29 Temmuz 2012

Pirinç Zeka Testi...Bir çift gözü 1 dakikadan sonra bulanın vay haline...

http://youtu.be/cc-z5stM1fk

SULARIN PH DERECELERİ ...SAĞLIĞINIZ İÇİN

--Zayıflamada PH Mucizesi" isimli kitapta bana çok çarpıcı gelen bir kısmı paylaşmak istedim.


Kitap, vucudumuzun en büyük düşmanının asit olduğunu belirtiyor.

Vücüdumuzda asit, ya içtiğimiz-yediklerimizden yada strese bağlı kendiliğinden oluşuyor.

Vücut, asidin zararını engellemek için kalkan görevi gören yağa ihtiyaç duyuyor. Vucudumuzda asit çoğaldıkça daha çok yağa ihtiyaç duyuyoruz ve daha çok yağ aldıkça da daha da şişmanlıyoruz.

Sağlıklı, enerjik, genç yaşamanın temeli, vucudumuzu yıpratan, enerjimizi çalan, şişmanlatan, yaşlandıran en büyük düşmanımız olan asidi, vucudumuzdan en kısa zamanda uzaklaştırmak.

Bunun için de alkalik derecesi yüksek gıda ve içecekleri içmemizi öneriyor kitap.

Kimya-biyoloji dersinden hatırlayacağınız üzere, bir gıdanın asidite-alkalik derecesini pH derecesi belirliyor.

0-14 arasında değişen pH, 7 de nötr, 7 den küçük 0(sıfır) a ne kadar yakınsa, gıda o derece asidik, 7 den büyük 14 e ne kadar yakınsa, o derece alkalik.

Alıntı

 


 

Aşağıdaki resimde ne görüyorsunuz?gözünüze ilk çarpan şeyi aklınızda tutun ve aşağıdaki yorumları okuyun:)

Altı ayrı parçaya bölünmüş lale: Bu aralar duygularınızla değil, mantığınızla hareket ediyorsunuz. Yeni kararlar alma aşamasındasınız bu iş ya da aşk hayatınızla ilgi olabilir. Eğer lalenin içinde var olan karışık çizgilere gözünüz takıldıysa ve onların ne olduğunu anlamaya çalıştıysanız; kafanız karışık ve yoğunlaştığınız bir konuyu sürekli düşünüyorsunuz. Lalenin altı ayrı parçadan oluştuğunu fark ettiyseniz; sizinde kafanız tıpkı lale gibi bölünmüş ve her biri ayrı bir şey düşünüyor. Üstünüze yıkılan sorumluluk çok ve bazen altından kalka bilir miyim diye düşünüyorsunuz.

Lalenin etrafına açılan iki dal: Düşüncelerin yoğunlaştığı ve kendinizi yalnız hissettiğiniz bir dönemdesiniz. Hangi anlamda olursa olsun çok sevdiğiniz biri ile konuşmak size iyi gelecektir. Zaten güvendiğiniz birinden akıl almaya ihtiyacınız olduğunun farkındasınız. Eğer dallara dolanmış sarmaşığı fark ettiyseniz; hayata olan kırılganlığınız azalmış ve bir yerler yeniden hayata tutunmaya çalışıyorsunuzdur.

Resmin ortasında bulunan çiçek ve etrafındakiler: bu sizin duygusal anlamda yüreğinizin dolu olduğunu(Doludizgin aşkı yaşadığınızı.) gösterir. Yani aşk kapıyı ya çaldı ya da çalacak. Etraftaki diğer çizgilere ve salyangoza benzeyen şekle takıldıysanız; karşıda ki insana kendinizi rahat ifade edemediğiniz için canınız yanıyor ve bu kendi iç dünyanıza kapanmanıza neden oluyor. Ben büyük çiçeğin üzerindeki, iki ince dalı gördüm diyorsanız; iki insan arasında karar veremiyorsunuz, ama birine duyduğunuz aşkın diğerine duyduğunuz aşktan çok daha fazla olduğunun farkındasınız.

Bir dalla uzatılan elma: Hayatta çok çalışıp az kazandığınızı artık ektiklerinizin biçme zamanının geldiğini düşünüyorsunuz. Bu elma sizin hayatınızda verimi ifade ediyor çok çalışıp birçok şeyi ihmal ettiğinizi de. İki işle aynı anda uğraşıyorsunuz ve çalışmaktan zevk alıyorsunuz, emeğinizin karşılığını almak sizi mutlu ediyor.


Resmin sonunda var olan hayat kökleri:
sizde eğer burayı görenlerdenseniz; hayatta kopamayacağınız tek yer aileniz. Çünkü onlarla iyi diyalog kurabildiğiniz bir çocukluk geçirdiniz. Onlar sizin için çok değerli ve ailenin bütün sorunu sizin sorununuz o kadar ki kendinize dahi vakit ayıramıyorsunuz

Her düşüncenizin, herkesin görebileceği şekilde yayıldığını düşünün semaya...

Baba, Annemden Boşan Mualla Teyzeyle Evlen,O Çok Güzel...

David Garrett plays Beethoven's 5th

http://youtu.be/G-iCX8s7aJg

Sızım elif sızısı...

Eşleriyle Alışverişe Giden Erkekler...

Mutluluğum belki de şundan ileri geliyor;

Mutluluğum belki de şundan ileri geliyor;
bende olanlara seviniyor ve şükrediyorum,
olmayanların üzerine de düşmüyorum..!!

*Tolstoy

Karpuzun Faydaları…

Yaz mevsiminin vazgeçilmeyen meyvesi olan karpuzun pek çok yararı bulunur. Sağlıklı zayıflamadan, kan basıncının dengelenmesine, kadar çok sayıda yararı olan karpuzunyazmevsimindebolboltüketilmesi önerilmektedir.

Karpuz bedenimizi temizleyiciözelliğe sahiptir. Karpuzun %95′i su olduğundan böbrekleri çok iyi çalıştırmaktadır. İdrar söktürücüdür. Böbrekteki üre ve ürat tuzlarını temizleyiciözelliği vardır.

Bunun dışında kum dökme, taş düşürmeye de etkilidir. Bolbol B, C vitamini ve anti-oksidan içermektedir. İçeriğindeki yüksek potasyum ve Beta Karoten maddesi sayesinde kalp krizine karşı koruyucu özelliği bulunur.

Karpuz tam anlamıyla bir şifa kaynağıdır. Bol miktarda su içermesi ve şeker barındırmaması, ayrıca boşaltımı hızlandırması gibi özellikleriyle kilo vermeyi hızlandırır.

Yemekten hemen sonra tüketilen karpuz, şişkinlik ve sindirim zorluğu meydana getirir. Karpuzu açken tüketmek, içerdiği faydalardan azami şekilde yararlanılmasını sağlar. Bu nedenle karpuzun yemeklerden çok önce veya yemeklerden epeyce sonra tüketilmesi gerekir.

Sıcağın Çaresi… Günün Fotosu…29/07/2012

Adam Buddha’ya bakar: “Dün yaptığım şey için beni affet.”


"Günlerden bir gün: Buddha bir ağacın altında öğrencileriyle oturmaktadır. B ir adam gelir ve yüzüne tükürür. B uddha yüzünü siler ve adama sorar, “ B aşka? B aşka ne söylemek istiyorsun?” Adam şaşırır, çünkü bir insanın yüzüne tükürülünce “ B aşka?” diye sormasını beklememiştir. B öyle bir deneyimi yoktur. Daha önce insanları hep aşağılamıştır ve onlar da kızarak tepki vermiştir. Ya da korkudan gülümsemiş ve adama yaranmaya çalışmışlardır. Ama B uddha ikisini de yapmamış, ne öfkelenmiş, ne de korkmuştur. Sadece düz bir şekilde “ Başka?” diye sormuştur. Tepki vermemiştir.

Ama Buddha’nın öğrencileri öfkelenir, tepki verir. En yakın öğrencisi Ananda der ki: “ Bu çok fazla, buna tahammül edemeyiz. Sen öğretine devam et, biz de şu adama bunu yapamayacağını gösterelim. Cezalandırılması gerekiyor. Yoksa herkes aynı şeyi yapmaya başlar.”

Buddha konuşur:”Sesini çıkartma. O beni kızdırmadı, ama siz kızdırdınız. O bir yabancı, buralara yeni gelmiş. Benim hakkımda bir şeyler duymuş olmalı; ‘bu adam tanrı tanımaz, tehlikeli, insanları yoldan çıkarıp yanıltıyor’ gibi şeyler. Benim hakkımda bir fikir edinmiş. O bana tükürmedi, kendi fikrine tükürdü; beni tanımıyor ki, bana nasıl tükürmüş olabilir? Eğer düşünürseniz, o kendi zihnine tükürdü. Ben onun bir parçası değilim, ve görüyorum ki bu zavallı adamın söyleyecek başka bir şeyi olmalı. Çünkü bu, bir şey söylemenin bir yolu; tükürmek bir şey söylemenin bir yolu. Bazen dilin yetmediğini hissettiğin anlar olur; derin sevgide, yoğun öfkede, nefrette, duada. Dilin yetmediği yoğun anlar olur. O zaman bir şey yapman gerekir. Derin sevgi duyduğunda, birine sarılırsın; ne yaparsın orada? B ir şey söylersin. Çok öfkelendiğinde birine vurursun, tükürürsün, bir şey söylüyorsundur. B u adamı anlayabiliyorum. Söyleyecek başka bir şeyi daha olmalı. O yüzden ‘ Başka?’ diye sordum.”

Adam daha da çok şaşırır! Ve Buddha öğrencilerine der ki: “Siz beni daha çok kızdırdınız, çünkü siz beni tanıyorsunuz, benimle yıllarca yaşadınız, ama yine de tepki veriyorsunuz.”

Şaşıran, kafası karışan adam evine döner. Bütün gece uyuyamaz. Bir buddha gördükten sonra artık eskisi gibi uyumak zordur, mümkün değildir. Bu deneyim tekrar tekrar aklına gelir. Ne olduğunu kendine açıklayamaz. Titreme, terleme nöbetleri geçirir. Böyle bir adama hiç rastlamamıştır; bütün zihni, bütün kalıpları, bütün geçmişi dağılır.

Ertesi sabah geri döner. Buddha’nın ayaklarına kapanır. Buddha sorar: “ Başka? Bu da sözle söylenemeyeni söylemenin başka bir yolu. Ayaklarıma dokunduğun zaman, sözcüklere sığmayan, sıradan dille anlatılamayan bir şey söylüyorsun.” Buddha devam eder: “ Bak Ananda, bu adam yine burda, bir şey söylüyor. Çok derin duyguları olan bir adam bu.”

Adam Buddha’ya bakar: “Dün yaptığım şey için beni affet.”

Buddha cevap verir: “Affetmek mi? Ama ben, dün o hareketi yaptığın adam değilim ki. Ganj nehri sürekli akıyor, o hiçbir zaman aynı Ganj değil. Her adam bir nehirdir. Senin tükürdüğün adam artık burada değil; aynı onun gibi görünüyorum, ama aynı değilim, bu yirmidört saatte öyle çok şey oldu ki! Nehirden çok su aktı. O yüzden seni affedemem, çünkü sana kızgın değilim."

“Ve sen de yenilendin. Görüyorum ki sen dün gelen adam değilsin, çünkü o adam kızgındı. O kızgındı, ama sen önümde eğilip ayağıma dokunuyorsun, nasıl aynı adam olabilirsin? Sen o değilsin, o yüzden bunu unutalım. O iki adam; tüküren adam ve tükürülen adam, artık yok. Yakına gel. Başka şeylerden konuşalım

Oya Sever Hanım'dan alıntıdır.

Bankadan mesaj 3 tane 250 liralık alışverişe 20 lira bonus...

Tokyo Saatine Göre İftar...