24 Nisan 2013

HAKUNA MATATA-It means no worries for the rest of your days...

Internette Daha Güzel Görünüyordu Bu, Ya...

Çölde Yolculuk Testi...Süper Bir Şey Bu!!!!!!!!

Aşağıda anlatılan durumların içine girmeye çalışın ve ardından dört soruyu cevaplayın...

Masanızın üstü bitmemiş işlerle dolu. İş arkadaşlarınız çoktan evlerine gitmiş. Saate bakıyorsunuz. İşleriniz hiç bitmeyecek mi diye düşünüyorsunuz?

Ya da hocanız dünyanın en sıkıcı konusu hakkında, üç saatlik derste konuşmasını sürdürüyor. Defterinizde karalama yapmak için hiç boş yer kalmadı. Ve dersin sadece yarım saati geçti. Beklemek kimi zaman herhangi bir anlık acıdan çok daha özel bir tür işkencedir. Can sıkıntısı ve bunalma bir araya geldiğinde en sağlam insanı bile paniğe uğratabilir.



1. Hiç sonu yokmuş gibi görünen ıssız ve geniş bir çölde bir deveye binmiş gidiyorsunuz. Yorgunluktan bitap düşene kadar deveyi sürdünüz. Sizi taşıyan deveye hangi sözcükleri söylersiniz?

2. Tam susuzluktan öleceğinizi düşünürken çok güzel bir vaha göründü. Ama birisi sizden önce oraya varmış. Bu diğer yolcu kimdir? Tanıdığınız birinin adını veriniz.

3. Çölde zaman çok yavaş geçiyor ve uzaktan bir kasabanın ışıkları görünene kadar sanki asırlar geçti. Nihayet varacağınız yere geldiniz. Yolculuğunuzun sonuna geldiğinizde neler hissediyorsunuz?

4. Uzun zamandır üzerinde ilerlediğiniz deveyle ayrılma zamanı geldi. Deveden inerken yeni bir sürücü geliyor ve sizin kalktığınız eyere oturuyor. Yeni binici kim? Hayatınızdaki bir başka kişiyi seçiniz.

(Değerlendirme aşağıdadır.)



Buradaki çöl ve deve teması kişisel bağımsızlık yolculuğunu sembolize eder. Bu senaryo sizin sevgilinizden ayrılmanız durumundaki duygularınızı açığa çıkarır. Cevaplarınız, yollarınızı ayırma vakti geldiğinde nasıl tepki vereceğinizi gösterir.

1. Deveye söylediğiniz sözcükler aşkın bittiğini fark ettiğinizde kendi kendinize söyleyebileceğiniz şeylerdir. Şöyle cesaret verici sözler mi söylediniz? “Bir şekilde başaracağız!” ya da “Merak etme, bu sonsuza kadar böyle gidemez.” Yoksa karamsar bir havanız mı vardı? “Kaybolduk, hiç umut yok, sanırım burada öleceğiz.”

2. Psikoloji terminolojisinde vaha, kişinin sorunlarını çözmesini sembolize eder. Burada karşılaştığınız kişi sizi rahatlatmış, size yardım etmiş ya da ileride ihtiyacınız olduğunda yardımını isteyebileceğiniz birisi olabilir.

3. Yolculuğun sonunda vardığınız kasaba kırık kalbiniz iyileştiğinde duygularınızın yeniden yola girmesini sembolize eder. Kasabaya vardığınızda hissettikleriniz biten aşkınız hakkındaki gerçek hislerinizdir.

4. Yeni binici sizin gizlice rekabet, kıskançlık hisleri beslediğiniz ya da için için kızdığınız birisidir. İsmini verdiğiniz bu kişi aşkta bir rakibiniz mi, yoksa bir zamanlar kalbinizi kırmış olan birisi mi?

fw mail

Çikolata Tercihine Göre Karakter



Yuvarlak çikolata sevenler :
Cana yakın, arkadaş canlısı, görsel beğenilere önem veren kişiler

Oval çikolata sevenler :
Esnek, toleranslı, yapıcı, sosyal ve arkadaşlıklara açık kişiler.

Kare çikolata sevenler :
Sadık, dengeli, dürüst ve güven verici kişiler.

Dikdörtgen çikolata sevenler :
Nerede durduğunu bilen, yardımsever kişiler.

Spiral çikolata sevenler :
Enerjik ve değişik alanlarda iddialı kişiler.

Üçgen çikolata sevenler :
Diğer insanların düşüncelerini pek fazla önemsemeyen kişiler.

Baklava dilimi şeklinde çikolata sevenler :
Paranın gücünü seven ve devamlı ilgi bekleyen kişiler.

Sütlü çikolata sevenler :
Nostalji düşkünü kişiler.

Bitter çikolata sevenler :

Hep ileriye bakan kişiler.

Beyaz çikolata sevenler :
Kararsız kişiler.
fw mail

İşim Var, Param Var, Sağlığım Yerinde Ama Yine De Çok Mutsuzum Doktor Bey...

Nergis çiçekleri ve Yunan mitolojisindeki yeri...





Anavatanı Avrupa olan bu bitkilerin en çok tür zenginliğine İspanya ve Portekiz'de rastlanmaktadır. Ancak doğal olarak tüm Akdeniz kıyılarında, hatta bunun uzantısı olan Japonya'ya kadar aynı enlem dereceleri arasında görülmektedir.Narcissos, bir peri ile insanın kendini beğenmiş oğludur.

Dağ perilerinden Ekho ona aşık olur, fakat aşkını ifade etmesine imkan yoktur.
İşte böylesine umutsuz bir aşka tutulur


Ekho hiçbir zaman kendi konuşamamakta ; ancak, uzaktan, kendisi gözükmeden
söylenenlerin son kelime veya hecesini tekrarlayabilmektedir.

Narkissos arkadaşlarını ararken, “biri var mı burada” diye sorunca, Ekho da “burada”diye
cevap verir. Bunun üzerine Narkissos da “gel” diye yanıtlar. Zavallı Ekho, umut ve sevgi
içinde “gel” diyerek ortaya çıkar; fakat kendini beğenmiş Narcissos her halde
Ekho’yu beğenmemiş olacak ki, pek yüz vermez ve çekip gider…


Ekho kırgın, üzgün, umutsuz bir halde dağlardaki mağaralara sığınır ve şöyle der:
“Dilerim oda sevsin benim gibi ve sevdiğine kavuşamasın.”

Acılar Ekho 'yu yer bitirir, sonunda taşa dönüşür. Sadece sesi kalır.

Ekho 'nun dileğinin gerçekleşmesi Narcissos için uzak görünmektedir. Çünkü kendini beğenmişin başka birini gerçekten sevmesi olanaksızdır. Ama tanrıların adaleti er geç yerini bulacaktır.

Bir gün Narcissos, dağlarda dolaşırken ağaç ve yeşillikler içinde kaybolmuş bir pınara rastlar; eğilip su içmek istediğinde suda gördüğü hayali beğenip ona aşık olur
Narcissos bu sefer gerçekten sevmiştir, ellerini bu kusursuz! güzelliğe doğru uzatır ama dokunamaz. Tıpkı Ekho gibi, sevmiştir ama sevdiğini elde edemez. Zaten kıvılcım elden uzak olduğunda ateşe dönüşmüyormu?

Sevdiğini elde edememenin ağırlığı altında sararıp solar ve ölür. Daha sonra periler Narcissos ’un cesedinin yerinde bir çiçek bulurlar: Nergis. O günden bu yana nergis kendini beğenmişliğin sembolüdür.

Orman tanrıçaları; Narcissos 'un kendi yansımasını gördüğü su pınarını gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulurlar.

Tanrıçalar pınara neden ağladıklarını sorarlar.

- Narcissos için ağlıyorum, diye yanıtlamış göl.

- Ne var bunda şaşılacak, demiş bunun üzerinee orman tanrıçaları. Bizler ormanlarda
boşu boşuna onun peşinde dolaşır dururduk, ama onun güzelliğini yalnızca sen
görebildin yakından.

- Narcissos yakışıklı bir genç miydi? diye sormuş göl.

- Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki? diyee karşılık vermiş iyice şaşıran tanrıçalar.
Hergün senin kıyılarına gelip sularına bakıyordu.
Göl bir sure sessiz kalmış. Sonra şöyle konuşmuş:

- Narcissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmedim ben. Narcissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerinde kendi
güzelliğimin yansımasını görebiliyordum


f w mail

Çok Geç Diye Bir Zaman Yoktur!

Okulun ilk günü, ilk derste profesörümüz, önce kendini tanıttı, sonra "Bu yıl, yepyeni bir öğrencimiz var. Çok ilginç biri, bakalım bulabilecek misiniz? dedi...


