25 Ocak 2012
Yaşım ilerledikçe , insanların ne dediklerine daha az dikkat eder oldum. Yalnızca ne yaptıklarını izliyorum "
Yaşım ilerledikçe , insanların ne dediklerine daha az dikkat eder oldum. Yalnızca ne yaptıklarını izliyorum "
Eternity and a Day - Film by Theo Angelopoulos
http://youtu.be/jdP7yYNt90U
Facebook'ta ki karşılıklı durum beğenme olayı, komşunun tabağını boş göndermememiz ile bağlantılı. Genlerimizde var abi.
Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin…
Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin…
Bencillik; canınızın istediği gibi yaşamak değil, Başkalarından sürekli KENDi istediğiniz gibi yaşamalarını talep etmektir...
Bencillik; canınızın istediği gibi yaşamak değil, Başkalarından sürekli KENDi istediğiniz gibi yaşamalarını talep etmektir...
Oscar WİLDE
Kalbinizde yeşil bir ağaç bulundurun; belki şarkı söylemek isteyen bir kuş gelir, konar.
Kalbinizde yeşil bir ağaç bulundurun; belki şarkı söylemek isteyen bir kuş gelir, konar.
Sessiz Gemi -- Hikayesini Biliyor musunuz?
Celile Hikmet resimleri ile olduğu kadar güzelliği ile de tüm İstanbul'un diline destan bir kadındı... İstanbul sosyetesinin en çok konuşulan kadınları arasındaydı...
1900 yılında bu dillere destan güzellik, Osmanlı'nın meşhur valilerinden Nazım Paşa'nın oğlu Hikmet Bey ile evlendi... Türk şiirinin dünya çapındaki en önemli ismi olan Nazım Hikmet de bu beraberlikten doğacaktı...1916'ya gelindiğinde Celile Hanım'la eşi Hikmet Bey arasında şiddetli bir geçimsizlik başladı...
1900 yılında bu dillere destan güzellik, Osmanlı'nın meşhur valilerinden Nazım Paşa'nın oğlu Hikmet Bey ile evlendi... Türk şiirinin dünya çapındaki en önemli ismi olan Nazım Hikmet de bu beraberlikten doğacaktı...1916'ya gelindiğinde Celile Hanım'la eşi Hikmet Bey arasında şiddetli bir geçimsizlik başladı...
***
O günlerde Yahya Kemal, Bahriye'de okuyan genç Nazım Hikmet'in şiir hocası olarak eve gelip gitmeye başlamıştı...Nazım Hikmet'in annesi Celile Hanım'la, Yahya Kemal arasında filizlenen aşk kısa bir süre sonra Celile Hanım'ın anlaşamadığı eşinden boşanmasıyla sonuçlandı...Tutkuyla, ateşle, kıskançlıklarla dolu tarihin sayfalarının arasına
gizlenen aşk başlıyordu...O aşkın aktörleri sadece Celile Hanım ve ünlü şair Yahya Kemal değildi...Nazım Hikmet, Necip Fazıl hatta Celile'nin yeğeni Oktay Rıfat'ın, yaniTürk şiir dünyasının bütün ustalarının bir tarafından dahil olduklarıbir aşktı o...
***
Heybeliada'da okuyan genç Bahriyeli Nazım, hafta sonları okuldan çıkar annesinin yanına gelirdi...Yahya Kemal o günlerde genç birer Bahriyeli olan Nazım Hikmet ve Necip
Fazıl'ın bulunduğu öğrenci grubuna şiir dersleri verirdi...Yahya Kemal hafta sonları "Genç Nazım Hikmet'e Türkçe ile şiir dersleri" verirken, İstanbul'un en güzel kadınlarından olan, ressam Celile Hanım'la yakınlaştı...Nazım'a verdiği derslerden arta kalan zamanlarda Celile Hanım ile Yahya Kemal sanat ve edebiyatla başlayan uzun sohbetlere başlamışlardı...Bir süre sonra bu ilişkinin kokusu Nazım'ın ve Necip Fazıl'ın öğrencisi olduğu Bahriye mektebinde duyuldu...
