12 Nisan 2012

İnsanlar kaderleri yüzünden değil, seçimleri yüzünden mutsuz olurlar...

Büyüklere hayat tavsiyeleri; Her gün kendine iltifat et, iyi gelir...

Her gün kendine iltifat et, iyi gelir. Bazı insanlar var seni her zaman sevecek. Bunu unutma. Unutmaman gereken bir şey daha varsa o da her zaman umut olduğudur. Eğer kendini kötü hissedersen elinin altında ailen var. Sonra arkadaşların da yok mu sanki?

Hasta olduğun zamanlarda yardım istemekten çekinmemelisin. Biliyorum, etrafındaki herkes seni sevmiyor ama yinede sevenlerin bol. Ayrıca kendini kötü hissettiğinde bunu birilerine anlat. Bırak bu seni rahatlatsın. Çünkü içindekiler içinde kaldımı seni yavaş yavaş boğar ve kendini eskisinden de kötü hissedersin. Bu yüzden içindekileri başkalarına anlatmak da sana iyi gelecektir. Bana güvenmelisin.

Sevmediğin insanları hayatında tutmak büyük bir hata. Sal onları uzaklara. Çünkü onlar da yavaş yavaş seni üzer ve en sonunda sabrın taşar, sen de bıkarsın. Sonuçta o son gün hepsi birikip seni çok üzer. Asla sevmediğin insanları hayatından çıkarmaktan korkma.

Ada Haliloğlu

Biz eskiden bunlara kısaca 'öküz' derdik...

CUMARTESİ GÜNÜ İSTANBUL BOĞAZI BÖYLE OLUR MU ?

 Deniz ve yelken tutkunlarını bir araya getirmek için TYF tarafından Borusan Otomotiv desteğinde düzenlenen BMW BOSPHORUS SAILING FEST’e günler kala son hazırlıklar gözden geçiriliyor.

Hemen hatırlatalım, İstanbul Boğazı’nda hem denizde hem karada gerçekleşecek etkinliklere katılım ücretsiz.Karadaki etkinlikler BEBEK PARKI'nda...

En zekiler beş saniyede kaç kurukafa olduğunu buluyormuş... Benden söylemesi...

Yaprak, ağaçtan sıkılmıştı;

Yaprak, ağaçtan sıkılmıştı;

Sonbahar bahaneydi..

Müşfik Kenter _______

Kola kanser yaptığını kabul etti!

Kola kanser yaptığını kabul etti! ( paylaşın lütfen ) Kolanın gizli formülü değişiyor. Yeni formülde içeceğe rengini veren metilimidazol maddesi 4 kat daha az olacak. Üreticileri değişikliğe iten, bu maddenin Kaliforniya’da kanserojen mad...deler arasına alınması oldu. Fareler üzerinde yapılan deneylerde, metilimidazolün kansere neden olduğu saptanmıştı. Ancak,, insan sağlığı için tehdit oluşturduğuna dair kanıt bulunmuyor. Yeni formüllü kola Kaliforniya’da satışa sunuldu. Üretici firmadan yapılan açıklamada yeni ürünlerde bir tat farklı olmayacağı belirtildi. Coca-Cola ve PepsiCo kola pazarının yüzde 90′ını oluşturuyor. Ürünlerine kanser uyarısı koymak istemeyen üretici firmalar, içeceğin formülüyle oynama kararı aldı.


Yeni formülde içeceğe rengini veren metilimidazol maddesi 4 kat daha az olacak. Üreticileri değişikliğe iten, bu maddenin Kaliforniya'da kanserojen maddeler arasına alınması oldu. Fareler üzerinde yapılan deneylerde, metilimidazolün kansere neden olduğu saptanmıştı. Ancak,, insan sağlığı için tehdit oluşturduğuna dair kanıt bulunmuyor. Yeni formüllü kola Kaliforniya'da satışa sunuldu. Üretici firmadan yapılan açıklamada yeni ürünlerde bir tat farklı olmayacağı belirtildi. Coca-Cola ve PepsiCo kola pazarının yüzde 90'ını oluşturuyor. Kaynaklar: ntvmsnbc - Yeşil gazete The Coca-Cola Company Vikipedi, özgür ansiklopedisinin verdiği bilgi doğrultusunda tarihcesi aşagıda belirtildiği gibidir.   .
TCCC LogouThe Coca-Cola Company (TCCC), dünyanın en büyük içecek şirketlerinden biridir. Şirket bir Amerikan şirketi olmakla birlikte, dünyanın pekçok yerinde fabrikaları vardır. CEO'su Muhtar Kent'tir. New York hisse senetleri borsasında KO kodunu kullanmaktadır. Konu başlıkları  1 Tarihçe 1.1 Dünya'da 1.2 Türkiye'de 2 Türkiye'deki Ürünleri 3 Dış bağlantılar
Tarihçe [değiştir]Coca Cola ilk olarak eczanelerde ilaç olarak kullanılmıştır. Daha sonra içeriğindeki bazı maddeler değiştirilerek içecek olarak popülerleşmiştir. İçeriğinde yedi gizli madde bulunmaktadır. Dünyada bu maddeleri sadece iki kişi bilmekte ve bu maddeler bir kâğıtta yazılı olarak bir bankanın kasasında muhafaza edilmektedir. Ortalama olarak dünyada saniyede sekiz bin kutu Coca Cola tüketildiği saptanmıştır.   Dünya'da [değiştir]1892 yılında şu anki ismini alıp anonim şirkete çevrilmiş ve Coca-Cola adıyla piyasaya çıkardığı içecek, kola, 1895 yılına gelindiğinde Amerika'nın tüm eyaletlerinde satılmaya başlamıştır. 1905'e dek, kolanın içeriğinde kokainden elde edilen bir madde bulunurken, bu tarihte içerik değişikliği yapılarak kolanın kokainle ilgisi kesilmeye çalışılmıştır.Şu an içinde kokain olmadiğı sanılsada hala mevcut ve miktarı bilinmemektedir. Dünyanın taşınabilir su kaynaklarının %25'i The Coca-Cola Company'e aittir.   Türkiye'de [değiştir]Coca-Cola markası, 1964 yılında Has ailesinin girişimiyle Türkiye'ye gelmiş ve ilk yatırımlarını İstanbul ve Marmara bölgesinde gerçekleştirmiştir. Bu tarihte, İstanbul Meşrubat Sanayi Anonim Şirketi'ni 3.5 milyon liralık sermaye ile kurmuştur. 1996'ya gelindiğinde Anadolu Endüstri Holding Coca-Cola İçecek'in ortağı olmuş ve 1997'de 35 milyon dolarlık yatırımla, Çorlu'da 1 dolum tesisi hizmete sokulmuştur. ***           ****         ****              **** Eski adıyla Turkuaz su yeni adıyla Damla su coca colaya aittir, Cola almak isteyen yerel esnafa Cola almak istiyorsanız Damla su almayı şart koşacak satış tekniği kullandıgından Damla su kullanmadıgımı boykot ettiğimi dip not olarak düşmek isterken GDO gerçeğini anlatan mutlaka izlenmesi gereken birde video linki ekliyorum saygılarımla. http://www.facebook.com/video/video.php?v=187677981283754&saved

Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt sesi gelmedi mi fena.

Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, ottan, böcekten, çiçekten.

Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt sesi gelmedi mi fena.

Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları. Hişt hişt! Hişt hişt! Hişt hişt!.."



Yürüyordum. Yürüdükçe de açılıyordum.


Evden kızgın çıkmıştım. Belki de tıraş bıçağına sinirlenmiştim. Olur, olur!


Mutlak traş bıçağına sinirlenmiş olacağım. Otların yeşil olması, denizin mavi olması, gökyüzünün bulutsuz olması, pekala bir ...meseledir. Kim demiş mesele değildir, diye?


Budalalık! Ya yağmur yağsaydı? Ya otların yeşili mor, ya denizin mavisi kırmızı olsaydı? Olsaydı o zaman mesele olurdu, işte. Çikolata renginde bir yaprak, çağla bademi renkli bir keçi gördüm.


Birisi arkamdan: -Hişt,dedi. Dönüp baktım. Yolun kenarındaki daha boyunu posunu almamış taze devedikenleriyle karabaşlar erik lezzetinde bana baktılar. Dişlerim kamaştı. Yolda kimsecikler yoktu. Bir evin damını, uzakta uçan bir iki kuşu, yaprakların arasından denizi gördüm.


Yoluma devam ederken: -Hişt hişt, dedi. Dönüp bakmak istedim. Belki de çok istediğim için dönüp bakamadım. Olabilir. Gökten bir kuş hişt hişt ederek geçmiştir. Arkamdan yılan, tosbağa, bir kirpi geçmiştir. Bir böcek vardır belki hişt hişt diyen.


 Hişt! dedi yine. Bu sefer belki de isteksizlikten dönüp baktım çalıların arasına birisi saklanıyormuş gibi geldi bana. Yolun kenarına oturdum. Az ötemde bir eşek otluyor. Onun da rengi çağla bademi, ağzı, dişleri, kulakları boynu ne güzel. Otluyor. Otları adeta çatırdata çatırdata yiyor.


Belki de bu çıtırtılı, çatırtılı sesi “hişt hişt” diye duymuşumdur. Eşeğin ot koparışının sesinden apayrı bir ses: - Hişt hişt hişt, dedi. Hani bazı kulağımızın dibinde çok tanıdığımız bir ses isminizi çağırıverir.


Olur değil mi? Pek enderdir. Belki de kendi kafanızın içinden sizin sevdiğiniz, hatırladığınız bir ses, ses olmadan sizi çağırmıştır. Olabilir. Birdenbire güneşi, buluta benzemez garip ve sarı bir sis kapladı. Bir kirli el, çağla bademi eşeğin sırtından bir kumaş çekip aldı. Her zamanki kül rengi, yer yer havı dökülmüş eski mantosunu giydirdi eşeğe. Yola indim. İstediği kadar hişt desin.


İsterse sahici sulu bir dost olsun. İsterse kimseler olmasın, kendi kendime kulağıma hişt hişt diyen bir divane olayım, ben, aldırmayacağım. Belki bir kuştur. Belki tosbağadır. Belki bir kirpidir. Belki de yakın denizden seslenen bir balık, bir canavardır.


Karabataktır. Mihalaki kuşudur. İyisi mi ben kendim hişt hişt derim. O zaman tamamı tamamına pek hişt hişt seslenişine benzemeyen, benzemesin diye uğraştığım bir mırıldanmadır, tutturdum. Birdenbire, önümde bir adamla bir kadın gördüm.


Kalpazankaya yolunu sordular. Üstündesiniz dedim. Sanki yol hareket etti. Yürümediler. İki adımda benden uzaklaştılar. Koyunların arasına yüzükoyun uzanmış papazın oğlunu gördüm. Yüzünden aptal, çilli horoza benzer bir mahluk kalktı. Ağzının salyasını sildi.


Kuzuyu bacaklarından tuttu. Kuzu ile yere yıkıldı. Kuzuyu burnundan öptü. Papazın oğlu çirkin, aptal, otuzbirli bir yüzle baktı. Şimdi bir çiçek tarlasında idim. Bana hişt hişt diyen mutlak bir kuştu. Vardır böyle kuşlar. Cık cık demezler de hişt hişt derler.


Kuştu kuş. Bir adam yer belliyordu. Belin demirine basıyor, kırmızıya çalan bir toprak altını, üste aktarıyordu. - Merhaba hemşerim, dedi. - Ooo! Merhaba! Dedim.


Tekrar işine daldı. Hişt hişt, dedim. Aldırmadı.


Bir daha hişt, dedim.


Yine aldırmadı. Hızlı hızlı hişt hişt hişt! -Buyur beğim, dedi. -Bir şey söylemedim, dedim. Küçük parmağını kulağına soktu. Kaşıdı. Çıkarıp parmağına baktı. Belin sapına siler gibi yaptı.


- Hişt hişt, dedim. Yüzünü göğe kaldırdı. Kuşlara baktı. Denize baktı. Dönüp şüphe ile bana baktı. - Bu sene enginarlar nasıl? Dedim. - İyi değil, dedi. - Baklayı ne zaman keseceksin? - Daha ister, dedi. Nefes alır gibi “hişt” dedim. Yine şüphe ile denize, şüphe ile göğe, şüphe ile bana baktı. - Kuşlar olmalı, dedim. - Benim de kulağıma bir hışırtı gelir amma, dedi, ne taraftan gelir?


 Zati bu sırada şu kulağım ağırlaştı. - Bir yıkatmalı, dedim, benim de geçenlerde ağırlaşmıştı… - Yıkattın mı? - Yıkatmadım, hacet kalmadı, doktora gittim. Alıverdi; pislikmiş. - Çocuklar nasıl? diye sordum. - İyiler, dedi. Dokuzdu sekiz kaldı. Biliyorsun dokuzuncusunun macerasını ya… - Sus, sus, dedim. Yürekler acısı. Haydi allahaısmarladık! - Haydi güle güle.


Biraz uzaklaşınca: - Hişt hişt. Bu sefer yakaladım. Bahçıvandı. Oydu oydu. - Hadi hadi yakaladım bu sefer seni, dedim. - Yok vallahi, dedi, vallahi daha kesmedim bakla, senden ne diye saklayayım, parasıyla değil mi? - Sen değil misin hişt hişt diyen? - Ben de duyarım bir ses, amma bulamam nereden gelir?


Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt sesi gelmedi mi fena.


Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları. Hişt hişt! Hişt hişt! Hişt hişt!



Bazı insanlar dörtyol ağızlarında oturur, aynı anda ikisine de giremedikleri için iki yola da giremezler.

Bazı insanlar dörtyol ağızlarında oturur, aynı anda ikisine de giremedikleri için iki yola da giremezler.

Orada yeterince uzun süre otururlarsa yolların sonunda birleşeceği ve böylece her ikisini seçmenin de olası hale geleceği yanılsamasının tadını çıkarırlar.

Olgunluk ve cesaretin büyük bir kısmı böylesi feragatlerde bulunabilme yeteneğidir ve aklın büyük bir kısmı da insanın mümkün olduğunca az şeyden vazgeçmenin yollarını bulma yeteneğidir.."

Dr. Allen Wheelis (Psikanalist)

Eli kaşınır; Para gelicek...

Temel, İngiltere'de bir oteldeymiş...

Az sonra...

yani ille suçlu aradığın, sorunlarla gereksiz yere meşgul olduğun için suçlanabilecek tek kimse sensin!"

birisi bir zen ustasına şu soruyu yöneltti: "farzedelim ki bir adam teknesindeyken tekne omurgası kabuklu bir deniz hayvanını yararak öldürmüş olsun. adam mı suçlu yoksa tekne mi?" usta şu yanıtı verdi: "adam ve tekne hayvanı öldürmek niyetinde değillerdi, bu yüzden (yani ille suçlu aradığın, sorunlarla gereksiz yere meşgul olduğun) için suçlanabilecek tek kimse sensin!"

NEREYE giderseniz gidin, TüM kalbinizle GiDiN.

NEREYE giderseniz gidin, TüM kalbinizle GiDiN.

