2 Ocak 2012

Güzel İnsanlar Güzel Atlara Binip Gittiler...





Onlar beddua etmezlerdi,  af dilerlerdi diğerleri için…

Saldırmazlardı,  dua ederlerdi…

Onlar babaydı,  anneydi,  evlat idiler,  komşu,  öğretmen,  dost,  sırdaş,  yardımcı…

Ürettiler…

Dağıttılar..

Öğrettiler..

Çoğalttılar..

Çok düşünüp çok hissettiler..

Az uyuyup az konuştular…

Çekmediler,  çekiştirmediler..

Yaşamadılar,  yaşattılar..

Eğilmediler,  bükülmediler…

Ezildiler,  üzüldüler..

Hüznü onlar keşfetti,  dostu onlar destanlaştırdı…

Temizdiler,  saftılar…

Alpdiler,  erendiler..

Yar idiler,  yaren idiler…

Can idiler,  canan idiler..

Gizemdiler,  sır idiler..

Sırrın keşfinde can’ı arayanlardı onlar..

Gönül eriydiler..

Gönül dostlarıydılar..

Yalan nedir bilmezlerdi..

Tembellik bilmezlerdi..

Güneş doğmadı üzerlerine hiç…

Güneş batarken uyanıktılar hep…

Sabır doluydular..

Şükürlüydüler..

Dualıydı ağızları hep..

Tertemizdi kalpleri..

Tertemizdi evleri..

Tertemizdi üzerleri…

….

Onlar bir gün..Güzel atlara binip gittiler...


Işığı Yanan Evler...

Tıp fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev yaptigim yere, Konya'ya bagli bir beldenin saglik ocağına gitmiştim. Gençtim, bekârdim. Küçük bir beldeydi gittiğim yer. İlk gece bir eve misafir olmustum. Tren istasyonunun hemen yanında bir evdi. Akşam yemeğinden sonra çaylarimiz gelmiş, sohbetler edilmişti. Üzerimde yol yorgunluğu, geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı.

Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu. Ev sahibine bir şey de diyemiyordum. Bir müddet daha geçti; yine bir hareket yoktu. Evin büyüğü olan Hacıanneye sıkılarak: "Anneciğim, sizin buralarda kaçta yatılıyor?" dedim. Hacıanne: "Evlâdım treni bekliyoruz. Az sonra tren gelecek, onu bekliyoruz" dedi.

Merak ettim, tekrar sordum: "Trenden sizin bir yakınınız mı inecek ?" Hacıanne: "Hayır evlâdim, beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok. Ancak burası uzak bir yer. Trenden buraların yabancısı birileri inebilir. Bu saatte, yakınlarda, ışığı yanan bir ev bulmazsa, sokakta kalır.

Buraların yabancısı biri geldiğinde, "Işığı yanan bir ev" bulsun diye bekliyoruz."

Tevekkül etmenin rahatlığı...

Adam bir akşam vakti hanımına:

- Yarın yağmur yağarsa evdeyim. Yok eğer yağmazsa tarlaya gidip çift süreceğim demiş.

Hanımı: - İnşaallah söyle bey inşaallah.

Adam: - Ne inşaallahı hanım, bunun inşaallahı maşaallahı mı var.

Zira ortada iki seçenek var, bir üçüncüsü yok ki, dedim ya, yağarsa evdeyim, yağmazsa tarladayım, der. Hasılı hanımı, sen yinede inşaallah de, bakalım sabah ola hayr ola diye, ne kadar ısrar etsede, adam inadına demez inşaallahı. Neyse, Sabah olur, hava açık ve gayet güzeldir. Bizim ki hazırlanır ve yola çıkar. Derken olan olur.

Şöyleki: O gece bir suç işlenmiş ve her yerde faili aranıyormuş. Tam o sırada bizimkinin etrafı sarılır ve hiç bir yere gidemezsin derler. Zira çizilen robot resim onunkinin tıpatıp aynısı. Her ne kadar ben masumum bu işte bir karışıklık var dese de kar etmez ve içeri alınır. Sorgu sual derken netice olarak, sabaha kadar adam ecel terleri döker. Yorucu, bir o kadar da meşakkatli geçen bir geceden sonra, gelen bir haberle, gerçek failin yakalandığı ve suçsuz olan bu adamın da derhal serbest bırakılması şeklinde anons yapılır.Ve adam serbest bırakılır.

Adam, başına gelen bunca aksilikten sonra iyice yıkılmış, güç takatı kesilmiş, iki büklüm olmuş bir halde evinin kapısını çalar.

Hanımı: - Kim O? diye seslenince,

Adam: - “Aç kapıyı aç Hanım. İnşallah gelen benim.” der

Evli kalmak için 7 önemli sebep




Boşananların tecrübelerine dayanarak ulaşılan, insanların evli kalmaları için mantıklı sebepler:

1. Bütün kadınlar ve erkekler hemen hemen aynıdır. Hiçbir kadın veya erkek diğerinden daha akıllı veya iyi değildir.

2. Tek başınaçocukyetiştirmek zordur ve insanın eşiyle beraber çocuğunu yetiştirmesi daha iyi vesağlıklıdır.

3. Boşanmak maddi olarak sarsıcıdır. Eşlerden yüksek gelirli olan, nafaka ve çocuğun maddi sorumluluğunu daha çok yüklenmek durumunda kalırken, daha az gelirli olan, boşanma sonrası daha düşük gelirli bir hayata devam etmek zorunda kalır.

4. Boşanan kişilerin evlenebileceği kişilerinçocukluolma ihtimali daha yüksektir. Yeni partnerinin önceki evliliğinden olan çocuğuyla iyi ilişkiler geliştirebilmek, aşılması gereken önemli engellerden biridir.

5. Yeni birisiyle yeni bir hayata başlamak ve eski eşle görüşmek her zaman zorlayıcı olacaktır. Başından bir evlilik geçmiş olan kimse, artık bir flört devresi yaşayamaz. Ayrıca, boşanan kişiçocukluysa, evlenmeyi düşündüğü kişiyle olan ilişkisine bütün dikkatini veremeyecektir.

6. Tek yaşayan kadınlar için geceler daha zor geçebilir. Evlilik hayatından sonra, evliyken önemsenmeyen çıtırtı veya patırtı sesleri, uyku düzenini olumsuz yönde etkileyebilir.

7. Evlilik bir beraberlikten daha fazlasıdır. İki kişi hayatı paylaşırken aslında daha önce var olmayan bir uyumu üretir.

Bu yüzden mevcut evliliği devam ettirmeye gayret etmek, boşanıp yeni biriyle evlenmekten çok daha mantıklı, iyi vesağlıklıdır. Tabi olay düşmanlık boyutuna varmamışsa...

Son olarak: Evli bir insan yeni tanıştığı ya da evlendiği bir kimse ile hayatı boyunca eski eşiyle kıyas halinde olacaktır (Eski eşim yemeği şöyle yerdi bak bu böyle yiyor, eski eşim bana daha fazla önem gösterirdi bu beni çok önemsemiyor gibi) Yani sürekli eski eşte olan tüm güzellikler yeni eşle beraber gün yüzüne çıkacak ve kafanızda sürekli bir karşılaştırma olayı başlayacaktır.

Tüm problemler yapmacık, uydurma.

Tüm problemler yapmacık, uydurma.

Onlar olmadan kendini bomboş hissettiğinden, onları sen yaratıyorsun.

Onlarsız yapacak bir şeyin yok.

Aksi halde kendini boşlukta hisseder , aniden hayatın anlamsızlaştıgını görürsün.

Hayatın nasıl zor birşey olduğunu, büyüdüğünü hissetmek için sürekli problemler yaratır ve onlarla ölesiye mücadeleye girişirsin.

Ego sadece mücadelenin olduğu yerde vardır...

Osho

Gitme zamanı gelmişse ‘dur’ demenin;



Gitme zamanı gelmişse ‘dur’ demenin;

 Zaman geçmişse ‘dön’ demenin;

 Ve aşk bitmişse ‘yeniden’ demenin; ...

Hiçbir anlamı yoktur…"

Gabriel Garcia Marquez

ÖĞÜT VERECEK İNSANA DEĞİL, ÖRNEK OLACAK İNSANA İHTİYAÇ VAR...!!!



 

ÖĞÜT VERECEK İNSANA DEĞİL, ÖRNEK OLACAK İNSANA İHTİYAÇ VAR...!!!

Kim lan o?

Neden hayatını ZORLAŞTIRIYORSUN..???

 Birini mi özledin..? ARA..

Görüşmek mi istedin..? DAVET ET...

Anlaşılmak mı istiyorsun..? AÇIKLA.. ...

Soruların mı var..? SOR..

Hoşlanmıyormusun..? SÖYLE..

Hoşlanıyormusun..? BELİRT..

Bir şey mi talep ediyorsun..? İSTE..

Senin aklından geçenin ne olduğunu kimse bilemez..

''Hayır'' cevabı aldıysan, MESAFENİ KORU..

Moralsizsen... DESTEK AL

 Sadece BİR hayatın var..

Onu en iyi şekilde YAŞA

Hatalar kötü değil.



Hatalar kötü değil.

Onları düzeltmemek bile kötü değil.

Kötü olan, onları gizlemektir.

______Bertolt Brecht

HATALARINI GİZLEME!

KENDİNE SÖYLE HATALARINI, ÖRTME...

BÖYLECE BARIŞ HATALARINLA..

NEDENİNE ULAŞ İÇİNDE...

CESARET BUDUR,

YAŞAMAK BU...

Eğer bazıları için şükran duyamazsan, İzin ver onlara hayatından geçip gitsinler,

File:Babaji.jpg"İnsanlığı sev ve ona hizmet et,

Herkese, her şeye yardımcı ol,

Neş'eli ol, nazik ve kibar ol, ...

Her yüzde Tanrıyı ve iyiliği gör,

Geçmişi olmayan bir Ermiş yoktur,

Geleceği olmayan bir Günahkar yoktur,

Şükür et her Ruh için,

Eğer bazıları için şükran duyamazsan,

İzin ver onlara hayatından geçip gitsinler,

Orjinal ol, Yaratıcı ol,

Yürekli ol, cesaretli ol, meydan oku,

Cüretkar ol, hatta daha fazlası...

Öykünme, taklit etme,

Bastığın yerde sağlam, dimdik ayakta dur,

Diğerlerinden ödünç aldığın çomaklara dayanarak

Kimsenin önünde eğilme, boyun bükme, zayıf olma,

Kendi düşüncelerini düşün,

Kendin ol,

Tanrının bütün mükemmelliği ve erdemleri içinde gizli, saklı,

Ortaya çıkart ve göster ona,

Ona izin ver nazikçe ve lutufla seni özgürlüğüne kavuştursun,

Hayatının bir gül gibi olmasına izin ver,

Ki O sessiz olsa bile güzel kokuların dili ile konuşur..."

BABAJİ  (Mahavatar)

Uyku üzerine araştırma ve analizler yapan uzmanlara göre, 6 ortak uyku pozisyonu ile farklı kişilikler ilişkili...

Uyku üzerine araştırma ve analizler yapan uzmanlara göre, 6 ortak uyku pozisyonu ile farklı kişilikler ilişkili...

Yatış pozisyonu uykuya dalma ve sağlıklı uyku üzerinde oldukça etkili..

İşte uyurken yatış pozisyonunuzun anlamları

 

FETUS/CENİN YATIŞI Cenin şeklinde yani anne karnındaymış gibi kıvrılarak yatmak, dışa dönük ancak duygusal, hassas bir kalbe sahip olduğunuzu gösteriyor. Bu tür kişiler birisiyle ilk buluşmalarında utangaç olabilir ancak kısa sürede rahatlarlar. Araştırmalarda 1000 kişiden % 41'i bu şekilde uyuduğu belirlenmiş. Kadınların erkeklerden 2 kat daha fazla bu poziyonda uyuduğu da tespit edilen diğer bir bulgu..

KOLLAR YANDA DİK YATIŞ Çoğu kişi kollarını her iki tarafa sarkıtıp dik şekilde uyuyamaz. Bu şekilde uyuyunlar rahat, kalabalığa alışkın, yabancılara güvenen, sosyal insanlardır.. Buna rağmen, bazen kolay aldanabilirler..

YAŞLI DURUŞUNDA YATIŞ Her iki kolunu kıvırarak ellerini yastığın yanına veya omuz hizasına koyan kişiler doğal insanlardır. Şüpheci, kuşkucu, iyiliğe şüpheyle bakan özellikler taşıyabilirler. Düşünceleri zor veya yavaş değişir. Bir karar aldıklarında, bunu değiştirmekten hiç çok hoşlanmazlar.

ASKER YATIŞI Kollar vücudun yanlarında rahat bırakılmış yüz yukarı şekilde, sadece baş sağa sola dönecek şekilde yatanlar, sakin, sessiz, vakur, ağzı sıkı kişilerdir. Gereksiz yere konuşanlardan, ortalığı velveleye veren insanlardan hoşlanmazlar. Kendilerini diğer kişilerden yüksek olarak konumlandırırlar.

YÜZÜ KOYUN (serbest düşüş) YATIŞ Yüzü koyun yani bacaklarınız aralık ve düz, kollar baş hizasında yastığın üzerinde olacak şekilde, başını sağa-sola çevirerek yatanlar, topluluk, sürü halinde yaşamayı sever. Başkalarından çok kendilerini önemserler.. Bunun yanında sinirli, huzursuz ve içli, kolay incinen kişilerdir. Eleştirilmeyi veya uç durumları sevmezler.

DENİZ YILDIZI YATIŞI Yüz yukarı, kollar başın her iki yanına yastığa konulmuş açık, bacakları sağa ve sola açık biçimde yatanlar iyi arkadaş olurlar. Bu tür kişiler her zaman başkalarını dinlemeye hazırdır ve yardım istediğinizde yardımcı olurlar. Genellikle ilgi odağı olmaktan hoşlanmazlar.

HANGİ POZİSYON SAĞLIKLI Sağlık açısından yüzü koyun yatmak sindirimi durdurur, deniz yıldızı ve asker pozisyonlarında horlama ile sıkça karşılaşılır, kötü uyunmasına neden olur. Midenin baskılanmadığı, kolay nefes alınan düz bir yatış gece boyunca sağlıklıdır. Rahat uyku sağlar, horlamayı azaltır.

Uyuyan kişiler nasıl yattığının farkında olmadığı için, bu şekilde yattıklarında bile çok iyi yku uyumaları her zaman mümkün olmayabilir. Bu tür araştırmalarda ayrıca, çoğu insanın uyku pozisyonunu değiştirmekten hoşlanmadığını da ortaya koyuyor. Buna göre insanların sadece % 5'i her gece farklı bir pozisyonda uyuduğunu belirtiyor

Pikniğe gidilecek yerler...

Mutlu edemeyeceksen, meşgul de etmeyeceksin...Özdemir Asaf



 

Mutlu edemeyeceksen, meşgul de etmeyeceksin...

Özdemir Asaf

Ailedeki problemlere fazla burnunu sokan çocuklar hayata bakamaz, işin ne önüne baksana çocuk:))

Ön Kapakailedeki problemlere fazla burnunu sokan çocuklar hayata bakamaz, işin ne önüne baksana çocuk:))

ayrıca ebeveynin çocukla arkadaş olması gibi modernize edilmiş bir ililşki dengesizliği de çocuğa çok zararlı,

eşiyle sorunlarını çocuklarına anlatanlar da çocuğa en büyük düşmanlığı yapıyor...

Savgito Liebermeister

Hayatın bana bir özür borcun var diyorsanız..???

Hayatın  bana bir özür borcun var diyorsanız..???

bilmelisiniz ki..

Hayatın hiç kimseye bir borcu yoktur.

Belki......

Yaşayan bizlerin zaman zaman.... hayata özür borçları olabilir.?

Onun sunduklarını iyi DEĞERLENDİREMEDİĞİMİZ   için..

Ona doğru DÜRÜST davranamadığımız için

Hatta hatta zaman zaman ona ŞAKA yaptığımız  için..

Herkesin.....veya herkesin demeyelim ama

Pek çoğumuzun hayata özür borcu vardır.

Oysa hayatın hiç birimize özür borcu yoktur..

Burada bir suçlu yok

Siz de suçlu değilsiniz.?

Kalem de siz kağıt da

Silgi de sizde hayat da

haydi tekarar deneyin...

Hangisiyim Ben? Şu insanlardan hangisi ben'im?



Hangisiyim Ben? Şu insanlardan hangisi ben'im? Hele sen şu kavgayı, gürültüyü dinle, ağzıma, sözüme kulak asma. Hem sen beni elden çıktı bil. ...


Yoluma kadeh madeh koyayım da deme. Önüme ne çıkarsa tuzla buz ederim. Hem ben tıpatıp sana benzerim. Ağlarsan ağlarım, gülersen gülerim. Asıl sen vardın ortada, ben senin elinde bir ayna. Sen yeşillikte bir ağaç, ben senin gölgen.


Ben senin gôlgen olduktan sonra hemen gider kendime bir dost ararım kurmak için yanında çadırımı, ararım bir taze gül fidanı. Sonra sâkinin kapısına varır, vurur testimi kırarım. Sonra oturur bardak bardak içerim ciğerimden akan kanı


 Mevlana Celaleddin Rumi

Sirtaki dansı ve tarihi...

http://youtu.be/Ip-XQ1FJ3rE

Hassapiko’dan türeyen, Yunan kültürünün ayrılmaz bir parçası haline gelen bir dansı türüdür. Hasapiko ağırlıklı olarak İstanbul'un Fener ve Balat semtlerinde, kasap loncaları arasında doğmuş ve 1900'lü yılların başına kadar kasap loncalarında popülerliğini korumuştur.  Hasapiko'nun temeli bir rivayete göre Bizans dönemimin kasaplarına, bir rivayete göre de Osmanlı Sarayının Arnavut kasapl...arına dayanır. Kasaplar tarafından, hayvan kesimleri esnasında, belki kesilen hayvanlardan özür dileme, belki verilen nimetler için Tanrıya şükretme eğilimiyle yapılan bazı ritüellerin bu dansın çıkış noktası olduğu söylenir. Daha sonraki yıllarda İzmir ve çevresindeki kahvehanelerde, tekkelerde müzik eşliğinde ve çok yavaş bir kasap temposu içerisinde yapılmaya başlanan bu dans, mübadele ile Yunanistan'a taşınmış ve Yunanistan'da daha da gelişerek bugünkü halini almıştır.  Dünyanın en kolay, ama ayni zamanda da en zevkli danslarından birisidir. Oldukça basit bir ritmi ve standartlaşmış figürleri vardır. Temel olarak bacak ve ayak figürleri üzerine kuruludur. Sirtaki’nin klasik/geleneksel Hassapiko`dan farkı figürlerinin daha esnek olması, zıplama, çökme, ayak vurma gibi hareketlerdeki geçişlerinin kesin kurallara bağlı olmamasıdır. Böylece dans, icra edilenler tarafından daha esnek yorumlanabilir.

King Crimson - Inner Garden (I & II)

http://youtu.be/oA8pCE0qhuM

İçimden dil çıkarmak geldi...

Tek bir insan bile değiştiğinde bu değişlik binlerce insana yayılacaktır...



Tüm dünyayı değiştirmemize hiç gerek yok; yalnızca kendimizii değiştirdiğimizde dünyayı değiştirmeye zaten başlamışdır bile çünkü biz de onun bir parçasıyız.Tek bir insan bile değiştiğinde bu değişlik binlerce insana yayılacaktır.Tıpkı zincirin halkaları gibi...♥

BÜTÜN YAŞAM'IN, BİR RÜYA OLDUĞUNU DÜŞÜN..

Bu, muazzam şekilde güçlü bir tekniktir. Bu şekilde düşünmeye başla: sokakta yürürken geçip giden insanların rüya olduklarını düşün. Dükkânlar, esnaf, müşteriler ve gelip giden insanlar hep rüyadır. Evler, otobüsler, tren, uçak, hepsi rüyadır. Bunu yaptığında hemen içinde oluşan muazzam bir şeyden dolayı şaşkınlık içinde kalırsın.

“Bütün her şey bir rüya,” diye düşündüğün anda, birden bire görüşünde bir şimşek çakar: “Ben de bir rüyayım,” diye düşünürsün. Çünkü eğer görülen bir rüyaysa, bu “ben” kimdir? Eğer nesne bir rüyaysa, özne de bir rüyadır. Eğe nesne sahteyse, özne nasıl gerçek olabilir? Mümkün değildir. Her şeyi bir rüya olarak seyredersen, birden varlığından bir şeyin ayrıldığını görürsün: bu, ego fikridir.

Bu egodan kurtulmak için yegâne ve en kolay yoldur. Sadece dene―bu şekilde meditasyon yap. Bu şekilde meditasyon yapmaya devam ederek, bir gün mucize gerçekleşir: içine bakarsın ve egoyu orada göremezsin

Şemsiyeler... Günün fotosu...02/01/2012

Kapak Fotoğrafı

Ne güzel cahildik, Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı.

Ne güzel cahildik, Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç! Dışarıda kar... Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki. Kuzinenin üzerinde demir maşa... Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri. Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...

Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli. Ekmek her zaman ekmek gibi... Bir kez olsun kümesten yumurta almamış, bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım...

Dışarıda kar... İçeride kanaat... İçeride huzur... Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç! Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer, kokusuna râm olurduk. Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara seza mutluluğuydu. Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar... Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine, geniş ve besleyici bir masal dünyası...

Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi? Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı. Çay da kokardı... Domates de... Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu. Dışarıda kar... İçeride huzur... Zam endişesi, doğal gazın kesilme korkusu, yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi... Kimin umurunda...

Ne güzel cahildik. Mutluluğun resmini çiziyorduk...

2012 benim yılım olacak...

Eğer sevinçlerin, göz yaşların, dansın hakkında samimiysen, er ya da geç seni anlayacak insanlar ortaya çıkar; ve senin kervanına katılırlar...



 

Eğer sevinçlerin, göz yaşların, dansın hakkında samimiysen, er ya da geç seni anlayacak insanlar ortaya çıkar; ve senin kervanına katılırlar... OSHO

Guns N' Roses - Patience

http://youtu.be/ErvgV4P6Fzc

Sebzeli Pirinç Pilavı...

Malzemeler

1 su bardağı baldo pirinç

1,5 su bardağı sıcak su

3-4 yemek kaşığı sıvıyağ

1 yemek kaşığı tereyağı

2 adet etli kırmızı biber

2 adet yeşil biber

1 tane havuç

4 tane taze fasulye

2 diş sarımsak

zeytinyağı

Hazırlanışı

Kırmızı biber, yeşil biber, havuç ve taze fasulyeyi ince ince doğrayın ve sıcak suda sebzeler hafif yumuşayana kadar haşlayın. Haşlanınca süzgece alıp süzdürün. Pilav için önceden sıcak suda ıslattığımız pirinçleri yıkayıp yağda kavuralım ve suyunu koyup pilavımızı pişirelim. Pilav pişerken 2 diş sarımsağı ince ince kıyıp zeytinyağında biraz kavuralım sonrada haşladığımız sebzeleri katıp birlikte kavuralım. Pilav pişince kavurduğumuz sebzeleri pilavımıza katıp karıştıralım. isteyen pilava ince kıyılmış dereotu veya maydanoz da koyabilir. Daha sonra demlenen pilavımızı servis yaparak afiyetle yiyiniz. Afiyet olsun…(Tuzunu arzu ettiğiniz ölçülerde ayarlayabilirsiniz. İsteyen karabiber gibi baharatlarla da tatlandırabilir.)