17 Nisan 2012

Tıngır... Tıngır...

BUNU YILDA BİR KEZ MUTLAKA YAPIN

 Özellikle Rus doktorların tavsiye ettiği kalp ve damar hastalıkları reçetesi mucizevi sonuçlar veriyor. Bitkilerle doğal tedavi yöntemine son derece önem veren Rus tıp dünyası, bu formülü yüzlerce yıldır ku...llanıyor ve son derece başarılı sonuçlar elde ediyor. Limon suyu ve sarımsakla yapılan karışım, damar sertlikleri, damar yağlanması, damar tıkanıklıkları ve tansiyon gibi sorunları kalıcı olarak ortadan kaldırıyor.


Türkiye'deki bazı doktorlar da hastalarına bu formülü öneriyor.


EVİNİZDE KENDİNİZ YAPABİLİRSİNİZ


- 2 Litre hiç su katılmamış sıkılmış limon suyu


- 40 diş soyulmuş ve ezilmiş sarımsak (Mümkünse Anadolu'da yetiştirilmiş ithal olmayan sarımsaklardan)


- Ağzı sıkı kapanan koyu renkli bir kavanoz (2 litrelik pet şişeler de kullanılabilir) HAZIRLANIŞI 2 Litrelik kavanoz ya da pet şişeyi dolduracak kadar limon satın alın. Limonların suyunu iyice sıkıp şişeye doldurun. Soyulmuş 40 diş orta boy sarımsağı yıkamadan ve ezerek limonun içine atıp şişenin kapağını sıkıca kapatın. 25 gün boyunca normal ılık bir yerde tutun ve her gün birkaç kez çalkalayın. Yaklaşık 25 gün sonra sarımsakların limon suyunun içinde eridiğini göreceksiniz. 25 gün sonra hazır hale gelen karışımdan her sabah kahvaltıdan yarım saat önce yarım çay bardağı için. Bunu hergün düzenli olarak ve mümkünse aynı saatte yapın. Bu karışımın içine asla başka bir madde (şeker, tuz, tatlandırıcı vs. katmayın)


YÜZDE 100 KANITLANMIŞ FAYDALARI


1- Tüm damar iltihaplarını (vasküler) tedavi ediyor, tıkanan damarları açıyor, damar sertliklerini ve hipertansiyonu önlüyor.


2- Kolesterol ve lipidi düşürüyor, zararlı yağların yakılmasını sağlıyor, kilo verdiriyor (bazal metabolizmayı hızlandırıp yağların yakılmasını sağladığı için iştahı açıyor.), vücuttaki şeker oranını dengeliyor, pankreasin yenilemesini sağlıyor.


 3- Böbrek ve safra taşlarını eritiyor, idrar söktürüyor, vücuttaki şişkinliği yok ediyor ve dokularda ödem oluşmasını engelliyor.


4- Helycobeacter pylori adlı ülser mikrobunu öldürerek mide ve oniki parmak bağırsağı ülserinin kesin tedavisini yapıyor.


5- Tüm romatizmal iltihabi önleyor, her tür romatizmal ağrıları dindiriyor, kireçlenmeyi önlüyor, eklem yüzeylerinin yenilenmesini sağlıyor ve her türlü ağrıyı kesiyor.


 6- Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerini yeniliyor, sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri-refleks hızını artırıyor, felç ve inme riskini azaltıyor.


7- Vücudun bağışıklık sistemini son derece mükemmel hale getiriyor ve her türlü alerjiyi, özellikle de damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökünden engelliyor. Kanser oluşumlarına karşı tüm vücudu koruyor


Not: Doktorunuza danışmadan yapmayınız...

Dile benden ne dilersen...

Lamba cininin "Dile benden ne dilersen" cümlesine,

"Canının sağlığı" cevabını verebilecek mahçup insanların hatırına dönüyor dünya ......

Her an bir parçan ölüyor, geçmişte kalan herşey ölüdür...

Her an bir parçan ölüyor, geçmişte kalan herşey ölüdür...

 Zihin denilen sahnede...

bitmiş olanları izliyorsun, defalarca...

Kendine, defalarca bitenin eziyetini çektiriyorsun...

Her an kendini, bir kez daha öldürüyorsun!

Farkında değil misin?

bunlar kendinle yaptığın ölü diyaloglar, yaşayan tek an şimdi'dir...

 Yaşadığını hissedebilmen için olmuş olanların pişmanlıklarından özgürleştir kendini...

Gelecekle ilgili kurgularının tümü endişelerin, korkularınla örülmüş...

 Ve sen, zihninde, geçmişin pişmanlıkları, geleceğin korkuları içinde boğuluyorsun...

Bir gün yaşamın son bulacak! Ne pişmanlıklarının, ne korkularının anlamı olmayacak...

Zihninde yaşayan bir ölü olmaktansa, şimdi, burada, özgürleştir kendini...

 Hala buradayken, yaşamı tadında YAŞA...!


melodi sule devekaya


(fotoğraf için Niko Guido'a teşekkürlerimle)

Red Hot Chili Peppers - Otherside w/lyrics on description

http://youtu.be/lQ5lQzpgPho

BASİT SU BÖREĞİ

Su BöreğiBASİT SU BÖREĞİ

Aldığı kadar köy unu (tam buğday unu) 5-6 yumurta Yarım yumurta kabuğu kadar su (veya yarım limonun suyu) (isteğe bağlı) Tuz

HARCI VE ÜZERİ İÇİN:

250-300 gr tel peynir (civil peyniri) veyaçökelek 1 demet maydanoz yarım kg tereyağı (tercihe göre daha az olabilir)

 

Su Böreği Tarifi

2 su bardağı unu geniş bir kaba alıp ortasını havuz biçiminde açın. Yumurtaları, suyu (veya limon suyunu) ve tuzu havuza koyup parmak uçlarınızla karıştırmaya başlayın. Katı kıvamlı, parlak bir hamur oluncaya kadar en az yarım saat yoğurun. (Yoğuran acemi ise bu işlem 1 saat kadar sürer.)

Kıvamına gelip gelmediğini anlamak için bıçakla yarıya bölün. İçinde hiç hava kabarcığı kalmadı ise yeteri kadar yoğrulmuş demektir. Hamuru 10-12 bezeye bölün. Altını üstünü unlayarak oklavayla tek tek açın. Bıçak sırtından daha ince olacak şekilde incecik yufkalar hazırlayın. Açtığınız yufkayı kurumaması için dörde katlayın, temiz bir çarşafın üzerinde bekletin. Diğer bezeleri de aynı şekilde açın. Tel peyniri elinizde kabaca didin.

Maydanoz yapraklarını incecik kıyın. Tereyağını eritin. Geniş bir tepsiyi yağlayın. Geniş bir tencerede 1 tatlı kaşığı tuz ile bol su kaynatın. Ayrı bir geniş tencerenin içine bol soğuk su hazırlayın. Geniş bir tepsiyi yağlayın. Hazırladığınız yufkaları kaynamakta olan suda teker teker yarım dakika kadar pişirin. Kaynar sudan çıkarır çıkarmaz soğuk suya atın. Sudan çıkarırken yufkayı elinizle hafifçe sıkıp fazla suyunu alın. Tepsiye sığması için hafifçe buruşturarak yayın.

Her katın arasına bir servis kaşığı tereyağından gezdirin. Yufkaların yarısını döşeyince peynir ve maydanozu koyun. Aralarına yağ serperek diğer yufkaları da aynı şekilde yerleştirin. En üstüne de tereyağı gezdirin. Fırını 220 (turbo 200) derecede ısıtın. Altı üstü kızarana kadar, yaklaşık 40 dakika pişirin. Su böreğini büyük yuvarlak servis tabağına ters çevirip dilimleyerek servis yapılır.

Yıkılmak için dizilen domino taşları gibiyiz. Biri gelir sana çarpar, seni yıkar ama onu da başka biri yıkmıştır.

Yıkılmak için dizilen domino taşları gibiyiz.

Biri gelir sana çarpar, seni yıkar ama onu da başka biri yıkmıştır.

 

 

Atışma ya da tartışmanın amacı zafer değil, ilerleme olmalıdır.

Atışma ya da tartışmanın amacı zafer değil, ilerleme olmalıdır. Joseph Joubert  

Atışma ya da tartışmanın amacı zafer değil, ilerleme olmalıdır.

Atışma ya da tartışmanın amacı zafer değil, ilerleme olmalıdır.

Joseph Joubert

Bazen keçileri kaçırdık deriz ya... İşte o kaçan keçilerin nereye gittiği bulundu... GELSİN HERKES KEÇİSİNİ ALSIN....

Bazen keçileri kaçırdık deriz ya... İşte o kaçan keçilerin nereye gittiği bulundu... GELSİN HERKES KEÇİSİNİ ALSIN....

Bardak her zaman doludur:Bardağın yarısı suysa, diğer yarısı hava ile doludur...

Yakalandık... Günün Fotosu...17/04/2012

bir misafirliğe gitsem...

bir misafirliğe gitsem

 bana temiz bir yatak yapsalar herşeyi,

adımı bile unutup uyusam...

... kalktığımda yatağım hala lavanta koksa

kekikli zeytinli bi kahvaltı hazırlasalar

nerde olduğumu hatırlamasam

hatta adımı bile unutsam...

M.C.Anday

Her zaman güçlü görünmek, gülmek, gururlu durmak zorunda değiliz ki...

Her zaman güçlü görünmek, gülmek, gururlu durmak zorunda değiliz ki...


Sahte gücün,mutluluğun ne önemi var ki..Bazen benim de senin de odamda yalnız kalmaya, acıyı, yalnızlığı yaşamaya ihtiyacımız yok mu? Şablonları bırak gitsin. Çizilmiş maskeler, yalan senaryolar hepsi isteyenin olsun.


Gülerken, ağlarken,kalabalık bir buluşmada, Beyoğlu'nun arka sokaklarından birinde bir köşede.   Dünyanın sadece güçlü, duyarsız, beton yürekli insanlara ihtiyacı yok.


Dünyanın, insanlığını hassaslığını, kırılganlığını gösterebilen ruhlara ihtiyacı var. Duygularını göstermekten korkmayan, paylaşan, gerçek özgüvenin bu olduğunu anlayan ve duvarlarını indirebilen.


 Aret Vartanyan

Birini ne kadar çok aşağılar, kaile almaz yahut dışlarsan, Onun durumuna düşme ihtimalin o kadar artar.

Birini ne kadar çok aşağılar, kaile almaz yahut dışlarsan, Onun durumuna düşme ihtimalin o kadar artar.

Kainatın matemetiğidir.

Bir koyar, bir alır insan.

Bilmeden kendi hesabını dürer diyor DOST…

Hiçbir konuda emin olma diyor DOST…

Kendini ayrıcalıklı sayma diyor DOST.

Konumuna ya da mevkine, ismine veya şöhretine güvenme diyor DOST.

Şu hayatta tüm zahiri kisveler sabun köpüğünden ibarettir.

Gunaydin :-))))

Gunaydin :-))))

Bir tebessümle başlıyor güzellikler.

Gözlerini kapat hayatın seslerini dinle.

Yeni bir gün, her yeni gün seninle birlikte var.

Hisset tüm güzellikleri

Yaşa hayatı istediğin gibi

Gül gülebildiğin kadar

Unutma ki hayat gülümseme ile güzel..

Yüzünüz daima gülsün GÜLÜŞLERİNİZ GÖZLERİNİZE IŞIK OLSUN.

Mutlu olun, sağlıklı olun, sevgiyle kalın

Günaydın, günaydın herkese…

ADAÇAYI, MİDE VE BAĞIRSAKLARI RAHATLATIR. KARACİĞERİ TEMİZLER. ÜLSER HASTALARINA ÖNERİLİR...

Adaçayı sıkça içildiğinde tüm bedeni güçlendirir, kalp krizi tehlikesini azaltır. Hastalık sonrası güçsüzlük hallerinde başarıyla kullanılabilir. ...

Kanı temizler, karaciğere dosttur. Onu kramplarda, omurilik rahatsızlıklarında, beze hastalıklarında ve organ titrekliklerinde büyük bir başarıyla kullanıyorlar. Yukarda belirtilen hastalıklarda, günde 2 su bardağı çay yudumlanarak içilmelidir.

Adaçayı, hasta karaciğeri de çok olumlu etkiler, onunla ilgili tüm rahatsızlıkları giderir ve gazları yok eder. Kan temizleyici etkisi vardır. Solunum organlarını ve mideyi balgamsı salgılardan temizler, iştah açıcıdır.

Mideyi ve bağırsakları rahatlatır, gazların dışkılanmasını sağlar. Kramp çözücü etkisi sayesinde, ishalde çok rahatlatıcıdır. Böcek sokmalarında, sokulan bölgeye adaçayı yaprağının tozu uygulanır.

Adaçayı, dıştan uygulandığında, yaprağın tozu uygulanır. Bademcik iltihaplarına ve ülsere yardımcı Adaçayı dıştan uygulandığında (Çalkalama ve Gargara), bademcik iltihabı, boğaz hastalıkları, diş iltihaplanmaları, yutak ve ağız boşluğu iltihaplanmalarında veya ülserlerinde özellikle önerilir.

Not: Doktorunuza danışmadan kullanmayınız...

Kuşlar gerçek birer mühendistir... İnanmayan buyursun...