Ayağa kalkıp etrafa bakmaya başlamıştım ki, yumuşak bir el omzuma dokundu..
Döndüm... Yüzü iyice kırışmış bir yaşlı hanımefendi bana gülümsüyerek bakıyordu...
"Ben Rose" dedi..."Benim adım Rose, yakışıklı... 87 yaşındayım. Madem tanıştık seni kucaklayabilir miyim?." Güldüm.. "Tabii" dedim.. "Hadi sarıl bana.."
Öyle sımsıkı sarıldı ki...
"Bu kadar genç ve masum yaşta üniversiteye niye geldin?" diye şaka yaptım...
Minik bir kahkaha ile yanıtladı: "Buraya zengin bir koca bulmaya geldim. Evlenip birkaç çocuk doğuracağım. Sonra emekli olup dünya turuna çıkacağım.."
Dersten sonra kantine gidip, birer sütlü çikolata içtik. Hemen arkadaş olmuştuk. Ertesi gün ve ertesi üç ay,  sınıftan hep birlikte çıktık ve hep kantinde lafladık.. Öyle akıllı ve öyle deneyimliydi ki, onu dinlemekle,  derslerden daha çok şey öğrendiğimi hissediyordum. Sömestr boyunca Rose kampüsün ilahesi oldu. Nereye gitse etrafı çevriliyor, çok çabuk arkadaş ediniyordu. İyi giyinmeyi seviyor, diğer öğrencilerin ilgisini çekmeye bayılıyordu.
Rose hayatını yaşıyordu... Hepimizden daha canlı, daha dolu yaşıyordu.. Sömester sonunda, Futbol Balosu'na davet ettik, Rose'u konuşma yapması için... Orada bize verdiği dersi unutmama imkan yok...
Konuşmasını önceden hazırlamış ve bir yığın karta kocaman kocaman yazmıştı. Elinde bu deste ile kürsüye yürürken, kartları elinden düşürdü. Konuşma darmadağın olmuştu. Şaşkın, biraz da utanmış mikrofona doğru eğildi...
"Ne kadar beceriksizim, değil mi?
Özür dilerim... Buraya gelmeden önce heyecanım yatışsın diye bir duble viski attırdım. Sonucu görüyorsunuz.. Şimdi bu kartları toplasam bile onları yeniden sıraya koymam mümkün değil... Onun için en iyisi ben size aklımda kalanları söyleyeyim, olur mu?"
Biz kahkahalarla gülerken, o bardaktan bir yudum su aldı ve konuşmasına başladı:
"Yaşlandığımız için, eğlenmekten, oynamaktan, yaşamaktan vazgeçmeyiz.. Eğlenmek, oynamak ve yaşamaktan vazgeçtiğimiz için yaşlanırız.
Genç kalmanın, mutlu olmanın ve başarıya ulaşmanın sadece dört sırrı vardır:
Her gün gülmek ve yaşama katacak mizah bulmak...
Bir rüyanız olmalı mutlaka...
Rüyalarınızı kaybettiniz mi, ölürsünüz.
Etrafımızda dolaşan pek çok kişi aslında ölü ve bundan kendilerinin bile haberi yok...
Yaşlanmakla, büyümek arasında çok büyük bir fark vardır... Eğer 19 yaşındaysanız ve bir yıl hiç bir şey yapmadan, hiç bir şey üretmeden sırtüstü yatarsanız, sadece bir yaş yaşlanır, 20 olursunuz.. Ben 87 yaşındayım ve ben de bir yıl hiç bir şey yapmadan, hiç bir şey üretmeden sırtüstü yatarsam, 88 yaşımda olurum. Herkes bir yılda bir yaş yaşlanır. Bunun için özel bir yetenek ya da bilgiye ihtiyaç yoktur. Oysa bir yaş daha büyümek için, mutlak birşeyler yapmak, üretmek, kendini geliştirecek fırsatları bulmak ve kullanmak gerekir.
Asla pişman olmayın...
Biz yaşlılar, genelde yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan pişman oluruz çünkü.. Ölümden korkan insanlar, pişman olanlardır... Pişman olmaktan korktukları için hiçbirşey yapmayanlardır..."
Ders yılı sonunda Rose yıllarca önce başlayıp, yaşam mücadelesi içinde ara vermek zorunda kaldığı üniversiteyi derece ile bitirdi...
Mezuniyet töreninden bir hafta sonra, uykusunda, huzur içinde öldü.
Cenaze törenine ikibinden fazla üniversite öğrencisi katıldı.
"Yapabileceğimiz her şeyi yapmak için asla geç olmayacağını" hepimize, hem de nasıl öğreten bu muhteşem kadının anısına layık bir törendi bu...
Rose'un öğretisi aslında dünyanın bütün üniversitelerinde zorunlu ders olmalıydı:
"Çok geç diye bir zaman yoktur!.."
fw

Istakozlar Geriye Doğru Yürür!

Bu garip ama doğal özelliği kırmak ve diğer deniz hayvanları gibi ileriye doğru yürümeyi aklına koyan genç bir ıstakoz, anne ve babasının tüm ısrarlarına rağmen makus talihini yenmek ve diğerleri gibi 'böyle gelmiş böyle gider' dememek adına yaşadıkları bir nehir kıyısında gizlice kendi kendine yürümeyi öğrenmeye karar verir ve başarır!





Ailesi neredeyse yıkılır. Zira sisteme başkaldırmıştır ve ´doğru´ bildigi yolda yalnız ilerlemeye başlamıştır. Anne ıstakoz kahrından ölür, baba  ıstakoz ise oğluna, “defol git, seni artık aramızda görmek istemiyoruz. Ya yine bizim gibi olursun, ya da bizi terkedersin” der.
Genç ıstakoz doğru bildiği yolu uygulamaya devam eder ve dünyaya ´açılmaya´ karar verir, ´yola´ koyulur.
Bu ´başkaldırı´ ıstokoz dünyasında büyük bir felâket olarak algılanır. Yolda rastladığı tüm hemcinsleri ona nefretle yaklaşır, yardım etmezler. Kurbağalar, kamplumbağalar, sümüklü böcekler bu asi gence alayla bakarlar, onun ileriye dogru yürüdükçe dünyanın ters döndüğünü düşünürler.
Genç ıstakoz yolun ortasında bir gün, ağzında bir pipo, melankolik ve yapayalnız yaşlı bir ıstakoza rastlar.
“Ben de gençken senin gibi öne doğru yürümeyi ögrendim, başkalarına öğrettim ve sonuçta kazandığıma bak: yapayalnız yaşıyorum, kimse benimle konuşmuyor, hastalıklı gibi herkes benden kaçıyor. Yol yakınken vazgeç bu sevdadan oğlum. Başkaları gibi olmaya çalış. Göreceksin o zaman nasıl da daha mutlu olacak ve bana teşekkür edeceksin”, der yaşlı ıstakoz.
Genç asi, bir an duraksadıktan sonra, “hayır amca ben haklıyım” der ve yoluna devam eder.
Nereye kadar gitmiştir? Ne elde etmiştir?
Bilinmez. Tek bilinen belki de, sayısızca bu tür sessiz kahramanların dünyamızda varlığı. Ne diyelim? Yolları açık olsun…
Ya genç ıstakoz olacağız ya da Pink Floyd ´un davranış bilimi terminolojisine armağan ettigi ünlü nitelemesinde olduğu gibi, "comfortably numb" (rahatlık içinde uyuşmuş) insanlar olacagız.
Seçim durakta bizi bekler.
Ivo Molinas

f w mail

Doğumgününüze Göre hangi Hayvansınız ?...



Ocak 1 - 9 ~ Kopek
Ocak 10 - 24 ~ Fare
Ocak 25 - 31 ~ Aslan
Þubat 1 - 5 ~ Kedi
$ubat 6 - 14 ~ Kugu
$ubat 5 - 21 ~ Kaplumbaga
$ubat 22 - 28 ~ Panter
Mart 1 - 12 ~ Maymun
Mart 13 - 15 ~ Aslan
Mart 16 - 23 ~ Fare
Mart 24 - 31 ~ Kedi
Nisan 1 - 3 ~ Kopek
Nisan 4 - 14 ~Panter
Nisan 15 - 26 ~Fare
Nisan 27 - 30 ~Kaplumbaga
Mayýs 1 - 13 ~ Maymun
Mayýs 14 - 21 ~ Kugu
Mayýs 22 - 31 ~Aslan
Haziran 1 - 3 ~ Fare
Haziran 4 - 14 ~ Kaplumbaga
Haziran 15 - 20 ~ Kopek
Haziran 21 -24 ~ Maymun
Haziran 25 - 30 ~ Kedi
Temmuz 1 - 9 ~ Fare
Temmuz 10 - 15 ~ Kopek
Temmuz 16 - 26 ~ Kugu
Temmuz 27 - 31 ~ Kedi
Agustos 1 - 15 ~ Maymun
Agustos 16 - 25 ~ Fare
Agustos 26 - 31 ~ Kaplumbaga
Eylul 1 - 14 ~ Kugu
Eylul 15 - 27~ Kedi
Eylul 28 - 30~ Kopek
Ekim 1 - 15 ~ Maymun
Ekim 16 - 27 ~ Kaplumbaga
Ekim 28 - 31 ~Panter
Kasim 1 - 16 ~ Aslan
Kasim 17 -30 ~ Kedi
Aralik 1 - 16 ~ Kopek
Aralik 17 - 25 ~ Maymun
Aralik 26 - 31 ~ Kugu

Kopek
Cekici ve populersiniz.. Kolayca arkada$
edinebiliyorsunuz.. Kendinden emin tavirlarinizla grup
icinde liderlige yaki$iyorsunuz.

Kedi
Utangac ve sevimlisiniz. Tanimadiginiz insanlarla
konu$mayi sevmez ama arkada$larinizla her$eyi
payla$abilirsiniz. Arkada$ seciminde oldukca
dikkatlisiniz. Sevilen birisiniz.

Maymun
Yerinde duramayan birisiniz.Cok arkada$iniz var ve
sosyal ya$aminiz cok renkli. Dedikoduyu biraz
seviyorsunuz. Sizi taniyan sizin gibi biri daha
olmadigini du$unuyor. Dikkat cekmeyi cok seviyorsunuz.

Panter
Esrarengiz birisiniz. Ne zaman nasil
davranacaginiz pek belli olmuyor. Cogu $eyden ilk
sizin haberiniz oluyor bu yuzden cok ilgi
goruyorsunuz.

Fare
Sessiz sakin ama cok zekisiniz. Dost canlisi,
sevilmeyi bekleyen tavirlariniz ilgi cekiyor. Kucuk
bir arkada$ grubu size yetiyor. Fazla populer
olmasaniz da yakinlarinin el ustunde tuttugu birisiniz

Aslan
Siz lider olmak icin dogmu$sunuz. Sozunu dinleten,
dedigini yaptiran birisiniz. Kararli tavirlariniz
cevrenizdekileri etkiliyor. Insanlarin arkada$ olmak
isteyebilicegi birisiniz.

Kaplumbaga
Uyumlu, sicakkanli birisiniz. Size nasil
davranilmasini istiyorsaniz siz de herkese oyle
davraniyorsunuz. Sadik ve durustsunuz, yapmacik
insanlara ve dedikoduya kar$isiniz.

Kugu
Cok hassas ve narinsiniz. Kolay a$ik oluyorsunuz.
Ne cok utangac ne cok giri$kensiniz. Arkada$
grubunuzda kirilmamasi icin kollanan birisiniz.

''Eğer depresyondaysanız, geçmişte yaşıyorsunuz



''Eğer depresyondaysanız, geçmişte yaşıyorsunuz.
Eğer endişeliyseniz, gelecekte yaşıyorsunuz.
Eğer kendinizle barış içindeyseniz, şu an da yaşıyorsunuz. "

Lao Tzu - Düşünceler

Lütfen eski sevgililerinizi sokağa atmayın, sonra facebook'a gelip kndilerini şair falan zannediyorlar :)))

Faydalı Bilgiler


Evinizde yaşamı kolaylaştıracak 49 pratik ve çok kolay öneri öğrenmeye ne dersiniz? İşte hayatınızı kolaylaştıracak pratik öneri ve tavsiyeler…
1) Gözlüğünüzün vidası çok çabuk çıkıyorsa vidayı takmadan önce,vidanın girec...eği deliğe renksiz oje damlatın.Vidayı öyle takın.
2) Satın aldığınız ayakkabılar ayağınızı sıkıyor ise onları bir kaç dakika buhara tutun.
3) Makasınızı bilemek istiyorsanız,zımpara kağıdı kesin.
4) Halıdaki sigara yanıklarından,­yanık­ y­er­ler üzerinde zımpara kağıdı ile dairesel hareketler yaparak kurtulabilirsiniz.
5) Mobilyaların yerlerini değiştirdiğinizde halıların üzerinde iz bırakır.Bu izleri yok etmek için izlerin üzerine bir parça buz koyun ve erimesinibekleyin.Daha sonra üzerinde elektrik süpürgesini gezdirin.İzden eser kalmadığını göreceksiniz.
6) Fermuarlı giyeceklerinizi çamaşır makinesine koymadan önce kapalı olup olmadığını kontrol edin.Açıksa zedelenebilirler.
7) Üst üste koyduğunuz bardaklar yapışıp çıkmıyorsa bir leğenin içerisine koyun.Üstteki bardağın içerisine buz koyup leğenin içerisine yavaş yavaş sıcak su koyun.Bardakların kolayca çıktığını göreceksiniz.
8) Satın aldığınız plastik ve cam eşyalarin üzerine yapıştırılan etiketlerden kurtulmak için etiketin üzerine yemeklik margarin sürün ve 15 dakika bekletin.Bir bez ile ovalayıp yıkayın.Üzerinde hiç bir leke ve çizilme oluşmayacaktır.
9) Ütü yapmayı kolaylaştırmak ve süreyi azaltmak için ütü masasının kılıfının altına alüminyum folyo koyun.Sıcağı geri yansıtacağından ütü yapmak daha kolay olacaktır.
10) Bez pabuçların temizlenmesi sorun oluyor ise pabuçları bir yastık kılıfının içerisine koyun.Kılıfın ağzını kapayın ve çamaşır makinasında yıkayın.Yeni gibi olacaklardır.
11) Buz kalıplarınızı su ile doldurmadan önce bölmelere portakal,limon ve dilediğiniz meyve parçacıkları yerleştirirseniz dekoratif buzlar elde etmiş olursunuz.
12) Eğer ayaklarınız çok ısınıp şişiyorsa onları saatlerce sıcak suda bekletmeyin,aksine kolonya ile ovalayın.Bilekleriniz ve ayaklarınız şişmeyecektir.
13) Eğer ayaklarınız çok hassas ise,sıcak havalarda şikayetleriniz artıyorsa,her sabah bir kaç damla zeytinyağı ile ovalayın.
14) Pamuklu giysilerinizin çekmemesi için ilk yıkamada bir gece soğuk suyun içerisinde bekletin,sonra yıkayın,çekmeyeceklerdir.
15) Dirsek ve topuklarınızın sertleşmesini istemiyorsanız,bir dilim limon ile ovun.Böylece yumuşacık olacaklardır.
16) Yeni bir tava satın aldığınızda ilk önce içinde bir miktar sirke kaynatın.Bu işlem ilerde kızartmalarınızın tavaya yapışmasını önleyecektir.
17) Cevizle dost olun.İçindeki yağ beyin hücreleri için çok yararlıdır.Kan şekerini düşürdüğü için şeker hastalarına da uzmanlar tarafından tavsiye edilir.
18) Duvarınıza çivi çakacağınız zaman işaretlediğiniz yerin üzerine çapraz bant yapıştırın.Çiviyi öyle çakın. Böylece duvarın alçısını çatlatmamış olacaksınız.
19) Kızartma yağını bir kaç kez kullanabilirsiniz.Kullanılır durumda olup olmadığını anlamak için kızgın yağın içerisine bir dilim ekmek atın.Ekmekte kara lekeler oluşmuyorsa kullanabilirsiniz.
20) Cevizlerin kabuklarını kolayca açabilmek için onları bir gece tuzlu suyun içerisinde bekletin.Böylece içleri de dağılmayacaktır.
21) Unlarınızın böceklenmemesi için,un kavanozunun içerisine bir adet defne yaprağı koyun.
22) Fırında patates yapmadan önce,10-15 dakika haşlayın ve çatal ile delin.Daha kolay pişecektir.
23) Büyük miktarda patatesiniz var ise torbanın içerisine bir adet elma koyun.8 hafta boyunca filizlenmesini ve büzüşmesini önler.
24) Kullanılmış limon kabuklarını rendeleyip şeker ile karıştırın.Kavanozun içerisinde buzdolabında uzun bir süre saklayabilirsiniz.Böylece pasta yaparken elinizin altında hazır bulunur.
25) Kabarık bir omlet yapmak istiyorsanız,bir çorba kaşığı suyun içerisine bir çay kaşığı mısır unu karıştırın. Hazırladığınız karışımı yumurtaya ilave edin.Böylece kabarık bir omlet yapmış olacaksınız.
26) Sarımsaklarınızı her zaman elinizin altında hazır bulundurmak istiyorsaniz kabuklarını soyduktan sonra bir kavanoza doldurup üzerine zeytinyağı koyarak muhafaza edebilirsiniz.Ayrıca bu yağ yemeklerinize, salatalarınıza ayrı bir lezzet katacaktır.
27) Peyniri kolay rendelemek için,15 dakika buzlukta bekletin.
28) Bisküvileriniz yumuşamışsa onları birkaç dakika fırınlayın.
29) Çekmeceleri içini boşaltmadan temizlemek istiyorsanız,elektrik süpürgesinin ucuna ince bir çorap geçirin.
30) Fırında tavuk kızartacağınız zaman üzerine koyduğunuz baharatlardan içine de koyun.Böylece daha lezzetli olur.
31) Domates salçanız çok ekşi ise içerisine bir havuç rendeleyin.Havuç,salçanızı tatlandıracaktır.
32) Mantarların daha lezzetli olması için pişirmeden önce üzerlerine biraz tuz ve limon suyu koyun,5 dakika bekletin.Daha sonra pişirin.
33) Fırında tavuk kızartacağınız zaman bir limonu ikiye bölün,yarısını tavuğun üzerine bastırarak iyice sürün.Diğer yarısını ise tavuğun içerisine yerleştirin.Tavuğunuz nar gibi kızaracaktır.
34) 2 Çorba kaşığı yoğurdu,sulandırılmış 1 çorba kaşığı salçayı ve birazda zeytinyağını derin bir kabın içerisinde karıştırın.Fırına koymadan önce tavuğun her tarafına sürün.Çok daha lezzetli olacaktır.
35) Hazırladığınız kekin ortasına malzeme koyacağınız zaman bıçak ile kesmenize gerek yok.Dikiş ipliğini kekin etrafına gerip dikkatlice çektiğiniz zaman düzgün bir şekilde kesildiğini göreceksiniz.
36) Hazirladığınız kekin,fırında pişirirken çökmemesi için hamuru kalıbı ile birlikte fırına koymadan önce 20 dakika kadar dinlendirin.
37) Pişirdiğiniz sebzelerin renklerini kaybetmemesi için bir kesme şeker yada limon suyu koyun.
38) Hazırladığınız omletin tavaya yapışmaması için,önce tavayı ocağa koyup iyice ısıtın sonra yağı döküp kızdırın.Daha sonra karışımı tavaya alın ve ocağın altını kısın.
39) Kesilmiş ve açık havada kalmış soğan zararlıdır.Kullanmadığınız soğan parçalarını saklamayın.
40) Çok miktarda alkollü ve alkolsüz kokteyller hazırladığınızda onlardan bir miktarını buz kaplarına yerleştirin.Kokteyllerin içerisine bunları kullanın.Böylece sulanıp tatlarını kaybetmeyeceklerdir.
41) Kuru soğanları kese kağıdına sardıktan sonra buzdolabının sebze bölümünde muhafaza ederseniz çürüyüp bozulmasını önlemiş olursunuz.
42) Kızarttığınız tavuğun tekrar ısıttığınızda lezzetini kaybetmesini istemiyorsanız tavuk parçalarını bir süzgece koyun.Tencerenin içerisinde su kaynatın ve süzgeci üzerine oturtun.Buharda ısıtılan tavuk lezzetinden hiçbir şey kaybetmeyecektir.
43) Satın aldığınız kiviler çok sert ve ham ise bir gece boyunca plastik bir torba içerisinde elma ve armut ile saklayın.
44) Evde pasta yaparken kullandığınız meyve şekerlemelerinin dibe çökmesini istemiyorsanız hazırladığınız hamura bir miktar mısır unu ilave edin.Meyveler pişerken suları yoğunlaşır ve dibe çökmezler.
45) Kek kalıbınızın içine hamurunuzu dökmeden önce ortasına bir şerit alüminyum folyo koyun.Böylece kekinizi pişirdikten sonra kolayca çıkartabilirsiniz.
46) Soğan,sarımsak kesmeden önce parmaklarınıza limon suyu sürerseniz,istemediğiniz kokulardan kurtulmuş olursunuz.
47) Kızartma kokularının bütün eve yayılmaması için yağın içerisine 1-2 dal maydanoz atın.
48) Lambalarınızın üzerine kullanmadığınız kokularınızdan veya biraz vanilya sürerseniz,lambalarınızı yaktığınızda mis gibi koku yayılacaktır.(Fazla sürmeyin.)
49)Parfümü bitmiş küçük parfüm şişelerini atmaya kıyamıyorsanız onları çamaşır dolabınıza koyun.Böylece çamaşırlarınızın hoş kokmasını sağlarsınız.

 

Avuçlarında hissetmek varken birinin ellerini, sıkıca tutup sevmekten, güvenmekten korkar olmuşuz...

