29 Ocak 2012

Rabbin burçlara verdiği görevler nelerdir?



Rab, bir sabah oniki cocugun onunde durdu ve her birine yasamın tohumlarını ekti. Cocuklar kendilerine verilen armagani almak icin birer birer one ciktilar.

"KOÇ! Sana ilk tohumu ekme onurunu veriyorum. Ektigin her bir tohuma karsılık elinde bir milyon tohum bulacaksin, fakat onlarin buyumelerini gorecek vaktin olmayacak. İnsanların aklına BEN'i yerlestirecek ilk kisi sen olacaksın, fakat bu dusunceyi gelistirme ya da hakkinda soru sormak senin gorevin olmayacak. Yasaminin sebebi eylemdir ve bu eylem insanlara BENİM YARATICILIGIMI haber verecektir. Iyi calisabilmen icin sana KENDINI BEGENME ozelligini veriyorum." Ve Koç sessizce yerine cekildi.

"BOĞA! Sana tohumu madde haline getirme gucunu veriyorum. Baslanmıs olan butun isleri senin bitirmen gerektigi icin gorevin cok sabir istemektedir, aksi halde tohumlar ruzgarda savrulup kaybolacaktir. Yapmani istedigim bu gorev icin soru sormayacak, isin ortasında dusunceni degistirmeyecek ve baskalarindan destek beklemeyeceksin. Bunun icin sana GUCLULUGU veriyorum. Onu akillica kullan." Ve Boğa yerine cekildi.

"İKİZLER! Sana insanlarin cevrelerinde gordukleri seyi anlamalarini saglayabilmen icin cevapsiz sorular veriyorum. Insanlarin neden konusup, neden dinlediklerini hiç bir zaman bilmeyeceksin, fakat cevap bulmak icin yapacagın arastirmalarda sana armagan olan BILGI'yi bulacaksin." Ve İkizler yerine cekildi.

"YENGEÇ! Sana insanlara duyguyu ogretme gorevini veriyorum. butun duyguyu yasayarak ogrenmeleri ve olgunluga ulasmalari icin onlari hem aglatip hem guldureceksin. Sana olgunlugu hizla arttiracak olan AILE armaganini veriyorum." Ve Yengeç yerine cekildi. "

ASLAN! Sana YARATICILIGIMIN tum gorkemini dunyaya gosterme gorevini veriyorum. Ancak azametinde dikkatli olmalı ve bu yaraticiligin senin degil, BENIM oldugunu daima hatırlamalisin. Eger bunu unutursan insanlar seni kucuk goreceklerdir. Bu gorevi iyi bir sekilde yerine getirirsen buyuk haz duyacaksin. Bunun icin sana armaganim ONUR'dur.". Ve Aslan yerine cekildi.

BAŞAK! Sende insanlarin BENIM YARATTIKLARIMLA neler yaptiklarini sinamani istiyorum. Onlarin ne yaptiklarini dikkatlice inceleyip kusurlarini hatirlatacaksin ve boylece BENIM YARATTIKLARIMI iyice ogrenmelerini saglayacaksin. Sana bunu yapabilmen icin SAF DUSUNCE'yi armagan ediyorum." Ve Basak yerine cekildi.

"TERAZİ! Sana insanlarin birbirlerine karsi olan gorevlerini hatirlayabilmeleri icin hizmet erdemini veriyorum. Boylece insanlar isbirligini ogrenecek ve kendi davranislarinin diger yonlerini de yansitma yetenegini edineceklerdir. Ve uyumsuzluk olan ger yere seni yerlestirecegim ve bu gayretlerin icin sana armaganim SEVGİ'dir."

"AKREP! Sana cok guc bir gorev veriyorum. Insanlara dusunduklerini anlama yetenegi verdigim halde, anladiklarini soylemene izin vermeyecegim. Bircok kez gorduklerinle acı cekecek ve bu aci ile BENden uzaklasacaksin. Bu acinin BENden degil benim yanlis anlasilmis olmamdan dogdugunu unutacaksin. Bircak insani hayvan gibi gorecek ve onlarin hayvansal içguduleriyle oylesine ugrasacaksin ki yolunu sasiracaksin, fakat sonunda gene BANA doneceksin. Akrep sana en ustun armaganım olan AMAC’i veriyorum.”

“YAY! Senden BENI yanlis anlayip caresizlige dustuklerinde insanlari guldurmeni istiyorum. Guldurme insanlara umut verecek ve bu umutla insanlarin gozlerini BANA cevirmelerini saglayacaksin. Bircok kisinin yasamina yalniz bir an icin girecek ve girdigin her yasantidaki huzursuzlugu taniyacaksin. Sana Yay, karanliktaki her koseye erisip aydinlatabilmen icin SONSUZ BEREKET veriyorum.”

“OĞLAK! Senden insanlara calismayi ogretmen için alınterini istiyorum. Tüm insanların yükünü omuzlarında tasıyacagın için bu görev hiç de kolay değildir. Ama bu boyundurugun yükü için senin ellerine insanlığın SORUMLULUĞUnu koyuyorum.”

“KOVA! Sana insanların tüm olanakları gorebilmeleriçin gelecek kavramını veriyorum. BENİM SEVGİMİ kişileştirmen için yalnızlık acısını cok duyacaksın. İnsanların gozlerini yeni olanaklara cevirebilmeleri icin sana OZGURLUGU armagan ediyorum.”

“BALIK! Sana hepsinden daha guc bir gorev veriyorum. Senden insanların uzuntulerini toplayip BANA geri getirmeni istiyorum. Senin gozyaslarin sonunda benim gozyaslarım olacak. Senin topladıgın uzuntuler insanlarin BENİ yanlis anlamalarindan dogmus uzuntulerdir, fakat senin onlara verecegin sefkatle onlar yeniden BENI anlamaya calisacaklardir. Bu guc gorev icin sana en buyuk armaganimi veriyorum. Sen oniki cocugum arasında BENI tek anlayan olacaksin, fakat bu ANLAYIS yalnız senin icindir, sen onu insanlara anlatmak istediginde onlar seni dinlemeyeceklerdir.” Ve Balık yerine cekildi...

İnançların oluşmasında ilk intibanın önemi...



Hepimiz hayatımızda ilk intibanın önemini duyarız. “Top Klişeler Listesi” olsa, ilk intibayı ilk 10’a almak zorunlu olurdu diye düşünüyorum. İnançlarda “ilk intibalar” gerçekten de çok önemlidir.

 

İnsanoğlu’nun kendini haklı çıkarma çabasının önemli sonuçlarından biridir bu. İlk sefer neye inanmışsak, daha sonraki sonuçlar ne olursa olsun, kendimizle çelişmemek adına konuya ilk inancımızı sürdürerek bakmaya devam ederiz. Filtremiz oluşmuştur bir kere. Bir başka deyişle, küçükken bu sabit hipnoz halinde neye inanmışsak, inandırılmışsak, sonraki yıllar sadece bu inançlarımızı pekiştirir.

 

Bilgeliğimiz oluşmadan, farkında olmadan oluşan inançlarımızı... İnançlarımızı bir ağaç gövdesine benzetebiliriz, iç tabakanın çevresinde güçlendirici halkalar. Bir başka deyişle ilk intiba, ve onu güçlendiren diğer deneyimler.

Avustralyalı yazar Bronnie Ware, 'Ölmek Üzere Olanların En Yaygın 5 Pişmanlığı' adlı bir kitap yayımladı. İşte o 5 pişmanlık;

Son nefeslerini vermek üzere olan insanları evlerinde ziyaret edip  bakımlarını üstlenen Avustralyalı yazar Bronnie Ware, 'Ölmek Üzere Olanların En  Yaygın 5 Pişmanlığı' adlı bir kitap yayımladı.İşte o 5 pişmanlık;

1- Başkalarının benden bekledikleri yerine keşke kendi istediğim hayatı yaşayacak cesaretim olsaydı.

2- Keşke bu kadar çok çalışmasaydım.

3- Keşke duygularımı açıklayacak cesaretim olsaydı.

4- Keşke arkadaşlarımla ilişkimi kesmeseydim.

5- Keşke daha mutlu olmama izin verseydim.

Mezuniyet Töreni; Mezun olanlar altta, olamayanlar üstte :)

Daha ileriye ulaşman için bir kaç adım geri gitmeyi öğrenmelisin. Çünkü en ileri sıçrayışlar, iki adım geriden başlar...

Daha ileriye ulaşman için bir kaç adım geri gitmeyi öğrenmelisin. Çünkü en ileri sıçrayışlar, iki adım geriden başlar... ____Goethe

Pırıl pırıl gökkuşağını görmek için önce yağmuru yaşamak gerekir...



Pırıl pırıl gökkuşağını görmek için önce yağmuru yaşamak gerekir...

Çok sevdiğim bir duadır:Kim hakkımda ne düşünüyor ve konuşuyorsa Allah ona bin katını versin

Kim hakkımda ne düşünüyor ve konuşuyorsa Allah ona bin katını versin

Beş Elementin Mevsimleri ve Beslenme Düzenleri... Su ( Kış), Ağaç ( İlkbahar), Ateş (Yaz), Toprak (Yaz Sonu), Metal ( Sonbahar)...



KIŞ – SU ELEMENTİNİN MEVSİMİ: Kış mevsimi SU elementinin en yüksek düzeyde olduğu mevsimdir. Bu mevsimde böbrekleriniz ve mesaneniz aşırı çalıştığı için yorulmaktadır. Bu nedenle SU elementine giren, tuzlu tadı olan besinlerin tüketimini iyice azaltın ancak mutlaka bir miktar tuzlu besin yiyin; çünkü SU elementi AĞAÇ elementini yaratmaktadır. Zamanı geldiğinde AĞAÇ elementinin rahatça doğabilmesi için tuzlu besinlerin bir miktar tüketilmesinde fayda vardır. Aynı şekilde AĞAÇ elementinin zamanı geldiğinde rahatça doğabilmesi için bir miktar ekşi tadı olan besinler tüketilmesi gerekmektedir. SU elementi ATEŞ elementine zarar verdiğinden, kalbinizi ve ATEŞ elementini korumak için ATEŞ elementine giren ve acı tadı olan besinleri bolca tüketmelisiniz. Artan SU elementini denetim altına almak için TOPRAK elementine giren besinleri, yani tatlı tadı olan besinleri daha fazla tüketmelisiniz. SU elementi mevsiminde olduğumuz için onu besleyen elementi tüketmekten vazgeçmemelisiniz; çünkü SU elementinin varoluşuna devam etmesi gerekmektedir. Bu nedenle SU elementini besleyen METAL elementine dahil olan besinlerden, yani baharatlı ve keskin tadı olan besinlerden az miktarda tüketmelisiniz.

 

Beslenme stratejisini yüzdelere ayırırsak, Kış/Su mevsiminde besin yüzdeleriniz kabaca şöyle olabilir: SU elementi (tuzlu, soğuk ve sulu besinler) %5-10; METAL elementi (keskin, baharatlı, serin) %5-10; AĞAÇ elementi (ekşi, nemli ve ılık besinler) %5-10; ATEŞ elementi (acı ve sıcak besinler) %30-35; TOPRAK elementi (tatlı besinler) %30-35.

 

İLKBAHAR - AĞAÇ ELEMENTİNİN MEVSİMİ: İlkbahar mevsimi TOPRAK elementinin en yüksek düzeyde olduğu mevsimdir. Bu mevsimde karaciğeriniz ve safrakeseniz aşırı çalıştığı için yorulmaktadır. Bu nedenle TOPRAK elementine giren, ekşi tadı olan besinlerin tüketimini iyice azaltın ancak mutlaka bir miktar ekşi besin yiyin; çünkü AĞAÇ elementi ATEŞ elementini yaratmaktadır. Zamanı geldiğinde ATEŞ elementinin rahatça doğabilmesi için ekşi besinlerin bir miktar tüketilmesinde fayda vardır. Aynı şekilde ATEŞ elementinin zamanı geldiğinde rahatça doğabilmesi için bir miktar ekşi tadı olan besinler tüketilmesi gerekmektedir. AĞAÇ elementi TOPRAK elementine zarar verdiğinden, dalağınızı/pankreasınızı ve TOPRAK elementini korumak için bu elemente dahil olan ve tatlı tadı olan besinleri bolca tüketmelisiniz. Artan AĞAÇ elementini denetim altına almak için METAL elementine giren besinleri, yani keskin tadı olan besinleri daha fazla tüketmelisiniz. AĞAÇ elementi mevsiminde olduğumuz için onu besleyen elementi tüketmekten vazgeçmemelisiniz; çünkü AĞAÇ elementinin varoluşuna devam etmesi gerekmektedir. Bu nedenle AĞAÇ elementini besleyen SU elementine dahil olan besinlerden, yani tuzlu tadı olan besinlerden az miktarda tüketmelisiniz.

 

Beslenme stratejisini yüzdelere ayırırsak, İlkbahar/Ağaç mevsiminde besin yüzdeleriniz kabaca şöyle olabilir: AĞAÇ elementi (ekşi, nemli ve ılık besinler) %5-10; SU elementi (tuzlu, soğuk ve sulu besinler) %5-10; ATEŞ elementi (acı ve sıcak besinler) %5-10; METAL elementi (keskin, baharatlı, serin) %30-35; TOPRAK elementi (tatlı besinler) %30-35.

 

YAZ - ATEŞ ELEMENTİNİN MEVSİMİ: Yaz mevsimi ATEŞ elementinin en yüksek düzeyde olduğu mevsimdir. Bu mevsimde kalbiniz ve ince bağırsaklarınız aşırı çalıştığı için yorulmaktadır. Bu nedenle ATEŞ elementine giren, acı tadı olan ve sıcak besinlerin tüketimini iyice azaltın ancak mutlaka bir miktar acı besin yiyin; çünkü ATEŞ elementi TOPRAK elementini yaratmaktadır. Zamanı geldiğinde TOPRAK elementinin rahatça doğabilmesi için acılı besinlerin bir miktar tüketilmesinde fayda vardır. Aynı şekilde TOPRAK elementinin zamanı geldiğinde rahatça doğabilmesi için bir miktar tatlı tadı olan besinler tüketilmesi gerekmektedir. ATEŞ elementi METAL elementine zarar verdiğinden, akciğerlerinizi/kalınbağırsağınızı ve METAL elementini korumak için bu elemente dahil olan ve keskin tadı olan besinleri bolca tüketmelisiniz. Artan ATEŞ elementini denetim altına almak için SU elementine giren besinleri, yani tuzlu tadı olan ve serinletici besinleri daha fazla tüketmelisiniz. ATEŞ elementi mevsiminde olduğumuz için onu besleyen elementi tüketmekten vazgeçmemelisiniz; çünkü ATEŞ elementinin varoluşuna devam etmesi gerekmektedir. Bu nedenle ATEŞ elementini besleyen AĞAÇ elementine dahil olan besinlerden, yani ekşi tadı olan besinlerden az miktarda tüketmelisiniz.

 

Beslenme stratejisini yüzdelere ayırırsak, Yaz/Ateş mevsiminde besin yüzdeleriniz kabaca şöyle olabilir: ATEŞ elementi (acı ve sıcak besinler) %5-10; AĞAÇ elementi (ekşi, nemli ve ılık besinler) %5-10; ; TOPRAK elementi (tatlı besinler) %30-35; SU elementi (tuzlu, serinletici ve sulu besinler) %30-35; METAL elementi (keskin, baharatlı, serin) %30-35.

 

YAZ SONU - TOPRAK ELEMENTİNİN MEVSİMİ: Yaz sonu TOPRAK elementinin en yüksek düzeyde olduğu mevsimdir. Bu mevsimde dalağınız/pankreasınız ve mideniz aşırı çalıştığı için yorulmaktadır. Bu nedenle TOPRAK elementine giren, tatlı tadı olan ve nemli besinlerin tüketimini iyice azaltın ancak mutlaka bir miktar tatlı besin yiyin; çünkü TOPRAK elementi METAL elementini yaratmaktadır. Zamanı geldiğinde METAL elementinin rahatça doğabilmesi için tatlı besinlerin bir miktar tüketilmesinde fayda vardır. Aynı şekilde METAL elementinin zamanı geldiğinde rahatça doğabilmesi için bir miktar keskin ve baharatlı tadı olan besinler tüketilmesi gerekmektedir. TOPRAK elementi SU elementine zarar verdiğinden, böbreklerinizi/mesanenizi ve SU elementini korumak için bu elemente dahil olan ve tuzlu tadı olan besinleri bolca tüketmelisiniz. Artan TOPRAK elementini denetim altına almak için AĞAÇ elementine giren besinleri, yani ekşi tadı olan besinleri daha fazla tüketmelisiniz. TOPRAK elementi mevsiminde olduğumuz için onu besleyen elementi tüketmekten vazgeçmemelisiniz; çünkü TOPRAK elementinin varoluşuna devam etmesi gerekmektedir. Bu nedenle TOPRAK elementini besleyen ATEŞ elementine dahil olan besinlerden, yani acı tadı olan besinlerden az miktarda tüketmelisiniz.

 

Beslenme stratejisini yüzdelere ayırırsak, Yaz Sonu/Toprak mevsiminde besin yüzdeleriniz kabaca şöyle olabilir: TOPRAK elementi (tatlı besinler) %5-10; ATEŞ elementi (acı ve sıcak besinler) %5-10; METAL elementi (keskin, baharatlı, serin) %5-10; AĞAÇ elementi (ekşi, nemli ve ılık besinler) %30-35; ; SU elementi (tuzlu, serinletici ve sulu besinler) %30-35.

 

SONBAHAR - METAL ELEMENTİNİN MEVSİMİ: Sonbahar METAL elementinin en yüksek düzeyde olduğu mevsimdir. Bu mevsimde akciğerleriniz ve kalınbağırsağınız aşırı çalıştığı için yorulmaktadır. Bu nedenle METAL elementine giren, keskin ve baharatlı tadı olan ve kuru besinlerin tüketimini iyice azaltın ancak mutlaka bir miktar keskin ve baharatlı besin yiyin; çünkü METAL elementi SU elementini yaratmaktadır. Zamanı geldiğinde SU elementinin rahatça doğabilmesi için keskin ve baharatlı besinlerin bir miktar tüketilmesinde fayda vardır. Aynı şekilde SU elementinin zamanı geldiğinde rahatça doğabilmesi için bir miktar tuzlu tadı olan besinler tüketilmesi gerekmektedir. METAL elementi AĞAÇ elementine zarar verdiğinden, karaciğerinizi/safrakesenizi ve AĞAÇ elementini korumak için bu elemente dahil olan ve ekşi tadı olan besinleri bolca tüketmelisiniz. Artan METAL elementini denetim altına almak için ATEŞ elementine giren besinleri, yani acı tadı olan besinleri daha fazla tüketmelisiniz. METAL elementi mevsiminde olduğumuz için onu besleyen elementi tüketmekten vazgeçmemelisiniz; çünkü METAL elementinin varoluşuna devam etmesi gerekmektedir. Bu nedenle METAL elementini besleyen TOPRAK elementine dahil olan besinlerden, yani tatlı tadı olan besinlerden az miktarda tüketmelisiniz.

 

Beslenme stratejisini yüzdelere ayırırsak, Sonbahar/Metal mevsiminde besin yüzdeleriniz kabaca şöyle olabilir: METAL elementi (keskin, baharatlı, serin) %5-10; TOPRAK elementi (tatlı besinler) %5-10; SU elementi (tuzlu, serinletici ve sulu besinler) %5,10; ATEŞ elementi (acı ve sıcak besinler) %30-35; AĞAÇ elementi (ekşi, nemli ve ılık besinler) %30-35.

 

5. ELEMENTLERE GÖRE BESİNLER:

 

METAL ELEMENTİ BESİNLERİ: Zencefil, soğan, armut, sarmısak, köri, hardal, maydanoz, karabiber, KESKİN KOKULU VE TADI DOĞAL OLARAK ACIMSI KESKİN OLAN BESİNLER.

 

SU ELEMENTİ BESİNLERİ: Soya fasülyesi, soya sütü, soya sosu, tofu, yosun, çiğ sebzeler, sığır eti, tuz, yumurta, dondurulmuş besinler, böbrek, tuzlu su balıkları TADI DOĞAL OLARAK TUZLU OLAN BESİNLER.

 

AĞAÇ ELEMENTİ BESİNLERİ: Kaba yonca, pişmiş sebzeler, pazı, ekmek, piliç, lahana, tatlı su balıkları, meyve suları, karaciğer, sucuk, brüksel lahanası, hindi, sirke, mantar, yoğurt, domates, TADI DOĞAL OLARAK EKŞİ OLAN BESİNLER.

 

ATEŞ ELEMENTİ BESİNLERİ: Buğday, akdarı, kırmızı biber, balkabağı, kuzu eti, kuşkonmaz, avokado, bambu filizi, siyah Çin mantarı, kereviz, kakao, kahve, yürek, TADI DOĞAL OLARAK ACI OLAN BESİNLER.

 

TOPRAK ELEMENTİ BESİNLERİ: Fasülye türleri, pirinç, ceviz, patates, badem, bezelye, bal, havuç, mısır, kuru meyve, kabak, yeşil fasülye, TADI DOĞAL OLARAK TATLI OLAN BESİNLER

Kaynak: Şamil Şhaplı Erkan

Kıskançlık kıyaslamaktır. Ve bize kıyaslamak öğretilmiştir, biz kıyaslamak üzere... koşullandırılmışızdır, her zaman kıyaslamak.

Kıskançlık kıyaslamaktır. Ve bize kıyaslamak öğretilmiştir, biz kıyaslamak üzere... koşullandırılmışızdır, her zaman kıyaslamak. Başka birisinin daha iyi evi var, başka birisinin daha güzel bir bedeni var, başka birisinin daha çok parası var, başka birisinin daha karizmatik bir kişiliği var.


 Kıyasla, yanından geçen herkesle kendini kıyaslamaya devam et ve sonuç büyük bir kıskançlık olacaktır; bu kıyaslama koşullanmasının bir yan ürünüdür. Aksi takdirde, kıyaslamayı bırakırsan kıskançlık kaybolur. O zaman sen basitçe bilirsin ki sen sensin ve sen başka kimse değilsin ve buna hiç gerek yok. Kendini ağaçlarla kıyaslamaman iyidir yoksa çok kıskanabilirsin: Niçin sen yeşil değilsin?


Kendini kuşlarla, nehirlerle, dağlarla kıyaslamaman yararınadır yoksa acı çekeceksin. Sen sadece insanlarla kıyaslama yaparsın çünkü sadece insanlarla kıyaslama yapmaya şartlandırıldın; tavus kuşlarıyla ve papağanlarla kıyaslamazsın. Aksi takdirde kıskançlığın çok daha fazla artacaktır: Kıskançlıkla o kadar dolu olacaksın ki yaşayamayacaksın bile.


Kıskançlık çok aptalca bir tavırdır,çünkü her kişi eşsizdir ve kıyas kabul etmez. Bir kez sende bu anlayış yerleştiğinde kıskançlık kaybolur. Her kişi eşsizdir ve kıyaslanamaz. Sen sadece kendinsin: HİÇ KİMSE ASLA SENİN GİBİ OLMADI,VE HİÇ KİMSE ASLA SENİN GİBİ OLMAYACAK. Ve sen de hiç kimse gibi olmak zorunda değilsin.


OSHO

Her derde deva TAHİN Sağlığınız için Okuyun...!

 Tohumu yağlı olan bir besin maddesi olan, Hindistan ve Çin’de binlerce yıl boyunca ilaç olarak kullanılan susamın, hücreleri yenileme ve yaraları hızla kapatma özelliği vardır. -Tahinin Fayda...ları ; Tahin (tahan) susamın ezilerek ve çeşitli işlemlere tabi tutularak akıcı yağ gibi bir hale gelmiş şeklidir.

 -E, C ve B vitaminleri açısından zengindir. Hücre yapısının bozulmasını engeller. Yaraların iyileşmesini hızlandırır.

 -Kansere karşı koruyucudur. Damar sertliğini ve tıkanmalarını engeller. İdrar söktürücüdür.

 -Cildi güzelleştirir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Göz sağlığı için hayati önem taşır.

 -Vücuda alınan ağır metaller, zehirli bileşikler, radyasyon ve bazı ilaçların yarattığı toksinlere karşı koruma sağlar.

-Yaşlanmaya bağlı hafıza kayıplarının (Alzheimer) önlenmesinde olumlu etkisi olduğu kanıtlanmıştır.

-Tahinde çok miktarda bulunan E vitamini ile tüm bu yararları da vücudumuza kazandırabiliriz.

 -E vitamini çok güçlü bir antioksidandır. Vücuda enerji verir.

-İki çorba kaşığı tahinde yaklaşık yarım kilo biftekteki kadar protein vardır.

 -Kendine has özel bir kokusu olan tahin, suyla temas etmedikçe uzun zaman bozulmadan saklanabilir.

-Safra taşlarının düşürülmesinde, nefes darlığı ve bronşite faydalı olduğu bilinmektedir.

 -Anne sütünü arıtıcı özelliği bulunmaktadır. Çocukların beyin ve zeka gelişiminde etkilidir.

-Kemik gelişiminde, yapısında bulunan bazı maddeler nedeniyle oldukça faydalıdır.

-BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİYOR;

Tek başına tadı hoş gelmese de, pekmezle karıştırmak suretiyle hem daha faydalı olur, hem lezzetli.

-Pekmezle karıştırılarak tüketildiğinde sadece enerji vermekle kalmaz, hem kan yapar, hem kış aylarında üşümeyi engeller.

-Soğuk havada vücut direncini artırmak için protein, vitamin, mineral ve antioksidanlar açısından zengin tahini bol tüketmekte fayda var.

 -Tahini sade olarak tüketirseniz mide rahatsızlıklarına son derece faydalıdır. Tahin kolesterol içermez.

-Ayrıca besinlerin midemizde uzun süre kalmasına yardımcı olarak acıkmayı geciktirir

Resimde saklı kaç obje var?

Dünya insanı olarak adalet ile intikam arasındaki farkı seçebilmelisiniz.



Dünya insanı olarak adalet ile intikam arasındaki farkı seçebilmelisiniz. Bu far...k sizin tekamül noktanızın da bir işaretidir.

Adalet mekanizması siz değilsiniz, Tanrı'nın tüm yasaları saç teli kadar şaşmaz ilkeler üzerine kuruludur.


İntikam yerine o hoşlanmadığınız olayın size neler öğrettiğini anlamaya çalışırsanız idrakiniz daha hızlı gelişir.


(Silver Birch- Hayatın Bilmecesine öte alemden gelen cevap)

Hayatın anlamı nedir biliyor musun?

Hayatın anlamı nedir biliyor musun? İşte bu sorunun cevabını sana kim vermeye kalkışıyorsa onun yanından uzaklaş ve kendi içine dön. Çünkü hayat yalnızca senin ona kattığın anlam ile şekillenir.

Uğur Koşar

Hangi organ nerede... Öğrenmek isteyenler buraya...

Ayak tabanınıda Hangi organının Hangi kısmına bağlı olduğunu gösteren tablo asağıdadır resmi büyülterek bakabilirsiniz. Ayak tabanınıda Bedendeki organlara bağlı tüm sinirlerin burada sonlandığı gerçekten doğrudur. Bu noktalara her baskı yaptığımızda organlarımız harekete geçer ve düzgün çalışır.

Herhangi bir organınızda Sorununuz varsa o organınızı gösteren bölgeye masaj yada basınç uygularsanız o organı harakete geçirip iyileştirebilirsiniz.. Yinede en iyi çözüm yürümeye ve koşmaya devam etmektir.... Bu yazıyı paylaşmayı unutmayın

Kadınlar artık terkedilme korkusunu üstünüzden atın...

http://platform.twitter.com/widgets/hub.1326407570.html

Başına Buyruk Beyin / Cordelia Fine“Başka insanların düşüncelerinin sizi farkında olarak ya da olmayarak etkisi altına alıyor olması oldukça ürkütücüdür. Ancak gücü anlaşılmazlığında yatan bir düşmandan kendinizi saklamak için yapabilecekleriniz oldukça azdır. Fakat daha da kötüsü, kendi olumsuz inanışlarınızın da size karşı sinsice çalışıyor olmasıdır.

Bir kadının ilişkisine dair beklentileri sonuçta kendi gerçekliğini yaratabilir. Eğer kadın sevgilisi tarafından reddedilme fikriyle gereğinden fazla meşgul olursa, onun bu hassas yaklaşımı ilişkisinin korktuğu gibi sonlanmasına sebep olabilir mi? Bu hipotezi test etmek için yapılan bir çalışmada çiftler ilişki dinamiklerini mikroskop altına yatırmak için davet edildiler. Çiftlerden her biri ilişkilerine, partnerlerine dair düşüncelerini, tatmin olma derecelerini, taahhütlerini değerlendirdiler. Aynı zamanda çiftlere diğeri tarafından terk edilmekten duydukları anksiyeteye dair bir ölçek uygulandı. Çiftler yeniden bir araya getirildi, bir odaya oturtuldular ve bir kamera onları çekmeye başladı. Ardından aralarında biraz ilginç bir çekişme yaratmak adına ilişkilerinde soğuk bir atmosfer yaratan, onları yıpratıcı bir ruh haline sokan konuyu tartışmaları istendi. Sonrasında bu tartışmaların etkilerini anlayabilmek adına onlara yeniden sevdikleri kişiyle ilgili bir değerlendirme formu verildi. Denekler laboratuvardan sağ salim çıktıktan sonra araştırmanın ne hakkında olduğunu bilmeyen psikologlar bu ateşli tartışmanın küllerinin inceleme altına aldılar. Bandı ileri geri sararak gelişigüzel yorumları, çirkin eleştirileri, düşmanca tavırları ve hoş olmayan ses tonlarını değerlendirdiler.

Videoya çekilen tartışmadan önce, terk edilmeye hassas kadınların eşleri, ilişkileri hakkında, ayrılıklara karşı daha sağlam duran kadınların eşleri kadar pozitif bir tavır içerisindeydi. Ancak daha sonrasında hassas kadınların eşleri tamamen sinirlilerdi. Araştırmacılar bantlara bakarak bunun nedenini keşfettiler. Yapılan istatistiki analizlere göre reddedilme korkusu olan kadınlar, tartışma yaratılacak konular konuşulmaya başladığında çok daha huysuz tavırlar sergilediler, eşlerini öfkeden çıldırtma nedenleri de buydu. İkinci bir deneyde de reddedilmeye hassas kadınların ilişkilerinin her ne kadar sağlıklı ve mutlu olarak başlıyor olsa da diğerlerine oranla bitmeye üç kat daha yakın olduğunu ortaya koymaktadır. Bu hassas kadınların reddedilme beklentileri korkularını gerçeğe dönüştürmektedir

Kaynak:Benoyum

Bir sufi duası: Allah senin kalbini dağınık etmesin. Seni, kendisinden alıkoyan her şeyden kurtarsın...Seni kendisine ulaştıran yola kavuştursun."

Sûfi pirlerden Cüneyd-i Bağdâdî'den (ö. 911) bir kimse duâ istediğinde şöyle duâ ederdi: "

Allah senin kalbini dağınık etmesin.

Seni, kendisinden alıkoyan her şeyden kurtarsın. ..

Seni kendisine ulaştıran yola kavuştursun."

Kendimizi tanımladığımız değerlerden daha üstününü edineni kıskanırız...

Ateş odunu yakıp bitirdiği gibi haset ve kin de sevapları yok eder bitirir. Mümin gıpta eder, münafık ise haset eder.” Hz. Muhammed (asm). “Hasetçiye huzur, kötü huyluya da onur yoktur.” Ahnef  Kays.  “Dünyadaki en huzursuz kimse gönlünde haset taşıyan kimsedir.” İmam şafi.  “Sakın kıskanana beddua etme; o zavallı zaten belanın içerisinde yaşıyor.” Sadi. “Kıskançlığı ancak sevgiyle yenebiliriz.”

 

Geothe. “Güveler elbiseleri nasıl kemirirse kıskançlık da insanı öyle kemirir.” St. Chrysostom.  “Kıskanan kimseye, başkanın üzüntüsünden daha hoş ve başkasının sevincinden daha katlanılamaz bir şey yoktur.”  Spinoza. “İyi kalpli insan başkalarına haset ettirmemek için kendisinde birkaç kusur bırakır.” Benjamin Franklin. “Kıskançlık, aşağı işler yaparak veya küçümseyişlere kanarak öz değerimizi düşürmekten doğar.

 

Kendimizi tanımladığımız değerlerden daha üstününü edineni kıskanmaya zorlanırız. Maddi çare, kendimizi yeterince takdir etmek, başkasıyla kıyaslamamak, başkasının takdirini fazla önemsememek, elimizdekiyle yetinmek gibi davranışlardır. Manevi çare ise değerimizi yüce Yaradan’la bağımıza bağlayarak ahıret bilincini beslemek ve maddi değerlerin kalbimizdeki önemini küçültmektir.”

M. Bozdağ

Yapmacık olup beni bin kişi seveceğine kendim olup beni bir kişi sevsin !

Kadınlar Araba Kullanabilir Mi???

Küçükken bana oyuncak olarak bebek, gene bebek, hep bebek gelirdi. Bense trenlere, uçaklara, kumandalı arabalara meraklıydım. Kimsecikler almazdı. Her gelen hediye paketini merakla açar, hepsinde aynı hayal kırıklığını yaşardım. Sarışın Barbie mi??? Ben ne yapayım ki bunu… Ben arabaları sürmek, trenleri yarıştırmak, uçakları uçurmak isterdim…

Üniversiteye başladığım sene - acelem nedir bilmem - arkadaşlarla hemen ehliyet kursuna yazıldık. Derslere girdik, yanımızda gözetmenle araba kullandık, tam sınav için başvurdum bana demesinler mi “sen daha 18 olmadın ki bekleyeceksin”… Arkadaşlarım benden büyük, onlar çatır çatır aldılar ehliyetlerini bense birkaç ay sonra anca kavuşabildim ehliyetime. Fakat iş ehliyetle bitmiyormuş ki esas mesele araba sahibi olmakmış. Hem okuyup, hem çalıştığım için birkaç sene içinde bir de elden düşme arabam oldu. Hala gözümün önünde, 1974 model bir Amerikan arabası. Hem dışı hem içi yeşil. Araba büyük tank gibi birşey, bense minyon bir kız. Trafikte beni gören arabadan korkup bana yol veriyor. Bi dokundursam yamulacak karşı taraf. Fakat bir benzin yiyor ki evlere şenlik. Ben direk araba için çalışıyorum.

Bu arada yağ değiştirmeden lastik nasıl şişirilire, araba nerde yıkatılıra, soğukta içine ne koymalıya kadar yavaş yavaş her şeyi öğreniyorum ama oflaya puflaya. Ben arabaya binip, sürmesini seviyorum. Gitmeyi ve hep gitmeyi seviyorum. Bana verdiği özgürlük hissini seviyorum. Fakat o harcıydı, sigortasıydı, muayenesiydi beni bitirirdi… Öyle yuvarlanıp gidiyorduk ama benim araba çok masraflı. Ne kadar çalışsam yetişemiyorum. Sonunda ona daha iyi bakabilecek birine sattım, elimde arabanın ziyan olmasına daha fazla dayanamamıştım. Gönlüm huzurlu, ama içimde bir ukteyle senelerce yaşadım…

Ve yıllar sonra araba isteğim iyice artınca bu sefer ekonomik, küçük bir araba aldım. Fakat İstanbul trafiği ne olmuş, aldı mı beni bir korku. Bir de arabayı küçük görünce herkes üstüme üstüme geliyor. Parktan zaten hiç hazzetmezdim ama artık park yeri kalmamış ki haz edeyim. Bu sefer arabayı aldım, araba garajda duruyor ben her yere gene eski yöntemlerle gidiyorum. Bu durumu da kimselere söyleyemiyorum. Komik bir süreç geçiyor. Sonunda bu işi çözmem gerektiğine karar verip özel ders alıp, tekrar trafiğe çıkma cesareti buluyorum kendimde…

Fakat yaptığım komikliklerin haddi hesabı yok… Sol şeritte yavaş gitmeler, döneceğim kavşağı kaçırmalar, ters yöne girmeler, yolda kaybolmalar, park ettiğim yeri unutmalar, başkasından arabayı park etmeyi istemeler… Her yola çıkışım bir başka macera… Her otoparka dönüşümde bugün de döndüm şükür modundayım…

Fakat belirli bir dönemi geçtikten sonra öğrenmeye başladığımı fark ettim. Meğerse yolu okumak denilen bir şey varmış. 500 metre ilerden sola mı dönücen, son dakikayı beklemeyeceksin, çok daha evvelden pozisyonunu alman gerekiyormuş. Alışveriş merkezlerinde arabayı park mı ettin, kaçıncı kattasın, rengi, numarası ne dikkat etmeden arabanın yanından ayrılmaman gerektiğini öğreniyorsun. Hatta geçen de bir arkadaştan bir yöntem öğrendim süper. Telefonuyla park ettiği yerin fotoğrafını çekiyormuş. Unutma riskini de ortadan kaldırdı yani… Yolları ise yavaş da olsa öğreniyorsun. Daha az kayboluyorsun. Park sorunu mu, gidiyorsun bir açık alanı olan alışveriş merkezine saatlerce araba park etmeyi çalışıyorsun, ya tamam belki süper olmuyorsun ama başının çaresine bakacak hale geliyorsun. Bir noktadan sonra arabanın seni değil senin arabayı kullandığın bir an geliyor…

Fakat şu evrak işi yok mu, gerçekten ona hala alışamadım. Onları takip etmek de yaptırmak da tam bir kabus. Ona da “gülü seven dikenine katlanır” olarak yaklaşıyorum. Araba öyle bir özgürlük ki, direksiyona geçip saatlerce kullanmanın verdiği hazzı anlatamam. Bayılıyorum.

Kadınlar araba kullanabilir mi sorusuna dönersek, kullanabiliriz tabi ki ama gerçekten iyi olmamız için daha çok pratik yapmalıyız. Bizler ne yazık ki arabayla çok geç tanışıyoruz. Erkek çocuklarına üç yaşından itibaren oyuncak arabalar verilirken bizlere habire bebek veriliyor… Artık kız çocuklarımıza da oyuncak arabalar alalım olur mu???

Sağlıcakla,

Başkalarının kusurlarından bahsetmek istediğin vakit, kendi kusurlarını hatırla.

Depresyon, anksiyete, panik atak: bir zayıflık göstergesi değildir...

Elimden gelse, herkese,ister çinli, ister yahudi, ister zenci, ister beyaz olsun tüm insanlara yardım etmek isterim.

Üzgünüm ama ben imparator olmak istemiyorum, bu benim işim değil. Ne kimseyi idare etmek ne de ülkeleri fethetmek istiyorum. Elimden gelse, herkese,ister çinli, ister yahudi, ister zenci, ister beyaz olsun tüm insanlara yardım etmek isterim.


 Hepimiz karşımızdakine yardım etmek isteriz. bütün insanlar böyledir. karşımızdakinin mutluluğunu görmek isteriz, üzüntüsünü değil. birbirimizden nefret etmek ve birbirimizi hor görmek istemeyiz. bu dünyada herkese yetecek yer var. ve toprak hepimizin ihtiyacını karşılayacak kadar bereketlidir.


Hayatın bize çizdiği yol özgürlük ve güzelliklerle dolu olabilir, ama biz bu yolu yitirdik. hırs insanların ruhunu zehirledi, dünyayı bir nefret çemberine aldı, hepimizi kaz adımlarıyla sefaletin ve kanın içine sürükledi. hızımızı arttırdık ama bunun tutsağı olduk.


Bolluk getiren makineleşme bizi yoksul kıldı. edindiğimiz bilgiler bizi alaycı yaptı; zekamızı ise katı ve acımasız. çok düşünüyoruz ama az hissediyoruz. makineleşmeden çok insanlığa gereksinimimiz var. zekadan çok iyilik ve anlayışa gereksinimimiz var. bu değerler olmasa hayat korkunç olur, her şeyimizi yitiririz. *


Charlie Chaplin

Kötü değilim ben... Kötü değilim... İnsanları seviyorum...

21 haftalık bebek doktorun elini tutuyor... Günün fotosu... 29/01/2012

Anne karnında 21 haftalık fetusa operasyon ile müdahale edilmesi sırasında, bebeğe müdahaleyi yapan operatörün Dr Bruner'ın elini tutarak kendisinden güven ve yardım bekleyişinin olağanüstü görüntüsü. Anne karnında gerçekleşen ameliyat dünyaya gözlerini sağlıklı bir şekilde açmasını sağladı. Yüzyılın fotoğrafı seçilmiş...

Ya Benimsin, ya Toprağın Ayşe...

BEYNİNİZİ DOĞRU KULLANIN !

AÇIK HAVADA DÜŞÜNÜN

1- Beyin açık havadayken ve ayaktayken daha iyi çalışır. İnsan beyninin ayaktayken yaklaşık yüzde 10 daha fazla çalıştığı düşünülmektedir. Önemli kararlarınızı alırken kapalı alandaysanız, ?volta atmayı? deneyebilirsiniz.

2 - Yürürken kolları sallamak beynin performansını olumlu etkiliyor. Önemli kararlarınızı açık havada, kollarınızı sağa sola sallayarak yürürken almaya ne dersiniz?

3- Yabancı bir dil öğrenme beyni güçlendiriyor. Her gün birkaç yabancı ya da yerli yeni kelime öğrenip, kullanabilirsiniz. Sözlük okuyabilirsiniz. Alışveriş listesi veya telefon numaralarını ezberlemeyi deneyebilirsiniz.

4- Zihinsel jimnastik /antrenman yapın. Bunun için çeşitli bulmacaları çözebilirsiniz. Satranç gibi akıl oyunları oynayın. Yatkınsanız, meditasyon, yoga gibi zihni dinginleştiren teknikler üzerinde çalışın.

RUTİNDEN KURTULUN

5 – Rutin olarak tekrar ettiğiniz davranışlardan vazgeçin. Bazen telefonu sol elinizde tutun, çantanızı diğer elinizle taşıyın, evinize başka bir yoldan gidin. En azından bir günlüğüne televizyon kumandasını sık kullanmadığınız elinizde tutun.

6 - Entelektüel zevklerinizi geliştirmek için her gün mutlaka iyi bir özdeyiş antolojisinden birkaç cümle okuyun. Beyninizi kaliteli cümlelerle besleyin!

7 - Her gün güzel bir resme veya fotoğrafa bakmaya çalışın. Estetik algınız, gördüğünüz estetik şeyler kadar gelişir.

8 – Sevdiğiniz bir müziği bir süre gözleriniz kapalı dinleyin. Beyin otoriteleri tarafından klâsik müziğin zekâya 7 puan ekleyebildiği iddia edilmektedir.

9 – Günde aklınızdan 60 bin ile 80 bin arası düşünce geçer. Bu düşünceler ne hakkındaysa, hayatınız da ona göre şekillenir. Unutmayın, kafanızda en çok neyi düşünürseniz, hayatınızda da onu çoğaltırsınız.

10 – Bir konu hakkında düşünürken, nasıl düşündüğünüzü de gözlemleyin. Düşünmek üzerine düşünmek, beyin ve düşünce kapasitesini artırır.

KALİTELİ BEYİN İÇİN UYKU

11 - İyi bir uyku kaliteli bir beyin için şarttır. Çok uyuyorum diye üzülmeyin. Einstein?in günlük 10 saatten fazla uyuduğu biliniyor. 24 saati geçen uykusuzluk beyinde sarhoşluğa benzer bir etki yapar.

12 - Bol ve temiz oksijen beyin için çok önemlidir. Beynimiz ağırlık olarak vücudumuzun yüzde 2?sini oluşturduğu halde, vücuda gelen oksijenin yüzde 25?ini tüketir. Oksijensiz kaldığımızda ölümü gerçekleşen ilk organımız beyindir. Odanızın penceresini açarak kendinize bol bol oksijen ısmarlayın.

13 - Farklı düşünme tarzları beyninizi geliştirir. Çocuklar ve hayvanlarla daha fazla vakit geçirin. Sizden farklı düşünen insanlarla konuşun.

14 - Kullanılmayan organ körelir. Sürekli televizyon seyrederek beyninizi ?düşük viteste çalıştırmayın.

15 - Beynin en tehlikeli yanı ?ters çaba? kuralına göre çalıştığı anlardır. Başınıza gelmesinden en çok korktuğunuz şeye odaklanırsanız, korktuğunuzu başınıza getirir! Buna ters çaba kuralı denir. Beyin odaklanılan hedef olumsuz olsa bile, bunu gerçekleştirmek için çalışır. Topluluk önünde konuşma yaparken ?acaba heyecanlanır mıyım?? diye düşünürseniz, heyecanlanırsınız.

16 - Beyni yoran monotonluktur. Hayatınızı ne kadar renklendirirseniz, beyninizi o kadar neşelendirirsiniz.

SİHİRLİ SAYI KURALI

17 - Beyin kısa süreli hafızada beş ile yedi arasındaki bilgiyi işleyebilir. Yeni bir bilgi gelince, bu bilgilerden birini atar. Buna ?sihirli sayı? kuralı denir. Bu kural aşılıp aşırı bilgi yüklenmesi durumunda beynimiz ?servis dışı? olur. Hayatınızın en büyük kararlarını alırken ?kafadan ? değil, tıpkı beş haneli iki rakam grubunu çarparken yaptığınız gibi, bir kâğıt üzerine yazarak ne yapacağınızı hesaplayın.

18 - Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Fiziksel zindelik, zihinsel zindelik getirir. Uzun süre hareketsiz kalmak, zihni de hareketsizleştirir. Spor yapmaya, fazla kilolarınızdan kurtulmaya özen gösterin. Yeterince su için. Çünkü, insan beyninin yüzde 78?i su ile kaplıdır.

19 – Ders çalışırken ilk öğrenilenler, son öğrenilenler, sık tekrarlananlar ve ilginç bulunanlar en çok akılda kalanlardır. Dersleri kısa aralar vererek çalışmak akıllıca bir harekettir.

20 - Bu hafta kafanızı nasıl daha iyi çalıştırabileceğiniz üzerine daha fazla düşünün.   Unutmayın, beynimizi daha iyi çalıştırmak için kullanacağımız organ yine beynimiz! ? Aklınızı ? başınıza?   toplayın ve kullanın!

Pencere ne yöne bakıyor?

Tac Mahal Bir Aşkın Anısına Yapılmıştır...

300 yıl önce, Hindistan’ da Shah Jahan adlı bir imparator yaşardı. Büyük bir aşkla bağlandığı en gözde eşi çok güzel ve akıllıydı, danışmanlığını yapıyordu ve en sadık arkadaşıydı. Adı Mumtazi Mahal’di ve bu kısaltılarak Taç Mahal oldu.

Sarayın gururu anlamına gelmekteydi. 1630 yılında imparatorun sevgili eşi öldü. İmparator öylesine üzüldü ki, tahtını bırakmaya karar verdi. Karısına duyduğu sevginin hatırasına dünyada görülmüş en güzel mezarı yaptırmaya karar verdi. Hindistan, Türkiye, İran ve Arabistan’dan en iyi sanatçıları ve mimarları çağırdı ve sonunda plan tamamlandı.

 

20.000 kişinin çalışmasıyla 18 yılın üzerinde bir zaman süresinde tamamlanan Taç Mahal, dünyadaki en muhteşem yapılarından biridir. 29 metre büyüklüğünde 6,7 metre yüksekliğinde bir platform üzerinde yer alır. Minareler, kuleler dört bir tarafından yükselir. Taç Mahal 61 metrelik yüksekliğiyle havada süzülür.

Beyaz mermerden yapılmış ve sekiz köşelidir. Ve 12 çeşit yarı değerli taşla çiçekler işlenmiş, ayrıca siyah mermerle Kuran’dan sureler konulmuştur. İnşaat malzemeleri Arabistan, Mısır, Tibet ve Hindistan’ın da bulunduğu değişik ülkelerden gelmiştir.

Hükümdar, mezarı, nehrin diğer yakasında ve gümüş bir köprüyle bağlı siyah mermerden inşa etmeyi düşünmüştür. Fakat oğlu daha yapı tamamlanmadan onu, hayatının geri kalanını geçireceği yer olan hapse attırdığı için, sevgili eşinin türbesine sadece uzaktan bakabilmiştir

Azam Ali - In Other Worlds

http://youtu.be/1AJl2ne0Qjs

Sorunun Kendinde olduğunu Anlamayan İnsanlar, Çözümü Başkalarının Huzurunu Bozmakta Bulur...!!!

Sen kimi zaman o karanlık, kimi zaman da o karanlıktaki ışıksın...

 

  Birbirimize Işık Olmak;


Yaşam yolculuğundaki amacımız kendi ışığımızın farkında olmamız ve olduğumuz yerde parlamaya devam etmemizdir. Elinizdeki meşale korkularınızın, endişelerinizin rüzgarından söner bazen,


... Önünüzü göremediğiniz bir zamanda yolculuk ederken, Ceplerinizi karıştırırsınız size umut verecek, yol gösterecek bir şeyler ararsınız, Kendinizi kaybolmuş hissedersiniz, yalnız ve karanlıktasınızdır. Birden uzaktan cılız bir ışık görür, bir ses duyarsınız. O gördüğünüz veya duyduğunuz size yola devam etmeniz için sebep, önünüzü görebilmeniz için hedef olur. İşte yaşam yolculuğunda fark etmen gereken budur.


 “Sen kimi zaman o karanlık, kimi zaman da o karanlıktaki ışıksın.” Hepimiz Biriz “Hepimiz biriz. Kendi farkındalığımızla birbirimizin ışığıyız, yolunu kaybetmişlerin deniz feneriyiz.” İfadesinin sizdeki yansıması nedir?


Birbirimizle görülmez bir ilişki içindeyiz. Sokaktaki insanın gelişiminden, Afrika’daki bir çiçeğin büyümesinden bile sorumluyuz. Bunun farkında mısınız? Yaşam yolculuğundaki amacımız fark etmek ve fark ettiklerimizle birbirimize ışık olmaktır.


Işığımızın kaç kişiyi aydınlattığının, nerede yandığımızın bir önemi yok. Yolumuza çıkanlar ister bin kişi ister bir kişi olsun fark etmez. Önemli olan kendi ışığımızın farkında olmamız ve olduğumuz yerde parlamaya devam etmemizdir ♥

Tedavi yavaş yavaş sonuç vermeye başladı...

Taze yumurta nasıl anlaşılır ?

Yumurtayı, içinde yüz gram tuzu çözdüğümüz bir litrelik suya bırakırız. Taze olan yumurta dipte kalır. Bayat yumurtaların ise artan bayatlığa bağlı olarak sivri olmayan uçları yukarı doğru gelir.

Bunun sebebi yumurtada bulunan ve yumurta bayatladıkça artan hava boşluğundan dolayıdır. Yumurta altı haftalık veya daha da bayatsa yüzmeye başlar.

Biz insanların iki sorunu var; Birincisi ne zaman başlamak gerektiğini,ikincisi ise ne zaman duracağını bilememek..."

Biz insanların iki sorunu var;

Birincisi ne zaman başlamak gerektiğini,

ikincisi ise ne zaman duracağını bilememek..."

Paulo Coelho

Tchaikovsky - The Nutcracker: Waltz of the Flowers (Fındıkkıran: Çiçeklerin Dansı )

http://youtu.be/xqmRbetk1z4

İhtiyacı Olan Askıdan Ekmek Alabilir...

BU GÜZELLİĞİ  YAŞATANLARA HELAL OLSUN. ALLAH RAZI OLSUN.

Karaman, Konya, Karabük, Nevşehir… gibi illerde de uygulanmaya çalışılan “ askıda ekmek“, dar gelirli insanlara yardımcı olmak amacıyla oluşturulmuş bir şey. Ekmek almak için fırına gittiğinizde, kaç tane ekmek almışsanız bir tane ekmeğin parasını fazladan veriyorsunuz. Diyelim ki dört tane ekmek aldınız.

Ekmeklerin parasını verirken beş tane ekmek parası veriyorsunuz. Almadığınız hâlde parasını verdiğiniz ekmeği de, ihtiyaç sahiplerinin gelip alması için “askıya” bırakıyorsunuz. İhtiyacı olanlar fırıncıya “Askıda ekmek var mı?” diyorlar. Eğer daha önceden parası verilmiş – askıya bırakılmış – bir ekmek varsa, fırıncı ona ekmeği veriyor.

Yardımseverliğimizin göstergesi olan bu uygulama, Osmanlılar döneminde her yerde yapılıyormuş. Daha sonradan unutulmuş; fakat şimdilerde yeniden bazı yerlerde görür oluyoruz.

Hemen Evlenme Tadını Çıkar...