5 Şubat 2012

Çakra Açma... Resimli Anlatım...

Boyun Ağrınız İçin Şiddetle Tavsiye ederim...

Sadece 2 Soruluk Kişilik Testi... Bakalım kim kendisiyle yüzleşmeye hazır...

SADECE 2 SORULUK KİŞİLİK TESTİSORU  1: Aşağıdaki renklerden birini seçiniz.
SARI

MAVİ

KIRMIZI
SORU  2: Aşağıdaki renklerden birini seçiniz.
YEŞİL

MOR

TURUNCU
Test bitti..

Cevaplar...

*Sarı ve Yeşil: Bakıcılar* Gerçekçi bakış açınız kendiniz ve çevrenizdekiler için güvenli ve rahat bir ortam yaratıyor. Karşınızdakini dinliyor ve ne söylemek istediğini anlıyorsunuz. İnsanların sözlerini olduğu gibi Kabul etmek yerine sorular sorarak gerçekten neye ihtiyaçları olduğunu bulmaya çalışıyor ve bu arada onların kendilerini daha iyi tanımalarına yardımcı oluyorsunuz. İnsanlara bakmak ve yardım etmek sizin doğal bir yeteneğiniz. Fakat aşırıya kaçtığınız zamanlarda Ne yazık ki kimseye yardımcı olmuyorsunuz. Bazen başkalarının kendi ihtiyaçlarını keşfetme yetisine saygı göstermeniz gerekir. Sürekli insanları kurtardığınız ve yardım ettiğiniz zaman onların kendi problemleri ve sorumlulukları ile yüzleşmelerine engel olursunuz. Dolayısıyla geri adım atın ve insanların sizin desteğiniz olmadan kendi ayakları üzerinde durmalarına izin verin. Eğer başarısız olurlarsa bunu normal olduğunu hatırlayın çünkü ancak o zaman kendileri için neyin doğru olduğunu aramaya ihtiyaç duyabilir ve kendi çözümlerini bulabilirler. Yaşamda sürekli başkalarının bakış açılarını anlamaya çalıştığınız için kendinizi ihmal ediyor olmanız yüksek bir ihtimaldir. Çevrenizdeki insanları unutmaya ve kendi ihtiyaçlarınıza konsantre olmaya çalışın. Bu şekilde başkalarının DA size yardımcı olması için imkan yaratmış ve kendi mutluluğunuzu ikinci plana atmamış olursunuz. Eğer sarıyı yeşilden daha çok seviyorsanız, ilişkilerinizden ziyade kişisel gelişiminize ve kariyerinize daha gerçekçi yaklaşıyorsunuz demektir. Eğer yeşili sarıdan daha çok seviyorsanız, ilişkilerinize daha gerçekçekçi yaklaşıyorsunuz ve hedeflerinize daha az yoğunlaşıyorsunuz demektir.
*Sarı ve Mor: Aracılar* Siz yaşamdaki amacınızı bulmak için bir yolculuğa çıkmış gibisiniz. Önce olayları yaşıyor sonra geri çekilip analiz etmeye başlıyorsunuz. Bu sizin olgunlaşmanıza yardım ediyor. Her anın değerli olduğuna inanıyor ve keyif almaya çalışıyorsunuz. Manevi değerlere verdiğiniz önem başkalarının kendi içindeki maneviyatı aramalarına yol açıyor. Meraklı, araştırmacı doğanız Sezgilerinizin güçlenmesini sağlıyor. İnsanların kendilerinin farkında olmasına yardım ediyorsunuz. Onları dinleyerek, akılcı gözlemler yaparak ve duygularınızı ifade ederek insanları etkiliyorsunuz. Dahası kendilerinde olumlu değişimler yapma isteği uyandırıyorsunuz. Siz harika bir iletişimcisiniz. İnsanları taraf tutmadan dinleme ve söylenenleri olduğu gibi anlayabilme yeteneğiniz var. Konuşma sırasında olayların içini görebiliyor ve gerçekten ne yapılması gerektiğini hemen kavrayabiliyorsunuz. Yeteneklerinizi en iyi konuşurken ortaya çıkarabiliyorsunuz. İletişim kurarken siz kişisel ve profesyonel olarak mucizeler yaratıyorsunuz. Fakat ne yazık ki değişime duyduğunuz büyük ihtiyaç nedeniyle gerçekler ve istekleriniz arasında kesin bir çizgi koyamıyorsunuz. Doğal yeteneklerinizi kullanarak neyin gerçek neyin potansiyel bir ihtimal olduğunu ayırt etmeye çalışın. Doğru adımı atacağınıza güvenin. Siz pozitif değişimleri nasıl yapabileceğini çok iyi bilen birisiniz. Eğer sarıyı mordan daha çok seviyorsanız, bir durumun potansiyel sonuçlarından ziyade gerçekçi taraflarını görmeyi tercih ediyorsunuz demektir. Eğer moru sarıdan daha çok seviyorsanız, olabilecek imkanları düşünüyor ve yaşamınızdaki gerçekleri ikinci plana atıyorsunuz demektir.
 *Sarı ve Turuncu: Teknik düşünenler * Sizin temel düşünceleriniz genelde işleri nasıl sonuçlandıracağınızı planlamak üzerine yoğunlaşmış. Sistematik bir yaklaşım geliştirerek işleri, ilişkilerinizi ve hatta yaşamı anlamaya çalışıyorsunuz. Siz kendinizi çevrenizde ki kaynakları arttıran bir insan olarak görüyorsunuz. Çevrenizdeki yetenekleri ve kaynakları araştırıyor, deneme yanılma yolu ile dünyanızı tanımaya çalışıyorsunuz. Keşifleriniz ile yetenekli insanları ve kaynakları doğru yerde kullanma gücünü kazanıyorsunuz. Eğlenmek sizin için bir olaydaki bütün gerçekleri araştırmak ve tüm parçaların doğru yerine oturmasını sağlamak demektir. Siz bir işte yada ilişkideki başarılı kısımları büyük bir dikkat ve zevkle incelersiniz. Her başarılı bölüm sizin için tekrar değerlendirebileceğiniz yada başka bir alanda yeniden kullanabileceğiniz değerli bir parçadır. Bir çok kişinin şaşkın ve hayranlık dolu bakışları altında siz var olan kaynaklardan yeni ve orjinal kavramlar, fikirler, olgular yaratırsınız. Teknik yaklaşımınız, rahatlıkla eksik yapılan işleri hemen görmenizi sağlar. Bu başkalarında kendilerini savunma ihtiyacı doğurabilir ve sizi aşırı ciddi olmakla suçlayabilirler. Genelde bir hata yapıldığında siz bunu farkeden ilk kişi olduğunuz için insanlar sizden çekinmeye başlayabilir. Fazla hareketin olmadığı bir ortamda özellikle dikkatli olun. Yeniliklerin olmadığı bir ortamda kendinizi değişmez bir döngü içinde hissedebilir ve mutsuzluk yaşayabilirsiniz. Başkaları sizi negatif, mızmız ya da sorun arayan birisi olarak görebilir. Gerçekte siz aslında sadece kayıpsınız ve ne istediğinizi bulmaya çalışıyorsunuz. Eğer sarıyı portakal renginden daha çok seviyorsanız, kişisel gelişiminiz başkaları ile olan ilişkilerinizden daha önemli demektir. Eğer portakal rengini sarıdan daha çok seviyorsanız, başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarınızdan daha önce düşünüyorsunuz demektir.
 *Mavi ve Yeşil: Güven uyandıranlar * Siz başkalarına yardım etmekten ve destek olmaktan zevk alıyorsunuz. Limitsiz merakınız gerçekten ne düşündüklerini söylemeleri için insanlara ortam yaratıyor. Siz karşınızdaki kişinin hayallerini görebiliyor ve gerçek ihtiyaçlarına duyarlı olabiliyorsunuz. Onlara kendi yeteneklerine güvenmeleri için gerek duydukları öz güveni veriyorsunuz. İnsanların kendilerini önemli hissetmelerini istiyorsunuz ve bunu dinleyerek sağlıyorsunuz. Başlangıçta ortama uyum sağlamaya ihtiyacınız var. Başkaları sizin onlar gibi olduğunuza inanmalılar. Sonra gerçek karakteriniz ortaya çıkmaya başlıyor. Bu durumda insanlar bildiklerini zannettikleri bu yeni kişiye uyum sağlamaya çalışırlar. Bu özelliğiniz yüzünden bazen ihtiyaçlarınıza cevap vermeyen durumları yada ilişkileri kendinize çekersiniz. Siz dikkatle dinleyen birisiniz. Başka insanların ne hissettiğini bilmek istersiniz. Bu yetenek sizin müziği ve yabancı dilleri daha iyi duymanızı sağlar. Eğer imkanlarınız varsa bir müzik aleti çalabilir ya da kendi diliniz dahil başka dilleri fazla aksan olmadan konuşabilirsiniz. Düşünce ve duyguları açık olarak ifade edebilirsiniz. Aşırı ciddi olduğunuzda yada fazla rahat hissettiğinizde kişisel gelişiminizi ihmal etmeye başlarsınız. Ne istediğinizden ve ne beklediğinizden emin olun. Böylece başkaları sizin ihtiyaçlarınızı nasıl karşılayacaklarını bilirler ve yaşamınız daha keyifli bir hal alır. Eğer maviyi yeşilden daha çok seviyorsanız, kariyeriniz yada kişisel hedefleriniz sizin için birinci sırada demektir. İlişkileriniz hayallerinize uyum göstermek zorundadır. Eğer yeşili maviden daha çok seviyorsanız, başkalarının hayallerine destek olmaya daha çok önem veriyorsunuz ve kendinizi ikinci plana atıyorsunuz demektir.
*Mavi ve Mor: Düşünenler* Siz oluşumu incelersiniz. Bir şeyin neden var olduğunu bilmeye ihtiyaç duyarsınız. Bulduğunuz sonuçlar sizin büyük resmi görmenizi sağlar. Neye ihtiyaç olduğunu bulma kabiliyetiniz sizin olayları iyileştirmenizi sağlar. Geleceğe yoğunlaşarak, fikirler ve olaylar sanki olmuş bitmiş gibi düşünebilirsiniz. Siz gelecekteki dünyada yaşarsınız. Bu kafanızda ki bir resimdir. Siz insanların motivasyonunu ve sebep-sonuç ilişkilerini anlayabildiğiniz zaman perfomansınızın en üstünü yaşarsınız. Sürekli hareket planı hazırlamak için kafanızın içinde olayları kategorize ediyorsunuz. Bu planlar olmadan organize olmak sizin için çok zordur. Zaman zaman gündüz hayal kurarak geçiren bir insan haline gelebilirsiniz. Siz yol açan öncüsünüz. Yeni fikirleri ve yapıları geliştirmeye karar verdiğiniz zaman büyük keyif alırsınız. Fikirleri kafanızın içinde gerçeğe dönüştürmek ihtirasınızın artmasını sağlar. İnancınız güçlü olduğu zaman, gerçeklere bakmadan olayları üstlenebilirsiniz. Kendiniz ve başkaları hakkında geliştireceğiniz yanlış ön yargılar sizi ortamın dışına sürükleyebilir. Sürekli yeni bir şeyler yapma ihtiyacınız sizin hazırda yapmış olduklarınızı takdir etmenize engel olabilir. Kafanızın içinde çok fazla resim olması yaşamınızı zorlaştırabilir. Diğer insanlar ve olaylar size yetişemeyebilir. Farkında olmadan çevrenizden ve kendinizden imkansızı istemeye başlayabilirsiniz. Eğer maviyi mordan daha fazla seviyorsanız, kendi hayallerinizi ilişkilerinizden daha ön planda tutuyorsunuz demektir. Eğer moru maviden daha çok seviyorsanız, ilişkilerinizde nasıl güçlü olabileceğinize daha çok ilgi duyuyorsunuz demektir.
*Mavi ve Turuncu: Yapıcılar* Siz heyecanlı bir yaşam bekliyorsunuz. Bunu çift karakteriniz ile başarıyorsunuz. Bir dakika yeni bir ev tipi yapmak isteyen yaratıcı ve özgür düşünen birisisiniz, ikinci dakika da ise tarzınızı değiştirip niye bir insanın böyle bir fikri ortaya savunabileceğini sorgulayan geleneksel bir eleştirmen oluverirsiniz. Siz sosyal bir muammasınız. Merakınız pek çok farklı kesimden kişiler ile iletişim kurmanızı sağlar. Siz bu ortamlarda gelişip serpilirsiniz. Partilerde eğlenceli kişilerden biri sizsinizdir. Arkadaşlarınız pek çok farklı ortamdan gelen ve farklı ilgi alanları olan insanlardan oluşur. Bazen durup kendinize şaşırırsınız; sürekli bu çılgınlıkları kendinize nasıl çektiğinizi düşünürsünüz. Fakat içten içe bilirsiniz ki aşırı tek düzelik kişinin gelişimini durdurur ve siz kesinlikle tek düze bir ortamda bulunamazsınız. Dünyanın size ihtiyacı olduğuna inanmak istersiniz. Çoğu kez kontrolünüzün olmadığı sosyal konular üzerinde düşünüp bir anlam çıkarmaya çalışırsınız. Sonunda ise boşa harcadığınız zamandan yorgun düşmüş ve duygusal olarak çökmüş hissedersiniz. Anlamanız gerek ki dünya hiçbir zaman istediğiniz gibi mükemmel bir ortam olmayacak. Bir insan ancak bir yere kadar olayları kontrol edebilir. Zaman içinde göreceksiniz ki kontrol edemediğiniz sosyal kavramlar üzerinde enerjinizi harcamak yerine kendi çevrenize ve yaşamınıza konsantre olursanız çok daha etkili değişimler gerçekleştirebilirsiniz. Bir iş yaparken amaca ve hedefe tüm varlığınızı veremiyorsanız başarılı olmanız mümkün değildir. Bütün kalbiniz ile girişmiyorsanız o işi bırakın ve bir sonrakine geçin. Siz yeni bir şeyler yapmak, kurmak, üretmek ihtiyacındasınız, eğer bu imkan elinizde yoksa mutsuz olmanız kaçınılmazdır. Eğer maviyi portakal renginden daha çok seviyorsanız, bir işi önce nasıl yapacağınızı düşünür sonra planınızı gözden geçirip hatalarını incelersiniz. Eğer portakal rengini maviden daha çok seviyorsanız, anlık heyecanlara kapılıp planlarınızı unutmanız çok kolaydır.
 *Kırmızı ve Yeşil: Kaynak Yöneticileri * Pratik ve insanlara değer veren bir yapınız var. Başkalarına yaşamlarında daha anlamlı ve değerli aşamalar katetmeleri için yardımcı olursunuz. Hiç kimse sizi kandıramaz. Siz dinamik birisiniz ve herkesin ne yaptığını yada amaçladığını çok iyi bilirsiniz. Neyin önemli olduğunu bilmenizi sağlayan özel bir yeteneğiniz vardır. Bir öğretmen ya da ebeveyn gibi insanların yaşamlarını daha iyi nasıl yapabileceklerini düşünürsünüz. Siz en çok elinizdeki kaynakların nasıl kullanılacağını idare ettiğinizde başarılı olursunuz. Başlangıçta çok eğitmek amacı ile başlamanıza rağmen daha sonra aşırı otoriter olabilirsiniz. Hatta aşırıya kaçıp patronluk taslayabilirsiniz. Ne yazık ki orta dereceniz yok, ya eğiticisiniz yada otoritersiniz. Bu durum çevrenizdeki insanların kafasını karıştırabilir. İnsanlar patronluk tasladığınızda bile insanların iyiliğini düşündüğünüzü her zaman farkedemeyebilirler. Üzgün olduğunuzda, baskı altında kaldığınızda yada sarhoş olduğunuzda kırmızı rengini simgeleyen tarafınızı ortaya çıkarırsınız. Yeşilin sakinleştiren etkisi olmadan aşırı davranışlarınız ile dostlarınızı oldukça şaşırtabilirsiniz. Eğer yeşili kırmızıdan daha çok seviyorsanız bu karakter daha bile çarpıcıdır. Eğer çevrenizdekiler bu süreçlerden birinde size farklı davranmaya kalkarsa bunun nedeni muhtemelen sizi tanıyamadıkları içindir. Eğer kırmızıyı yeşilden daha çok seviyorsanız, başkalarından önce bir hedefin başarılması için nelerin yapılması gerektiğine önem verirsiniz. Bu yapınız sizin kendinize güvenmenizi ve direk olmanızı sağlar Eğer yeşili kırmızıdan daha çok seviyorsanız, destekleyici yanınız ön plana çıkar ve öncelikle enerjinizi başkalarının ihtiyaçlarına yönlendirirsiniz.
 *Kırmızı ve Mor: Birleştiriciler * Siz olayların duygusal yanları ile gerçekleri birleştirmeyi seversiniz. Bir olay olduğunda önce durumu analiz edersiniz, saçmalıkları bir tarafa atar ve insanları bir araya getirerek durumun düzelmesini sağlamaya çalışırsınız. Başkaları sizin düzene olan ihtiyacınızı aşırı ciddi olarak görür. Siz başkalarına fikir verirken yada açık açık düşüncelerinizi söylerken en başarılı olursunuz. Başkalarına destek olmak kendinizi iyi hissetmenizi sağlar. Vücut diliniz insanları size çeker. Merakınız hareket yaratır. Siz seksi bir insansınız. Yeni olgular sizi heyecanlandırır ve yeniden canlanmanızı sağlar. Fakat aynı zamanda yenilikler yapmanız gerekenleri bitirmenize engel olabilir. Ertelemeyin� heyecanınız sönmeden önce işlerinizi bitirmeye çalışın. Olayların ve insanların göründükleri gibi olduğunu bilmeye ihtiyacınız vardır. Bu yapınız özellikle kötü bir ruh hali içinde olduğunuzda daha belirginleşir. Çevrenizi kontrol eden bir yapıya bürünürsünüz. Bazen olayların sadece negatif yanlarını görürsünüz. Böyle durumlarda öylesine kuşkucu ve aşırı analitik olursunuz ki herkesin moralini bozabilirsiniz. Duygularınızı ve davranışlarınızı çalışan bir plan ile birleştirmeye ihtiyacınız vardır. Yoksa geleceğinizi yönlendirmek sizin için çok zor bir hal alacaktır. Eğer kırmızıyı mordan daha çok seviyorsanız, en popüler insan olmaktansa işlerin doğru şekilde yürümesine daha çok ilgi duyarsınız. Sözlerinizin sonuçlarını düşünmeden konuşma eğilimindesiniz. Eğer moru kırmızıdan daha çok seviyorsanız, insanların tepkilerine çok önem veriyorsunuz demektir. İstediğinizi almak için cazibenizi ve çekiciliğinizi kullanırsınız.
 *Kırmızı ve Turuncu: İnsancıllar* Siz bireyselliğe saygı duyarsınız. Siz kendi yolunuzda yürümeye ve kendi düşüncelerinizi özür dilemeden açıkca konuşmaya inanırsınız. Eğer birisi çizgisini aşarsa sessiz kalmazsınız. Koşulsuz sevgi arıyorsunuz ve insanların herhangi bir kısıtlama, utanç yada korku olmadan kendilerini ifade edebilecekleri bir ortam yaratmayı ümit ediyorsunuz. Kendinize yakın bulduğunuz insanlar ile içten ve samimi ortamlarda bulunmayı seviyorsunuz. En büyük her zaman en iyi olmayabilir sizin için. Küçük şehirler, küçük firmalar ve küçük arkadaş grupları sizin için daha caziptir, sizin kendinizi değerli hissetmenizi sağlarlar. Aksi takdirde aşırı endişeler, geniş çevre, pek çok arkadaş ve hatta karmaşık duygular gerçekleri görme yeteneğinizi yok edebilir. Siz başkaları için neyin çalışmadığını görebilirsiniz. Sonrada hazır olsun veya olmasınlar olduğu gibi gerçeği söylersiniz. Bu açıksözlülük kendisine güveni olmayan insanlar için ürkütücü olabilir ve sizden uzaklaşmalarına yol açabilir. Diğerleri ise sizi güvenilir ve koruyucu olarak görür. İş yapmaya yoğunlaşmış kişiliğiniz sizin duygusal yanınızı saklar. Bu sizin koruma mekanizmanızdır. Biraz daha açılmalısınız. Zayıflıklarınızı göstermekten çekinmeyin. Tıpkı bir mıknatıs gibi hakettiğiniz sevgiyi ve saygıyı kendinize çekmeye başlayacaksınız. Çünkü insanlar böylece sizi tanıyabilir ve gerçekten hakettiğiniz değeri ancak o zaman verebilir. Eğer kırmızıyı portakal renginden daha çok seviyorsanız, dünyada pozitif bir değişim yapmaya öyle yoğunlaşmış durumdasınız ki ilişkilerinizi ikinci plana atıyorsunuz. Eğer portakal rengini kırmızıdan daha çok seviyorsanız, herkesin iyiliği için olayları tamir eden yada arabuluculuk yapan birisiniz demektir.