Kalp Çakrasını Açmak...Günün Fotosu...24/04/2013

Dayı, Bu Kadar Uzun Yaşamanın Sırrı Nedir?

Dünya kutsal ilkelere göre yapılandırılmış bir çeşit tapınak...





 Ağır titreşimleri ile yeryüzü enerjisini temsil eden enerjilerden, dünyanın madde planında da ley hatları dediğimiz bir enerji aktarım ve dağıtım sistemi aynen nadi kanalların...ın insan vücudunu sardığı gibi sarmakta. Ley hatlarının da vücudumuzdaki gibi enerji merkezleri yani çakraları vardır. Bunlar dünyanın yüzeyi altında akan negatif ve pozitif radyasyon akımlarının, belli noktalarda kesişip, özel yayılım yaptığı merkezlere dünyanın çakraları diyoruz.


Bulundukları bölgeye özel enerji yüklemeleri yaptıkları gibi, oluşturdukları megalitik alanlarda farklı bir çekim özelliği yansıtırlar. Dünya çakraları arasında pozitif, negatif ve nötr olanlar vardır. Bu merkezler yeryüzü küresinde, yüz seksen derece karşıtına gelen bölgede bir zıt alan oluşturur. Negatif dediğimiz bu merkezden de kara akım hatları dünyayı sarar. Vücudumuzdaki ve makro kozmosdaki enerjilerin artı eksi kutupları ile kendi dinamikliğini dengede tutmasının bir benzer örneğini de kendi iç dinamiğinde kurar. Gezegenin  çakraları yaklaşık olarak harita üzerinde belirtilen yer gibi görünür.


Çakra sistemi dahil temel Zodyaksal etkiler,içinde yaşayan milletler üzerinde güçlü bir etkiye sahip (Zodyak, ekliptiğin iki yanında, aşağı yukarı 10 derece genişliğinde, içinde Güneş'in ve gezegenlerin döndüğü bir gökkubbe kuşağıdır) Bu çakralara bağlı bir de büyük kanal vazifesi gören insanlar var. O kişiler inisiye olup, kendilerine bağlı olan daha alt kanal ve kişilere gelen enerjiyi dağıtırlar. Sistem tıpkı bir nükleer santral – trafo – şebeke – kablo ve evdeki priz şeklinde oluşturulmuştur. Enerji iletiminde tabii ki sadece insanlar vazifeli değildir. Ama insanların bilinç düzeyinin yüksek olması, olayın farkında olmalarına neden olur.


Enerji hissiyatı hassas ve yüksek olan biri, onu bedeninden geçerken algılar. Bazı bölgelerde yaşayan kişiler ve canlılar değişik olumlu etkilere veya olumsuz etkilere maruz kalırlar. Deneyimlerle tespit edebildikleri bu bölgeler tarihler boyunca bilinmiş, faydalanılmış veya korunulmuştur. Ley hatlarının üzerine yapılan binalar huzur ve sağlık getirirken, olumsuz enerji taşıyan kara ley hatları üzerine kurulan mekanlar sıkıntı yaratır. Yeryüzü enerjisi (rahim enerjisi), makro kozmos enerjisi (rahman enerjisi) diye tamınladığımız enerjilerden rahman enerjisi en saf en süptil enerjilerin olduğu üst boyut enerjilerindendir. Uygun olduğumuz bilinç durumuna göre ona uyumlanır, yararlanırız. Alt bilinçlerde egonun, kişisel benin hükmümde isek; yeryüzünün ağır frekanslı enerjileri ile besleniriz.


O tür duygu, düşünce enerjileri taşır, o tür eylemlerde bulunuruz. Yaşamda amaç hep tekamül edip üst bilinçle, üst boyut enerjilerinden yararlanmaktır. Evrensel enerjinin bir parçası olan insanoğlu bireysel enerji alanlarını ve titreşimlerini, evrensel titreşimlere düzgün uyumlayıp olması gereken rezonede tutabilirse ruh, zihin ve beden sağlığını dengede tutup sağlıklı bir yaşam sürebilir. Herhangi birisindeki bir sorun, diğerlerini etkileyip onlarda da sorun yaratır. “ Yeryüzünü mabet kıldım” ayeti ; bilene, görene, düşünene, anlayana açık! (Derleme)

Kaynak: hülya Tokdemir Reis

“Hayattan zevk alabilir ve bu hayata veda edebilirsiniz. Bu, hayat oyunudur.



“Hayattan zevk alabilir ve bu hayata veda edebilirsiniz. Bu, hayat oyunudur. Fakat siz bunu çok ciddiye alıyorsunuz. Her şeyi bir oyun olarak görmelisiniz; her şeyin gelip geçici olduğunu ve hiçbir şey kalıcı olmadığı için her şeyin bir sonunun olduğunu bilmelisiniz. Düzen düzensizliğe devinir, düzensizlik düzene devinir. Zayıf olan kişi güçlenir, güçlü olan kişi güçsüzleşir.. Aşk nefrete, nefret aşka dönüşür. Bu, Evrenin kuralıdır. Bunu durduramazsınız. Kabul etmelisiniz. Kabul ederseniz hayattan keyif almaya, onunla birlikte oynamaya başlarsınız. Yaşamak işte böyle bir şeydir.” -
Sri Bhagavan

Kötü düşünceleri yazıp çöpe atın!


