26 Ağustos 2011

Kendine bi şeyler alırsın...

Patates, yumurta ve kahve... Siz hangisisiniz...

 

 
Bir zamanlar, her şeyden sürekli şikayet eden; Her gün hayatının ne kadar berbat... olduğundan yakınan bir kız vardı Hayat, ona göre, çok kötüydü ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu.

Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına.

Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi.

Bir gün onu mutfağa götürdü.

Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine koydu.

Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca, Bir cezveye bir patates, diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu Daha sonra kızına tek kelime etmeden, beklemeye başladı.

Kızı da hiçbir şey anlamadığı bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu.

Ama o kadar sabırsızdı ki, sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı.

Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi.

Yirmi dakika sonra, adam cezvelerin altındaki ateşi kapattı.

Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa koydu.

İkincisinden yumurtayı çıkardı.

Daha sonra son cezvedeki kahveyi bir fincana boşalttı.

Kızına dönerek sordu: - "Ne görüyorsun ?"

"Patates, yumurta ve kahve" diye alaylı bir cevap verdi kızı.

"Daha yakından bak bir de" dedi baba , "patatese dokun."

Kız denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi.

"Ayni şekilde, yumurtayı da incele". Kız, kabuğunu soyduğu yumurtanın katılaştığını gördü.

En sonunda, kızının kahveden bir yudum almasını söyledi.

Söylenileni yapan kızın yüzüne, kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı.

Ama yine de bütün bunlardan bir şey anlamamıştı "Bütün bunlar ne anlama geliyor baba? "

Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de ayni sıkıntıyı yaşadıklarını, yani kaynar suyun içinde kaldıklarını anlattı.

Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı farklı tepkiler vermişlerdi.

Patates daha önce sert, güçlü ve tavizsiz görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış ve güçten düşmüştü.

Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı koruyordu. Ama kaynar suda kalınca, yumurta sertleşmiş katılaşmıştı.

Ancak kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca, kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya tamamen yeni bir şey çıkmıştı.

"Sen hangisisin" diye sordu kızına.

"Bir sıkıntı kapını çaldığında nasıl tepki vereceksin?"

"Patates gibi yumuşayıp ezilecek misin? "

"Yumurta gibi, kalbini mi katılaştıracakcaksın? "

"Yoksa, Kahve çekirdekleri gibi, başına gelen her olayın duygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına izin mi vereceksin "

Siz Hangisisiniz.........?

Güllaç...

Güllaç hazırlamak.Öncelikle 3 litre süt ve 1kg şekere ihtiyacınız var. Ve tabiki ceviz, badem,
fıstık, fındık tarzı kuruyemişlerde olmazsa olmaz.

Öncelikle 3 litre süt,1 kg şeker ile kaynatılıp ılık vaziyete getirildikten
sonra,tepsiye konan her güllaç yaprağının parlak tarafı üzerine kepçe ile ılık
süt gezdirilir.Güllaç yaprakları bittiğinde kalan süt güllaçların üzerine
dökülür.

Buzdolabı veya serinbir yerde yarım saat
bekletildikten sonra üzerine dövülmüş ceviz,badem,fıstık,fındık ve arzu üzerine
gülsuyu ilavesiyle servis yapılır.Afiyet olsun.

O zaman bi kız vardı yanında...

Hayatta senin için neyin doğru olduğunu, bir tek içindeki ses söyleyebilir...

 



Her gün kendinle kalmak için zaman ayır ve kalbini dinle. İçindeki sesi dinle.
Tüm diğerleri farklı hissedebilir, farklı düşünebilir ama bu senin hissettiklerinin yanlış olduğunu göstermez, sadece onlardan farklı olduğunu gösterir 
Seçimi yapacak olan sensin!
Unutma!
 
Seçimi yapacak olan sensin!
Unutma!
Gerçekte sen ne hissediyorsan, o her zaman doğrudur.
Hayatta senin için neyin doğru olduğunu, bir tek içindeki ses söyleyebilir.
Dolayısı ile içindeki ses ile konuşmayı öğren.
...İçindeki sesin kendine has nedenleri vardır ki akıl hiçbir zaman anlayamaz.
Bazen içindeki ses sana zor geleni yapmanı söyleyebilir…
Korkma… ve içindeki sesi dinlemeye devam et…...♥

 

Rukiye gence teşekkürlerimle

Hepiniz harikasınız... Günün fotosu... 25/08/2011

her gün ve her gece bıkmadan usanmadan yeniden doğabilirsin...

 



Hayatta en büyük dostun sen olabileceği gibi, en büyük düşmanın da sen olabilir. Seçimini yap ve kendin için dost mu yoksa düşman mı olacağına karar ver.
Yaşamdaki tüm acılarını atlatabilirsin, her şeye rağmen mutlu olmayı başarabilirsin, istersen kötü alışkanlıklarını bırakabilir ve her zaman yeniden başlayabilirsin.
Bugün, hayata yeniden başla!
ilk adımın kendini bağışlamak olsun!......................♥

Bugün, hayata yeniden başla!
ilk adımın kendini bağışlamak olsun!
Tıpkı kasvetli ve bulutlu bir havanın ardından kendini gösteren güneş gibi olabilirsin. Ve aynı güneş gibi,
ay gibi,
her gün ve her gece bıkmadan usanmadan yeniden doğabilirsin

Rukiye gençe teşekkürlerimle...

hepinize yüreğinizin seçimlerini yapabilecek kadar güç diliyorum...............♥

 

 
Unutma!
Yapılacak daha nice yeni hatalar var
öğrenilecek daha nice yeni dersler var, tekrar tekrar aynı hatalara düşmek niye?
Her şey sende gizli
Hayatın kötü bir yola girmişse, direksiyondakinin sen olduğunu hatırla!
...Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnız, güçlü hissettiğin kadar güçlüsün
Seçimi yapacak olan sensin!
hepinize yüreğinizin seçimlerini yapabilecek kadar güç diliyorum...............♥

 

Rukiye Gence teşekkürlerimle...

zor olan çılgın bir fırtınadan sonra gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir…


Karamsar olmak zor değil,
zor olan çılgın bir fırtınadan
sonra gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir…
Kucaklamaya kollarının yetmeyeceği bir ağaç,
bir tohumla baslar.
En uzun yolculuklar ise, bir adımla baslar.
Gerçek sevgiler ise bir tebessümle baslar…
Annem her fırsatta çocuklarına güneşe doğru
zıplamalarını öğütlerdi.
güneşe ulaşamazdık ama hiç olmazsa
ayaklarımız yerden kesilirdi...


Zora Neala Hurston

bu dünya yaptıklarımızın yankılanıp tekrar bize döneceği bir dağdır...



yaşamanın temel kuralı şudur:

ne yaparsanız o size aynen geri gelir.

eğer sert sözcükler kullanırsanız geri geleceklerdir. eğer insanları incitirseniz, bu size geri gelecektir. b

ir defasında bir kaç arkadaşımla matheran'daydım. yankı noktası denilen bir yeri gezmeye gittik. bizimle beraber olan bir adam köpek gibi havlamaya başladı ve etraftaki tüm vadiler ve dağlar sanki oralarda binlerce köpek... varmış gibi havlamaya başladı. adama şöyle dedim, neden bir şarkı söylemiyosun?

çünkü bu dağlar sadece verdiğini geri veriyorlar. eğer bir köpek gibi havlarsan onlar da köpek olur. neden bir şarkı söylemiyorsun? ve adam bir şarkı söylemeye başladı… ve üstümüze onun bu güzel şarkısı yağdı.

tüm vadilerden ve dağlardan bu şarkı bize geri gelmeye başladı. oradaki insanlara yaşamın da bir yankı noktası olduğunu söyledim."

dünya, ben böyle olduğum için böyle! →

"bu dünya yaptıklarımızın yankılanıp tekrar bize döneceği bir dağdır!"

Hülya Konar