30 Temmuz 2012

Okul Fotosu/ Face Profil Fotosu…

Kimlere, Neden Aşık Oluyorsunuz?

http://testyourself.tr.msn.com/olcer/kimlere/Test.aspx

Aşk denen olgu hepimizin kapısına en az bir kere uğramıştır. Peki neden aşık oluruz? Bizi karşı cinste etkileyen nedir? Herkese doğarken bir görev biçilir ve biz aşık olurken bile bu görevleri yerine getirmemize yardım edecek kişilere aşık oluruz. Testimizi tamamladıktan sonra hem ne demek istediğimizi daha iyi anlayacak, hem de kime neden aşık olduğunuza daha net bir açıklama getirebileceksiniz. Test sonuçları bilimsel değer taşımaz

 

 

 

 

 

Artık Ruhuma Özen Gösterecek Bir Erkek İstiyorum…

Geçen gün annemle telefonda konuşuyoruz. Her zaman olduğu gibi bir sürü nasihat sıralayıverdi. Yok cereyanda kalma, yok terliyken soğuk su içme, yok şu yok bu. O sırada birden şimşek gibi bir düşünce kafamda beliriverdi. “Yaa aslında annem bana bunları söyleyeceğine, keşke ruhuna değer ve önem vermeyen arkadaşlarla görüşme hatta erkeklerle hiç görüşme deseydi” diye düşündüm…

Sonra birbirimize söylediğimiz cümlelere dikkat etmeye başladım: Arabayı hızlı kullanma, ilaçlarını vaktinde al, saçını kestir, pembe ayakkabı al gibi sözler kafamda uçuşuverdi ve birden hepsi anlamını kaybetti.

Ya asıl önemli olan bizim ruhlarımız değil mi? Bizim ruhumuzu incitmeyecek arkadaşlıklar, sevgililer değil mi? Önemli olan ruhumuza huzur vermek değil mi? Niye kimse bundan bahsetmiyor? Niye annem bana aman kızım ruhuna değer veren bir adam bul demiyor?

Herkes takmış arabası var mı, işi var mı, evi var mı, saçı var mı, fit mi, yakışıklı mı gibi etiketlere, dış görünüşlere kimse sormuyor senin ruhunu korur mu, kollar mı, geliştirir mi diye?

Arkadaşlıklarda da önemli olan bu değil mi? Ruhumu geliştiren, sevgi veren, hoşgörü gösteren insanlarla birlikte olmak önemli değil mi?

Ne yapayım son modaya göre giyinip giyinmediğini, ya da son modaya uygun yerlere gidip gitmediğini. Ben ruhuma olan etkisine bakarım.

Son zamanlarda tüm kararlarımı ruhuma bıraktım artık. Onun istediği yerleri gezip, istediği yemekleri yiyorum, onun istediği insanlarla iletişime geçiyorum. Ruhum beslensin, ruhum koruyup kollansın, ruhum el üstünde tutulsun istiyorum.

“Anne artık dondurma yeme boğazın ağrır diyeceğine, bu adam ruhunu incitir dikkat et” demeni istiyorum. Ivır zıvırlara takılmaktan vazgeçip esas önemli olan şeye odaklanmanı istiyorum.

Hepimizin karşısına da ruhumuzu koruyup kollayacak arkadaşlar ve sevgililer çıkmasını diliyorum. Ve hepinizin ruhunu sevgiyle selamlıyorum. Hindistan’da bu anlama gelen çok güzel bir mantra var. Onu söyleyerek yazımı kapatıyorum: “OM MANE PADME HUM… OM MANE PADME HUM… OM MANE PADME HUM…”

 

Sağlıcakla,

Bugün böyle rahatça delirebiliyorsak...

Yalanlarla istediğiniz yere varabilirsiniz ama asla geri dönemezsiniz...

Kimyonun Faydaları:

 İştah açar ve hazmı kolaylaştırır.

İdrar ve gaz söktürücüdür.

Mide şişliğini azaltır ve mideyi kuvvetlendirir.

Anne sütünü arttırır.

Bağırsak solucanlarını düşürmeye yardımcı olur.

Sinirleri yatıştırır ve yüksek tansiyonu düşürür.

Kolesterol oranını azaltır.

Nefes darlığı, prostat, şeker hastalığı ve romatizmada faydalıdır.

Vücudu terleterek zararlı maddelerin vücuttan atılmasını kolaylaştırır.

Kramp ve kalp rahatsızlıklarında faydalıdır.

Kimyon yağının antiseptik, antibakterial, hazmı kolaylaştıricı, idrar arttırıcı ve uyarıcı özellikleri vardır.


Kimyon nasıl kullanılır? Genellikle koku ve tat vermek için özellikle et yemeklerinde ve tatlılarda kullanılır. İlaç olarak kullanımı toz halinde doğrudan ya da suyla kaynatılarak yapılır. Sirke ve su ile kaynatılıp içilirse nefes darlığına karşı faydalı olur. İltihaplı yaraların üzerine konursa iyileşmesine yardımcı olur. Kimyon yağı adale ve romatizma ağrılarına iyi gelir. Kimyon yağı hamilelikte kullanılmamalıdır. Ayrıca, kimyon yağı sürülen bölgeyi güneşten korumak gerekir

Kaynak:Doğadan Gelen Sağlık

10 saniyede tüm hayvanları görecek dahiler aranıyor...

M.Ö. 1000 yıllarına ait ve geç Hitit dönemine ait olan bir kral heykeli bulundu

Hatay yakınlarında bulunan Tell Tayinat Höyüğü'nde yapılan arkeolojik kazılar sonunda M.Ö. 1000 yıllarına ait ve geç Hitit dönemine ait olan bir kral heykeli bulundu. 1,5 metre yükskliğinde ve 2 ton ağırlığında bulunan heykelin gözleri siyah beyaz taştalardan ayrıca yapılıp göz çukurlarına monte edilmiş.

Uzmanlar, 3000 yıllık heykelin dünyada bir benzerinin bulunmadığını açıkladılar

Kıskanç insanlara kızmayın...

İstediğin bir şey olmuyorsa...

Sürüden kaçanı kurt kapar mı?

İŞTE PROBLEM BU...



Tibet dağlarının ücra köşelerindeki bir manastırda Üstadın başdanışmanı vefat etmişti. Üstad kendisi için bir başdanışman seçmeliydi. Başdanışmanlık görevini yürütebilecek düzeydeki talebelerini topladı ve durumu açıkladı:- Bana yardımcı olacak bir başdanışman lazım. Birazdan vereceğim problemi çözen kişi benim başdanışmanım olacak.

Bunu söyledikten sonra sehpanın üzerine, zarif bir gülün bulunduğu antika bir vazo koydu. Üstad "İşte problem bu", dedi ve öğrencilerine başka hiçbir şey söylemeden gözlerini yumdu. Herkes vazonun ve gülün güzelliğine hayran oldu. Ortada bir problemin olduğunu ve onun çözümünün bulunması gerektiğini bilen talebeler kafa yormaya başladılar.

Ansızın talebelerin birisi yerinden kalktı ve elinin tersiyle sehpadaki vazoyu yere savurdu. Üstad gözlerini açtı ve "Artık benim başdanışmanımsın", dedi. Talebeler olan biteni anlayamadı. Üstad ise sözlerine şöyle devam etti:- Sizler problemin içindeki cazibeye kapılarak onu çözmekten aciz kaldınız. Bu kardeşiniz ise problemin problem teşkil ettiğinin bilincinde olarak onu ortadan kaldırdı. Hayatımızda cazibesine kapıldığımız bir sürü problem olur, kalbi okşayan ama sorun yaratmaktan başka işe yaramayan ve vazgeçmek istemediğimiz ilişkiler, alışkanlıklar ve istekler gibi. Önemli olan çözüme odaklanmaktır, bizi çözümden uzaklaştıran problemin içindeki güzelliğe değil.

PAULO COELHO

Ayten Teyzeyle Çok Güzel İlgileniyormuşsun...

Kuzey Kutbu’nu geç olmadan kurtarmalıyız:



Grönland’da buzullarda sadece 4 günde yaşanan erime inanılmaz. Dünyamız buzdolabını kaybetmek üzere. Bu tüm dünya ve insanlık için büyük bir tehlike. Kuzey Kutbu’nu geç olmadan kurtarmalıyız:

http://savethearctic.org/tr/

29 Temmuz 2012

Pirinç Zeka Testi...Bir çift gözü 1 dakikadan sonra bulanın vay haline...

http://youtu.be/cc-z5stM1fk

SULARIN PH DERECELERİ ...SAĞLIĞINIZ İÇİN

--Zayıflamada PH Mucizesi" isimli kitapta bana çok çarpıcı gelen bir kısmı paylaşmak istedim.


Kitap, vucudumuzun en büyük düşmanının asit olduğunu belirtiyor.

Vücüdumuzda asit, ya içtiğimiz-yediklerimizden yada strese bağlı kendiliğinden oluşuyor.

Vücut, asidin zararını engellemek için kalkan görevi gören yağa ihtiyaç duyuyor. Vucudumuzda asit çoğaldıkça daha çok yağa ihtiyaç duyuyoruz ve daha çok yağ aldıkça da daha da şişmanlıyoruz.

Sağlıklı, enerjik, genç yaşamanın temeli, vucudumuzu yıpratan, enerjimizi çalan, şişmanlatan, yaşlandıran en büyük düşmanımız olan asidi, vucudumuzdan en kısa zamanda uzaklaştırmak.

Bunun için de alkalik derecesi yüksek gıda ve içecekleri içmemizi öneriyor kitap.

Kimya-biyoloji dersinden hatırlayacağınız üzere, bir gıdanın asidite-alkalik derecesini pH derecesi belirliyor.

0-14 arasında değişen pH, 7 de nötr, 7 den küçük 0(sıfır) a ne kadar yakınsa, gıda o derece asidik, 7 den büyük 14 e ne kadar yakınsa, o derece alkalik.

Alıntı

 


 

Aşağıdaki resimde ne görüyorsunuz?gözünüze ilk çarpan şeyi aklınızda tutun ve aşağıdaki yorumları okuyun:)

Altı ayrı parçaya bölünmüş lale: Bu aralar duygularınızla değil, mantığınızla hareket ediyorsunuz. Yeni kararlar alma aşamasındasınız bu iş ya da aşk hayatınızla ilgi olabilir. Eğer lalenin içinde var olan karışık çizgilere gözünüz takıldıysa ve onların ne olduğunu anlamaya çalıştıysanız; kafanız karışık ve yoğunlaştığınız bir konuyu sürekli düşünüyorsunuz. Lalenin altı ayrı parçadan oluştuğunu fark ettiyseniz; sizinde kafanız tıpkı lale gibi bölünmüş ve her biri ayrı bir şey düşünüyor. Üstünüze yıkılan sorumluluk çok ve bazen altından kalka bilir miyim diye düşünüyorsunuz.

Lalenin etrafına açılan iki dal: Düşüncelerin yoğunlaştığı ve kendinizi yalnız hissettiğiniz bir dönemdesiniz. Hangi anlamda olursa olsun çok sevdiğiniz biri ile konuşmak size iyi gelecektir. Zaten güvendiğiniz birinden akıl almaya ihtiyacınız olduğunun farkındasınız. Eğer dallara dolanmış sarmaşığı fark ettiyseniz; hayata olan kırılganlığınız azalmış ve bir yerler yeniden hayata tutunmaya çalışıyorsunuzdur.

Resmin ortasında bulunan çiçek ve etrafındakiler: bu sizin duygusal anlamda yüreğinizin dolu olduğunu(Doludizgin aşkı yaşadığınızı.) gösterir. Yani aşk kapıyı ya çaldı ya da çalacak. Etraftaki diğer çizgilere ve salyangoza benzeyen şekle takıldıysanız; karşıda ki insana kendinizi rahat ifade edemediğiniz için canınız yanıyor ve bu kendi iç dünyanıza kapanmanıza neden oluyor. Ben büyük çiçeğin üzerindeki, iki ince dalı gördüm diyorsanız; iki insan arasında karar veremiyorsunuz, ama birine duyduğunuz aşkın diğerine duyduğunuz aşktan çok daha fazla olduğunun farkındasınız.

Bir dalla uzatılan elma: Hayatta çok çalışıp az kazandığınızı artık ektiklerinizin biçme zamanının geldiğini düşünüyorsunuz. Bu elma sizin hayatınızda verimi ifade ediyor çok çalışıp birçok şeyi ihmal ettiğinizi de. İki işle aynı anda uğraşıyorsunuz ve çalışmaktan zevk alıyorsunuz, emeğinizin karşılığını almak sizi mutlu ediyor.


Resmin sonunda var olan hayat kökleri:
sizde eğer burayı görenlerdenseniz; hayatta kopamayacağınız tek yer aileniz. Çünkü onlarla iyi diyalog kurabildiğiniz bir çocukluk geçirdiniz. Onlar sizin için çok değerli ve ailenin bütün sorunu sizin sorununuz o kadar ki kendinize dahi vakit ayıramıyorsunuz

Her düşüncenizin, herkesin görebileceği şekilde yayıldığını düşünün semaya...

Baba, Annemden Boşan Mualla Teyzeyle Evlen,O Çok Güzel...

David Garrett plays Beethoven's 5th

http://youtu.be/G-iCX8s7aJg

Sızım elif sızısı...

Eşleriyle Alışverişe Giden Erkekler...

Mutluluğum belki de şundan ileri geliyor;

Mutluluğum belki de şundan ileri geliyor;
bende olanlara seviniyor ve şükrediyorum,
olmayanların üzerine de düşmüyorum..!!

*Tolstoy

Karpuzun Faydaları…

Yaz mevsiminin vazgeçilmeyen meyvesi olan karpuzun pek çok yararı bulunur. Sağlıklı zayıflamadan, kan basıncının dengelenmesine, kadar çok sayıda yararı olan karpuzunyazmevsimindebolboltüketilmesi önerilmektedir.

Karpuz bedenimizi temizleyiciözelliğe sahiptir. Karpuzun %95′i su olduğundan böbrekleri çok iyi çalıştırmaktadır. İdrar söktürücüdür. Böbrekteki üre ve ürat tuzlarını temizleyiciözelliği vardır.

Bunun dışında kum dökme, taş düşürmeye de etkilidir. Bolbol B, C vitamini ve anti-oksidan içermektedir. İçeriğindeki yüksek potasyum ve Beta Karoten maddesi sayesinde kalp krizine karşı koruyucu özelliği bulunur.

Karpuz tam anlamıyla bir şifa kaynağıdır. Bol miktarda su içermesi ve şeker barındırmaması, ayrıca boşaltımı hızlandırması gibi özellikleriyle kilo vermeyi hızlandırır.

Yemekten hemen sonra tüketilen karpuz, şişkinlik ve sindirim zorluğu meydana getirir. Karpuzu açken tüketmek, içerdiği faydalardan azami şekilde yararlanılmasını sağlar. Bu nedenle karpuzun yemeklerden çok önce veya yemeklerden epeyce sonra tüketilmesi gerekir.

Sıcağın Çaresi… Günün Fotosu…29/07/2012

Adam Buddha’ya bakar: “Dün yaptığım şey için beni affet.”


"Günlerden bir gün: Buddha bir ağacın altında öğrencileriyle oturmaktadır. B ir adam gelir ve yüzüne tükürür. B uddha yüzünü siler ve adama sorar, “ B aşka? B aşka ne söylemek istiyorsun?” Adam şaşırır, çünkü bir insanın yüzüne tükürülünce “ B aşka?” diye sormasını beklememiştir. B öyle bir deneyimi yoktur. Daha önce insanları hep aşağılamıştır ve onlar da kızarak tepki vermiştir. Ya da korkudan gülümsemiş ve adama yaranmaya çalışmışlardır. Ama B uddha ikisini de yapmamış, ne öfkelenmiş, ne de korkmuştur. Sadece düz bir şekilde “ Başka?” diye sormuştur. Tepki vermemiştir.

Ama Buddha’nın öğrencileri öfkelenir, tepki verir. En yakın öğrencisi Ananda der ki: “ Bu çok fazla, buna tahammül edemeyiz. Sen öğretine devam et, biz de şu adama bunu yapamayacağını gösterelim. Cezalandırılması gerekiyor. Yoksa herkes aynı şeyi yapmaya başlar.”

Buddha konuşur:”Sesini çıkartma. O beni kızdırmadı, ama siz kızdırdınız. O bir yabancı, buralara yeni gelmiş. Benim hakkımda bir şeyler duymuş olmalı; ‘bu adam tanrı tanımaz, tehlikeli, insanları yoldan çıkarıp yanıltıyor’ gibi şeyler. Benim hakkımda bir fikir edinmiş. O bana tükürmedi, kendi fikrine tükürdü; beni tanımıyor ki, bana nasıl tükürmüş olabilir? Eğer düşünürseniz, o kendi zihnine tükürdü. Ben onun bir parçası değilim, ve görüyorum ki bu zavallı adamın söyleyecek başka bir şeyi olmalı. Çünkü bu, bir şey söylemenin bir yolu; tükürmek bir şey söylemenin bir yolu. Bazen dilin yetmediğini hissettiğin anlar olur; derin sevgide, yoğun öfkede, nefrette, duada. Dilin yetmediği yoğun anlar olur. O zaman bir şey yapman gerekir. Derin sevgi duyduğunda, birine sarılırsın; ne yaparsın orada? B ir şey söylersin. Çok öfkelendiğinde birine vurursun, tükürürsün, bir şey söylüyorsundur. B u adamı anlayabiliyorum. Söyleyecek başka bir şeyi daha olmalı. O yüzden ‘ Başka?’ diye sordum.”

Adam daha da çok şaşırır! Ve Buddha öğrencilerine der ki: “Siz beni daha çok kızdırdınız, çünkü siz beni tanıyorsunuz, benimle yıllarca yaşadınız, ama yine de tepki veriyorsunuz.”

Şaşıran, kafası karışan adam evine döner. Bütün gece uyuyamaz. Bir buddha gördükten sonra artık eskisi gibi uyumak zordur, mümkün değildir. Bu deneyim tekrar tekrar aklına gelir. Ne olduğunu kendine açıklayamaz. Titreme, terleme nöbetleri geçirir. Böyle bir adama hiç rastlamamıştır; bütün zihni, bütün kalıpları, bütün geçmişi dağılır.

Ertesi sabah geri döner. Buddha’nın ayaklarına kapanır. Buddha sorar: “ Başka? Bu da sözle söylenemeyeni söylemenin başka bir yolu. Ayaklarıma dokunduğun zaman, sözcüklere sığmayan, sıradan dille anlatılamayan bir şey söylüyorsun.” Buddha devam eder: “ Bak Ananda, bu adam yine burda, bir şey söylüyor. Çok derin duyguları olan bir adam bu.”

Adam Buddha’ya bakar: “Dün yaptığım şey için beni affet.”

Buddha cevap verir: “Affetmek mi? Ama ben, dün o hareketi yaptığın adam değilim ki. Ganj nehri sürekli akıyor, o hiçbir zaman aynı Ganj değil. Her adam bir nehirdir. Senin tükürdüğün adam artık burada değil; aynı onun gibi görünüyorum, ama aynı değilim, bu yirmidört saatte öyle çok şey oldu ki! Nehirden çok su aktı. O yüzden seni affedemem, çünkü sana kızgın değilim."

“Ve sen de yenilendin. Görüyorum ki sen dün gelen adam değilsin, çünkü o adam kızgındı. O kızgındı, ama sen önümde eğilip ayağıma dokunuyorsun, nasıl aynı adam olabilirsin? Sen o değilsin, o yüzden bunu unutalım. O iki adam; tüküren adam ve tükürülen adam, artık yok. Yakına gel. Başka şeylerden konuşalım

Oya Sever Hanım'dan alıntıdır.

Bankadan mesaj 3 tane 250 liralık alışverişe 20 lira bonus...

Tokyo Saatine Göre İftar...

28 Temmuz 2012

Paul McCartney Hey Jude London Olympic

http://youtu.be/S9P1WdMozg4

Sattım Gitti...

Yaşama sevinci insanın içinden gelir...

İlk Gördüğünüz Kelime Sizsiniz...

İnsan en çok kendinden yorulur.

İnsan  en çok kendinden yorulur.

Haydar Ergülen

İnsanda en büyük hata:

Bizi mutlu edecek 12 çeşni...

London 2012 Olympics Opening Ceremony 3

http://youtu.be/YWtyXbub_fk

Sen huzurlu olduğunda insanlar sana yaklaşır...

27 Temmuz 2012

Bilgisayat Terimlerinin Osmanlıca Mealleri...

Olumlamalar Üzerine

Arkadaşlar olumlamalar üzerine aklıma bir şey takıldı...Şimdi biz olumlama yapıyoruz ya bu gerçek duygularımızı bastırmak oluyor mu acaba?

Yoksa zihnimizi tekrar programlamak mı?

Ne düşünüyorsunuz yorum yazın bana...

Tanrı Daima Tebdil- i Kıyafet Gezer

Hayatını değiştirecek roman bu işte!
Bir düşünün. İntihar etmek üzeresiniz. Bir adam hayatınızı kurtarıyor, ama karşılığında sizinle bir anlaşma yapıyor. Bundan sonra o ne söylerse sorgusuz sualsiz yapacaksınız. Kendi iyiliğiniz için... Çaresiz, kabul ediyorsunuz ve hayatınızın iplerini tıpkı bir kukla gibi başkasının ellerine bırakıyorsunuz. Ve hayatınız eskisinden çok daha güzel oluyor. Yine de şüpheleriniz var: Bu adam aslında kim? Çevresindeki gizemli kişilerin sırrı ne? Sizden aslında ne istiyor?

Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer, kendi kendimize koyduğumuz engelleri, korkularımızı ve önyargılarımızı nasıl aşacağımızın, kaderimiz sandığımız mutsuz bir yaşamı, bizi mutluluğa götüren bir yolculuğa nasıl dönüştüreceğimizin hikâyesi.

"Laurent Gounelle bir mutluluk fabrikatörü... Eğer mutluluğun bir reçetesi varsa, Gounelle o reçeteyi biliyor olmalı."
Le Figaro

"Yeni Coelho."
L'Express

"İnsanın kendini arayışı ve başkasını anlaması hakkındaki bu benzersiz roman, kendine güven ve özgürlük üzerine işe yarar tavsiyeler veriyor."
France Soir

"Sürükleyici ve kolay okunan bir kitap. Hem iyi bir kişisel gelişim kitabı hem de güzel bir roman. Bayıldım!"
Critiques Libres

"Sonuna kadar gizemini koruyan, mizahi ve şiirsel bir roman."
L'est-éclair


Yazar:Laurent Gounelle
Çevirmen:Işık Ergüden

PEYNIRLI KABAK ROLL...

Photo: Yaz gunlerine cok yakisan, cok hafif ve lezzetli bir tarif, PEYNIRLI KABAK ROLL...- 3 adet kabak - 1 corba kasigi zeytinyagi- Tuz- Taze cekilmis karabiber- 5 corba kasigi keci peyniri- 1 kase dogranmis maydonoz, nane- 1 kase baby ispanak* Kabaklari ince dilimler halinde dograyin. Her iki tarafa da zeytinyagi surup izgarada veya tost makinasindapisirin.* Bu esnada keci peyniri, tuz, karabiber, dogranmis maydonoz ve naneyi de ekleyin. Tum malzemeleri karistirin.* Pisen ispanaklarin icine, hazirladiginiz peynirli karisimdan 1 tatli kasigi kadar koyun.* Uzerine 2-3 yaprak baby ispanagi yerlestirin.* Sicak servis yapin. Muhtesem lezzetiniz hazir, afiyet olsun!Yaz gunlerine cok yakisan, cok hafif ve lezzetli bir tarif,

- 3 adet kabak

- 1 corba kasigi zeytinyagi

 - Tuz ...

- Taze cekilmis karabiber

 - 5 corba kasigi keci peyniri

 - 1 kase dogranmis maydonoz, nane

 - 1 kase baby ispanak


* Kabaklari ince dilimler halinde dograyin. Her iki tarafa da zeytinyagi surup izgarada veya tost makinasinda pisirin.

* Bu esnada keci peyniri, tuz, karabiber, dogranmis maydonoz ve naneyi de ekleyin. Tum malzemeleri karistirin.

* Pisen ispanaklarin icine, hazirladiginiz peynirli karisimdan 1 tatli kasigi kadar koyun.

* Uzerine 2-3 yaprak baby ispanagi yerlestirin.

* Sicak servis yapin. Muhtesem lezzetiniz hazir, afiyet olsun

Esas Degistirmem Gereken Kendimim!

Delikanlinin biri vaktiyle, aradiklarini Tasavvuf kitaplarinda bulmus... Kitaplari okudukca meraki artmis! Cok etkilenmis... Ogrendigi hakikatler karsisinda hayretler icerisinde kalmis... "Hay Allah" demis "Hakikatin ne oldugundan kimsenin haberi yok oysa! Dunya alem bilgisizlik ve gaflet icinde yasiyor. Insanlar daha Allah'i bilmiyorlar, kendilerini tanimiyorlar... Din diye putlara ya da hayallere tapiyorlar. Bos yere de kavga gurultuyle birbirlerini uzup kiriyorlar".

"Bu yasta bunlari farketmem cok iyi oldu" diye dusunmus. "Benim simdi esas isim bu bilgileri tum dunyaya yaymak, insanlara isin gercegini aciklamak olmali. Eger insanlar bu hakikatleri farkederlerse, hersey degisir, kimse karsisindakine zarar veremez; o zaman dunya gulluk gulistanlik olur, insanlar huzur icinde yasar... Ben de insanliga iyi bir hizmet vermis olurum...

Derken dusmus yollara, bir memleketten otekine baslamis dolasmaya. Gittigi her yerde anlasabildigi insanlarla dostluklar kurup, bildiklerini baslamis paylasmaya! Dinleyen buldukca anlatmis; anlattikca kendisi de yeni seyler farketmis... Yillar gecmis, gel zaman git zaman, yasi gelmis yirmilerden otuzlara... Bir gun, sakin bir koseye cekilip dusunmeye baslamis. Gecen zamana donup soyle bir bakmis; gosterdigi gayreti ve olup biteni muhakeme etmis. Bakmis ki sonucta dunya yine hep ayni, degisen hic bir sey olmamis! Dostluklar da, kavga gurultuler de aynen eskisi gibi devam edip gidiyor... Bilen biliyor, bilmeyen bilmiyor..."Yahu" demis, "ulkeler degistikce, insanlar da degisiyor; her milletin farkli deger sistemi, farkli birikimi ve farkli bakis acilari var. Bilip tanimadigim toplumlara benim bu bilgileri anlatip, birseyleri degistirebilmem cok guc! En iyisi ben kendi memleketime emek vereyim. Kendi lisanimdan anlayanlarla daha iyi paylasirim bu bildiklerimi...

Baslamis bu kez koy koy, kasaba kasaba gezmeye memleketini...Her gittigi yerde ilgiyle karsilanmis. Sohbetler etmis, kitaplardan pasajlar okumus... Derken, yasi gelmis kirklara... Bakmis ki, kendi memleketinin insanlari da cesit cesit. Her bir koyun farkli adetleri, farkli anlayislari var. Kime ne soylerse soylesin, kolay kolay vazgecmiyor insanlar bildiklerinden... Kimi soylenenleri oyle anliyor, kimi boyle! Bilen yine biliyor, bilmeyen bilmiyor! Seven yine seviyor, soven yine sovuyor"Hey hat" demis, "bu insanlara benim bir faydamin olmasi cok zor! Iclerinde tek tuk anlayan ciksa da, onlarla da butun omrumu gecirmem mumkun degil! Ben bunun yerine hic olmazsa kendi esime dostuma yoneleyim. Biraz onlara tatli dille birseyler anlatayim. Baskalari nasil olurlarsa olsun, beni taniyip sozumu dinleyenlerle sevgi ve hosgoru yayan ornek bir topluluk olalim bari...

Ama ne fayda...Sonucta bir kez daha ayni gercekle karsilasmis... Bu arada kirkli yaslar da kalmis geride. Derken, son careyi bulmus. "Ben kimseden mesul degilim, kendi ailem ve cocuklarimdan baska" demis. "O zaman kalan zamanimi coluk cocuguma ve yakinlarima bildiklerini anlatarak degerlendirmeye bakayim" demis...

Baslangicta hersey yolunda gitmis. Adam her sabah yeni bir hevesle uyanmaya baslamis. Derken, zaman her zamankinden hizli gecmeye baslamis. Yillar birbirini kovalamis... Yas ellilere varinca, yine bir gun durup dusunmus. Bakmis ki, aslinda ev halkinda da degisen pek birsey yok. Hersey degismis, iyi gidiyor gibi gorunse de, birgun ola ki tabiatlarina ters gelen birseyle karsilassalar, al takke ver kulah, yollar yine karisiyor. Konusulanlar unutuluyor, herkes kendi tasasinin pesine dusuyor. Buyukler buyuklugunu, kucukler kucuklugunu devam ettirip gidiyor... Caresiz, adam cekmis elini etegini etraftan. "Demek ki takdir boyle" demis; "benim pek de yapabilecegim birsey yokmus"...

Zamanla adamin saci sakali agarmis, bembeyaz olmus. Altmislar da birer birer tukenmis... Artik, omrunun son gunlerinin yaklasmakta oldugunu hissetmis. Gunler geceleri, geceler gunduzleri takip ederken, yine bir gun sabaha dogru ruyasinda nur yuzlu, ak sacli bilge zati gormus ve ondan yasamin gercegine dair su sozleri isitmis:

"Kalktigin bir sabah kesinlikle son sabahin olacaktir!"

O an kafasinda bir isIk yanmis: "Hey hat" demis, "Dunya alemi degistirmeye calistim, omrum gecti!.. Meger gozum hep disardaymis. Oysa, benim esas degistirmem gereken kendimdi, kendime bakmaliydim; onu unuttum!.. Herseyi yerli yerince goremedim, degistirmeye calistim. Onun icin de hic degisemedim, hicbir sey de degismedi..."

Ve seslenmis kendisine gun dogdugunda:

Uyan ey gozlerim uyan!.. Uyan uykusu cok olan uyan!.."

"Kalktigin bir sabah kesinlikle son sabahin olacak!"

kAYNAK:ŞİFA ÇEMBERİ

Bazen haykırırsın kimse duymaz...

Davulcu Sabri’den Mesaj Var…

Sarımsak vitamin Deposu


Sarımsak Faydaları Uzmanların tespitlerine göre, sarımsağın insan sağlığı açısından en önemli faydaları şöyle:

Ölümlere sebep olan atardamar kireçlenmesine iyi geliyor.

Yara ve çıbanları iyileştiriyor.

Krampları yok ediyor.

Akciğeri, karaciğeri, safra kesesini ve kalbi kuvvetlendiriyor.

Bağırsak kurtlarını ve diğer parazitleri öldürüyor.

Mide ve bağırsakları dezenfekte ediyor. zararlı bakterileri yok ediyor.

İştahı açıyor. Nezleyi yok ediyor. nefes borusu rahatsızlıklarına, bronşite çok iyi geliyor.

Veremlilere sarımsak yemeleri tavsiye ediliyor.

Tansiyonu düşürüyor. Ateşi düşürüyor.

Bağırsak gazlarını ortadan kaldırıyor.

Grip mikrobunu öldürerek vücudu bu hastalığa karşı koruyor.

İdrar yollarında taş oluşumunu engelliyor.

Kalp adalelerini güçlendiriyor.

Kalbi besleyen kroner damarları genişletiyor.

Cinsel gücü arttırıyor. İdrar söktürüyor.

Vücudu sivrisinek ve haşerelerden koruyor.

Safra salgısının salınımını arttırıyor. Kabızlığı önlüyor.

•Sarmısak, bedenin bağışıklık sistemini uyarır, yani antibiyotiklere benzer etkiler yaparak bedendeki enfeksiyonlara karşı savaşır: Bu bağlamda nezle, soğuk algınlığı, uçuk; mide, bağırsak ve mantar iltihapları, Arpacık gibi bakteri, virüs ve mantarların oluşturduğu enfeksiyonlar sayılabilir.

•Kandaki kolesterol düzeyini düşürür: Yapılan araştırmalar, Günde iki diş sarımsak yiyen kişilerin kolesterol düzeyinde, kısa dönemde %10'luk düşüşlerin gerçekleştiğini ortaya koymuştur.

•Sarmısak, kanı sulandırır ve kan dolaşımını hızlandırır: Bu sayede sarmısak, kalp krizi ya da felç geçirmeye neden olabilecek damar tıkanıklıklarını önler.

•Yüksek tansiyonu düşürür: Araştırmalar, makul düzeyde sarmısak alımının bile bu etkiyi sağladığını göstermektedir.

•Sarmısak, kan sekerinin düzeyini düşürür: Bu sayede bazı şeker hastalarına sarmısak yemenin iyi geldiği yapılan bilimsel araştırmalarla saptanmıştır.

•Bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltır. Yapılan araştırmalarda sarmısak tüketen kişilerde, özellikle mide kanserine yakalanma tehlikesinin azaldığı belirlenmiştir

Kaynak:Doğadan gelen sağlık

Kendin ol...

Öp bi kere yeter...

Hey hamile bayanlar…Verda Calvey Photography ile doğum anını sonsuza taşıyın…

Hey hamile bayanlar…

Yeni doğum yapmış olanlar Verda ile bu anlarınızı sonsuzlaştırmayı unutmayın…

Profesyonel bir bakışla bu mucize anları sonsuza taşıyın…

Sonradan pişman olmayın unutmayın bu anların tekrarı yok…

Hadi ne duruyorsunuz Verda Calvey Photography bir tık uzağınızda…

Benden söylemesi…

https://www.facebook.com/#!/verda.calveyphotography

Tel:0532 310 44 46

Mail:verdacalvey@gmail.com

Hayatın Matematiği...

Evim der ki, "Beni bırakma, çünkü burada senin geçmişin yaşıyor."

Evim der ki, "Beni bırakma, çünkü burada senin geçmişin yaşıyor."
Yolum der ki, "Gel ve beni izle, çünkü ben senin geleceğinim."
Ve ben hem eve, hem de yola derim ki, "Benim ne geçmişim, ne de geleceğim var.
Eğer kalırsam, kalışımda bir ayrılış vardır; gidersem, ayrılışımda bir kalış.

Halil Cibran

Şifa Taşları;HANGİ TAŞ HANGİ HASTALIĞA İYİ GELİR?

AGAT (Akik) ;



Dolaşım sistemi, cinsel organlardaki her türlü rahatsızlıklar, sinir sistemi rahatsızlıklarına karşı kullanılır. Hamilelikte bebeği koruması için devamlı taşınmalıdır, hasta ve yorgun gözlere göz kapaklarının üzerine konularak gözler dinlendirilir.

AKUAMARİN;
Tiroit, hormon dengesini sağlar, dolaşım bozukluklarından oluşan her türlü rahatsızlıklara, astım, bronşit, grip, boğaz ağrısı, damar tıkanıklığı, yaşlılarda unutkanlık problemlerinde etkilidir.

ALTIN;
Romatizmaya (artrit ve artroz) karşı yararlıdır, hormon düzenini dengeler, yemek düzenini dengeler.

AMAZONİT;
Rahim ile ilgili rahatsızlıklardaetkilidir, doğum esnasında, kas ağrılarına özellikle boyun ve sırt bölgesindeki kasların gevşemesine yardımcı olur, migren, kalp problemlerine, dolaşım bozukluklarında çok etkili bir taştır. Metabolizmayı hızlandırır sinir sistemini dengeler.

AMATİST;
Cilt hastalıklarına, migrene karşı yararlıdır, sinir sistemi için sakinleştirici etkisi vardır, yüksek ve düşük tansiyonu dengeler, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, kanı temizler.

AVENTURİN;
Kalp bölgesine yararlıdır, bağırsak hastalıklarına etkilidir, yüksek kolestrolü düşürür, vücuttaki şişkinliği giderir, kabızlık ishal, cilt problemlerine, (akne, alerjiler) karşı etkilidir.

AY TAŞI;
Kadınlarda cinsel organdaki sorunlara, hipofizi etkileyerek hormon dengesini düzenler, tiroidi dengeler, metabolizmayı hızlandırır, sindirimi düzenler.

AZURİT;
Gözle ilgili her türlü rahatsızlıklara, yumurtalık ve adet sancılarına, karaciğer rahatsızlıklarına etkilidir,tiroidi dengeler, bağışıklık sistemini güçlendirir.

BAKIR;
Sinir sistemini korur, kas gerginliklerini ve romatizmaya bağlı her türlü ağrıları hafifletir, kan ve kan dolaşımını dengeler, bağışıklık sistemini güçlendirir, gripten korur, kansızlığa iyi gelir.

BERİL;
Karaciğer hastalıklarına, ishal, kabızlık, solunum yolu hastalıklarına, göz rahatsızlıklarına karşı etkilidir.

FİRUZE (TURKUAZ)
Solunum yolu hastalıklarına, boğaz ağrılarına, akciğer enfeksiyonlarına, diş problemlerine, diş eti rahatsızlıklarına  karşı etkilidir. Tiroit bezini olumlu etkiler.

GRANAT (LAL)
Bağışıklık sistemini güçlendirir, kasları güçlendirir, kan dolaşımını düzenler, karaciğer, böbrek, dalak ve pankreası olumlu etkiler.

HEMATİT;
Kanla ilgili tüm rahatsızlıklarda özellikle kansızlıkta, kanamalı bölgeye direkt konulursa kanı durdurma özelliği vardır. Varis gibi damar tıkanıklıklarına çok etkili bir taştır.

İNCİ;
Kemik ağrılarına, migrene, mide, dalak, bağırsaklar, beslenmeye bağlı cilt alerjilerine karşı çok etkilidir.

KALSEDON;
Solunum yolu hastalıklarında, ses telleri rahatsızlıklarında, kan basıncından dolayı oluşan göz hastalıklarında etkilidir.

KALSİT;
Kemik yapısı için önemli bir taştır, kemik erimesi, saç, diş ve tırnaklara özellikle çok iyi gelir. Yeşil kalsit düşük tansiyon ve kalp dolaşım sistemine etkisi büyüktür.

KAPLAN GÖZÜ;
Kemikleri ve eklemleri güçlendirir. Astım hastaları için bu taş çok etkilidir bu taşı yanlarında taşımaları lazımdır. Migren, baş ağrısı, hafıza zayıflamasına çok etkilidir.

KARNEOL;
Bağışıklık sistemini güçlendirir, mide karaciğer, böbreklere çok etkilidir, diş ve diş eti hastalıklarında kullanılır.

KEHRİBAR;
Sivilce, akne, siğil, egzema, gibi her türlü cilt problemine, eklem hastalıklarına, artrit, gut romatizma, boğaz enfeksyonlarına karşı etkilidir.

KUVARS (DAĞ KRİSTALİ)
Birçok hastalığa iyi gelir, özellikle damar tıkanıklarına, mide ve bağırsak hastalıklarına,felce karşı çok etkili bir taştır.

MALAHİT;
Bel fıtığı, romatizma eklem iltihapları, astıma karşı etkilidir, dolaşım sistemini dengeler, tansiyonu düşürür, sakinleştirici etkiye sahiptir bundan dolayı rahat bir uyku sağlar.

MERCAN;
Kalsiyum etkisi olduğundan özellikle menopoz döneminde kadınların devamlı takmaları gereken bir taştır. Kan ile ilgili her türlü hastalığa iyi gelir. Kalbi ve dalağı güçlendirir.

OPSİDYEN;
Kan dolaşımını düzenler, virütik hastalıklara, cilt mantarlarına, sindirim organlarındaki hastalıklara iyi gelir.

PEMBE KUARTS;
Kan ve kan dolaşımı üzerinde çok etkilidir. Kan dolaşımını düzenler, cinsel organlardaki hastalıklara karşı çok etkilidir.

SİTRİN;
Mide, bağırsak, dalak ve pankreas fonksiyonlarını, güçlendirir. Şeker hastalıklarına çok etkilidir.

TURMALİN;
Solunum yolu hastalıklarında, astım bronşit gibi hastalıklarda, kanın temizlenmesinde etkilidir, karaciğerin işlevini aktive eder. Vücudun hormon dengesini düzenler.

YEŞİM;
Böbrekler için etkili bir taştır. Toksin atımında da çok faydası vardır. Kalbi dolaşım sistemini ve sinir sistemini güçlendirir

Kaynak:Beki Bisa