Ben bu yöntemi çok beğendim zaten uzun zamandır olumlu düşünerek ve ulaşmak istediğim hedefe odaklanarak,güzel şeylerin olacağını düşünerek isteklerime yavaş yavaş kavuştum.Çünkü kötü düşünerek kötü olayla...ra çağrışım yapıp kendimize çektiğimiz doğru ve bilimsel olarak da açıklanmış. Lütfen sizde deneyin mutlaka faydasını göreceksiniz! Bir düşünün kendinize sıkıntı veren üzücü,çaresiz gibi görünen durumlarda kendinizi sıktıkça daha kötü olmuyor musunuz.? Hadi bakalım “Ne kadar kötü düşünce varsa hep birlikte yazıp çöp kutusuna atalım.”
Bilim adamları olumsuz ve istenmeyen düşüncelerden kurtulup rahatlamanın yeni bir yolunu buldu. Kötü düşüncelerinizi yazıp çöpe atın! Amerikalı bilim adamlarının İspanyol meslektaşlarıyla birlikte yaptığı araştırma, olumsuz ve istenmeyen düşünceleri yazıp çöpe atanların, ruhsal olarak rahatladığını gösterdi.
Araştırmayı yapanlardan Richard Petty, bu yaklaşımın “aptalca” gelebileceğini ancak fiziksel olarak düşünceleri “atmanın” işe yaradığını gördüklerini belirtti. Ohio Devlet Üniversitesi’nden Petty, kişilerin düşüncelerini somut nesneler olarak değerlendirebileceğini belirterek, “Düşüncelerimizden onları görür gibi bahsediyoruz.
Düşüncelerimize tutunuyoruz. Onlara dayanıyoruz. Tüm bunlar düşüncelerimizi bizim için daha gerçek hale getiriyor” ifadesini kullandı.
Bilimadamları konuyu araştırmak üzere 3 deney yaptı. Bilgisayar ortamında yapılan 3. deneyde, 78 İspanyol lise öğrencisinden düşüncelerini yazmaları istendi. Öğrencilerin yarısından yazdıklarını çöp kutusuna göndermeleri, diğer yarısından bunları kaydetmelerini isteyen bilimadamları, “düşüncelerini çöp kutusuna gönderenlerin düşüncelerinden kurtulduğunu” gördü.
Araştırmacılar ayrıca, olumlu düşüncelerini kağıda yazıp çantasında ya da cüzdanında taşıyanların da bundan olumlu yönde etkilendiğini belirtti. Düşüncelerin çöpe gönderildiğini hayal etmenin ise etkili olmadığı belirlendi. Araştırma, “Psychological Science” dergisinde yayımlandı.
İşte bu kadar arkadaşlar bu günden sonra olumlu ve güzel düşünceleri yazıp çantanızda saklayın ve sık sık çıkarıp okuyun.Olumsuz düşüncelerinde aklınıza geldikçe kağıda yazıp çöp kutusuna atın.Başarılar diliyorum….Başaracağınız da eminim…

Kendim Yaptım Adı Alper:)

Yıldızları Görmek İçin Belirli Bir Karanlık Gereklidir...

Ay Tutuldu, Tutulacak... Yaklaşmayın Bana... Gerginken Gereksiz Gererim...

Beklentileri bıraktığında, nasıl yaşayacağını öğrenmişsindir.



''Öne geçip geleceğe gitme. Beklentileri bırak.
Beklentileri bıraktığında, nasıl yaşayacağını öğrenmişsindir.

O zaman meydana gelen her şey seni doyurur, ne olursa olsun.

Bir şey için asla hayal kırıklığı hissetmezsin, çünkü her şeyden önce hiç beklemiyordun, o yüzden hüsran imkansızdır.

Hüsran beklentinin gölgesidir. Beklenti bırakıldığında, hüsran da kendiliğinden ortadan kalkar... ''

OSHO

Bir insanı tanımak inanılmaz zor bir iştir.



Bir insanı tanımak inanılmaz zor bir iştir. Bir insanı ilk olarak başbaşa bir sohbetin ilk yarım saatinde ve ikinci kez, ancak on yıl birlikte yaşadıktan sonra tanıyabileceğimizi söylersem, sanırım abartmış olmam. Ayrıca şuna inanıyorum ki, iki insanın kim olduklarını ve kiminle evlendiklerini düğünden önce sezebilmeleri bile mümkün değildir. Birisi ötekinin bütün davranışlarını, bütün fikirlerini, tutkularını, kanaatlerini, inançlarını bilse bile, çorapları, uykuda çapaklanmış gözleri, her sabah diş fırçalarken ağzını çalkalayış şekli ve özellikle garsona bahşiş verişi hakkında henüz hiçbir fikri yoktur - çünkü insan derinlerde aldatır ama yüzeyde onu tanıyabilirsin. Kısacası her bir evliliğin içinde binlerce hayal kırıklığı riski ve her türlü içsel çuvallama ihtimali saklıdır; ki bunlara karşı kullanılabilecek tek bir silah vardır: hepsini daha baştan üstlenmek.”

Kafka / Milena’ya Mektuplar