı edinin...



Hiç pişmanlık duymamayı, geriye dönüp bakmamayı bir yaşam kuralı edinin.

Pişmanlık enerjinizi boşa harcamanıza neden olur; geçmişin üzerine hiç bir şey inşa edemezsiniz.

Önemli olan an'ı yaşayabilmektir."

Katherine Mansfield

Iron Maiden - Fear Of The Dark (Live in Rock In Rio)

http://youtu.be/szt60RlgcL4

hamdım,piştim,yandım diyor. ötekiler,yemek tarifi sanıyorlar.

Hazreti Mevlana diyor ki; yeter taş oldugun, birazda toprak gibi ol diyor ötekiler,tusinami çamuru oluyorlar

 ne olursan ol,yine gel diyor, ötekiler,sunni,alevi,kürt diye ayırıyor.

ya göründügün gibi ol ya oldugun gibi görün diyor. ötekiler,yüzlerine maske takıp,hiç olmadıkları gibi görünüyor.

düne dair ne varsa söylendi ,bu gün yeni şeyler söylemek lazım diyor, ötekiler,papagan gibi aynı şeyleri söylemekten bıkmıyor.

 ne kadar iyi bilirseniz bilin,karşınızdakinin anlayabilecegi kadar anlatabilirsiniz diyor ötekiler,nasıl işlerine gelirse öyle anlıyorlar.

hamdım,piştim,yandım diyor. ötekiler,yemek tarifi sanıyorlar.

soruda bilgeden dogar,cevapta diyor ötekiler,kendileri sorup kendileri cevaplıyor.

ayıpsız dost arayan dostsuz kalır diyor ötekiler,çıkar için dost arıyor,ayıplı,ayıpsız aramıyor.

ne elbiseler gördüm içinde insan yok ne insanlar gördüm üzerinde elbise yok diyor herkes,urbasına göre ikram görüyor.

 

Kellere saç, hastalara ilaç...

2012 Dolunay Takvimi...

Ağaca saygı...Günün fotosu... 31/12/2011

Eğer dünya üzerinden bir tek şeyi kaldırabilme becerim olsaydı, açgözlülüğü kaldırmak isterdim



 

Eğer dünya üzerinden bir tek şeyi kaldırabilme becerim olsaydı, açgözlülüğü kaldırmak isterdim...

Cem Şen

Başka bir Ruhun yolculuğunu yargılamak sana düşmez...

Başka bir Ruhun yolculuğunu yargılamak sana düşmez.

Seni ilgilendiren, bir başkasının ne olduğu veya olmayı başaramadığı değil,

Senin kim olduğunu anlamandır...

Neale Donald Walsch

Madde'den maneviyata giden yolu aç!

evren resimleriSevgili Evren,

Bana kendimi tırtıldan kelebeğe,

Beşer'den Kamil'e,

Madde'den maneviyata giden yolu aç!

Işık olmama,

kendimi aydınlatırken Evrendaşlarımı da aydınlatmama izin ver!

Bana ışık tutan dostlarımı,

kadim bilgeleri anlamama izin ver!

Dönüşürken ışık saçmayı seçiyorum!

Dönüşürken yol açmayı seçiyorum!

Dönüşürken yaraya merhem, düşmanlığa barış olmayı seçiyorum!

Ben ihtiyacı tamamlayan, gerekli olanı birbirine harmanlayan olmayı seçiyorum!

Yüce Yaradan, senin bana uygun gördüğünü sevgiyle kabul etmeyi seçiyorum!

Sana doğru yol alırken, yolun hem geride kalan, hem de önümde olan bölümü ile bir olmayı seçiyorum!

Yaşadıklarıma ve yaşayacaklarıma ÇOK ŞÜKÜR! diyorum.

Sınırlı sorumlu dünyanın farkında olmayı kabul ediyorum!

Ve ÖYLE OLSUN

KENDİMİZİ DOĞRU İFADE EDEBİLİYORMUYUZ ?


Tencere satıcısı bir adam tencere satışı...na çıkmış. Bir eve varmış ve zili çalmış. Karşısına bir adam çıkmış. Tencereci tenceresini  çok güzel bir şekilde anlatmaya başlamış, tencerinin dibi böyle, kapağı şöyle vs. Adam, istemiyorum  demiş. Tencereci çıkmış gitmiş. Az sonra tekrar aynı eve gelmiş ve tekrar  zili çalmış. Ev sahibi kapıyı açmış ve tencereci yine anlatmaya başlamış.


 Ev sahibi biraz sinirli bir ses tonuyla “kardeşim istemiyorum” demiş. Adam,  peki demiş tekrar ayrılmış evden. Az sonra aynı kapının zilini bir kere daha çalmış ısrarlı ve dertli tencereci. Adam kapıyı açar. Adam bir kere daha şansını dener ve anlatmaya başlar. Ev sahibi tencereciyi bu sefer kovar. Tencereci binadan uzaklaşır biraz dolaşır ve bir süre sonra tekrar aynı eve gelir ve zili tekrar çalar cesaretle.


Aynı adam bu sefer hışımla kapıyı açar, tencereci hiç fırsat vermeden  “aslında sen bu tencereyi alırdın ama ben sana anlatamadım” der. :)

Kafanın içinde beynin var. Ayakkabının içinde de ayakların. Hangi yönü seçersen kendini oraya götürürsün...



 

"Kafanın içinde beynin var. Ayakkabının içinde de ayakların. Hangi yönü seçersen kendini oraya götürürsün."

Çocukluk, gecenin bir yarısı tuvaletten odana koşarken kimsenin seni yemediğine sevinmektir



 

Çocukluk, gecenin bir yarısı tuvaletten odana koşarken kimsenin seni yemediğine sevinmektir

yeni yılda melekler sihrini göstersin...

30 Aralık 2011

Çok gülen insana iyi davranın, Çünkü hep bir yerlerde Tek ağlar. ...



Çok gülen insana iyi davranın, Çünkü hep bir yerlerde Tek ağlar. — *

Bazen nereye gittiğinizi bilmediğimiz zamanlar olur ya,



 

Bazen nereye gittiğinizi bilmediğimiz zamanlar olur ya iste o an icinizde hangi duygular ve yanınızda kimler var bir bakın .

Çünkü bir yolcunun nereye yol aldığını bilmek için yanındakilere bakmak yeter.

İnşallah iyiliğe yolculuk edersiniz

Yarısı boş...Kesinlikle yarısı boşşş...

İnandığı şeyi yapan insanın enerjisi asla tükenmez.



 

İnandığı şeyi yapan insanın enerjisi asla tükenmez. Goethe

Karşınızdaki kişiyi ilk buluşmada hangi soruları sorduğunuzda daha iyi anlarsınız?

imagesKarşınızdaki kişiyi ilk buluşmada hangi soruları sorduğunuzda daha iyi anlarsınız? İlk buluşmalarda sessiz kalarak onu tanımak yerine, neşeli ancak size fikir veren şu soruları sorun..

1. En çok izlemeyi sevdiğin favori TV programı, film, tiyatro oyunu ya da müzik türü ne? Bu soru onun duygusal yönü, dünyaya bakış açısı hakkında size bilgi verir.

İzledikleriniz ile dinledikleriniz arasında benzerlik ya da farklılık olup olmadığını anlamaya, dünyaya aynı pencereden bakıp bakmadığınızı anlamaya çalışın.

2. Yaptığın işi seviyor musun? “Ne iş yapıyorsun?” gibi üstü örtülü bir soru yerine onun kişiliği hakkında bilgi verecek bu tür bir soru sormanız onu daha iyi tanımanızı sağlacak. Kariyeriyle ilgili birkaç farklı soru sorarsanız, hoşlandığı ve hoşlanmadığı davranışlar, nelere kızdığı, güçlü olduğu durumlar, nasıl mutlu olduğu gibi konular hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Bazen ona “İnsanların hayallerinden ibaret olduğunu düşünüyorum” gibi cevap şeklinde sorular da sorabilirsiniz.

3. İlişki de açıklık senin için ne anlam ifade ediyor? Genellikle bu konuda konuşmaya başladığınızda önceki ilişkilerinizden örnekler verirsiniz. Her ikinizde bir elmanın yarısı gibi mi olmak istiyorsunuz? Bu soruyu sorarken şu açıklamayı yapmanızı öneririz. “Bu soru senin için biraz erken olabilir ancak daha önce buluştuğum kişiler ilişkimizden ne beklediklerini bilmiyorlardı. Benden beklediği şeyleri yaptığı umarak görüşmeye devam ettik. Açıkçası bu şekilde yürümedi.” Onun size vereceği cevap beklentilerinizi değerlendirmenizi ve gelecekteki kalp kırıklıklarını önlemenizi sağlayacak.

4. Para kazanmak zorunda olmasaydın, hayatta ne yapardın? Buluşmalarda umutlar, hayaller hatta pişmanlıklar aranızdaki buzları eritir. Geçmişteki piyano çalma tutkunuz ya da seyahat etme isteğinizle ilgili cevabınız sizin ruh halinizi yansıtır. Paylaştıklarınızla gün geçtikçe ortak amaçlar ve ilgi alanlarınız oluşur.

5. En çok utandığın anı benimle paylaşır mısın? Bu eğlenceli soru keyifli sohbetin kapılarını açar. Bu tür sakarlıkların ilk buluşmada anlatılkması ilk buluşmada rahatsız edici gelebilir. Sizin yanlış anlaşılmanızı sağlamayan, herkese paylaşabileceğiniz ufak tefek sakarlıkları paylaşmanızda bir sakınca yok.

Bu tür ufak tefek sohbetler ilişkinizin ne kadar süreceği konusunda size bilgi verecek ve siz de strese girmeden daha rahat şekilde mutlu bir birlikteliğe adım atabileceksiniz

Başını belaya sokma, Daha yüksek hedeflerin olsun, İşine odaklan,Sağlık için egzersiz yap,Takım çalışmalarına katıl,Arkanı kollaması için Ortağına güven, Uzan ve gevşe, Yağmurlu günler için tedbirli ol,Patronun ortalıktayken her zaman gülümse, Hiçbir şey imkansız değildir...

1)  Başını belaya sokma.

Description: cid:image001.jpg@01CCC637.D1C6F640

2)  Daha yüksek hedeflerin olsun

Description: cid:image002.jpg@01CCC637.D1C6F640

3) İşine odaklan.

Description: cid:image003.jpg@01CCC637.D1C6F640

4) Sağlık için egzersiz yap.

Description: cid:image004.jpg@01CCC637.D1C6F640

5) Takım çalışmalarına katıl.

Description: cid:image005.jpg@01CCC637.D1C6F640

6) Arkanı kollaması için ortağına güven.


Description: cid:image006.jpg@01CCC637.D1C6F640

7)Yağmurlu günler için tedbirli ol.


Description: cid:image007.jpg@01CCC637.D1C6F640

8) Uzan ve gevşe.

Description: cid:image008.jpg@01CCC637.D1C6F640

9) Patronun ortalıktayken her zaman gülümse

Description: cid:image009.jpg@01CCC637.D1C6F640

10) Hiç bir şey imkansız değildir.

Description: cid:image010.jpg@01CCC637.D1C6F640

 Description: http://t2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTY8seqwA5WTq51fvvInYWT8gVb63h7ntNx53O5jHFCY_Fo28nv

11) Bu yıl tüm imkansız dedikleriniz olsun…

 

12) Yeni yılınız kutlu olsun …

ben bu balığı yerim abi...

Hiç kimse geriye gidip yeni bir başlangıç yapamaz,

Kadıköy'de Martılar... Günün fotosu... 30/12/2011

İyi anlaşmamız için...

Hayatı yaşarken karşımıza çıkan herhangi bir insanla kurduğumuz ilişkilerin her biri Hayata Hizmet Etmek için bir şanstır...

Hayatı yaşarken karşımıza çıkan herhangi bir insanla kurduğumuz ilişkilerin her biri Hayata Hizmet Etmek için bir şanstır.  Kendi dışındaki diğer insanları sadece nesneler olarak görecek kadar bir koşuşturma içinde ve sadece kendi çalışmalarınızla ilgiliysen karşına çıkan her insanla ilgilenmeden, onlara selam vermeden, iyi davranmadan geçip gidiyorsan, gözlerindeki ışığı görmeye bile vaktin yoksa o zaman çok büyük bir fısatı da kaçırıyorsun demektir.


 Alış Veriş Merkezi'ne gittiğinde kapıdan geçerken Güvenlik Görevlisi'ne selam vermiyorsan, Markette bir insana küçücük de olsa yardım edemiyorsan ya da tanıdığın birini gördüğünde görmezden gelip uzaklaşıyorsan neyi kaçırdığını bilemezsin. Hayata Hizmet Etmek için önüne gelen bir fırsatı ıskaladın demektir belki de. İçinden gelerek, hakiki bi.r niyetle bir an durup o insanın gözlerine bakarak, yürekten bir selam vererek ona önemli olduğunu hissettirebilirsen, onu kabul ettiğini ve onayladığını ufak bir mimikle bile belli edersen kutsal bir anı yakaladığının farkına varacaksındır.