Kaderimizi kontrol eden üç karar: ...

Kaderimizi kontrol eden üç karar: ...

-Nelere odaklanacağımıza karar vermek

-Bir şeyin sizin için ne anlam taşıdığına karar vermek

-İstediğiniz sonuçları yaratmak için ne yapacağınıza karar vermek

Anthony Robbins

Bu cümleleri sakın kaçırmayın...

1-"Altını olan, kuralı koyar."

2-"Eğer saldırınız çok iyi gidiyorsa, bu pusuya düşeceksiniz demektir."

 3-"Olmuyorsa zorlayın, kırılırsa zaten değişmesi gerekirdi."

4-"Zorlamayın, daha büyük bir çekiç getirin!"

 5-"Bir işin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir." ...

6-"Bağışlanmak izin almaktan daha kolaydır."

7-"Eğer düşman menzilindeyse, sen de onun menzilindesindir."

8-"Size bir iyilik yapmak için yaklaşan birini görürseniz, kaçın."

9-"Bir insan işler ters gittiğinde gülümseyebiliyorsa, aklına suçu üzerine atacak birisi geldiği içindir."

10-"Her sağlıklı erkeğin zengin olmak için asla işe yaramayacak gizli bir planı vardır."

11-"İki tür insan vardır: İnsanları iki türe ayıranlar ve ayırmayanlar."

12-"Eğer gerçek olamayacak kadar iyi görünüyorsa, muhtemelen gerçek değildir."

13-"Erişilebilirlik zamanın bir fonksiyonudur. Senin ilgilendiğin an, onun başkasını bulduğu andır."

14-"Oyunu kaybederseniz kuralı değiştirin."

 15-"Düşen bir nesneyi tutmaya kalkmayın, bırakın düşsün; daha az zarar görecektir."

16-"İkna edemiyorsaniz,kafala​rini kariştirin."

17-"Hiç kimse sizi kendinizi iyi hissettiğiniz zaman terk etmez."

 18-"Birşeye ulaşmak istediğinizde ve ulaşamayıp umudunuzu kestiğiniz anda; bir yerden, bir şekilde size gelir."

19-"Diğer tüm seçenekler tükendikten sonra insanlar mantıklı davranırlar."

 20-"Kaçarsan; yorgun ölürsün."

21-"Defalarca çarpmadığınız otobüs, gün gelir size çarpar." :))

Hangi Hayvansınız?

İletiye girin, adınızı soyadınızı yazın, keşfet butonuna basın ve hangi hayvan olduğunuzu bulun...

http://www.2on.com/tr/

10 sn kırmızı noktaya bak sonra dön boş duvara bak...

Son ağaç kesildiğinde, son nehir zehirlendiğinde...

The Cure - The Kiss - Kiss me Kiss me Kiss me

http://youtu.be/XzlR8PT9S-A

Bereket Kavanozu Yapımı...

Kapılarını herşeye kapatırsan doğru nasıl içeri girecek ?

Kapılarını herşeye kapatırsan doğru nasıl içeri girecek ?

Yüzüncü maymunun ilave enerjisi her nedense devrim yaratıyor!..."Yüzüncü Maymun" belki de sizsiniz.

Yüzüncü Maymun'un hikâyesi, gerçek bir hikâyeden alıntıdır...

Pasifik Okyanusu'nda irili ufaklı birçok ada. Bu adalarda Macaca   Fuscata türü Japon maymunları yaşıyor. Bu adalardaki maymunların doğal   ortamları içindeki davranışları otuz yılı aşkın bir süre bilim insanları   tarafından gözleniyor.

1952'de Koshima Adası'nda bilim insanları  maymunların beslenmesi için  kumların içine tatlı patates bırakıyorlar.  Bu adanın maymunları da  tatlı patatesin tadından hoşlanıyor ama  yiyeceklerinin kumlu olması hiç  de hoşlarına gitmiyor. Ama can boğazdan  gelir diyerek kumlu da olsa  tatlı patatesleri yemeye devam ediyorlar.

Bir gün, on sekiz aylık İmo isimli dişi maymun bu soruna bir çözüm   buluyor, İmo, tatlı patatesleri en yakın su birikintisinde yıkayarak   yemeyi akıl ediyor. Bu buluşunu annesine de öğretiyor, İmo'nun   arkadaşları da patateslerini yıkayarak yemeyi öğreniyor ve kendi   annelerine de öğretiyor. Bu yeni davranış biçimi bilim insanlarının   gözleri önünde, yavaş yavaş maymunlar arasında yayılıyor.

1952  ve 1958 yılları arasında genç maymunlar, beslenmelerini daha  zevkli  hale getirmek için, kumlu tatlı patateslerini yıkamayı  öğreniyorlar. Bu  daha sağlıklı ve zevkli yeni davranış biçimini  çocuklarını taklit ederek  onlardan yeni bir şey öğrenen yetişkin  maymunlar da kazanıyor.  Yeniliklere açık olmayan, çocuklar ve  gençlerden de öğrenilebileceğini  düşünmeyen, kendi bildiklerini tekrar  eden yetişkin maymunlar ise kumlu  patates yemeye devam ediyor. 1958'in  sonbaharında çok şaşırtıcı bir şey  oluyor. Koshima maymunlarının bir  kısmı (diyelim ki 99 maymun) artık  patateslerini suda yıkayarak yemeyi  öğrenmiş oluyor.

Bir  sabah, gün doğarken yüzüncü maymun da patateslerini yıkayanlar  arasına  katılıyor. İşte o an her şey değişiyor. Aynı günün akşamı,  adadaki hemen  hemen tüm maymunlar, patateslerini yemeden önce yıkamaya  başlıyor.

Yüzüncü maymunun ilave enerjisi her nedense devrim yaratıyor!

Ama hikâye bitmedi. Bilim insanlarını şaşırtan asıl sürpriz, bu adayla   doğrudan bir ilişkileri olmadığı halde, diğer adalardaki maymun   kolonilerinin de aynı anda patateslerini yıkamaya başlamaları... Yeni   bir düşünce ve davranış tarzı, toplumları oluşturan fertlerin belirli   bir oranı tarafından benimsendiği an, bu yenilik, mesafenin önemi   olmaksızın zihinden zihine aktarılabiliyor.

Yani, "Yüzüncü  Maymun Fenomeni" denilen bu fenomen şunu gösteriyor:  Yeni bir düşünce,  yeni bir yol, toplumda sadece belirli sayıda insanlar  tarafından  biliniyorsa, bu yenilik sadece o kişilere ait bir şey  oluyor.

