11 Kasım 2012

İçki İçmiyor Masrafsız Kız!..

Fotoğraf: İçki içmiyo, masrafsız kız dedik ama...

NASREDDİN HOCA’DAN ...

Fotoğraf: NASREDDİN HOCA’DAN Nasreddin Hoca bir gün tarlada çalışırken yolun kenarından geçen bir yabancı ona seslenmiş ve o civardaki bir köye kaç saatte gidebileceğini sormuş. Hoca duymazlıktan gelmiş. Adamcağız aynı soruyu bir kere daha tekrarlamış ve gene de cevap alamayınca boynunu bükmüş ve yoluna devam etmiş. Epey bir yol gittikten sonra Hoca arkasından seslenmiş ve adamı yanına çağırmış. Oğul, demiş, tam 3 saatte oraya varırsın! Adam, yahu demiş, mademki bunu biliyordun. Ne diye beni yordun da önceden söylemedin? Hocanın cevabı ise, Ben senin nasıl yürüdüğünü görmeden oraya kaç saatte varacağını nereden bilebilirim ki!Alıntı...

Nasreddin Hoca bir gün tarlada çalışırken yolun kenarından geçen bir yabancı ona seslenmiş ve o civardaki bir köye kaç saatte gidebileceğini sormuş. ...
Hoca duymazlıktan gelmiş. Adamcağız aynı soruyu bir kere daha tekrarlamış ve gene de cevap alamayınca boynunu bükmüş ve yoluna devam etmiş.


Epey bir yol gittikten sonra Hoca arkasından seslenmiş ve adamı yanına çağırmış. Oğul, demiş, tam 3 saatte oraya varırsın! Adam, yahu demiş, mademki bunu biliyordun. Ne diye beni yordun da önceden söylemedin?


Hocanın cevabı ise, Ben senin nasıl yürüdüğünü görmeden oraya kaç saatte varacağını nereden bilebilirim ki!

Hepimiz ilk ve en önce kendi zihinlerimizin tutsağı değil miyiz?

Fotoğraf: Hepimiz ilk ve en önce kendi zihinlerimizin tutsağı değil miyiz?Hepimiz ilk ve en önce kendi zihinlerimizin tutsağı değil miyiz?

Oğlum Ben Saçlar Gür Çıksın Diye Kazıttım...

Merhaba, Bunu Okuyan Kişi Bugün Başına Öyle Güzel Bir Şey Gelsin Ki, Birden Kahkaha At,Mutluluktan Ağla İstiyorum...Seviliyorsun...

Kaliteli İnsan, Ona Gösterilen Güler Yüz ve Samimiyetten Cesaret Bulup, Haddini Aşmayandır!..

Su Gibi Yararlı OL!

Yaşamak Güzel Şey Doğrusu...

Bak oğul, Deh deyince gidiyorsa at, Bir bardak su veriyorsa avrat, Bir de hayırlı çıkmışsa evlat, Düğün senin evinde, Gir oyna çık oyna...

Bir de hayırlı çıkmışsa evlat,

Düğüne gitmeye ne gerek var

Düğün senin evinde,

Gir oyna çık oyna...

Ancak!..

Deh deyince gitmiyorsa at,

Bir bardak su vermiyorsa avrat,

Bir de hayırsız çıkmışsa evlat

Cenazeye gitmeye ne gerek var

Cenaze senin evinde

Gir ağlaaa çık ağlaaa...

Egonuzu kontrol edemediğiniz sürece, o sizi kontrol etmeye devam edecek...

Doğaüstü Yetenekler Ya Başa Belaysa ?



Geçenlerde büyük yeğenim ve arkadaşlarıyla buluştuk ve kısa film çekmeye karar verdik. Filmin konusu; doğaüstü yetenekleri olan bir çetenin maceraları üzerine olacağından herkes kendine bir yetenek seçmeye başladı. Uçmak, görünmezlik, medyumluk, şifacılık, olduğun yerden konuşmaları duymak, bilgisayar şifrelerini çözebilmek, ışınlanabilmek, nesneleri hareket ettirebilmek derken yetenekleri kapıştık durduk. Sonrada oluşturulan senaryoya göre oynadık ve çok güldük çok eğlendik.

Film çekim işi bitip eve dönünce; gerçekten bu yeteneklere sahip olsaydık, hayatımız nasıl olurdu diye kurgulamaya başladım. Çok kızdığım birinin kafasına bol bol kitap atabilirdim, onu yerden yere vurabilirdim, öldürebilirdim, bütün konuşmalarını dinleyip aleyhinde kullanabilirdim, bilgisayarını kilitleyebilirdim yani anlayacağınız hayatını cehenneme çevirebilirdim…

Ne ?.. Hayatını cehenneme mi çevirirdim; niye beni kızdırdığı için mi ?.. İşte o an kendimden çok korktum. Yani ben bu kızma olayından ders alacağıma, karşımdakini ve kendimi bağışlamaya çalışacağıma, kendimi geliştireceğime, bana bahşedilen bu yetenekleri karşımdaki insana zarar vermek için mi kullanacaktım. İşte o an, Allah’a, bana doğaüstü yetenek vermediği için şükredesim geldi. Yani düşünsenize vermiş olsa alim Allah insanlara neler yapabilecek kapasitem varmış…

Özellikle ‘’Hereos’’ dizisinden sonra, arkadaşlarla da, hangi yetenekleri isterdin konuşmasını çokça yapmışızdır ama bu yeteneğe sahip olsak, bize faydası ne olur, topluma faydası ne olur, ya da topluma faydalı olmak için neler yapmalıyız diye hiç konuşmadığımızı farkettim. Anladım ki hayalde bile o yeteneğe sahip olmanın verdiği ego tatmini, üstünlük duygusu bize yetmiş. Neee üstünlük duygusu mu? Allah’ım Allah’ım, bu yetenekler iyi mi kötü mü bilemedim şimdi? Üstünlük duygusu mu? Bu da nerden çıktı şimdi? Hani hepimiz birdik, eşittik, kardeştik, hepimizin gözyaşı aynıydı, şimdi bu üstünlük duygusu gelip her şeyi param parça etti. Eyvah ki ne eyvah. Bu yetenekle gelişeceğimiz yerde geri geri gitmeye başladık sanki.

Birden şu sorular geldi aklıma; yetenekler tekamül açısından gelişmiş insanlara mı verilir? yoksa o verilen yetenekle ne yaptığın mı tekamül seviyeni etkiler? Bence ikincisi… Düşün ki şifacısın ve kızdığın, kırgın olduğun insanları yere yatırıp enerjinle öldürebilir misin diye düşünmeye başlamışsın? Eyvah ki ne eyvah? Bin defa tövbe edip şifacılığı bırak sanki daha iyi…

Kişisel gelişim işleriyle ilgilenmeye başladığımdan beri,- itiraf ediyorum ki -zaman zaman kafamdan şu yeteneğim olsun, bu yeteneğim olsun diye geçirdiğim çok olmuştur. Ama o yeteneğin verdiği sorumluluk, ve nasıl kullanmam gerektiği hakkında ilk defa kafa yormaya başladım. Ne tehlikeli bir durum.

Şimdilerde anlıyorum ki, esas yetenek sağlıklı kalmayı başarabilmek. Neden mi? Çünkü negatif düşüncelerimiz ( kızgınlıklarımız, nefretimiz, öfkemiz, takıntılarımız, unutamadıklarımız) bizi hasta ediyor zaten. Biz eğer kendimizi ve başkalarını bağışlayabilirsek, her yaşadığımız olaya bir öğreti olarak bakabilirsek, kızdığımız insanlara aslında niye kızdığımızı anlayıp hatalarımızı düzeltebilirsek, hem tekamül yolunda ilerlemiş oluruz, hem de turp gibi sağlıklı insanlar oluruz.

Kulağımız az duyuyorsa; duymak istemediklerimiz, gözlerimiz yaşarıyorsa; öfkelerimiz ve görmek istemediklerimiz, bacağımız ağrıyorsa; ilerleme korkumuz, bağırsaklarımız problemliyse; takıntılarımız üzerinde çalışmalıyız demektir. Yani organlarımızın rahatsızlıklarını inceleyip düşüncelerimizi düzeltebilirsek; işte o zaman ‘’yeteneğimiz’’ bana göre tavan yapmış demektir.

Sağlıcakla,

 

 

 

 

Dünyanın En İlginç Plajı...Günün Fotosu...11/11/2012



Meksika açıklarında küçük bir ada topluluğu olan Marieta Adaları'nda bulunan bu gizli kumsal, görenleri büyülüyor.

Hükümet tarafından koruma altına alınan bu adalarda yerleşim yasak... Dolayısıyla çok zengin bir ekosisteme sahip olan bölgede yüzerken balina görmek de mümkün

 

http://fwmail.net/manzara/dunyanin-en-ilginc-plaji/

Burçların romantik sırları

Koç
Şayet romantizmi ihmal edecek olursanız, önce büyük bir düş kırıklığına uğrayacak, sonra da öfkelenecektir, daha sonra da ideal aşkını aramaya gidecektir.
Çünkü Koç, idealist olduğu kadar egoisttir de… Balıklama daldığı aşkın içinden aynı şekilde çıkacaktır. Yoksa hatalarını düşünmeye başlar. Ve sakın böyle bir şey yapacağını beklemeyin.
Hatalarını kabul etmek yerine ölmeyi tercih edebilir. Ya da içindeki aşkı öldürmeyi… Aşkının parçalanmaya başladığını anladığı zaman bunu kurtarmak için elinden geleni yapacağını da bilmelisiniz. Fakat bütün uğraşlarına rağmen toparlayamıyorsa daha fazla uğraşmayacaktır…