Hayata Hizmet belki bu kadar kolaydır. Kim bilir? Kısacası her insan bir fırsattır. Her insan Evrenin bir parçasıdır. Her parça Bütünü tamamlayan bir öneme haizdir. İster hoşlan ister hoşlanma o olmadan Bütün eksik kalacaktır. 'Yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevmenin' farkına varmak Hayata Hizmet Etmenin alfabesi olacaktır. Bütünlemek, birleştirmek, hizmet etmek kutsal bir işe koyulmaktır.


Sözün özü; 'karşılaştığımız her varlık (bitki, hayvan, insan vb) kutsaldır' düşünce ve duygusunu içimizde yaşattığımız her an Hayata Hizmet Ediyoruz demektir.

Enerji Alanımızı bu niyet, duygu ve düşünceyle doldurup şarj ettiğimizde Birliğe sevgi, kabul ve onayı aktarmış oluruz.

Hayata da Hizmet Etmiş oluruz.

Bir insanın gerçek tekâmül seviyesi, her zaman ki göründüğü hali değildir. Karşılaştığı herhangi bir olayda nereye kadar düşebiliyorsa, düştüğü yer, onun gerçek seviyesidir...

Her birimizin iç dünyasında bizleri yöneten ve aslında arıtılması gereken birçok duygu ve düşünce vardır. Toplum içinde değişik maskelerimizle bunları saklamaya, kendimizi olduğumuzdan farklı göstermeye çalışırız. Bu davranışımızın altında, bilgi yetersizliği, kendimize olan güvensizlik, çıkarlarımızı korumak, kendimizi başkalarına beğendirmek, sevdirmek ve daha birçok neden yatar. Bu nedenlerden dolayı diğer insanların gerçek yüzümüzü görmelerini istemeyiz. Dış dünyaya karşı hep mükemmeli oynarız!. Her zaman sevgi doluyuz!..


Taa ki, günün birinde birisi gelip bizim nasırımıza basıncaya kadar. O zaman gerçek yüzümüz, seviyemiz ortaya çıkar. Bir bilge, “Bir insanın gerçek tekâmül seviyesi, her zaman ki göründüğü hali değildir. Karşılaştığı herhangi bir olayda nereye kadar düşebiliyorsa, düştüğü yer, onun gerçek seviyesidir.” diyor. İnsanın görevi bu seviyeyi devamlı olarak yukarılara çekmek olmalıdır. Bir anlamda yükselmek, olgunlaşmak budur.


Evrensel yasalara göre elbet ki yaşantımızda karışıklıklar, engeller ve düşüşler her zaman olacaktır. Ancak o zaman, kendimizin nerede olduğunu görebiliriz, bilebiliriz. Hedefimiz; “sahte benimizin farkına vararak, onun esiri olmadan, gerekli değişim ve dönüşümü yaparak, gerçek benimize doğru yol almak” olmalıdır.


Ne demiş sevgili Mevlâna; “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!..” Sonuçta olduğumuz gibi görünmeliyiz

Akıllı kişi tehlikeli durumlarda konuşmaz...

 Dişi aslan Hayvanlar bir gün, Kim daha çok çocuk doğurabilir? diye çekişmeye başlarlar.

Hep birlikte dişi aslana gidip danışırlar. Sen kaç çocuk doğurabiliyorsun, diye sorarlar aslana. Bir, diye yanıtlar dişi aslan. Fakat ben aslan doğururum.

Dersimiz; Nitelik nicelikten önemlidir.
Yengeç ile annesi Neden böyle yan yan yürüyorsun yavrum? diye sorar anne yengeç çocuğuna. Düzgün yürüsene, der. - Pekala anne, der çocuk. - Sen önümden düzgün yürü, ben seni takip ederim.

Dersimiz: hareketler sözlerden önde gelir
Aslan, Koyun, Kurt ve Tilki Aslanın biri, bir koyunu yanına çağırır ve nefesinin kokup kokmadığını sorar. Eve, diye yanıtlar koyun. Aslan bu yanıta kızar ve koyunu oracıkta parçalar. Daha sonra kurda seslenip yanına çağırır, ona da aynı soruyu sorar. Hayır, diye yanıtlar kurt korkudan. Ancak o da yağcılık yaptığı için aslanın öfkesinden kurtulamaz. Sıra tilkiye gelmiştir. Aynı soruyu tilkiye de sorar. Tilkinin yanıtı şöyle olur; - Üzgünüm, üşütmüşüm biraz, o yüzden burnum koku almıyor.