***
Dedikoduların ayyuka çıkması üzerine Yahya Kemal bir süre okula gelmedi... Geldiğinde karşısına öğrencisi Necip Fazıl çıkacaktı...Hocası olan Yahya Kemal'e şöyle dedi:"Hocam, kibrit suyu içerek intihara kalkıştığınızı duyduk... Sınıfın bu durumdan duyduğu derin üzüntüyü size söylemek isterim..." Hocasına yönelik bu alaycı, ironik, dalga geçen tutum bir Deniz Harp Okulu öğrencisi Bahriyeli için kabul edilmez bir davranıştı...Necip Fazıl "Bu aşk ilişkisini alaycı bir şekilde ima eden" sözleri nedeniyle "Kodes" adı verilen tahta dolabın içinde cezaya gönderildi okuldaNe ki bu Fransızcayı ana dili gibi konuşan, piyano çalan, natürmort Resimler yapan dünyalar güzeli, sanatçı genç kadın Celile ile Yahya Kemal'in aşkı alevinden bir şey kaybetmiyordu... "HOCAM OLARAK GİRDİĞİNİZ BU EVE BABAM OLARAK..." Olayı genç Nazım Hikmet de fark etmişti...Necip Fazıl'dan sonra bir gün Yahya Kemal'in siyah pardösüsünün cebine bir not bıraktı... Kâğıtta Yahya Kemal'e hitaben şöyle yazıyordu: "Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz..." Bu not üzerine ünlü şair, tedirgin oldu... Bir süre Celile Hanım'ın evine gelmedi... Genç Nazım'la karşılaşmaktan çekindi...
Celile Hanım ise Yahya Kemal yüzünden kocasından boşanmış, bütün İstanbul'un kulaktan kulağa dedikodusunu yaptığı bir aşka "evet" demişti... Artık evlenmek istiyordu...Yahya Kemal bir taraftan kadını deliler gibi kıskanıyor, diğer yandan bu eviliğe yanaşmıyordu...
***
Aşkını dile getirdiği olay inanılmazdı: "1916 yılından 1919 yılına kadar bir kadına deli gibi aşık oldum... Bu kadın yazın adada otururdu... Ben de orada idim... Deli divane olmuştum... Sonbahar'da Nişantaşı'ndaki evini düzenlemek için İstanbul'a inerdi... 1916 Sonbaharı'nda yine İstanbul'a iniyordu... Ben müthiş muzdariptim... Artık vapur giderken iskeleden mendil sallamalar, ağlamalar... O gidinceye kadar Ada dopdolu idi... Gider gitmez benim için boşalıverirdi... Tam o günlerde Berlin Büyükelçisi Hakkı Paşa İstanbul'a dönecek lafı çıktı... Hakkı Paşa, benimkinin uzaktan akrabası oluyordu ve İstanbul'a geldiğinde geceler düzenler, İstanbul'un bütün güzel kadınlarını çağırırdı...
Benimki de oralara gidecek diye içim burkuluyordu... Hatta kendisine bu endişemi söylemiştim... Gitmeyeceğine yemin etmişti... Bir gece Ada Oteli'nde otururken, yandaki iki kişinin 'Berlin Büyükelçisi bu gece davet veriyor... İstanbul'daki bütün güzel kadınlar davetli' lafını ettiklerini duydum...
***
Müthiş bir acıyla yerimden kalktım... İskeleye doğru gittim... Son vapur çoktan kalkmıştı... Sert bir lodos esiyordu... Deniz karmakarışıktı, ancak ne olursa olsun, sandalla Maltepe'ye geçmeye karar verdim... Sandalcılara gittim, yanaşmıyorlardı... Çok para verince biri ikna oldu... Açıldık, bir süre sonra lodos büsbütün arttı... Denizde çalkalanıp duruyorduk... Sandalcı bana küfretmeye başlamıştı... Ölmek üzereydik, ama ben sadece sevgilimin katıldığı geceyi düşünerek müthiş bir kıskançlık duyuyor ve bir an önce orada olmak istiyordum... Sırılsıklam Maltepe'ye gelebildik... Hemen bir kahvehaneye gidip, araba bulmaya çalıştım... Yoktu... Bunun üzerine Maltepe'den Bostancı'ya yürümeye karar verdim... Tren yoluna çıkarak koşmaya başladım... Maltepe-Bostancı arasının bu kadar uzun olduğunu o zamana kadar fark etmemiştim..." "Kan ter içinde Bostancı'ya geldim... Vakit hayli geçti... Karakola gittim. 'Bana bir araba bulunuz hastam var' dedim... Aradılar taradılar birini buldular.. Yine bir sürü para verdim...