Ama  "bilenlerin" sayısı belli bir kritik noktaya ulaştığı an, sadece  bir  kişinin daha "yeni yol"a katılması, toplum bilincinin aşama  geçirmesine  yol açıyor. Yeni düşünce, birdenbire herkes tarafından  düşünülmeye  başlanıyor. Niceliğin niteliğe dönüşme noktası...

"Yüzüncü  Maymun Fenomeni", Duke Üniversitesi'nden Doktor J.B. Rhine  tarafından  değişik deneylerde tekrarlanıyor. Sonuç her seferinde aynı.

Bugüne  dek mutsuz, huzursuz, bencil, korku dolu, karamsar bir dünya  süre  geldi. Zihinlerde hala taş devri korkularını taşıyoruz.  Yeniliklere  açık, farklı düşünenler ise aşağılanıyorlar, alay  ediliyorlar, toplum  dışına itiliyorlar. Cesaretleri takdir edilmek bir  yana söndürülmeye  çalışılıyor bu insanların... Einstein bile teorisini  ilk ortaya  attığında meslektaşları tarafından kınanmış. Sıradan insan  asla büyük  insan olamaz. Doğar, yaşar ve ölür. Buna yaşamak denirse!

Dünyada  mutlu, huzurlu, sevecen, aydınlık dolu insanlar yok mu? Cesur  bir dünya  isteyen ve bu uğurda çaba göstermekten çekinmeyen, her şeyi  göze alan  insanlar yok mu? Elbette var. Sayıları gittikçe de çoğalıyor.  İnsanın,  insanlık boyutunda devrim yapabilmesi için yüzüncü maymunun  aralarına  katılmasını bekliyorlar.

"Yüzüncü Maymun" belki de sizsiniz.

Candan Erçetin - İster sallan gez

http://youtu.be/QyJoVVZf6dc

Kurukafa dışında bir şey gören var mı???

Resimdeki kadın kaç yaşında ???

Tüm acı, tüm üzüntü, tüm endişe, tüm korku, tüm bağımlılık ve tüm beklentilerin kökeni , arayışın tek kökeni kendini sevmemektir.

Tüm acı, tüm üzüntü, tüm endişe, tüm korku, tüm bağımlılık ve tüm beklentilerin kökeni , arayışın tek kökeni kendini sevmemektir. Kendinizi sevdiğinizi sanıyorsunuz değil mi?

Birine kızdınız öfkelendiniz içinize kin nefret öfke saldınız kendinizi zehirlediniz, kendini seven kendini zehirleyebilir mi? Size bir sır verelim, kızdığınız öfkelendiğiniz nefret ettiğiniz, tüm bu duygularınız, onu hissettiğiniz kişi üzerinde, sizin üzerinizdeki etkisinden daha az etkiye sahiptir..

işte bu yüzden ne yaparsanız kendinize yapmakta ve de başkası için ne düşünüp hissederseniz de kendinize salmaktasınız. Kendinizi sevdiğinizi sanıyorsunuz değil mi? Yaşamınıza bir bakın yaşadığınız hayatın bir çok bölümünde, kontrolün sizin değil başkasının elinde olduğunu sanıyorsunuz. Tüm korkularınız tüm acizliğiniz kendinizi sevmemenizdendir.

Eşinize sevgilinize bağımlısınız bu yüzden çoğunuz şiddete ihanete saygısızlık ve hakarete izin -veriyorsunuz. Bu sizin hayrınızadır ama sebebi kendinizi sevmemenizdir. Herkes neyi hakediyorsa, kendine neyi layık görüyorsa, gercekte onu yaşamaktadır.

Bir sevgiliniz olsun sizi seven, en büyük isteklerinizden biri de bu.. niçin sebebi ne bu isteğin hiç düşündünüz mü?

DERLER Kİ HERKES SEVİLMEK İSTER AMA YANILIYORLAR HERKEZ SEVİLMEK İSTER AMA RUH KENDİNİ SEVMEK İSTER.. ÖNCE KENDİNİ SEVMEK..

Kendini sevmek için öncelikle negatif enerjilerden arınmak gerekir. Geçmişle barışmak, OLanı kabul etmek, bugünü azami değerlerde gayretle yaşamak ve yarına güvenmek bizi huzurlu kılar ve sevgi için uygun atmosferi hazırlar.

Kendini sevmek, kendini saymakla başlar. Kendi ile kaliteli zaman geçirmek, gelişmek için şarttır. Kendini seven kişi, yaşam enerjisinin önemli bir bölümünü kendindeki değerleri açığa çıkarmak ve kullanmak için harcar. Bu enerjisinin yaklaşık üçte biri kadardır.

Diğer üçte bir, kazanımlarını etrafı ile paylaşacak düzenli ilişkileri sürdürmek için kullanılmalıdır.

Kalan bölüm ise yaşamak için gereken zorunlu ihtiyaçları karşılamak için yeterli olmalıdır. İdeal yaşam dengesi budur. Kendimizin ve etrafımızın gelişimi için harcayacağımız zaman konusunda cömert OLmalıyız.

HER İNSAN BÜYÜMEMİŞ BİR ÇOCUKTUR VE SİZİN SAHİP OLDUĞUNUZ TEK ÇOCUK İSE, İÇİNİZDEKİ ÇOCUKTUR ŞİMDİ ONA BAKIN, HERŞEYİ BİR YANA BIRAKIN, KENDİNİ SEVMEK KENDİNİZE verebileceğiniz en büyük değerdir dünyanızda, geri kalan herşey mitolojik hikayeler. Gerçek mucize ne büyü de ne simya da ne de sırlarda var, tüm gercekler yaşamın sıradan yaşamınızın içinizdedir, kendinizi sevin göreceksiniz o zaman gerçek mucize nedir

Yaşamda her zaman için engellerle, kayıplarla ve istemediğiniz durumlarla karşılaşma olasılığınız vardır. Bunu değiştirmek imkansız

• Öfkeli insanlar genellikle düşünmeden yargılama ve bu yargıları yönünde davranma eğilimindedirler. Öfkeli olduğunuzda önce yavaşlayın, gösterdiğiniz tepkileri gözden geçirin, aklınıza gelen ilk şeyi söylemeyin, asıl söylemek istediğiniz şeyi düşünün, karşınızdaki kişinin söylemeye çalıştıklarını dinlemeye ve anlamaya çalışın, hemen cevap vermeyin.


• Öfkenizin altında yatan gerçek düşünceyi bulm...aya çalışın. O ortamdan bir süre uzaklaşıp, sakinleşmeye çalışın. Kendinizin ve karşınızdakinin öfkesinin kontrolden çıkmasına izin vermeyin.


 • Derin nefes alıp verme egzersizleri yapıp, sakinleştirici durumlar hayal etmeye çalışın. Bu sıra da kendinize “Sakin ol!” ya da “Gevşe!” diyerek telkinlerde bulunun.


Unutulmamalıdır ki, öfke duygusunu yok edemeyiz, mutlaka öfkelenmenize sebep olacak olaylar yaşanacaktır. Yaşamda her zaman için engellerle, kayıplarla ve istemediğiniz durumlarla karşılaşma olasılığınız vardır. Bunu değiştirmek imkansız. Olaylara bakış açınızı değiştirmek sizin elinizdedir. Bakış açınızın değişmesi, olayların sizde yarattığı öfke duygusunu taşınabilir boyuta indirgemenize ve doğru biçimde ifade etmenize yardımcı olacaktır. Formsante

Seçimlerimiz...


 “Hayır” deme gücüne erişemediğimizde ne ilişkilerimizde, ne hayatımızda, ne işimizde ne de başka bir şeyde gerçek anlamda “evet” diyemeyiz.

Olumlu ve güçlü değişimler yapmak için beklemek zorunda değiliz.

İşe gitmek zorunda değilsin.

Okula gitmek zorunda değilsin.

 Evli olmak zorunda değilsin.

 Çocuk yapmak zorunda değilsin.

 Başkalarının beklentilerine ve arzularına göre davranmak zorunda değilsin.

Hiçbir şey yapmak zorunda değilsin…

Sadece yaptığın ve yapmadığın her şeyin sonuçlarına hazır ol.

 İşte o zaman hayat, görevler yığınından olanaklar yığınına dönüşür. O zaman mucizeler olur.

Dan Millman

Bir Nehir, Denize ulaştığında artık, Nehir kalamaz.

Bir Nehir, Denize ulaştığında artık, Nehir kalamaz.

Sınırlı olan, bilinçli bir şekilde tamamen SONSUZ VE SINIRSIZIN içine bırakıldığında, zamanla, sınırlı olan sınırsızlığa dönüşür.

 

Nuran Donun Gözüküyor...

Her insan iki insandır; biri karanlıkta uyanık, diğeri ise aydınlakta uykudadır...

İlişkide Kim Değişecek?

Annem uzun zamandır televizyondaki evlilik programlarının tam bir bağımlısı olmuş durumda. Hatta hızını alamıyor orda duyduklarını gelip bana anlatıyor. Geçen gün beni programın başına oturtmayı becerdi sonunda. Valla korkulur bu anne kısmından…

“Aman bu ne biçim program” dememe kalmadan bir çift çıktı: Birisi Almanya’da yaşıyor öbürü İstanbul’da. Birbirlerini sevmişler ama kimse olduğu yeri bırakmak istemiyor “kim fedakarlık yapacak” diye konuşuyorlar.

Sonra onlar gidiyor diğer çift geliyor. Bu sefer adam programda tanıştığı kadınla evlilik arifesinde ama eski karısı bunları rahat bırakmıyor. Ekrandan herkes eski karısına mesajlar yolluyor “seni istemeyen adamı sen hiç isteme” diye.

Sonra bir başkası çıkıyor. Hollandalı bir kadınla evlenen bu Türk “birbirimizi çok seviyorduk ama anlaşamadığımız huylarımız vardı, ikimiz de birbirimizi değiştireceğimizi sanmışız ama olmadı diyor”…

Ve ben şaşkınlıkla televizyona bakıp kalıyorum. Bu olayları ben her gün çevremde zaten duyuyorum. Bu program gerçeklerin büyüteçle gözler önüne serilmesi gibi bir şeymiş.

Özellikle son çıkan adamın söyledikleri kulaklarımda yankılanıyor: “İkimiz de birbirimizi değiştireceğimizi sanmışız olmadı”. Gerçekten ilişkiler böyle değil mi? Herkes karşısındakinin sevmediği taraflarını “aman ben nasılsa ilerde çaktırmadan bunları değiştiririm” beklentisiyle girmiyor mu???

Mesela tanıştığımız kişi çok çapkındır ve bu durum haliyle bizi tedirgin etmiştir. Ama bize karşı davranışları da çok hoşumuza gitmiştir. “Ya hele biz bir çıkalım, ben nasılsa onu değiştiririm” demez miyiz? “Ben onu uslandırmasını bilirim” diye hatta az da olsa bir kadınlık gururumuzu konuşturmaz mıyız?

Ya da adam gezmesini çok seviyordur ama biz daha evcimenizdir. “Hele bir evlenelim, çocuk da yaparız zaten o zaman bir yerlere gidemez” diye alttan alta düşünmez miyiz sanki?

Ya da tam tersi çok durgundur, biz daha hareketliyizdir. “Ben onu adam ederim bana ayak uydurtmasını sağlarım” demez miyiz?