Salak yakalayıp yemişler onu :)

Gece yarısıydı. Arabadaydım. Radyo Maydonoz'da Selim gazete köşelerinden internete yayılmış bir öykü­yü anlatıyordu. Kulak kesildim:

Gece yarısıydı. Arabadaydım. Radyo Maydonoz'da Selim gazete köşelerinden internete yayılmış bir öykü­yü anlatıyordu. Kulak kesildim:

"Bir sonbahar günü Londra'daki doktor muayenehanesinin bekleme odasında otu­ran adam, yaprakların dökülmesini hüzün­lü bir gülümsemeyle seyrediyordu. Biraz sonra muayene odasında doktor, teşhisi açıkladı kendisine:

'- Bay Winkelman, beyninizde bir ur var. Hemen ameliyat olmalısınız.'

Yüz hatları gerildi Winkelman'ın:

'- İngiltere'de bu ameliyatı yapabi­lecek doktor var mı' diye sordu.

'- Amerika'da yaşadığınıza göre orada olmanızı öneririm' dedi doktor; 'Zaten sizi ameliyat edebilecek tek operatör olan Charles Wronkow da orada yaşıyor.

Winkelman teşekkür edip ayrıldı. Ote­le giderken derin derin düşünüyor ve yere dökülen yaprakları ayaklarıyla yavaşça iti­yordu.

Birkaç gün sonra gazeteler tanınmış Amerikalı operatör Charles Wronkow'un İngiltere'de tatilini geçirirken intihar ettiği haberini verdiler.

Polis, böyle tanınmış bir doktorun ne­den Wilkelman adı altında, Londra'nın yoksul bir mahallesindeki otelde kaldığını merak ediyordu."

 

* * *


 

Bu öyküyü dinlediğim gecenin sabahın­da gazeteler Reve Favaloro'nun intihar haberini duyurmuşlardı.

Favaloro, 1967'de bulduğu by-pass yöntemiyle kalp ameliyatlarında bir çığır açan ve milyonlarca hastayı kurtaran Ar­jantinli cerrahtı. Buenos Aires'teki muhte­şem villasında kalbine sıktığı tek kurşunla son vermişti hayatına...

Milyonların kalbine giden kanalları açan bir insanın, kendi yüreğindeki tıkanmaya deva bulamaması ve sonunda onu kurşun­layarak susturması ne trajik bir final!..

Bütün bir salonu gülmekten kırıp geçir­dikten sonra çekildiği makyaj odasında ses­sizce ağlayan bir palyaço gibi... Çevremize yaydığımız ışıktan biz nasiplenemeyiz çoğu zaman... insanın sözü geçmez, gücü yetmez ba­zen kendine...

En güzel aşk filmlerinde oynayan kadın, alabildiğine mutsuzdur bakarsanız...

Diline doladığı herkesin iç dünyasını ka­lemiyle didikleyen yazar, kendi içindeki keş­mekeşi tariften acizdir.

Cemaate iman telkin ederken içten içe Tanrı'yı sorgulamaya başlamış bir din ada­mı kadar çaresiz, kıvranır insan...

Yalnızlık korkusunu bastırmak için ömrü boyunca sayısız kadına tutulmuş bir Kazanova'nın sonunda anavatanı yalnızlığa dönmesi,

...ya da cehennemi bir cephede gün bo­yu askerlerine cesaret aşılayan kumandanın gece karargahta korkudan titremesi gibi,

...en yakından tanıdığı zaafı, en güven­diği yanına yakıştıramaz insan:

...ve kendini en bildiği yerinden vurur: Kalpse kalp; beyinse beyin...

...bir kurşunla durur.

 

* * *


 

Çünkü en beteridir kendisiyle savaşan­ların, kendine yenilmesi...

İnanmadan din adamı olarak kalamaz­sınız; sevmeden aşık rolü oynayamaz, cesa­retsiz savaşamazsınız; beyninizde bir urla beyinlere deva, kalbinizde kanayan bir ya­rayla kalplere şifa taşıyamazsınız.

Bu kuşatmayı yarmak için o "zaaf”ları­nızı yok etmek zorundasınızdır; çoğu kez kendinizden vazgeçmek pahasına...

insan, kendine rağmen gider o zaman...gençliğinde nice cana kıydığı kılıcının üzerine karnıyla yatıveren yaşlı bir Samuray savaşçısı ya da intihar için artık hükmedemediği tanıdık bir mikrofonu seçen Zeki Müren gibi, ölümü beklemeden onun kol­larına koşar.

Bazen uluorta, bazen yapayalnız,

...uçsuz bucaksız bir boşluğa akar...

Malum; "uzun süre uçuruma bakar­san, uçurum da senin içine bakar."

Can Dündar