1 Mart 2012

Mutlu olduğunuz zamanlarda bütün dünyanın çok daha güzel göründüğünü hiç hissettiniz mi?

Mutlu olduğunuz zamanlarda bütün dünyanın çok daha güzel göründüğünü hiç hissettiniz mi?

Oysa sizin bakış açınız dışında gerçekte hiçbir şey değişmemiştir.''

(Judi James)

Hây’dan geldik, Hû’ya gideriz . .

Hây’dan geldik, Hû’ya gideriz . . .

Hû, Arapça “O” anlamına gelen, sufi literatürde sıklıkla Allah’ı kastetmek için kullanılan kelimedir.

Hây, Allah’ın isimlerinden birisidir ve “diri, dirilten, yaşamın kaynağı olan” anlamına gelir.










DOĞRU OLANI YAPMAK

On bir yaşındaydı ve New Hampshire gölünün ortasındaki adadaki evlerinde ne zaman eline bir fırsat geçse hemen balığa giderdi.
Levrek avı yasağının kalkmasından bir gün önce, babasıyla akşamın ilk saatlerinde küçük güneş balıklarından yakaladı. Sonra oltasına yem takıp, oltayı fırlatma talimi yaptı. Yem suya değdiği zaman gün batımında suda altın haleler oluşturmuş, daha sonra gölün üzerinde ay doğmuştu. Oltasının hızla çekildiğini hissedince, oltaya büyük bir balık geldiğini anladı. Babası oğlunun balığı çekişini hayranlıkla izledi. Çocuk sonunda yorgun düşen balığı sudan çıkardı. O güne kadar gördüğü en büyük balıktı, bir levrek; ama av yasağının kalkmasına sadece saatler kalmıştı.
Baba-oğul güzelim balığa baktılar, pulları ay ışığında ışıl ışıl parlıyordu. Babası bir kibrit yakıp saatine baktı. Saat on olmuştu. Av yasağının bitmesine daha iki saat vardı. Önce balığa, sonra oğluna baktı.
'Suya geri bırakman gerekiyor, oğlum,' dedi.
'Baba!' diye itiraz etti çocuk ağlamaklı bir sesle.
'Başka balıklar da var,' dedi babası.
'Ama hiçbiri bunun kadar büyük değil!' dedi çocuk.
Göle şöyle bir göz attı. Gölde hiçbir balıkçı teknesi yoktu. Babasının yüzüne baktı bu kez. Kendilerini hiç kimsenin görmemiş olmasına, kimsenin ne balığı yakaladıklarını bilmesinin olanaksız olmasına karşın, babasının sesinden bu konuda hiçbir ödün vermeyeceğini anlamıştı.
Oltanın ucunu balığın ağzından çekti ve balığı gölün karanlık sularına bıraktı. Balık suya düşer düşmez, şöyle bir çırpındı ve gözden kayboldu. Çocuk bir daha bu kadar büyük bir balık tutamayacağından emindi..
Bu olay bundan tam otuz dört yıl önce oldu. Bugün o çocuk New York City'nin ünlü mimarlarındandır.
Babasının küçük evi hâlâ o adadadır.
Oğlunu ve kızlarını hâlâ o adadaki küçük eve balık tutmaya götürür.
Çocuk haklıydı. Bir daha o kadar büyük bir balık tutamadı. Fakat 'değerler' konusunda bir ikilem yaşadığı zaman hep o balığı gözünün önüne getirir.
Babasından öğrendiği gibi 'değerler', doğru ile yanlışın ne olduğu konusunda çok basit bir konudur.
Güç olan yalnızca değerlerin uygulanabilmesidir.Birileri görmediği zaman da doğru olanı yapabiliyor muyuz?
Evet, küçüklüğümüzde bizlere balığı suya geri bırakmak öğretilseydi, doğru olanı yapabilirdik. Çünkü gerçeğin ve doğrunun ne olduğunu öğrenmiş olurduk.
Doğru olanı yapma kararı belleklerimizdeki canlılığını hiçbir zaman yitirmez. Bu anıyı dostlarımıza ve torunlarımıza göğsümüz kabara kabara anlatırız.
Fırsatlardan yararlanmak değil, doğru olanı yapmaktır önemli olan.

Bu soğuk günlerde içimiz ısınsın...

Kendini Rüzgara Bırakmak... Davranışlarınızı anlamak mı istiyorsunuz? Bu testi sakın kaçırmayın...

