3 Ocak 2012

Gören göze karanlık perde olamaz; görmek istemeyen göze ışık ne yapsın?

ışık resimleri

 

Gören göze karanlık perde olamaz; görmek istemeyen göze ışık ne yapsın?

Hz. Ali

Çözüme odaklanın...

Gönül kazanmak istiyorsan, sevgi tohumu ek.. Cenneti kazanmak istiyorsan, yollara diken serpmekten vazgeç...!



Gönül kazanmak istiyorsan, sevgi tohumu ek.. Cenneti kazanmak istiyorsan, yollara diken serpmekten vazgeç...!

~Mevlana

Jaya Guru - Bhajan

http://youtu.be/HSM8VVp-mQA

Eğer karar veremiyorsan yazı tura at: Para havadayken düşmesini istediğin taraf doğru karardır



 

Eğer karar veremiyorsan yazı tura at: Para havadayken düşmesini istediğin taraf doğru karardır

Fakirlik, sadece finansal kaynakların azlığı değil, size yardım edebilecek kişilerden kendinizi soyutlamaktır...

Bilinçaltı Psikolojik Test

 


Japonya’nın ünlü psikoloğu İsamu Saito, Kokology adında bir kitap çıkarttı ve tüm dünyada büyük satış rekorları kırdı. Bu kitabın amaçı metaforik testlerle kişilerin kendilerini keşfetmesi, kişiler kendilerini anlatırken çoğu zaman bırakın başkalarına kendilerine bile dürüst olmazlar. Ama bu testleri oyun olarak gördükleri için, sonuna kadar dürüst olup kendi düşüncelerini söyleyebilirler. Sizin için bir test paylaştım, okuyun ve kendinizi test edin. Kokology: isim [japonca, kokoro, akıl, ruh, duygular + yunanca, -logia, öğrenimi]

Tokmağın inişi, kurnaz avukatların yorulmak bilmeyen çeneleri, karar okunurken çöken sessizlik … Bir mahkeme salonundan daha fazla dramatik olmayı başaran çok az film sahnesi vardır.. Zekaların çarpıştığı gerilim dolu savaş alanında kimi zaman doğru ile yanlış arasındaki çizgi bulanıklaşır ve bu karışıklıkta kanun ve adalet kaybolur. Mahkeme salonunda geçen bir filmde aktörsünüz, aşağıdakilerden hangisini oynardınız?

1. Avukat

2. Dedektif

3. Suçlu

4. Şahit.

Cevaplar:

Psikolojik açıdan aktör sizin sosyal kişiliğinizle ilintilidir, yani dış dünyayı karşıladığınız yüzünüz. Kendinizi bir aktör olarak hayal etmek size istediğiniz rolü oynama özgürlüğünü sunar. Mahkeme salonu dekoru ise sahneye gergin ve heyecanlı duygular katar. Oynadığınızı söylediğiniz rol bir kriz durumunda ne tepki verdiğinizi anlatır.

1.Avukat: Ateş altında daima soğukkanlısınız ve sizi terlerken görmek çok zor. Fakat çok gergin durumlarda ortaya çıkan bir başka yüzünüz daha vaR: Kısıtlamaları unutacak kadar ateşli ve gerekirse patlamaya hazır bir savaşçı. Bu soğukkanlı ve ateşlilik sizi en umutsuz durumlarda bile düzlüğe çıkarıyor.

2.Dedektif: Karmaşa ve karışıklık sizi etkilemiyor ve başkaları kendilerini kaybettiklerinde bile siz sakin kafayla düşünebiliyorsunuz. Çevrenizdekiler sizdeki bu serinkanlılığa saygı duyuyorlar ve zorda kaldıkları zaman sizden yardım istiyorlar. Bunun anlamı başınızdan hiç dert eksik olmaması ama siz stresten fazla rahatsız olmuyorsunuz, hatta sizi daha da sakinleştiriyor.

3.Suçlu: İlk bakışta güçlü ve umursamaz görünüyorsunuz ama aslında savaşları sonuna kadar götürmek için gerekli olan şey sizde yok. İşler zora binince, kaygılanmakla vakit kaybediyori, sorunları çözmek yerine kendinizi yargılamaya başlıyorsunuz. Sizin için yapılacak en iyi şey olayları daha pratik yoldan çözümleyebilen birisiyle ortaklık kurmaktır.

