İnsanlar gerçekte konuşmuyorlar. Konuşur gibi yapıyorlar. Öğrendikleri sözcükler var. Birbirlerine onları söylüyorlar. Gerçekte çok azı, çok az zaman için konuşuyor. Onlara da dikkat et, duygu sözcükleri yoktur. Birbirlerine söylemeleri gereken sözleri söylerler, onun için de çoğunlukla birbirlerini dinlemezler.
Koklamak, öyle incelikli bir duygudur ki. Zavallı koku alma duygumuz. Öylesine kötü kokularla bozuldu ki. Biliyor musun, insanlar insan kokusunu bile alamıyor. Bir kadının kokusu. Bir erkeğin kokusu. Çocuğun kokusu. Yaşlı insanın kokusu. Umudun kokusu. Bezginliğin kokusu. Hayata kırılmanın kokusu. Mutluluğun kokusu. İnsanlar bütün bunları unuttular. Dokunma da öyle insanlar bunu da unuttu.
Bir elin el üstüne konması. Bir omuzun omuza dayanması. Bir sırtın sırta dayanması.
Koku ve dokunma. İşte gerçek iletişimin iki yolu. İnsanlar ikisini de unuttu.”
Bu koku yalnız insanda. İnsanın insan da yarattığı koku bu. İnsanı insan kılmanın kokusu. Sevginin kokusu. Güvenin kokusu. “İyi ki sen varsın”ın kokusu.
''Bir gün mutluluğun kokusunu tanıyacaksınız. O zaman daha da mutlu olacaksınız, biliyorum.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder