27 Aralık 2011

İnsan Evriminin Değişmez Formulü Altı Basamaktır...

1.Önce doğayı seveceksin ( Doğaya hiç bir şekilde zarar vermemek)

2. Hayvanı seveceksin ( Hayvanı menfaatsiz beslemk, sorumluluğunu almak)

3.İnsanı seveceksin ( Her sahada sosyal yardımlaşma)

4. Düşmanı seveceksin ( Sana zarar vereni tutmak, onu bağrına basıp cemiyete kazandırmak)

5. Kendini seveceksin. ( Kendinle barış içinde olacaksın)

6.Bütünü seveceksin (seveceksin yaratılmışı, yaratandan ötürü)

Kaynak: Bilgi Kitabı

Selim abi dün evrim geçirmiş...

Nefret, bir nevi zihni işgal etmektir...



 

Nefret etmeyin.

Nefret, bir nevi zihni işgal etmektir.

Ve bu  sizi, nefrete neden olan konuya esir eder.

İnsanlığa olan güveninizi hiç kaybetmemelisiniz...

İnsanlığa olan güveninizi hiç kaybetmemelisiniz. Çünkü insanlık bir okyanustur; okyanusa damlayan birkaç damla onu kirletmez.

Bugün,kalan hayatının ilk günü...



 

Bugün,kalan hayatının ilk günü.

Don Juan DeMarco (1994)

Sevgili EGO'cum uzunca bir süre SEN ‘ i BEN sanarak yaşamış, senden ibaret sanmışım kendimi...

Sevgili EGO'cum uzunca bir süre SEN ‘ i BEN sanarak yaşamış, senden ibaret sanmışım kendimi...Ama artık farkındayım “ Ben senden ibaret değilim “ .Oyununu bozuyorum...Efendi BEN ..köle SEN'sin...Beklediğin olmayınca veya sahip olduklarını kaybedince üzüldün, kırıldın, isyan ettin, pişman oldun, kızdın, öfkelendin, suçluluk duydun, değersiz hissettin...Artık oyun bitti...

Spain's festival of fire- Las Fallas 2010

http://youtu.be/wS6sa1H2noU

MARANGOZLARIN AZİZİ SAN JOSE (Hz.YUSUF) ANISINA KUTLANAN BİR FESTİVAL.ÇOCUKLARA OYUNCAK YAPAN SAN JOSE'NİN ATELYESİ VE YAPTIĞI OYUNCAKLAR,ÇIKAN YANGINDA KÜL OLUR.BU OLAYIN ANISINA VALENCİA'LILAR AHŞAP HEYKELLER YAPARLAR VE FESTİVAL SONUNDA DA YAKARLAR...

İntikam alma gucu varken bagislayici olmak...

Karsilik beklemeden sevmek,

İntikam alma gucu varken bagislayici olmak,

Tanimadigin birine yardimci olmak,

Kendinle hesaplasip zayifliklarin ustune gidip cozmek

İnsanlari seven erdemli kisiligin karekter ozellikleridir.

Psikolog Cetin Alkan

Kaderiniz Ve Yolunuz Açık Olsun, Hayat Acele Etmeye Gelmez.

Yıllar önce, çok uzaklarda bir adam varmış. Bu adam çalışmak amacı ile çok uzakl...ara gitmiş ve yıllarca çalışmış. Sonunda memleketine dönme zamanı gelmiş. Bu çalışma sürecinde toplam 3000 akçe biriktirmiş ve evinin yolunu tutmuş. Evine doğru giderken yolu büyük bir şehirden geçmiş. Yolda yürürken köşe başında birisi "Bir nasihat bin akçe, bir nasihat bin akçe" diye bağırıyormuş. Adam düşünmüş: 'Nasıl olur, bir nasihati bin akçeye satarlar, ben yıllarca çalıştım ve sadece 3000 akçe biriktirdim' Bu ise pek akli ermemiş ama merak iste. Duramamış ve adama bin akçe vererek o nasihati satın almış. Nasihat " KADERDE NE VAR İSE O ÇIKAR" ve yoluna devam etmiş...


İlerde yine köse başında başka bir adam bağırıyormuş "bir nasihat bin akçe" diye. Adam yine dayanamamış bin akçe de o adama vermiş ve ikinci nasihati da satın almış. İkinci nasihat da: GÖNÜL KIMI SEVERSE GÜZEL ODUR"…


 Son kalan bin akçesi ile de yoluna devam etmiş. Tam şehrin çıkışında yine köşe başında bir adam bir nasihati bin akçeye satıyor. Adam bir parasına bakmış, bir de nasihati satan şahsa, dayanamamış ve kalan son akçesiyle de o nasihatı satın almış. Son nasihatte: "HİÇ BİR İŞ ACELEYE GELMEZ".


Parasız yoluna devam etmiş. Şehrin çıkışında büyük bir topluluk ile karsılaşmış. Topluluk telaş içindeymiş. Yaklaşmış ve oradakilerden birine neler olduğunu sormuş. Oradan birisi açıklamış, demiş ki : Burada şehrin tüm su ihtiyacını karşılayan bir kuyu var, ama kuyunun içinde de canavar var. Canavar suyu tutmuş, göndermiyor. Aşağıya kim indiyse bir türlü çıkamadı. Şimdi herkes korkuyor aşağı inmeye" Adam düşünmüş ve ilk satın aldığı nasihat aklına gelmiş. "KADERDE NE VAR İSE O ÇIKAR" aşağı inmeye karar vermiş.


 Aslında bu nasihatleri herkes bilir ama uygulayabilmemiz için belli bir bedel ödememiz gerekiyor.  İnince canavar hemen yakalamış ve yerine götürmüş. Demiş ki: "Buraya gelenlerin hepsine bir soru sordum ve bilemediler. Eğer sen bilirsen seni serbest bırakırım." Bir dizine sarışın ve dünya güzeli bir kadın, diğer dizine de kurbağa koymuş ve "söyle bakalım hangisi güzel?" demiş. Adam düşünürken aklına ikinci aldığı nasihat gelmiş ve "GÖNÜL KİMİ SEVERSE GÜZEL ODUR" demiş.


 Bu cevap canavarın çok hoşuna gitmiş. Zira canavar,kurbağanın gözlerine aşıkmış. Adamı salmış ve suyu bırakmış. Almışlar krala götürmüşler ve ağırlığınca altın vermişler. Adamımız yoluna devam etmiş ve nihayet evine varmış. Evinin camından içeri bakmış. Bir de ne görsün; karisi genç biri ile diz dize oturuyor. Hemen kılıcını çekmiş ve tam içeri girerken üçüncü nasihat aklına gelmiş "HİÇBİR İS ACELEYE GELMEZ".


 Kılıcını kınına koymuş ve içeri girmiş. Hoş beşten sonra karısına o genci sormuş. Kadın da: "bey sen gittiğinde ben hamileydim ve bir oğlumuz oldu. Bu genç senin oğlun" demiş.


 “

Tavus kuşunun tüylerini açık görmek şans getirirmiş... Herkese şans gitsin o zaman...

Herkes dünyanın düzene girmesini ister. Fakat çabayı komşusundan bekler...

Herkes dünyanın düzene girmesini ister. Fakat çabayı komşusundan bekler"

Andre Tardieu

Abi... İki dakka çekme,

Fırında Pişirilmiş Geleneksel Yılbaşı Hindisi...

Malzemeler

1 adet ortaboy hindi

700 gr. pirinç

500 gr. Brüksel Lahanası

500 gr. kestane

100 gr. hindi ciğeri

100 gr. çam fıstığı

100 gr. kuş üzümü

250 gr. tereyağı

Karabiber, kimyon, tuz...





Yapılışı 

Hindi temizlenir ve nar rengi alana kadar pişirilir. Yarım saat süresince ıslatılmış pirinç alınır, tencerede tereyağı eritilir. Fıstık kavrulur ve pirinç ilave edilir. Hep birlikte kavrulurlar ve ciğer ilave edilir. Baharatlar da ilave edilip karıştırılmaya devam edilir ve üzerine sıcak su ilave edilip kısık ateşte demlenmeye bırakılır. Ayıklanmış Brüksel lahanası ayrı bir tencerede haşlanır ve bekletilir. Pişirilmiş hindinin kemikleri ayıklanır ve bu kemikler bir tencerede su ile kaynatılır ve süzülür. Bu kemik suyu hindi servis edilirken sos olarak kullanılır. Hindi porsiyonlara bölünür ve göz zevkine göre tabağa konulur. Hindinin yanına da iç pilav, iç pilavın da bir yanına brüksel lahanası, diğer yanına kestane konarak servis edilir.

2012 Burç Yorumları... Terazi- Akrep- Yay- Oğlak- Kova- Balık...

Terazi Burcu 2012′de kendi şansınızı kendiniz yaratacaksınız. Girişimlerinizde başarılı olup, zorluklara karşı daha dayanıklı olabileceksiniz
2012′de sizi neler bekliyor
Kuşkusuz bu yılın şanslı burcu Terazi olacak. 2012, kendinize güvenin artacağı, şansa daha çok güvenebileceğiniz bir yıl. Sorumluluk hissiniz ve çabalarınız bu yıl çok daha güzel sonuçlar getirirken, kişisel olarak kendinizi yenileyeceksiniz. Sağlık problemleriniz varsa, bunlar daha kolay düzelebilecek. Kendinize güveninizi tazelerken, iş hayatındada olanakları daha iyi değerlendirebileceksiniz. Anlaşmalar, ortaklıklar ve evlilik alanında daha büyük şanslar yakalayabilirsiniz.
14 Ekim’den sonra doğmuş olan Terazi’ler, Satürn’ün disiplin getiren enerjisini hissedecek. Sıkı çalışma ve sorumluluklar etkin olacak. Özellikle güzel sanatlar ve yaratıcı alanda aktif olan Terazi’ler için, Neptün daha üstün bir yaratıcılık ve ruhsallık getirmekte.
Şanslı alanlar: Bu yıl kendi şansınızı kendiniz yaratacaksınız. Kişiliğiniz, girişimleriniz ve görünümünüzle şansı kendi üzerinize çekmek daha kolay olacak. Daha popüler, ilgi gören ve iyimserlik sergileyen bir tavırdasınız. Kendine güvenerek yeni riskler alabilecek ve hayatınızın ufuklarını genişletebileceksiniz. Eğitim, kariyer ve evlilik hayatında pozitif deneyimler söz konusu. 26 Ekim’den sonra ise Jüpiter size maddi alanda daha fazla kazanç getirebilir ve elde ettiğiniz tecrübeleri daha kolay biriktirebilir, sağlamlaştırabilirsiniz.
Mücadele alanları: Bu yıl zorlamalara karşı daha dirençli olabilirsiniz. 2012, size daha fazla kolaylık ve başarı şansı getiriyor. Ancak 14 Ekim’den sonra doğmuş olan Terazi’ler, kariyerle ilgili konularda ve amaçlarına erişme yolunda daha fazla disiplin sergilemek zorunda. 6 Şubat–20 Mart ve 12 Haziran–28 Temmuz tarihleri arasında Mars’ın sert açıları, yorucu zamanlara işaret etmekte.
Aşk ve İlişkiler Venüs’le ilişkili olan Terazi, ilişkilerin, aşkın ve uyumun burcudur. Terazi’ler, aşka ve beraberliklere özel bir önem verir ve duygularını mümkün olduğunca belirgin kılar. Bu burcun insanı romantizmi öne çıkarır ve kabalıklardan hoşlanmaz. Partnerlerinin kararlı ve irade sahibi olmasını tercih ederler.

Akrep Burcu 2012′de uzun yıllardan beri gösterdiğiniz çabaların meyvelerini alacaksınız. Bu yıl iç dünyanızdamutluluğu yakalayabilir, geçmişi geride bırakmayı başarabilirsiniz
2012′de sizi neler bekliyor
Temmuz ayından itibaren iş hayatınız ve amaçlarınız sizin için çok daha fazla önem kazanmaya başlayacak. Bu yıl, başarınızı çok daha belirgin kılabilir ve önemli sorumluluklar alabilirsiniz.
Uzun yıllardan bu yana gösterdiğiniz çabaların olumlu sonuçlarını alabileceksiniz. Temelinizi sağlam yapmamışsanız, Satürn size gerçekleri göstererek, iş hayatındakısıtlamaların içine sokabilir. Yılın ikinci yarısında hayatınızın önemli alanlarında dikkat çekici deneyimler yaşayacaksınız. 27 Ekim-3 Kasım tarihleri arasında doğan Akrep’ler Uranüs’ün getirdiği yenilenme heyecanını, olaylara farklı bakabilme kapasitesini, orijinal düşüncelerini yaratıcı alanda gösterebilme fırsatlarını daha iyi değerlendirebilecekler.
2012′de 6-10 Kasım doğumlu Akrep’ler üstleriyle ilişkilerde, babalarıyla ilgili konularda ya da genel olarak otorite figürü kişilerle tatminsizlik ve dağılma yaşayabilirler.
Ağustos ayından itibaren evlilik, ortaklaşa konular, hukuki konular ve ilişkilerinizde dikkatli olmalısınız. Bu dönemde ilişkilerdeki pürüzler hemen çözülemeyebilir ve önemli bir kararsızlık dönemi geçirebilirsiniz.
Şanslı alanlar: Jüpiter yıl boyunca size ruhsal konular, geçmişe ait işler ve genel olarak iç dünyanızda mutluluk, hayatın getirdiklerini kabullenme arzusu ve geçmişi geride bırakabilme şansı getiriyor.
Mücadele alanları: 20 Mart-1 Mayıs tarihleri arasında ortaklaşa alanda düşmanlıklara karşı uyanık olmalısınız. Yılın ikinci yarısında tek başına hareket etmek pek kolay olmayacağı için, ilişkilerde esneklik göstermek, öfkenizi yıkıcı yönde kullanmamak fayda sağlayacak.
Aşk ve İlişkiler Akrep burcu ilişkilerinde kolay caymayan, kararlı, kendini adama özellikleriyle bilinir. Akrep krizlerin de burcudur ve şüpheci yapısı ise düzgün giden bir ilişkide huzursuzluk kaynağı olabilir. Akrep için partnerinin maddi ya da manevi güç sahibi olması bir çekicilik ve tercih nedeni olabilir.

Yay Burcu Bu yıl burcunuzun yöneticisi Jüpiter’in sizinle uyumlu açıda olması, bazı zorlamalar olsa bile şansın ve iyimserliğin hüküm süreceğini anlatıyor. İş hayatındadaha dengeli bir dönemden geçiyorsunuz
2012′de sizi neler bekliyor
2012′ye genel bakış: Bu yıl 26 Ekim’e kadar Terazi burcunda kalacak olan Jüpiter, size sosyal açıdan kendinizi geliştirebileceğiniz sayısız olanaklar sunuyor. Böylece yaptıklarınızı, yaratıcılığınızı çok daha geniş bir kitle ile paylaşabilir ve ortaklaşaçalışmalardan destek alabilirsiniz. 2012 ileriye yönelik projelerinizi, umutlarınızı canlandırmak, harekete geçirmek açısından son derece hareketli bir yıl olacağa benziyor. Önümüzdeki bir yıl boyunca iş hayatınızda verimli ortaklıklar yapabilir, kazancınızı daha verimli bir biçimde kullanabilir, yatırımadönüştürebilirsiniz.
Yılın ilk yarısında parasal alanda, özellikle ortaklaşa işler ve borç alacak konularında kaynaklarınızı daha iyi kullanmaya çalışmalısınız. Bu tarihe kadar kredi koşulları daha zorlayıcı olabilir, ya da eşinizin ya da ortağınızın maddi sıkıntıları yüzünden sizin kendi şahsi para durumunuz da zorlanmalar yaşanabilir. Ancak yılın ikinci yarısında Satürn size dahabüyük bir anlayış, hayatı değişik alanlardan ciddi bir biçimde görebileceğiniz olanaklar ortaya koyacak. 13-16 Aralık doğumlu Yay burcu kişileri hayatlarını daha fazla sorgulayacak, kendi kendileriyle bir savaşa girebilecek.
26 Kasım–3 Aralık tarihleri arasında doğmuş olan Yay’lar değişime açık durmak ve yenilenmeye direnmemek durumunda.
Şanslı alanlar: Sadece maddi açıdan değil, idealist çalışmalar ve paylaşımlar açısından da yaratıcı bir dönemden geçmektesiniz. 6 Şubat’a kadar olan dönem, 20 Mart–1 Mayıs ve 12 Haziran–28 Temmuz tarihleri arasında gerek iş gerekse özel yaşamınızda fırsatları çok daha aktif bir biçimde yönlendirebilirsiniz.
Mücadele alanları: Tepkilerinizi gereğinden fazla abartabilir ve ileride sizin için fırsat olabilecek gelişmeleri de gelişi güzel biçimde tepebilirsiniz. 1 Mayıs–12 Haziran tarihleri arasında gerek iş gerekse özel yaşamınızda bu eğilimlere daha fazla dikkat etmeniz gerekiyor.
Aşk ve İlişkiler:. Özgürlüğüne düşkün Yay insanı, aynı özgürlüğü partnerine de verecektir. Doğuştan iyimser Yay, kendisine çok yönlü, bilgiye önem veren, entelektüel partnerler arar. Kendilerini kısıtlayabilecek, çok kurallı ilişkilerden uzak duracaklardır.

Oğlak Burcu 2012′nin ikinci yarısında kariyeriniz açısından oldukça parlak günler yaşayacaksınız. Her şeye rağmen, siz yine de maddi alanda büyük riskler almayın. Bu yıl, evliliğe de daha ciddi bir gözle bakabilirsiniz
2012′de sizi neler bekliyor
2012′ye genel bakış:
Yılın ikinci yarısında Satürn ortaklaşa işler, ortağınızın ya da eşinizin maddi durumu ile ilgili konularda kendinizi disiplin altına almanız gereken bir dönemin başlayacağını gösteriyor. Kişisel kaynaklarınızı daha sağlam hale getirmeli ve başkalarından beklediğiniz parasal desteklere çok fazla güvenmemelisiniz. Her şeye rağmen 2012′nin ikinci yarısı, çok daha rahat bir tablo sergiliyor. Jüpiter size kariyer alanında daha fazla tanınma, yaptıklarınızın takdir edilmesi ve dikkat çekmesi yönünde şans getirmekte. Bu yıl sosyal statünüzü etkileyen olumlu olaylar bekleyebilirsiniz. Bu evlilik yoluyla da olabilir. Hayatınıza zorlanmadan sokabileceğiniz yenilikler, olaylara farklı yönde bakabilme şansı, yakın çevrenizden kaynaklanan pozitif değişiklikler, muhafazakâr yönünüzü yumuşatırken sizi hayatınızda daha fazla reform yapmaya davet ediyor.
Şanslı alanlar: Bu yıl en büyük şansların kariyer, iş hayatınız ve toplumda üstlendiğiniz görevlerle ilgili çıkacağını söyleyebiliriz. Jüpiter yılın son 2 ayında ise size sosyal alanda daha fazla mutluluk, genişleme ve öğrenme fırsatı sunuyor. 26 Ekim’den itibaren arkadaşlıklar, grup çalışmaları ve size daha fazla keyif getirebilecek koşullarla karşılaşacaksınız.
Mücadele alanları: 6 Şubat–20 Mart, 12 Haziran-28 Temmuz günleri arasında enerjinizi yapıcı yönde kullanmalısınız. Mars’ın yüksek enerjisini ev, ailevi konular ve özel hayatınızda daha fazla hisedebilirsiniz. Kariyer hayatınızda, bitiş ve başlangıçlar yaşayabilirsiniz.
Aşk ve İlişkiler: Oğlak burcu, ilişkilerinde güvene, saygıya ve statüye önem verir. Sert görünümlüdürler ama güçlü bir bağlılık duyguları vardır. Bu burç, duygularını öne çıkarmayı sevmediğinden ya da bu alanda kendini zayıf hissettiğinden kendine annelik ya da koruyucu rol oynayacak partnerler seçmek eğilimindedir. İlişkilerde anlaşılması zor burçlardan birisi olan Oğlak, her şeye uzun vadeli ve planlı bakmayı sever.

Kova Burcu  2012′de, hayatıdaha geniş bir çerçevede tanımak, eğitim almak ya da seyahat açısından önünüz çok açık. Ancak yılın ikinci yarısında, iş hayatındaki gerginlikler ve zorluklar, sağlığınızı zorlayabilir…
2012′de sizi neler bekliyor
2012′ye genel bakış: Bu yıl önemli kararlar alacaksınız. Yabancılarla ilgili konular, eğitim ve entelektüel çalışmalar açısından da 2012 son derece başarılıbir yıl olacağa benziyor. Yılın ikinci yarısında özellikle sorumluluklarda artış yaşayabilirsiniz. Bu süre içinde tam olarak istediğiniz yönde ilerlemek pek kolayolmayabilir. Daha fazla muhalefetle karşılaşabilir, bazı düşmanlıklar görebilirsiniz. Bu yüzden evlilikler, genel olarak anlaşmalar sizin için önemli bir test alanı olacaktır. Sağlığınıza da önem vermelisiniz.
2012 yılında özellikle 10-13 Şubat doğumlu Kova’lar Plüton’nun karizma getiren ve pek çok alanda önlerini açan güçlendirici etkisini, sosyal alanda, arkadaşlıklar ve grup çalışmalarında daha fazla görebilecekler.
Şanslı alanlar: Bu yıl Terazi burcundaki Jüpiter, Kova’lara tam destek vermekte. Jüpiter deneyerek öğrenmeyi, fırsatları, genişleme ve yeniliğe açık olma durumunu anlatır. Aynı zamanda 2012 bilginizi artırmanız, ufuklarınızı genişletmeniz açısından da son derece olumlu bir yıl olacak. Bu yıl, eğitim hayatındaki Kovalar açısından son derece geliştirici görülüyor. Akademik çalışmalar, üniversite ya da okullarla ilgili konular 2012 yılında beklentilerinizin ötesinde kolaylıklar ve yeni genişleme olanağı getirebilir. Benzer şekilde yabancılar, yurtdışını ilgilendiren işler, iş hayatındakiler için dış ticaret ve yurtdışı ile sürekli bağlar bu yıl mutlaka üzerine gidilmesi gereken konular arasında görülmekte.:
Mücadele alanları: Yılın ikinci yarısında sizi daha fazla zorlayacak gelişmeler yaşayabilirsiniz. Bu dönemde ortaklaşa alanda çok huzurlu olmayabilirsiniz. Evlilik ya da ortaklık olsun, karşı taraf daha fazla sorun yaratıcı olabilir ve sizi kısıtlamaya başlayabilir. Ayrıca iş hayatında ve sorumluluklar cephesinde daha fazla bekleme ve erteleme, hatta işlerin sona erdirilmesi ile de karşılaşabilirsiniz. Mars, 28 Temmuz sonrasında Boğa burcuna geçecek ve 1 Ekim–15 Aralık tarihleri arasında geri harekette olacağından bu dönemde ev ve ailevi konular sizin için daha fazla gerginlik doğurucu olabilir. Yerleşime ait işler ve genel olarak kariyer hayatınızda bekleme ve belirsizlik yaratan gelişmelere dikkat etmelisiniz.

Aşk ve İlişkiler: Kova, aşkı beyninde yaşayan bir burçtur ve arzuların hâkimiyetinde olmayı tercih etmez. Duygusal birlikteliklerde, arkadaşlığın rolü çok büyüktür ve aşkta başarı ancak zihinsel ve entelektüel anlamda uyumla mümkün olabilir. Bazı çılgın Kova’lar ise kural tanımazlıkları yüzünden ilişkilerde uzun süreli dikiş tutturmakta zorlanabilirler. Kova hayran olacağı, yaratıcı partnerlere ihtiyaç duyar. Ona yaklaşmak pek kolay olmayacaktır.

Balık Burcu ! Bu yıl, evle ilgili konulardan tutun da, iş hayatına ve ilişkilere kadar hayatın her alanında uğraş vermek zorundasınız. Bunun yanında, başkalarından maddi destek gelebilir ve uzun süredir beklediğiniz bir para da sonunda sizin olabilir
2012′de sizi neler bekliyor
2012′ye genel bakış: Hayatınızın bu döneminde sizi özgür bırakan, kendinizi ifade etmenizi kolaylaştıran pek çok fırsat bulabileceksiniz. Olaylar ve insanlar aniden ortaya çıkarak sizi değiştirebilirler. Siz de kendi sezgilerinizi, yaratıcı ilhamınızı daha elektrikli biçimde ortaya koyabilirsiniz. Kuşkusuz böyle bir dönemde pek çok kişi sizin çok hızlı düşündüğünüzü ya da asice davrandığınızı söyleyebilir. Bu yıl Plüton da burcunuzla zorlayıcı açıda kalmaya devam ediyor. Plüton enerjisini doğru ve yapıcı biçimde kullanabilirseniz, iş hayatında ve amaçlarınız doğrultusunda büyük adımlar atabilir, mesleki etkinliğinizi ve gücünüzü ortaya koyabilirsiniz. Bununla birlikte, olumsuz ifadesinde üstlerle güç kavgaları, büyük mücadeleler ortaya çıkarak, sizi yıpratan, baskıyla değiştirmeye çalışan kişi ya da görüşlerle savaşmanız gerekecek. Plüton’un bu sözünü ettiğimiz zorlayıcı deneyimleri bu yıl özellikle 12–15 Mart doğumlu Balık’ları etkisi altında tutmakta.
Şanslı alanlar: Eşinizin ya da ortağınızın maddi desteğini alabilirsiniz. Miras, sigorta ya da bankalarla olan ilişkilerinizde de başkalarının kaynaklarından yararlanabilirsiniz. Uzun bir süredir beklediğiniz bir para sonunda sizin olabilir. Kasım ve aralık aylarında ise Jüpiter bu kez ufuklarınızı genişletebileceğiniz, size yabancılar ya da yurtdışı konularında yeni tecrübeler getirebilecek. Örneğin bu aylarla birlikte eğitim hayatında ve üniversite ile ilgili konularda çok kolay ilerleme sağlayabilirsiniz.
Mücadele alanları: 12-15 Mart doğumlu Balık’ların iş ve ev hayatlarında büyük değişiklikler söz konusu. 1 Ekim–15 Aralık tarihleri arasında Mars burcunuzla sert bir açı içinde değil ancak bu dönem genel olarak daha fazla bekleme, kolay ilerleyememe anlamına gelebilir. Kardeşler, yakın çevre, yolculuklar ve eğitim hayatında uğraş verebilirsiniz.
Aşk ve İlişkiler: Balık’ın romantik yapısı onu çekici ve gizemli kılar ama bu burcu anlamak pek de kolay olmayacaktır. Kararsızlıkları yüzünden beraberliklerinde kriz yaşamaya yatkındırlar.

 

2012 Burç Yorumları... Koç-Boğa-İkizler-Yengeç-Aslan ve Başak İçin...

Koç Burcu  Son 2 yıldır sizi fazlasıyla zorlayan Satürn, 2012′de temmuz ayından itibaren rahat bırakacak. Ortaklık ve evlilik konusundaçabalarınız somut sonuçlar verecek
2012′de sizi neler bekliyor
Geçtiğimiz 2 yıl boyunca Satürn sizi zorlamış ve özelliklekariyer hayatınız ve evle ilgili konularda fazlasıyla yormuştu. Bu uzun dönemde ileriki yıllar için temel atmaya çalıştınız. Satürn, temmuz ayına kadar sizi rahat bırakmıyor ve özellikle Koç burcunun son 10 gününde doğanları zorunlu olarak daha fazla çabaya davet ediyor.
Engeller kalkacak.. Ancak 2012 temmuz ayından itibaren şartlar tamamen lehinize değişecek. Uzun zamandır yapmaya çalıştığınız şeyleri daha rahatbir denge içerisinde başaracaksınız. Satürn size uzun vadelidüşünebileceğiniz, özellikle kariyer hayatında çok daha kararlı ve istikrarlı olabileceğiniz koşullar getirecek. Şimdiye kadar size direnç gösteren kişi ve gelişmeler artık önünüzde daha fazla engel olamayacaklar.
Neptün, idealist girişimleri, ilham getiren faaliyetleri, hayal gücünü, yaratıcılığı güçlendirmekte. Özellikle 3-7 Nisan doğumlu Koçlar, artistik konularda, grup çalışmalarında kendilerini çok daha zahmetsizce ifade edebilirler.
Şanslı alanlar:, 26 Ekim’e kadar anlaşmalar, ortaklaşa işler ve evlilikler size daha fazla kazanç getirecek. İşbirliği daha kazançlı olacak. Eğer bir ortaklık içindeyseniz, bu yıl ortağınızdan dolayı kazançlı çıkabilirsiniz. 26 Ekim’den sonra ise miras, paylaşım içeren konular, yatırımlar ve banka desteği daha kolay elde edebilirsiniz. Uzun süredir alınamayan maddi kaynaklar da size dönebilir.
Bu yıl iş hayatında 6 Şubat’a kadar olan dönem ile 12 Haziran-28 Temmuz arası rahat olacak.. Mücadele alanları: 16 Temmuz’a kadar Satürn sizi pek rahat bırakmıyor ancak bu dönem özellikle 10 Nisan sonrası doğumlulular için geçerli. Ayrıca 1 Ekim-15 Aralık arasında büyük projelere girmeyin. Bu dönemde maddi konularda da problemler ya da ekstra harcamalar yüzünden bütçenizi daha iyi korumanız gerekiyor. 6 Şubat-20 Mart arasında daha fazla gerginlik olabilir.

Boğa Burcu  Boğa burcundakilerin dayanıklılığını test edecek. Kariyerinizde yeni bir sayfa açılabilir, ancak mücadele etmeniz gerek. Aşk hayatında ise hem çatışma hem tutku var
2012′de sizi neler bekliyor
Satürn size geleceğe ait planlarınızda somut ilerlemeler, grup çalışmalarında uzun vadeli düşünme ve sebat getiriyor. Böylece ortaklaşa işlerde de ilerleme imkânı bulacaksınız. Kişiyi zorluklarla terbiye eden bir gezegen olan Satürn, yılın 2. yarısında burcunuzla zorlayıcı açı yapacak. Ailevi konularda sorumluluk gündeme gelebilir. Mars da yeni başlangıçlar için cesaret getiriyor.
Bu yıl da burcunuzla uyum içinde olacak olan Uranüs, özellikle 23-30 Nisan doğumlu Boğa’lara değişim arzusu getiriyor. Hayatınızı yeniden şekillendirmeye açık durabileceksiniz. Hayat görüşünüzü yenileyebilirsiniz.
Neptün ise zorlayıcı bir açıda bulunuyor. Özellikle 4-8 Mayıs doğumlu Boğa’ların, Neptün’ün zayıflatan enerjisine daha fazla özen göstermeleri gerekiyor. Bugünlerde doğanlar kendilerini zinde hissetmeyebilirler.
Şanslı alanlar: Bu yıl Jüpiter size doğrudan destek vermiyor ancak 26 Ekim’e kadar Terazi burcunda kalarak iş ortamında pozitif koşullar, kendinizi geliştirebileceğiniz, yeteneklerini arttırabileceğiniz olanaklar sunmakta. Kısaca bu yıl, gevşemek ve keyif açısından çok rahat bir yıl olmayabilir. Ancak 26 Ekim sonrasında şansınız özellikle evlilik, anlaşmalar ve ortaklaşa konular açısından daha fazla hareketlilik kazanmış olacak.
Mücadele alanları: Satürn size, özellikle 16 Temmuz’dan sonra iş hayatında yeni bir dönemebaşlama imkânı verecek. Ancak koşulların çok parlak olduğunu düşünmemelisiniz. Sebat göstermeli ve bu dönemde yaptığınız işlerin ancak ilerisi için güçlü bir temel teşkil edeceğini düşünmelisiniz.
Özellikle Mars’ın geri gideceği dönemde biraz bocalayabilir ve kendi kendinizi daha fazla hırpalayabilirsiniz. Ayrıca Mars, 20 Mart – 1 Mayıs tarihleri arasında da iş hayatında rekabetin çok daha fazla yükseldiği bir dönem getirebilir. Bu dönemde, iş hayatında yoğun çalışma başarı getirebilir ama bu arada oldukça zorlanabilirsiniz.

İkizler Burcu İkizler burcundakiler, 2012 yılında şanslı ve iyimser olacaklar ve hayattan daha çok zevk alacaklar. Maddi sıkıntıları hafifleyebilir. Aşk hayatında da mutluluk var
2012′de sizi neler bekliyor
Burcunuz, bu yıl olumlu açılar altında ilerliyor. 26 Ekim’e kadar Terazi burcunda kalacak olan Jüpiter size yaşam enerjisi, yaratıcılık ve hayattan keyif alma olanağı sunacak. Bu şans kendisini aşk alanında da gösterebilecek. Yılın 2. yarısında, Satürn sayesinde 2 yıldır süren maddi kısıtlamalar hafiflemeye başlayacak. Satürn’ün yapıcı etkisi altında, örneğin çok istediğiniz bir eğitim programına ciddi biçimde eğilebilirsiniz. 25 Mayıs – 1 Haziran doğumlu İkizler, Uranüs’ün etkisiyle otoriteye başkaldırmak isteyebilir. Seçimlerinizi iyi değerlendirin. 4-8 Haziran doğumlular Neptün’ün yaratıcı etkisini güçlü hissedecek. 12 – 15 Haziran doğumlular ise evlilik ve ortaklıklarda baskı altına girebilir.
Şanslı alanları: Şans size aşkta, yaratıcılığınızı gösterebileceğiniz alanlarda, çocuklarla ilgili konularda ve hayatın keyifli alanlarında çok daha fazla kendini gösterecek. 26 Ekim’e kadar kendinizi geliştirme fırsatlarınız olabilir. Sosyal alanda hareketlilik söz konusu. 26 Ekim’den sonra ise, Jüpiter kariyerinize pozitif destek verebilir.
Mücadele alanları: Uranüs etkisi altında ani kararlar verebilirsiniz ama alacağınız riskler beklenmedik olaylara yol açabilir. İş hayatında gerginlik ve kopma olabilir. 6 Şubat’a kadar ve 1 Mayıs – 12 Haziran arasında dikkatli olun.
Aşk ve İlişkiler İkizler, ilişkilerde hareketli ve neşelidirler. Duygusal anlamda pek derin olmasalar bile, konuşmaları etkileyicidir.

Yengeç Burcu  Bu yıl evle ilgili konular ön plana çıkıyor. Yeni bir eve taşınabilirsiniz. İyi haber: Yılın sonlarına doğru üzerinizdeki yükler kalkacak
2012′de sizi neler bekliyor
Satürn 16 Temmuz’dan itibaren sizi rahat bırakıyor. Akılcı ve kalıcı kararlar alabilirsiniz. Yılın ikinci yarısında üzerinizdeki yüklerin kalktığını hissedeceksiniz. Bütçenizi daha iyi değerlendirmenin önemine tanık olabilirsiniz.
Şanslı alanlar: Yengeç’ler bu dönemde ev sahibi olabilir ya da evle ilgili konforlarında artışlar yaşayabilir. Bu, evde yaşayanların sayısındaki artışla da ilişkili olabilir. Jüpiter, yılın son aylarında çocuklar, aşk ve yaratıcı çalışmalarda rahatlıklar getirecek.
Mücadele alanları: Mars, bu yıl 6 Şubat–20 Mart arasında evlilik ve anlaşmalar açısından sizi zora sokabilecek bir döneme işaret etmekte. İş hayatınızda, 12 Haziran–28 Temmuz arasında başarılarınız dikkat çekecek ancak sizi iş yükü zorlayabilir.
Aşk ve İlişkiler Yengeç’ler kendilerini adayacakları ilişkilere yönelirler. Maceradan çok, mutlu bir aile hayatını düşünürler. Yengeç’i anlamak pek kolay olmaz.

Aslan Burcu  2012′de sorumluluklar alacaksınız. Zoru başarmanız beklenecek. İş hayatınız karmaşalarla dolu olabilir. Buna karşın, aşk hayatınızda, kendinizi daha rahat ifade edebileceksiniz
2012′de sizi neler bekliyor
2012 yılının ikinci yarısında hayatınızda önemli bir dönemeçe doğru ilerleyeceksiniz. Uzun zamandır planladığınız ama başlayamadığınız projeleri ve işleri daha büyük bir sebat ve kararlılıkla ele alabileceksiniz. Bu dönem size ikili ilişkilerinize daha ciddi bir gözle bakma gereğini hissettirebilir. Siz kendinizi yeniden tanımlamaya başlayınca, yapmaya çalıştıklarınız eşiniz ya da yakın arkadaşlarınız tarafından çok olumlu biçimde değerlendirilmeyebilir.
Şanslı alanlar: Yılın ikinci yarısında, Satürn sizi disiplin altına alacak ancak Jüpiter’in destekleyici açısı altında bu dönemde özellikle eğitim, yakın çevreniz, kardeşler ve kısa yolculuklar açısından güzel olanaklarla karşılaşabilirsiniz. Eğitim hayatında olanlar için bu keyifli ve verimli bir dönem olacak. Aynı zamanda bu dönem entelektüel faaliyetler, yazı yazmak ve yolculuklar açısından da son derece hareketli ve canlandırıcı olabilir. Kendinizi sözlerle daha iyi ifade edebileceksiniz. 26 Ekim sonrasında ise, maddi kazançlar ve özellikle toprağa ya da gayrimenkule ait kazançlar söz konusu olabilir.
Mücadele alanları: 16 Temmuz sonrasında, sizin için çok daha yüksek konsantrasyon ve dayanıklılık gerektiren bir dönem başlıyor. Kendinizi sınırlanmış ve zorda hissedebilirsiniz. Ancak bu sayede daha gerçekçi olabileceksiniz. Sizi canlı tutan ve keyif veren konuları es geçmemeniz ve kendinizi rahatlatmanın yollarını aramanız gerekli. Mars, 28 Temmuz’dan itibaren Boğa burcuna geçecek. Bu transitin iş hayatınızı yakından etkileyeceğini söylemeliyiz. 1 Ekim–15 Aralık arasında süregelen işler, özellikle mesleki proje ve girişimler kararsızlık ve tıkanmalara yol açabilir.
Aşk ve İlişkiler Aslan’ların evlilik delisi olduğunu söyleyemeyiz. Bu burç, beraberliklere kendilerine tatmin sağladıkça yakın duran ama aynı zamanda ilişkiyi bitirecek özgürlüğe de sahip bir burçtur. En azından böyle hissetmek ister. Aşk ve eğlence bir arada gidebilir. Gösterişli şeyler, spor, riskli oyunlar Aslan’lar için heyecan kaynağıdır. Aşkta risk alırlar ama kontrolü de elden bırakmak istemezler. Güven, onlar içinde önemlidir. Çok fazla partner değiştirme eğilimi göstermezler

Başak Burcu
Başak’lar bu yılı maddi açıdan rahat geçirecekler. Ancak beraberliklerde gerginliklere ve sürprizlere hazır olmalılar
2012′de sizi neler bekliyor
Jüpiter, bu yıl para evinizden geçerken size maddi destekler, yeni kazançlar getiriyor. Yeteneklerinizi geliştirebileceğiniz bir yıldasınız. Özellikle yılın ilk yarısını iyi değerlendirmelisiniz. Bu dönem pek çok bakımdan daha avantajlı. 16 Temmuz’a kadar Satürn’ün de desteğini alıyorsunuz. Böylece iş hayatında akılcı kararlar, geleceğe yönelik somut hedefler ortaya koyabilirsiniz. Yılın 2. yarısında ise dikkatli olmak ve büyük risklere girmemek gerekiyor. Satürn, Aslan burcuna geçince iş hayatında belirsizliklerin öne çıktığı bir dönem başlatabilir.
Mars etkisiyle 1 Ekim – 15 Aralık arasında amaçlara erişmek uzun zaman alacak. Her şeye rağmen Jüpiter sizi maddi alanda korumaya devam edecek. Uranüs’ün karşıt açısı özellikle beraberlikler, evlilik ve anlaşmalar açısından gergin bir döneme işaret ediyor. Eşinizin tutumundaki ani değişiklikleri kestirmeniz pek mümkün olmayabilir. Sürprizlere hazırlıklı olun.
Plüton’un getireceği başarma isteğiyle şartları zorlamak isteyeceksiniz. Yoğun tecrübeler, duygusal açıdan sizi yeni bir “doğuma” itecek gelişmelerle karşılaşabilirsiniz. İş ortamında ortaya çıkacak belirsizlik yüzünden gerginlik doğacak. Sağlık açısından sebebini belirleyemediğiniz, psikosomatik rahatsızlıklar söz konusu olabilir.
Şanslı alanlar: Şans ve bereketin gezegeni Jüpiter, bu yıl 26 Ekim tarihine kadar para evinizi aydınlatıyor. Bu sayede gelirleriniz beklentilerinizin de üzerinde artabilir. Maddi açıdan zor durumda olanlar da, koruma altına girmekteler. Sonbaharda ise Jüpiter bu kez eğitim hayatınız açısından güzel fırsatlar sunmaya başlayacak.
Mücadele alanları: Başak’lar bu yıl daha fazla arayış içinde kalacaklar. Sağduyulu olmaya özen göstermeliler. Ani değişiklikler ve hesapsızca verilen kararlar yüzünden sıkıntı çekebilirler. Mars’ın da geri harekete geçeceği 1 Ekim – 15 Aralık arasında, hukuki meseleler açısından belirsizlik, anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir.
Aşk ve İlişkiler Başak’lar, partnerlerinin geniş bakış açısına sahip, hassas ve duygusal olmasına önem verirler. Başak sevgisini seni seviyorum demek yerine, partnerine yardımcı olarak göstermeyi tercih edecektir.

Dürüstlük Çiçeği...

Bir Çin prensi tahta çıkacaktı ama yasalara göre, daha önce evlenmesi gerekiyordu. Uygun bir aday bulmak için bölgedeki genç kızları huzuruna çağırdı. Saraydaki hizmetçilerden birinin kızı prensi çok seviyordu. O da prensin huzuruna çıkmak istedi. Annesinin uyarılarını dinlemedi, çünkü sevdiği adamı bir kere bile görmek onu mutlu edecekti.
Beklenen gece geldi. Genç ve güzel kızlar en güzel giysilerini giymişler, süslenmişler, kendilerini beğendirmek için her çareye başvurmuşlardı. Prens kızlara birer tohum verdi. Bunu saksılarına dikmelerini, altı ay sonra gelmelerini söyledi. En güzel çiçeği yetiştiren kızı kendine eş olarak seçecekti. Herkes tohumu alıp heyecanla evlerine geri döndü.
Genç kız da kendisine verilen tohumu alıp saksıya ekti. O kadar bakmasına, özenmesine karşılık toprakta tek bir filiz bile görünmedi. Her şeyi denedi, uzmanlara danıştı ama bir fayda göremedi.Altı ay dolmuştu ama saksı hâlâ bomboştu. Prens sunacağı bir çiçek olmadığı halde gene de belirtilen gün ve saatte boş saksıyla saraya gitti. Oysa diğer kızlar güzel çiçekli saksılarla gelmişlerdi...
Sonunda beklenen an geldi. Prens salona girdi, kızların arasında dolaştı, saksıları birer birer inceledi. Hizmetçinin kızını kendine eş olarak seçtiğini duyurdu. Herkes şaşırmıştı. Diğer kızlar bu karara tepki gösterdiler, itiraz ettiler. Boş saksıyla gelen kız nasıl eş olarak seçilirdi? Prens durumu şöyle açıkladı:
“Bu genç hanım en değerli çiçeği yetiştirip bana sundu. O çiçeğin adı dürüstlük çiçeğidir. Çünkü sizlere dağıttığım tohumların hepsi sahteydi ve çiçek açmaları olanaksızdı.”
Hepimiz böyle çiçekler yetiştirelim ve çiçeklerimizi hiç soldurmayalım.

Sanal Ortamda Taciz Var... Sürekli Sahte Hesaplarla Tacize Devam Mı Ediliyor...



Sanal ortamda özellikle hanımların başına gelen taciz olayları bilinen bir gerçektir. Çoğu insan bu çirkin olayları anlamsız korkuları yüzünden gizler. Ve bu muzdarip durumları içinden çıkılmaz bir hal alır.

Bilmeliyiz ki bu durumlarda içine kapanmak yarardan çok zarar getirir. İnsan bu kendini bilmezlerden dolayı içinden çıkamadığı problemleri mutlaka bir yakını ile paylaşmalıdır… Arkadaşlarından, dostlarından ve ailesinden yardım istemelidir. Niye korkar ki bu insanlar? Unutmamalı ki; “Üzerine çamur atılan insanın suçu yoktur… Suçlu olan çamuru atandır. Ve hak ettiği cezayı bulmalıdır.



Bir de artık şu “sanal alemdeki olayları su yüzüne çıkarmak imkansızdır.” Safsatasına inanmaktan vazgeçilmelidir. Bilinmelidir ki; yazılan her harf, yapılan her eylem noktası noktasına kaydolmaktadır ve silinse bile (biz sildiğimizi sanıyoruzdur) mutlaka ortaya çıkarılabilir. Hatta hangi cihazdan ve nereden yazıldığı da çok kolay bulunabilir.

Bir de pek çoğumuzun bilmediği bir şey var; ne mutlu ki ülkemizde de bu muzdarip insanların sıkıntılarını iletebileceği Resmi bir emniyet birimi var. Adı ise; “BİLİŞİM SUÇLARI VE SİSTEMLERİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ” Sadece taciz konusun da değil, sanal ortamda yapılan her türlü haksız ve adaletsiz uygulamayı bu birime rapor edebilirsiniz.
Eğer ki böyle bir probleminiz varsa hala acı çekmenizin ve çaresizlik içinde bocalamanızın bir anlamı yok… Muhatabınızı uygun bir şekilde, medenice ikaz ettiğiniz halde hala eylemine devam ediyorsa işte size adres;


Verilen bu linki tıkladığınızda doğrudan aşağıda resmini gördüğünüz şikayet formu gelecektir önünüze. En doğru ve çözümü en sağlam yöntem budur



Sevgili Sadi Atay'a teşekkürlerimle... Eğer sürekli sahte hesaplar açıp sizi aynı şekilde taciz etmeye devam ediyorsa hiç çekinmeden bu formu doldurun, yetkililer  igilenip olayın kökünü kesmek için gerekeni yaparlar...








Verdiği Derinlik Hissi İnanılmaz...

Yaban kazları “V” şeklinde uçarlar...

Yaban kazları “V” şeklinde uçarlar. Bilim adamları kazların neden bu şekilde uçtuklarını araştırmışlar, araştırma sonucunda şu verilere ulaşmışlar;


 1-) "V" seklinde uçulduğunda, uçan her kus kanat çırptığında, arkasındaki kuş için onu kaldıran bir hava akimi sağlıyormuş. Böylece "V" seklinde bir formasyonda uçan kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpışları sonucu ortaya çıkan hava akımını kullanarak uçuş menzillerini yüzde yetmiş oranında uzatıyorlarmış. Yani tek başına gidebilecekleri maksimum yolu grup halinde neredeyse ikiye katlıyorlarmış.


 Kıssadan Hisse: Belli bir hedefi olan ve buna ulaşmak için bir araya gelen insanlar, birbirlerinde hız ve haz alarak hedeflerine daha kolay ve çabuk erişirler.


2-) Bir kaz, "V" grubundan ayrıldığı anda uçmakta güçlük çekiyor. Çünkü diğer kuşların oluşturduğu hava akiminin dışında kalmış oluyor. Bunun sonucunda, genellikle gruba geri dönüyor ve yoluna grupla devam ediyor.


Kıssadan Hisse: Eğer kafamız bir kaz kadar çalışıyorsa; bizimle ayni yöne gidenlerle bilgi alışverişini ve işbirliğini sürekli kılarız.


 3-) "V" grubunun başında giden kaz hiç bir hava akımından yararlanamıyor. Bu yüzden diğerlerine oranla daha çabuk yoruluyor. Bu durumda yorulunca en arkaya geçiyor ve bu defa hemen arkasındaki kaz lider konumuna geçiyor. Bu değişim sürekli yapılıyor; böylece her kaz grubun her noktasında yer almış ve aynı oranda yorulmuş oluyor.


Kıssadan Hisse: Yaptığınız her işi, yeri ve zamanı geldiğinde başkasına bırakmak gerekiyor.


 4-) Uçuş hızı yavaşladığında gerideki kuşlar, daha hızlı gitmek üzere öndekileri bağırarak uyarıyorlar.


Kıssadan Hisse: İlerlemek ve yol almak için bazen başkalarının uyarılarına gereksinim duyarız. Bundan alınmamalıyız; tam aksine, böyle uyarıları sevinç ve takdirle karşılamalıyız.


 5-) Gruptaki bir kuş hastalanırsa veya bir avcı tarafından vurulup uçamayacak duruma gelirse; düşen kusa yardim etmek üzere gruptan iki kaz ayrılıyor ve korumak üzere hasta/yaralı kazın yanına gidiyor. Tekrar uçabilene (veya eğer ölürse, ölümüne kadar) onunla beraber yaralı kuşu asla terk etmiyorlar. Daha sonra kendilerine başka bir kaz grubu buluyorlar. Hiçbir kaz grubu, kendilerine bu şekilde katılmak isteyen kazları reddetmiyor


Kıssadan Hisse: Adam olmak sadece insanlara özgü değil...

Mutluluk sorunsuz bir yaşam değil, onlarla başa çıkabilme yeteneği demektir...



 

Mutluluk sorunsuz bir yaşam değil, onlarla başa çıkabilme yeteneği demektir...

İyi bir yilin, bunlar gibi birçok "Küçük seylere"e bagli oldugunu hiç düsündünüz mü ?

içinizde cevap vermeniz gereken bir siz var !

Bu yilinizi iyi geçirdiniz mi?

  Saglikli oldugunuz için hiç sevindiniz mi?

 Bu yil hiç gün isigi ile uyandiniz mi?

 Kaç kez günesin dogusunu izlediniz?

Bir neden yokken kaç kisiye hediye aldiniz?

Kaç sabah yolda bir kediyi oksadiniz?

Bu yil yeni dogmus bir bebek parmaginizi sikica tuttu mu? ve siz onu hiç kokladiniz mi?

 Yaz gecelerinde ne çok yildiz olduguna hiç sasirdiniz mi?

Kendinize bu yil kaç oyuncak aldiniz?

 Kaç kez gözlerinizden yas gelinceye kadar güldünüz?

Yasli bir agaca sarildiniz mi hiç?

Çimlere uzandiginiz oldu mu?

 Çocuklugunuzdan kalan bir sarkiyi söylediniz mi hiç?

 Hiç tas kaydirdiniz mi bu yil?

Kaç kez kuslara yem attiniz?

Bir çiçegi dalinda kokladiniz mi?

 Bu yil kaç gökkusagi gördünüz?

Ya da hediye alan bir çocugun gözlerindeki isigi?

Kaç kez mektup aldiniz bu yil?

Eski bir dostunuzu aradiniz mi hiç?

Kimseyle baristiniz mi bu yil?

Aslinda mutlu oldugunuzu kaç kez hissettiniz bu yil?

İyi bir yilin, bunlar gibi birçok "Küçük seylere"e bagli oldugunu hiç düsündünüz mü ?
Yeni yilda düsünün..   GERÇEKLER... ASLINDA HERŞEY BOŞ

Yayilin çimenlerin üzerine....   Acele edin...   Er veya geç...   Çimenler yayilacak üzerinize...

Hiçbirşey...

Sainkho Namtchylak - Boomerang

http://youtu.be/78H37gYVsL4

Hiçbir güç, düş gücü kadar güçlü değildir."

Genç yönetmen yeni filmi için yüzü düzgün, kamera karşısında rahat, düş gücü gelişkin bir kadın oyuncu arıyordu. Gazeteye ilan vererek adayları davet etmişti. Gün boyu peş peşe girdiği mülakatlardan yorgundu. O, kendine yeni bir kahve koyarken, sıradaki oyuncu adayını içeri aldılar. Alımlı genç kız, yüzünde meraklı bir tebessümle deneme kamerasının karşısına oturdu ve yönetmenle sohbete başladı. Adı Emile Muller'di. Kısa hasbıhalden sonra yönetmen değişik bir şey denemiş olmak için "Çantanızı açıp bana içindekileri birer birer anlatır mısınız?" dedi. Genç kız arkadaki çantaya uzandı. Fermuvarını açtı. Önce eline gelen iri kırmızı elmayı çıkarıp anlattı: "Bu elmayı sabah tezgah başında meyvelerini parlatırken gördüğüm manav hediye etti. Çok iştahlı bakmış olmalıyım.

Sonra bir kitap çıkardı.Henüz kitabın ilk sayfalarında olduğunu ve okuduğu satırlardan çok etkilendiğini anlattı. Romanın baş kahramanının dalaverelerinden sözetti.Ardından bir gazete çıkardı:İş aranıyor ilanını orada okumuştu. Listede, başvuracağı başka işler de vardı.
Sonra makyaj çantası, ajandası ve not defteri...Yönetmen, bu sonuncudan rasgele bir sayfa çevirip okumasını isteyince defteri açıp mahcup bir edayla okudu genç kız...Özel duygulardı okudukları...Derken çantanın gizli bölmesine attı elini...Oradan iki fotoğraf çıkardı.Biri uyuyan genç bir adam fotoğrafıydı:"Sevgilim" diye açıkladı:"Fotoğraf çektirmeyi hiç sevmez de... Ancak uykudayken çekebiliyorum fotoğrafını..."İkinci fotoğrafın annesinin evlenmeden önceki hali olduğunu söyledi. O halini şimdikinden daha çok seviyordu.Genç kızın, çantadan çıkarıp büyük doğallıkla anlattığı her bir nesne, bir yapbozun parçaları gibi onun hayatından kesitler sunuyordu.
* * *
Bu oyun, 15 dakika kadar sürdü.Sonunda yönetmen Emile'e teşekkür etti.Çıkarken kapıdaki görevliye telefonunu bırakmasını söyledi.
Arkadaşlar gelecek hafta sizi arar" dedi.Emile çıkarken, yönetmenin asistanı girdi içeri...Dışarıda bekleyen daha pek çok aday vardı.Yönetmen gerindi.
Kısa bir mola vermek istediğini söyledi. Hala aradığını bulamamıştı. Yeni bir kahve doldururken karşısındaki sandalyeye asılı çantaya ilişti gözü...
Biraz önce içindekilerin birer birer anlatıldığı çantaydı bu...Telaşla asistanını uyardı:"Giden kız çantasını unutmuş, hemen koşup yetiştirsene..."
Asistan kız sandalyeye baktı ve "Yoo... O benim çantam" dedi.Yönetmen, koltuğundan ok gibi fırlayıp kapıya seğirtti. Aradığı oyuncuyu bulmuştu.
* * *
20 dakikalık bu siyah - beyaz Fransız film, 10. Avrupa Filmleri Festivali'nde . Kısa filmin adı, filmdeki kızın adı: "Emile Muller"
Yönetmeni:Yvon Marciano...
Konusu:
"Hiçbir güç, düş gücü kadar güçlü değildir."

Karda Sohbet... Günün Fotosu... 27/12/2011

Değerinizin Farkına Varın..

(Bu muhteşem bir hayat isimli filmin özetidir)

Stewart, minik bir kasabadaki fakir bir işadamıydı. Çocukluğundan beri bütün hayali dünyayı dolaşmaktı ama ardarda gelen olaylar yüzünden kasabasını terk edememiş, sonunda babasının pek de parlak olmayan işini devralmak zorunda kalmıştı. Sevdiği bir karısı ve çocukları vardı. Ama işler iyi gitmiyordu. Borçlar birikmişti. Yaşadığı hayal kırıklığına bir de borçlar eklenince dayanacak gücü kalmamıştı. Karlı bir gece arabasına binip, kasabanın biraz ötesinden akan nehrin kıyısındaki bara gidip iyice sarhoş olana kadar içtikten sonra kendini köprünün üzerinden atıvermişti. Stewart sulara düşerken, karanlık göklerden gelen bir konuşma duyuldu. Tanrı, 'ikinci sınıf meleklerden' birine görev veriyordu. - Eğer bu ümitsiz adama yeniden yaşama isteği vermeyi başarırsan, ben de sana çok istediğin o iki kanadı verir, seni birinci sınıf melek yaparım. Ve, yeryüzüne tonton, yaşlı bir adam kılığında 'başarısız' bir melek düşüyordu.

O güne dek bir türlü verilen görevleri doğru dürüst yerine getiremediği için istediği kanatlara kavuşamayan, kederli bir melekti bu. Görevi ise çok zordu. Tümüyle çaresiz, borçlar içinde yüzen, hayallerini kaybetmiş, istediklerinden hiçbirine kavuşamamış, dünyayı gezmek isterken önemsiz bir kasabaya sıkışıp kalmış bir adama hayatı yeniden sevdirecek, onu intihardan vazgeçirecekti. Melek yeryüzüne indiğinde, bir polis Stewart'ı sulardan çıkarıyordu. Onu, kendini sulara atmadan önce son içkisini içtiği bara götürüyordu ama orası şimdi çok değişikti. Serserilerin toplandığı, pis bir batakhane olmuştu. Kimse Stewart'ı tanımıyordu. Stewart kasabaya dönüyordu ama orada da eski dostları onun kim olduğunu bilmeyen gözlerle ona bakıyorlardı. Kasaba bakımsızdı, çirkindi, karanlıktı. Eski bir okul arkadaşı arka sokaklarda fahişelik yapıyordu. Karısı ise bir kütüphanede çalışan zavallı bir yaşlı kızdı. O sulara atlamadan önce ünlü bir adam olarak dünyayı dolaşan erkek kardeşinin ise bir kilisenin bahçesinde mezarı duruyordu.

Stewart, suya düşmesiyle çıkması arasında geçen bu beş dakikada her şeyin nasıl bu kadar değişebilmiş olduğunu anlayamadan etrafına bakarken 'ikinci sınıf melek' yanına yaklaşıyordu. Ona anlatmaya başlıyordu. - Sen hayatına son vermek istedin ya, ben daha iyisini yaptım, sen hiç bu dünyaya gelmemiş gibi oldun... Sen olmamış olsaydın ne olacaktı, gör... Kardeşim ne zaman öldü, diye soruyordu Stewart. - Sen dokuz yaşındayken o kuyuya düşmüştü ve sen onu kurtarmıştın... Ama ben senin doğumunu iptal edince ve sen hiç doğmayınca onu kurtaracak kimse de olmadı... O çocukken öldü. - Peki sınıf arkadaşım ne zaman fahişe oldu? - Bir gün o çok parasız kalmıştı, para bulabileceği hiçbir yer yoktu ve sen ona borç vermiştin... Ama sen olmayınca o gece kendini sattı ve sonra fahişe olarak kaldı. - Kasaba niye böyle bakımsız ve korkunç gözüküyor? - Çünkü sen babanın yerini aldıktan sonra insanlardan para toplayıp kooperatifler kurmuştun, binalar yapmıştın, kasaba gelişmişti... Sen hiç olmadığın için o kooperatif kurulmadı, o binalar yapılmadı, kasaba bakımsız kaldı, o inşaatta çalışıp para kazanan birçok insan para kazanamayıp serseri oldu.

Bütün seyircilerle birlikte Stewart da, bir insanın farkına varmadan ne kadar çok başka insanın hayatına değdiğini, o hayatları varlığıyla değiştirdiğini, en sıradan insanın bile bu hayatta tahmin edemeyeceği ölçüde önemi olduğunu görüyordu. Tavana asılmış, birçok değişik parçadan oluşmuş oyuncaklar vardır, her bir parça başka bir parçaya dokunarak bir rüzgar yaratır ve oyuncak dönüp durur. O parçalardan birini çıkardığınızda bütün rüzgarı kesersiniz. Oyuncak kımıltısız kalır. Frank Capra'nın o filminde de, hayatın aynen o oyuncak gibi birbirine değen insanlarla döndüğünü, aradan bir tek insanı bile çıkarıp aldığınızda hayatın dönüşünü etkilediğinizi, birçok olayın farklılaştığını, herkesin sandığından daha büyük bir rolü ve değeri olduğunu anlıyordunuz. Değersiz ve işlevsiz kimse yoktu. Stewart, o yaşlı ve tonton 'ikinci sınıf' melek sayesinde bu gerçeği görünce intihar etmekten vazgeçiyordu. Kendisine o kadar manasız ve değersiz gözüken hayatının aslında birçok insan için ne kadar değerli olduğunu kavrıyordu. O intihar etmekten vazgeçince yeniden her şey eskisine dönüyordu.

'Bu muhteşem bir hayat' isimli film, mutlu sonla biterken de gökyüzünde bir 'çın' sesi duyuluyordu. Tonton meleğe, Tanrı çok arzuladığı kanatlarını veriyordu. Kendimizi manasız ve yararsız bulduğumuz zamanlar vardır. Değersiz olduğumuzu, sevilmediğimizi düşünürüz. Hayal kırıklıklarıyla dolu hayatımızda neden istediklerimizin hiç gerçekleşmediğini merak ederiz. Cevaplar ararız. Bulamayız genellikle. Cevaplar vardır aslında. Kendimizi yararsız bulduğumuzda çok yararlı işler yapmışızdır, sevilmediğimizi sandığımızda sevilmişizdir, değersiz olduğumuzu düşündüğümüzde değerimizi bilenler çıkmıştır. Birçok hayatı aynı anda kımıldatan o sihirli rüzgarı yaratmakta bizim de farkına varmadığımız büyük bir rolümüz olmuştur.

Eğer Tanrı 'ikinci sınıf' meleklerinden birini bize gönderse ve bizsiz bir hayatın nasıl olacağını gösterseydi, sanırım hepimiz kendimize de hayata da başka türlü bakardık. Hatta, o melek bize 'istediklerimiz gerçekleştiğinde nasıl bir hayatımız olabileceğini' gösterseydi belki istediklerimizin gerçekleşmemesi için dua ederdik. Bu muhteşem bir hayattır. Cevabı ve sırrı kendi içinde saklıdır. Ve, o hayatı hep birlikte yaparız. Bazen rolümüzden şikayet ediyorsak, bu da rolümüzün kıymetini bilemememizdendir.

İYİ bir KALBİN var..

İYİ bir KALBİN var..

VE SENİ hiçbirşey ALT edemeyecek !

Bundan EMİN OL...

Hangi Müzik Kanalını Dinlemeli Diyenlere?

Radyo Eksen96.2 Online Radyo Hararetle tavsiye edilir...

Bir yandan işinizi yapar, diğer yandan da müziğinizi dinlersiniz...

Buyrun efem...

http://www.onlineradyodinle.net/radyo-eksen.html

Milano’da Alışveriş…

[slideshow]

Milano’da Alışveriş…

(14-17 Kasım 2011)

Lugona tren garında ilk işim tüm İsviçre franklarımı avroya dönüştürmek oluyor. İsviçre de gerçi avroyla da alışveriş yapabiliyorsunuz ama ben ülkenin yerel parasını kullanmayı tercih etmiştim. Kötü bir kurdan avroya döndükten sonra trene binip iki saatlik yolculuk boyunca Milano’da neler yapacağımı gözden geçirmeye başladım.

Milano’ya vardığımda ilk olarak dünyanın en büyük dördüncü katedrali olan Duamo’ya gitmeye karar verdim. Burası için şehrin ana noktası diyorlar. Katedral koca bir meydanın tam ortasında bütün heybetiyle beni karşılıyor. Sivri kuleleri, sayısız heykelleri, ince işlemeleriyle soluğum kesiliyor. Etraf o kadar kalabalık ki katedrali kalabalığı almadan fotoğraflamaya çalışmam sonuçsuz kalıyor. Uzun uzun incelemeye ve etrafında yürümeye başlıyorum. On dördüncü yüzyıldan on dokuzuncu yüzyıla kadar yapımı süren bu katedrali 3000’den fazla heykel ve 135’ten fazla sivri kuleyle süslemişler. Asansörle çatısına çıkıp (10 avro) mümkün olduğunca bu süslemelere yaklaşmak istiyorum. Şurda bir heykel, burda bir süsleme, işte girintiler, çıkıntılar, eğimler, kuleler derken neşeyle çatıda dolanıyorum. Dışarıya doyduğumda içeri giriş vakti geliyor. İçi de dışı kadar gösterişli katedralin. Mumları görünce dayanamayıp üç tane yakıp dilek diliyorum. İçi de dışı gibi kalabalık. Vitrayları, iç süslemeleri ve heykelleri hayranlıkla seyredip dışarı çıkıyorum.

Hemen yandaki Galeria Vittoria Emanuelle çarşısına yürüyorum. Buranın özelliği dünyanın ilk alışveriş merkezi olarak kabul edilmesiymiş. Çarşının üstü çelik ve camdan yapılmış bir tavanla kaplı. Gökyüzünü görebiliyorsunuz. İçerisi lüks dükkanlar ve kafelerle bezenmiş. Kafelerin birine oturup tiramisu yiyorum. Tadı fena değil ama benim için fazla kremalı. Arada etrafı da seyrediyorum. Kadınlar bakımlı ve çok şık giyiniyorlar. Ve genelde zayıflar. Milano’ya boşuna modanın merkezi demiyorlar diye içimden geçiriyorum. Masadan kalkınca çarşının ortasında bir kalabalık gözüme çarpıyor ve oraya yöneliyorum. Yerde bir boğa heykeli var. Boğanın üstüne ayak topuğunu koyup birkaç tur dönersen şans, bereket ve doğurganlığının artacağına inanılıyormuş. Tabi ben geri durur muyum, hemen hafif çukurlaşmış yere topuğumu koyup bereketimin artmasını diliyorum. Aslında belediye oluşan bu çukuru defalarca kapamış ve boğa heykelinin böyle bir etkisi olmadığını duyurmuş. Ama bakmış ki başa çıkamıyor sonunda işin peşini bırakmış. Böylece biz de keyifle heykelin etrafında döner olmuşuz.

Ve arkasından meşhur opera binası La Scala’ya yöneliyorum. İtiraf ediyorum ki binayı gördüğümde bu muymuş dedim. Dış görünüşü gayet normal bir bina. Öyle ihtişam falan bulamadım. İçeri girmek istedim ama kapalıydı. Dediklerine göre esas ihtişam içerdeymiş. Maalesef göremedim. Bazen içerde Verdi, Bellini, Donizetti gibi ünlü bestecilerin eşyaları sergilenirmiş. Bir de sezon 7 Aralık’ta başlarmış. Ben sadece 2011/2012 sezonunun gösterilerinin ne olacağına dair basılmış afişle fotoğraf çektirmekle yetinip biraz hayal kırıklığıyla Sforzesco kalesine doğru gitmeye başlıyorum. Sforzesco kalesi kare şeklinde, içinde büyükçe bir avlusu var ve dev tuğlalardan yapılmış. Ben en çok yanındaki parkı seviyorum. Koyu yeşil yaprakların içinden açan bembeyaz çiçeklerle manolya ağaçları çok güzel. Milano’da bu ağaçlardan bolca görmek mümkün.

Eee buralara kadar gelip şık bir alışveriş caddesine gitmemek olmaz. Via Mante Nepoleane caddesine yöneliyorum. Sağlı sollu şık butikler göz alıyor. Yanımdan 1.80’lik, incecik kızlar salına salına geçiyorlar. Dükkanlardan çok kızları seyrettiğimi fark ediyorum ve yoluma Barış Takı’na doğru devam ediyorum. Barış Takı taaa uzaktan dikkat çekiyor. Üstündeki heykeller çok güzel. Önünde bir sürü fotoğraf çektirip, yanındaki parkta keyifle yürüyorum. Hava çok güzel olduğundan biraz da çimlerde oturup dinleniyorum. Yanımda getirdiğim kitaplardan birini çıkarıp Barış Takı’nın tarihini okuyorum. Napolyon, Kuzey İtalya’yı fethettikten sonra Paris’teki Arc de Trompei benzeri bir takın buraya da yapılmasını istiyor. Amacı Milano’ya zafer girişini bu noktadan yapmak. Ancak yapımı başlayan bu eser bitmeden, Napolyon Waterloo meydan savaşını kaybederek tahtan iniyor ve hiçbir zaman amacına ulaşamıyor. Bir yandan ağaca yaslanıyorum bir yandan da Tak’ı seyrederken dünyaya barış gelmesini diliyorum.

Sırada bir ay evvelden girmek için internetten rezervasyon yaptırdığım Santa Maria dele Grazia Kilisesi var. Esasında kilisenin tek özelliği Leanardo da Vinci’nin “Son Yemek” adlı tablosuna ev sahipliği yapıyor olması. Yolunuz Milano’ya düşerse mutlaka rezervasyon yaptırın derim yoksa içeri girmeniz mümkün değil. Dışarıdaki kalabalığın içinden sıyrılıp kendimi içeri atıyorum. Tablo kilisenin yemekhanesinde bulunuyor. Defalarca bakım geçirdiği için artık orijinaline ne kadar yakın bilemem ama yine de soluk kesici. Özellikle İsa’nın “sizlerden biri bana ihanet edecek” dediği anda havarilerin yüzünde oluşan şaşkınlık ifadesi inanılmaz resmedilmiş.

Arkasından Duamo meydanı ile Sforzesco kalesini birbirine bağlayan ve sadece yayalara açık (İstiklal caddesinin bir nevi İtalya versiyonu) en büyük caddelerinden biri olan Dante’ye gidiyorum. Caddenin köşesinde iskemlelerini dışarı atmış bir yer hoşuma gidiyor. Burada yöreye özgü cotoletta alla milanese (yumurta ve ekmeğe bulanarak tavada kızartılan dana eti ) yiyorum. Ayrıca şehrin rengarenk tramvaylarını seyrediyorum. Yemeğim bitince Dante’de dolanmaya başlıyorum. Benim bütçeme daha uygun butiklerin olduğu caddede birazdan kendimi kaybedeceğimi anlıyorum. Eee artık görülecek yerler listemi bitirdiğime göre, Milano’da keyif yapmamın zamanı geldi diye düşünüyorum… Biraz alışveriş, biraz yemek, biraz amaçsız dolanma ve arkasından ver elini İstanbul…

Sağlıcakla,

Masaj Yaptırmak İstiyorum Ama Kime Diyorsanız?


 LİSANSLI MASAJ TERAPİSTİ OYTUN ÇOLAK

İLETİŞİM:05069810840

MAİL:oytuncolak13@hotmail.com


-KUPA TERAPİ(HACAMAT TEDAVİSİ) -KLASİK İSVEÇ MASAJI ... -REFLEKSOLOJİ -RELAX MASAJ -MEDİKAL MASAJ -SELİLÜT MASAJI -UZAKDOĞU MASAJLARI(THAİ,SHİATSU,THAİ FOOT,THAİ HERBAL) -LOCAL MASAJ -BEL FITIĞI,BOYUN FITIĞI,OBEZİTE,YAŞLILAR VE FELÇLİLER İÇİN  MASAJLAR -WATSU -SICAK VOLKANİK TAŞ TERAPİ -DIRECTED CARE OMURGA SAĞLIĞI -OTİZMLİLER İÇİN REFLEKSOLOJİ -ANTİ STRES MASAJ -SPOR MASAJI(ÖNCESİ VE SONRASI) -HONG KONG  MASAJI -ÇİN REFLEKSOLOJİSİ -LENF DRENAJ MASAJI -DERİN DOKU MASAJI -REİKİ -JYORİ













Şans yaratmak ve fırsatları değendirmek üzerine bir öykü...

Adamın biri çok şanssız,bahtsız  olduğundan yakınır dururmuş hikaye bu ya şans perisini bulup ona şansını değiştirmesi için ne yapması gerektiğini sormaya karar varmiş.Günlerce yürümüş bir ormana gelmiş bir kurta rastlamış.Kurt bakmış ki bir insanoğlu hızlı hızlı yürüyor,önünü kesmiş ''nereye böyle ''demiş .Adam cevaplamış''Hayatım boyunca hiç şansı yakalayamadım.Etrafımdakiler çok şanslıydı.Bende şans perisine bunu sormaya gidiyorum onu arıyorum'' Kurt demiş ki ''Madem öyle var git yoluna insanoğlu, ama o şans perisine rastlarsan benim için  sorarmısın  aç kalmamam için,şansımın dönmesi için ne yapmalıyım''. Tamam demiş adam yola tekrar koyulmuş.Çok yol gitmiş.

Bu sefer yoluna güzel bir kız çıkmış.''Nereye böyle acele gidiyorsunuz'' demiş.Adam kısaca maksatını anlatmış.Kız''Rica etsem benim için şans perisine sorarmısınız?Gencim,sağlıklıyım,zenginim,beni çok seven annem-babam var ama çok mutsuzum,mutlu olmam için ne yapmam lazım.''Tamam demiş adam yoluna devam etmiş.O kadar yorulmuş ki bir ağacın altında uyuya kalmış.Bir ses onu uyandırmış.''Ey insanoğlu bu nasıl yorgunluktur ki 2 gündür uyursun''Adam etrafına bakmış sesleneni bulamamış.''Benim altında uyuduğun ağacım ben'' demiş.Adam kısaca maksatını anlatmış.

Ağaç demiş ki''Ey insanoğlu senden bir iyilik istiyorum bu kadar görkemli bir ağaç olduğum halde,ne yaprağım ne de meyvem var.Sorarmısın periye neden böyleyim?Şansımı değiştirmem ve yapraklı meyveli ağaç olmam için ne yapmam lazım?''Tamam demiş adam tekrar aceleyle yola koyulmuş.Gece gündüz gitmiş yorgun uyuya kamış.Bir ses onu uyandırmış.''Kalk günlerdir beni arıyorsun''Adam  gözlerini açmış ''Nihayet'' demiş.Önce kendi sorusunu sormuş.''Şansımın dönmesi için ne yapayım?Artık şansımı dönder.''Sonra diğer soruları sormuş.Peri ''Senin şansın burada değil eve dönüşünde''  demiş.Sonra diğer sorulara cevap vermiş.

Adam aceleyle perinin yanından ayrılmış.Ağacın yanına gelmiş.Ağaç''Sordun mu ?''demiş ''Evet sordum senin köklerinin arasında bir sandık dolusu altın varmış eğer o ordan çıkarsa yeşerirmişsin.''Ağaç''Lütfen çıkar onu al senin olsun bana yeşil olamk yeter'' demiş.Adam''Hayır,benim şansım eve dönüşümde onunla oyalanamam başkasına çıkart '' demiş. Yoluna aceleyle devam etmiş.

Kız karşılamış ''Sordun mu?.Adam''Evet,senin mutlu olman için yaşına uygun,iyi bir insanla evlenmen lazım,mutluluğun yuva kurunca olacak''Kız ''Lütfen benimle evlen seni ilk gördüğümde de beğenmiştim.Seninle yuva kuralım ben çok iyi bir insanım sanıyorum sende öylesin''Adam ''Hayır demiş ben de seni çok beğendim ama önce şansımı döndürmem lazım.Eve dönüşümde şansım açılacak.Sonrasındabelki gelebilirim.'' Kız ne kadar ısrar etsede ''ben de seninle geleyim''Adam;''Hayır yolumdan etme beni'' demiş.

Derken kurt'a rastlamış olanları anlatmış.Kurt demiş ki''Beni sordun mu?Adam ''Evet ,ama seninkini anlamadım.Peri dedi ki o kurda söyle ayağına gelen fırsatları görmeyen salağı görmezse, daha çok aç gezer.'' Kurt ''Ben anladım ''demiş.Adamı bir çırpıda midesine indirmiş.

Niye kovalıyoruz ki o zaman lan ?

John Lee Hooker Blues Before Sunrise

http://youtu.be/9oz66xHeaaM