Adam sigara içer; bizimse tahammülümüz yoktur sigaraya, ben nasıl olsa bıraktırırım demez miyiz?

Para konusunda çok savurgansa, hele bir evlenelim aile bütçesi zaten benden sorulacak, ben onun harcamalarını dizginlerim demez miyiz?

Örneklere devam edecek olsam sayfalar dolar ama hiçbir zaman “ya şu adam/kadın böyle ben onun bu haliyle yapabilir miyim” diye düşünmeyiz. Onu olduğu haliyle kabul etmeyi düşünmeyiz. Ya da değiştirme işlemlerini hep onun üstünden düşünürüz. Kendimizi değiştirmemiz gerektiği nedense pek aklımıza gelmez.

En sonunda da ilişkinin niye yürümediğine şaşar kalırız. Yani adamın televizyonda dediği gibi “ikimiz de birbirimizin değişmesini bekledik ama ikimiz de aynı kaldık” der hayal kırıklığımızla kalırız. Bir de birbirimizi değiştirmek için harcadığımız o kadar çaba, emek, konuşma, sinir sürtüşmesinden bahsetmiyorum bile…

Sanırım karşımızdakini olduğu gibi kabul etmiyorsak o ilişkinin pek şansı olmuyor. Siz ne dersiniz?

Sağlıcakla,

Kayahan & Ipek Acar - Seninle Herseye Varim Ben

http://youtu.be/wtsmHkHdb8Q

Pazar Günü Önerileri... Her eve lazım...

İlk öğretmenimiz kendi kalbimizdir. Gözün ile değil, yüreğin ile hüküm ver...

•Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda, ama kayadan bile kuvvetli....

•Herkes kendi mutluluğunun demircisidir...! ...

•Batmayacağına inanarak suya bas, yürür gidersin. Mucize yürüyebilmen değil, inanabilmendir....

•Kumsala Herkes Kumdan Kale Yapabilir ! Ama Önemli Olan Zoru Başarmaktır. Denizin Ortasına Kaleyi Yapıp, Ayakta Dimdik Durmasını Sağlamaktır .

•Eğer hayatınızda hiç başarısızlık yoksa hiç risk almıyorsunuz demektir.

•İyi bir arkadaş kendine vereceğin en değerli hediyedir.

•Başarı,istediğini elde etmektir... Mutluluk ise elde ettiğini sevmektir.

•İyi bir izlenim bırakmak için, kimsenin ikinci şansı yoktur.

•Öğretmek, yeniden öğrenmektir

•Rüzgarın yönünü değiştiremezsen, yelkenlerini ona göre ayarla.

•Sadece gerçekleri söylersen, hafızanın zayıflığından şikayet etmene gerek kalmaz.

•Unut ve affet. Ekşi üzümden iyi şarap olmaz.

•Bazı hedefler, başarısız olmaya da değerdir.

•Hayat oyununda, seyirci koltuklarında oturmaya özenme,sahneye çıkmaya çalış.

•Bütün zorlukların ortasında fırsatlar yatar...

Hani bazen çok etkilenirsiniz , içinizi farklı bir huzur kaplar yada farklı bir duygu ..

Hani bazen çok etkilenirsiniz , içinizi farklı bir huzur kaplar yada farklı bir duygu ..

.Hani hayatınız boyunca sizle gelebilecek bir anı yaşarsınız ya unutamayacağınız yada bir anlık farklı bir diyarda hissettiğiniz .. .

İşte böyle bir şey :)

Unutulmaz Film Replikleri:Saving Private Ryan - Er Ryan'ı Kurtarmak (1998)

Mozart - 40th Symphony

http://youtu.be/w11mupRXDeY

Yaşarken Kıymetim Bilinmemişse,Dost Olup Kalbime Girmemişse,



Yaşarken Kıymetim Bilinmemişse,

Dost Olup Kalbime Girmemişse,

Severek Yüzüme Gülünmemişse,

Neyleyim Ölünce Gözyaşını

'Kalbinizde olup da hiç kimseye anlatmayı başaramadığınız...

'Kalbinizde olup da hiç kimseye anlatmayı başaramadığınız, dile getirilmesi imkansız bir şey var ya, işte Allah onu biliyor, üzülmeyin...

Kandillerde ve Ramazanda içmeyerek cennete girme şansım ne Hocam...

Şuna bak , koca demiri kaldıracakmış...

Bugün kaçıncı basamağa geldiniz?

Elleriniz kuruduysa işte çözümü...

50 gr. vazelin,

40 gr. bademyağı veya zeytinyağı,

10 gr. parafin ve 10 gr. kakaoyu karıştırıp,

benmari usulü eritin.

Bu karışımı cam bir kavanozun içine koyun.

Her gün,temiz ellerinize sürün.

Ve ellerinizi 15 dakika naylon poşete sararak bekletin.

Kuruluk probleminiz çözülecek ve elleriniz bebeksi bir yumuşaklığa kavuşacak.

S.Dumankaya

Sofranız afiyetli, Paranız bereketli,Kararlarınız isabetli,Yuvanız muhabbetli,

Sofranız afiyetli,

Paranız bereketli,

 Kararlarınız isabetli,

 Yuvanız muhabbetli,

 Kalbiniz merhametli,

 Bedeniniz sıhhatli,

Yüzünüz mutlu olsun

Her gününüz kutlu olsun...

Eyfel’in tepesinden Parise bakmak ister misiniz?

http://www.gillesvidal.com/blogpano/paris.htm     Eyfel’in tepesinden Parise bakmak ister misiniz?

Bu fırsatı  linki tıklayarak yakalayabilirsiniz

Ne kadar çok kaynağa sahip olduğun değil,