9 Temmuz 2011

Sağol çok tatlısın...

 

Günün fotosu... 09.07.2011

Eskiden "Kapıyı kapat!" denilmezmiş. Allah (cc) kimsenin kapısını kapatmasın diye düşünülürmüş. "Kapıyı ört, ya da sırla" denilirmiş...

Eskiden "Kapıyı kapat!" denilmezmiş. Allah (cc) kimsenin kapısını kapatmasın diye düşünülürmüş. "Kapıyı ört, ya da sırla" denilirmiş. Kapının kapanmadan yavaşça örtülmesi edebdenmiş.

“Lambayı söndür” demezlermiş. Allah (cc) kimsenin ışığını söndürmesin. "Lambayı dinlerdir" derlermiş. Lamba yakılmaz, uyandırılırmış.

Uyuyan birisi uyandırılmak İçin sarsılmaz veya adı ile çağırılmazmış. "Agâh ol erenoler" derlermiş. Nezaket, incelik, edeb her işin başı imiş de ondan... Ona eren uyanık olurmuş. İnsanların sözü kesilmez, işaret ve işmar edilmez, fısıltılar, gizli konuşmalar hoş karşılanmazmış.

Hanımlar beylerine "Efendi" derlermiş, "siz" derlermiş. Hanımefendiliklerini gösterirlermiş.

Gezerken yere yumuşak basılır, ses çıkarmamaya çalışılırmış. Yerdeki haşerata basmamaya özen gösterdiği için adı "Karınca basmaz Efendi” ye çıkan insanlar varmış.

Kapıdan çıkarken arkasını dönmemek, geri geri çıkmak edebdenmiş.
Kapı eşiğindeki misafirlere ait ayakkabılar, dışarıya doğru değil, içeriye doğru çevrilirmiş. "Git bir daha gelme!" der gibi değil de. "Gitsen de ayağının yönü buraya dönük olsa" dercesine dizilirmiş.

Canlı cansız her şeyin bir hatırı varmış. Eskiler hayatı o kadar nurani, o kadar temiz, o kadar manâlı yaşarmış.

Üstad Necip Fazıl bu hali “Komşuya hatır soran sıra sıra terlikler,
Ölçülü uzaklıkta yakın beraberlikler." diye tarif eder

Hayatta yaptığımız seçimler üzerine...

http://youtu.be/Qy92CmALebk

Sonuç seçimlerde hep aynıdır: acı.
Her neyi seçersen seç, seçemediğin hep üzüntü kaynağı olacaktır. Aklın hep o seçemediğinde kalacaktır. Hayatta her şey yüzde ellidir.
Aklınla davransan yüreğin, yüreğinin sesini dinlesen aklın sana bu soruyu hep soracaktır.
Seçemediğin hep acı verecek bu sabit. Acı hep olacak.”
-Bu kadar mı umutsuz yani? Güzel bir yanı yok mu bu seçimlerin?
-Olmaz olur mu? Var. Acını seçmekte özgürsün..

Evine dön çocuk...

Ayna Çalışması...

 



Ayna Çalışması

 

Bir kişiye kızdığımız ya da bir olaya üzüldüğümüz zaman, burada kendi içimize dönüp aramamız gereken üç şey vardır.

 

1. Bu olay, negatif bir bilinçaltı kaydımı değiştirmem gerektiğini mi haber veriyor?

 

2. Bu olay ya da kişi, hangi korkumun düğmesine basıyor?

 

3. Bu kişi bana aynalık mı yapıyor?

 

Birinin bize aynalık yapması ne demektir?

 

Birinin bize aynalık yapması demek, bize kabul etmediğimiz ve kimse fark etmesin diye büyük bir gayretle kendimizden bile sakladığımız yönlerimizi göstermesi demektir

 

Birine bir sıfat söylüyorsanız, örneğin kıskanç diyorsanız, siz nerede, ne zaman ve nasıl kıskançlık yaptığınızı bulup bu huyunuzla yüzleşmeniz gerekebilir.

 

Elinize bir kağıt kalem alın. Bütün yakınlarınızın ve birlikte çok vakit geçirdiğiniz kişilerin ismini alt alta yazın. Anne, baba, eş, çocuk, kardeş, çok sık görüştüğünüz yakın dostlar. Şimdi de her bir ismin yanın onların beğenmediğiniz yönlerini yazın. Sonra da bunları bir bir nerede, ne zaman ve nasıl yaptığınızı bulun. Kimin hakkında ne dediyseniz, kendinizde bulabilirsiniz.

 

"Niye etrafımda bu tip insan dolu?" diye soruyorsanız. Biliniz ki o tip insan sizsiniz ama bunu kabul etmiyor, içinizde bir yerlerde böyle olduğunuz için kızıyor ve değilmiş gibi davranıyorsunuz. Sizinle aynı enerjide olan insanları etrafınıza çekersiniz. Siz onlara, onlar size aynalık yaparsınız. Siz enerjinizi çözdüğünüz zaman, ya hayatınızdan çıkacaklar ya da size karşı davranışları değişecektir. Onlar değişmeyecekler, diğer kişilere yine eskisi gibi davranacaklar, ama size karşı davranışları değişecektir. Siz enerjilerinizi değiştirdiğiniz zaman karşınızdaki kişilerin size karşı olan davranışlarını da değiştirmiş olursunuz. Sizden giden mesaj değiştiğinde, karşıdan yansıyıp size dönen mesaj da değişmiştir

 

Yalancı, bencil, nabza göre şerbet veren, iki yüzlü, saldırgan, öfkeli, hazır cevap gibi sıfatları karşımızdaki insanlar için kullanırız…. Bunların hepsini nerelerde, nasıl yaptığımızı bulmamız gerekiyor. Gerçekten bizim olmadığımız bir şey yok, biz her şey olduk. Şimdi bize bunları gösteren kişinin varlığına da şükretmeliyiz.

 

Daha detaylı anlatmak gerekirse diyelim ki  çevrenizde yalancı insanlar varsa ve sizi bu huyları ile rahatsız ediyorlarsa, ya "Yalancı benim" demeyi öğreneceksiniz ya da onlara kızıp köpürerek çevrenizde kendinize çektiğiniz yalancı insanların sayısını artıracaksınız. Siz yalancı olduğunuzu kabul ederseniz, ya yalan söylemekten vazgeçeceksiniz (beyaz yalan bile olsa) ki size de yalan söylenilmesin, ya da yalan söyleyen insanlara kızmaktan vazgeçeceksiniz. Çünkü onlar da aynı sizin gibi bir takım korkuları yüzünden yalan söylüyorlar.

 

Eğer peşin peşin her şey olduğunuzu kabul ederseniz bütün dünyaya bakışınız değişecektir.