12 Kasım 2012
Herkesin kendine göre bir kantarı ve bir ağırlığı vardır:
Kekiğin Doğal Koruyucu Olduğunu Biliyormuydunuz?
HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİYOR!
Antiseptik, antispazmotik, antikanserojen, antidiyabetik, antikolestremik olan kekiğin insan vücuduna sentetik ilaçlardan daha çok yararlarını göz önünde bulundurmalıyız!
1- Kekiğin mikrop öldürücü özelliğini asla unutmamalıyız enfeksiyonlu hastalıklar (grip,nezle,faranşit, boğaz ağrıları Boğmaca ve hastalıktan dolayı ateş yapmasını önler )
2- kramplı ağrılar kas ağrılarına çok iyi geliyor
3-Vücutta hücre koruma sistemlerini geliştirir.Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.(yeni doğan bebekler için çok yararlıdır)
4- kan dolaşım bozukluğunu düzenler.
5- Ağız yaralarını geçirmeye birebirdir.
6- Vücutta bakterilerin oluşmasını önler.
7- İç organları temizler, düzenli çalışmasına yardımcı olur.
9- Kekik çayı alkolikler ve sigara içenler içinde çok faydalı bir koruyucudur.
10 - zayıf ve solgun Çocuklara kekik banyosu yaptırılabilir, yetişkinlerde banyosunu yapabilirler, Kekik banyosu veya çayı rahat uyutur.
11- iştah açıcıdır.
12- kötü kokulu ve yumuşak dışkı normalleşir.
13- Akciğer ve bronşlar, mide ve bağırsaklar, kekiğin başlıca kullanım alanlarıdır. Bitkinin önemli etken maddesi olan eterli uçucu yağlar kana karışıp,bronşiyal kasları etkileyerek, krampları çözer. Aynı zamanda o bölgelerde bakteri oluşumunu önler.Öksürük ve üst solunum yolları iltihabında çayı çok etkilidir..
14-Kekik çayına tadlandırıcı olrak karıştırılmış bal ile içmesiyle organizma güçlendirilebilir ve dengeye kavuşturulabilir.
15-Vücudumuzda kapalı damarları acar.
17- sindirimi kolaylaştırır.
18- Her ameliyattan doğum dahil önce ve sonra (nekahat dönemi) devamlı cay gibi içilmesi hastanın cabuk iyilşemesine ve vücuda verilen ilaçların yan etkisini dışarı atmasına vesile olur.İlaçların yan etkisinden dolayı böbrek hastası olmayı önler…
19-Ders çalışanlara tavsiye, zekanızı açmak için kekik çayı kullanın.Rahtalatır,dinlendirir,sakinleştirir. Stresi azaltır ve iyi hissettirir. Çalışanlar içinde aynıdır..
20- Günde 2 su bardağı sıcak Kekik çayı yaşlılığı geciktirmekte, tümör oluşumunu engellemekte, antiseptik özelliğinden dolayı dış etkenlere karşı koruyucu ve kendimizi iyi hissetmemizi sağlar.
KEKİK ÇAYI NASIL HAZIRLANIR!
Kekik çayı hazırlamak için demliğe çayı içeceğiniz bardak kadar su koyun ve kaynatın. Suyu ateşin üzerinden aldıktan sonra 1 yemek kaşığı kurutulmuş kekik atın ve demliğin kapağı kapalı halde 5-10 dakika kadar demlenmesini bekleyin. Kekik yapraklarının suyun içine inmesi için metal çay poşeti tellerinden kullanabilirsiniz. Otun besin değerlerini kaybetmemesi için su kaynarken atmayın. Sıcak içmeye çalışın.
KEKİK BANYOSU:
70-100 gr kurutulmuş kekik bir tülbentin içine gevşekçe bağlanarak 2-3 litre soğuk suya eklenir. Kaynama derecesine kadar ısıtıldıktan sonra (kaynatılmaz), üstü kapalı olarak 15 dakika demlendirilir. Tülbentteki posa iyice sıkıldıktan sonra sıcak banyo suyuna (Küvet) eklenir. Banyo suyu sıcaklığı 37-38 derece arasında olmalıdır ve banyo süresi 15-20 dakikayı aşmamalıdır. Bu süre boyunca küvet içerisinde oturularak yapılan banyodan sonra üşütülmemeli ve bir bornoza sarılınarak yatakta bir süre dinlenilmelidir.Kekeğin miktarını artırarak kovaylada yapabilirsiniz…
Dip not:.Özellikle büyüme çağında olan bebek ve çocukların bağışıklık sisteminin,zeka, vücutta hücre koruma sistemlerini gelişiminde çok yararlıdır.
‘ALLAH’ Şifayı Hemen Yanı Başımızda Yaratacak Kadar:
‘ŞAFİİ,MERHAMETLİ,HAKİM,ALİMDİR’
TAŞ MI SERT, KAFA MI?
ÇİFT YARIK DENEYİ
Ruhumuz İçin Sıcak Bir Hikaye...
Erkeklerin Karşı Koyamadığı 3 Şey
Sıcak bir gülümseme
Gülümseyen, kendine güvenen ve eğlenceli bir kadının erkeğin dikkatini çekmesi kolaydır. Çoğu kadın gülümsemesinin erkeğin hakkında yanlış düşünmesine neden olacağından korkar. Kadınlar, güvenli yakınlaşma anında, istemeyerek yanlış mesaj göndermekten ve karşısındakinin onu kırmasından korkar. Ek olarak, gülümseme karşılık verme olarak da kabul edilebilir.
Dinleyen kadınlar
Erkekler nadiren de olsa dinlenilmek ister. Onların ihtiyacı olan sadece birkaç dakika dinlenilmektir. Çoğu erkek konuşmayı yüzeysel tutmak için kısa konuşur, oysa kadınlar Onlar karşısındaki kadını dinleyerek tanıyacağını düşünür. Eğer kendilerini gözlerinin içine bakarak tüm dikkatiyle onu dinleyen bir kadınla karşılaşırlarsa bunu kendisini etkilemek için yaptığını düşünür. Kadın onu dinlemeye devam ediyorsa çok fazla konuşmaz. Bu tür kadınlar erkeklerin ilgisini çekmez ve evlenilmeyecek kadınlar arasında yer alırlar.
Seksi bir elbise…
Herkes erkeklerin ilk görsel olarak etkilendiğini bilir ancak bazen kadınlar erkeklerin görmek istediklerini nasıl göstereceklerini unutur. Doğru giyinilerek bir erkek hipnotize edilebilir. Kadınlar sadece bununla mükemmel kadınlar farkedilir korkularının üstesinden gelebilirler. Mükemmeliği unutun. Eğer gerçekten hoşlandığınız erkek tarafından farkedilmek istiyorsanız renkleri, elbise ve kıvrımları düşünün. Erkekler yumuşak ve kaliteli kıyafetler giyen kadınlardan hoşlanır.
Erkekler için pantolon giyen ya da rahat elbiseler içindeki kadınlar seksi değildir. Böyle giyinen kadınların etkileyici küpeleri ya da uzun saçları yoksa görmezler bile. Güzel hatta kırmızı ağırlıklı giyinmiş bir kadınla konuşmak erkeklerin seksi düşünmesine neden olur. Kadınsı hafif kumaştan hazırlanan bir elbise, kadınların hayal edemediğinden çok daha çekicidir.
http://www.r2d3dergi.com/2011/09/10/erkeklerin-karsi-koyamadigi-3-sey/
Renkler ve Notaları
Dussaud’a göre, yedi müzik notası arasında var olan titreşim bağlantısıyla, renk spektrumundaki değişik renkler arasında bulunan titreşim bağlantısı aynıdır. Çınlamalı gamın ve ışıltılı gamın güzelliğini sağlayan aynı sayılardır. Bu sayılar: 24, 27, 30, 32, 36, 40 ve 45′tir. Aynı sayıları, gökyüzünde, yıldızlarla çevrelerinde dönen gezegenler arasındaki uzaklıkta ve atomun çekirdeğinden elektronları ayıran aralıkta da buluruz. Baudelaire’in şiirindeki gibi, en büyükten en küçüğe renkler, sesler, tatlar ve kokular orantılıdır. Bu evrensel bir uyumu işaret gösterir.
Tıpkı renklerde olduğu gibi, sesler de iki gruba ayrılır: 1. Temel nota grubu, do, mi, sol, temel renklerde kırmızı, sarı ve mavi’ye karşılık gelir. 2. Tamamlayıcı notalar grubu olan re, fa, la ve si;
tamamlayıcı renkler olan turuncu, yeşil, lacivert, mor’a eştir. Müzikte la, renklerden lacivert’in (mavi ve morun karı¬şımı) oynadığı rolün aynısını oynar. Rancoule’a göre, la, si tarafından yaratılan psikolojik duygularla, sol tarafından doğal yaşamsal ve bedene bağlı hisler arasında bir bağ oluşturur. Öyleyse, müzikteki 7 nota, güneş ışığında yer alan 7 renkle birebir eşlenebilir.
Renk – Nota – Gezegen
Kırmızı — Do — Mars
Turuncu — Re — Jüpiter
Sarı — Mi — Merkür
Yeşil — Fa — Venüs
Mavi — Sol — Satürn
Lacivert — La — Uranüs
Mor — Si — Neptün ——————–
Ses-Renk İlişkisinin Ruhsal Yönü
Doğal do gibi, kalın sesler, güç ve sıcaklık hissi sağlayan ve maddesel düzenin düşüncelerini ve duygulannı üreten kırmızı’yla bağlantılıdırlar.
Mi, bir çeşit rahatlık, uyum olduğu kadar kişinin genel durumunda denge sağlayan san renge denktir.
Sol gibi ton olarak daha yüksekte olan sesler, mavi’ye denktir ve organik hassaslığı arttırırlar.
Turuncu’nun mavi’nin tamamlayıcı rengi olması gibi, re de sol’ün tamamlayıcı notasıdır.
Yeşil’in kırmızı’nın tamamlayıcı rengi olması gibi fa da do’nun tamamlayıcı notasıdır. Mor’un sarı’nın tamamlayıcı rengi olması gibi, si de mi’nin tamamlayıcı notasıdır
http://www.r2d3dergi.com/wp-content/uploads/2012/05/Colorful-Music-Notes.jpg
Benim de İçinde Bulunduğum Fotoğraf Sergisiyle İlgili Haber Basında... Buyrun...
'Yol Çağrısı Fotoğraf Sergisi'
Gezginlerin fotoğrafları, TAV Galeri İstanbul'da sergileniyor.
Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nde yer alan kültür-sanat platformu TAV Galeri İstanbul, Türkiye Gezginler Kulübü tarafından oluşturulan 'Yol Çağrısı Fotoğraf Sergisi'ni yolcuların beğenisine sundu. Aralarında Ara Güler, Gültekin Çizgen, İbrahim Zaman, Nasuh Mahruki gibi isimlerin fotoğraflarının da yer aldığı serginin açılışını TAV İstanbul Genel Müdürü Kemal Ünlü ve Türkiye Gezginler Kulübü Kurucu Başkanı Prof. Dr. Orhan Kural gerçekleştirdi.
Türkiye Gezginler Kulübü tarafından düzenlenen ve kulüp üyesi gezginlerin gittikleri ülkelerde görüntüledikleri çarpıcı kareleri içeren 'Yol Çağrısı Fotoğraf Sergisi', TAV Galeri İstanbul'da açıldı. Dünyanın farklı bölgelerinden pek çok ilginç kareyi bir araya getiren sergi ilk gününde yolcuların ilgisi ile karşılandı. Düzenlenen açılış töreninde TAV İstanbul Genel Müdürü Kemal Ünlü ve İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölüm&Ana Bilim Dalı Başkanı ve Türkiye Gezginler Kulübü Kurucu Başkanı Prof. Dr. Orhan Kural yer aldı. Açılışa aralarında ünlü fotoğraf sanatçıları İzzet Keribar, Hüseyin Gökçe ve İbrahim Zaman'ın da olduğu çok sayıda isim katıldı. Ünlü ve Kural, sergide eseri yer alan fotoğraf sanatçıları adına İzzet Keribar'a bir teşekkür hediyesi sundu.
TAV İstanbul Genel Müdürü Kemal Ünlü, "Türkiye Gezginler Kulübü üyelerinin farklı kültürleri tecrübe ederken karşılaştıkları manzaralara bu sergi ile onların gözünden şahit olma fırsatı yakalıyoruz. Gezginlerin fotoğrafları, farklı dünyalara açılan birer pencere niteliği taşıyor. Her gün onlarca farklı ülkeden yaklaşık 120 bin insanın geçtiği, İstanbul Atatürk Havalimanı'yla burada sunulan fotoğrafların yarattığı renkli mozaikayrı bir harmoni oluşturdu. Bu anlamda, kültür-sanat platformumuz TAV Galeri'de, 'Yol Çağrısı Fotoğraf Sergisi'ni yolcularla buluşturmaktan mutluluk duyuyoruz" dedi.
Türkiye Gezginler Kulübü Kurucu Başkanı Prof. Dr. Orhan Kural, "İki yıldır fotoğraf sergileri açıyoruz. Fotoğraf, günümüzün en önemli sanat dallarından biri olmasının yanısıra önemli bir belge ve iletişim aracı anlamı taşıyor. Buradaki sergi hepsinden görkemli oldu. TAV'a teşekkür ediyoruz." dedi.
Yaklaşık 50 fotoğraf karesinden oluşan 'Yol Çağrısı Fotoğraf Sergisi'nde, toplam 35 gezginin tüm dünyadan görüntüledikleri fotoğrafları bulunuyor. Türkiye Gezginler Kulübü tarafından iki yıldır çeşitli mekanlarda sergilenen fotoğraflar, bir ay boyunca TAV Galeri ziyaretçileri ile buluşacak.
Sergide yer alan gezgin fotoğrafçılar; Hüseyin Akarçeşme, Mehmet Akgül, Metin Alkan, Selman Arınç, Murat Aydın, Mevhibe Başaran, Mehmet Salih Bilal, Berfu Bozkurt, Yasemin Çelikel, Sevinçay Çınaroğlu, Mete Darcan, Turan Cihan Derinöz, Dina Erdilek, Hüseyin Gökçe, Ara Güler, Anette Inselberg, Hacer Karanlık, İzzet Keribar, Abdullah Kırbaş, Orhan Kural, Nasuh Mahruki, Günseli Malkoç, Hasan Özer, Timur Özkan, Mürşide Okumuş, Rasim Selçuk, Osman Uğur Şahin, Burcu Şirin, Şerifali Tekalan, Kenan Ulusoy, Faruk Ulutürk, Nuran Uyar, Nedime Yılmaz, İbrahim Zaman ve Özlem Oktay'dan oluşuyor.
http://www.haberler.com/yol-cagrisi-fotograf-sergisi-4076864-haberi/
Her duyduğuna inanma, bütün paranı harcama, öğlene kadar uyuma
Kaybettiğinde dersi kazan
Büyük bir dostluğu küçük bir tartışmada kaybetme ...
Az üketilen 11 Faydalı Gıda...
Bu besinleri göz ardı etmeyin! ...
Kuru erik: İçeriğinde yüksek miktarda Antioksidan içerir.
Kabak Çekirdeği: Yüksek mineral oranı erken ölüm riskini azaltır.
Sardalya: Demir, magnezyum, bakır, çinko, fosfor, potasyum, manganez içerir
Zerdeçal: Vücutta iltihaplanmayı önler ve kansere karşı koruma sağlar
Yaban Mersini: Hafızayı kuvvetlendirir.
Kabak: Kalori değeri düşük, lifler bağışıklık sistemini güçlendiren A vitamini bakımından zengindir.
Evlilikte mutluluk için 5 Altın kural
Kadınların kocalarından en çok beklediği şeylere ilk olarak 'zaman' faktörüyle başlıyoruz. Yalnız, erkeklerin eşleriyle çok daha fazla zaman geçirmelerinden değil, çok daha 'kaliteli zaman' geçirmelerinden bahsetmek istiyoruz. Sizinle beraber güldüğü, aynı manzaraya bakabildiği veya aynı diziyi huzurla izleyebildiği anlar mesela... Birlikte keyifli bir Pazar sabahı yürüyüşü yapmak, alışveriş merkezinde üzerinizde denediğiniz yeni gömlek için 'nasıl görünüyorum' diye çekinmeden sorabilmek, omzuna yaslanıp güzel bir aşk filmi izlemek gibi...
Ev İşlerinde Yardımcı Olmak
Bir elinde bilgisayar, diğer elinde kumanda, umurumda mı bu dünya? Kadınlar eskisine oranla çalışma hayatına çok daha fazla katılıyor, fakat bazı erkekler 'ev işini kadın yapar' algısından kurtulamayarak ev işlerinde eşlerine pek de yardımcı olmayabiliyor. Aslında erkekler, ev işlerine katkıda bulunsalar hem karın bölgesi yağlanmalarını bir nebze durdurabilecek hem de eşlerinden o 'her zaman' bekledikleri sıcak ilgi ile daha fazla karşılaşabilecekler.
Takdir Edilmek
Kadınlar, evlilik ilişkisinde erkeklerden çok daha fazla takdir edilmeyi seviyor. Bu gerçek için onları suçlayamazsınız. Evi temizlemek, alışverişi düşünmek, çocuklarla ilgilenmek, geç saatlere kadar mesaiye kalmak, anne-baba ve hatta kayınvalidesi ve kayınpederle ilgilenmek, doğum gününüzde sizi sevindirmek için ufak bir hafta sonu kaçamağı planları yapmak... Tüm bunlar ve daha fazlası, kadınların biraz daha takdir görmesini sağlamaya yetmez mi? Bir iki duygusal söz ve ufak bir kompliman, bir kadını o kadar çok mutlu eder ki...
Şefkat ve Duygusal Yakınlık
Pek çok evlilik ilişkisinde geçen yılların ardından 'tuhaf bir yabancılaşma' ve şefkat yoksunluğu görülüyor. El ele tutuşmalar, sırt sıvazlamalar, o, anlık 'tutku dolu' öpücükler, kısa vedalardaki o sıkı sıkı sarılmalar ya rafa kaldırılmış oluyorlar, ya da pencereden dışarı fırlatılmış! Kadınlar, eşlerinden sık sık olmasa da 'şefkat ve sıcak bir temas' bekliyor
Anlayış
Kadınlar, eşlerinin fikirlerine daha fazla saygı göstermelerini ve onları anlamaya çalışmalarını istiyor. özellikle de yoğun şehir yaşantısının içinde bir oraya bir buraya savrulan 'çalışan kadınlar' eşleriyle biraraya geldiğinde düşüncelerinin dinlenmesini istiyor. Bırakın eşinin onu anlamasını, kendini ifade etmek için fırsat verilmeyen kadınların sayısı hiç de az değil. Böylece giderek daha da yalnızlaşıyor ve kaçınılmaz 'mutsuzluk' ile karşılaşıyorlar. Kadınların eşlerinin empati kurmalarına ihtiyacı var.
http://www.kadinvekadin.net/evlilikte-mutluluk-icin-5-altin-kural-2012-11-08.html
HARİKULADE BİR SİNDİRİM İÇİN 5 ETKİLİ YOL
Keskin Balta!
Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş.
İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar. Sonuç: İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş: “Bu nasıl olabilir! Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken işe başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne?” İkinci adam yanıt vermiş: Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir.
***
Kendimizi geliştirmek, baltamızı bilemektir. Kendini geliştirmek kendi hayat çizgisini gözden geçirip zayıf noktaları güçlendirmek, güçlü yönlerimizi ise iyi kanalize etmektir. Kendimizi geliştirmek dünya hayatında kendini işe yarar kılmaktır. Kendimize dair yenilenmelerimiz olduğu müddetçe hep diri kalırız.
http://fwmail.net/hikaye/keskin-balta/
Eger bir insani kandirabiliyorsaniz,o insanin aptal oldugunu dusunmeyin,anlayin ki size hakettiginizden daha fazla guvenmistir!!
Yaşam, size verilmiş boş bir filmdir. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın…
Yaşam, size verilmiş boş bir filmdir. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın…
Tutamayacagim sözler VERMEM...!!!
"Kim ne der" diye DÜŞÜNMEM...!!!
BASIT kisilerle polemiğe GIRMEM...!!!
Dünyada KIMSE üzülsün ISTEMEM...!!!
Acıyı tanıdığım için, KIMSEYE ÇEKTIRMEM...!!!
Cesaretsizliği GURURLA ÖRTMEM...!!!
Yalan ve taktirlerle uğraşmayin,YEMEM...!!!
Dostlarıma laf ETTIRMEM....!!!
Gidiyorsa eğer,GİDENE DÖN DEMEM...!!!
Hayatımı kimsenin bozmasına izin VERMEM...!!!
Ağır geliyorsa bunlar, FİRARI SERBEST, BENDE ÜSTELEMEM......♥
Rukiye Genç
Hayatta saadeti yapan şeyler çok küçük parçalardır. ''Bir iyilik, bir gülümseme, tatlı bir bakış, iyi bir dilek... Aslında mutlu olanlar, bu küçük şeylerin huzuruna varmış olanlardır.''
~Bernard Shaw
Yazı Yarışmasına Katıldım... Oy Vermek İçin Aşağıdaki Linke Tıklayın... Sonrada Oy ver Butonuno Basın Lütfen....
Kavgalı Bir Evde Büyümek…
Şimdiye kadar hep ‘’büyüklerin’’ ilişkilerini, sıkıntılarını ele aldık ama ya o büyük yaşlara gelmeden evvel yaşadıklarımız, rol model olan anne ve babalarımızla geçirdiğimiz çocukluk yıllarımız ne olacak. Esas hasar aslında o yıllarda başlamıyor mu? Bizi en çok sevenler aslında istemeden bizi en çok incitenler olmuyorlar mı?
Yazı yazmaya başladıktan sonra bana birçok danışan, derdini anlatan kişiler oldu. Onlara elimden geldiğince yardımcı oldum. Zaman geldi benim desteğe ihtiyacım oldu sağ olsunlar onlar bana destek verdiler. Yazışmalarımızda ve konuşmalarımızda hep gördüğüm şey şu oldu: Kavgalı bir evde büyüyen çocuk sorunlu oluyor.
Özellikle sağlıklı bir ilişki kurmak konusunda maalesef çok sıkıntı çekiyor. Hadi sağlıklı bir ilişki kurmayı bıraktım sağlıklı bir ruh halinde bile olması çok zor oluyor. Sürekli çevresinde mutsuz anne baba, tartışan anne baba, boşanmayan ama evde cehennem hayatı yaşayan bir anne babayla büyünce kendi hayatını da cehenneme çevirmek, ağlamak, kötü ilişkiler yaşamak, tutarsızlık, dengesizlik, mutsuzluk içinde olmak nedense normal gibi algılamasına sebep oluyor. Sonra hayatının belli bir döneminde “ya bi dakka bi dur, bu benim hayatım, anne babamın hayatının tekrarı değil ki” deyip ayılmaya başladığında ipi nerden tutacağını bilemiyor.
Kaçırdığı çocukluğuna mı yansın, oynayamadığı çocukluk oyunlarına mı yansın, o cehennemde büyüdüğüne mi yansın, sonra sağlıklı bir ilişki kuramayıp ardarda yaşadığı felaket ilişkilere mi yansın bilemez oluyor. Hele boşanmayan anne modelinde her erkeğe sonuna kadar yalvarması, gitmemesi için çırpınması gibi hareketlerin normal ve yapılması gerekli hareketler olduğunu sanıyor.
Sonra bunun bir türlü bağımlılık olduğunu fark edip gitmek isteyene dur dememek gerektiğini anlayana kadar sülük gibi yapıştığı erkeklerden dinlemediği hakaret kalmıyor. Yani annesinin hayatının bir bölümünü tekrar tekrar tekrar yaşıyor. Ta ki uyanana kadar.
Ya da tam tersi onu çok isteyen bir erkek olduğunda boğulacak gibi oluyor, kendinin değersiz olduğuna inandığı için bunu kabul edemiyor ve erkeği başından atmak için bin bir numara yapıyor. Saçmalıyor, dengesizleşiyor. Belki aldatıyor. Yani erkeği kaçırmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Kendisi sevmediği için bir başkasının onu seveceğine inanamıyor, iyi bir ilşki modeli görmediği için olabilecek iyi modelleri değil de bildiği tanıdığı kötü modeli yaratmaya çalışıyor.
Dediğim gibi ya denk geldi, ya da geçmişi hep bu tarz olan kadınlarla iletişim içine girdim. Tabi iki cümleyle, iki nefesle, iki basit çalışmayla üstesinden gelinebilecek bir durum değil. Keşki öyle olsaydı. Ama içerde yılların biriktirmiş olduğu tortular maalesef o kadar çabuk silinmiyor. A hiç mi silinmez elbette silinir. Ama üzerinde biraz uzman kişilerle çalışmak gerektiğine inanıyorum.
Sanırım en önemli basamaklardan biri önce bulunulan durumun, geçmiş yaraların, hasarların farkına varmak. Yani kendimizle ve geçmişimle yüzleşmek, gerekirse ağlamak, bağırmak, çağırmak.
Arkasından her şeyin geçmişte olduğunu kabul edip bugüne gelmek. Çünkü artık bugündeyiz. Geçmişin hayatımızı etkilemesine izin verirsek hem bugün elimizden kaçacak hem de bu kadar öfkeyle, acıyla sağlığımız bozulacak.
Üçüncü basamak annemizi, babamızı, eski erkek/kız arkadaşlarımızı affedeceğiz. Herkesin bu dünyaya bir şeyler öğrenmek için, tekamül etmek için geldiğine inanıyorsak onların da kendi tekamülleri yolunda ilerleyip, ellerinden gelenin en iyisini yaptığını kabul edeceğiz. Sonra da tercihen bu konularda uzman biriyle duyguların salıverilmesi üzerine çalışma yapacağız. Bence tüm bunlardan sonra hayatımıza yeni bir bakış ve soluk geleceğine inanıyorum. Sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz yorumlarınızı dört gözle bekliyorum.
Sağlıcakla,