28 Eylül 2012

Nil Karaibrahimgil - Yalan Dünya Jenerik Müziği

http://youtu.be/Sv20VJtGCXE

Farenin burnuna nefis bir peynir kokusu gelmişti.

Farenin burnuna nefis bir peynir kokusu gelmişti.

Araştırmak üzere deliğinden başını çıkarınca, bir kedi sesi işitti ve hemen deliğine sindi. Ertesi gün, yine fare delikten başını çıkarınca, kedi sesini duyup deliğine çekildi.

3. gün, fare iyice acıkmıştı. Kediyi nasıl aldatabilirim düşüncesiyle, delikten başını çıkardığında bu defa kedi sesi değil köpek havlaması işitti. Fare sevindi. Demek ev sahipleri kedi yerine köpek edinmişlerdi.

Kendinden emin ve rahat şekilde, peynirin kokusuna doğru giderken, odanın bir köşesinde gizlenen kedi, bir sıçrayışta fareyi yakaladı. Ve yanında kendisini merakla izleyen yavrusuna:

— Gördün mü yavrum, dedi, yabancı dil bilmenin faydasını...

http://fwmail.net/fikra/yabanci-dil-bilmenin-faydasi/

Bu resme mutlaka bakın... Bakalım ilk bakışta yüzleri kimler bulacak...

Kavunun Faydaları:

* Vücudu serinletir.

 

* Su ihtiyacının bir bölümü kavundan sağlanabilir.

 

* İdrar söktürücü özelliği vardır.

 

* Kabızlığın giderilmesinde yardımcı olur.

 

* Yatıştırıcı etkisi ile rahatlık verir ve uykusuzluğa iyi gelir.

 

* Böbrekleri temizleyici özelliğinin yanı sıra böbrek taşlarını ve kumlarını dökmeye yardımcı olur.

 

* Hücre koruyucu özelliği sayesinde yaz aylarında güneşin zararlı etkilerine karşın cildimizi nemlendirir ve rahatlatır.

 

* Sıcakta artan besin bozulması, mikrop üremesi veya iltihaplanma gibi olaylara karşı bağışıklık sistemimizi güçlendirerek direnç sağlar.

 

* Bireylerdeki yağ hücrelerinin çoğalma ve gelişmesini baskılayarak zayıflama ve ideal kilonun korunmasını mümkün kılar.

 

Kmseyi Dış Görünüşüne Göre Yargılamayın...

Kaba saba, soluk, yıpranmış giysiler içindeki yaşlı çift, Boston treninden inip utangaç bir tavırla rektör'ün bürosundan içeri girer girmez, sekreter masasından fırlayarak önlerini kesti...

Öyle ya, bunlar gibi ne idüğü belirsiz taşralıların Harvard gibi üniversitede ne işleri olabilirdi?

Adam, yavaşça rektörü görmek istediklerini söyledi. İşte bu imkansızdı..

Rektörün o gün onlara ayıracak saniyesi yoktu..

Yaşlı kadın, çekingen bir tavırla; "Bekleriz" diye mırıldandı...

Nasıl olsa bir süre sonra sıkılıp gideceklerdi.. Sekreter sesini çıkarmadanmasasına döndü..

Saatler geçti, yaşlı çift pes etmedi..

Sonunda sekreter, dayanamayarak yerinden kalktı. "Sadece birkaç dakika görüşseniz, yoksa gidecekleri yok" diyerek rektörü iknaya çalıştı. Anlaşılan çare yoktu..

Genç rektör, isteksiz bir biçimde kapıyı açtı. Sekreterin anlattığı tablo içini bulandırmıştı. Zaten taşralılardan, kaba saba köylülerden nefret ederdi. Onun gibi bir adamın ofisine gelmeye cesaret etmek, olacak şey miydi bu? Suratı asılmış, sinirleri gerilmişti.

Yaşlı kadın hemen söze başladı. Harvard'da okuyan oğullarını bir yıl önce bir kazada kabetmişlerdi. Oğulları, burada öyle mutlu olmuştu ki, onun anısına okul sınırları içinde bir yere, bir anıt dikmek istiyorlardı.

Rektör, bu dokunaklı öyküden duygulanmak yerine öfkelendi. "Madam" dedi, sert bir sesle, "Biz Harvard'da okuyan ve sonra ölen herkes için bir anıt dikecek olsak, burası mezarlığa döner..."

"Hayır, hayır" diyerek haykırdı yaşlı kadın.. "Anıt değil... Belki, Harvard'a bir bina yaptırabiliriz".

Rektör, yıpranmış giysilere nefret dolu bir nazar fırlatarak, "Bina mı?" diyerek tekrarladı, "Siz bir binanın kaça mal olduğunu biliyor musunuz? Sadece son yaptığımız bölüm yedi buçuk milyon dolardan fazlasına çıktı..."

Tartışmayı noktaladığını düşünüyordu. Artık bu ihtiyar bunaklardan kurtulabilirdi..

Yaşlı kadın, sessizce kocasına döndü: "Üniversite inşaatına başlamak için gereken para bu muymuş? Peki, biz niçin kendi üniversitemizi kurmuyoruz, o halde?"

Rektör'ün yüzü karmakarışıktı.. Yaşlı adam başıyla onayladı.

Bay ve bayan Leland Stanford dışarı çıktılar. Doğu California'ya, Palo Alto'ya geldiler. Ve Harvard'ın artık umursamadığı oğulları için onun adını ebediyyen yaşatacak üniversiteyi kurdular.

Amerika'nın en önemli üniversitelerinden birini: STANFORD'u.


*******

Ayağınıza kadar gelip, sizinle görüşmek isteyen insanlara yaklaşmadan önce bir kez daha düşünün

http://fwmail.net/hikaye/kimseyi-dis-gorunusune-gore-yargilamayin/

 

Verme Sanatı...

Beldelerden birinde, her beldede bir örneğine rastlanan zengin ama cimri bir adam vardı.
Herkesin kendisini cimri diye bilmesinden rahatsız olan adam, bir gün o beldenin bilge kişisine gidip dert yanma ihtiyacı hissetti.

“Niye herkes benden nefret ediyor, anlamıyorum” dedi cimri. “Halbuki, öldükten sonra malımın bir kısmını hayır hasenat işlerine bırakacağım diye söz vermiştim. Bunu duymayan da kalmadı.”
Bilge kişi, adamın sözleri üzerine bir müddet sessiz kaldı. Sonra:
“Sana bir öykü anlatayım” dedi. “Domuz ile ineğin öyküsünü...”
“Tamam” dedi cimri, “anlat bakalım.”
Bilge kişi öyküsüne başladı:
“Bir gün, çiftliğin birinde bir domuz komşu ahırdaki ineğe, insanların kendisini hiç sevmediğinden dert yanmaya başlamış.
‘Senden ise’ demiş, ‘hep güzel sözlerle bahsediyorlar. Anlıyorum; sen onlara süt veriyorsun. Ama ben onlara daha da fazlasını veriyorum. İnsanlara etimi veriyorum, derimden ayakkabı yapılıyor. En iyi fırçalar da benim kıllarımdan yapılır. Hâlâ daha beni niye sevmezler, anlamıyorum?’
İnek, üzüntü içindeki domuza bir müddet öylece baktıktan sonra:
‘Belki de’ dostum dedi, ‘sen bütün bunları insanlara ancak öldükten sonra verdiğin halde, ben verdiklerimi hayatta iken verdiğimdendir...

Siz siz olun her şeyi hayattayken yapın...

http://fwmail.net/hikaye/verme-sanati/

Sorgulamadan Takip Ettiğimiz Yollar...

Bir gün bir ineğin çiftliğine dönmesi için bakir bir ormanın içinden geçmesi gerekti.

Mantıklı düşünme yetisi olmayan bir hayvan olduğundan kıvrıla kıvrıla ilerleyen, önce yokuş yukarı sonra yokuş aşağı devam eden, zorlu bir rota izledi.

Ertesi gün yolu aynı yere düşen bir köpek, ormanın öte yanına geçmek için ineğin gittiği yolu takip etti.

Sonra sıra bir koyun sürüsüne geldi. Sürünün lideri patikanın zaten açılmış olduğunu görünce oraya daldı ve tüm sürü de onu izledi.
Ardından insanlar da bu patikayı kullanmaya başladı: Bir sağa bir sola dönerek, ağaç dalları ve çalılardan kaçınmak için eğilip bükülerek ve bir yandan da -haklı olarak- söylenip küfürler ederek bu patikadan gidip geldiler.

Ama hiç kimse daha iyi bir alternatif yaratmak için bir şey yapmadı.
Böylesine yoğun kullanılması sonucunda patika zamanla küçük bir yola dönüştü.

İsteseler öte tarafa sadece yarım saatte geçebileceklerinden habersiz, insanlar ve ağır yük taşıyan zavallı hayvanlar, bir ineğin açtığı bu yolu takip ederek ormanın öte yanına üç saatte geçmeye mecbur kaldılar.
Yıllar geçti ve küçük yol bir kasabanın ana yolu, daha sonrasında da bir şehrin en önemli caddesi oldu. Ve herkes trafikten şikayet etti durdu, çünkü cadde olabilecek en kötü rotaya sahipti.
Bütün bunlar olurken yaşlı ve bilge orman, insanların var olan bir yolu, bunun en doğru seçim olup olmadığını bir kez bile kendilerine sormadan, nasıl da körü körüne takip ettiklerini seyrederek gülüyordu.

http://fwmail.net/hikaye/sorgulamadan-takip-ettigimiz-yollar/

Himalaya Kristal Tuzunun Faydaları

 



DÜZENLİ KULLANIMLA ŞU RAHATSIZLIKLARIN TEDAVİSİNDE YARDIMCI OLUR

** YÜKSEK TANSİYON (beyin kanaması,kalp krizi ,felç, v.s. rahatsızlıklara sebep olur.) ** KİLO kontrolü ** DEPRESYON (Lityum'la) ** STRES (Seretonin salgısını sağlamaya yardımcı olur.)

** BÖBREK TAŞLARININ ve KUMLARININ. ERİMESİNE

** KALP RİTMİNİ DÜZENLEME ve KALP DAMAR HASTALIKLARI

** MİGREN, ** KEMİK ERİMESİ (Osteoporoz)

** GUT hastalığına

** KİREÇLENME ve ROMATİZMAYA

** KANSERLİ HÜCRELERİN OLUŞUMUNU ÖNLEMEYE ve TEDAVİSİNE yardımcı olur.

** UYKU düzeni sağlar. ** DİABET (ŞEKER) hastalığına

** ALZHEİMER(Rafineri tuza konan Aliminyumlu katkı maddeler ALZHEİMER hastalığa yol açar.)

** ASTIM ve ALERJİYE (1 litre suya 2 çay kaşığı SOLE katılıp her gün 10 dakika buharında durularak tedaviye yardımcı olur. )

** KASLARDAKİ güç kaybına

** YAŞLANMAYI GECİKTİRİR.

** MAKSİMUM ENERJİ kaynağı olduğundan YORGUNLUĞA karşı, KRAMP ve ADELE ağrılarının giderilmesine yardımcı olur.

** HAFIZA, UNUTKANLIK İLE İLGİLİ SORUNLARDA

** SEDEF, EGZAMA, SİĞİL gibi cilt rahatsızlıklarına,

** AKNE ve UÇUKTA (Sole %26 lık tuzlu sudan siğil, uçuk ve akneye sürülür ve zamanla iyileşmeye yardımcı olur.)


 Dr. Albert. P. Krueger & Dr. Richard F. Smith (Kaliforniya Üniversitesi


Mutlu olmadığın biriyle mutlu görünmeye çalışma.

Fotoğraf: Mutlu olmadığın biriyle mutlu görünmeye çalışma. Olan sana olur ... Bukowski ***Mutlu olmadığın biriyle   mutlu görünmeye çalışma.

Olan sana olur ...

Bukowski

Angut...

Kim var diye sağa sola bakmayacaksın;BEN VARIM İŞTE diyip yürüyeceksin...

PATLICAN KAVURMASI

Fotoğraf: ::::::::::::::::::::::PATLICAN KAVURMASI:::::::::::::::::::::::::::::Malzemeler    4 adet patlıcan    4 orta boy soğan    1 tatlı kaşığı toz kırmızıbiber    1 tatlı kaşığı pulbiber (Bunu ben ilave ettim)    Biraz karabiber( Bu da benim ilavem)    Yarım çay bardağı kadar zeytinyağı    TuzPatlıcan kavurması nasıl yapılır?    Patlıcanları alacalı soyup, uzunlamasına 4 e veya 6 ya bölün sonra uzun uzun doğrayın.    Kaynayan suya 1 tatlı kaşığı tuz ve patlıcanları atıp 10 dakika kadar haşlayın.    Bir çatalla yumuşayıp yumuşamadığını kontrol ederek ocaktan alıp süzün.    ESMA “elinizle patlıcanları sıkın” demişti ama ben süzgece koydum. Elimle sıkmadım.    Patlıcanlar süzülürken, soğanları söğüş doğrayıp yağla beraber kızartın.    Üzerine kırmızı biberi, pul biberi (Seviyorsanız 1 tatlı kaşığı salça da olur) ekleyin.    Son olarak patlıcanları ekleyip karıştırın. Biraz daha tuz atın.    10 dakika daha bu şekilde pişirip servis edin.

Malzemeler

4 adet patlıcan

4 orta boy soğan ...
1 tatlı kaşığı toz kırmızıbiber

1 tatlı kaşığı pulbiber (Bunu ben ilave ettim)

Biraz karabiber( Bu da benim ilavem)

Yarım çay bardağı kadar zeytinyağı

Tuz


Patlıcan kavurması nasıl yapılır?

Patlıcanları alacalı soyup, uzunlamasına 4 e veya 6 ya bölün sonra uzun uzun doğrayın.

   Kaynayan suya 1 tatlı kaşığı tuz ve patlıcanları atıp 10 dakika kadar haşlayın.      Bir çatalla yumuşayıp yumuşamadığını kontrol ederek ocaktan alıp süzün.

ESMA “elinizle patlıcanları sıkın” demişti ama ben süzgece koydum. Elimle sıkmadım.

Patlıcanlar süzülürken, soğanları söğüş doğrayıp yağla beraber kızartın. Üzerine kırmızı biberi, pul biberi (Seviyorsanız 1 tatlı kaşığı salça da olur) ekleyin.

Son olarak patlıcanları ekleyip karıştırın. Biraz daha tuz atın.

10 dakika daha bu şekilde pişirip servis edin.

NOSSA NOSSA Ai se eu te pego - Michel Telo (carlos)

http://youtu.be/NUcb74yP1AE

Adam Olmaz Lan Senden...

Suyun Faydaları...

Penceremin önüne araç park etme...

Freddie Mercury - Living On My Own(1993 Version)

http://youtu.be/BjwZ_9n4DVE

Zorluklarla dolu olsa da yaşamak güzel…

Fotoğraf: Zorluklarla dolu olsa da yaşamak güzel…Tonle Sap gölü / KamboçyaFotoğraf: Eddy Ngadiwidjaya

Tonle Sap gölü / Kamboçya
Fotoğraf: Eddy Ngadiwidjaya

Allahım şu an kimin nerede bir sıkıntısı varsa, Sen onu gider...

Bir gez gönül yıktın ise, kıldığın namaz değil

Bir gez gönül yıktın ise, kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil

Bir gönül yaptın ise, er eteğin tuttun ise
Bir gez hayr ettin ise, birine bin az değil

Erden sana nazar ola, için dışın nur ola
Beli kurtulmuştan ola, şol kişi kim gammaz değil

Er odur alçak dura, ayak odur yola vara
Göz odur ki Hakk'ı göre, gündüz gören göz değil

Yunus Emre'm sözün satar, söze bal ü yağ katar
Altmış bin sarrafa satar, yükü gevherdir koz değil