Günün birinde bir tilki ormanda genç bir tavşanla karşılaşmış.
Tavşan sormuş, "Sen nesin?" Tilki, "Ben tilkiyim" diye yanıt vermiş "Ve canım isterse seni yiyebilirim.", "Peki, tilki olduğunu nasıl kanıtlayabilirsin?" diye sormuş tavşan. ...Tilki ne diyeceğini bilememiş çünkü şimdiye kadar karşısına çıkan tavşanlardan hiçbiri böyle sorular sormamış ona, sadece kaçmışlar. Tavşan, "Tilki olduğuna... dair yazılı bir kanıt gösterebilirsen sana inanırım" demiş. Tilki doğru aslana koşup, ondan tilki olduğuna dair bir belge almış. Tavşanın beklediği yere geri dönüp belgeyi okumaya başlamış. Bu onu öylesine keyiflendirmiş ki, her paragrafın üzerinde dura dura, uzun uzun zevkle okumuş. Bu arada belgenin anafikrini daha ilk satırlardan anlayan tavşan bir oyuktan içeri dalıp gözden kayboluvermiş.
Tilki aslanın mağarasına geri dönmüş ve onu bir geyikle konuşurken bulmuş. Geyik, "Aslan olduğuna dair yazılı bir kanıt görmek istiyorum..." diyormuş. Aslan, "Aç olmadığımda böyle bir şeyle uğraşmam gerekmez. Aç olduğum zamansa yazılı hiçbir şey görmene hiç gerek kalmaz" demiş. Tilki aslana, "Peki tavşan için bir belge almaya geldiğimde bunu bana niye söylemedin?" diye sormuş. "Sevgili dostum," demiş aslan, "belgeyi isteyenin bir tavşan olduğunu söyleseydin ya bana! Ben onu bazı sersem hayvanlara bu eğlenceyi öğreten ahmak insanoğlunun biri için sanmıştım." İnsan durmadan kendine bir benlik uydurmakla meşguldür, ama bu uydurulan, icat edilen benlik asla gerçek benlik olamaz. Uydurulanın bir gün gerçeğe dönüşme olasılığı hiç yoktur.
Gerçek benliğin icat edilmesi değil keşfedilmesi gerekir. İcat edilmiş benlik egomuza dönüşür. Gerçek benlik hiçbir şekilde ego değildir. Gerçek benlik aslında benlik olmaktan uzaktır; o mutlak boşluk ve boşluğun sessizliği, boşluğun coşkusudur. Kendine bir benlik uydurmak istiyorsan diğerlerine sorman gerekir; benliği icat etmenin tek yolu budur- insanların senin hakkındaki düşüncelerini toplamak. Tüm hayatımız boyunca bunu yapıp dururuz.
Bu yüzden insanların bize saygı duymamasından bu kadar korkarız. Bu bizim esaretimize dönüşür. Saygın biri olmak isteriz çünkü saygın olduğumuzda diğerleri hakkımızda güzel şeyler düşünür. Bizi överler ve o zaman daha iyi bir benliğe sahip oluruz.
Saygın değilsek insanlar bizi kınar ve o zaman asla güzel bir benliğe sahip olamayız, çirkin bir benliğimiz olur. Benliğin yalnızca diğerlerinin görüşlerinden oluşur; kırk yama gibidir o, A bir şey demiştir, B başka bir şey söylemiştir ve C başka bir şey der, bu böyle sürüp gider. Bütün bunları, bu kâğıt parçacıklarını biriktirirsin. Sonra bunlardan bir imge yaratırsın-onları bir araya getirir, yapıştırırsın. Osho - Kendini Bilmek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder