11 Şubat 2013

Sevmediğiniz insanlar, sevmediğiniz olaylar, sevmediğiniz şeyler hayatınızdan siz istediğiniz zaman değil, onlara biçilen roller oynandığında ve sahneden çekilme zamanları geldiğinde çıkacaklar.

Sevmediğiniz insanlar, sevmediğiniz olaylar, sevmediğiniz şeyler hayatınızdan siz istediğiniz zaman değil, onlara biçilen roller oynandığında ve sahneden çekilme zamanları geldiğinde çıkacaklar.
Sevdiğiniz insanlar, sevdiğiniz olaylar, sevdiğiniz şeyler hayatınızda siz istediğiniz sürece değil, onlara biçilen roller oynanıncaya ve sahneden çekilme zamanları gelinceye kadar kalacaklar.
Bu nedenle sevmediğinizi itmenin ya da sevdiğinize dört elle sarılmanızın bir faydası yoktur.

Sevmediğimizle bir arada kalmak, sevdiğimizden ise ayrılmak zorunda olmak acı vericidir. Buna karşın birinden vaktinden erken kurtulmaya, diğeriyleyse vaktinden çok birlikte kalmaya çalışmak doğal dengeleri sarsmak olur. Doğal denge, kontrol edemeyeceğiniz kadar çok etken tarafından belirlendiği için onu bozamaz ama bu çabanızın sonucunda, acınızın artmasına ve yepyeni acılar doğmasına yol açarsınız.

Geleni itmeyin, gidene dört elle sarılmayın. İstekten kurtulmuş bir zihnin huzuruyla aydınlanma ile sonuçlanacak olan bir anlayışa ulaşın.

Cem Şen

Dünya öylesine küçüldü ki her parçası bizden bir parçaya dönüştü düşmana zarar verirken kendimizede zarar vermeye başladık . Kutsal Dalai Lama

Dünya öylesine küçüldü ki her parçası bizden bir parçaya dönüştü düşmana zarar verirken kendimizede zarar vermeye başladık .

Kutsal Dalai Lama

Her şey değişir, söz vermek bunu durduramaz. Kimse bir ağaçtan, baharbitince çiçeklerini korumasını bekleyemez.



Her şey değişir, söz vermek bunu durduramaz. Kimse bir ağaçtan, bahar bitince çiçeklerini korumasını bekleyemez. Çünkü sonunda çiçekler meyveye dönüşür. Ve sonra, sonra ağaç meyvesini kaybeder. - Ya sonra? - Sonra yapraksız bir bahçe. - Yapraksız bir bahçe mi? Farsça bir şiir. Yapraksız bir bahçe. Güzel olmadığını söylemeye kim cesaret edebilir?”
Abbas Kiarostami

İşte BİZİM Evimiz...

Damla, kendini tamamlayınca damlar.

Damla, kendini tamamlayınca damlar.

Çakraları İyileştiren Müzikler...



1.Çakra; (Kök Çakra) Ritmik Melodiler, Davul ve perküsyanlu enstrümantal müzikler

2.Çakra; (Cinsel Çakra) Akıcı, ritmik ve kıvrak melodiler örneğin hak müziği

3.Çakra;( Solar Pleksus) Ritmik enstrümantal müzik, ilahiler ve dualı müzilker (esma hüsna)

4.Çakra; (Kalp Çakrası) Klasik Müzik, mario Frangoulis

5.Çakra;(Boğaz Çakrası) New age ve yankılı sesler (Kitaro,sanyo,jean micheal jarre)

6.çakra;(3.Göz çakrası) Ormanların uğultusu, kozmik sesler (Ormanda gezinti çok önemli)

7.Çakra (Taç Çakrası) Sessizlik ve derin vech hali

Tuba Aksu Reiki 1.Seviye Ders Notlarından Alınmıştır

 

Mario Frangoulis-Sometimes I Dream

http://youtu.be/rnlpMQmBIXM

X,Y,Z KUŞAKLARI DOĞRU GİBİ BİR BAKIN BAKALIM...

BABY BOOMER KUŞAĞI
(1946-1964 ARASI DOĞANLAR)

EN YAŞLISI 66, EN GENCİ 48 YAŞ CİVARINDA. BUNLARA "SANDVİÇ KUŞAĞI" DA DENİYOR, ÇÜNKÜ AYNI EVDE ÖNCE ÇOCUKLARINA, SONRA YAŞLANAN ANA-BABALARINA BAKTILAR.

DÜNYANIN İNSAN HAKLARI HAREKETLERİNİ, RADYONUN ALTIN ÇAĞINI, TÜRKİYE'NİN İSE İHTİLALİ VE ÇOK PARTİLİ DÖNEME GEÇİŞ SANCILARINI YAŞADIĞI YILLAR.

SADAKAT DUYGULARI YÜKSEKTİ, KANAATKARLARDI; AYNI YERDE UZUN SÜRE ÇALIŞTILAR. TEKNOLOJİ KİMİNE YAKIN KİMİNE UZAK OLDU, ÇOK BENİMSE(YE)MEDİLER.

ASLINDA BABALARI GİBİ OTORİTEYE SAYGILILARDI.
İÇLERİNDEN EN İDEALİSTLERİ TOPLUMSAL HAKSIZLIKLARA İSYAN EDİP 68 GENÇLİK HAREKETLERİNİN KAHRAMANI OLURKEN, BÜYÜK ÇOĞUNLUK HAYATTAN BEKLEDİKLERİNİ ELDE ETTİĞİNİ DÜŞÜNEREK TATMİN VE MUTLU OLDU.
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NDAN HEMEN SONRAKİ "NÜFUS PATLAMASI" YILLARINDA DOĞAN BU 1 MİLYAR BEBEĞE "BABY BOOMERS" DENİYOR. BU KALABALIK BEBEK NÜFUSU BÜYÜDÜKÇE, İHTİYAÇLARINA GÖRE ÇEŞİTLİ SEKTÖRLER DE HER ON YILDA BİR MÜTHİŞ BÜYÜME GÖSTERDİ.

1960'LI YILLAR TELEVİZYON YILLARI; 70'LER FAST FOOD; 80'LER - BEBEKLER EVLENME ÇAĞINA GELDİĞİ İÇİN - GAYRİMENKUL YILLARI;
90'LAR, ARTIK SIRA YAŞAM KALİTESİNİ YÜKSELTMEYE GELDİĞİ İÇİN,
MİKRODALGA GİBİ ELEKTRONİK EV ALETLERİ VE ARDINDAN, İLETİŞİM
PATLAMASIYLA İNTERNET VE CEP TELEFONU YILLARI OLDU.

2000'LERDE ARTIK YAŞLARI 50'Yİ GEÇMİŞTİ, CEPLERİNDE PARALARI VARDI, ÖMRÜN UZADIĞINI BİLİYORLARDI, "İYİ YAŞLANMAK" HATTA MÜMKÜNSE YAŞLANMAMAK İÇİN SAĞLIK VE GÜZELLİK-BAKIM SEKTÖRLERİNİ DE PATLATTILAR.
SAVAŞ SONRASININ YOKLUKLARINI, SIKINTILARINI UNUTMADILAR,
ZENGİNLEŞMENİN TADINI ALDILAR.
X KUŞAĞI
(1965-1979 ARASI DOĞANLAR)

DÜNYANIN PETROL KRİZİNİ, TÜRKİYE'NİN İSE SAĞ-SOL ÇATIŞMALARINI YAŞADIĞI YILLAR. EN YAŞLISI 47, EN GENCİ 33 YAŞINDA. DÜNYAYA GÖZLERİNİ, MERDANELİ ÇAMAŞIR MAKİNESİ, TRANSİSTORLU RADYO, BANTLI TEYP VE PİKAPLA AÇTILAR.

SADAKAT DUYGULARI DURUMA GÖRE DEĞİŞİR, DAHA İYİ KARİYER İMKANLARI ARARLAR, ÇOĞU (TEKNOLOJİK DEVRİME DENK GELDİKLERİNDEN) TEKNOLOJİYİ KERHEN, ZORUNLULUKTAN KULLANMAYA BAŞLADILAR. (ABİLERİNİN ABLALARININ AKSİNE A-POLİTİK HALE GETİRİLDİLER AMA YİNE DE) TOPLUMSAL SORUNLARA DUYARLILAR, İŞ MOTİVASYONLARI YÜKSEK, OTORİTEYE SAYGILI VE KANAATKARLAR.
KADINLAR İŞ GÜCÜNE KATILMAYA BAŞLADI. DAHA (İYİ YAŞAMAK İÇİN, DAHA) AZ ÇOCUK SAHİBİ OLDULAR. (ÖZELLİKLE GÖZLERİNİ ÖZAL'LI YILLARDA AÇANLAR) PARAYA DAHA FAZLA ODAKLANDILAR VE BİREYCİLİK ÖNEM KAZANDI. BOŞANMA, HIV, UYUŞTURUCU GİBİ
KAVRAMLARLA TANIŞTILAR.

Y KUŞAĞI
(1980-1999 ARASI DOĞANLAR)

EN YAŞLISI 32, EN GENCİ 13 YAŞINDA. SADAKAT DUYGULARI AZ. TEKNOLOJİ HAYATLARINDA PEK ÇOK ŞEYİN SİMGESİ. NARSİST, BİREYCİ VE GİRİŞİMCİLER. ÇALIŞMAKTAN HOŞLANMIYOR, EĞLENCEYİ, KAZANMAYI ÇOK SEVİYORLAR. BEKLENTİLERİ YÜKSEK AMA BEDELİNİ ÖDEMEK İSTEMİYORLAR. HIZLI TÜKETİYORLAR.

TÜRKİYE'DE YAĞ KUYRUKLARINI, BENZİN SIKINTISINI YAŞAMADIKLARI İÇİN "HER ŞEY HER ZAMAN BÖYLEYDİ VE BÖYLE OLACAK" SANIYORLAR. EŞ ZAMANLI OLARAK BİRKAÇ İŞİ BİRDEN YAPABİLİRLER. KİTLESEL OLANI DEĞİL, KİŞİYE ÖZEL OLANI SEVİYORLAR.
TÜRKİYE NÜFUSUNUN YAKLAŞIK YÜZDE 25'İ BU KUŞAKTAN.
ÇOK ÖNEMLİ BİR DİĞER FAKTÖR İSE "AKRAN ONAYI". SIRA ARKADAŞININ, MESAİ ARKADAŞININ, İNTERNETTEKİ OYUN ARKADAŞININ ÖNERMEDİĞİ VE ONAYLAMADIĞI BİR ÜRÜN İLE Y'NİN BULUŞMASI ÇOK ZOR.

STANDART OLANI SEVMEZ, KENDİNE ÖZEL OLANI VE ÜSTELİK "HEMEN-ŞİMDİ" İSTER, ÖYLE -CEK, -CAK'LARLA İŞİ OLMAZ.

Y'NİN DİKKATİNİ ÇEKMEK İSTİYORSANIZ, MESAJINIZI, MARKANIZI,
İLETİŞİMİNİZİ SADELEŞTİRMENİZ GEREKİR. GİRİŞİMCİLİK EN ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİNDENDİR, ÖZGÜVENLERİ BİRAZ ABARTILIDIR.

Z KUŞAĞI
(2000-2021 ARASI DOĞANLAR)

"İNTERNET KUŞAĞI" DA DENEN BU UFAKLIKLARIN EN BÜYÜĞÜ HENÜZ 12 YAŞINDA. BUNLAR TAM TEKNOLOJİ ÇAĞI ÇOCUKLARI.
TAŞINABİLEN, HEP YANLARINDA OLAN KÜÇÜK AYGITLARI, BİLGİSAYAR, MP3 ÇALAR, İ-POD'LARI, CEP TELEFONLARI, DVD OYNATICILARI AYRILMAZ PARÇALARI.
ONLAR, EV ÖDEVİ YAPAMADIKLARINDA "ELEKTRİKLER KESİLDİ, ONDAN YAPAMADIM" DEĞİL; "İNTERNET BAĞLANTIM KOPUKTU" DİYEN KUŞAK.
YENİ TEKNOLOJİK OLANAKLARLA İLETİŞİM VE ULAŞIM KOLAYLIKLARI İLE HEP BİR ARADALAR. UZAKTA OLSALAR BİLE UFAK CİHAZLARIYLA HER AN SÖZEL, HATTA GÖRSEL İLETİŞİM KURARAK, BİRBİRLERİNE BAĞLANABİLİYORLAR.

ONLAR, ÖNCEKİ KUŞAKLARDAN FARKLI OLARAK, 'NETWORK' GENÇLERİ; ÇEŞİTLİ AĞLARIN ÜYELERİ OLUYORLAR. UZAKTAN DA İLİŞKİ KURABİLDİKLERİ İÇİN, FİZİKSEL OLARAK TEK BAŞLARINA, YALNIZ YAŞIYORLAR VE YAŞAYACAKLAR.

AYNI ANDA BİRDEN FAZLA KONUYLA İLGİLENEBİLME BECERİLERİ GELİŞİYOR. İNSANLIK TARİHİNİN, EL, GÖZ, KULAK VB GİBİ MOTOR BECERİ SENKRONİZASYONU EN YÜKSEK NESLİ.
ANCAK BU AVANTAJLAR, DİKKAT VE KONSANTRASYON ZORLUKLARIYLA DEZAVANTAJA DA DÖNÜŞEBİLİYOR. SORGUSUZ YAŞAYACAKLAR ÇÜNKÜ, İŞ YAŞAMINA ATILDIKLARINDA KARAR
VERMELERİNİ GEREKTİREN HER ŞEY SİSTEMLER TARAFINDAN YAPILIYOR, YAPAY ZEKA TARAFINDA KARAR VERİLİYOR OLACAK.

ÇOK DİPLOMALI, UZMAN VE BULUŞÇU OLACAKLAR.
YAŞAMLARINDA OTORİTE KAVRAMININ ÖNEMİ KALMAYACAK. TATMİNSİZ, KARARSIZ VE DOĞUŞTAN TÜKETİCİLER.

Affederek hafiflemeyi mi tercih edersin o sırtında taşıyıp durduğunbiriktirdiğin öfkenle daha çok yorulmayı mı ? ...seçim senin




Affederek hafiflemeyi mi tercih edersin o sırtında taşıyıp durduğun biriktirdiğin öfkenle daha çok yorulmayı mı ? ...seçim senin

Reiki master ayfer iğdebeli

GERÇEKTEN ARADIĞINIZ KİŞİ O MU???

GERÇEKTEN ARADIĞINIZ KİŞİ O MU???<br /><br /><br /><br />Onun doğru kişi olup olmadığını anlamak kolay değildir. Aşkı arayanlar için bu endişe hep vardır. Peki, hayalinizdekinin doğru insan olup olmadığını anlamanın bir yolu yok mu?</p><br /><br /><br /><p>Hayatın akışına kapılmış giderken, birden karşınıza çıkanın doğru kişi olup olmadığını anlamak kolay değildir. İlk anların büyüsü geçtiğinde yanıldığınızı görmüş olmaktan korkuyor musunuz? Aşkı arayanlar için bu endişe hep vardır. Haksız da sayılmazsınız. Tanışma, yakınlaşma, alışma evrelerinden geçip, emek ve zaman harcadıktan sonra, aslında tüm bu zamanın havaya savrulmuş vakitler olduğunu görüp kimbilir kaç kere pişman olmuşuzdur?</p><br /><br /><br /><p>AŞKI HİSSETMEK İSTİYORUZ<br /><br /><br /><br />Hepimizin güvenmeye ihtiyacı var. Başımızı dayayacağımız, sevildiğimizi hissedeceğimiz, yanında olmaktan mutluluk duyacağımız birine ihtiyaç duyuyoruz. İnsanın temel gereksinimleri olan yemek, barınmak ve uyumaktır. Bunları hallettiğimizde ikinci basamakta yer alan ve bana sorarsanız, en az diğerleri kadar önemli olan şeye geliyor sıra, sevgiye! İnsanların biyolojik ihtiyaçları bittiğinde, ruhu ve kalbi sıraya giriyor. Dokunmak, aşkı hissetmek, güven duymak istiyoruz. Peki, karşılaştığımız insanın bizim için doğru kişi olup olmadığını nereden anlayacağız? Bilemiyorum! Mutlaka biraz zaman geçirmek ve görmek gerekiyor. Yanılma payımızı da hesaba katmak gerekli. Zor iş bu aşk işi yani!</p><br /><br /><br /><p>BU YÖNTEM İŞE YARIYOR!<br /><br /><br /><br />Aslında bir yol daha var. Ancak bunun için inanç, sağduyu ve önsezilerinize güvenmeniz gerekiyor. Daha doğrusu inanç gerekiyor. Belki birçoğunuza fantastik gelebilecek bu yöntemi, yıllar önce bir kitapta okumuştum. Dost sohbetlerinde ara sıra anlattığımda tebessümle dinlenmişti. Fakat birkaç gün önce arkadaşlarımdan biri, “senin yöntem işe yaradı” diye aradı. O zaman hatırladım ve size de aktarmak istedim. Belki birinizin işine yarar. Hangi dini inanca sahip olursanız olun, nasıl bir ibadet şekli kullanırsanız kullanın, yukarıya yollanan ve gönülden edilen tüm duaların, yerine ulaştığına inananlardanım. Eğer dileğiniz başka birinin kötülüğü üzerine değilse ve yüreğinizin derinliklerinde güçlü bir şekilde, saflıkla istenmişse, mutlaka gerçekleşiyor. Siz de dualarınızda, karşılaştığınız kişilerin sizin için doğru insanlar olup olmadığını anlamanıza yardımcı olması için, evrenden bir işaret göndermesini isteyin.</p><br /><br /><br /><p>Mucizelere ve duaların gücüne inanın. Dileklerin ne zaman kabul olacağını kim bilebilir? Evrenden işaretinizi isteyin. Doğru insan mı değil mi, evrenden gelecek işarete göre hemen anlayabilirsiniz. Nasıl mı?</p><br /><br /><br /><p>BİR PLAKLA GELEN İŞARET<br /><br /><br /><br />Sevgili dostum anlattığına göre, arkadaş grubunda biriyle tanıştırılmış. Kalabalık içinde pek fazla konuşma şansları olmamış ancak ve bulabileceği yerleri arasa da bir sonuç alamamış. Eğer adam doğru kişiyse, işaret olarak ona bu albümü getirsin diye dua etmiş. Aslına bakarsanız zor ihtimal, kim hiç tanımadığı bir kadını yemeğe çıkarırken, sevdiğinden bile emin olmayacağı bir şarkıcının, üstelik plaklar tedavülden neredeyse kalkmışken, ilk albümünü bulup getirebilir ki ve neden? Ama tahmin edin ne olmuş? Gerçekten o akşam adam arkadaşımı almaya gelmiş ve arabaya binip restorana giderlerken, bir paket uzatmış. “Sevip sevmediğini bilmiyorum ama bugün dolaşırken birbirlerinin telefon numaralarını almışlar. Adam ertesi gün aramış ve yemeğe çıkmak için bir randevu almış. Arkadaşım o gece dua etmiş ve onun o adam kendisi için doğru kişiyse bunu anlamak için bir işarete ihtiyacı olduğunu söylemiş. Bu arada uzun zamandır sevdiği bir şarkıcının ilk plağını arıyormuş. Bütün sahafları bir eskici dükkanın camında bunu gördüm. İçimden sana almak geldi. Umarım çalacak bir pikabın vardır. Aslında çiçek alacaktım ama nedense bu plağı almayı tercih ettim” demiş. Mucizelere ve duaların gücüne inanın. Siz de kendi işaretinizi isteyin. Dileklerin ne zaman kabul olacağını kim bilebilir?</p><br /><br /><br /><p>CANDAN ÜNAL</p><br /><br /><br /><p>Seninle Dergisi Ocak 2013 Sayısı
Onun doğru kişi olup olmadığını anlamak kolay değildir. Aşkı arayanlar için bu endişe hep vardır. Peki, hayalinizdekinin doğru insan olup olmadığını anlamanın bir yolu yok mu?

Hayatın akışına kapılmış giderken, birden karşınıza çıkanın doğru kişi olup olmadığını anlamak kolay değildir. İlk anların büyüsü geçtiğinde yanıldığınızı görmüş olmaktan korkuyor musunuz? Aşkı arayanlar için bu endişe hep vardır. Haksız da sayılmazsınız. Tanışma, yakınlaşma, alışma evrelerinden geçip, emek ve zaman harcadıktan sonra, aslında tüm bu zamanın havaya savrulmuş vakitler olduğunu görüp kimbilir kaç kere pişman olmuşuzdur?

AŞKI HİSSETMEK İSTİYORUZ
Hepimizin güvenmeye ihtiyacı var. Başımızı dayayacağımız, sevildiğimizi hissedeceğimiz, yanında olmaktan mutluluk duyacağımız birine ihtiyaç duyuyoruz. İnsanın temel gereksinimleri olan yemek, barınmak ve uyumaktır. Bunları hallettiğimizde ikinci basamakta yer alan ve bana sorarsanız, en az diğerleri kadar önemli olan şeye geliyor sıra, sevgiye! İnsanların biyolojik ihtiyaçları bittiğinde, ruhu ve kalbi sıraya giriyor. Dokunmak, aşkı hissetmek, güven duymak istiyoruz. Peki, karşılaştığımız insanın bizim için doğru kişi olup olmadığını nereden anlayacağız? Bilemiyorum! Mutlaka biraz zaman geçirmek ve görmek gerekiyor. Yanılma payımızı da hesaba katmak gerekli. Zor iş bu aşk işi yani!

BU YÖNTEM İŞE YARIYOR!
Aslında bir yol daha var. Ancak bunun için inanç, sağduyu ve önsezilerinize güvenmeniz gerekiyor. Daha doğrusu inanç gerekiyor. Belki birçoğunuza fantastik gelebilecek bu yöntemi, yıllar önce bir kitapta okumuştum. Dost sohbetlerinde ara sıra anlattığımda tebessümle dinlenmişti. Fakat birkaç gün önce arkadaşlarımdan biri, “senin yöntem işe yaradı” diye aradı. O zaman hatırladım ve size de aktarmak istedim. Belki birinizin işine yarar. Hangi dini inanca sahip olursanız olun, nasıl bir ibadet şekli kullanırsanız kullanın, yukarıya yollanan ve gönülden edilen tüm duaların, yerine ulaştığına inananlardanım. Eğer dileğiniz başka birinin kötülüğü üzerine değilse ve yüreğinizin derinliklerinde güçlü bir şekilde, saflıkla istenmişse, mutlaka gerçekleşiyor. Siz de dualarınızda, karşılaştığınız kişilerin sizin için doğru insanlar olup olmadığını anlamanıza yardımcı olması için, evrenden bir işaret göndermesini isteyin.

Mucizelere ve duaların gücüne inanın. Dileklerin ne zaman kabul olacağını kim bilebilir? Evrenden işaretinizi isteyin. Doğru insan mı değil mi, evrenden gelecek işarete göre hemen anlayabilirsiniz. Nasıl mı?

BİR PLAKLA GELEN İŞARET
Sevgili dostum anlattığına göre, arkadaş grubunda biriyle tanıştırılmış. Kalabalık içinde pek fazla konuşma şansları olmamış ancak ve bulabileceği yerleri arasa da bir sonuç alamamış. Eğer adam doğru kişiyse, işaret olarak ona bu albümü getirsin diye dua etmiş. Aslına bakarsanız zor ihtimal, kim hiç tanımadığı bir kadını yemeğe çıkarırken, sevdiğinden bile emin olmayacağı bir şarkıcının, üstelik plaklar tedavülden neredeyse kalkmışken, ilk albümünü bulup getirebilir ki ve neden? Ama tahmin edin ne olmuş? Gerçekten o akşam adam arkadaşımı almaya gelmiş ve arabaya binip restorana giderlerken, bir paket uzatmış. “Sevip sevmediğini bilmiyorum ama bugün dolaşırken birbirlerinin telefon numaralarını almışlar. Adam ertesi gün aramış ve yemeğe çıkmak için bir randevu almış. Arkadaşım o gece dua etmiş ve onun o adam kendisi için doğru kişiyse bunu anlamak için bir işarete ihtiyacı olduğunu söylemiş. Bu arada uzun zamandır sevdiği bir şarkıcının ilk plağını arıyormuş. Bütün sahafları bir eskici dükkanın camında bunu gördüm. İçimden sana almak geldi. Umarım çalacak bir pikabın vardır. Aslında çiçek alacaktım ama nedense bu plağı almayı tercih ettim” demiş. Mucizelere ve duaların gücüne inanın. Siz de kendi işaretinizi isteyin. Dileklerin ne zaman kabul olacağını kim bilebilir?

CANDAN ÜNAL

Seninle Dergisi Ocak 2013 Sayı

Bilgelik yolculuğundaki kişi yükünü bir kenara atmaz, onun değerinibilir.Bu yükün veya sorunların içi fırsatlarla doludur...





Bilgelik yolculuğundaki kişi yükünü bir kenara atmaz, onun değerini bilir. Bu yükün veya sorunların içi fırsatlarla doludur. Sorunlar, gelişimin bir parçasıdır. Geçmişte yaşadığımız acı dolu olaylar gelişmemizin yolunu açmadı mı? Unutmayalım: Eğer istediğimiz şey olmazsa daha iyisi olacaktır. Evren iyi olduğu için içindeki olaylar da iyidir. Bunu fark edelim.

(Dr. Zülfikar Özkan’ın “Bilgeliğe Yöneliş” adlı kitabından alıntıdır.)GÜZEL BİR KİTAP TAVSİYE EDERİM :))

Sedat Biraz Yerime Bakabilir Misin?