15 Ocak 2012

Platon bilgeye döner ve “sen bu dünyanın en bilge kişisisin, sen hayata dair her şeyi bilirsin, bana öyle bir anahtar ver ki, bütün kapıları açmamı sağlasın” der

Platon bir gün, ülkenin en büyük bilgesinin yanına gider. Bilge onu karşılar ve oturup sohbet etmeye başlarlar. Platon bilgeye döner ve “sen bu dünyanın en bilge kişisisin, sen hayata dair her şeyi bilirsin, bana öyle bir anahtar ver ki, bütün kapıları açmamı sağlasın” der. Bilge Platon’a döner ve “ama bu yükü taşıyabileceğinden emin misin?” diye sorar. “Evet” der Platon, “lütfen bana dünyanın en büyük hazinelerine ulaşmamı sağlayacak sırrı ver.” “Bunu bilmek, sana çok büyük bir sorumluluk yükleyecek” der bilge. “Bu sırrı öğrendiğinde, artık bunu saklayamazsın. Bunu yapman gerekecek. Eğer sırrı öğrendikten sonra uygulayamazsan, o zaman sır seni yavaş yavaş ölüme götürecek. Eğer kullanmazsan, sır senin başına bela olur. Bu çok kritik bir karar anıdır senin için, çünkü hem hazineyi hem de zehri tercih edebilirsin.


 Bunun için hazır mısın?” “Evet” der Platon. “Bu sırrı taşımaya hazırım. Sırrı kullanacağıma dair yemin ederim sana. Eğer kullanmazsam, o zaman da başıma gelecekleri kabul ediyorum.” “O halde yaklaş yanıma” der bilge. “Kulaklarını dört aç ve beni dinle. Sana dünyanın en büyük sırrını veriyorum.” Bilge büyük bir dikkatle Platon’un gözlerinin içine baktı ve bütün gücü ile sırrı açıkladı. “İşte budur dünyanın en büyük sırrı” dedi bilge. “Sana bütün hazineleri verecek olan sır budur. Çok basit ama çok büyük bir sırdır bu.”


Platon şaşkındı. “Ama bu çok basit” dedi. Bilge o sözünü bitirmeden yine sırrı haykırdı büyük bir sesle, “Yap!” “Soru yok, yorum yok, endişe yok. Yalnızca yap..” diye haykırdı yeniden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder