5 Mart 2012

Biraz iyiyim, biraz kötü. İyi? kötü? İnsanım....

ışıltıEn iyi değilim, en kötü de.

En cömert değilim, en cimri de.

En kibirli değilim, en mütevazı de.

Hiç kimseyi kandırmamış değilim, herkesi aldatmış da.

Kimseyi yarı yolda bırakmamış değilim, herkesi satmış da... .

Hep iyiliğimden kaybetmiş değilim, kötülük yapa yapa kazanmış da.

Çok başarılı olduğum günler de oldu, dibe vurduğum da.

Sevgi dolu değilim, nefret dolu da.

Barışçıyım, biraz da savaşçı.

Biraz güçlüyüm, biraz zayıf.

Biraz iyiyim, biraz kötü. İyi? kötü? İnsanım....
Shakespeare

Üstünüzü çıkartıp bir daha geçin...

Sosyal Tembellik...




 1883’de gerçekleştirilen ip çekme deneyi ilginç bir sonuç verecekti: İpi çekenler ne kadar çoğalırsa, her bir çekenin sarfettiği kuvvet de azalıyor ve 8 kişide yüzde 50’ye düşüyordu!


Çok uzun bir süre öncesinden biliniyor duysa da, tez, bilimsel olarak ilk kez Fransız Agronom Max Ringelmann tarafından kanıtlanmıştı: İnsan tembel.


Özellikle de fark edilmediğini sandığı zaman. Ringelmann’ın şık deneyi, yirmi öğrenciye tek başlarına ve gruplar halinde beş metre uzunlukta bir ipi çekmelerini isterken ipin diğer ucuna bir dinamometre (kuvvetölçer) yerleştirmesine dayanır. Bu alet deneklerin harcadıkları kuvveti gösteriyordu.


 İpin ucundan iki kişi çektiğinde iki deneğin harcadıkları ortalama kuvvet, tek başlarına harcadıklarının % 93’üne eşitti.


 Üç kişide bu oran % 85’e, dört kişide % 77’ye düşüyordu. Ve tembellik halkası bu şekilde, sekiz kişilik grupta herkes kendi kapasitesinin sadece yarısı kadar kuvvet harcayana dek devam ediyordu. Psikologlar bu etkiyi bugün Ringelmann etkisi olarak adlandırırlar.




Dostlarınla öyle yaşa ki...

Sevdiğiniz Meyveye Göre Karakteriniz...

Portokal

Elma

Muz

Kiraz

Üzüm

Şeftali

Ayva

Armut

İncir

Kavun





Portakal

Eğer en sevdiğiniz meyve portakal ise, sonsuz sabır ve iradeye sahip bir karaktere sahipsiniz. İşlerinizi yavaş ancak derinlemesine inceleyerek yapıyorsunuz; sıkı çalışmaktan da asla yılmıyorsunuz. Çekingen olma ihtimaliniz çok yüksek; ancak güvenilir ve sözünün eri bir arkadaşsınız. Partnerinizi ince eleyip sık dokuyarak seçiyor; ve onu tüm kalbinizle seviyorsunuz. Anlaşmazlıkları ne pahasına olursa olsun engelliyorsunuz.
Elma

Eğer en sevdiğiniz meyve elma ise, savurgan, fevri ve lafını sakınmayan bir insansınız; sert ve öfkeli bir yapınız var. Çok iyi bir organizatör olmasanız da, bu iyi bir lider olmayacağınız anlamına gelmiyor. Hızlı karar verme ve ileriye dönük adımlar atmada çok iyisiniz. Seyahat etmekten hoşlanıyorsunuz. Partnerinizle beraberken gözleriniz ışıldıyor. İçinizdeki yaşama sevincini hiç söndürmüyorsunuz.
Muz

Eğer en sevdiğiniz meyve muz ise, doğuştan sempatik, hoşgörülü ve şefkatli bir yapınız var. Utangaç bir insansınız ve sık sık özgüven eksikliğinizin kurbanı oluyorsunuz. İnsanlar sizin yumuşak yüzlü oluşunuzdan yararlanıyor. Partnerinizin sizi hem ruhsal hem fiziksel olarak çekmesi gerekiyor; ve karşısındakini tanıdıkça seven bir yapıya sahipsiniz. Tabiatınız gereği, ilişkileriniz de uyumlu oluyor.
Kiraz

Eğer en sevdiğiniz meyve kiraz ise, hayat sizin için çok da insaflı değil. İnişli çıkışlı bir yaşamınız var, özellikle de profesyonel anlamda... henüz kendiniz için yeterli birikime sahip olmadığınızı, hala küçük meblağlarla uğraştığınızı düşünüyorsunuz. Müthiş bir hayal gücünüz var, yaratıcı çalışmalarda bulunmaktan hoşlanıyorsunuz. İçten ve sadık bir partnersiniz; ancak duygularınızı ifade etmekte zorlanıyorsunuz.
Üzüm

Eğer en sevdiğiniz meyve üzüm ise, genel olarak nazik bir insansınız; ancak sık sık ani parlamalarınız da oluyor; fakat çabuk yatışıyorsunuz. Güzel olan herşeyi seviyorsunuz. Sıcak ve sosyal bir insan olmanız sebebiyle çevrenizde popülersiniz. Yaptığınız herşeyden zevk alıyor; aynı coşku ve enerjiyi partnerinizin de paylaşmasını istiyorsunuz. İnsanlar sizinle beraberken sıkılmıyor; çünkü onlara önerecek çok şeyiniz var.
Şeftali

Eğer en sevdiğiniz meyve şeftali ise, oldukça neşeli bir yapıya sahipsiniz. Yaşamayı seviyorsunuz. Dostluklar hayatınızın vazgeçilmez bir parçası... Olayları büyütmüyor ve çabuk bağışlıyorsunuz. Açıksözlü ve dobra bir insansınız. Bağımsız ve hevesli karakteriniz sizi tuttuğunu koparan bir insan yapıyor. İdeal bir partner ve tutkulu bir aşıksınız; ancak sevginizi diğer insanların gözü önünde göstermekten hoşlanmıyorsunuz.
Ayva

Eğer en sevdiğiniz meyve ayva ise, mütevazi ve muhafazakar bir kişiliğiniz var. Derinlemesine düşünen ve dikkatli bir yapıya sahip olmanız nedeniyle, hiçbir işi aceleye getirmiyorsunuz. Hırslı bir insansınız; detay ve sayılarla çalışma gerektiren işlerde gayet başarılısınız. İnsanların yanlışlarını anında görebiliyorsunuz. Partnerinizi seçerken, görünüşünden çok zekasına değer veriyorsunuz.
Armut

Eğer en sevdiğiniz meyve armut ise, aklınıza birşey koydunuz mu muhakkak başarıyorsunuz; fakat genel olarak değişken ve başladığı işi bitirmekte zorlanan bir yapınız var. Çünkü emeğinizin sonucunu hemen elde etmek veya baştan sonucun ne olacağını bilmek istiyorsunuz. Zihinsel uyarılmalara açıksınız ve fikir bazında tartışmalardan hoşlanıyorsunuz. Çok çabuk arkaşadaşlık kurabilseniz de, ilişkileri devam ettirmekte sorun yaşıyorsunuz.
İncir

Eğer en sevdiğiniz meyve incir ise, ciddi, düşünceli ve duyarlı bir yapıya sahipsiniz. Sosyalleşmekten hoşlansanız da, belli bir mesafeyi korumaya özen gösteriyorsunuz; kendinize sakladığınız bir alan her zaman olmalı... Açıkgöz, çabuk kavrayan ve cin gibi bir insan olmanız sebebiyle, özellikle iş yaşamında tepeye oynuyorsunuz. İnatçı bir insansınız. Partnerinizde tutkulardan önce beyine bakıyorsunuz.
Kavun

Eğer en sevdiğiniz meyve kavun ise, korkusuz bir insansınız; olup biteni, başınıza gelenleri doğal karşılıyor, üstünde durmuyorsunuz. Eğlenceli kişiliğiniz ve cömert yapınız nedeniyle insanlar size çekiliyor. İş yaşamında tuttuğunu koparan bir insansınız; doğru zamanda doğru yerde olmakta ustasınız. Yeni insanlarla tanışmaktan hoşlanıyorsunuz. Karşı cins üzerindeki en etkili silahınız; mizah anlayışınız!

Ne kadar az insanın kendine o önemli soruyu sorduğunu görmek şaşırtıcı değil mi?

Birkaç yıl önce, Güney Carolina’daki küçük bir üniversitede önemli bir konuşmacının öğrencilere yapacağı konuşmayı dinlemeye çağrılmıştım. Salon, böyle birini dinleme fırsatını yakalamanın heyecanını duyan öğrencilerle doluydu.
Müdürün yaptığı girişten sonra konuşmacı kürsüye geldi, soldan sağa bütün dinleyicilerin üzerinde gözlerini gezdirdi ve konuşmaya başladı:
“Annem sağır dilsizdi. Babamın kim olduğunu bilmiyorum. İlk çalıştığım yer bir pamuk tarlasıydı.” Dinleyiciler büyülenmiş gibiydiler.
“İnsan istemediği sürece, hiçbir şey olduğu gibi kalmak zorunda değildir. Bu ne şansla ilgilidir, ne koşullarla. Ve bir insanın geleceğini belirleyen de belli bir şekilde doğmuş olması değildir.”
Konuşmacı yumuşak bir sesle tekrar etti: “İnsan istemediği sürece hiçbir şey olduğu gibi kalmak zorunda değildir.” Sonra kesin bir dille ekledi: “İnsanın kendisine mutsuzluk veya doyumsuzluk getiren bir durumu değiştirmesi için tüm yapması gereken kendine şu soruyu sormaktır: ‘Bu durumun nasıl olmasını istiyorum?’ Sonra da bütün kişisel eylemlerini tamamen durumu o hale getirmeye adamalıdır.”
Konuşmacının yüzünde güzel bir gülümseme belirdi:
“Adım Azie Taylor Morton. Şu anda karşınızda Amerika Birleşik Devletleri’nin Maliye Bakanı olarak bulunuyorum..

Annelerin Dinlenme Saati...

Seninle Evlenmek İstiyorum...

Uyanıklar Buraya... Resimde kaç inek görüyorsunuz...

RAB'bin nefret ettiği altı şey vardır:

RAB'bin nefret ettiği altı şey vardır:

Gururlu gözler,

Yalancı dil,

Suçsuz kanı döken eller,

Düzenbaz yürek,

Kötülüğe seğirten ayaklar,

Yalan soluyan yalancı tanık,

Kardeşler arasında çekişme yaratan kişi.

Hz. Süleyman

Gevşemenin Bedene Etkileri...

 Davranışlarda: Bu teknikte gevşeyen bir kimsenin, normalin iki katı bir çalışma gücü kazandığı, topluma uyum sağlamasının çok daha kolay olduğu kanıtlanmıştır.

Heyecanlarda: Gerek fiziksel, gerekse zihinsel heyecan halleri, normale dönerek, karmaşıklıklar ortadan kalkıp, kendine güven ve rahatlık oluşmaktadır.

Kalpte: Kalp ritmindeki düzensizlikler ortadan kalkarak, nevrozlar yok olmaktadır
Damar tansiyonlarında: Gevşeme, heyecan hallerine etki ettiğine göre, aşırı halde ve ani yükselen damar tansiyonlarına da etkili olmaktadır.
Gevşeme aşağıdaki hallerde de etkilidir.

Astım: İç daralması astımı arttırır. Gevşeme buna engelolur.

Akciğer veremi: Kürlere uyum sağlaması ve nekahat devresinde, ciğerlerin iyi hava almasını sağlar.

Mide, bağırsak rahatsızlıkları: Spazm, ülser, kabızlık ve ishale iyi gelir.

Cinsel bozukluklar: Heyecan faktörünün kaybolmasıyla, sıkıntı ve başaramama korkusu gider.

Doğum: Doğumu kolaylaştıracak bir rahatlık durumu yaratır.
Sinirsel bozukluklar: Titremeler, yazı yazarken gelen kramplar, hafif bayılmalar, uykusuzluk ve benzeri hallerde yararlı olur.

Son Nefesim (Kolpa)

http://youtu.be/wFyGQu-erOQ

En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır...

İki komşu ülkenin hükümdarları, birbirleriyle savaşmaz ama her fırsatta birbirlerini zeka oyunlarıyla taciz ederlerdi. Bu da, doğum günleri ve bayramlarda birbirlerine ilginç hediyeler göndererek karşıdakine zekâ gösterisi yapma şeklinde olurdu. Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltıraşını huzuruna çağırdı.

İstediği, birer karış yüksekliğinde, altından, birbirinin tıpatıp aynısı üç insan heykeliydi. Aralarında tek bir fark olacak ama bu farkı sadece ve sadece ikisi bilecekti. Günler ayları kovaladı, sonunda heykeller hazırlandı ve doğum gününde komşu ülke hükümdarına gönderildi. Heykellerle birlikte bir de mektup yollanmıştı.

Şöyle diyordu heykelleri yaptıran hükümdar: “Sevgili Dostum, doğum gününü bu üç altın heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynısı gibi görünebilir. Ama içlerinden biri, diğer ikisinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca bana da haber ver.” Hediyeyi alan hükümdar, bu jeste önce çok sevindi ama sonra da sinirlendi. Komşu yine akıl almaz bir bilmeceyle onu köşeye sıkıştırmıştı.

Hemen heykelleri tarttırdı. Üç altın heykel, gramına kadar eşitti. Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan varsa çağırttı. Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle incelediler ama aralarında bir fark göremediler. Günler ve aylar geçti. Her geçen günle birlikte hükümdarın sabrı taşıyordu ve maalesef bir türlü cevabı bulamıyorlardı.

Bütün ülke seferber olmuş ama bir çözüm üretilmemişti. Sonunda, hükümdarın zindana attırdığı isyankar genç de bu durumu öğrenmişti. Genç çözümün kendisinde olduğunu söyleyen bir haber uçurttu hükümdarına. İyi okumuş, akıllı ve zeki olan bu genç, hükümdarın bazı isteklerine karşı çıktığı için zindana atılmıştı. Başka çaresi kalmayan hükümdar bu gence de bir fırsat vermek istedi.

Aylar geçip de komşu hükümdara sevinçli haberi yollayamamak onu kahrediyordu. Genç önce heykelleri saatlerce inceledi, sonra da çok ince bir tel getirilmesini istedi. Teli birinci heykelciğin kulağından soktu, tel heykelin ağzından çıktı. İkinci heykele de aynı işlemi yaptı. Tel bu kez diğer kulaktan çıktı. Üçüncü heykelde tel, kulaktan girdi ama bir yerden dışarı çıkmadı. Ancak telin sığabileceği bir kanal kalp hizasına kadar iniyor, oradan öteye gitmiyordu.

Hükümdar heykelleri gönderen komşu hükümdara cevabı, büyük bir gururla yazdı: “Kulağından gireni ağzından çıkartan insan makbul değildir. Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa, o insan da makbul değildir. En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır….’’

Uyuyan Güzel...

İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar;

İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar;

Herkeste kusur görür, kendisine kör bakar.

Her Daim Şükretmeli...

Şükretmek, enerjinizi yönlendirerek isteklerinizi daha çok hayata geçirmenizi sağlayan etkili bir süreçtir.

Sahip olduklarınız için şükrettikçe daha çok iyilik ve güzelliği kendinize çekeceksiniz.

Çekirdek diyip geçmeyin...! Sağlığınız için çok faydalı...

  Ayçiçeğinin çerezlik olarak kullanımı gerek ülkemizde, gerekse dünyanın değişik ülkelerinde oldukça yaygın olup, birçok ülkede insanlar tarafından en fazla tüketilen çerez konumundadır.


Bileşiminde bedende yağların ekşimesini önleyen E vitamini vardır.


Bütün gün yüzünü güneşe ...veren bu çiçeğin tohumlarında ayrıca pek az bitkide rastlanan D vitamini de bulunur. Bilindiği gibi D vitamini bedenin kalsiyumu ve fosforu daha iyi kullanmasını sağlar. Ayçiçeği A, K ve B vitaminlerinden yana da üstündür.


 İçinde kansızlığı önleyen ve besinlerde ender bulunan folik asit, nikotinik asit ve pantotenik asit bile vardır.


Ayçiçeğinin üstünlüğü protein yönündendir. Bedenin ihtiyaç duyduğu 8 aninoasit dengeli bir şekilde bu bitkide bulunur. Fırsat buldukça ayçiçeği yemelidir. Çimlendirilen ayçiçeği daha yumuşak olur; hem sindirimi kolaylaşır, hem de biyolojik değerleri artar. Soyulmuş ayçiçeği çekirdeği yemeklere ve ekmeğe katılırsa hem nefis hem de besleyici olur.


-İçerdiği fosfor ve çinko kemik ve dişlerin oluşumu için gereklidir. Ayrıca fosfor, kalp kasının kasılması ve böbrek fonksiyonlarının düzenlenmesine yardımcıdır.


 -İçerdiği çinko ise yaraların iyileşmesi, aknenin önlenmesi, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, tekrarlayan enfeksiyonların ortadan kalkması, tat ve koku duyarlılığının güçlenmesi, sperm hareketlerinin artması açısından önem taşır.


-İçerdiği B6 vitamini bağışıklık sistemini güçlü tutmaya yarar, kan şekeri düşüklüğüne faydalıdır.


-Ayçiçek yağındaki E vitamini kalp, damarlar, beyin ve sinir fonksiyonlarını düzenler, yaraların iyileşmesine yararlı olur, prostat kanserine karşı korur, cilt yaşlılığını geciktirir.


 -Posalı bir besindir. Posalı besinler kanser yapıcı zararlı maddelerin bağırsakta kalma süresini kısalttığı ve bağırsak duvarı ile temasını azalttığı için kanserden korunmada faydalı olurlar.

Eşimin beni hala sevdiğini, tabakta iki elma kaldığında küçüğünü almasından anlayabileceğimi öğrendim.

Eşimin beni hala sevdiğini, tabakta iki elma kaldığında küçüğünü almasından anlayabileceğimi öğrendim.

Özdemir Asaf

Grace Potter and Joe Satriani cover Cortez the Killer

http://youtu.be/paeNnR33i5Q

Elbet bir gün...

Kadınların 10 Meşhur kelimesi :)

1. Peki İşte en tehlikeli kelime: Peki… Öyle b...ir söyleriz ki kavgada o küçücük kelimeyi, öyle anlamlar yükleriz ki üzerine, o an her şeyi bırakıp gitmek isteriz. Avına saldıran bir kaplan kadar hırçın ama bir o kadar da sessiz oluruz. “Peki” dedik, kavga bitti sandın di mi? Yok öyle bir şey. “Peki” demiş kadın matador karşısındaki boğadan bile daha tehlikelidir. Kırmızıyı kendine göster ve at kendini dışarı. Geriye dönerken en sevdiği şeylerden almayı sakın unutma. Ama unutma bu seni affettirmez sadece sonunu biraz geciktirir o kadar.

2. Tamam Hele o “tamam”dan sonra susuyorsak, tehlike çanları çalıyor demektir. Her an büyük bir patlama olabilir. Sen her şeyin yoluna girdiğini sanabilirsin. Hazırlıklı ol, başın büyük belada. Fitil fitil gelecek her şey burnundan. Mümkünse göz önünde fazla bulunma, bir şeyler anlatmaya çalışma sakın, seni dinlemiyoruzdur. Zaten o yüzden tamam diyoruz ya. Ne anlatırsan anlat alacağın tek cevap “tamam”dır artık.

3. Anladım Anladım çünkü çok zekiyiz.

4. Haklısın Yok öyle bir şey. Haklı olan daima biziz. Haksız bile olsak bir yolunu bulup kendimizi haklı çıkartırız. O an ne olduğunu anlamaz, kendinden utanırsın. Sadece seni oyalıyoruz, haklı olduğun büyüsüne kapılıp gevşediğin anda bütün silahlarımızla saldırıp seni haksız çıkartmak için. Haklı olan biziz. Unutma.

5. Bilmem Tabii ki biliyorum… Sadece kızgınım ve bilmem diyerek konudan kaçıyorum. Ama sanma ki bu konu kapanacak. Bence sen de şimdi konuyu kapat ve daha ılımlı bir anda gündeme getir. Yoksa sen de farkındasın bildiğimizin.

6. Nasıl İstersen Aman bunu ciddiye alıp istediğin şeyi yapma, tuzaktır bu. Hele bir yap, gör bakalım sadece süpürgesi eksik olan bir cadı çıkıyor mu karşına çıkmıyor mu? Atıyorum lcd ekran tv istedin kavga çıktı, sonunda sinirden “sen bilirsin” dedik. Getir bakalım o tv’yi eve, bozmak için elimizden gelen her şeyi yapmıyor muyuz?

7. Boş ver Sakın ha boş verme. Boş ver dediğimiz şey, inan bizim için çok önemlidir yine sinirden demişizdir. Eğer sen boş verirsen daha da sinirleniriz. Dar ederiz dünyayı başınıza. Her kavgada gündem olur o şey. Sadece biraz bekle sakinleşelim.

8. Sen Bilirsin Hayır her şeyi ben bilirim. Şu an çok sinirliyim o yüzden seni baştan savma cevaplarla geçiştiriyorum. Sakın ha, havalara girme sen bilirsin dediğim için. Şu an o kadar iyi değilim, tek istediğim susman, o yüzden sen bilirsin.

9. Gerek Yok Bunu genelde erkek “açıklamama izin ver” dediği zaman söyleriz. “Gerek yok” çünkü sen ne anlatırsan anlat ben yine bildiğimi okuyacağım. Senin söylediklerinden çok, benim düşünüp beynimde kurduklarım önemli şu an benim için. Gerek yok, sus sakinleşmemi bekle önce… Gerek yok.

10. Hı hı Bu kelimeyi söylerken kesinlikle karşındakinin gözlerine bakmayız. Uzağa boş boş bakışlar atarak söyleriz ki o anlamsız iki heceye olabildiğince anlam yükleyelim. Dudakları birleştirip, başımızı yukarı aşağı sallayarak “hı hıı bittin olum sen” hissini uyandırırız karşı tarafa.

Ne zaman nerede öleceğinizi seçemezsiniz. Ancak şimdi nerede ve nasıl yaşayacağınıza karar verebilirsiniz."

Ne zaman nerede öleceğinizi seçemezsiniz.

Ancak şimdi nerede ve nasıl yaşayacağınıza karar verebilirsiniz."

- Joan Baez -

Biraz palyaçoyum; gözyaşlarımı saklayacak kadar,

Biraz palyaçoyum; gözyaşlarımı saklayacak kadar,
Biraz misafirim; bana biçilen kadar,
Biraz serseriyim; hayatı tiye alacak kadar,
 Biraz safım; deli dolu düşlere inanacak kadar,
Biraz dostum; dostluğa ve dostlarıma değer verecek kadar,
Kapım biraz aralı; gelene hoş geldin,gidene güle güle diyecek kadar, ...
Biraz affediciyim; hataların olgunlaştırdığını bilecek kadar,
Biraz hoşgörülüyüm; yaşanabilir bunlar diyecek kadar,
Biraz kalabalığım; yalnız kalmayacak kadar,
Biraz yalnızım; herkes kadar
 Biraz gucluyum ; her daim gulumsemeyi bilecek kadar...

Hadi be...

Günaydın Herkese....

GÖKYÜZÜne BAKmasını,

YÜREĞİNİ AÇmasını,

HAYATa KARIŞmasını BİL !..