4 Ocak 2012

Kıskançlık nedeniyle büyük bir cehennem yaratırız ve kıskançlık nedeniyle çok acımasız oluruz

Kıskançlık karşılaştırmadır. Bize karşılaştırma öğretilmiştir; karşılaştırmaya, her zaman karşılaştırmaya koşullanmışızdır. Başka birinin daha iyi bir evi vardır, başka birinin daha güzel bir vücudu vardır, başka birinin daha fazla parası vardır, başka birinin de daha karizmatik bir kişiliği vardır. Karşılaştırırsan, kendini her geçenle karşılaştırırsan, sonuç büyük bir kıskançlık olacaktır; bu, karşılaştırma için koşullanmanın bir yan ürünüdür.

 

Böyle yapmazsan, kıyaslamayı bırakırsan, kıskançlık yok olur. O zaman sadece kendi olduğunu, başka biri olmadığını ve buna ihtiyaç olmadığını bilirsin. Kendini ağaçlarla karşılaştırmaman iyi, yoksa çok kıskanırdın: neden yeşil olmadığını düşünebilirdin. Tanrı’nın çiçeklere karşı değil, sana karşı acımasız davrandığını düşünebilirdin. Kendini kuşlarla, nehirlerle, dağlarla karşılaştırmaman daha iyi; yoksa acı çekerdin. Kendini sadece insanlarla karşılaştırırsın çünkü sadece insanlarla karşılaştırma yapmaya koşullanmışsındır; kendini tavus kuşları veya papağanlarla karşılaştırmazsın. Yoksa gitgide kıskançlığın artardı: kıskançlıkla o kadar dolu olurdun ki, yaşamayı hiç beceremezdin.

 

Karşılaştırma çok aptalca bir tutumdur çünkü her insan benzersiz ve kıyaslanamazdır. Bu anlayış senin içine yerleştiğinde kıskançlık yok olur. Herkes benzersiz ve kıyaslanamazdır. Sen sadece kendinsin: şimdiye kadar kimse senin gibi olmamıştır ve bundan sonra da hiç kimse senin gibi olmayacaktır. Başka biri gibi olmana da ihtiyaç yoktur.

 

Tanrı sadece orijinalleri yaratır; kopyalara inanmaz.

 

Bir grup tavuk bahçede dolaşırken çitin üstünden bir futbol topu gelerek ortalarına inmiş. Horoz topun yanına gitmiş, iyice incelemiş ve tavuklara seslenmiş: “Şikayet etmiyorum kızlar ama yan komşuda becerdikleri işe bakın.”

 

Yan komşuda büyük işler olmaktadır: çimenler daha yeşil, güller daha pembedir. Herkes çok mutlu görünmektedir―senin kendinden başka herkes. Sen devamlı karşılaştırmaktasındır. Aynı şey başkaları için de geçerlidir, onlar da karşılaştırmaktadırlar. Belki onlar da senin bahçendeki çimenlerin daha yeşil olduğunu―her zaman uzaktan daha yeşil görünür―daha güzel bir karın olduğunu düşünüyorlardır… Sense bıkmışsındır, bu kadın tarafından nasıl tuzağa düşürülebildiğine inanamamakta, ondan nasıl kurtulacağını da bilmemektesindir―oysa komşun böyle güzel bir karın olduğu için seni kıskanıyor olabilir! Sen de onu kıskanıyor olabilirsin… Herkes diğerlerini kıskanmaktadır. Kıskançlık nedeniyle büyük bir cehennem yaratırız ve kıskançlık nedeniyle çok acımasız oluruz.

 

Yaşlı bir çiftçi üzüntüyle selden sonra etraftaki yıkıntılara bakıyormuş. Bir komşusu, “Hiram!” diye bağırmış. “Domuzlarının hepsi telef oldu.”

 

“Ya Thompson’ın domuzları?” diye sormuş çiftçi. Komşusu, “Onlar da gitti,” diye cevap vermiş. Çiftçi, “Ya Larsen’inkiler?” demiş. Komşusu, “Evet,” demiş. Çiftçi, “Oh!” demiş. “Durum düşündüğüm kadar kötü değilmiş.”

 

Eğer herkes sefalet içindeyse, kendini iyi hissedersin; eğer herkes kaybediyorsa, kendini iyi hissedersin. Eğer herkes mutlu ve başarılıysa, bu çok acıdır.

Ne zmaan kendi değerimizi bilmeye başlayacağız... Ne zman kendimize ve elimizdekilere bakmaya başlayacağız... Aslında tek yapmamaız gereken sadece ve sadece kendimizi geliştirmek ve kendimizi daha iyiye götürmek... Kendimize odaklanmak... Formül işte bu kadar basir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder