11 Ekim 2012

Şu, içinde bulunduğun tek anlık ömrünü fırsat bil...

Fotoğraf

Ne en iyisi, ne en güzeli, ne de en başırılısı olmak zorundasın...Sadece kendin ol yeter...

ASTIMI YADA ÖKSÜRÜK TEN RAHATSIZ OLANLAR DENEYİN

 Fotoğraf: ASTIMI YADA ÖKSÜRÜK TEN RAHATSIZ OLANLAR DENEYİNne kadar paylaşılırsa o kadar insan faydalanır unutmayınÖKSÜRÜK OLANLARIN DİKKATİNEASTIM, ALERJİK ASTIM,..Saf zeytinyağında bir gün bekletilmiş kuru incirden sabahları aç karnına 2 adet yemelerini ve yeniden 2 tane inciri gene zeytinyağına koyarak ertesi günü yiyerek bu kürü en az 6 ay devam etmeliler.(aralık vermeden)Tazesi de malum tembel mideyi çalıştırıyor,bağırsakları yumuşatıyor,sinirleri kuvvetlendiriyor boğaz ağrılarını kesiyor çıbanları olgunlaştırıyor,bronşları yumuşatıyor.Ayrıca incir ağacının dallarındaki süt ise siğilleri geçiriyor.Bu bilgileri paylaşmak istedim...Allah şifa versin


 ne kadar paylaşılırsa o kadar insan faydalanır unutmayın ÖKSÜRÜK OLANLARIN DİKKATİNE ASTIM, ALERJİK ASTIM,.. ...


Saf zeytinyağında bir gün bekletilmiş kuru incirden sabahları aç karnına 2 adet yemelerini ve yeniden 2 tane inciri gene zeytinyağına koyarak ertesi günü yiyerek bu kürü en az 6 ay devam etmeliler.(aralık vermeden) Tazesi de malum tembel mideyi çalıştırıyor,bağırsakları yumuşatıyor,sinirleri kuvvetlendiriyor boğaz ağrılarını kesiyor çıbanları olgunlaştırıyor,bronşları yumuşatıyor. Ayrıca incir ağacının dallarındaki süt ise siğilleri geçiriyor. Bu bilgileri paylaşmak istedim... Allah şifa versin


kaynak: Sonsuz Şifa...

Çok Önemli Bir Hayat Dersi...



Ortaokuldayken, sınıf arkadaşlarımdan birisiyle ciddi bir tartışmaya girmiştim.

Sebebini şimdi hatırlamıyorum ama o gün öğrendiğim dersi hayatım boyunca unutmadım.

Tartıştığım kişinin haksız olduğundan, kendiminse haklı olduğumdan o kadar emindim ki...Tabi karşımdaki de tam tersini düşünüyordu...
O an öğretmenimiz bize çok önemli bir ders vermeye karar verdi.

Bizi sınıfın önüne çıkardı ve beni masanın bir tarafına; onu da diğer tarafına yerleştirdi.
Masanın ortasında büyük yuvarlak bir nesne vardı. Siyah olduğunu net bir şekilde görebiliyordum. Ancak öğretmen çocuğa nesnenin rengini sorduğunda "beyaz" diye cevap verdi. O kadar şaşırmıştım ki, çünkü nesne resmen siyahtı. Bu sefer aramızda nesnenin rengiyle ilgili bir tartışma başladı.
Bunun üzerine öğretmen yerlerimizi değiştirdi ve şimdi de nesnenin rengini benim söylememi istedi.
"Beyaz" demek zorundaydım; çünkü belli ki nesnenin beyaz ve siyah olmak üzere iki tarafı da farklı renkteydi.
Öğretmenimiz o gün bana önemli bir hayat dersi verdi...
Karşındaki kişiyi gerçekten anlamak için, kendini onun yerine koymalısın!

***
HAYATTA DURDUĞUNUZ YER DEĞİŞTİKÇE, GERÇEĞİN PEK ÇOK YÖNÜYLE KARŞILAŞIRSINIZ.

BU NEDENLE AZ BİLGİYLE KENDİ DOĞRULARINIZI DAYATMAK YERİNE, EMPATİ YAPABİLMEYİ VE DAHA HOŞGÖRÜLÜ OLMAYI DENEMELİSİNİZ.
Judie Paxton

 

http://fwmail.net/hikaye/ogretmenden-cok-onemli-bir-hayat-dersi/

iÇİMİZDEKİ zEHİRLİ mANTARLARI aRTIK yEMİYELİM...

http://www.yasamatolyesi.com/blog/index.php/itemlist/user/258-  Yandaki linke tıklayınca yazım karşınıza çıkacak... Onu okuyun, okuyun, okuyun...Okumanız bitince facebook beğen butonu göreceksiniz... İşte onu tıkladığınızda bana oy vermiş oluyorsunuz... Sağlıcakla,

Örnek Bir Başarı Hikayesi...

Frederick Smith 1944 yılında Mississipi'de doğmuştur. Erken yaşta babasını kaybetmiş, kendisi de küçük yaşta kemik hastalığına yakalanmıştır.

Yale Üniversitesi'ne gittiği zaman, öğrencilerden ilerde ne yapmak istedikleri konusunda bir ödev hazırlamaları istenmişti.Frederick, Amerika'yı kapsayan bir dağıtım ağı kurmayı tasarladığını yazdı. Bu ödevi gören profesörü, onun kâğıdına bakınca kafasını sallayarak, 'Olanaksız bir şey düşünüyorsun' dedi ve kırık not verdi. Frederick, Yale'den mezun olduktan sonra Vietnam'da çarpışan Amerikan birlikleri arasında uçakla iki yüzden fazla sefer yaptı.

Sonra 1970 yılında iş hayatına atıldı ve işin uzmanlarına Yale Üniversitesi'nde öğrenciyken sınav kağıdına yazmış olduğu hayalinden bahsetti. Nitekim onun fikrini beğendiler ve hemen uygulamaya koydular. Uçak ve kamyonları satın almak için çok para harcandı. Bu işte çalışan personelin ücreti de yüklü bir meblağ tutuyordu.

Fakat Frederick, olumlu düşünen, daima 'Ben yapabilirim!' diyen bir insan olarak, birçok kişiyi bu işe para yatırmaya ikna etmişti.

Fakat 1973'de, ilk uçak sefere çıktığı zaman, Yale Üniversitesi'nde kendisine bu işin yürümeyeceğini söyleyen profesörün söyledikleri gerçekleşti.

Bu iş için 25 uçak alınmasına rağmen, ilk seferde ancak on sekiz paket gelmiş, ayrıca bütün dünyayı sarsan o ünlü petrol krizi patlak vermiş ve taşıma ücretleri çok yükselmişti. İşler o kadar kötü gidiyordu ki, şirket uçaklara yakıt alacak parayı bulamıyor, pilotlar uçaklarına kendi kişisel kredi kartlarıyla yakıt alıyorlardı.

Bugün şirketin mal varlığı 8 milyar dolara ulaşmış bulunuyor. Şirkette seksen beş binden fazla elaman çalışırken, yılda taşıdığı paket sayısı bir buçuk milyona ulaşmış durumda.

Bu paketler dünyanın her tarafındaki ülkelere büyük bir düzenle taşınmaktadır. Ve 'FedEX'i bilmeyenimiz yoktur


http://fwmail.net/hikaye/ornek-bir-basari-hikayesi/

Acıbadem Kurabiyesi

Acıbadem Kurabiyesi

Malzemeler :

2 yumurta beyazı 1 su bardağı çekilmiş badem ¼ su bardağı pirinç  unu ¾ su bardağı toz şeker 16 tane tuzsuz kabuksuz badem

Hazırlanışı :

Önce fırınınızı orta sıcaklığa (170 derece) getirin. Fırın tepsisine yağlı kağıt serin. Yumurta beyazlarını çırparak kar haline getirin. Çekilmiş badem,  pirinç unu ve şekeri ilave edin. Hazırladığınız bu karışımdan birer dolu tatlı kaşığı alarak, geniş aralıklarla yağlı kağıdın üstüne koyun. Serin bir yerde 10  dakika beklettikten sonra ortalarına badem oturtun. 25 dakika kurabiyelerin  rengi hafif kahverengimsi olup sertleşene kadar pişirin. Acıbadem kurabiyelerini  yağlı kağıttan çıkarıp, soğuması için bir servis tabağına yerleştirin

http://mutfaksirlari.com/acibadem-kurabiyesi.html#ixzz28zn7o5fl

Bir Erkeğin İtici 10 Özelliği

10 Fazla Havalılık


Bir erkek bütün kadınların kendisine ölüp bittiğine kendini çok kaptırıp göğsü kabarmış bir şekilde yaşıyorsa, o erkek iticidir, net. Üstelik o erkek yakışıklı değilken kendini yakışıklı sanıyorsa o bin kat iticidir. Hele ki, ortama bir kız girince bir triplere girer ki düşman başına.


9

Bakımsızlık



Dozunda metroseksüellik candır ama aşırı bakımsızlık iticidir. Giyimi kuşamı düzgün olmayan, temiz ve bakımlı olmayan ve güzel kokmayan, ayrıca tarzı olmayan erkek iticidir. Herşeyi kadınlardan beklemeyin yani, erkek dediysek de ayı olun demedik!


8

Yılışıklık



Çok sulu, çok yılışık ve alakasız biçimde durmadan espri yapmaya çalışan erkek kesinlikle iticidir. cem yılmaz değilsin ki nedir bu özgüven.. saman gibi oturun demiyoruz ama yavşaklığın lüzumu yok. ortasını bulmak gerek.


7

Meymenetsiz Surat



4. kadını erkeği genci yaşlısı, insan dediğin güleryüzlü olmalı. bu yüzden, öküz gibi bön bön bakan, suratsız meymenetsiz, ve suratına bakınca hayata dair bütün umutlarını şroloğğp diye emen erkek iticidir.


6

Böbürlenmek



Durmadan yaptıklarından bahseden erkek, çok iticisin dostum! anladık terfi ettin, yeni araba aldın, çok para kazanıyorsun, hatta patron oldun ama 24 saatin 23 saati bunlardan bahsetmen hiç hoş değil. Erkek olma demiyorum, hobi olarak yine yap ama kültürden sanattan anlamıyorsan yaptıklarının hiçbir önemi yok.


5

Değer Vermeyen Erkek



Kadına değer vermeyen erkek, itici olmakla kalmayıp insan olmayı bile başaramamıştır. Azalarak değil, tek celsede bit, neslin tükensin.


4

Fanatiklik ve Küfürbazlık



Olur olmaz her dakika küfreden erkek, burası maç değil, iticisin nokta. Maç demişken, fanatik erkek iticiliğin doruklarındadır. Gözünü seveyim fanatikliğini de al git.


3

Issız Adam/Casanova



Söyleyecek iki satır anlamlı sözü ve hayata dair bir felsefesi olmayan; işi gücü kadınlar, tavlamak, aynı anda birkaç kızı idare etmek olan piç diye tabir ettiğimiz, kendini casanova sanan ya da ıssız adam triplerinde gezen erkek, iticisin!


2

Müzik Tarzı olmayan veya Müzik Hayranı Olan Erkekler



Müzik zevki olmayan erkek iticidir. (veya 7/24 müzikle ilgili konuşan)


1

Cesur Olmayanlar



Bir kadının kalbini nasıl kazanacağını bilmeyen ve bunu düşünmeyen, ayrıca aşıkken itiraf edemeyen ve romeo olamayan erkek, tek kelimeyle iticisin.

İLİŞKİNİZ YÜRÜMÜYORSA ÜZÜLMEYİN...!!!



İki insan, aynı ya da birbirine yakın frekansta iseler ancak ortak bir şeylere sahip olur ya da yan yana gelebilirler. Bunun dış görünüş, kültürel geçmiş, eğitim, deri rengi, mali durum, ülke, ilgi vs. ile en ufak bir ilgisi yoktur. İki insan ancak aynı frekansa sahipse, yan yana gelir ve birlikte olurlar. Bu yüzden arkadaşlar yan yana gelirler. Yine bu yüzd...
en arkadaşlar ve eşler birbirlerinden ayrılırlar.


Aralarından birinin frekansı yükselir; diğeri aynı kalırsa, ikinci kişi diğerinin hologramından düşer. Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, diğerinin frekans aralığının dışına düştüğünden bağlantı kuramazlar. Hiç düşündünüz mü, okuldan bazı arkadaşlarınız artık arkadaşınız değildir ve onlarla hiç bir bağlantınız yoktur? Çünkü frekansınız değişmiştir ve literal anlamda onları “GÖ RE Mİ YOR SU NUZ DUR” artık. Bizler gerçeği, şimdiki kitlesel bilincimizin odaklandığı bir alt boyutta var olan frekans bantlarının titreşimlerinin alt frekanslarının içinde olan kolektif kitlelerin düşünce formları şekliyle algılayabiliyoruz.


Düşünün bakalım dışarıdaki gerçekten tuhaf kombinasyon oluşturan çiftleri, asla yan yana gelmelerini hayal bile edemeyeceğiniz insanlar birliktedirler. BiRLİKTEDİRLER ÇÜNKÜ AYNI FREKANSTADIRLAR.


Konuya frekans açısından bakarsanız; kendinizin de neden artık bir takım insanlarla birlikte olmadığınızı görürsünüz ve ilişki “yürümüyorsa” kendinizi kötü hissetmek zorunda kalmazsınız. Eğer frekansları uyumlu değilse 2 kişi yan yana duramaz. Aynı şekilde eğer rezone olmadığınız bir çevrede çalışıyorsanız, orada fazla kalamazsınız. Gerçekten de o çevre ve oradaki insanlarla aynı titreşimde salınmadığınızı hissedersiniz ve sonunda sizin oradan ayrılmanızı gerektirecek bir olay vuku bulur....  ♥♥♥


MEHMET ŞEN

"Yenilikler ancak onlar için yer açtığınız zaman yaşantınıza girebilirler."

Fotoğraf: Başarı bir seyahattir, hedef değil. Mutluluk, gidilen yolun üzerindedir, yolun sonunda değil. Yolun sonunda olsa, ona varıldığında yol bitmiş ve vakit de geçmiş olurdu. Mutlu olmanın zamanı ise bugündür, yarın değil..Yenilikler ancak onlar için yer açtığınız zaman yaşantınıza girebilirler."

Marlo Morgan
***

İyi bir Matematikçi misiniz?