Konfuçyüs

Latince Atasözleri...Hayattayken yaşayalım. ( Dum vivimus, vivamus. )

Hemen hemen herkesin bildiği ve akıllara ilk gelen Latin atasözlerinden biri de ”Veni, vidi, vici”dir, Türkçe karşılığı ise ”Geldim, gördüm, yendim”. Latin Dili atasözleriyle en zengin dillerinden biridir ki bu da günümüzdekonuşulmadığı bölgelerde bile hala kullanılmasının sebeplerinden biridir. Bunun doğruluğunu kanıtlayan da yine Latin atasözlerinden biridir; ”Latince söylenen söz kulağa derin gelir.” (Quidquid latine dictum sit, altum viditur)

Diğer Latin atasözlerinden bazıları:

- Bir el diğerini temizler. (Manus manum lavat)

- Kuşkunun olduğu yerde, özgürlük vardır. (Ubi dubium ibi libertas)

- Gerçek seni özgür kılar. (Veritas vos liberabit)

- Yapılan bir lütfu kabul etmek özgürlüğünü satmaktır. (Beneficium accipere libertatem est vendere)

-Hayattayken yaşayalım. ( Dum vivimus, vivamus. )

- Eğer barış istiyorsan savaşahazırlan. (Si vis pacemparabellum)

- Anlamadıkları şeyleri kınarlar. (Damnant quod non intelligunt)

- Üçüncü yol yoktur. (Tertium non datur)

- Sadece bir insan olduğunu unutma. (Hominem te memento)

- Gökyüzü düşse de bırak adalet yerini bulsun. (Justitia fiat, ruat coelum)

- Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir. (Gutta cavat lapidem non vi sed saepe cadendo)

- Çoğu için azı feda et. (Lactura Paucorum Serva Multos)

- Adalet erdemlerin kraliçesidir. (Justitia Virtim regina)

- Aptalın suskunluğu bilgelik sanılır. (Taciturnitas stulto homini pro sapientia est)

- Sanat uzun, hayat kısa. (Ars longa, vita brevis)

- Böl ve yönet. (Divide et Impera)

- Dostlar bugünü de harcadım. (Amici, diem perdidi)

- Güneşin altında yeni bir şey yok. (Nil novi sub sole)

- Ok yaydan çıktı. ( Alea iacta est )

- Ya öğren, ya terk et. ( Aut disce aut discede )

- Düşünüyorum, öyleyse varım. ( Cogito, ergo sum )

- Nefes aldığım sürece umuyorum. ( Dum spiro spero )

- Bir çok şey yapmak, hayat boyu tek şey yapmaktan kolaydır. ( Facilius est multa facere quam diu )

- İşe bak, lafa bakma. ( Facta non verba )

- Yavaşça acelere. ( Festina lente )

- Orta yol en güvenlisidir. ( In medio tutissimus ibis )

- Bilgi tek başına bir güçtür. ( Ipsa scientia potestas est )

- Emek her şeyi yener. ( Labor omnia vincit )

- Kızgınlık kısa süren bir deliliktir. ( Ira furor brevis est )

- Bir yalancının iyi bir hafızası olmalıdır. ( Mendacem memorem esse oportere )

- Her güzelin bir kusuru vardır. ( Nihil est ab omni parte beatum )

- Umutsuzluğa düşmeyin. ( Nil desperandum )

- Her şeyin küçük bir başlangıcı vardır. ( Omnium rerum principia parva sunt )

- Küçük şeyler küçük ruhları esir alırlar. ( Parva leves capiunt animos )

- Savaş sırasında kanunlar susar. ( Silent leges inter arma )

- Aptalın suskunluğu bilgelik sanılır. ( Taciturnitas stulto homini pro sapientia est )

- Gerçekler nefreti besler. ( Veritas odium parit )

- Yavaş ama emin adımlarla. ( Tarde sed tute )

- İçine biraz delilik karışmamış olan bir büyük zeka yoktur. ( Nullum magnum ingenium sine mixtura dementiae fuit )

