7 Nisan 2012

Hepimiz başka gemilerle gelmiş olabiliriz, fakat şu AN'da hepimiz aynı teknedeyiz...

Hepimiz başka gemilerle gelmiş olabiliriz, fakat şu AN'da hepimiz aynı teknedeyiz."

“We may have all come on different ships, but we're in the same boat now.” ♥

Martin Luther King Jr.

Çok eğlenceli...

Asla ikinci okun olmasın.

Asla ikinci okun olmasın.

İkinci atışına güvenirsen, birincide dikkatsiz olursun.

Her zaman yalnızca tek şansın olduğunu düşün ve hedefini ilk ve tek okunla vur.

Kenko Khosi

Sana karşı çok yoğun duygularım var Semra...

Müzede gerçek bir bulut sergileniyor...



A gallery with no sculptures, only a cloud floating within the space. 'Nimbus' is a new installation of Amsterdam-based artist Berndnaut Smilde, who refuses to explain how he managed to create a real cloud.

Müzede gerçek bir bulut nasıl sergilenir???



A gallery with no sculptures, only a cloud floating within the space. 'Nimbus' is a new installation of Amsterdam-based artist Berndnaut Smilde, who refuses to explain how he managed to create a real cloud.

 

Zürafalar otelde... Günün fotosu... 07/04/2012



Giraffe Manor adındaki bu otel, Nairobi, Kenya'da bulunuyor. Hem zürafalara sağlık hizmeti sunuluyor hem de alanda bulunan otelde konaklamaya gelen insanlarla birlikte yaşıyorlar. Sabah kahvaltısında (tabii ki, menü zürafalara uygun) misafirler camdan başını uzatan meraklı bu uzun dostlara yemek verbiliyorlar. Daha da güzeli, dışarıda bir yürüyüş yapmak üzere, kapıyı açtığınızda bir anda misafirliğe gelmiş bir zürafa ile karşılaşabilirsiniz. Cennet bu olsa gerek...

Türkçe ayak haritası...

Yapılacaklar Listesi:

 * duraksamadan (tereddüt etmeden) gülümse

* herhangi bir karşılık beklemeden ver

* eleştirmeden (kritik etmeden) fark et

* zorlamadan yol göster (kılavuzluk et)

* alınmadan (gücenmeden) affet

* karşılaştırmadan takdir et

* yapışmadan (bağlanmadan) sev

* dalga geçmeden (alay etmeden) gül

BU ACIMASIZLIĞI NE SEN KANSER OLARAK ÖDE NEDE O HAYVANCIKLARA YAPILAN İŞKENCEYE SUS !!! TAVUK ALMAYALIM LÜTFEN BİRLİK HALİNDE DEĞİŞİMLER OLUR.....

 Bilim adamından korkunç açıklama İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi... Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar: "Biliyorum canınız sıkılacak, yüreğiniz kabaracak, üzüleceksiniz ama gerçekleri öğrenmeniz lazım. Daha yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik veriliyor. Kemikleri gelişmesin, sadece et yapsın diye... Tavuklar tarladaki patatesler gibi hiç kıpırdamadan yetiştiriliyor. Bıraksanız bile kıpırdayamıyorlar... Elinize aldığınızda kemikleri kırılıyor... Bu inanılmaz bir vicdansızlık... Sonra, görüyoruz her gün gencecik bir kadın meme kanserine yakalanıyor. Büyük olasılıkla daha sağlıklı diye sık sık tavuk yiyorlardır..." Hocam son dönemde kanser vakalarında patlama olduğunu, lenfoma ve kemik iliğikanserlerinin çoğunun ise Türkiye'nin tarım merkezi olan Antalya-Kumluca'dan geldiğini söylediniz. Peki böyle başka bölgeler var mı? Var... Mesela 6-7 ay kadar önce Ergene tartışıldı. Orası içler acısı bir durumda. Ergene'de olağanüstü bir çevre kirliliği var. O?zaman Sağlık Bakanlığımız ve Kanser Savaş Daire Başkanlığı dediler ki, "Orada çok sigara içiliyor, çok alkol kullanılıyor, o nedenle bu kanserler çıkıyor." Böyle bir şey sözkonusu olamaz. Çünkü belgesel bir film hazırlandı bu konuyla ilgili. "Gündöndü" adında... Orada her şey çok açık.