An'ı Yakalamak...Günün Fotosu...10/10/2012

Fotoğraf: Anı yakalamak bu olsa gerek ....

Aldatan TEKRAR Aldatır mı?



Sabahın beşinde cep telefonum uzun uzun çalmaya başladı. Önce ne oluyor diye şöyle bir gözümü açıp, tekrar uyumaya çalıştım ama yok arayan o kadar kararlı ki telefonu açtırmaya, mümkün değil kapatmıyor. “Ne oluyor ya sabahın köründe” diye bir hışımla açıyorum telefonu ve Zeynep’in bir taraftan özür dileyen ve bir taraftan da hıçkıran sesiyle güne başlıyorum.

Zeynep “Anette ya çok özür dilerim bu saatte aradığım için ama dün akşam ne oldu bilemezsin, ben mahvoldum, paramparça oldum” diye hıçkırarak konuşmasına devam etti. Benim tabi bütün kızgınlığım bir an da uçup gitti ve “Zeynep hadi anlatsana ne oldu yahu” diye yatakta doğruldum.

Dün akşam Ayhan buluşmak istedi, ben de tamam dedim giyindim süslendim, taksimdeki kafemize gittim. Ben gelecek hafta çıkmaya başlamamızın birinci yılı diye plan yapacağımızı zannederken Ayhan beni aldattığını itiraf etti. Ben nasıl yani deyip en afallamış halimle ona bakarken ‘’beni affet çok pişmanım asla bir daha olmayacak’’ dedi ve karşımda bir yandan ağlamaya bir yandan da olanları anlatmaya başladı: ‘’İşte şirkette biri varmış da ne zamandır peşindeymiş te düş artık yakamdan demek için kızla yemeğe çıkmış da, sonra laf lafı açmış çok içmişler de, öyle olunca kızı eve bırakmak istemiş te, kız da gel sana bir kahve yapayım demiş te, o da tamam demiş te, sonra içkinin etkisiyle kızın evine çıkınca bir anda ne olduğunu anlamadan kendilerini yatakta bulmuşlar da…’’

Zeynep o kadar çok ağlayıp, hıçkırıyordu ki, cümlelerin bir bölümünü aklımdan ben tamamlıyordum. Ben bile şoktayken Zeynep’in halini tahmin bile edemiyordum. Çünkü hepimiz biliyorduz ki Ayhan Zeynep’e aşıktı. Ve aşık bir adamın yaptığı bu aldatma hareketi, erkeklere olan tüm güvenimizi yerle bir edecek cinstendi…

Zeynep’le Ayhan bu itiraftan sonra bütün geceyi kafede bir yandan ağlayarak, bir yandan da konuşarak geçirmişler. Zeynep Ayhan’a “seni bu hareketi yapmaya iten ilişkimizdeki bir sıkıntı, uyumsuzluk, ya da ne bileyim hoşnut olmayan bir şey mi” diye sormuş. Ayhan bu sefer de “ya ne bileyim hep senin istediklerini yapıyoruz, senin istediğin yerlere gidiyoruz, senin bu baskın halinden biraz yorulmuştum açıkçası, ipleri benim elime bırakacak bir kadın istiyordum açıkçası demesin mi?”

Zeynep tabi bu noktadan sonra nerede olduklarına bakmadan bağırıp çağırmaya başlamış “madem öyle bunu karşıma geçip adam gibi söyleseydin ya” demiş ve tepinmeye başlamış. Tabi kafenin gediklisi olmaları da bu bağırıp çağırmaları bir yere kadar kaldırabileceği için toparlanıp çıkmışlar. İstiklal Caddesi boyunca yürürlerken Zeynep ‘’peki ayrılmak mı istiyorsun’’ diye sormuş, Ayhan ise ‘’tabi ki hayır’’ demiş. ‘’İlişkimizin devam etmesini istiyorum. Önce sana bu olanları anlatmamayı düşündüm ama böyle bir yalanın üzerine de ilişkiyi sürdüremezdim. Gözlerine bakamazdım’’ demiş. Tabi Zeynep’te gene işler kopmuş ‘’yani elin kadınıyla yatınca gözüme bakabiliyorsun da söylemeyince mi bakamıyorsun’’ demiş. Ayhan’ı itip cadde boyunca koşmuş ve yola çıkınca da önüne çıkan ilk taksiye atlayıp eve dönmüş. Ayhan’ın ne aramalarına ne de kapıyı yumruklamalarına cevap vermiş ve ne yapayım demek içinde sabahın beşine kadar dayanıp beni aramış…

Ben duruma henüz bir yorum getiremeden Zeynep bir sonraki adımı atmak için cevaplanması gereken en önemli soruyu sormuştu bile: “Aldatan tekrar aldatır mı Anette? Yani ben şimdi Ayhan’ı affetsem bir daha bana bunu yapmayacağı ne malum. Hem aynı işyerinde bu kızla da çalışmaya devam edecekler. Hadi bu kızla bu durumu kesin olarak bitirseler bile her ilişkimizde sorun olduğunda bana söylemek ve çözüm aramak yerine başka bir kadının kollarına atılmayacağını nerden bileceğim ki?” diyerek birbiri ardına çok mantıklı şeyler söylüyordu. Arkasından “o zaman yapacak bir şey yok Ayhan’dan ayrılmalıyım ama onu o kadar seviyorum ki bu nasıl olacak” derken benim kulaklarımda hala şu soru yankılanıyordu: ‘’Aldatan bir kere daha aldatır mı Anette?”

Ah bu sorunun cevabını bilen var mı ki acaba? Aklımdan bir bir arkadaşlarımın başından geçen olaylar akmaya başladı. Aldatanın kadın olduğu başka bir durumda erkek kadını affetmiş ve kadında adamı tekrar aldatmıştı. Evli başka bir çift durumundaysa adam karısını aldatmış, affedilince birkaç sene sonra gene aldatmıştı. Bazıları alışkanlık gibi ana ilişkisi devam ederken, bir sürü başka kadınla zaten eşini aldatıyordu. Yani aklımdan böyle örnekleri geçirdim geçirdim ve aldatanın tekrar aldatacağına kanaat getirdim. Ama bunu asla Zeynep’e söyleyemezdim. Hem her durumun bir istisnası olamaz mıydı yani?

Siz ne diyorsunuz arkadaşlar aldatan tekrar aldatır mı ???

Sağlıcakla,

Soyunma Şekliniz Kişiliğinizi Yansıtıyor...



AMERİKALI psikoterapi uzmanı Dr. Jane Greer, soyunma biçimiyle insanın kişiliği arasında çok güçlü bir bağ bulunduğunu belirtti. Dr. Greer, insanların "altı ayrı biçimde" elbise çıkardıklarını belirterek şunaları söyledi:

1- DOST CANLISI

Elbiseleriniz çıkarıp her yere atıyorsanız "dost canlısı" birisiniz. Başkaları sizin dağınık ve pasaklı olduğunuzu düşünebilir. Ama gerçekte, başkalarına fazla aldırmama yolunu tercih ediyorsunuz.

2- GÜVENİLİR BİRİ

Giysilerinizi çıkarıp hemen derli toplu olarak yerlerine koyuyorsunuz. Çıkardığınız her şeyin konacağı bir yer var. Bu tür insanlar, yaşamın sorunlarını çözmenin en iyi yolunun "hiç sorun yaratmamak" olduğunu düşünüyorlar. Güvenilir birisiniz ve çevreye dikkat vermeyi biliyorsunuz.

3- DERİN DÜŞÜNEN

Gömleğinizi çıkardınız ve bir süre yarı çıplak evde dolaşıyorsunuz. Pantolon çıkarmanız 10 ya da 15 dakika sonra geliyor. Zaman sizin için çok fazla önemli değil. Boş zamanları ve derin konuları düşünmeyi seviyorsunuz. Ama aceleye gelemiyorsunuz.

4- TUTKULU VE NEŞELİ

Giysilerinizi "süper bir hızla" çıkarıyorsunuz. Bu tür insanlar, genelde stresli oluyor. Ancak aynı kişiler tutkulu ve neşeli de olabiliyor.

5- ROMANTİKLER

Saatinizi, kolyenizi ve bileziğinizi her şeyden önce çıkarıyorsunuz. Duygu yüklüsünüz, romantiksiniz, düşüncelisiniz ve iyi arkadaşlıklar kurabiliyorsunuz.

6- MACERACILAR

Elbise çıkarırken belli bir rutini izlemiyorsunuz. Ya da her gün farklı bir yöntemi denemekten hoşlanıyorsunuz. Bu kişiler "oldukça maceracı" ve risk alabiliyorlar. Sosyal ortamlara iyi uyum sağlıyorlar, farklı aktivitelerden zevk duyuyrolar.

http://fwmail.net/testler/soyunma-sekliniz-kisiliginizi-yansitiyor/

1915 yılında Charlie Chaplin, gizlice katıldığı '' Charlie Chaplin'e Benzeyenler' yarışmasında 3. olmuştur...

Fotoğraf

Bir Bayana Söylenebilecek En Güzel Sözler; Zayıflamışsn, Saçların Harika, Akşama Dışarda Yeriz Hayatım...

Fotoğraf: kesinlikle :))

Sustum, kahrından susuyor dediler...

Fotoğraf: Kraliçe_Sultan

Yenilmesi gereken ilk düşmanlar,,öfke ve umutsuzluktur..."



 

 

Yenilmesi gereken ilk düşmanlar,,öfke ve umutsuzluktur..."
(Collete)

İNSAN OLMANIN OLMAZSA OLMAZ KURALLARI

Fotoğraf: İNSAN OLMANIN OLMAZSA OLMAZ KURALLARI1.BİR VÜCUT SAHİBİ OLACAKSINIZ Sevebilirsiniz, sevmeyebilirsiniz. Ama hayatınızın sonuna kadar, o sizinle olacak. 2.DERSLER ÖĞRENECEKSİNİZ Resmi olmayan ama her gün tam zamanlı katılmanız gereken bir okul var: Hayat. Bu okulda hergün yeni birşeyler öğrenme şansınız var. Öğrendiğiniz dersi sevebilirsiniz ya da alakasız veya aptalca bulabilirsiniz.3.HATALAR YOKTUR, DERSLER VARDIR Büyüme, olgunlaşma devamlı bir deneme yanılma ve deney sürecidir. "Başarısız" olan deneyler de, çok başarılı olan deneyler gibi sürecin bir parçasıdır.4.BİR DERS ÖĞRENİLENE KADAR TEKRAR EDİLİR Bir ders çeşitli şekillerde ve siz öğrenene kadar tekrar tekrar önünüze gelecektir. Ancak öğrenince yeni derse geçilir.5.ÖĞRENİLECEK DERSLER TÜKENMEZ Hep yeni bir şey vardır öğrenilecek ve siz yaşadıkça da devam eder. Bir gün gelecek bitecek diye birşey yok.6.ŞİMDİ BURADAKİNDEN DAHA İYİ BİRŞEY YOK Komşunun tavuğunu kaz görebilirsiniz. Hep kazın peşinde koşabilirsiniz ama her yer böyle yeni yeni kazlarla dolu. Bu sizi mutluluğa götürmez. 7.DİĞERLERİ SİZİN AYNADAKİ BİR YANSIMANIZDIR Birini sevmeniz ya da nefret etmeniz, ancak sizdeki sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz birşeyi yansıtmasıyla mümkün olabilir.8.HAYATINIZLA NE YAPACAĞINIZ TAMAMEN SİZİN ELİNİZDEDİR Bütün araç ve kaynaklar size verilmiş, onlarla ne yapacağınız tamamen size kalmış. Seçim sizin. Şikayet mi edersiniz, şükür mü? Düşünce ayağa kalkar mısınız, düştüğünüz yerde çakılıp kalır mısınız? Hepsi size kalmış.9.TÜM YANITLAR SİZDE  Yeter ki siz kendinize sormaya ve dinlemeye hazır olun.10.TÜM BUNLARI UNUTMA EĞİLİMİNDE OLACAKSINIZ Bu da insan olmanın bir özelliği değil mi:)

1.BİR VÜCUT SAHİBİ OLACAKSINIZ Sevebilirsiniz, sevmeyebilirsiniz. Ama hayatınızın sonuna kadar, o sizinle olacak.

2.DERSLER ÖĞRENECEKSİNİZ Resmi olmayan ama her gün tam zamanlı katılmanız gereken bir ...
okul var: Hayat. Bu okulda hergün yeni birşeyler öğrenme şansınız var. Öğrendiğiniz dersi sevebilirsiniz ya da alakasız veya aptalca bulabilirsiniz.

3.HATALAR YOKTUR, DERSLER VARDIR Büyüme, olgunlaşma devamlı bir deneme yanılma ve deney sürecidir. "Başarısız" olan deneyler de, çok başarılı olan deneyler gibi sürecin bir parçasıdır.

4.BİR DERS ÖĞRENİLENE KADAR TEKRAR EDİLİR Bir ders çeşitli şekillerde ve siz öğrenene kadar tekrar tekrar önünüze gelecektir. Ancak öğrenince yeni derse geçilir. 5.ÖĞRENİLECEK DERSLER TÜKENMEZ Hep yeni bir şey vardır öğrenilecek ve siz yaşadıkça da devam eder. Bir gün gelecek bitecek diye birşey yok.

6.ŞİMDİ BURADAKİNDEN DAHA İYİ BİRŞEY YOK Komşunun tavuğunu kaz görebilirsiniz. Hep kazın peşinde koşabilirsiniz ama her yer böyle yeni yeni kazlarla dolu. Bu sizi mutluluğa götürmez.

7.DİĞERLERİ SİZİN AYNADAKİ BİR YANSIMANIZDIR Birini sevmeniz ya da nefret etmeniz, ancak sizdeki sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz birşeyi yansıtmasıyla mümkün olabilir.

8.HAYATINIZLA NE YAPACAĞINIZ TAMAMEN SİZİN ELİNİZDEDİR Bütün araç ve kaynaklar size verilmiş, onlarla ne yapacağınız tamamen size kalmış. Seçim sizin. Şikayet mi edersiniz, şükür mü? Düşünce ayağa kalkar mısınız, düştüğünüz yerde çakılıp kalır mısınız? Hepsi size kalmış.

9.TÜM YANITLAR SİZDE  Yeter ki siz kendinize sormaya ve dinlemeye hazır olun.

10.TÜM BUNLARI UNUTMA EĞİLİMİNDE OLACAKSINIZ Bu da insan olmanın bir özelliği değil mi:)

Muhteşem Bir Hikaye...Buyrun...

Fotoğraf: EvliyaYaşlı adamın hastalığına çare bulunamayınca, kendisine evliya denilen birinin adresini vermişler.Söylenenlere göre en ağır hastalar o zatın duasıyla iyileşebiliyormuş. İhtiyar adam verilen adresiçaresizlik içinde cebine atıp doktorun yanından ayrıldığında, sokağın köşesinde simit satan 6 – 7yaşlarındaki bir çocuğa rastladı. Çocuk son derece masum gözlerle kendisine bakıyor ve onu tanıyormuş gibi gülümsüyordu.Adam, o yaştaki çocukların tamamen günahsız olduğunu düşünerek yoluna devam ederken,aniden duruverdi. Simitçinin üzerindeki eski tişörtün üzerinde bir “E” harfi yazılıydı. Ve bu“E” mutlaka evilyanın “E” si olmalıydı…Aradığı evliyaya bu kadar çabuk ulaşmanın heyecanıyla yanına gidip bir simit aldıktan sonra;- “Doktorlar benim hasta olduğumu söylediler,” dedi. “İyileşmem için bana dua eder misin?”Çocuk bu teklif karşısında şaşırmışa benziyordu. Kafasını olur der gibi sallarken;- “Bende sık sık hastalanıyorum,” diye karşılık verdi.“Ama dedem, Allaha inananların ölünce yıldızlara uçtuklarını ve orada cenneti seyrettiklerini söylüyor. Bu yüzden korkmuyorum hastalıklardan.”Adam içinin bir anda ferahladığını hissetti. Onun soğuktan moraran yanaklarına bir öpücük kondururken ;- “Deden çok doğru söylemiş,” dedi. “Ama ben yine de yardım istiyorum senden.”Çocuk, duasının kıymetini anlamış gibiydi. Karşı kaldırımdan geçmekte olan baloncuyu gösterek ;- “Size dua edeceğim” diye cevap verdi. “Ama eğer iyileşirseniz, bana 10 tane balon alacaksınız , tamam mı?”Bu sefer adam başını salladı. Fakat çocuk bu kadar büyük bir hazineyi istemekle haksızlık yaptığına hükmetmişti. Mahcubiyetten kızaran yanaklarını elleriyle örtmeye çalışırken ;- “Uçan balon almanıza gerek yok,” diye devam etti. “Normalinden 10 tane istemiştim. ”Adam elini uzatarak çocukla tokalaştı. Anlaşma nihayet yapılmış, ayrıntılara geçilmişti. Buna görehastalıktan kurtulması halinde 6 ay sonraki ramazan bayramında çocukla buluşacak ve her hangi bir sebeple gelemediği takdirde, önceden hazırlanan balonların ona ulaşmasını veya postalanmasını sağlayacaktı.Adam küçük çocuğun adını ve adresini bir kâğıda yazdıktan sonra, başını okşayarak onunla vedalaştı.Aradan soğuk bir kış geçip ramazana ulaşıldığında , adamın hastalığından eser bile kalmamıştı. Hayata tekrar dönmenin sevinciyle en güzel balonlardan bir paket hazırladı ve bayramın ilk gününü iple çekerek randevü yerine gitti. küçüklerin cıvıl cıvıl kaynaştığı bayram yerindeki diğer simitçiler,çocuğu tanımıyordu. Adam onu biraz ilerdeki bakkala sorduğunda , dükkân sahibi ;- “Ciğerleri hastaydı yavrucağın,” dedi. “Geçen hafta aniden ölüverdi.”Adam bir anda beyninden vurulmuşa döndü. Ve koşar adımlarla orayı terkederken , önüne çıkan ilk baloncuya bir tomar para uzatıp;- “Şu uçan balonlardan 10 tane istiyorum,” dedi. “Çabuk ol, gecikmeden ulaşmalı yerine.”Adam, satıcının aceleyle uzattığı balonların iplerini birbirine düğümledikten sonra, onları besmeleylegökyüzüne bıraktı. Bayram yerindeki herkes gibi baloncu da şaşkındı. Sonunda dayanamayıp ;- “Ne yaptığınızı anlayamadım.” dedi. “Neden bıraktınız onları öyle?”Adam, nazlı nazlı yükselmekte olan balonları buğulu gözlerle takip ederken ;- “Onları bekleyen küçücük bir dostum var,” diye mırıldandı. “Hemde evliya gibi bir dost. Balonları adresine postaladım sadece.”

 Yaşlı adamın hastalığına çare bulunamayınca, kendisine evliya denilen birinin adresini vermişler. Söylenenlere göre en ağır hastalar o zatın duasıyla iyileşebiliyormuş. İhtiyar adam verilen adresi çaresizlik içinde cebine atıp dok tor un yanından ayrıldığında, sokağın köşesinde simit satan 6 – 7 yaşlarındaki bir çocuğa rastladı. Çocuk son derece masum gözlerle kendisine bakıyor ve onu tanıyormuş gibi gülümsüyordu. Adam, o yaştaki çocukların tamamen günahsız olduğunu düşünerek yoluna devam ederken, aniden duruverdi. Simitçinin üzerindeki eski tişörtün üzerinde bir “E” harfi yazılıydı. Ve bu “E” mutlaka evilyanın “E” si olmalıydı…


Aradığı evliyaya bu kadar çabuk ulaşmanın heyecanıyla yanına gidip bir simit aldıktan sonra; - “Doktorlar benim hasta olduğumu söylediler,” dedi. “İyileşmem için bana dua eder misin?” Çocuk bu teklif karşısında şaşırmışa benziyordu. Kafasını olur der gibi sallarken; - “Bende sık sık hastalanıyorum,” diye karşılık verdi. “Ama dedem, Allaha inananların ölünce yıldızlara uçtuklarını ve orada cenneti seyrettiklerini söylüyor. Bu yüzden korkmuyorum hastalıklardan.” Adam içinin bir anda ferahladığını hissetti. Onun soğuktan moraran yanaklarına bir öpücük kondururken ; - “Deden çok doğru söylemiş,” dedi. “Ama ben yine de yardım istiyorum senden.” Çocuk, duasının kıymetini anlamış gibiydi. Karşı kaldırımdan geçmekte olan baloncuyu gösterek ; - “Size dua edeceğim” diye cevap verdi. “Ama eğer iyileşirseniz, bana 10 tane balon alacaksınız , tamam mı?” Bu sefer adam başını salladı.


Fakat çocuk bu kadar büyük bir hazineyi istemekle haksızlık yaptığına hükmetmişti. Mahcubiyetten kızaran yanaklarını elleriyle örtmeye çalışırken ; - “Uçan balon almanıza gerek yok,” diye devam etti. “Normalinden 10 tane istemiştim. ” Adam elini uzatarak çocukla tokalaştı. Anlaşma nihayet yapılmış, ayrıntılara geçilmişti. Buna göre hastalıktan kurtulması halinde 6 ay sonraki ramazan bayramında çocukla buluşacak ve her hangi bir sebeple gelemediği takdirde, önceden hazırlanan balonların ona ulaşmasını veya postalanmasını sağlayacaktı. Adam küçük çocuğun adını ve adresini bir kâğıda yazdıktan sonra, başını okşayarak onunla vedalaştı. Aradan soğuk bir kış geçip ramazana ulaşıldığında , adamın hastalığından eser bile kalmamıştı.


Hayata tekrar dönmenin sevinciyle en güzel balonlardan bir paket hazırladı ve bayramın ilk gününü iple çekerek randevü yerine gitti. küçüklerin cıvıl cıvıl kaynaştığı bayram yerindeki diğer simitçiler, çocuğu tanımıyordu. Adam onu biraz ilerdeki bakkala sorduğunda , dükkân sahibi ; - “Ciğerleri hastaydı yavrucağın,” dedi. “Geçen hafta aniden ölüverdi.” Adam bir anda beyninden vurulmuşa döndü. Ve koşar adımlarla orayı terkederken , önüne çıkan ilk baloncuya bir tomar para uzatıp; - “Şu uçan balonlardan 10 tane istiyorum,” dedi. “Çabuk ol, gecikmeden ulaşmalı yerine.” Adam, satıcının aceleyle uzattığı balonların iplerini birbirine düğümledikten sonra, onları besmeleyle gökyüzüne bıraktı. Bayram yerindeki herkes gibi baloncu da şaşkındı.


Sonunda dayanamayıp ; - “Ne yaptığınızı anlayamadım.” dedi. “Neden bıraktınız onları öyle?” Adam, nazlı nazlı yükselmekte olan balonları buğulu gözlerle takip ederken ; - “Onları bekleyen küçücük bir dostum var,” diye mırıldandı. “Hemde evliya gibi bir dost. Balonları adresine postaladım sadece

Türkiye’de demir yetersizliği anemisi görülme sıklığı giderek artıyor. Bunu önlemek için nasıl beslenmeliyiz ?

Türkiye’de demir yetersizliği anemisi görülme sıklığı giderek artıyor.Kansızlık özellikle çocuklarda, gebe ve emzikli kadınlarda sıklıkla ortaya çıkıyor…

Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, demir eksikliğine bağlı kansızlık tedavisinde tüketilmesi gereken besinler hakkında şu bilgileri verdi:

En iyi demir kaynağı besinler

• Karaciğer, kırmızı et, tavuk ve balık eti

• Yumurta

• Üzüm ve pekmez

• Kuru baklagiller

• Kuru kayısı, kuru üzüm, kuru dut gibi kuru meyveler

• Yeşil yapraklı sebzeler ( ıspanak, pazı )

• Fındık, fıstık ve susam

Baklagilleri etle pişirin, yumurtayı portakal suyu ile tüketin

Demir emilimini artırmanın önemli bir yolu bu besinleri C VİTAMİNİ ile birlikte tüketmektir!

 

http://www.diyet.ca/hangi-besinler-kansizliga-iyi-gelir/

Burçlara Göre Hayalinizdeki Ev... Yaşadığınız ev, karakterinizi yansıtır. İşte burçlara göre ev tercihleri:

Koç burcu
Ateş grubundan olan Koç burcu güvenliği olan aydınlık ve ferah evleri tercih eder. Yaratıcı alanlar tam onlara göredir. Ateş kırmızısı ve narçiçeği rengi uğurlu renkleridir.
Deklarasyonda, eski ve yeniyi bir arada yaşatırlar. Kendilerini yaşam alanlarında rahat hissetmeleri gerekir ve bu alanı ateşli renk patlamalarıyla yuva haline getirirler Pozitifliğiniz ve tarzınız farklı dekorasyonlar denemenize neden olsa da yatak odanızın enerjisi şömine önleridir.

Boğa Burcu
Müziğin merkezde olduğu canlılığın içinde sade bir yaşam alanı Boğa burçlarının tercihidir. Özellikle denize ve doğaya yakın olmak amacıyla balkon tercih etmelidirler… Boğa evinde karşınıza sık sık deri koltuk ve kadife kumaşlar çıkar.
Beyaz ve siyah rengini seven Boğa burçları evlerinde bu renge sıklıkla yer verirler. Kitapları için mütevazı bir kitaplık mutlaka bulunacaktır.. Misafiri çok seven bu Burçlar fazla koltukla odayı boğmak yerine minderlerle dekorasyonu tamamlayabilir. Ayrıca evini daha çok benimsemesi için taze çiçekler hoşuna gider. Mutfak dekorasyonu da özen gösterdikleri bir konudur.

İkizler Burcu
İkizler burçları modern tasarımları olan evleri tercih ederler. Evlerinde lüksü ve rahatlığı arayan Geniş alanlarda yaşamayı seven İkizler evlerinde cam öğeleri kullanmayı sever. Büyük kapılardan, geniş pencerelerden hoşlanır. Son moda olanı tercih ederken tasarım konusunda harika bir zevke sahiptir.
Modernizeyi seven modern tasarımları takip eden burç, aynı şekilde son model elektronik cihazlardan da haberdardır. Yaşadıkları alanda ferahlık isterler Metal objeler, sarı ve tonlarındaki modern duvar aksesuarları hoşlarına gider. Capcanlı bir burç olan ikizlerin evi de kendisi gibi bu enerjiyi tamamen yansıtır. Ruh haline göre sık sık dekorasyonunu değiştirir.

Yengeç Burcu
Evlerine âşık olan Yengeçler, evine en meraklı burçturlar. Bahçe katı, ahşap evler duygusal Yengeç burcunun yaşamayı tercih edeceği bir evdir. Klasik ve modernin birleştiği tasarımlar tam Yengeç burcuna göredir. Evini gösteri aracı olarak değil, kabuğuna çekilebileceği bir mekân haline getirmek için dekore eder.
Beyaz, gümüş ve gri renklerini dairelerinin her köşesinde kullanırlar. Denizi çok sevdikleri için deniz manzaralı evler tercih ederler. Ve… Yatak odaları ruhlarını dinlendirmek için kullandıkları bir sığınaktır. su sesiyle huzur bulan yengeçler için küçük bir fıskiye ve mumlar yatak odanızı vazgeçilmez kılar.

Aslan Burcu
Kaliteli yaşamayı seven Aslan burçları lüks ve komşuları olan büyük evleri seçer. Aslan burcu için ev kendisiyle gurur duyabileceği atmosferlerden biridir. Masraftan kaçınmaz ve hem kaliteli hem ihtişamlı eşyalarla evi süsler. Altın ve kırmızı renklerini evlerinde görebileceğiniz burcun evi tamamen konforlu tasarımlardan oluşur. Dekorasyon zevki biraz pahalıdır. Lüks kumaşlardan, deri koltuklardan ve abartılı mobilyalardan hoşlanır. Misafirlerinin beğenilerini kazanmak amacıyla evi en iyi şekilde dekore eder.
Görkemli bir hayat tarzı benimseyen aslan burçları tabii ki yatak odaları ve duvarlarda büyük aynalar aslan burçlarına uygun noktalardır. Turuncu, sarı, kırmızı ve mor aslan burcunun dekorasyonunun ana renkleridir.

Başak burcu
Mükemmelliği hayatının her aşamasında arayan Başak burçları ev seçimlerinde de buna dikkat ederler. Rahat yaşayabilecekleri geniş ve modern tasarımlar onların ilgisini çeker. Evlerinde ahşap dokuları görmekten hoşlanırlar. Az ama öz eşyası vardır. Doğayı sever ve duvarlarında odayı boğmayacak ölçüde doğa fotoğrafları ya da tabloları kullanabilirler.
Doğal sabunlar ve doğal kokular evin havasını değiştirecektir. Sentetik ürünlerden olabildiğince uzak dururlar. Zarif bir zevki vardır. Kitaplıkla uyumlu bir karyola başı ve yatak odasındaki bej gibi renkler başak burcunun dekorasyon dünyasında önemlidir.

Terazi Burcu
Konut seçiminde kendileri için en uygun evi uzun değerlendirmeler sonunda bulan Terazi burcu her imkâna kolaylıkla ulaşabileceği residence daireleri tercih eder. Dengedeki hayatlarını evlerine taşımak isteyen bu burçlar dekorasyonda da ne istediğini iyi bilirler. Uçuk yeşil, mavi ve sarının tonlarından döşenmiş mobilyalar onları çeker. Bakır ve kurşundan yapılmış aksesuarlar onların dekorasyona düşkünlüklerinin göstergesidir. Sanki doğuştan dekoratördürler.
Uzun, alçak ve rahat koltuklar vazgeçemedikleri mobilyalardandır. Sanata çok düşkündürler. Bu yüzden de oturma odalarında tablolara, el dokuma halılara ve estetik değeri olan duvar saatlerine rastlayabilirsiniz. Belli başlı bir renkleri yoktur. Dikkat ettikleri tek nokta uyumun gerçekleşmiş olmasıdır.

Akrep Burcu
Bu burcun insanları geniş balkonu, geniş salonlu evleri tercih eder. Akrep burçlarının evlerinde antika köşeleri ve farklı tasarım edilmiş odalar bulunur. Gizemli mizaçlarını evlerinde gizleyen akrep burçlarına en uygun renk kırmızıdır. Kırmızı ve kırmızının tüm tonlarından meydana gelen döşemeler akrep burcu insanını çeker. Işığın biraz düşük biraz romantik olmasından hoşlanırlar. Tarçın kokulu bir mum akrep burcu için dekorasyonun vazgeçilmezlerindendir. Karamsar tabloları da eksik etmez.
Keyif yapmayı da sevdiğinden duvar süsleri ve resimlere geniş yer verir evinin dekorasyonunda. Cinselliğe egzotizme önem veren akrep yatak odası dekorasyonunda karanlık tablolarla, kısık aydınlatmalarla hemen dikkat çeker.

Yay Burcu Yay burcu insanı özgürlüğüne çok dükündür. Farklı olmayı sever. Geniş daireler Yay burçlarına göredir. Residence konseptinde kolaylıkla ulaşabileceği spor salonları ve alışveriş merkezleri ilgisini çeker. Renkleri, aksesuarları her alanda kullanmayı seven evine enerji katan yaylar Sıradanlıktan kaçınır ve her zaman ferah ve özgündür. Özellikle kendi yarattığı objelere evini dekore ederken yer verebilir.
Gezdiği gördüğü yerlerden kalan hatıraları, okuduğu kitapları ya da yaptığı çılgınca şeylerle ilgili eşyaları sergilemeyi sever. Gökkuşağının renklerine hayran olan yay rengârenk büyük minderlerle modern bir yatak odası dekore edebilir.

Oğlak Burcu
Teknolojiye meraklı olan burç için en ideal konut akıllı evlerdir. Akıllı ev teknolojisiyle tasarlanmış evlerinde huzur bulan Oğlak burcu İşte ciddiyeti ve mükemmeliyetçiliğiyle evinde çalışma odasına özen gösterir. Öncelikle hesap yapar, kafalarında biçimlendirirler ve en son içlerine gerçekten sinerse o obje bir oğlağın evine girmeye hak kazanır.
En iyisine sahip olma isteği nedeniyle dekorasyonda daha sade ve gelenekçidirler. Her şey dayanıklı ve ahenkli olmalıdır. Daha çok gücü simgeleyen deri bir sandalye ya da leopar desenli bir halı, yatak örtüsü oğlakların kişiliğini yatak odalarına da taşıyacaktır.

Kova Burcu
Merkezi konumda yer alan modern evleri tercih ederler. Yenilik ve değişiklikten yana olan Dâhilerin ve yaratıcı insanların burcu olan kova burcu bunu evine de yansıtır. Geleceği evlerine taşıyan kova burçları Rahat bir dekorasyonu tercih ederler ve ellerine gelen türdeki şeylerden hoşlanmazlar. Bazen tek bir rengin farklı tonlarıyla da tüm evlerini döşeyebilirler. Kural dışı bir dekorasyoncudurlar. Aynı zamanda içsel bir rahatlama için sürrealist biblo ve tablolar kovaların işine yarayacaktır.
Kova burcunun yatak odasında mütemadiyen ilgi çekici, göz alıcı detaylar bulunur. Yatak örtüsünden perdesine kadar kova burçları farklı olmalıdır. Zaten onun işi şaşırtmaktır. Gümüş rengi ve mavi tonları dekorasyonda burcuna huzur verir.

Balık Burcu
Yeni tasarımlar deniz manzaralı geniş evlere ilgi duyan Balık burçları konforunu en üst seviyede tutar. Onun için huzurlu olabileceği yer evdir. İşte hayal gücünü rahatlık ve sadelik için evine yansıtan balık burçları için Evlerindeki huzur her alana yayılmıştır. Dekorasyonu düşlere dayalı bir estetik anlayışını merkez alarak oluşturur. Balığın oturma odasında sıklıkla deniz temalı objelere rastlamanız mümkündür. Bu burç için yatak odası yani kişisel mekân çok önemlidir.
Düş gücünü ve sanatsal yönünü burada açığa çıkaracaktır.O yüzden yatak odasının balığın yaratıcılığını yansıtabileceği sıcak bir mekân olarak dekore edilmesi gerekmektedir. Kendisini iyi hissedeceği posterler ve eşyalar yatak odasında kullanılabilir. Su yeşili ve mavisi, beyaza kaçan soluk sarı onun dünyasının renkleridir.

kaynak: e-kolay

Kim üzebilir seni senden başka..?

Kendimi seviyor ve takdir ediyorum.



Hayatımdaki herkesi, erkek ya da kadın, bir sevgi çemberine alıyorum. Bu çembere arkadaşlarımı, sevdiklerimi, iş arkadaşlarımı ve geçmişimdeki herkesi ekliyorum. Herkesle karşılıklı saygı ve sevginin olduğu harika ve uyum dolu ilişkiler kur...
duğumu ifade ediyorum. Huzur, barış ve sevinç içerisinde yaşıyorum. Sevgi çemberimi tüm gezegeni içine alacak biçimde genişletiyorum ve bu sevgi misliyle bana geri geliyor. İçimde koşulsuz bir sevgi var ve bunu herkese dile getiriyorum. Duyduğum koşulsuz sevgi, beni de kapsıyor; çünkü sevilmeyi hak ettiğimi biliyorum. Kendimi seviyor ve takdir ediyorum.


Louise L. Hay

Balık Yağının Faydaları...



Hangi Balıklarda Daha Çok Bulunur?

Vücudumuzun balık yağı ihtiyacı direk olarak balık yiyerek ya da besin takviyeleri şeklinde alınarak giderilebilir. Omega-3 yağ asitleri gibi yararlı yağları içeren balıklar arasında orkinos, ton balığı, mersin balığı, sardalye ve lüfer yer alır.

Balık Yağı Takviyeleri

Balık yağı takviyeleri genelde orkinos, somon ve ton balığı gibi yağ asitleri yönünden zengin balıklardan elde edilir. Bozulmalarını engellemek için genelde içlerine az miktarda E vitamini de eklenir. Ayrıca kalsiyum, demir veya A, B1, B2, B3, C veya D vitaminiyle de zenginleştirilmiş olabilir.

Balık Yağının Yararları

Balık yağı birçok açıdan oldukça yararlıdır. Genellikle kalp ve dolaşım sistemiyle ilgili olarak önerilir. Bazıları balık yağını tansiyonu veya kandaki trigliserit(kolesterole bağlı yağlar) oranını düşürmek için kullanır. Balık yağı ayrıca kalp rahatsızlıkları ve krizini önleyici olarak da bilinir.

Yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkan bulgular balık yağının kolesterolü gerçekten düşürdüğünü ve kalp hastalıklarına iyi geldiğini göstermektedir. Ancak elbette aşırı tüketim söz konusu olduğunda kalp krizi riskini de artırdığı açıkça görülmektedir. Balık beynin gıdası olarak bilinir çünkü balık tüketen bazı insanlarda depresyona, dikkat eksikliğine ve diğer bilişsel rahatsızlıklara iyi geldiği görülmüştür.

Bazıları balık yağını göz kuruluğu ve yaşa bağlı gelişen sarı nokta hastalığına tedavi amaçlı tüketmektedir.

Kadınlar balık yağını ağrılı adet dönemlerini engellemek, göğüs ağrılarını dindirmek ve düşük, yüksek tansiyon, erken doğum gibi hamilelikte görülebilecek sorunlara karşı tercih etmektedir.

Balık yağı ayrıca diyabet, astım, gelişim bozuklukları, hareket bozukluğu, disleksi, obezite, böbrek rahatsızlıkları ve kemik erimesine çare olarak kullanılır.Balık yağı bazı durumlarda kalp nakli sırasında oluşabilecek komplikasyonlar arasında yer alan yüksek tansiyon ve böbrek rahatsızlıkları için de önerilir. Koroner atar damar bypass ameliyatı için ise kan damarlarının kapanmasını önlediği bilinmektedir.

Sağlığınızı balık yağı içeren doğal besin takviyesiyle destekleyin!

Nasıl Yemeli?

Balık yağ asitleri direk olarak balık yiyerek elde ediliyorsa balığın hazırlanma biçimi oldukça önemlidir. Izgarada pişirilmiş veya fırınlanmış balık kalp rahatsızlıklarına iyi gelmektedir; ancak kızarmış ya da sandviç yapılmış balıklar hem bu yağ asitlerinden yoksundur hem de kalp krizi riskini artırır.

http://kisiselbakim.milliyet.com.tr/balik-yaginin-faydalari/kisiselbeslenmevediyet/haberdetay/05.10.2010/1297673/default.htm

Omega-3’lerin yararları...




Beyni geliştiriyor.

Görmeyi güçlendiriyor.

Felç riskini düşürüyor.

Kalp krizini engelliyor.

Ritim bozukluklarını azaltıyor.

Belleği destekliyor.

Kilo verdiriyor.

Hangi besinlerde Omega-3 var

Omega-3 yağlarını vücut üretemiyor. Dışarıdan besinlerle alınmaları gerekiyor. Omega-3 yağlarının kaynaklarını biliyorsunuz ama biz bir kez daha hatırlatalım: Bu yağlar en çok balıkta bulunuyor. Özellikle soğuk sularda yetişen yağlı balıklarda. Su ne kadar soğuksa balığın Omega-3 üretimi o kadar fazla oluyor. Bunun nedeni Omega-3 yağlarının balık vücudunu soğuktan koruyan bir antifriz görevi yapmaları.

Kuzey denizinde yetişen somonlarda veya Karadeniz dağlarının çaylarında büyüyen alabalıklarda Omega-3’ün daha fazla olmasının sebebi bu olmalı. Muhtemelen Karadeniz balıklarında Akdeniz’dekilerden daha fazla Omega-3 bulunuyor. Ama siz her balıkta size yetecek kadar Omega-3 bulunduğunu düşünebilirsiniz. Bu yağlar cevizde, keten tohumunda ve yeşil yapaklı sebzelerde de bulunabiliyor. Keten tohumu yağı kullanarak, (taze kullanmaya, koyu renkli şişede ve buzdolabında saklamaya dikkat edin) ekmek ve kurabiyelerinize keten tohumu ekleyerek daha fazla tam buğday, fındık tüketerek ve salatalarınıza daha çok semizotu ekleyerek vücudunuza daha çok Omega-3 yağı kazandırabilirsiniz

Osman Müftüoğlu

Sen Geç Evlendiğin İçin Rahata Alışmışsın...Sen Evliliği Ne Sandıydın ki...

Hint Mitolojisine Göre Kadın ve Erkeğin Yaratılışı

 Fotoğraf: Hoş<3..:)Hint Mitolojisine Göre Kadın ve Erkeğin YaratılışıKadınTanrı, yaprağın hafifliğini, ceylanın bakışını, güneş ışığının kıvancını, sisin gözyaşını aldı; rüzgarın kararsızlığını, tavşanın ürkekliğini buna ekledi. Onların üzerine kıymetli taşların sertliğini, balın tadını, kaplanın yırtıcılığını, ateşin yakıcılığını, kışın soğuğunu, saksağanın gevezeliğini, kumrunun sevgisini kattı. Bütün bunları karıştırdı, eritti ve kadın yaptı. Yarattığı kadını erkeğe armağan etti.ErkekTanrı, kaplumbağanın yavaşlığını, boğanın bakışını, fırtına bulutlarının kasvetini, tilkinin kurnazlığını, boranın dehşetini aldı; sülüğün yapışkanlığını, kedinin nankörlüğünü, hindinin kabarışını, gergedan derisinin sertliğini onlara ekledi. Bunların üzerine ayının kabalığını, bukalemunun şıpsevdiliğini, sivrisineğin vızıltısını kattı ve erkeği yarattı. Yarattığı erkeği, adam etsin diye, kadına verdi.

Kadın Tanrı, yaprağın hafifliğini, ceylanın bakışını, güneş ışığının kıvancını, sisin gözyaşını aldı; rüzgarın kararsızlığını, tavşanın ürkekliğini buna ekledi. Onların üzerine kı...
ymetli taşların sertliğini, balın tadını, kaplanın yırtıcılığını, ateşin yakıcılığını, kışın soğuğunu, saksağanın gevezeliğini, kumrunun sevgisini kattı. Bütün bunları karıştırdı, eritti ve kadın yaptı. Yarattığı kadını erkeğe armağan etti.


Erkek Tanrı, kaplumbağanın yavaşlığını, boğanın bakışını, fırtına bulutlarının kasvetini, tilkinin kurnazlığını, boranın dehşetini aldı; sülüğün yapışkanlığını, kedinin nankörlüğünü, hindinin kabarışını, gergedan derisinin sertliğini onlara ekledi. Bunların üzerine ayının kabalığını, bukalemunun şıpsevdiliğini, sivrisineğin vızıltısını kattı ve erkeği yarattı. Yarattığı erkeği, adam etsin diye, kadına verdi.

 

Buradan ürkek yalnız bir kadın geçti mi???

Ufağız oğlum biz...