Arabayla yola koyuldum... Kadıköy, oradan Üsküdar... Karşıya geçtim. Doğru Nişantaşı!.. Sevgilimin oturduğu apartmanın kapıcısı ahbabımdı. Penceresini vurarak
onu uyandırdım. 'Benimki evde mi' diye sordum? Adam halime bakıp şaşırdı: 'Evde, bu akşam çıkmadı!' dedi, 'Ne diyorsun diye bağırdım?' Bütün katettiğim mesafe sanki başıma yıkılmıştı. Eve kaçta geldiğini araştırttım.. Sözüne inanamıyordum. 'Çık bir bak! Evde mi?' diye adamı zorladım...Adam çarnaçar çıktı. Bir münasebetle hizmetçisine sormuş uyuyor! Demiş... Geldi haber verdi... Sanki dünyalar benim oldu... Apartmanın karşısında bir arabacı meyhanesi vardı. Orada sabaha kadar içtim... Sabahleyin, doğru eve çıktım... Benim halim berbat. Toz toprak içinde
olduğumu görünce şaşırdı ve hemen anladı... Sarmaşdolaş olduk..."
***
Yahya Kemal deli gibi aşıktı, ama evlenmekten hayatı boyunca korkmuştu... Belki, böylesi bir kadına hiçbir zaman sahip olamayacağını bilmekten, belki o beraberlikte ters bir olaydan ürkmekten, belki de genç Nazım Hikmet'ten ve etraf ne der diye ürkmekten?.. O günlerde Celile Hanım, Yahya Kemal'e bir mektup yazdı, şöyle diyordu: "Bugün Pazar belki gelirsin diye üç vapurunu pencerede bekledim... Gelmedin mahzun oldum... Verdiğin konferansa gelmedim, kalabalıktır memnun olmazsın diye, fakat hep aklım sende idi... Çok çok göreceğim geldi... Beni niye aramadın... Sana gücendim canımın içi, pek göreceğim geldi... Ben o günden beri yani Salı gününden beri evdeyim, dikiş dikiyorum... Evimiz için çalışıyorum..." Hiçbir zaman o evlilik olmadı... Yahya Kemal hep kaçtı o evlilikten ve beraberlikten...
***
Öldüğünde evraklarının arasından içinde kurumuş iki yaprak bulunan bir zarf çıktı Yahya Kemal'in... Şöyle yazıyordu: "Bu zarfın içindeki hatıra, 19 Ağustos 1930'da Sirkeci garında gece saat 10'da veda ettiğim aziz bir kadının göğsündeki çiçektendir... Koparıp verdiği bu iki yaprağı daima muhafaza edeceğim..." Celile muhtemelen bu aşkın devam etmeyeceğini anladığı gece Paris'e giderken, Sirkeci Garı'nda vermişti Yahya Kemal'e göğsünde duran o iki yapraklı çiçeği...
SESSİZ GEMİ...
Yahya Kemal'in Sessiz Gemi'si "hep ölüme yazılmış bir şiir olarak" bilinir...
Oysa demir alıp bu limandan kalkan gemi...
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol dizeleri...
Yahya Kemal'in hayatındaki en büyük aşkı olan Celile'sinin Ada'dan
gemiyle İstanbul'a uzaklaşışı esnasında yaşadığı çaresizliği
anlatır...
Ölümdür elbette Sessiz Gemi'nin konusu...
Ama aşkta aranan ölümdür ve Celile'nin ardından ada limanında
bakakalan Yahya Kemal'den esintiler içerir...
Artık demir almak günü gelmişse zamandan...
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan...
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol...Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol...
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli...
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli...
Biçare gönüller!.. Ne giden son gemidir bu...
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu...
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler...
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler...
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden...
Birçok seneler geçti dönen yok seferinden
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan...
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol...Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol...
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli...
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli...
Biçare gönüller!.. Ne giden son gemidir bu...
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu...
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler...
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler...
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden...
Birçok seneler geçti dönen yok seferinden
Su içmenin faydaları... Bol bol su içelim arkadaşlar...
Suyla ilgili diğer önemli bilgiler:
1. Beynimizin % 75' i sudur.
2. Vücut ısısını düzenler.
3. Hücrelere gıda ve oksijen taşır.
4. Solunum için oksijeni nemlendirir.
5. Yediklerimizi enerjiye çevirir.
6. Kanımızın % 83' üdür.
7. Atıkları (oksitleri) yok eder.
8. Hayati organlarımızı korur ve rahatlatır..
9. Kemiklerin % 22' sidir.
10. Gıdaları absorbe etmesinde vücuda yardım eder.
11. Adalelerin % 75' idir.
12. Eklem yerlerini rahatlatır / yastık vazifesi görür)
13.Cildi nemlendirir
İncittiğiniz insanın ve kırdığınız gönlün bedduasından korkun..