Boğa
Boğa aşka ve karşı cinse büyük ilgi duyar ama onun oyunları içinde herhangi bir zevkin peşine saldırganca düşmek yoktur. O insanları cezp etmeyi tercih eder. Yine değişim tehlikesi yaşarlar bazen..
Ayrılık, iş seyahatleri, askerlik gibi mecburi durumlardan kaynaklanıyorsa ondaki büyük değişimlere hazırlıklı olun. Bu en hassas en şüpheci oldukları dönem olarak bilinir ve pek çok ilişki öncesinde ya da sonrasında bitme tehlikesi ile karşı karşıya kalabilir.
Bu süreçte bambaşka yönlerini göstermesine hazırlıklı olun. Önceki hayatından uzaklaşma ya da eski günlerini unutma gibi sorunlar doğurabilir…

İkizler
Bir İkizler ayaklarınızı yerden havalandırıp gökyüzünün bulutları arasında dolaştırabilir. Kendinizi dünyayı ve her şeyi bir anda unutabilirsiniz. Fakat bu anın ne kadar süreceğini ne siz bilebilirsiniz ne de karşınızdaki İkizler…
Eğer onunla ilk kez o büyüleyici çift kişiliğini oynadığı bir sosyal faaliyette tanıştınızsa hiç şansınız yok demektir. Onun şimdiye kadar karşılaştığınız en heyecan verici en zeki en ilginç kişi olduğuna inanacaksınız.
Ona ne kadar çok dokunarak sarılırsanız vücudunuz o kadar çok “bağımlılık hormonu” salgılar. Aşkın uzun süreli olmasını da bu hormon sağlıyor. Dünyada başka hiç kimsenin yapamayacağı biçimde yüzlerce değişik şekilde “seni seviyorum” diyebilir. İkizler şapkasını nereye asarsa orası evidir. Uzun bir yalnızlık döneminde de acı gözyaşları dökebilir…

Yengeç
Sen benim gözümde en büyüksün! Aşık insan sevdiğini öyle olmadığı halde herkesten üstün görür. Yengeç kadınları ve erkekleri, asırlarca olduklarından büyük gösteren aynayı ellerinde tutmanın lezzetli ve büyülü gücü sayesinde arzu objesi haline geldiler. İşte fiziksel görünümünü hiç beğenmesek de bizi iyi hissettiren kendimize güvenimizi yerine getiren insanlara aşık olmamızın nedeni bu kadar basit.
Aşık Yengeç insanı, sevdiğini öyle olmasa bile herkesten üstün görür.
Dürüst olun: Doğruları söyleyip söylememe çelişkisine düşmeyin. Doğruları ilişkinizi zedelemeyecek biçimde söylemeye dikkat ederseniz mutlu olursunuz…

Aslan
Aslanın aşk ateşi yakıcıdır… Aniden alevlenen bir ihtirasa sahiptirler. Sevdiği kadının kokusu etkiler onları.. Aslan burçları çok şüpheci olurlar. Şüphe sizi birbirinizden uzaklaştırır! Uzaktaysanız karşınıza çıkacak ilk ve en büyük engel şüphedir.
Şüphe meselesi sevgilinizle aranızda zorlu yokuşlar ve karanlık geçitler yaratır. Bu o kadar tehlikeli bir zemindir ki bir kere sallandı mı yol boyu size gel-git’ler yaşatır.
En iyisi ayağınızı yere sağlam basmak ve her adımı kontrol altında tutmaya çalışmak... Âşık olduğunuz insan “sorumsuz” değil yüreği yaralıdır… Eğer aklınızı ona taktınızsa bu sizi ağlatmaya yeter…

Başak
Başakların aşkının en büyük sırrı hedef kişinin yanından hep ona doyamamış olarak ayrılmak. Bir sonraki buluşmaya kadar aşkınızın öznesini düşünür. Sonuç: farkında olmadan bağımlı olmanız.
Aslında Başaklar çocukluğun ilk yıllarından başlayarak aşk konusuyla çok derinden ilgileneceklerdir. Aşkta fazlalıktan çok kalite ararlar. Her kategoride kaliteye oldukça önem verdiklerinden gerçek aşk ilişkileri çok azdır ve bunlar bazen de talihsizlikle veya herhangi bir şekilde üzüntüyle sonuçlanır.
Başakların hepsi değilse de çoğu başka burçlara göre çok daha kolaylıkla bekâr yaşayabilirler. Ancak o her ne kadar çelik ve buz karışımı gibi görünürse de uygun sıcaklığı bulunca zevkten eriyebilir…

Terazi
Aşkınızı koruyun. Bunu yapmanızın nedeni: Teraziler son derece sahiplenen kişiler olmalarına karşın öyle delice ateşli bir kıskançlık göstermeyeceklerdir. Bu size önemsiz ince bir çizgi gibi gelir ama önemlidir. Son derece sadıktır ve aile bağlarını koparmayı hiç istemezler.
Ancak hoşgörüleri kötüye kullanılıp da sonunda bıçak kemiğe dayanınca boşanmak için mahkemeye başvurmakta bir an tereddüt etmezler. Evlilik bir kez bitmişse bitmiş demektir.
Bir kez kararını veren Teraziler yoluna devam eder.
Artık gözyaşları dökmeniz yalvarıp yakarmanız boşunadır, kararından dönmez. Sözlerinizi tutun. Bol zamanı ona ayırın. Aksi halde yalnız kalmanız kaçınılmaz…

Akrep
Tek kelimeyle yenilmek yılmak nedir bilmezler. Her şeyden önce en çok kendine âşık olan bir varlık. O buz gibi sessizliğin arkasında sürekli olarak fıkır fıkır kaynayan kocaman bir kap vardır.
Şansınız varsa kapağını ömür boyu sımsıkı kapalı tutar ama derin bir yara onu korkunç bir patlamayla havaya uçurabilir. Eğer tehlike çizgisi içinde değilseniz seyretmek bayağı heyecan verici olabilir. Kendi yasasını uygular ve başkalarının kendisi için ne düşündüğüyle zerre kadar ilgilenmez.
Anlaşılmaz estetik bir nedenle her türlü konfordan uzak çıplak bir odada zor bir hayat yaşayan Akrepler de vardır ama bu burcun gerçek yapısı duygusaldır dışarıdan buz gibi görünmesine karşın aşk için yanacaktır. Bana ‘Sen’ yetersin..

Yay
Yay hem kalbiyle hem de kafasıyla düşünür. Bazen aşkta akılsızca cesur davranacaktır. Sendeleyip düşecek sonra kalkıp tekrar deneyecektir. Ama hemen hemen her şey için onu affedeceksiniz çünkü çok büyük bir armağanla kalbinizi serbest bırakacaktır; dürüst ve gerçek bir aşk.
Yay erkeği ve kadını ısrarla zekâ arar. Kıskanç olmayın. Kuşkucu olmayın. Onu sorguya çekmeyin ağlayıp sızlayıp dırdır ederek bırakıp gitmekle korkutmaya çalışmayın..
Eğer yaşamı onunla aynı espri içinde alırsanız ve insanları oldukları gibi kabul ederseniz birlikte uçurtma uçurmak çok eğlenceli olabilir.. Talihli olduğu için Yaylar doğal olarak iyimserdirler…

Oğlak
Oğlaklar sırlarla dolu biri ve çözülmeye hazır bir bulmaca gibi ilgi çekerler. Baştan çıkartmak yetmez fethetmeyi bilmek gerekir.
Çevresinde kendi ördüğü tuğladan bir duvar vardır. Utangaç ama güçlü ve çetindir. Hoştur ama müthiş ihtiraslıdır, yalnız olmayı tercih eder gibidir. Ama değil gerçekte yalnızlığı sevmez. Gizliden gizliye Oğlak çok beğenilme özlemi çeker. Eğer bu kitabı kitabına bakarak değerlendirmeye eğiliminiz varsa burçlar size son derece faydalı olabilir.
Oğlak, aşkınızın baharında belki de sizi kaptığı gibi Paris’e kaçırmayacaktır. Ama kırk elli yıl süren evlilikle sonuçlanan aşk ona göredir. Diğer burçların çoğuna göre sadakat yönünden en kuvvetli burç oğlaktır…

Kova
Onun yüreğini ısıtın. “Sen benimsin” i aktaracak bir bakış gönülden bir gülümseme geçmişi ve geleceği düşünmeden “seninle olduğum için mutluyum” diyebildiğimiz sıcacık bir an ilişkinize dokunacak sihirli değnek olabilir.
Eğer çok az görüşebiliyorsanız insanoğlunun nankör hafızası onu gerçek bir yabancıya dönüştürebilir.
Önceki günlerinizle ilgili bir sürpriz hazırlamak işe yarayabilir. Örneğin ilk gününüzden itibaren varsa size almış olduğu hediyeleri yan yana dizip fotoğrafını çekmek eski mesajlarınızı saklamak ve bunları tekrar göndermek külleri yeniden alevlendirebilir….

Balık
Balıkların bazen “hiç belli etmese de” duygusal açıdan sınırsız bir güvene ve sadakate ihtiyacı vardır. Fakat bunu hiçbir zaman ortaya dökmeyecek ve lafını etmeyecektir. Ayrıca sizi kıskandığını da söylemeyecektir. (Hem de deliler gibi kıskansa bile.)
Tabii benzer davranışı karşıdan da bekleyecektir. Yine aslı olmayan yakınmalar ve imalardan tamamen uzak durmalısınız.
Balıklar öylesine hassas duygusal ve kırılgan olabilirler ki durmadan kusur bularak hayatlarını bezdiren birine deliler gibi âşık olsa bile, bu duruma fazla katlanamayacak ve bir gün yürüyüşe gidiyorum diye evden çıkıp bir daha hiç görünmeyecektir. Aşırı olan yönlerinizi kontrol altına almayı başarabilirseniz aşk hayatınız mükemmele yakın seviyelere ulaşabilir…

Burçların romantik sırları

Şaka Maka Bütün Evi Bana Temizletti...

Doğum tarihine göre taşların etkileri



Uzmanlar doğada bulunan taşların insanlar üzerinde farklı etkileri olduğunu söylüyor. Astrolojistler ise bu taşların doğum günlerine göre değer bulduğunu ve kişilere özel  olduğunu belirtiyor.

Ocak: Lal Taşı: Arkadaşlık, sadakat ve samimiyet getirir.

Şubat: Ametist: Zihne huzur verir, dengeyi sağlar.
Mart: Akuamarin: Gençlik ve umut getirir.

Nisan: Elmas (Pırlanta): Beden ve ruh sağlıklarını kuvvetlendirir, masumiyetlerini korur.
Mayıs: Zümrüt: Bereket ve neşe getirir.

Haziran: İnci: Alçak gönüllük getirir.
Temmuz: Yakut: Zenginlik ve aşk getirir.

Ağustos: Peridot: Depresyondan arındırır. İlaçların etkisini arttırır ve hitabeti geliştirir.
Eylül: Safir: Zihinlerini rahatlatır ve temizler.

Ekim: Opal: Sadakat ve güven temin eder. Gözlere iyi gelir.
Kasım: Sitrin: Bedeni rahatlatır ve toksinlerden arındırır.

Aralık: Mavi Topaz: Aşkın ve sadakatin bir sembolüdür.

http://www.kadinvekadin.net/dogum-tarihine-gore-taslarin-etkileri-2012-09-26.html

Geçmişi Geride Bırakmak...

 Fotoğraf: Geçmişi Geride BırakmakLisedeki bir öğretmen laboratuvara bir şişe süt ile gelir. Masasının tam köşesine herkesin görebileceği yere koyar, öğrenciler süte bakıp dersle ne tür bir ilgisi olabi­leceğini merak eder. Birden bire öğretmen eliyle hızla ite­rek, süt dolu şişeyi lavobaya düşürüp şişeyi parçalar ve arkasından bağırır; 'Dökülen sütün arkasından ağlama­yın!'.Bütün öğrencileri, geriye kala...nları görmeleri için lavobaya baktırır ve şunları söyler; 'iyi bakın, çünkü bu dersi hayatınızın sonuna kadar hatırlamanızı istiyorum. O süt gitti. Lavabodan aşağı gittiğini görüyorsunuz. Dünya­daki hiçbir yaygara ve telaş bir damlasını bile geri getir­meyecek. Biraz dikkat edilseydi kurtarılabilirdi. Ama artık çok geç. Yapabileceğimiz tek şey unutup, bir sonraki de­neye geçmekti.Üzülmek, yarının sıkıntısından bir şey eksilt­mez, sadece bugünün gücünü tüketir.Ne kadar adil olmasa da, kızgın da olsan, pişman da olsan, utanıyor da olsan, olumsuzluklar seni alt etmek istese de, birlikte olduğun kişi seni terk edip gitse de, ha­yatına devam etmelisin. Bir şeyi kaybettiğin zaman elbet­te kendini kötü hissedeceksin, canın yanacak, işini kay­bettiğinde ya da birlikteliğin sona erdiğinde üzüleceksin, dünyan kararacak ve kendini umutsuz hissettiğin anlar olacak. Ama bir noktadan sonra hayatına devam etmeye karar vermelisin. Kendine acımayı bırakmalısın.İyi şeylerin seni beklediğine inanmalısın. Olumsuz duyguların seni olduğun yerde tutmasına izin verme. Ha­yat bir kapıyı, başka ve daha büyük bir kapıyı açmadan kapatmaz. Sürekli olarak, 'neler yapabilirdim, hangi okula girebilirdim, şöyle olsaydı, ilişkim devam ediyor olsaydı, şu yatırımı yapabilseydim, bu kadar zaman kaybetmeseydim.' diyerek vazgeçme. Dünün üzüntülerinin yarının umutlarını yok etmesine izin verme.Dün gitti, yarın gelmeyebilir. Geçmişin gitmesine izin verirsen, bugünü beklentiyle yaşarsan, karşına çok farklı yollar çıkacak. Ama bunları karşılaman için devam etmen gerekiyor. Bugünü yaşaman gerekiyor. Birkaç ha­yal kırıklığının geleceğini mahvetmesine izin verme.Feci baş ağrılarına ve acılara sebebiyet veren yan­lış seçimler yapmış olabilirsiniz. Belki her şeyi berbat etti­ğinizi, hayatınızı onarılmaz bir şekilde harap ettiğinizi dü­şünüyorsunuz. İflas eden bir işten veya başarısız bir iliş­kiden dolayı kalbiniz kırılmış olabilir.Yıllar boyu o acıyı beraberinizde taşımayın. Red­dedilmenin içinizi kemirmesine, geleceğinizi zehirlemesi­ne izin vermeyin. Tam bulunduğunuz yerden başlayın. Değiştiremeyeceklerinize değil, değiştirebileceklerinize odaklanın.Biten bir şey için fazla bir şey yapamazsınız, ancak geride kalanlar için yapabileceğiniz çok şey vardır.Hepimiz hata yapmaya devam edeceğiz. Hepimiz insanız, hiçbirimiz mükemmel değiliz. Kendimizi affetmeyi öğrenmeliyiz. Her şeyi düzeltemeyiz. Telafi edilemeyecek bir şeyi telafi etmeye çalışmayın. Silkinip kendinize gelin ve yolunuza devam edin.Geçmişte tutsak olarak yaşamayın. Hataları, piş­manlıkları, hayal kırıklıkları ve yanlış seçimleri sırtınızda taşımayın. Evet, biliyorum, öyle olacağını bilseydin o yatı­rımı yapmazdın. Biraz daha araştırmış olsaydın, öyle bir işe girişmezdin ya da o fırsatı kaçırmazdın. Belki de bir yıl önce dolandırıldın ve paranı alamadın. Geçmiş ders al­mak için vardır, bugünümüzü zehir etmesi, karamsarlığa itmesi için değil.Yerinde duran hayat değil, bizleriz.Bırak geçmiş geçmişte kalsın. Geçmişe sıkı sıkıya sarılırsan, zenginliğin hayatına girmesine izin vermeye­ceksin.Belki de ilişkinize her şeyinizi verdiniz, fedakârlık yaptınız, zamanınızı verdiniz, paranızı verdiniz, kendinizi adadınız, ama yürümedi ve onca zamanı boş yere har­cadığınızı hissediyorsunuz. Bunun daha fazla hayatınızı alt üst etmesine izin vermeyin. Yaşamınıza devam edin. Hayatın sizin için başka bir planı var. O yeni başlangıca doğru gitmelisiniz. Hayatın nokta koyduğu yere soru işa­reti koymayın.Birçoğumuz yanımızda kocaman bir bavul taşıyo­ruz. Çok ağırdır o bavul. O bavul geçmişin kötü deneyim­lerini sakladığımız bavuldur. İlerlemek için çok çaba sarf etsek bile çok az mesafe kat edebiliyoruz. Birkaç adım attıktan sonra da durup bavulu açıp içinde nelerin oldu­ğunu tekrar gözden geçiriyoruz. O acıları, o hayal kırıklık­ları tekrar yaşıyoruzdur. Bazılarımız bu şekilde günlerimi­zi, bazılarımız haftalarımızı, bazılarımızsa yıllarımızı kaybettik. Sonra bavulu tekrar kapatıp ilerlemeye çalışıyor ve çok geçmeden tekrar durup bavulu açıp zaman kaybedi­yoruz.Bazen işlerin neden yürümemiş olduğunu anlaya­mıyoruz. Anlamasak da güvenmemiz gerekir. Hayat ge­reğini yapacak, girmeniz gereken yol karşınıza çıkacak. Devam ederseniz, bu yolu bulabilirsiniz. Belki de planını­za fazlasıyla zaman, enerji ve para harcadınız ve kapının size kapandığını görüyorsunuz. Bunu geride bırakıp, sizin için daha iyi bir planın olduğuna güvenerek devam etme­lisiniz. O anı, o günü en iyi şekilde değerlendirmelisiniz.Her yeni gün yeni bir başlangıçtır. Her sabah yap­mamız gereken o bavulu geride bırakmak, dünün hayal kırıklıklarını geride bırakmak. Bunu yapabilmenin en etkili yolu onlardan dersler çıkartıp gelecek için kendinize yeni hedefler belirlemektir. O bavulu belki bir anda elinizden bırakamayabilirsiniz. O zaman en azından içindeki ağır­lıkların bazılarıyla vedalaşabilirsiniz.Siz hangi ağırlıklarla vedalaşacaksınız?Karar verdiğinizde isterseniz size rehberlik edebilirim..?Sevgi ve şükranlarımla,   Neşe Yıldız Özdemir

 Lisedeki bir öğretmen laboratuvara bir şişe süt ile gelir. Masasının tam köşesine herkesin görebileceği yere koyar, öğrenciler süte bakıp dersle ne tür bir ilgisi olabi­leceğini merak eder. Birden bire öğretmen eliyle hızla ite­rek, süt dolu şişeyi lavobaya düşürüp şişeyi parçalar ve arkasından bağırır; 'Dökülen sütün arkasından ağlama­yın!'. Bütün öğrencileri, geriye kala...nları görmeleri için lavobaya baktırır ve şunları söyler; 'iyi bakın, çünkü bu dersi hayatınızın sonuna kadar hatırlamanızı istiyorum. O süt gitti. Lavabodan aşağı gittiğini görüyorsunuz. Dünya­daki hiçbir yaygara ve telaş bir damlasını bile geri getir­meyecek. Biraz dikkat edilseydi kurtarılabilirdi. Ama artık çok geç. Yapabileceğimiz tek şey unutup, bir sonraki de­neye geçmekti. Üzülmek, yarının sıkıntısından bir şey eksilt­mez, sadece bugünün gücünü tüketir. Ne kadar adil olmasa da, kızgın da olsan, pişman da olsan, utanıyor da olsan, olumsuzluklar seni alt etmek istese de, birlikte olduğun kişi seni terk edip gitse de, ha­yatına devam etmelisin. Bir şeyi kaybettiğin zaman elbet­te kendini kötü hissedeceksin, canın yanacak, işini kay­bettiğinde ya da birlikteliğin sona erdiğinde üzüleceksin, dünyan kararacak ve kendini umutsuz hissettiğin anlar olacak. Ama bir noktadan sonra hayatına devam etmeye karar vermelisin. Kendine acımayı bırakmalısın.


İyi şeylerin seni beklediğine inanmalısın. Olumsuz duyguların seni olduğun yerde tutmasına izin verme. Ha­yat bir kapıyı, başka ve daha büyük bir kapıyı açmadan kapatmaz. Sürekli olarak, 'neler yapabilirdim, hangi okula girebilirdim, şöyle olsaydı, ilişkim devam ediyor olsaydı, şu yatırımı yapabilseydim, bu kadar zaman kaybetmeseydim.' diyerek vazgeçme. Dünün üzüntülerinin yarının umutlarını yok etmesine izin verme. Dün gitti, yarın gelmeyebilir. Geçmişin gitmesine izin verirsen, bugünü beklentiyle yaşarsan, karşına çok farklı yollar çıkacak. Ama bunları karşılaman için devam etmen gerekiyor. Bugünü yaşaman gerekiyor. Birkaç ha­yal kırıklığının geleceğini mahvetmesine izin verme. Feci baş ağrılarına ve acılara sebebiyet veren yan­lış seçimler yapmış olabilirsiniz. Belki her şeyi berbat etti­ğinizi, hayatınızı onarılmaz bir şekilde harap ettiğinizi dü­şünüyorsunuz. İflas eden bir işten veya başarısız bir iliş­kiden dolayı kalbiniz kırılmış olabilir. Yıllar boyu o acıyı beraberinizde taşımayın. Red­dedilmenin içinizi kemirmesine, geleceğinizi zehirlemesi­ne izin vermeyin. Tam bulunduğunuz yerden başlayın.


Değiştiremeyeceklerinize değil, değiştirebileceklerinize odaklanın. Biten bir şey için fazla bir şey yapamazsınız, ancak geride kalanlar için yapabileceğiniz çok şey vardır. Hepimiz hata yapmaya devam edeceğiz. Hepimiz insanız, hiçbirimiz mükemmel değiliz. Kendimizi affetmeyi öğrenmeliyiz. Her şeyi düzeltemeyiz. Telafi edilemeyecek bir şeyi telafi etmeye çalışmayın. Silkinip kendinize gelin ve yolunuza devam edin. Geçmişte tutsak olarak yaşamayın. Hataları, piş­manlıkları, hayal kırıklıkları ve yanlış seçimleri sırtınızda taşımayın. Evet, biliyorum, öyle olacağını bilseydin o yatı­rımı yapmazdın. Biraz daha araştırmış olsaydın, öyle bir işe girişmezdin ya da o fırsatı kaçırmazdın. Belki de bir yıl önce dolandırıldın ve paranı alamadın. Geçmiş ders al­mak için vardır, bugünümüzü zehir etmesi, karamsarlığa itmesi için değil. Yerinde duran hayat değil, bizleriz. Bırak geçmiş geçmişte kalsın. Geçmişe sıkı sıkıya sarılırsan, zenginliğin hayatına girmesine izin vermeye­ceksin. Belki de ilişkinize her şeyinizi verdiniz, fedakârlık yaptınız, zamanınızı verdiniz, paranızı verdiniz, kendinizi adadınız, ama yürümedi ve onca zamanı boş yere har­cadığınızı hissediyorsunuz. Bunun daha fazla hayatınızı alt üst etmesine izin vermeyin. Yaşamınıza devam edin. Hayatın sizin için başka bir planı var. O yeni başlangıca doğru gitmelisiniz. Hayatın nokta koyduğu yere soru işa­reti koymayın.


Birçoğumuz yanımızda kocaman bir bavul taşıyo­ruz. Çok ağırdır o bavul. O bavul geçmişin kötü deneyim­lerini sakladığımız bavuldur. İlerlemek için çok çaba sarf etsek bile çok az mesafe kat edebiliyoruz. Birkaç adım attıktan sonra da durup bavulu açıp içinde nelerin oldu­ğunu tekrar gözden geçiriyoruz. O acıları, o hayal kırıklık­ları tekrar yaşıyoruzdur. Bazılarımız bu şekilde günlerimi­zi, bazılarımız haftalarımızı, bazılarımızsa yıllarımızı kaybettik. Sonra bavulu tekrar kapatıp ilerlemeye çalışıyor ve çok geçmeden tekrar durup bavulu açıp zaman kaybedi­yoruz. Bazen işlerin neden yürümemiş olduğunu anlaya­mıyoruz. Anlamasak da güvenmemiz gerekir. Hayat ge­reğini yapacak, girmeniz gereken yol karşınıza çıkacak. Devam ederseniz, bu yolu bulabilirsiniz. Belki de planını­za fazlasıyla zaman, enerji ve para harcadınız ve kapının size kapandığını görüyorsunuz. Bunu geride bırakıp, sizin için daha iyi bir planın olduğuna güvenerek devam etme­lisiniz. O anı, o günü en iyi şekilde değerlendirmelisiniz.


Her yeni gün yeni bir başlangıçtır. Her sabah yap­mamız gereken o bavulu geride bırakmak, dünün hayal kırıklıklarını geride bırakmak. Bunu yapabilmenin en etkili yolu onlardan dersler çıkartıp gelecek için kendinize yeni hedefler belirlemektir. O bavulu belki bir anda elinizden bırakamayabilirsiniz. O zaman en azından içindeki ağır­lıkların bazılarıyla vedalaşabilirsiniz. Siz hangi ağırlıklarla vedalaşacaksınız? Karar verdiğinizde isterseniz size rehberlik edebilirim..? Sevgi ve şükranlarımla,


Neşe Yıldız Özdemir

Bağışıklı sistemini nasıl güçlü kılabiliriz?

Bağışıklık sistemi hastalıklara karşı  önlem alan en etkili vücut silahımızdır. Bağışıklık sistemi beslenmemize bağlı olarak güçlenir ve hastalıklarla savaşır. Bağışıklık sisteminizin yeterince güçlü olmadığını düşünüyorsanız uzmanların açıklamarından yardım alarak bağışıklık sisteminizi güçlendirebilirsiniz.

bagisiklik sistemi Bağışıklık sistemi nasıl güçlendirilir?

Besinlerden yeteri kadar yararlanın.  Doğal besinlerden vitaminlerden yeterince yararlanın. Vücudunuzu antioksidanlarla kuvvetlendirin. Özellikle C ve E vitaminlerini bolca tüketin. Limon, portakal, brokoli, kivi, greyfurt, biber ve lahanada bol miktarda C vitamini bulunuyor. Bu besinleri mutfağınızdan dolayısıyla midenizden eksik etmeyin.

Meyva suyunu tercih ederseniz, taze sıkılmış olanları seçin. Bu mevsimde sofranızda mutlaka bulunması gereken besinlerden bir diğeri de  süt ve süt ürünlari olmalı. Yoğurt detoks etkisi yarattığı için, bağışıklık sisteminide güçlendiriyor. Yine kefirde içerdiği yararlı bakteriler sayesinde bağışıklığınızı desteklemekte yardımcı oluyor.

Bağışıklık sistemini güçlendiren bir diğeri de çinko.. İstiridye, susam, kırmızı etler, bitter çikolota, yumurta ve baklagillerde bolca mevcut.

Bitki çaylarından da destek almalısınız. Örneğin ekinezya akyuvarların aktivitesini arttırdığı için, nezle ve gribe karşı bünyeyi savunuyor ve bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor.

Ve tabiki omega 3 Balık yağı… Hem bağışıklık siteminizi güçlendirir, hem de viral, bakteriyel, paraziter enfeksiyonlara karşı konakçı defansını zayıflatarak hastalıklardan koruyucudur.Bu tür besinleri tüketemeyen ya da beslenme sorunu yaşayanların mutlaka balık yağı içeren suplement yada şuruplarla desteklenmesi hem güçlü bir bağışıklı sistemi hem de beyin gelişimleri için çok önemlidir

"UBUNTU:BEN BİZ OLDUĞUMUZ İÇİN BEN'İM

Fotoğraf: "UBUNTU:BEN BİZ OLDUĞUMUZ İÇİN BEN'İM"Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir,ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar.Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler;Bu UBUNTU' dur, nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki?Ve UBUNTU' nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için "Ben'im" demekmiş!



"Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir,ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci ...
olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar.Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler;Bu UBUNTU' dur, nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki?Ve UBUNTU' nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için "Ben'im" demekmiş!