4.Şahit: Her durumda uyumlu ve yardımsever olarak görüseniz de başkalarını memnun etmek için gösterdiğiniz fazla çaba sizi de bir dert kaynağı haline getiriyor. Herkesle her zaman geçinmek uğruna tutarsız ve hatta güvenilmeyecek birisi haline geliyorsunuz. Yaptıklaırınızın başkalarını mutlu ya da mutsuz edip etmediğinden sürekli endişe duymayı bırakmalısınız. Kendinizi ispatlamanız gereken tek kişi kendinizsiniz.

İnsanların Bakmadığı Yere Bakarsan, Görmediklerini Görürsün!





İnsanların Bakmadığı Yere Bakarsan, Görmediklerini Görürsün!

Diplomatın biri, fakir bir adamın yanına gider...

Diplomatın biri, fakir bir adamın yanına gider ve:

-”Oğlunun evlenmesini sağlayabilirim” der. - Oğlumun hayatına asla karışmam… - Ama, kız Lord Rothschild’in kızı… - Haaa! O zaman başka…

Diplomatın ikinci durağı, Lord Rothschild’in yanıdır.

- Kızınız için bir kısmet buldum Lord’um.. - Benim kızım evlenmek için henüz çok küçük… - Ama, bu delikanlı halihazırda Dünya Bankası Başkan Yardımcısı… - Bak o zaman başka…

Diplomat, Lord’un yanından ayrıldıktan hemen sonra soluğu Dünya Bankası Başkanı’nın yanında alır.

- Size başkan yardımcısı olarak tavsiye edeceğim, çok iyi bir delikanlı var. - Şu an zaten ihtiyacımdan çok başkan yardımcım var, gerekmez… - Ama, bu çocuk Lord Rothschild’in damadı… - Bak o zaman oldu… Gelsin başlasın…

Farklı bakmak, farklı düşünmek, farklı çözümler bulmanızı sağlar...

—– NASA uzaya astronot gönderdiğinde tükenmez kalemlerin yer çekimi olmayan ortamda çalışmadığını fark etti. Yerçekimi olmadığı için mürekkep kağıdın üzerine akmıyordu. Bu problemin çözümü NASA’ya on yıla ve 12 milyon dolara maloldu. Öyle bir tükenmez kalem ürettiler ki bu kalem, yerçekimsiz ortamda, yukarı yönde, suyun altında ve sıfırın altından 300 C’ye kadar olan sıcaklıklarda yazı yazmaya olanak sağlıyordu.

Peki Ruslar ne yaptı…?? Kurşun kalem kullandılar.
—–

Bu kadar basit!

Fakat üzülmeyin, bakış açınızı değiştirirseniz ne harcadığınız para boşa gider, ne harcadığınız zaman..

Zira Amerika’lılarda da öyle oldu. Uzayda yazan tükenmez kalemi bulmak aynı zamanda mürekkep püskürten yazıcının bulunmasına da sebep oldu ve Amerika’lılar harcadıkları paranın en az 100 bin katını kazandılar.
—–

Her problemin hem basit hem de uzun bir çözümü vardır. Hangisini seçeceğinizi vakit sıkıntınıza göre ayarlayın artık :)

Hakan Mengüç

Tuzla İlgili Batıl İnançlar...

1) Hamile kadının çocu­ğunun cinsiyetini öğrenmek için aile bireyleri tarafından kafasına tuz serpilir, aile bireyleri tuz döktükten sonra hamile kadın ba­şını ya da ağzını kaşıması duru­munda kızı, burnunu ya da dizini kaşıması durumunda ise oğlunun olacağına inanılır

2)Dileğinin olmasını isteyen kişi tuz adar.Eğer isteği yerine gelirse ihtiyacı olan birine belirlediği miktarda tuz verir

3)İstenmeyen bir misafir geldiğin­de ayakkabısının içine tuz konunca kalkıp gideceğine inanılır.


4)Nazar değdiğine inanılan kişinin başında dua eşliğinde 3 ya da 7 kez tuz çevrilerek, nazardan korundu­ğuna inanılır.


5)Düğün sonrası kayınvalide, kapıda durup gelinine avcunda bu­lundurduğu tuzu yalatır. Bunun kaynanaya bağlığı, aileye huzur ve ağız tatlığı getirileceği inanılır.