Dersimiz: akıllı kişi tehlikeli durumlarda konuşmaz.
Kazlar ve Turnalar Kazlar ve turnalar, bir gün aynı tarlada yiyecek ararlarken birden yanlarına yaklaşmaya çalışan avcıyı fark ederler. Turnalar daha çevik ve hafif oldukları için hemen uçarlar. Oysa kazlar ağır hareket ettikleri için avcıdan kurtulamazlar.

Dersimiz: yakalananlar her zaman suçlu olanlar değildir.

Hasta geyik Yaşlı bir geyik hasta düşer ve daha rahat otlayabilmek için güzel otlarla dolu bir çalılıkta yaşamaya başlar. Her hayvanla iyi geçindiği için pek çok hayvan sık sık geyiğin ziyaretine gelir. Zamanla her gelen hayvan bu güzel otlardan tatmaya başlayınca, kısa süre sonra tüm otlar biter. Geyik hastalıktan kurtulur ama yiyecek hiçbir şey kalmadığı için bir süre sonra açlıktan ölür.

Dersimiz: Bazen iyi şeyler paylaşıldıkça bitebilir, elimizdekinin değerini bilelim.
Farelerin toplantısı Bir gün fareler bir araya gelirler ve başlarına musallat olan bir kediden kurtulma planları yaparlar. Pek çok fikir öne sürülür. Hiç biri kabul görmez. En sonunda genç bir fare kedinin boynuna bir çan asmayı önerir. Böylece kedi kendilerine yaklaşırken, farkına varacak ve kaçabileceklerdir. Bu öneri fareler tarafından alkışlarla onaylanır. Bu arada, bir köşede sessizce onları dinlemekte olan yaşlı bir fare ayağa kalkar ve bu önerinin çok zekice olduğunu, başarılı olacağından hiç kuşkusu olmadığını belirtir. Fakat, der. Kafamı bir soru kurcalıyor. Aramızdan kim kedinin boynuna çan asacak?

Dersimiz; İyi plan yapmak ayrı, o planı gerçekleştirmek ayrıdır.
 İnsanlar İnsan olduğunu: Çocukken; Masal'lardan, Büyüyünce; Kitap'lardan, İhtiyarlayınca da arkalarında kalan yaşamlarından öğrenirler.
Günün Sözü: Okumayan, düşünmeyen, ders almayan insanın zararı büyük olur.

Bir seferinde bir öğrencisi Konfüçyüs’e, nasıl mutlu olunacağını, nasıl saadete erişileceğini sormuştu...

Bir seferinde bir öğrencisi Konfüçyüs’e, nasıl mutlu olunacağını, nasıl saadete erişileceğini sormuştu. Konfüçyüs,”Garip bir soru soruyorsun, bunlar doğal şeylerdir. Hiçbir gül, nasıl bir gül olunacağını sormaz.” Dedi.


Üzüntü ve mutsuzluk sözkonusu olduğu sürece mezarında yeterli zamanın olacak; o zaman doya doya mutsuz olabilirsin. Fakat canlıyken tam olarak canlı ol. Bu bütünlükten ve yoğunluktan mutluluk ortaya çıkacaktır ve mutlu adam kesinlikle dans etmeyi öğrenir. O zaman bu gezegenin tümü olgunlaşır, bilinçlenir. Üzüntülü ve mutsuz adamın kesinlikle bilinci olmaz, onun için bulanıktır, donuktur, ağırdır, karanlıktır. Sadece kalpten bir şekilde güldüğünde, ansızın patlayan bir flaş gibi tüm karanlık kaybolur. Gülerken sen hakiki sensin.


Üzüntülüyken orijinal yüzünü toplumun senden beklediği sahte bir kimlikle kaplıyorsun. Hiç kimse senin sokaklarda dans etmeye başlayacak kadar çok mutlu olmanı istemez. Hiç kimse senin kalpten bir şekilde kahkaha atmanı istemez, aksi taktirde komşular duvara vurmaya başlayacaktır, mutluluktan rahatsız olurlar çünkü… Mutsuz insanlar, mutsuz olmayan hiç kimseye tahammül edemezler.


Sokrates gibi insanların yegane suçu, muazzam bir şekilde mutlu insanlar olmalarıydı ve onların mutluluğu, mutsuz olarak yaşayan büyük kitlelerde çok büyük bir kıskançlık yaratmıştır. Kitleler böylesi mutlu insanlara tahammül edemez, onlar yok edilmelidir, çünkü onlar içlerinde sakladıkları başkaldırıdan korkuyorlar.