İncittiğiniz insanın ve kırdığınız gönlün bedduasından korkun..
Çünkü kalp kırmak bin kabe yıkmaktan daha günahtır..
Mevlana...
Kendin İçin Bir Şey Yapmayacaksan ; Kim Yapacak ?
Kendin İçin Bir Şey Yapmayacaksan ; Kim Yapacak ?
Başkası İçin Bir Şey Yapmayacaksan;
Varolma’nın Anlamı Ne ?
Şimdi Yapmayacaksan; Ne ZAMAN ?Gandhi..
Başkası İçin Bir Şey Yapmayacaksan;
Varolma’nın Anlamı Ne ?
Şimdi Yapmayacaksan; Ne ZAMAN ?Gandhi..
Niyetin iyi ise...Korkma...!
Niyetin iyi ise
Korkma...!
Sen gittiğin her yere...
Işığını ve bereketini birlikte götürürsün...!
İçimin tünellerine girer girmez bir fener alıyorum elime. Buralar çok karışık. Kaç defa geldim. Gene de hep kayboluyorum.
İçimin tünellerine girer girmez bir fener alıyorum elime. Buralar çok karışık. Kaç defa geldim. Gene de hep kayboluyorum.
Elif Şafak
Ay'ın doğuşu... Günün fotosu...25/01/2012
İsviçre'nin Yukarı Ren Vadisi'nde deniz seviyesinden 1858 ...metre yükseklikte çekilen bu karede Ay'ın doğuşu görüntülenmiş. Zweierspitze Dağı'yla bütünleşen Ay muhteşem bir manzara sunmuş...
Mutluyken söz, üzgünsen cevap, öfkeliysen karar verme...
Kendinizi başkasına anlatmayın...
Sizi sevenin buna ihtiyacı yoktur.
Sevmeyen de inanmayacaktır zaten...
Onun hayatında bir seçeneksen,
Onun senin bir önceliğin olmasına izin verme.
İlişkiler en iyi dengeli olduğunda yürür...
Uyandığında iki seçeneğin var...
Tekrar uyuyup bir rüya görmek, Ya da uyanıp rüyanın peşinde koşmak...
Bize değer verenleri ağlatır, vermeyenler için ağlarız...
Bizim için hiç ağlamayacaklara değer veririz...
Garip ama gerçek...
Bir kez bunu anlasak değişmek için hiçbir şey geç değil...
Mutluyken söz, üzgünsen cevap, öfkeliysen karar verme...
Zaman nehir gibidir...
Aynı suda iki kez yıkanılmaz...
An’ı yaşa, geçen su bir daha gelmez...
Hep meşgulsen, hiç müsait olamazsın...
Hep zamanının olmadığnı söylersen, hiç zamanın olamaz...
Hep “yarın yapcağım” dersen, yarın hiç gelmez...
_____Herakleitos_
Siz bir mıknatıs gibi kendinizde olanları kendinize çekerseniz.
Siz bir mıknatıs gibi kendinizde olanları kendinize çekerseniz.
Olumlu olursanız olumluları, olumsuz olursanız da olumsuzları.
Mehmet ASLAN
Hayatın basit bir yasası var: Ya bütünleştireceksiniz, ya dağıtacaksınız.
Severek yaptıgımız işler oluşumlar genelde ruhumuzla uyumlu olan şeyler.
Sabah uyandığınızda başlamaya hevesli olursunuz, sonra yatana kadar da o işi yapmaya devam edersiniz.
O yüzden her gün, bütün saatleriniz, sevdiğiniz şeyi yapmakla dolacaktır.
Buna yaşamak denir! Başka her şey ölüyor!
Hayatın basit bir yasası var: Ya bütünleştireceksiniz, ya dağıtacaksınız.
Ya büyüyeceksiniz, ya öleceksiniz. SEVDİĞİNİZ ŞEYİ BULUN ve HAYATINIZI ONA ADAYIN!.."
Sabah uyandığınızda başlamaya hevesli olursunuz, sonra yatana kadar da o işi yapmaya devam edersiniz.
O yüzden her gün, bütün saatleriniz, sevdiğiniz şeyi yapmakla dolacaktır.
Buna yaşamak denir! Başka her şey ölüyor!
Hayatın basit bir yasası var: Ya bütünleştireceksiniz, ya dağıtacaksınız.
Ya büyüyeceksiniz, ya öleceksiniz. SEVDİĞİNİZ ŞEYİ BULUN ve HAYATINIZI ONA ADAYIN!.."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)