6)Elleri fazla terleyen Kişiler, ter­lemenin azalması için avuç içlerini tuzla ovarlar.


7)Maddi durumu iyi olmayıp da hayır yapmak isteyen kişi, tuz alarak ihtiyacı olanlara dağıtır.


8)Çocuğu olmayan kadın için tül­bent içine tuz koyarak sıkılır, sert şekil verilir. Bu tülbentte sıkılı tuz, ispirtoya batırılarak yakılır ve kadının beline sarılır. Böylece kadının çocuğunun olacağına inanılır.


9)Evlenme çağına gelmiş delikanlı evlenmek istediğinde babasının ayakkabısının içine tuz koyarak bu isteğini dile getirir.



Spaghetti Bolognese...

http://platform.twitter.com/widgets/hub.1324331373.html

Malzemeleri:

1 paket spagetti makarna

250 gr. dana kıyma�

1 adet orta boy soğan

1-2 diş sarmısak

1 yemek kaşığı domates salçası

4 adet orta boy domates tuz, karabiber maydanoz

2-3 yemek kaşığı zeytinyağı

isteğe göre taze fesleğen

Yapılışı:

Soğan,domates ve sarımsağı rendeleyin.Sos tenceresine yada tavaya zeytinyağı koyun.� Soğanı biraz tuz ekleyerek pembeleşene kadar kavrun, salça ekleyin ve kavurmaya devam edin. Kıymayı ve sarımsağı katın, sürekli karıştırarak 5-6 dakika pişirin. Kıymanın rengi değişince domates rendesini ekleyin. Yaklaşık 10-15 dakika orta ateşte pişirin ve makarnanın üzerine dökerek sıcak servis yapın.

Başladığı yere geri dönünce iş yapmış sayılmıyor...

Kızımla  fen bilgisi çalışıyoruz. Bildiklerinin içine espri katarak bana anlatmaya çalışıyor. Nasıl mı? Birbirinin peşi sıra daire halinde  dizilmiş dört nokta arasında bez bebeğini  hareket ettirerek!

-          Anne bak! Bu bebek şu noktadan bu noktaya geldi. İş yaptı mı?

-          Yaptı.

-          Peki diğer  noktaya gelince?

-          Evet yaptı.

-          Şimdi başladığı yere döndü. İş yaptı mı?

-          Yapmış gibi görünüyor. Sence yaptı mı?

“Yapmadıııı.” diyor ve ekliyor : “Başladığı yere geri dönünce  iş yapmış sayılmıyor.”

Ders mi çalışıyor, ders vermeye mi  çalışıyor?  Yeni nesil zehir gibi.

Berna Atak

Evlere servis yok. Gelin burada yiyelim.” dedi annem

Karışık karmakarışık bir dünyayız. Farklı diller, farklı dinler… Buğday, nohut, badem gibi... Protein kaynağı aşure gibi…

Annem hafta sonu pişirdi, yedim. Çok da lezzetli olmuş. İçine koyulan malzemenin her birine ayrı şefkat gösterilerek pişirildiğini biliyorum. Gördüm. Sorsalar “tadı nasıl?” diye “şefkatli” derim hiç düşünmeden. Şekerli demek gelmez aklıma. “Yemesi nasıl “ diye sorsalar mesela? “Sürprizlerle dolu” derim. “Fasulye yumuşaklığının arasına karışan badem kıtırlığı gibi…” Canım dünyam gibi…

“Evlere servis yok. Gelin burada yiyelim.” dedi annem. Kalktık gittik. Duyan gelmiş. Soğumakta olan aşurelerin başında sıralanmış akraba-i talukat. Bir kase fazladan yemenin telaşında herkes.

Tahıllar aşurede kaynaştı...

Aile annemlerde kaynaştı...

Dileğim tüm ülkelerin dünya üzerinde saygıyla kaynaşması.

Burçak Atak

ajda pekkan-hür doğdum hür yaşarım

http://youtu.be/G0EZLK_5Qnc

Biraz acele eder misiniz?...

Suya atılan taş gibi en kısa yoldan çözümü bul...



Zen ustası; "suya atılan taş gibi en kısa yoldan çözümü bul..." der.

Bir gülümsemenin, bir kelimenin, dinleyen bir kulağın, içten söylenmiş güzel bir sözün gücünü küçümseriz...

Birçok kez, bir dokunuşun, bir gülümsemenin, bir kelimenin, dinleyen bir kulağın, içten söylenmiş güzel bir sözün ya da değer veren en ufak bir davranışın gücünü küçümseriz.

Bunların hepsinin hayatımızı değiştirme potansiyeli var.

Leo Buscaglia

Tongariro National Park- Yeni Zelenda... gÜNÜN FOTOSU...03/01/2012

Tongariro National Park- Yeni Zelenda... Günün Fotosu...03/01/2012

Ölmeler Ustası...

 Cem hocanın dersindeyiz. Cem hoca hep çok güzel anlatır. Yine çok güzel anlatıyor. Dinliyorum. Diyor ki “durmak ölümdür”. Düşünmek için duruyorum. Duruyorum ama ölmüyorum. Çünkü düşünmek için durmak, durmak sayılmaz. Ölmüyorum çünkü ben bir mazeret bulma ustasıyım. Her pazartesi haftalık iş listesi yapıyorum. Bununla yetinmeyip her sabah bir de o gün için liste yapıyorum.


 Yapılacak işlerim terbiyeli terbiyeli listede duruyor, yapılmayı bekliyorlar. Dursunlar. Listeye konuldular. Daha ne istiyorlar? Listeleri hazırlarken hiçbir işi atlamıyorum, unutmuyorum. Çünkü ben bir liste yapma ustasıyım. Listelemeden bir sonraki adım, onları hayata geçirmek. Yapmak. Kendime haksızlık etmek istemiyorum. Arada birkaç tane işi yaptığım oluyor. Onların üstünü fosforlu kalemle çiziyorum. Bun...u yapmaya bayılıyorum. Çünkü her üstünü çizdiğim iş beni kuş gibi hafifletiyor. Bu arada çizmediklerimin sayısı çizdiklerimin 4-5 katı ama olsun.


Onları yapmıyorsam bir nedeni var. Her zaman ertelemek için çok geçerli sebeplerim oluyor benim. Çok ikna edici sebeplerim. Çünkü ben bir ertelemeler ustasıyım. Birden Cem hocanın cümlesini hatırlıyorum. Bir şeyler dank ediyor kafama. Liste yapmak o işi yapmak anlamına gelmiyor. Liste yapmak, liste yapmanın içinde olduğu bir iş listesinde yapılmış bir işi temsil ediyor ancak… Dank… Her erteleme aslında durduruyor, akışı kesintiye uğratıyor. Dank… Ben nerdeyse her şeyi ertelediğim için iki ölüm arasında kısacık ve hırsızlama yaşıyorum. Dank.. Ölüyüm ben. Çoktan ölmüşüm ve ölmeye devam ediyorum. Ölüyorum, ölüyorum, hayatın akışında öle öle yuvarlanıyorum. Çünkü ben bir ölmeler ustasıyım. Ve bir kez daha dank.. Sevgili listelerimdeki işler yapılmadan kalıyor.


 Ajandamda geriye doğru gidiyor. Bir de yapılmadığı için geriden bugüne doğru gelen işler var. Gelenler ve gidenler ortada bir noktada buluşup, giderek rakımı yükselen çamurlu bir yığın oluşturuyorlar. İşte o çamurlu yığının altında yatıyorum ben, yaşadığını sanan bir ölü olarak hem de. Başıma fosforlu kalemlerden bir mezar taşı istiyorum ve renginin seçimini de size bırakıyorum.


Dank etmenin ardından gelen bu minicik fosfor parıltılı andan sonra bu kadar küçük şeylerle ölmek istemediğimi anlıyorum. Yattığım çamurun içinden doğrulmaya çalışıyorum bir taraftan. Ama biliyorum, bunca birikmiş çamuru temizlemek, üstümden silip atmak kolay olmayacak. Bir an için bunu da yapılacak işler listeme eklemeyi düşünüyorum. Ama artık farkındayım ki, doğrudan o işi yapmak yerine önce bir listeye yazmak da durmak oluyor. Durmak ve ölmek.


Yaşamak üzere kalkıyorken bir kez daha ölmeyi istemiyorum. Hem de hiç istemiyorum. Ve tüm ustalıklarımdan vazgeçiyorum. Sıfır noktasından hareket eden bir çırak olarak mazeret bulmadan, ertelemeden, listeye yazmadan yaşamaya başlıyorum.


Elvan Pektaş Deniz...

Kişinin değeri, anlamı kadardır.

Sizin davanızı bilmek isterim, mananızı öğrenmek için,

Mananızı bilmek isterim davanızı öğrenmek için.

Her İnsan kendine bir değer biçer, atfeder ve vehmeder.Sonra kendine biçtiği bu değere şahit arar.

Bu değere şahitlik edenleri sever.

Biçtiği bu değerden bile çok değerli olduğuna şahitlik edenlere ise aşık olur.

Çektiği acıların kaynağı budur.Bu yazıyı okuyan okuyucu yüreğine bakarsa dikkatlice ayan beyan görecektir ki, çektiği en büyük acı, ona hak ettiği değerin başkaları tarafından verilmemesi, bu değer iddiasına şahitlik edilmemesidir.İnsanlar yalancı şahit arar dururlar.Bazen bulurlar, en başlarında sevgi duyarla bazende aşk yaşadıklarını iddia ederler ve sonunda cayır cayır yanar yürekleri.Yalancı şahitlik kısa sürede biter zira.

Kişinin değeri, anlamı kadardır.

Kişinin anlamını onun manası belirler.Mana yoksa anlam olmaz.

Kişinin manası, davası kadardır.Kişi ancak davası kadar mana taşır.

O halde kişi davasını nasıl öğrenebilir.

Kişinin davası ancak derdidir.Derdin neyse davan odur.

Ya derdini dahi bilmeyen ler?

Kişinin derdi en çok konuştuğu şeydir.

Ey iddiacı sen derdin kadar değerlisin.Bırak başkalarınıda GERÇEK derdine bir bak...

Şems-i Tebrizi

AYIBIN en büyüğü, Ona benzer bir ayıp SENDE de varken; Başkasını AYIPLAMANDIR..."



AYIBIN en büyüğü, Ona benzer bir ayıp SENDE de varken; Başkasını AYIPLAMANDIR..."

H.z Ali

Günaydın, Günümüz aydın, Şansımız bahtımız açık, Rıskımız bol, Sevgimiz çok olsun

Günaydınnn

 

Günaydın,

Günümüz aydın,

Şansımız bahtımız açık,

Rıskımız bol,

Sevgimiz çok olsun

İçki içmişsin. Kumar oynamışsın. Karını aldatmışsın. Cennete gideceksin...

Aşık mısınız? Bağımlı mısınız? Soruların yarısından fazlasına evet diyorsanız maalesef siz bir kişi bağımlısısınız...

1- Kaybetme korkusunu abartıyor musun? “O olmadan ben asla yaşayamam, bir daha kimseyi sevemem” gibi düşünceler içine giriyor musun?

2- Sevgilinin her sözünü emir olarak kabul ediyor musun? Sırf onu mutlu etmek için sana ve yaşam tarzına uymayan şeyleri yapıyor musun?

3- Sevgilin sana kötü davrandığında ya da beklemediğin bir tepki verdiğinde ağlama krizlerine girip günler süren ‘kapanma’ dönemleri yaşıyor musun?

4- Yalnız kalmaktan aşırı korkuyor musun? Sevgilin olmadan kendini işe yaramaz, hiçbir şey yapamaz gibi hissediyor musun?

5- Sürekli “Acaba nerede? Ne yapıyor? Kimle? Beni arayacak mı?” diye düşünüyor musun? Olur olmaz her ortamda konuyu mutlaka sevgiline getiriyor musun?

6- Araması gecikince ya da beklediğin ilgiyi göstermediğinde kendini bitmiş, tükenmiş hissediyor musun?

7- Sevgilinle kavga ettiğinde ve aranızda bir ayrılık konuşması geçtiğinde seni bırakmaması için yalvarıyor musun? “Ne istersen yaparım” diyor musun?

8- Sana sevgilinin hatalarını göstermeye çalışan arkadaşlarını ya da aile bireylerini dışlıyor musun? “Hepiniz kıskançsınız o yüzden böyle yapıyorsunuz” diyor musun?

9- Sevgilinle aran kötü olduğunda başka her şeye ilgini kaybediyor musun? O dönemlerde konsantrasyon sorunu yaşıyor musun?

10- Sevgiline seni görmesi, araması, seninle ilgilenmesi için ısrarcı oluyor musun? Bunlar yerine gelmediğinde kendini önemsenmeyen biri gibi görüyor musun?

11- Kıskançlık dozun yüksek mi? Sevgilini baskı altına alıyor musun? Kıskançlık nedeniyle sürekli kavga çıkarıyor musun?

12- Kıskançlık yaptığın halde bu konuda hep sevgilini suçluyor musun? Yani seni kıskançlığa iten şeyin sevgilinin davranışları olduğunu düşünüyor musun?

13- Zamanının çoğunu sevgilin için harcıyor musun? Aileni, işini, okulunu, arkadaşlarını ikinci plana atıyor musun?

14- Sevgilin için daha önceki hobilerinden, sosyal faaliyetlerinden, dostlarından vazgeçiyor musun?

15- Terk ederse ya da aldatırsa onu öldürebileceğini veya kendi canına kıyabileceğini düşünüyor musun?

16- Sürekli karamsar bir düşünce tarzı içinde misin? Hayatındaki mutsuz anların, mutlu olduğun anlardan fazla mı? Sık sık kendini depresyona girmiş gibi hissediyor musun?

17- Sevgilinin uyuşturucu, alkol gibi kötü alışkanlıklarını bile görmezden geliyor musun? Hatta sırf onu kaybetmemek için sen de bu tür alışkanlıklar ediniyor musun?

18- İşle, okulla ya da aileyle ilgili sorunlarla baş etme konusunda sorun yaşıyor musun? Bu tür sorunları çözmek yerine kaçmayı tercih ediyor musun?

19- “Hayır” deme konusunda sıkıntın var mı? Sırf kırılmasınlar diye insanların sana uygun gelmeyen taleplerine bile “Evet” diyor musun?

Yukarıdaki soruların yarısından fazlasına “Evet” cevabı verdiysen, AŞIK DEĞİL SEN BİR BAĞIMLISIN demektir. O zman önerimiz yakın bir arkadaşınızdan ya da bir uzmandan yardım almanız... Ve kendi kişiliğinizi ve güveninizi geliştirmeye başlamanızdır.

Ruhsal Tekamül İçin Aşamalar

1.Önce kendinle barışacaksın. Böylece içinde mevcut olan pırıltın dışa vuracaktır.

2.Biliyorsunuz dil kemiksizdir. Her söz ordana çıkar, acısı da, tatlısı da, sevgisi de, şerri de.

Sözünüzde sevgi,

Sesinizde yumuşaklık,

Mantığınızda uysallık olursa

Kapınızdan hoşgörü ve mutluluk girer,

Kınama ve ayıplama çıkar,

Bu da size sonsuzluğun kapısını verir.

3.Göz görür sever,

Göz görür ister,

Göz görür ağlar...

Gözyaş, sizdeki negatif duyguları yıkayan köpüklerdir. Yüreğiniz köpürdükçe, ruhunuz yıkanır, yücelir.

Bilgi Kitabı

 

Menfaat Üzerine...



Bir insanla çıkarın için beraber olmak karmanı bozar . Bir kişiden birşey bekleyeceğine, o kişiye gönülden, menfaatsiz bir şey veren, onun karşılığını beklemeyen bir insan ol. Böylece ruhunun tekamülü için ilk adımları atmışsın demektir...

bİLGİ kİTABI

Sağlık bedeninden aksın, aşk kalbini patlatsın, başarıların dillerde dolaşsın, yastığa koyduğun kafanda "huzura" daha fazla yer kalsın

Belki geçen yıl çok şeye kızdın, delirdin, kırdın...

 Belki kendinden ödün verdin, savaştın, tek kaldın...

Belki aşık oldun, belki sevildin, belki terk edildin...

 Belki aldatıldın, belki istenilmedin, kim bilir.

Belki birileri öldü, birileri doğdu...

Belki çok para kaybettin, belki işinden oldun...

Belki "ne yapıyorum ben yaa" cümlesini ardarda kurdun...

Her ne yaptıysan yaptın, bitti...


Bu çok güzel bir yıl olsun tamam mı? Buna sen de gayret et!

Gülmekten yanakların çatlasın, paranı koyacak cüzdan bulama, bankalar "yatırım" hesabın için telefonlarda kalsın...

Sağlık bedeninden aksın, aşk kalbini patlatsın, başarıların dillerde dolaşsın, yastığa koyduğun kafanda "huzura" daha fazla yer kalsın