YOĞURT DEYİP GEÇMEYİN! SÜTTEN DAHA FAYDALI

 Yoğurt, sabahtan akşama kadar günün her saatinde yenebilecek harika bir gıdadır.Yoğurt daima suyuyla birlikte yenmelidir.Süzme yoğurtta "B" vitamini kalmaz.Çünkü,vitaminler hep yoğurdun suyundadır


. Şeker hastaları için yararlı bir besindir.Şeker hastalarına verilecek yoğurt, ekşimiş olmamalı ve kaymağı alınmış olmalıdır. Sabahleyin kahvaltıdan sonra yenen yoğurt,sindirimi kolaylaştırıp ,bağırsakların çalışmasına yardım eder.


Her yaşta hemen hemen herkes için uygundur.Ancak, midesi çok duyarlı olanlara,onikiparma k bağırsağı ülseri olanlara dokunur.


Yoğurt, hastalar ve zayıf bünyeler için sütten daha besleyici sindirimi kolay bir gıdadır.Aynı zamanda bağırsaklarda bulunan tehlikeli ve zararlı mikropların(Amipleri n) çoğalmalarına ve hatta yaşamalarına engel olan bir besindir.Bu sebepten tifo ve ishal zamanlarında yoğurt âdeta bir ilaç gibi tavsiye edilmektedir.


Tüberkülozlu hastalar üzerinde de antibiyotik etki gösterir.


Yoğurt aynı zamanda bulaşıcı hastalıkların tedavisinde de oldukça öneme sahiptir.


Çocukları n bulaşıcı karaciğer iltihâbı (hepatit) hastalıklarının dietik tedavilerinde kullanılır.


Ayrıca,yüze ve boyna sürülürse cildi canlandırır.Yirmi dakika kalsın cildinizde,sonra da gülsuyuyla siliverin.Rahat bir uyku için de yoğurt yiyebilirsiniz


Mineraller


Kalsiyum:Kemik, diş ve saç gelişmesini sağlar,sinir sistemini düzenler,kişiyi çabuk öfkelenmeye karşı korur.Şurası mutlaka bilinmelidir ki güzelliği bozan en korkunç şey ;öfkeli ve sinirli olmaktır.


Fosfor:Vücut için en önemli mineral, fosfordur.Bu mineral,dokuları ,kemik,diş ve bütün hücreleri yeniler,B grubu vitaminler fosforla birlikte çalışır.


İyod:Tiroid bezlerinin çalışmasını sağlar,guatr hastalığını önler.Bu mineral vücut hücrelerinin çalışma ahengine de yardımcı olur,uyarıcı bir etkisi vardır

Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.



Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.


Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya; -bir ceset gibi- gömülü kalbim.

Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?

Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam, kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün, boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.

Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. ...

Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın, aynı mahallede kocayacaksın; aynı evlerde kır düşecek saçlarına.

Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.

Başka bir şey umma-

Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte, öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.

K. Kavafis (Çeviren:Cevat Çapan)

DeVotchKa - Death by Blonde

http://youtu.be/FTkCuTiEodw

Artık ne doğru ne yanlış bilmiyorum...

Kendi hayatlarını YÖNETEMEYENLERİN, diğer hayatlara müdahelelerine güldüm sadece..!



SUSMAYI öğrendim, çok KONUŞANLARDAN..!

 

ALÇAK GÖNÜLLÜ olmanın, ERDEMİNİ tattım çok bilmişlere inat..!

 


 Gerçekten BİLENLERİN, az konuştuğuna ŞAHİT oldum sessizce..!



Her yaşananın, sadece bir DENEYİM olduğunu kavradım.!



DEĞMEYENLERE, çok anlam yüklemenin ruhuma verdiği zararı keşfettim..! ...



Kendim olmayı seçtim, başkalarından alınmış parçalardan oluşmayı değil.. !



 Kendi hayatlarını YÖNETEMEYENLERİN, diğer hayatlara müdahelelerine güldüm sadece..!

Güne iyi başla...