Kokology" japon bir sözcük olan zihin anlamına gelen "kokoro"dan gelmektedir. Test, Tadahiko Nagao ve Isamu Saito tarafından yaratılmış olup, sizin davranış modellerinizin, içsel olarak hangi anlamları taşıdığını göstermeye çalışmaktadır. Daha da önemlisi sonuçları ilginç ve oldukça keyifli olabiliyor. Unutmayın; soruların cevapları üzerinde düşünmeyin, ilk aklınıza gelen cevabı verin, böylece size daha yakın sonuçlara ulaşacaksınız.

Soru;Okulun tatil olduğu, sorumluluklarınızın olmadığı ve güneşin doğuşundan batışına kadar zamandan başka hiçbirşeyinizin olmadığı o uzun yaz günlerini hala hatırlayabiliyor musunuz? Oynamak ve macera için zaman. Çocukça eğlencelere harcanan saatler... Uçurtma uçurmak... Bulutları seyretmek... Balonlar yapmak...

Yeniden bir çocuk olduğunuzu ve böyle bir yaz gününe döndüğünüzü ve çayırda köpükten baloncuklar yaptığınızı hayal edin. Aşağıdakilerden hangisi hayalinize en fazla uyan tanımdır?

1.Üflediğiniz balonlar gökyüzüne doğru yükseliyor

2.Plastik bir halkadan yüzlerce baloncuk üflüyorsunuz

3.Kocaman tek bir balon üflemeye odaklandınız

4.Üflediğiniz balonları rüzgar arkanıza taşıyor

Cevaplar...

1.Üflediğiniz parıltılı balonlar umutlarınızın ve düşlerinizin sembolüdür. Tanımını yaptığınız görüntü umutlarınızın ve düşlerinizin nasıl gerçekleşeceğini düşündüğünüzü göstermektedir.

2.Görünen o ki, sizin üflediğiniz balonlar gökyüzüne doğru yükseliyor. Düşlerinizi ulaşılamaz ve elde edilemez; sizden rüzgarda kaçan köpük balonları olarak görüyorsunuz. Belki de çok fazla şeyi çok çabuk istiyorsunuz ya da mümkün olmayan bir fanteziye takıldınız. Durum her neyse rüyalarınız ile gerçek arasındaki uçurumun çok büyük olduğuna inanıyorsunuz. Başkalarına geleceğe dair planlarınızı sevdiğinizi söyleseniz bile içinizde bir yerlerde bir ses size bu rüyaların ne kadar kırılgan ve uçucu olduğunu söylüyor

3.Bu inancınızın sebebi yine kendinizsiniz. Belki de uçurum sandığınızdan çok daha küçüktür. Unutmayın bir tahtaya atılan en küçük çizik bile her gün atılırsa bir yıl sonra tahta kırılır.

4.Size sorumuz şu; bugün attığınız çizik nedir? Hayallerinize ulaşmak için ilk adımınız ne olacak?

 

Cordoba’da Çiçek Festivali…

Endülüs gezimin ikinci durağı Cordoba. Bu geziyi eylül ayında gerçekleştirdiğim için ne yazık ki mayıs ayında yapılan iki önemli festivali kaçırmış durumdayım. Bunlardan birincisi binicilik festivali, ikincisi ise en güzel çiçekli avlu yarışması…

Binicilik festivalinde bütün çevre şehir ve kasabalardan gelenlerle bir yarış yapılıyor. Bu yarış öylesine ciddiye alınıyormuş ki yarışı kaybeden biniciler kolay kolay bir daha köylerine dönemiyorlarmış. Yani yarışı kaybetmek büyük bir utanç kaynağı oluyormuş. O yüzden de son dönemlerde yabancı binicilerle yarışmayı tercih ediyorlarmış…

Fakat benim kaçırdığıma esas yandığım çiçek yarışması tabi ki… Ana amacı baharı karşılamak olan bu yarışmada ortaya çıkan nefis manzaraları sadece internet sayfalarında görebildim. O nefis çiçek kokularını da sadece hayal edebildim. Mart ayından itibaren evlerin avluları bu yarışma için hazırlanmaya başlıyormuş. Özellikle duvarlara (sık ve tek renk) asılan saksılardan sarkan çiçekler bu yörenin bir simgesi halini almış. Jüri de sık sık evleri teftiş edip festivalin ilk günü birinciyi ilan ediyormuş.

Neyse kaçırdıklarıma yanmayı bırakıp elimdekilere odaklanmayı tercih ettiğimden Cordoba’nın girişindeki tarihi Roma köprüsü önünde fotoğraf çektiriyorum. Arkasından da dünyanın üçüncü büyük camisi olan La Mezguita’ya gidiyorum…

Cami öyle böyle değil, muazzam bir yapı. İçinde 856 sütun var. Sütunların arasında kayboluyorsunuz. İçerisi o kadar büyük ki ucu bucağı yokmuş gibi görünüyor. At nalı şeklindeki kemerleri ayrı güzel, mihrabı ayrı güzel. Bütün sütunlara dokunmak istercesine bir ileri bir geri yürüyüp duruyorum caminin içinde. Hiç dışarı çıkasım gelmiyor. Sonunda sakinleşip portakal kokulu avluya çıkıyorum.

Arkasından en popüler cadde olan Callage de las Flors’a yürüyorum. Caddedeki evler, balkonlar, teraslar, duvarlar çiçeklerle bezenmiş durumda. Festivali kaçırmış bile olsam, bu manzara da beni idare eder diye düşünüyorum. Bu iç açıcı caddenin arkasından Yahudi mahallesine doğru yürümeyi sürdürüyorum. Yöreye özgü daracık sevimli sokaklar arasında gezinirken döneminin ünlü filozofu İbni Meymun heykelinin önüne çıkıyorum. Efsaneye göre heykelin ayağını okşarsanız sağlıklı kalacağınıza inanılıyor. Tabi ben de “başım kel mi” deyip heykelin ayağını okşayıveriyorum.

Arkasından da çok acıktığım için daha önce gözüme kestirdiğim bir kafeye doğru yürüyüp yemek siparişlerimi vermeye başlıyorum. Önden yöreye özgü soğuk içilen bir çorba olan  ‘gazpacho’yı arkasından da ’ajo blanco’ söylüyorum. İsimlerinin böyle süslü olduğuna bakmayın birisi domates çorbasını andırıyor, diğeri de patates, biber, soğan ve sarımsaktan yapılan bir yemek. Tatlı olarak da ’mazapan’ acıbadem kurabiyesi yedikten sonra biraz şişmiş olarak otelin yolunu tutuyorum…

Sağlıcakla,

[slideshow]

ÖRÜMCEK AĞI

 


Bir gün dünyadaki hayatında hep kötülük yapan bir adamı Cehennem kapısında bir melek karşıladı. Melek adama şöyle seslendi: ... "Hayatta iken tek bir gün bile birisine iyilik yaptı isen buraya girmeyeceksin." Günahkar adam uzun süre düşündükten sonra, bir keresinde ormanda gördüğü örümceği hatırladı.


 Balta girmemiş ormanda yürürken önüne bir örümcek ağı çıkmıştı. Adam ağı bozmamak ve örümceği ezmemek için o gün yolunu değiştirmişti. Heyecan içinde o günü meleğe anlattı.


Melek adama gülümsedi ve ardından elini şıklattı. Gökten bir örümcek ağı inmişti. Adam, bu ağa tutunarak cennete girebilecekti. Adam neşe içinde ağa tırmanırken, cehennemden bazıları da bu ağa tutunarak cennete gitmeye çalıştılar.


Ama adam ağın o kadar çok insanı taşıyamayacağından korkarak onları itmeye başladı. Tam o sırada ağ gerçekten koptu ve diğerleri ile birlikte adam da Cehenneme düştü.


 "Yazık" dedi melek, "Bencilliğin, hayatında işlediğin tek iyiyi de kötülüğe döndürdü. O insanlara şefkat gösterebilseydin, ağın herkesi taşıyabileceğini de görecektin". '


'YAŞAMIN ÖRÜMCEK AĞINI ÖREN İNSANIN KENDİSİ DEĞİLDİR. O BU AĞDA SADECE BİR TELDİR VE BU AĞA YAPTIĞI KATKIYI ASLINDA KENDİ YAŞAMINA YAPMAKTADIR

Lise Sona Kadar Altıma İşedim...

Tatlı Dilin başı, kalabalık olur.

Tatlı Dilin başı, kalabalık olur.

Hz.Mevlana

Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir.

Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir.

Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir.

Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil, kafamıza yerleştirdiklerimizdir !."

(Francis Bacon

Bir insan acı duyabiliyorsa canlıdır...

Evlenmeden Olmaz...

Yalnız olmadığını bilesin diye...

Yalnız olmadığını bilesin diye

Sana " MERHABA " diyesim geldi..........♥

DUMAN-MANASI YOK

http://youtu.be/KQLAyhXziq0

Burçlar ve Dekorasyon...

Su Grubu: Yengeç, Akrep ve Balık burçları bu gruptandır. ...Bu burçlar en evcimen burçlar olarak bilinirler. Evde vakit geçirmeyi seven su grubu için dekorasyon çok önemlidir. Krem ve fildişi tonlarını kullanmayı seven su grupları için eve huzur hakim olmalıdır. Hem yaratıcı hem sade evler tam onlara göredir. Ayrıca sanatsal yönleri ağır bastığında art-deko stilini de severler. Evlerinde sanattan izler görmeniz mümkündür.


Hava Grubu: İkizler, Kova ve Terazi bu grubun burçlarından! Yeniliklere açık olan hava grubu trendlerin takipçisidir. Renkli, eğlenceli dekorasyonlar tam onlara göredir. Kırmızı ve pembe ana renkleridir. Pastel tonlara da bolca rastlamak mümkündür. Bir hava grubu burcunun evinde sürekli bir yenilenme ve değişim görebilirsiniz.


 Toprak Grubu:  Boğa, Oğlak ve Başak bu gruptandır. Bu grup tam bir düzen delisidir. Evde her şey düzenli ve yerli yerinde olmalıdır. Ayrıca onlar için yeme-içme alanları çok önemlidir. Teknolojiyi çok severler. Düzeni sevdiklerinden en sık depolama ve organizasyon ürünlerini görmek mümkündür. Titizliğiyle ünlü başak burçları dekorasyon konusunda en başarılı olan burçtur.


Ateş Grubu: Yay, Aslan ve Koç burçları bu gruptandır. Egoları oldukça yüksek olan bu burçların evleri çoğunlukla iddialıdır. Parlaklık ve ışıltıyı severler. En cesur dekorasyonlar bu gruptan ortaya çıkar. Davet vermeyi sevdiklerinden evin görünümüne önem verirler. Evde ilginç nesneler kullanmayı da severler. Sadece kendi seçtikleri renkleri sever, diğer seçimleri beğenmezler. Dekorasyon konusunda en inatçı grup diyebiliriz.

En güzel şeyler gözle değil, kalple hissedilir…

Dua ederken, ağlarken veya hayal ederken, gözlerimizi kapamamızın sebebi/

En güzel şeylerin gözle değil, kalple hissedilmesindendir…

Sait Çamlıca

Zencefilin Faydaları...



Zencefil; İştah açar. Yatıştırıcı ve gaz söktürücüdür. Vücudu terletir. İltihap önleyici etkisi ile özellikle eklem iltihaplarına karşı oldukça faydalıdır. Soğuk algınlığına iyi gelen zencefil, balgam söktürür ve iyileşmeyi hızlandırır.

Bulantıları gidermeye yardımcı olur ve kusmayı önler. Vücut direncini, bedensel ve zihinsel gücü arttırır. Mikrop öldürücüdür. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kansere karşı koruyucudur. Damar tıkanıklığını önlemeye yardımcı olmasının yanı sıra kan damarlarını genişleterek romatizma ağrılarının hafiflemesine de yardımcı olur.

Bağırsak bozukluklarını giderir. İshali keser. Cinsel isteği arttırır.

Zencefil Nasıl Kullanılır? Zencefil kökü genellikle kurutularak baharat olarak kullanılır. Zencefili yaş olarak da kullanabilirsiniz. Ayrıca, zencefilden elde edilen zencefil yağı, tıbbi amaçlı olarak, hazmı kolaylaştırıcı etkileri için kullanılmaktadır.

Zencefil Çayı: Zencefil çayı da hazmı kolaylaştırır ve ayrıca hafızayı kuvvetlendirir. Zencefil çayı, grip başta olmak üzere, soğuk algınlığı ve öksürüğe çok iyi gelir. Bir bardak kaynar suya bir nohut tanesi kadar zencefil dilimlenip atılır ve 5-10 dakika demlenmeye bırakılır. Zencefil çayı, bal ile tatlandırılarak ve içine bir miktar limon sıkılarak içilirse daha lezzetli ve faydalı olur.