26 Kasım 2012

Damla kendisini tamamlayınca damlar."



 

Damla kendisini tamamlayınca damlar."

Kaynak: Deniz Derin

Lotus'ların Arasında.. Günün Fotosu...26/11/2012

Diğerlerine verdiğiniz tüm öğütlerin sonunda, gideceği tek bir yer vardır; SİZ...

Fotoğraf: Aynada gördüğunüz her şey hoşunuza gitmeyebilir, fakat aynaya bakıp kendinizle ilgili her şeyi kabul edene kadar, istediğiniz hiçbir değişikliği gerçekleştiremezsiniz...  Eğer birine bakıp“O öfkeli ve ben bundan hoşlanmıyorum” derseniz, bunun nedeni, kendi öfkenizden hoşlanmamanız olabilir mi? Eğer birine bakıp, “Korkak, keşke yapabilse” diyorsanız, bu, sizin başka şeyden korkmanızdan, ya da bir şeyi “Keşke yapsaydım” demenizden kaynaklanıyor olabilir mi?... Diğer insanları suçlamanın bize faydası yoktur... Başka insanların eylemleri ve bizim bu eylemlerle ilgili yargılarımız vardır... Eğer dosdoğru yargıya bakabilirsek, kendimizle ilgili benzer yargılara ulaşırız... Diğerleri hakkındaki acımasız eleştirileriniz, kendiniz hakkında kabul etmeniz gerekenlerdir. Bunu yapabilir misiniz? Diğerlerine verdiğiniz tüm öğütlerin sonunda, gideceği tek bir yer vardır; SİZ...  (Peter MC.Williams)***




Aynada gördüğunüz her şey hoşunuza gitmeyebilir, fakat aynaya bakıp kendinizle ilgili her şeyi kabul edene kadar, istediğiniz hiçbir değişikliği gerçekleştiremezsiniz...   Eğer birine bakıp“O öfkeli ve ben bundan hoşlanmıyorum” derseniz, bunun nedeni, kendi öfkenizden hoşlanmamanız olabilir mi?   Eğer birine bakıp, “Korkak, keşke yapabilse” diyorsanız, bu, sizin başka şeyden korkmanızdan, ya da bir şeyi “Keşke yapsaydım” demenizden kaynaklanıyor olabilir mi?...


Diğer insanları suçlamanın bize faydası yoktur...   Başka insanların eylemleri ve bizim bu eylemlerle ilgili yargılarımız vardır...   Eğer dosdoğru yargıya bakabilirsek, kendimizle ilgili benzer yargılara ulaşırız...   Diğerleri hakkındaki acımasız eleştirileriniz, kendiniz hakkında kabul etmeniz gerekenlerdir.   Bunu yapabilir misiniz?   Diğerlerine verdiğiniz tüm öğütlerin sonunda, gideceği tek bir yer vardır; SİZ...


(Peter MC.Williams) ***

İyi talihini başkaları ile paylaş. Yardım kurumlarına bağışta bulun, şefkatli ol.





1 – Dua etmek için güneşle birlikte kalk. Tek başına dua et, sık sık dua et. Büyük Ruh dinler, eğer sen sadece konuşursan.

2 – Yollarında kaybolmuş olanlara karşı anlayışlı ol. Cehalet, kibir, öfke, kıskançlık ve açgözlülük, kayıp bir ruhtan kaynaklanır. Rehberlik bulmaları için dua et.

3 – Kendini, kendi kendine araştır, keşfet. Başkalarının senin yolunu senin için belirlemelerine izin verme. O senin, sadece senin yolundur. Diğerleri o yolu seninle birlikte yürüyebilirler, fakat hiç kimse o yolu senin için yürüyemez.

4 – Misafirlerine evinde saygıyla davran. Onlara en iyi yiyeceklerini ver, en iyi yatağı ver ve onlara saygı ve onurla muamele et.

5 – Herhangi bir kişiden, bir topluluktan, bir çölden ya da bir kültürden olsun, senin olmayan şeyi alma. O ne kazanılmıştır, ne de verilmiştir. Senin değildir.

6 – Yeryüzü üzerindeki her şeye saygılı ol – ister insan, ister bitki olsun.

7 – Diğer insanların düşüncelerini, isteklerini ve sözcüklerini on urlandır. Başka birinin sözünü asla kesme, alay etme ya da taklidini yapma. Herkese kişisel ifadeleri için izin ver. 8 – Başkalarına asla kötü bir şekilde konuşma. Evrene bıraktığın negatif enerji, sana katlanmış olarak geri döner.

9 - Herkes hatalar yapar. Ve tüm hatalar bağışlanabilir.

10 - Kötü düşünceler zihinsel, bedensel ve ruhsal hastalıklara neden olur. İyimser ol.

11 – Doğa bizim için değildir, o bizim bir parçamızdır. Onlar senin dünyasal ailenin parçalarıdır.

12 – Çocuklar geleceğimizin tohumlarıdır. Onların yüreklerine sevgi ek ve bilgelik ve hayatın dersleriyle sula. Onlar büyürken, onlara büyümeleri için yer bırak.

13 - Başkalarının kalplerini incitmekten kaçın. Verdiğin acının zehiri sana geri döner.

14 - Her zaman dürüst ol.

15 - Kendini dengede tut. Senin Zihinsel ben ‘in, Ruhsal ben ‘in, Duygusal ben ‘in ve Fiziksel ben ‘in – hepsinin güçlü, saf ve sağlıklı olmaya gereksinimi var. Zihnini güçlendirmek için bedenini çalıştır. Duygusal rahatsızlıkları iyileştirmek için ruhsallıkta büyü.

16 – Kim olacağını ve nasıl davranacağını belirlerken bilinçli kararlar ver. Kendi eylemlerinin sorumluluğunu üzerine al.

17 – Başkalarının mahremiyetine ve kişisel yerlerine saygılı ol. Başkalarının kişisel eşyalarına dokunma – özellikle kutsal ve dini eşyalarına. Bu yasaktır.

18 – Önce kendine karşı dürüst ol. Önce kendini besleyemezsen ve kendine yardım edemezsen, başkalarını besleyemezsin ve onlara yardım edemezsin.

19 – Başkalarının dini inançlarına saygı göster. Kendi inancını başkalarına kabul ettirmeye çalışma.

20 – İyi talihini başkaları ile paylaş. Yardım kurumlarına bağışta bulun, şefkatli ol.


REİKİ ŞİFASI

Facebook'un yeni kullanım koşullarına cevaben, tarafıma ait her tür kişisel bilgi, görsel, karikatür, resim, fotoğraf ve videonun telif hakkının (Berner Konvansiyonu uyarınca) bana ait olduğunu beyan ederim.

Facebook'un yeni kullanım koşullarına cevaben, tarafıma ait her tür kişisel bilgi, görsel, karikatür, resim, fotoğraf ve videonun telif hakkının (Berner Konvansiyonu uyarınca) bana ait olduğunu beyan ederim. Bunların ticari kullanımı için daima benim onayım gerekli olacaktır!

Bu yazıyı kopyalayıp Facebook duvarınıza yapıştırabilirsiniz. Bu, haklarınızı telif hakkı kanunları uyarınca koruma altına
alacaktır. Mevcut tebliğ uyarınca bunların ifşası, kopyalanması, dağıtılması, yayımı ya da bu profil ve/veya içeriği temel alınarak aleyhime diğer herhangi bir faaliyette bulunulmasının kesinlikle yasak olduğunu Facebook'a bildiririm. Bahse konu yasaklar, Facebook'un yönlendirmesi ya da kontrolü altında çalışan personel, öğrenciler, temsilciler ve/veya diğer her tür çalışan için de geçerli olacaktır. İşbu profil içeriği özel ve gizli bilgi niteliğinde olup, gizliliğimin ihlali yasalar kapsamında cezai işlem gerektiren bir durumdur (UCC 1 1-308-308 1-103 ve Roma Yönetmeliği).

Facebook, sermayesi halka açık bir şirkettir. Tüm üyelerin buna benzer bir bildirimi profillerinde yayınlamaları önerilir. İsterseniz bu bildirimi kopyalayıp duvarınıza yapıştırabilirsiniz. Bu tür bir bildirimi en az bir kez yayınlamamanız halinde, fotoğraflarınız ve profil durum güncellemeleriniz de dahil olmak üzere profilinizde yer alan öğelerin kullanımına zımnen onay vermiş olursunuz...

PSY - GANGNAM STYLE (강남스타일) M/V

http://youtu.be/9bZkp7q19f0

Niçin arkadaşlarını çekemiyor, onların yaptıklarını bozup kavga ediyorsun?

İnsanlar Onlar İçin Ne Yaptığınızı Anlamazlar...

Havuç Yemenin 10 Faydası...



https://www.facebook.com/Kundo.co#!/photo.php?fbid=10151248379872829&set=a.10150131914207829.296649.7760722828&type=1&theater

Herkesin kendisini cimri diye bilmesinden rahatsız olan adam, bir gün o beldenin bilge kişisinegidip dert yanma ihtiyacı hissetti.



Herkesin kendisini cimri diye bilmesinden rahatsız olan adam, bir gün o beldenin bilge kişisinegidip dert yanma ihtiyacı hissetti.“Niye herkes benden nefret ediyor, anlamıyorum” dedi cimri. “Halbuki, öldükten sonra malımın bir kısmını hayır hasenat işlerine bırakacağım diye söz vermiştim. Bunu duymayan da kalmadı.”
Bilge kişi, adamın sözleri üzerine bir müddet sessiz kaldı. Sonra:
“Sana bir öykü anlatayım” dedi. “Domuz ile ineğin öyküsünü...”
“Tamam” dedi cimri, “anlat bakalım.”
Bilge kişi öyküsüne başladı:
“Bir gün, çiftliğin birinde bir domuz komşu ahırdaki ineğe, insanların kendisini hiç sevmediğinden dert yanmaya başlamış.
‘Senden ise’ demiş, ‘hep güzel sözlerle bahsediyorlar. Anlıyorum; sen onlara süt veriyorsun. Ama ben onlara daha da fazlasını veriyorum. İnsanlara etimi veriyorum, derimden ayakkabı yapılıyor. En iyi fırçalar da benim kıllarımdan yapılır. Hâlâ daha beni niye sevmezler, anlamıyorum?’
İnek, üzüntü içindeki domuza bir müddet öylece baktıktan sonra:
‘Belki de’ dostum dedi, ‘sen bütün bunları insanlara ancak öldükten sonra verdiğin halde, ben verdiklerimi hayatta iken verdiğimden

http://fwmail.net/hikaye/verme-sanati/

Kilo Verme Konusunda Doğru Bildiğimiz Yanlışlar

Çok terlemek yağ yakmaktır!
Hayır. Terlemek bir ölçüt değil. Hiç terlemeden dahi yağları yakmak mümkün.
Egzersiz sırasında su içilmemeli!
Yanlış, azar azar, mideye ağırlık vermeyecek şekilde su içilmelidir.
Tek öğün yemek kolayca zayıflatır!
Kilo almanın nedenlerinden biri, tüm gün aç kalıp sadece akşamları yemek yemek. 18-20 saat aç kalan vücut, bu durumun devam edeceğini düşünür ve savaşa hazırlanır gibi yediklerini depolamaya başlar. Daha sonra ilk yediğinizi aç kalacağım diye yağa dönüştürür.
Akşam yememek kilo vermeye yardımcı olur!
Gün içinde yenilen öğünlerden daha az olması, eğer gün içinde çok fazla yenilmişse akşam hiçbir şey yenilmemesi kilo vermeye olumlu etki yapar.
Sadece sıvı besinlerle zayıflamak mümkün!
Hayır. Çay, kahve, su, bitki çayları ve diyet içecekler hiçbir enerji (kalori) içermedikleri için kilo aldırmaz. Ancak meyve suları ve gazlı içecekler içerdikleri şeker nedeniyle kiloya neden olabilir.
Kilo almamak için 3 öğünden şaşmamak lazım!
Araştırmalar aynı miktarda kalori alsalar da 3 öğüne göre 6 öğün yiyenlerin daha kolay kilo verdiğini gösteriyor. Öğün artırmak mideyi dolu tutarak sonraki öğünde fazla yemeyi engelliyor.
Meyve kilo aldırmaz, diyet yaparken sınırsız yenebilir!
Yanlış. Sebzelerin su ve lif oranları yüksek olduğundan kalorisi düşüktür. Çiğ yenen kıvırcık, göbek, marul, nane, maydanoz, roka, biber, domates, salatalık serbest bırakılır. Ancak karpuz, üzüm, incir vb. sınırlı tüketilmeli.
Kilo vermek için diyet ürünler serbestçe yenebilir!
Tüm diyet ürünlerin enerji değerleri sıfır değil. İçecekler enerji içermezken bisküvilerin enerji, yağ ve karbonhidrat içeriğinde bir değişiklik yoktur.
Kan şekeri düşünce şekerli gıda yemeli!
Hayır. Aksine tatlı, çikolata, meyve suyu vs. yerine ekmek gibi besinler yenmeli. Ne kadar çok tatlı yerseniz tatlıya olan ihtiyacınız o kadar artar.
Sadece protein ağırlıklı diyet zayıflamayı hızlandırır!
Proteinin vücut mekanizmasını hızlandırdığı doğru. Ancak sürekli protein kas dokularını eksiltir, su kaybı yapar. Kilo verdiğinizi sanırsınız ancak metabolizma yavaşladığından diyet sonrası hızlı kilo alınır.
“Ekmek, makarna, pilav gibi karbonhidratların diyetten tamamen çıkarılması”
Diyet yapan kişinin yaptığı en önemli hatalardan biri vücuda yeterli miktarda karbonhidrat vermemektir. Diyete başladığı zaman ekmek, pilav, makarna, patates, mısır gibi besinleri kesen kişilerin metabolizması ihtiyacı olan karbonhidratı önce kandan almaya çalışır. Glikoz oranı düştüğünde kan şekeri de paralelinde düşmeye başlar. Sonrasında vücut kas içerisindeki karbonhidratları kullanmaya başlar ve bu durum kas kaybı anlamına gelir. Bu sırada vücut kasla beraberinde su kaybına uğrar. Yani diyette karbonhidratı kesen kimse tartıdaki sonucu görünce kilo verdiği yanılgısına düşer ancak gerçek olan vücudun kaybettiği yağ değil kas ve sudur.

Prof. Dr. Emin Ergen

http://fwmail.net/saglik/kilo-verme-konusunda-dogru-bildigimiz-yanlislar/

Burcunuz rüyalarınızı ve uyuma şeklinizi nasıl etkiliyor?

Koç Koç burcunda doğanların hayattaki mottosu her şeye kafadan girmektir. Bu durum hayatlarının birçok alanında geçerlidir. Ancak uyuduklarında, daha az vahşi bir tabiata sahip olurlar. Uykuları genellikle huzurludur ve rüyaları çoğu zaman özgürlük ve bağımsızlık ihtiyaçlarının yanında başarılı kariyer isteklerinin bir yansımasıdır.
Boğa
Boğa burcunda doğanların uykusu huzursuzdur. Boğa burcunun erkeklerinde horlamak istisnadan ziyade bir kural gibidir. Rüyaları genellikle maddi şeyler ve parayla ilgilidir.
İkizler
İkizler, tüm burçlar arasında en az uykuya dönük olandır. Geceleri geç saatlere dek ayakta kalmaları ve yapmak istedikleri her şeyi tamamlayana dek yatağa girmemeleri, karakteristik özellikleridir. Genellikle rüyalarında bir şeylerden kaçarlar. Bu durum, bilinçaltından gelen mesajları nadiren dinlemelerinin bir yansıması olabilir.
Yengeç
Sezgisel ve duygusal doğaları nedeniyle Yengeç burcunda doğanlar uykucu tiplerdir. Yengeç burcunun güç algılanır doğası nedeniyle, rüyalarında genellikle bilmedikleri bir yerde dolanır ya da nerede olduklarını kestirmeye çalışırlar.
Aslan
Lider ruhlu Aslan burcu tedirgin bir uykuya sahiptir. En azından rüyaları güzeldir. Renkli doğaları rüyalarının da renkli olmasına neden olur. Rüyalarında, asla söylemeye cesaret edemedikleri şeyleri söyleyebilirler.
Başak
Gündelik yaşantılarında Başak burcunda doğan kişiler sakin ve içine kapanık bir görünüm taşır. Genellikle karanlık tonlarda rüyalar görürler ve belirsiz, flu görüntülerle boğuşurlar. Genellikle de tam olarak enerji dolu ve canlı bir şekilde uyanamazlar.
Terazi
Terazi burcunda doğanlar, sürekli olarak evrensel bir uyumun peşinde olduklarından, bu çabalarının karşılıksız sonuçlanması uykularını olumsuz etkileyebilir. Ancak genel olarak, en huzurlu uykuya sahip burçlardan biridir.
Akrep
Tutkulu ve rekabetçi doğaları, Akrep burcunun yatakta vahşileşmesine neden olur. Bu durum uykuları açısından da geçerlidir. Sürekli olarak yatakta dönüp duran Akrep rahatsız bir uykuya sahiptir. Rüyalarında genellikle kıskançlık ya da şiddet gibi uç duygular yaşarlar.
Yay
Yay burcunda doğanlar uykucudur. Erken yatmayı ve mümkün olduğunca geç kalkmayı severler. Rüyaları genellikle başlangıcı ve bitişi olan hikayeler şeklindedir. Bu hikayeler çoğunlukla da mutlu bir sona sahip olur. Bu nedenle diğer burçlara göre en mutlu uyananlar da Yay burcu insanlarıdır.
Oğlak
Oğlak burcunda doğanlar canlı bir hayal gücüne sahiptir ve bu özellikleri de rüyalarının çok canlı olmasını sağlar. Uykuları çok derin olduğu halde, gece içinde birkaç kez uyanmaları olasıdır.
Kova
Tüm burçlar içinde en çok rüya görenler Kova burcudur. Genellikle de bu rüyaları canlı bir şekilde hatırlarlar. Rüyaları birçok farklı sembol içerir ve çoğu zaman kendilerini sıra dışı ve karmaşık durumlarda bulurlar. Uykuları huzurlu olsa da, uyurken sıklıkla konuşurlar.
Balık
Balık burcu insanları huzurlu ancak hafif bir uykuya sahiptir. Genellikle suyla ilintili rüyalar görürler. Rüyaları genellikle sanatçıları ve ünlü insanları içerir. Çoğu zaman özendikleri insanları görürler.

(Alıntı)

Ispanak Graten Tarifi

ISPANAKLI GRATEN n ıspanak graten

MALZEMELER: 

500gr.Ispanak

2 adet kuru soğan

1/2 çaybardağı sıvı yağ

1 su bardağı

kaşar peyniri rendesi

Tuz Kırmızıbiber-karabiber

BEŞAMEL SOS:1 su bardağı süt 2 dolu yemek kaşığı un 1 kaşık sıvı yağ Tuz

YAPILIŞI        : Öncelikle ıspanaklarımızı iyice yıkayıp sap kısımlarını ayıralım. Yaprak kısmını bir parmak kalınlığında doğrayalım. Soğanları ince ve küp şeklinde keserek sıvıyağda hafif kavuralım. Suyu süzülmüş ve doğranmış ıspanaklarımızı soğana ekleyim 1-2 dakika kadar kavurup altını kapayalım. Diğer tarafta beşamel sosumuzu pişirerek hazırlayalım (un+süt+yağ).  sonra beşamal sosumuzu, yeterli tuz, karabiber , kırmızıbiber ve kaşar peynirinin 2/3ünü ilave ederek bir kaşık yardımıya karıştıralım. Yağladığımız bir borcama dökelim üzerine kalan kaşar peyniri rendesini serpelim. Yemekten 45 dakika önce fırınlayalım (Kaşarların pembeleşmesini sağlayalım ama sertleştirmeden fırından çıkaralım)

AFİYET  OLSUN…

NOT: Ispanak Grateni köfte ve et yemeklerinin yanında da servis yapabilirsiniz

http://mutfagimiz.com/ispanak-graten/#more-6695

Gün Ola Harmonika...

YA RABBİ, SENDEN HİÇ BİR ŞEY İSTEMİYORUM..




Abdülkadir Geylani Hazretlerine birisi bir köle hediye ediyor, diyor ki: “Bu köleyi alın, zatınıza hizmetçi olsun.” Abdülkadir Geylani Hazretleri köleyi alıyor, evine getiriyor: ”Evladım, bak,” diyor ” Şu odalar yatma yeridir, şu elbiseler de giyilebilir. Yemek istiyorsan işte şu yemekler var.” Ondan sonra soruyor: “Şimdi gördün bunları, nerede yatmak istersin?” Kölenin cevabı: “Nereyi münasip görürseniz.” -”


Peki hangi elbiseyi giymek istersin?” -”Hangisini uygun görürseniz.” -”Hangi yemeği seversin?” -”Hangisini verirseniz…” Köle böyle cevaplar verince, Abdülkadir Geylani Hazretleri gözyaşı dökmeye başlıyor. Köle bu sefer tereddüt ediyor, üzülüyor, acaba hatalı bir cevap mı verdim diye. Geylani Hazretlerinin gözyaşları sürekli akınca köle yaklaşıyor: “Efendi Hazretleri, kusur ettiysem, özür dilerim, hata mı ettim acaba?” “Yok evladım yok, hata etmedin, tam isabet ettin” diyor. “Niye ağlıyorsunuz öyleyse?” deyince: “Söylediklerini dinledim de ondan.” “Ben yanlış bir şey mi söyledim?”


“Yok, doğru söyledin. Keşke senin bana bu yaptığın itaat gibi, ben de Rabbime böyle bir itaatte, kullukta bulunsam da ömrümde bir defa olsun, YA RABBİ, SENDEN HİÇ BİR ŞEY İSTEMİYORUM.. Nereyi uygun bulursan o evde yatarım, hangi elbiseyi münasip görürsen onu giyerim, hangi rızkı verirsen onu yerim.


BAŞKA BİR TALEBİM YOK SENDEN, diyebilseydim. Onun için ağlıyorum”..


Bilge bir doktor en iyi ilacın ''İLGİ VE SEVGİ'' olduğunu söylemiş...

HAYATTA BAZI FIRSATLAR VARDIR, SADECE BİR KEZ ELİNİZE GEÇER VE DEĞERLENDİRMEZSENİZ UÇUP GİDER! HAYATTA BAZI İNSANLAR VARDIR, SADECE BİR KEZ KARŞINIZA ÇIKAR;DEĞERİNİ BİLMEZSENİZ KAÇIP GİDERLER! VE ASLA GERİ DÖNMEZLER!


Kırlangıcın biri, bir adama aşık olmuş. Pencerenin önüne konmuş, bütün cesaretini toplamış, röfleli tüylerini kabartmış, güzel durduğuna ikna olduktan sonra, küçük sevimli gagasıyla cama vurmuş. Tık….. Tık……Tık…. Adam cama bakmış.Ama içeride kendi işleriyle uğraşıyormuş.. Meşgulmüş! Kimmiş onu işinden alıkoyan? Minik bir kırlangıç! Heyecanlı kırlangıç, telaşını bastırmaya çalışarak, deriiin ...bir nefes almış şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış. Hey adam!Ben seni seviyorum. Nedenini niçinini sorma. Uzun zamandır seni izliyorum.Bugün cesaret buldum konuşmaya.


Lütfen pencereyi aç ve beni içeri al.Birlikte yaşayalım. Adam birden parlamış: Yok daha neler? Durduk yerde sen de nerden çıktın şimdi? Olmaz, alamam,demiş.Gerekçesi de pek sersemceymiş: Sen bir kuşsun! Hiç kuş, insana aşık olur mu? Kırlangıç mahçup olmuş.Başını önüne eğmiş.Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş,gülümseyerek bir kez daha şansını denemiş: Adam, adam!Hadi aç artık şu pencereni.Al beni içeri! Ben sana dost olurum.Hiç canını sıkmam! Adam kararlı, adam ısrarlı: Yok ,yok ben seni içeri alamam demiş.Biraz da kaba mıymış, neymiş lafı kısa kesmiş.İşim gücüm var, git başımdan. Aradan bir zaman geçmiş, kırlangıç son kez adamın penceresine gelmiş: Bak soğuklar da başladı, üşüyorum dışarıda. Aç şu pencereyi al beni içeri.Yoksa, sıcak yerlere göç etmek zorunda kalırım.Çünkü ben ancak sıcakta yaşarım.Pişman olmazsın, seni eğlendirirm..


Birlikte yemek yeriz, bak hem de sen de yalnızsın’ yanlızlığını paylaşırım, demiş. BAZILARI GERÇEKLERİ DUYMAYI SEVMEZMİŞ! Adam bu yalnızlık meselesine içerlemiş.Pek bir sinirlenmiş: Ben yalnızlığımdan memnunum,demiş. Kuştan onu rahat bırakmasını istemiş.Düpedüz kovmuş. Kırlangıç , son denemesinden de başarısızlıkla çıkınca,başını önüne eğmiş, çekip gitmiş. Yine aradan zaman geçmiş.Adam, önce düşünmüş, sonra kendi kendine itiraf etmiş:Hay benim akılsız başım; demiş.Ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim ki? Şimdi böyle kös kös oturacağıma , keyifli vakit geçirirdik birlikte. Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş.Yine de kendi kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş: Sıcaklar başlayınca, kırlangıcım nasıl olsa yine gelir.Ben de onu içeri alır, mutlu bir hayat sürerim. Ve çok uzunca bir süre, sıcakların gelmesini beklemiş.Gözü yollardaymış. Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş.


Ama…… Onunki hiç görünmemiş. Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna. Kırlangıç yokmuş! Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış.Sonunda danışmak ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş.Olanları anlatmış. Bilge kişi gözlerini adama dikmiş ve demiş ki: “KIRLANGIÇLARIN ÖMRÜ 6 AYDIR….” HAYATTA BAZI FIRSATLAR VARDIR, SADECE BİR KEZ ELİNİZE GEÇER VE DEĞERLENDİRMEZSENİZ UÇUP GİDER! HAYATTA BAZI İNSANLAR VARDIR, SADECE BİR KEZ KARŞINIZA ÇIKAR;DEĞERİNİ BİLMEZSENİZ KAÇIP GİDERLER! VE ASLA GERİ DÖNMEZLER!

Doğadaki öğretmenlere kulak ver...

Tek bir kötü olay, tek bir iyi olay gittiğin yönü değiştirip seni kontrol etmeye çalıştığın sonuçtan başka sonuca ulaştırır.



Yaşayacağını yaşamak zorunda mısın yoksa ne yaşayacağına sen mi karar verirsin?

Eğer ne yaşayacağına karar verme gücü elindeyse o zaman olanı kontrol etmelisin. Eğer ne yaşayacağına karar verme gücü elinde değilse o zaman olanı kontrol etme çabasını bırakmalısın.

Geçmişe baktığında kontrol edebildiğin bir deneyimin var mı? Yoksa geçmişte kontrol ettiğini sandığın her deneyim aslında zaten öyle olmaktan başka şekilde olamaz mıydı? Herhangi bir şeyin olması, seninle birlikte sayısız koşulun bir araya gelmesini gerektirirken, bu koşullardan bir tanesi bile uygun olmadığında o şeyin olması olanaksızken neyi kontrol edebilirsin? Sayısını bile kestiremediğin koşulları mı? Kendini mi?

Kendim ve kendi kararlarım dediğin şey, yalnızca ve yalnızca asla tahmin edemeyeceğin kadar sayısız koşulun bir araya gelmesiyle var. Tek bir hormonal değişim, tek bir kötü olay, tek bir iyi olay gittiğin yönü değiştirip seni kontrol etmeye çalıştığın sonuçtan başka sonuca ulaştırır.

Kendim dediğin şey aslında sayısız koşulun bir araya gelmesinden başka bir şey değil. Sen, birbirinden bağımsız ama birbirleriyle ilişkili sayısız etkinin yarattığı bir etki-tepki dalgasısın. Denizdeki bir dalga gibi rüzgara, ayın çekimine, suyun derinliğine ve benzeri sayısız koşula bağlı olarak sahile doğru ilerliyorsun. Kendini rüzgardan, aydan, suyun derinliğinden bağımsız sanıyorsun. Kendi büyüklüğüne kendin karar verebileceğine inanıyorsun. İleride, henüz şeklini bile bilmediğin ama ulaşacağını varsaydığın sahildeki kayaların üzerinde nasıl bir etki yaratacağına, bilmediğin ve asla da bilemeyeceğin koşullardan bağımsız olarak kendi başına karar verebileceğini sanıyorsun.

Sen, hava koşullarına, güneşe, minik bir kurtçuğa, bir kuşa, buluta, fırtınaya bağlı olarak büyüyen bir elmasın. Oysa ne zaman olgunlaşacağına, tadının ne olacağına, reçel mi, komposto mu, sirke mi olacağına yoksa bir tatlının içinde tarçın ile aşk mı yaşayacağına karar verebileceğini sanıyorsun.

Seni zorlayan şey, kendini olayları kontrol etme konusunda elmadan ya da deniz dalgasından daha özgür, daha muktedir sanman. Oysa gerçekte varolmak için sayısız olguya bağlı olman sebebiyle elmadan ya da denizdeki dalgadan bir farkın yok.

Sen herhangi bir olayı istediğin tarafa yönlendirmek, ne yaşayacağına karar vermek ya da geleceği kontrol etmek için burada olduğunu sanıyorsun. Oysa olayları kontrol etmek için değil, seçimler yapmak için değil yalnızca olayların niçin öyle olduklarını gözlemlemek ve anlamak için buradasın. Sen bir denetçi değil bir gözlemcisin.

Gelecek henüz yazılmamış boş bir sayfa değil. Bütün kararlar çoktan verildi. Sana düşen o kararların niçin öyle verildiğini anlamak. Eğer anlamayı başarabilirsen, o zaman gelecek senin için boş bir yaprak olabilir. Özgür iradeye ulaştıran kaderden başka bir yol yoktur.

Cem Şen

GÖKYÜZÜNDE 3 GÜNEŞ GÖRÜNTÜLENDİ!..

Fotoğraf: DİKKAT!.. BU FOTOĞRAF GÖRENLERİ HAYRETE DÜŞÜRÜYOR!..GÖKYÜZÜNDE 3 GÜNEŞ GÖRÜNTÜLENDİ!..Çin'in kuzeyindeki Changchun bölgesinde gökyüzünde birdenbire 3 tane birden Güneş ortaya çıktı. Normal boyuttaki Güneş'in etrafında iki küçük Güneş belirdi. Bir astronomi fenomeni sayılan şaşırtıcı olayın ilk değil."Bir cuma günü, neredeyse bir saat süreyle gökyüzünde tam üç tane güneş gördük. Diğer iki tanesi, "bildiğimiz" güneş kadar parlak olmasa da, oldukça belirgindiler. Bunun bir mucizeden fazlası olduğunu hissettim..." dedi.Bunlar, 16. yüzyılda gördüğü inanılmaz doğa olayını açıklamaya çalışan Jacob Hutter'ın sözleriydi."Sun dog" adı verilen bu fenomen insan zihnini çok uzun süredir meşgul etmekte. İlginç doğa olayının nedeni ise atmosferdeki buz kristallerinin bulut oluşturması. Bu buz kristalleri atmosferdeki ışığın kırılmasına ve Güneş'in etrafında daire şeklinde iki ışık oluşmasına neden oluyor."Kırılma" (Refraction) diye tanımlanan gökyüzü olayı, elektromanyetik dalganın yönünün ya da hızının değişmesi ile meydana geliyor.Güneş ve etrafındaki küçük ışıklı dairenin etrafını ışıklı halkalar çevreliyor. Çin'in kuzeyindeki Changchun bölgesinde gökyüzünde birdenbire 3 tane birden Güneş ortaya çıktı. Normal boyuttaki Güneş'in etrafında iki küçük Güneş belirdi. Bir astronomi fenomeni sayılan şaşırtıcı olayın ilk değil. "Bir cuma günü, neredeyse bir saat süreyle gökyüzünde tam üç tane güneş gördük. Diğer iki tanesi, "bildiğimiz" güneş kadar parlak olmasa da, oldukça belirgindiler.

Bunun bir mucizeden fazlası olduğunu hissettim..." dedi. Bunlar, 16. yüzyılda gördüğü inanılmaz doğa olayını açıklamaya çalışan Jacob Hutter'ın sözleriydi. "Sun dog" adı verilen bu fenomen insan zihnini çok uzun süredir meşgul etmekte. İlginç doğa olayının nedeni ise atmosferdeki buz kristallerinin bulut oluşturması.

Bu buz kristalleri atmosferdeki ışığın kırılmasına ve Güneş'in etrafında daire şeklinde iki ışık oluşmasına neden oluyor. "Kırılma" (Refraction) diye tanımlanan gökyüzü olayı, elektromanyetik dalganın yönünün ya da hızının değişmesi ile meydana geliyor. Güneş ve etrafındaki küçük ışıklı dairenin etrafını ışıklı halkalar çevreliyor.

 

A-ha Sayısal Çıktı...

TÜKETİM ÇILGINLIĞI ve HAYRETTİN KARACA...

Fotoğraf: TÜKETİM ÇILGINLIĞI ve HAYRETTİN KARACA... Belki Hayrettin Karaca kadar olamayız ama daha az tüketerek, ülkemizin ve dünyamızın doğal kaynaklarının boşa harcanmasına engel olmuş oluruz. Dozunda alış-veriş! Dozunda tüketim! Fazlası dünyayı mahvediyor. Üstelik Dünyada bu kadar muhtaç insan varken! Daha az tüketmeye gayret edelim! Tüketim dünyası, bize ihtiyaç yaratıyor zorla! Bizi tüketmeye zorluyor! Ve tüm bu çılgınlığın karşısında, işte HAYRETTİN KARACA : PARAM VAR AMA TÜKETMEYE HAKKIM YOK!!!Kırmızı süveteri delik deşik olmasına rağmen hala üzerinde; ayakkabısı da yamalı. Sökük paltosunu, pantolonunu, yakalarını ters-yüz ettiği  gömleklerini yıllardır kullanıyor. 10 yıldır hiçbir şey almamış  üzerine. Karaca markasının ve TEMA Vakfı'nın kurucusu Hayrettin Karaca  "param var ama tüketmeye hakkım yok" diyerek 'al tüket ve yok et' diyen tüketim toplumuna açtığı savaşla gurur duyuyor.  KOMŞUYA VER...  Dünyada tüm insanları doyuracak kadar yiyecek olduğunu ama gözü aç olanları doyuracak hiçbir şeyin olmadığını söyleyen Karaca, Türkiye'de bir zamanlar fakirleri aç bırakmayan kültürün nasıl yok olduğunu hüzünlenerek anlattı.  Televole kültürünün karşısında birtakım değerlerin yok olduğunu söyleyen Karaca, çocukluk günlerinin "komşuyu aç bırakmayan" kültürünün yeniden dirilmesiyle, açlıkla savaşılabileceğini söyledi. "Dünya ikiye bölünmüş artık. Gözü açlar ve karnı açlar. İşte o gözü açları doyurmayacağız.  Bunların farkına küçükken vardım. Dilim kültürüm gidiyor. Bağımsız bir Türkiye değiliz artık. En büyük acımız geri getiremediğimiz o kültürümüzdür." diyen Karaca şöyle konuştu:  "Ben bir kasaba çocuğuyum. Varlıklı bir ailenin çocuğuydum. Ama herkes eşit şartlarda oynardı sokakta. Bütün çocuklar gibi ben de yalınayak oynardım.  Akşam olduğu zaman annem seslenirdi, avucuma bir kap sıcak yemek  koyarlardı.  Kulağıma eğilip, 'Komşu anneye götür' derdi. Etrafımızda bizi duyacak  kimse yoktu ama, bu bana verilen 'Aman kimse görmesin Hayrettin' mesajıydı.  Komşu annenin yağını,odununu kim alır, kimse bilmezdi. Paylaşma düzeni vardı, o kültürdü. Savaştan çıkmış bir Türkiye'de 'fakirim' diyen çoktu ama 'açım' diyen yoktu. Oradan aldım bu kültürü. Kaybolan budur, giden budur. Ama Anadolu'yu gezerken görüyorum ki, bu değerleri hala yaşatanlar var."  UTANIYORUM... Tüketim toplumunun rezalet hale geldiğini söyleyen Karaca: "Akmerkez'in önünden  geçmeye utanıyorum, nedir bu ışıklar, bu rezalet. 'Yılbaşı' demek,  'Al, tüket, yok et, yaşamı mahvet' demek. O yüzden bu yırtık kazağı  gururla taşıyorum üzerimde. Global ekonomi insanları kullanıyor. Ama  bakın beni kullanamıyor, çünkü izin vermiyorum. Çok da mutluyum. Bunu  elimden hiç bir güç alamaz. İnanç her şeyi halleder“ dedi."Açlıktan  ölen her çocuğun katilleri vardır“ diyen Karaca, ihtiyacından çok  tüketerek sınıf atlamaya çalışanları suçladı. Karaca, "Bugünkü tüketim  iki katına çıktığı gün, belki dünyada yaşam olmayacak. En büyük  tehlike gıdada. Bir Amerikalı çocuk doğduğunda 30 çocuğa eşdeğerde  dünya nimetlerini alıp götürüyor" diyerek dünyanın düştüğü durumu  gözler önüne seriyor.  TV SEYRETMİYOR..  Cep telefonu kullanmadığını, 5 yıldır TV izlemediğini belirten Karaca şöyle devam etti:"Okumakla mükellefim. Olanın olmayana, bilenin bilmeyene borcu var. Malını mülkünü verirsin orada biter borcun. Mesela Yalova'daki  botanik  bahçemi vakıf yaptım ama borcum bitmedi topluma. Şimdi borcumu bilgi  sahibi olarak ve bunu aktararak ödüyorum. Okumak ibadettir. Okumamak cumhuriyete ihanettir."Oğlunu, eşini ve annesini kaybeden Hayrettin Karaca, "acılar karşısında isyan ederek hiçbir şey kazanamazsınız, elde olan bir şey değil çünkü bu. Ben acıyı da, mutluluğu da kabulleniyorum. Ama acılar hafızadan hiç çıkmaz" dedi.  185 MİLYON AFRİKALI HER GÜN AÇLIKTAN ÖLME RİSKİ İLE YAŞIYOR... Dünyanın durumunu değerlendiren Karaca şu yorumlarda bulunuyor: "Birleşmiş Milletler 2004 Kalkınma Raporu'na göre, Afrika'da 323 milyon insan günde 1 dolardan az bir gelirle geçimini sağlıyor. Temiz su kaynağından mahrum 273 milyon kişi bulunmakta. İlkokul çağında okula gidemeyen 44 milyon çocuk var. Yetersiz beslenmeden kaynaklanan ölüm riski altında yaşayan Afrikalıların sayısı 185 milyon. Her yıl beş yaşının  altında ortalama beş milyon çocuk ölüyor. Zengin ülkeler yıllık gelirlerinden  yüzde 0,7'sini kurtarma amaçlı projelere yönlendirseler bu sorunların hepsi ortadan kalkabilir."  "BİR" ÇOK GÜÇLÜDÜR.....  "Benim de vardı 40 tane kravatım. O zaman 30 yaşındaydım. Ben de  tükettim, ama bilerek yapmadım bunu." diyen Karaca, "Artık farkına  vardım bunun. Ne zamandır alışveriş yapmadığımı hatırlamıyorum,  kendime sadece kitap alıyorum. Nedir benim ihtiyacım? Doymam,  sağlığım, barınmam, kuşanmam; bunun dışında hiçbir şey tüketmeye  hakkım yok. Gömleklerim var, yakası çevrilmiştir, ayakkabılarıma  bakarsanız, altı yamalıdır. Dokuz senedir bu pantolonu giyerim, paltom  yırtıktır. Param var ama tüketmeye hakkım yok! Bunu herkes yapabilir.  "BİR" çok güçlüdür. Atatürk bir kişiydi. Her şey "bir" ile başlar. Bir  yoksa iki olmaz. Ben de yakınlarıma örnek olmaya çalışıyorum" diyor.  BİR ALYANS İÇİN 3 TON ZEHİRLİ ATIK..  TEMA Vakfı Yayınları'ndan çıkan "Dünyanın Durumu 2004" raporlarını  yorumlayan Karaca şu tespitlerini aktarıyor: • Dünyada makyaj  malzemesi için yapılan harcama 18 milyar dolar. Dünyadaki tüm kadınların üreme sağlığı için gerekli para 12 milyar dolar. • Avrupa  ve ABD'de evde beslenen hayvanların mamasına harcanan para 17 milyar  dolar. Dünyada açlığın ve yetersiz beslenmenin sona erdirilmesi için  gerekli para 19 milyar dolar. • Parfüme harcanan para 15 milyar dolar. Evrensel okur-yazarlığın sağlanması için gereken yıllık ek yatırım 5 milyar dolar. • Deniz seyahatlerine harcanan para 14 milyar dolar. Dünyada herkese  temiz içme suyu sağlanması için gerekli para 10 milyar dolar.  • Avrupa'da dondurmaya harcanan para 11 milyar dolar. Her çocuğun aşılanması için gerekli miktar 1,3 milyar dolar.  • Satışa hazır 1 ton altın elde etmek için 300 bin ton atık üretilir. Başka bir deyişle altın bir alyans için ortaya çıkan atık miktarı 3  tondur.  Bu atıkların çoğu siyanür ve kimyasal maddeler içerir.- Doğa İçin El Ele -
Belki Hayrettin Karaca kadar olamayız ama daha az tüketerek, ülkemizin ve dünyamızın doğal kaynaklarının boşa harcanmasına engel olmuş oluruz. Dozunda alış-veriş! Dozunda tüketim! Fazlası dünyayı ...
mahvediyor. Üstelik Dünyada bu kadar muhtaç insan varken! Daha az tüketmeye gayret edelim! Tüketim dünyası, bize ihtiyaç yaratıyor zorla! Bizi tüketmeye zorluyor! Ve tüm bu çılgınlığın karşısında, işte HAYRETTİN KARACA :   PARAM VAR AMA TÜKETMEYE HAKKIM YOK!!!


Kırmızı süveteri delik deşik olmasına rağmen hala üzerinde; ayakkabısı da yamalı. Sökük paltosunu, pantolonunu, yakalarını ters-yüz ettiği  gömleklerini yıllardır kullanıyor. 10 yıldır hiçbir şey almamış  üzerine. Karaca markasının ve TEMA Vakfı'nın kurucusu Hayrettin Karaca  "param var ama tüketmeye hakkım yok" diyerek 'al tüket ve yok et' diyen tüketim toplumuna açtığı savaşla gurur duyuyor.

KOMŞUYA VER...   Dünyada tüm insanları doyuracak kadar yiyecek olduğunu ama gözü aç olanları doyuracak hiçbir şeyin olmadığını söyleyen Karaca, Türkiye'de bir zamanlar fakirleri aç bırakmayan kültürün nasıl yok olduğunu hüzünlenerek anlattı. Televole kültürünün karşısında birtakım değerlerin yok olduğunu söyleyen Karaca, çocukluk günlerinin "komşuyu aç bırakmayan" kültürünün yeniden dirilmesiyle, açlıkla savaşılabileceğini söyledi. "Dünya ikiye bölünmüş artık. Gözü açlar ve karnı açlar. İşte o gözü açları doyurmayacağız.   Bunların farkına küçükken vardım. Dilim kültürüm gidiyor. Bağımsız bir Türkiye değiliz artık. En büyük acımız geri getiremediğimiz o kültürümüzdür." diyen Karaca şöyle konuştu:
"Ben bir kasaba çocuğuyum. Varlıklı bir ailenin çocuğuydum. Ama herkes eşit şartlarda oynardı sokakta. Bütün çocuklar gibi ben de yalınayak oynardım.   Akşam olduğu zaman annem seslenirdi, avucuma bir kap sıcak yemek  koyarlardı. Kulağıma eğilip, 'Komşu anneye götür' derdi. Etrafımızda bizi duyacak  kimse yoktu ama, bu bana verilen 'Aman kimse görmesin Hayrettin' mesajıydı.  Komşu annenin yağını,odununu kim alır, kimse bilmezdi. Paylaşma düzeni vardı, o kültürdü. Savaştan çıkmış bir Türkiye'de 'fakirim' diyen çoktu ama 'açım' diyen yoktu. Oradan aldım bu kültürü. Kaybolan budur, giden budur. Ama Anadolu'yu gezerken görüyorum ki, bu değerleri hala yaşatanlar var."
UTANIYORUM... Tüketim toplumunun rezalet hale geldiğini söyleyen Karaca: "Akmerkez'in önünden  geçmeye utanıyorum, nedir bu ışıklar, bu rezalet. 'Yılbaşı' demek,  'Al, tüket, yok et, yaşamı mahvet' demek. O yüzden bu yırtık kazağı  gururla taşıyorum üzerimde. Global ekonomi insanları kullanıyor. Ama  bakın beni kullanamıyor, çünkü izin vermiyorum. Çok da mutluyum. Bunu  elimden hiç bir güç alamaz. İnanç her şeyi halleder“ dedi."Açlıktan  ölen her çocuğun katilleri vardır“ diyen Karaca, ihtiyacından çok  tüketerek sınıf atlamaya çalışanları suçladı. Karaca, "Bugünkü tüketim  iki katına çıktığı gün, belki dünyada yaşam olmayacak. En büyük  tehlike gıdada. Bir Amerikalı çocuk doğduğunda 30 çocuğa eşdeğerde   dünya nimetlerini alıp götürüyor" diyerek dünyanın düştüğü durumu  gözler önüne seriyor.
TV SEYRETMİYOR..   Cep telefonu kullanmadığını, 5 yıldır TV izlemediğini belirten Karaca şöyle devam etti:"Okumakla mükellefim. Olanın olmayana, bilenin bilmeyene borcu var. Malını mülkünü verirsin orada biter borcun. Mesela Yalova'daki  botanik  bahçemi vakıf yaptım ama borcum bitmedi topluma. Şimdi borcumu bilgi  sahibi olarak ve bunu aktararak ödüyorum. Okumak ibadettir. Okumamak cumhuriyete ihanettir."Oğlunu, eşini ve annesini kaybeden Hayrettin Karaca, "acılar karşısında isyan ederek hiçbir şey kazanamazsınız, elde olan bir şey değil çünkü bu. Ben acıyı da, mutluluğu da kabulleniyorum. Ama acılar hafızadan hiç çıkmaz" dedi.
185 MİLYON AFRİKALI HER GÜN AÇLIKTAN ÖLME RİSKİ İLE YAŞIYOR...   Dünyanın durumunu değerlendiren Karaca şu yorumlarda bulunuyor: "Birleşmiş Milletler 2004 Kalkınma Raporu'na göre, Afrika'da 323 milyon insan günde 1 dolardan az bir gelirle geçimini sağlıyor. Temiz su kaynağından mahrum 273 milyon kişi bulunmakta. İlkokul çağında okula gidemeyen 44 milyon çocuk var. Yetersiz beslenmeden kaynaklanan ölüm riski altında yaşayan Afrikalıların sayısı 185 milyon. Her yıl beş yaşının  altında ortalama beş milyon çocuk ölüyor. Zengin ülkeler yıllık gelirlerinden  yüzde 0,7'sini kurtarma amaçlı projelere yönlendirseler bu sorunların hepsi ortadan kalkabilir."
"BİR" ÇOK GÜÇLÜDÜR.....   "Benim de vardı 40 tane kravatım. O zaman 30 yaşındaydım. Ben de  tükettim, ama bilerek yapmadım bunu." diyen Karaca, "Artık farkına  vardım bunun. Ne zamandır alışveriş yapmadığımı hatırlamıyorum,  kendime sadece kitap alıyorum. Nedir benim ihtiyacım? Doymam,  sağlığım, barınmam, kuşanmam; bunun dışında hiçbir şey tüketmeye  hakkım yok. Gömleklerim var, yakası çevrilmiştir, ayakkabılarıma  bakarsanız, altı yamalıdır. Dokuz senedir bu pantolonu giyerim, paltom  yırtıktır. Param var ama tüketmeye hakkım yok! Bunu herkes yapabilir.  "BİR" çok güçlüdür. Atatürk bir kişiydi. Her şey "bir" ile başlar. Bir  yoksa iki olmaz. Ben de yakınlarıma örnek olmaya çalışıyorum" diyor.
BİR ALYANS İÇİN 3 TON ZEHİRLİ ATIK..   TEMA Vakfı Yayınları'ndan çıkan "Dünyanın Durumu 2004" raporlarını  yorumlayan Karaca şu tespitlerini aktarıyor: • Dünyada makyaj  malzemesi için yapılan harcama 18 milyar dolar. Dünyadaki tüm kadınların üreme sağlığı için gerekli para 12 milyar dolar. • Avrupa  ve ABD'de evde beslenen hayvanların mamasına harcanan para 17 milyar  dolar. Dünyada açlığın ve yetersiz beslenmenin sona erdirilmesi için   gerekli para 19 milyar dolar. • Parfüme harcanan para 15 milyar dolar. Evrensel okur-yazarlığın sağlanması için gereken yıllık ek yatırım 5 milyar dolar. • Deniz seyahatlerine harcanan para 14 milyar dolar. Dünyada herkese  temiz içme suyu sağlanması için gerekli para 10 milyar dolar. • Avrupa'da dondurmaya harcanan para 11 milyar dolar. Her çocuğun aşılanması için gerekli miktar 1,3 milyar dolar. • Satışa hazır 1 ton altın elde etmek için 300 bin ton atık üretilir. Başka bir deyişle altın bir alyans için ortaya çıkan atık miktarı 3  tondur.   Bu atıkların çoğu siyanür ve kimyasal maddeler içerir. - Doğa İçin El Ele -

 

Allah önce erkeği yarattı...

Yüreğin neyin doğru olduğunu söylüyorsa, onu yap...

Yapmacık olup sevilmektense kendim olup nefret edilmeyi tercih ederim!!!

Fotoğraf: ♥..

Ne kadar bağlı olsan da, ne kadar çok sevsen de yoluna devam etmek zorundasın.”

Fotoğraf: “İnsan ne kadar unutmaya çalışırsa çalışsın geçmişini asla unutamaz. Hep bir iz… Bazen küçük bazense büyük bir iz kalır onda. Bu izleri öyle kolay kolay silemezsin. Kimi zaman da her şeyi unutmuş gibi görünür ama hep küçük bir parça vardır ona tüm geçmişi hatırlatan. İnsan geçmişinden utanmamalı, korkmamalı. Her ne yaptıysa açık açık söyleyebilmeli, sahiplenebilmeli onu. Bazen de işte onu orada öylece bırakıp gitmek, hiçbir şeyi hatırlamamak istersin. Pişmanlıklarını, üzüntülerini… Çünkü ne kadar bağlı olsan da, ne kadar çok sevsen de yoluna devam etmek zorundasın.”Leyla ile Mecnun


“İnsan ne kadar unutmaya çalışırsa çalışsın geçmişini asla unutamaz. Hep bir iz… Bazen küçük bazense büyük bir iz kalır onda. Bu izleri öyle kolay kolay silemezsin. Kimi zaman da her şeyi unutmuş gibi görünür ama hep küçük bir parça vardır ona tüm geçmişi hatırlatan.


İnsan geçmişinden utanmamalı, korkmamalı. Her ne yaptıysa açık açık söyleyebilmeli, sahiplenebilmeli onu. Bazen de işte onu orada öylece bırakıp gitmek, hiçbir şeyi hatırlamamak istersin. Pişmanlıklarını, üzüntülerini… Çünkü ne kadar bağlı olsan da, ne kadar çok sevsen de yoluna devam etmek zorundasın.”

Leyla ile Mecnun

Aşk lastik gibidir. Biri bırakınca, öbürünün canı yanar.

Aşk lastik gibidir. Biri bırakınca, öbürünün canı yanar.