 

"İZLEYENLERİN DONA KALDIĞI BİR BELGESEL ÇEKİLDİ AMA TÜRKİYE'DE GÖSTERİLMEDİ" - Ben izlemedim o filmi... İzleyemedik, çünkü henüz Türkiye'de gösterilmedi. Kısa versiyonu Marsilya'da bir çevre filmleri festivaline gitti. İzleyenler o kadar etkilenmiş ki, film bittiğinde alkışlayamamışlar, alkışlayacak halleri kalmamış. Deri fabrikalarından çıkan o atık suyun köpükler halinde Ergene'ye bırakılmasını ve bu yüzden ortaya çıkan çevre felaketini öyle bir göstermiş ki film dona kalmışlar... Çiftçi geliyorTrakya'dan, Ergene'den, hepsi hastalarımız zaten bunların. "Hocam" diyor, "15 tane sığırımız geçenlerde öldü. Daha önce de bir 15 tane ölmüştü zaten..." Onbeşer, onbeşer ölüyor hayvanlar. Ama "Aşı reaksiyonu oluştu da ondan" diyorlarmış. "BAKANLIK 'ÇOK SİGARA İÇİYORLAR, KANSER OLUYORLAR' DİYOR, GERÇEK ÖYLE DEĞİL" - Kimler diyormuş? Tarım Bakanlığı yetkilileri! Böyle aşı reaksiyonu oluşmaz. Bunlar bir şeyin üzerini örtme çabaları. Bir aşıda üretim sorunu varsa, zaten o 15 hayvanı değil, çok daha fazlasını etkiler. Bu aşıyla ilgili olan bir durum değil. O çevrede muhtemelen hayvanlar su içerken ya da otlanırken çevreden aldıkları toksinle kaybedildiler. Bir arkadaşımız gitti bölgeye, "Kimse konuşmak istemiyor, korkuyor" diyor. Trakya Üniversitesi'nden öğretim üyesi bir başka arkadaşımız bölgedeki kanserli insanların dokularında ağır metal analizine bakmış, çok yüksek bulmuş... CNN Türk'te yayınlanmış bir canlı yayının bandını izledim. Devletin söylediği şey, "Çok sigara içiyorlar, çok alkol tüketiyorlar, bu kanserler o yüzden." Halbuki adam anlatıyor, kızı dereye düşmüş, boğulmuş, peşinden gitmiş, girdiği yere kadar bacakları cılk yara. Bu düzeyde bir kirlilik var Ergene'de. Baktığınızda temiz görünüyor ama adamın girdiği yere kadar bacakları ülsere olmuş. Sonuç? Adamın o yaraları iyileşmiyor. Adam yaşıyorsa da şansa yaşıyor. Bu, o bölgede yaşayan diğer insanlar için de geçerli. Bunun öyle sigarayla, alkolle falan kapatılacak bir yanı yok. Bir de oradan ürün geliyor, o ürünün nereye gittiği belli değil.

"PİRİNÇ, AYÇEKİRDEĞİ VE BUĞDAY'DA 2 İLA 8 KAR YÜKSEK KURŞUN ÇIKTI" - Gelen ürün ne? Üç ürün geliyor. Pirinç, ayçekirdeği, buğday... Kadmiyum ve kurşun analizlerini yaptırdık. İzin verilenden 2 ila 8 kat yüksek çıktı! Şimdi bu ürün nereye gitti, kim yedi? Bunların hiçbirini bilmiyoruz. Bakanlık her ürünü birebir denetleyemez, orada hakkını verelim. Ama şu önemli; ürüne püskürtülerek kullanılan tarım ilaçları herhalükârda çok kullanılmadıkları zaman kabuğun soyulması, hatta meyvenin sebzenin iyi yıkanılmasıyla uzaklaştırılıyor. Sorun ot ilacında. Çünkü ot ilacından meyve ağacı etkilenmiyor ama onu bünyesine alıyor. Biyolojik sistem bunu içinde biriktiriyor. Bu insanda bir tümör oluşumuna da neden olabilir, hayvanların kaybedilmesine de... Bu ot ilacını, glifosatı pek çok ülke vahşi doğaya da atıyor. Ot kontrolü diye. Nedeni bilmiyorum.

 

"BÜYÜK HASTANELER AÇARAK KANSERİ ÖNLEYEMEZSİNİZ" - Vahşi doğadan ne istiyorlar? Hiçbir şekilde anlaşılabilmiş değil. Ormanları ilaçlıyorlar. Niye? Belli değil. - Herhalde bu zirai ilacı üreten firmalar para kazansınlar diye... Başka bir sebep geliyor mu hocam aklınıza? Büyük olasılıkla öyle. Doğa bu, sen doğaya müdahale edemezsin. İstersen tarlana müdahale et, ama iş ormana geldiği zaman, "Ben buradan yabani otları temizleyeceğim" diyemezsin. Orası yaban. O şekilde kalmak zorunda. Sen ona müdahale edersen olay çığrından çıkar.

 

TARIM İLACINI TAVİSYE EDEN ZİRAAT MÜHENDİSLERİ TARIM İLACI SATIYOR" - Biz ne korkunç insanlar olduk böyle? Maalesef biz korkunç bir ırkız. Bakın, tarım ilacını sonuçta kim tavsiye ediyor? Ziraat mühendisi... Bakıyorsunuz ziraat mühendislerinin büyük kısmı, aynı zamanda tarım ilacı bayiliği yapıyor. Duydum ve inanamadım, tarım ilacı satarken çiftçiye, "Kendin için mi kullanacaksın, yoksa satacağın ürün için mi?" diye soruyorlarmış. Böyle insafsızca bir durum var. Aynı anda bayii olan birisi tarım ilacı satışını kontrol edebiliyorsa eğer, tüketimini nasıl denetler? Adam kendi satışını mı baltalayacak? Oradan bir sıkıntı çıkıyor. İkincisi, tarım ilaçlarının amaç dışı kullanımı var. Bu tavuklarda büyütme amaçlı kullanılan antibiyotik gibi bir durum. Böyle bir şeyi bin yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik vermeye başlıyorlar. Bizim üreticimiz inşallah bu konuda bir düzenleme yapacak, umutluyum. BESD-BİR, "Elimizden geleni yapacağız" dedi. Fakat antibiyotiğin bu şekilde kullanımı kim tarafından akıl edildiyse, bunu Amerikan Akademileri bile anlamış değil...?Siz civcive antibiyotiği verirseniz, civcivin bağırsak sisteminin gelişmesini önlüyorsunuz. Normalde yediğimiz besinlerin önemli bir bölümü bağırsak metabolizmasında kullanılıyor çünkü. Dolayısıyla enerji tüketimi azalıyor. Siz bu civcivi güneşe de çıkartmazsanız, kemikleri de sağlıksız gelişeceği için sadece et yapıyor...

 

"TAVUKLAR O KADAR ETLİ Kİ KEMİKLERİ KIRILIYOR" - Hiç anlayamadım hocam... Aksi takdirde güneşe çıkartırsanız civciv sağlıklı gelişeceği için kemik de yapıyor. Ama kemik yapsın istenmiyor, sadece et yapsın isteniyor. O zaman oradan da tasarrufa gidiyorsunuz, hayvan sonunda patates tarlasında yatan patates gibi hiçbir şekilde kaçamayan, olduğu yerde büyüyen bir hayvan oluyor. Bunu kesimde çalışan bir arkadaşımız anlattı, "Zavallı hayvancağızı yerden alırken kemiklerinin elinizin altında kırıldığını hissediyorsunuz. Kaçamıyor zaten. Bıraksanız da hareket edemiyor" diyor. Çünkü hiçbir şekilde enerji harcamayacak ve et yapacak şekilde yetiştiriliyorlar. Düşünebiliyor musunuz 1.7 kilo yemle 1 kilo tavuk elde ediyorlar. Böyle bir dönüşüm var mı dünyada? - Tavukların nasıl bir eziyetle yetiştirildiğini biliyordum, bu yüzden de asla yemem, ama bu kadarını bilmiyordum. Para kazanacağız diye nasıl bu kadar vicdansız olabiliyoruz? Haklısınız, son derece vicdansızlık bu.

Burçların Huysuzlukları

Koç Çok çalıştıklarında Hastalandıklarında İstedikleri olmadığında Mide ve baş ağrılarında Evin içine tıkıldıklarında Disiplin altına alındıklarında Sıraya girip beklediğinde

Boğa Biri borç istediğinde Masada hesabı ödemek zorunda kaldıklarında Karınları acıktığında Ani bir değişiklikte Seksten uzak kaldıklarında Kilo aldıklarında Parasız kaldıklarında Yemek sofraya geç geldiğinde

İkizler Sessizlikte Rutin bir aşkta Emredildiğinde Kapalı yerlerde Tatile çıkmadığında Kendisinden çok konuşan birine rastladığında Dinlenilmediğini fark ederse Kilo aldığında Otobüse bindiğinde Aradığını bulamadığında

Yengeç Evin anahtarını kaybettiğinde Kendi hakkında bir soru sorulduğunda Eleştirildiğinde İlgi görmediğinde Hastalandığında Ev dışında bir yerde uyuduğunda Dağınık biriyle yaşadığında Sevdiklerinden uzakta kaldığında Çekmecesi karıştırıldığında

Aslan Birinin yalanını yakaladığında Kafası karıştığında Yüzünde sivilce çıktığında Öğütleri dinlenmediğinde Başka birinin kendinden güzel veya yakışıklı olduğu söylendiğinde Aşksız kaldığında İş aradığında Saçları döküldüğünde, beyazlamaya başladığında

Başak Evine misafir geldiğinde hele bir de dağınık birisiyse Üstü başı kirlendiğinde Şüphelendiklerinde Sivilce, uçuk çıkardıklarında Şaka yapıldığında(eşek şakaları) Kendisinden önce biri tuvalete girdiğinde Ütüsüz bir kıyafet giydiğinde Hastalandıklarında

Terazi Parasız kaldıklarında Rahatsız edildiklerinde Güzel veya yakışıklı bulunmadıklarında Karar vermek zorunda kaldıklarında Ağlayan birini gördüklerinde Rutinlikte Hastalandıklarında Erken uyandıklarında

Akrep Kıskandıklarında Başarısız olduklarında Cinsellik yaşamadıklarında Ciddiye alınmadıklarında İşlerine karışıldığında Ayrıldıklarında Yalnız kaldıklarında Hesabı ödemek zorunda kaldıklarında

Yay Alışverişe çıkmadıklarında Tatile gitmediklerinde Aynı işte çalıştıklarında Telefonla konuşmadıklarında Tek başına kaldıklarında Kedisi köpeği kaybolduğunda Hasta olduklarında

Oğlak Davetlerde Patrondan azar işittiklerinde Geveze insanlarla olduklarında Planları bozulduğunda Kalabalıkta Çalışmadıklarında Davetsiz misafirler Biri geç kaldığında Mideleri ağrıdığında Alışverişte

Kova Disiplin altına girdiklerinde Dokuz-altı işlerde Arkadaşları olmadığında Parasız kaldıklarında Birine uymak zorunda kalınca Aranmadıklarında Sessizlikte Değişiklik olmadığında

Balık Çok çalıştıklarında Kötü rüya gördüklerinde Aşksız kaldıklarında Ayrıldıklarında Çalar saat sesinde Bir şey yiyip içmediklerinde Davetsiz misafir kapıya dayandığında Sürekli gülen, konuşan birine rastladıklarında

Bedenlerimizi şekle sokmak için ne kadar çok uğraş veriyoruz

 Bedenlerimizi şekle sokmak için ne kadar çok uğraş veriyoruz.Halbuki beyinlerimizi,düşünce ve algılarımızı geliştirmek için çabamız ne kadar az.''

Otuzyıl önce de aynı şeyler yazıyormuş...

Dayenu: Passover Song with lyrics

http://youtu.be/tgy8fvUtOMw