9 Ekim 2010

karikatür-önce saygı olacak...

Anonim-4000 yıllık hitit duvar yazısı

4000 yıllık hitit duvar yazısı

Tanrım,
Beni yavaşlat.
Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir…
Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele..
Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver .                                                               
Sinirlerim ve kaşlarımdaki gerginliği,
belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür.
Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol…
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret;
bir çiceğe bakmak için yavaşlamayı,
güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı,
güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı,
balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi ögret…
Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat.
Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini ,
yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler oldugunu bileyim…
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.
Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır…
Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et.
Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim.
Ve hepsinden önemlisi…
Tanrım,
Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,
Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,
İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ve
Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver…

(HiTiTLERiN M.Ö.2000 YILINDAKİ DUVAR YAZISINDAN ALINMIŞTIR.)

yer tabloları-mozaikler

Şimdi bu antik şehirleri dolaşma merağı bende başlayınca hepsine saldırdım.
Önce ege , arkasından orta anadolu, sonra güneydoğu anadolu ve en sonunda akdenizi izleyen bir rota çizdim.

Antik şehirleri gezerkene bana en çok hitap eden bölümlerin tiyatro ve mozaikler bölümü olduğunu anladım. Bir gezi  yazısında şuranın mozaği, şuranın tiyatrosu güzel mi dendi...Kendimi orada bulur oldum.

Fakat öyle derinlemesine okuyup, araştırıp falan gitmiyorum. Orada olmam gerekiyor. Sadece bu his beni sürüklüyor. Orada olucam, bakıcam, dokunucam. Öyle derin ne bir tarihi, ne sanatsal bilgim yok. Olsun. Google amca bunun için var.

Kafamı asıl kurcalayan mesele şu: Bu mozaikler neden yerdeeee??? Hiç anlayamıyorum. Bana göre şaheserler. Başlıbaşına bir yapıtlar. Niye duvarlara değil de yerlere yapılmışlar anayamıyorum. Gezerken mozaikler hakkında öğrendiklerim şöyle ; ilk çağlarda mozaikler siyah,beyaz ve kırmızı gibi renklerle yapılmaya başlanıp, sadece geometrik desenlerden ibaretmiş, sonra renklenip, dönemin sanatını yansıtmaya başlamışlar.

Antik şehirlerde gezerken  mozaiklerin sadece ucunu görüyorsunuz, gerisini çakıl taşlarıyla kapatıyorlar. Rüzgardan, güneşten, gelen gidenden zarar görmesinler diye... Ama o zaman benim hevesim kursağımda kalıyor .  Yerde, çakılların arasından, küçücük bir parça olarak gördüğüm mozaikler bana yetmiyor... Eee işte o zaman mozaikleriyle ünlü müzelere gitme vaktimin geldiğini anlıyorum. Müzelerde mozaikleri tablo gibi duvara da asılıyor, yerde de sergileniyor. Bence tavana bile konabilirler. Öyle güzeller ki...

Antakya arkeoloji müzesini gezerken hoşuma giden birkaç mozaiğin fotoğrafını sizlerle paylaşıyorum. Birde mozaiklerle ilgili tarihi bilgiyi duvara asmışlardı onun resmini çekmiştim onu da paylaşıyorum. En sonda da tavuskuşu mozaği var.Hepimize şans getirsin diyerek yazıyı bitiriyorum.

Sağlıcakla,


geometrik desenli mozaik

diğerleri...







mozaikler arasında mutlu mesut ben...

mozaikler hakkında kabaca bilgi...

hepimize şans getirecek tavuskuşu...

tavuskuşu yakın çekim...(şans iyice yanımıza gelsin diye)

Atiye Feat. Teoman - KAL

Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama-Can Yücel


Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
Yarım saat erkene kurulsun saatin
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Penceri aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin
Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin
Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine
Bak güzelim kahvaltının keyfine..
Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis, önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin
Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile
Sonra koş git işine, dünden, önceki günden, hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla, ohhh şöyle bir hafifle
Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için alo de
Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa
Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak
Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen yanağından makas al..
Sonra, şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, sen çok darda iken kimler seni ferahlattı,
hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?
Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara
Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..
Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak..
Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun..
Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun..
Saklama tabakları, bardakları misafire
Sizden ala misafir mi var bu dünyada
Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil, şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..
Gece evinde, dostların olsun
Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun..
Arkadaşım, hayat bu daha ne olsun?

Ama en önce ve illaki sağlık olsun

CAN YÜCEL