23 Kasım 2012

Benimle Uğraşma! Yüksek Yerlerde Tanıdıklarım VAR...

Hangi burç hangi çiçekten hoşlanır?

SÜMBÜL / KOÇ

Koçun zamanı ilkbahardır. Bu dönemde sümbülün çiçekleri ile mutlu olur. Yumuşak pembe, mavi, mor ve beyaz renkler onu büyüler. İlkbahar çiçeklerini genelde kışın evde ve camın önünde yetiştirir. Böylece onlarla haftalarca mutlu olabilir.
LALE / BOĞA

Yaşama sevinci ile dolu olan Boğa, canlı renklere sahip çiçekleri sever. Laleler, bunlar içinde en geniş seçeneğe sahip olanıdır. Farklı tonlarda bulunduğu gibi değişik şekillerde de elde edilebilir. Eğer bir bahçesi yoksa laleler ile dolu bir vazo da yeterli olacaktır.

GÜL / İKİZLER

İkizlerin sembolüdür. Çiçeklerin kraliçesi özellikle İkizleri etkiler. ikizler sadece onun çekiciliğini değil onun nasıl yetiştirileceğini de bilir. Bakımı ve diğer işlerine de hakimdir.

AKDENİZ LALESİ / YENGEÇ

Akdeniz'den gelen anemon güçlü renkleri ile Yengeç'i büyüler. Yengeç'in yaşam tarzında olduğu gibi anemonlar da kendilerine özgüdür. Rahatsız edilmeden küçük gruplar halinde yetişirler, küçük veya taşlı bahçelerde...

ORKİDE / ASLAN

Yükseği seven aslan çiçeklerde de gösterişli olanlarını sever. Orkide bu yüzden favorileri arasındadır. Büyüleyici ve alışılmadık renkler onu fazlasıyla etkiler. Egzotik güzelliği ile bitkiler ailesinin en büyük üyelerinden olup 25.000 den fazla vahşi büyüyen çeşidi vardır.

MARGİT / BAŞAK

Bakımının kolay ve her yere uyması sebebiyle margit Başak için uygun çiçek dostudur. Renkli ve parlak beyazı ile dikkat çeker. Başak'ın balkonda veya bahçedeki tercihi renkli türleridir.

DALYA / TERAZİ

Çok şık olan Terazi barok güzelliğe sahip dalyaları tercih eder. Basit, yarı veya tam dolu dalya çeşitleri değişik renkli ve yapraklıdır. Türleri her geçen yıl artmaktadır.

EŞEK DİKENİ / AKREP

Akrepler hareketi sever ve her boş zamanlarında gezi ve yürüyüşler yapar. Bu sırada dağlarda bulunan dikenlerin güzelliği ilgisini çeker. Centiyane gibi diğer dağ çiçekleri de onu büyüler.

ZAMBAK / YAY

Güzel şekli ve hoş kokusu ile yayı büyüler. İlk tercihi beyaz kral zambağı olsa da kırmızı ateş zambağı alaca renkli Türk zambağı ona mutluluk verir.

AMARİL / OĞLAK

Çalışkan Oğlak uzun boylu amarilleri sever. İlk tercihi kırmızı çiçekli çeşididir. Kendisi gibi ona da özen gösterir ve gelecek yılda da çiçek açmasını sağlar.

KARDELEN / KOVA

Kardelen kıştan sonra ilk olarak açan çiçeklerden biridir ve ilkbaharın gelişini haber verir. Mutlu kova, çimenleri parlak renkleri ile dolduran ve daha şubat ayında etrafa güzel kokular yayan bu çiçeği çok sever.

NERGİS / BALIK

İlkbaharda Balık'ın doğumu ile sarı renkli nergislerin de çiçekleri açar. İlkbahar çiçeği ünvanı ona aittir. Özellikle trompet nergisi parlak sarı rengi ile büyüleyicidir.

…Ve Aysun’dan Son Çırpınışlar; ‘’Feryada Gücüm Yok, Feryatsız Duy Beni…’’



Cep telefonu yanımda uyuma alışkanlığım olduğundan saat 03.00’de zır zır eden telefonuma söverek uyandım. Kim arıyor diye ekrana baktım, ‘’Aysun’’ adını görünce hemen açtım. ‘’Aysun hayırdır’’ diyemeden, o ağlayarak anlatmaya başladı. ‘’Dün akşam saat 17.00 gibi dayanamadım Ahmet’i aradım telefonumu bile açmadı. Saat 19.00 a kadar arar diye bekledim aramadı. Arkasından yüzüm gözüm şişti hastaneye gittim, gene serumlar, gene ilaçlar verildi eve dönünce de seni aradım Anette’’ diyen Aysun’un titreyen sesinden söylediklerini zar zor birleştirdim. ‘’Ben bu adamı bu kadar mı mutsuz etmişim, bana karşı bu kadar mı hırsla dolmasına sebep olmuşum’’ diyen Aysun’u teselli edemiyeceğimi artık çok iyi biliyordum.

‘’İlişkimizde iki tane dönüm noktası oldu Anette’’ diye devam etti, ‘’birincisi benim işten ayrıldığım, yeniden iş aradığım ve eski iş koluma dönemiyeceğimi kesin olarak anladığım bir dönem vardı ve çok bunalıma girmiştim. Artık ne iş yaparım, nasıl para kazanırım diye çok üzülmüştüm ve kendimi dağa taşa vermiştim. O gezintinin sonunda Ahmet artık çalışmayan, sadece sırtını kendine dayayan birini istemez diye ondan ayrılmaya çalışmıştım ama bunları ona itiraf edememiştim. Sonra Ahmet’in -tekrar birleşelim mi- çağrısıyla da ona geri koşmuştum. Eğer ondan böyle bir teklif gelmeseydi de kafayı yerdim zaten diye ekledi Aysun. Sanırım o dönem ondan ayrılmam ve olaya doğru dürüst bir açıklama getirmeme onu çok yaraladı. Halbuki tek sebep iş, gelecek endişesi ve kariyerle ilgili durumlardı. Keşki zamanında ona bunu iyice anlatmış olsaydım diye pişmanlıkla sürdürdü konuşmasını…’’

‘’Peki ikinci dönüm noktası neydi’’ diye sordum. Aysun hemen başladı dökülmeye ‘’şimdi bu adam benim ilk erkeğim, tabi bende bu konularda aslında kapalı yetiştirildim, çok utangaç ve uzak ve istemez görünürdüm ona, bir keresinde de bir arkadaşı onla beraber olmaya devam edersen senle evlenmez, istediğini alıyor neden evlensin ki diye kafamı yedi, bende seni artık çekici bulmuyorum gibi saçmalıklar geveledim sonra da ilişkimiz yavaş yavaş sevgililikten arkadaşlığa dönmeye başladı ve durumu nasıl kurtaracağımı bilemedim. Bazen yanyana uyurduk sabahları keşke birlikte olsak, keşke bana yakınlık gösterse diye dualar ederdim, o göstermeyince de ben kendimi dile getiremez, salona gider gizlice ağlardım. İlişki sanırım böyle böyle, yavaş yavaş onun tarafından monotonlaştı, bir de onu istemediğim gibi bir hisse kapıldı, ama alakası bile yok, ben her zaman onu çok çekici buldum. Daima onu erkeğim olarak gördüm. Bu on sene içinde de başka hiçbir erkeğin eli elime bile değmedi. Görüşmediğimiz, ayrı kaldığımız zamanlar oldu hatta başkalarını beğendiğim zamanlar bile oldu ama Ahmet’i kaybedebilme ihtimalini düşünmek bile kalbime bıçak gibi saplandığından asla başka erkeklerle arkadaşlık boyutunu geçmedim’’ diye ilave etti.

Anladım ki Aysun çok dertli ve içini boşaltmaya ihtiyacı var. Belki anlatırsa, anlatırsa ve anlatırsa, içinde kalmış pişmanlıkları dışarı akıtırsa , -durumu- bu ilişkinin artık bittiğini kabul eder diye onu sonuna kadar dinlemeye kararlıydım.

‘’Birde Anette neye yanıyorum biliyor musun’’ diye ekledi, ‘’son iki senedir bana karşı o sevgisinin, şefkatinin azaldığını hissediyordum, hatta birkaç kere ona sordum da, ama verdiği cevaplardan onun benden böyle uzaklaştığını ve arayışa girdiğini anlamamışım. Ben kendi hayatıma, iş arayışıma, sağlığıma, arkadaşlarımla, ailemle olan sorunlarıma takılıp kalmış. Onu o kadar hep yanımda görmüşüm ki onsuz bir hayatı düşünmemişim bile. Var olan sorunlarımızın da çözüleceğini düşünmüşüm hep.’’

Bana en çok koyansa ‘’Ahmet’in karşıma çıkıp; bak Aysun, benim bu ilişkiyle ilgili böyle böyle böyle sorunlarım var, ve bunlar benim için çok önemli, ya bunlar düzelir ve biz bu ilişkiyi düzeltiriz yada ben artık yokum dememiş olması, karşısına yeni bir kız çıkana kadar ilişkimiz şöyle böyle devam ettirip, kızla beraber olmaya başlayınca da beni mail hızıyla terketmesi…’’Organ Gencebay’ın şarkısı var ya; ‘’Hatasız kul olmaz, Hatamla sev beni, Feryada gücüm yok, Feryatsız duy beni, VE BANA GERİ DÖN’’ işte benim durumum da tam olarak bu…

Artık hastanedekiler ‘’ böyle acile gidip gelmekle olmaz seni bir hafta burada tutmamız lazım diye karşıma çıktılar zaten, o yüzden ziyaretime gelirsen sevinirim’’ diye de ekledi…

O kadar üzülüyordum ki Aysun’un durumuna söyleyecek söz bile bulamiyordum. Aysun bir yandan da devam ediyordu ‘’birde altıncı hissim güçlü diye geçinirdim, burnumun dibinde olanları görememişim, yiyeyim ben bu altıncı hissimi diye söyleniyordu ‘’.Halbuki hareketleri ne kadar barizdi bir bilsen. ‘’Bana karşı bağırmaları,  çağırmaları, her hareketimde suç bulması demek ki bundanmış’’ diye ekledi, ‘’Anette inanamazsın nerdeyse nefes almama bile kızıyordu, meğerse başka kadına yelken açmış benden nasıl kurtulacağını düşünüyormuş, on senede son iki ayda etmediğimiz kadar kavga etmeye başlamıştık bende ne oluyor ne oluyor diye anlamaya çalışıyodum şimdi anladım ne oluyor elinin körü oluyor, ben hastanelerde sürünürken adam başka kadınla beraber oluyor. İşte bu oluyor derken’’ Aysun ne olur sakinleş diye yalvarmaya başladım.’’ Üç – beş aydır tanıdığı kadın için 10 senelik yuvamızı yıktı ya, yazıklar olsun diyorum başka da bir şey demiyorum’’ diye ekledi arkasından. Hızını alamadı devam etti, ‘’son zamanlarda onu hiç evde bulamaz olmuştum, nerdesin diye sorduğumda da; anneme kahve içmeye gittim, anneme yemeğe gittim’’ diye cevaplar verirdi. Bende inanırdım. Meğerse kod adı ‘’annemmiş’’. ‘’Hep o kızla buluşurmuş’’ diye feryat ediyordu artık…

Kafasını dağıtmak için ‘’dur’’ dedim sana bu ayki burç yorumunu okuyayım ,ne yazsa beğenirsiniz!.. ‘’Evrenin hayatınıza getirdiği değişikliklere direnmeyin, unutmayın her bitiş daima daha iyi başlangıçlar içindir’’ dedim bana inanmadı. ‘’Yolla yazıyı’’ dedi, gönderdim ‘’tabi’’ dedi ‘’bitiş için nasıl teselli yapacaklar ki’’ dedi arkasından da  gene dertli  bir şekilde söylenmeye başladı ‘’Ahmet, Ahmet’im, şimdi başkasının Ahmet’i oldun, ben seni çok sevmiştim, her yaptığım hata için özür dilerim, feryada gücüm yok ne olur feryatsız duy beni derken’’, telefonu kapadı ve birkaç gün hastanede kalacağı için eşyalarını hazırlamaya gitti…

Sağlıcakla,

Not: Buradaki olaylar tamamen gerçektir, sadece isimler değiştirilmiştir. Ve herşey Aysun’dan izin alınarak yazılmaktadır…

Yabanmersini tüketmeniz için 8 neden...!!

yaban mersini satılık resimleriAraştırmalara göre yabanmersini birçok meyveden daha fazla antioksidan içeriyor, buda yabanmersini tüketiminin önemini bir kez daha gösteriyor. Yabanmersininin birçok faydası var ama en çok nelere iyi gelmekte bir göz atalım.

1.Kan şekerini düzenler Tip2 diyabet, insulin direnci veya metabolik sendromda düzensiz kan şekeri salgılanır. Elbette bu soruna özgü diyet programı uygulanmalıdır ama araştırmalara göre düzenli yabanmersini tüketenlerde tüketmeyenlere göre daha regüle kan şekeri salgılanmaktadır.

2.İdrar yollarını temizler Çoğu idrar yolu enfeksiyonuna E. Coli olarak bilinen bir bakteri neden olur, idrar yoluna yapıştığından idrarla da atılamamaktadır. Yabanmersini ise doğal antibiyotik özelliği ile idrar yolunu bu bakteriden temizleyebilmektedir.

3.Görme kaybına faydalı Yabanmersini yüksek oranda antosiyanin içermesinden dolayı görme kaybını önleyici özelliğe sahip. Makula dejenerasyonu, katarak, miyop, göz kuruluğu hatta enfeksiyonlara karşı koruyabilmekte.

4.Beyin sağlığını korur A,B,C vitaminleri, antosiyaninler, selenyum, magnezyum, fosfor, bakır, çinko gibi önemli besin öğelerinden zengin olan yaban mersini beyin hücrelerini ve sinirlerini koruyucu özelliğe sahip ayrıca hafızayı güçlendir. Özellikle alzheimer gibi giderek artan bir hastalığa karşı koruyucudur. Çalışmalara göre düzenli yabanmersini tüketen çocukların öğrenme kapasitesi de yükselmektedir. Diyetisyen Özlem Sert Aydın

5.Kalp hastalıklarından korur Lif oranının yüksek ve antioksidanlardan zengin olması nedeniyle özellikle LDL kolesterol seviyesini düşürücü özelliğe sahiptir. Bu nedenle kalp sağlığını korur. Ayrıca düzenli olarak yabanmersini tüketenlerde eNOS enzim seviyesinin de yüksek olduğu belirlenmiştir, eNOS enzimi yine kalp hastalıklarından koruyucu özelliğe sahiptir.

6.Sindirim sistemini düzenler Lif içeriği nedeniyle sindirim sistemini düzenler, kabızlık problemi olanlarda faydalıdır. Ayrıca içeriğindeki bakır ve fruktoz nedeniyle sindirimi hızlandırır.

7.Kanserden korur Pterostilben, ellagic asit gibi kansere karşı koruyucu içeriğiyle ayrıca C vitamininden de zengin olmasıyla özellikle kolon, rahim ve karaciğer kanserine karşı faydalıdır.

8.Doğal antidepresandır Enerji metabolizmasını düzenleyici, sakinleştirici özelliğiyle doğal anti depresantdır. Rengi ne kadar koyuysa içeriği de o kadar zengin olmaktadır....

http://www.vitaminmagazasi.com/haber/?ha=93

Benimle Çıkar Mısın?

Ametist Taşının Metafiziksel ve Psikolojik Etkileri:

Ametist Taşının Fiziksel Etkileri:

1. Cilt hastalıklarına karşı etkilidir.

2. Göz hastalıklarına, alerjiye, migren ve diğer baş ağrılarına ve kalp rahatsızlıklarına iyi gelir.

3. Negatif elektrik yükü taşıdığından dolayı; bedendeki fazla elektrik yükünü toplayarak beyin gücünü yükseltir.

Ametist Taşının Metafiziksel ve Psikolojik Etkileri:

1. Bulunduğu çevredeki olumsuz enerjileri temizleyip dönüştürür. Sadece odanın herhangi bir yerinde durması bile olumsuz enerjileri toplayıp pozitif enerjiye dönüştürmesi için yeterlidir.

2. Depresyona karşı faydalıdır.

3. Enerji dolu bir taş olduğu için çoğu insan üzerinde canlandırıcı bir etkisi vardır. Sürekli üzerinizde taşıyabileceğiniz bir taştır. Yaydığı enerji her zaman size fayda sağlar ve olumsuzluklardan korur. Özellikle düşman tavırlı insanların arasında bulunacağınız zamanlarda bu taşı üzerinizde bulundurmaya gayret edin. Böylece sadece pozitif enerji alacağınızdan emin olabilirsiniz.

4. Enerjisi huzur vericidir. Yaydığı enerji doğrudan sinir sistemini etkiler. Fazla çalışmaktan ve stresten kaynaklanan zihinsel yorgunluğu giderir. Enerjisinin odaklandığı kişide uyum ve denge oluşturur. Ancak ciddi bir kişilik bozukluğuna sahip insanlar bu enerjiyle uyuşamayarak, onu rahatsız edici bulabilir.

5. Kişiye iç huzuru vererek karar verme yeteneğini güçlendirir.

6. Kişiyi rahatsız eden takınaklı düşünceleri uzaklaştırıcı ve yatıştırıcı bir etkiye sahiptir. Koyu mor ya da çok açık renkli, özellikle de berrak olan ametistler en güçlü enerjiye sahip olan ametistlerdir.

7. Pembe kuvars ile birlikte kullanıldığında aklı güçlendirdiği ve kalbi koruduğu söylenir.

8. Uykusuzluk çekenlere iyi gelir. Eğer uykusuzluk sorunu yaşıyorsanız; ametisti yatmadan önce bir süre elinizde tutun ve sonra yastığınızın altına koyarak yatın. Sorununuzun nasıl düzeldiğini göreceksiniz. Uyku sorunlarına iyi geldiği gibi kâbus görmeyi de engeller.

Taşınızı toplayacağı negatif enerjilerden arındırmak için; ilk iki hafta kullanımda her gün suyun altında tutarak temizleyin. Daha sonra standart temizleme yöntemiyle kullanmaya devam edebilirsiniz (Yaklaşık 2-3 haftada bir suyun altında tutulur)

http://fwmail.net/faydali-bilgiler/ametist-tasi-ve-faydalari/

 

Uzmanlara göre son dönemde gözde olan ve gelecek vaad eden meslekler

AB UZMANLIĞI
Türkiye`nin Avrupa Birliğine uyum süreci, özel sektör ve KOBİ`lerde AB uzmanı ihtiyacını doğurdu. Türkiye AB`ye girse de bu alanda çalışanlara ihtiyaç duyacak. Bu yüzden AB uzmanlığı `önümüzdeki 10 yılın en gözde alanı` olarak görülüyor. AB uzmanları sadece Devlet Teşkilatı ve Dış İşleri Bakanlığı`nda değil aynı zamanda özel sektörde de aranan kişiler haline geliyor.

YÖNETİM BİLİŞİM SEKTÖRÜ
Bu alanda çalışanlar bilgisayar programlama sistem tasarımı, veri iletişimi, organizasyon, ekonomi pazarlama, finans gibi konularda eğitiliyorlar. Mezunlar, kuruluşların insan kaynakları , işletme ve bilgisayar, organizasyon, pazarlama ve finanas hizmetlerinde üst kademede çalışabilirler.

ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ
İnsan, bilgi, malzeme, ekipman ve süreçlerin kullanılması , geliştirilmesi ve yönetimi ile ilgilenen endüstri mühendisliği çağın tercih edilen meslekleri arasında yerini alıyor. Bölümün mezunları bilgi işlem uzmanlığı, makine üretim sektörleri ve bilgisayarın mevcut olduğu alanlarda iş bulma imkanına sahiptirler.

ENFORMATİK
Bu alanda çalışanlar işletme içinde gerekli bilgi akışının düzenlenmesi, işlenmesi ve yönetime yararlı hale getirilmesi için gerekli yazılım ve donanımla ilgilenirler. Mezunlar, işletmelerde, bilgisayarın kullanıldığı tüm birimlerde , muhasebe, finans, bütçe pazarlama bölümlerinde bilgi akışının düzenlenmesi gibi alanlarda çalışabilirler.

ERGONOMİ MÜHENDİSLİĞİ
Modern Ergonomi dalında çalışanların verimliliğini arttırmayı hedefleyen bu dalda mühendisler ergonomik ortamlar hazırlar. Bölümün mezunları finans kurumları ve endüstri kuruluşlarında çalışabilirler.

ULUSLARARASI FİNANS
Bu sektörde uluslarası finans piyasalarından kaynak sağlayıp bunu en verimli ve etkin şekilde yatırıma dönüştürmeye gayret eden, banka, sigorta ve borsa şirketlerinde yönetici olarak çalışabilecek kişilerdir. Türkiye`de faaliyet gösteren uluslarası şirketlerde finansal analist, strateji planlama yöneticisi ve borsa uzmanı olarak çalışabilirler.

FİZİK TEDAVİ UZMANLIĞI
Ortalama yaşam beklentisinin arttığı günümüzde yaşam kaliteside ön plana çıkan değerler arasında. Yaşamı daha da kaliteli hale getiren branşlardan biri de fizik tedavi uzmanlığı. Derslerdeki başarının yanı sıra fiziksel olarak da bazı koşulların arandığı bu alan rahat bir gelecek vaat ediyor.

İNTERNET GAZETECİLİĞİ
Gelişen çağın teknolojileriyle birlikte yıllardır varolan gazetecilik mesleği de yeni bir boyut kazandı. Bu yeni gazetecilik anlayışına doğru hızlı şekilde yol alan internet gazeteciliği ve yayıncılığı mezunları gazetelerde, ajanslarda, haber sitelerinde, radyo ve televizyonlarda editör yada muhabir olarak çalışma imkanı buluyorlar.

GIDA MÜHENDİSİ
Günümüzde tüketicilerin hijyen standartları yüksek ortamlarda üretilmiş ürünlere olan talep fazlalığı gıda mühendislerine olan ihtiyaçları arttırmıştır. Yağ teknolojisi, meyve-sebze teknolojisi, hububat teknolojisi, süt teknolojisi, et teknolojisi gıda maddelerinin ambalajlanması, duyusal analiz, temel işlemler, moleküler biyoloji, mikrobiyoloji alanlarında eğitim alan öğrenciler gıda labaratuarlarında, gıda üretim tesislerinde kolaylıkla iş bulma imkanına sahipler.

ELEKTRONİK HABERLEŞME MÜHENDİSLİĞİ
Bu alandaki kişileri İletişim sistemlerinin ve her türlü elektronik aletin tasarımı, üretim teknolojisi, çalışma ilkeleri, yapımı ve işletilmesi ile ilgili alanlarda çalışırlar. Elektronik ve haberleşme mühendisleri, ulusal ve çok uluslu şirketlerde , radyo-tv yayını ve internet hizmeti ile ilgili kuruluşlarda , bilişim teknoloji şirketlerinde, sağlık sektöründe mühendislik kuruluşlarında , gerek araştırma geliştirme gerekse üretim ve pazarlama birimlerinde rahatlıkla iş bulabilmektedirler.

MEKATRONİK MÜHENDİSLİĞİ
Mekatronik mühendisi, mekanik, elektrik, elektronik, bilgisayar ve bilgi teknolojilerinin bir arada kullanılarak endüstriyel ürünlerin tasarımı ve üretimini planlıyor. Mezunlar çeşitli ürünlerin tasarımında ve imalatında yardımcı eleman olarak çalışabiliyorlar. Öte yandan bakım, onarım, arıza giderme gibi alanlarda da çalışmaları mümkün.

MOLEKÜLER BİYOLOJİ VE GENETİK
Genel çalışma alanı biyolojik olayların molekül yapısı ve hücre işlevlerinin araştırılması. Tarım çevre ve orman bakanlığı`na bağlı kuruluşlarla adli tıp ve kriminoloji labaratuvarı iş imkanı sağlıyor. Özel sektörde sağlık ve biyoteknolojik çalışma yapan kurumların çeşitli üretim aşamalarında moleküler biyoloji ve genetik uzmanları tercih ediliyor.

PSİKOLOJİ
Psikoloji  Türkiye`de oldukça hızlı gelişen bir meslek dalı. Bölümün mezunları kamuoyu ve pazar oluşturma şirketlerinde rahatlıkla iş bulabildikleri gibi özel muayenehaneler açarak da hizmet verebilirler. Psikoloji  bölümü gelecektede çoğunluğun tercih ettiği bir meslek.

SERMAYE PİYASASI UZMANLIĞI
Bu kişiler ülkedeki menkul kıymetleri yabancı yatırımcılara pazarlayan uluslararası sermaye piyasa uzmanlarıdır. Ülkeye finansman sağlarlar. İktisat ve işletmeyle birlikte muhasebe, finans, pazarlama ve diğer sosyal bilgiler dallarındaki yetenekleri, meslekleri açısından önemlidir. Türkiye`de sermaye piyasalarının gelişmesiyle öne çıkan bu meslek gelecekte çok önemli olacak.

TÜM DEVRE TASARIM VE ÜRETİM UZMANLIĞI
Üniversitelerin elektronik mühendisliği bölümünde okuyanların üçüncü yılından sonra seçtikleri mikro elektronik bölümünde `tüm devre tasarımı ve iyon ekme tekniği` konularında eğitim veriliyor. Mezunların TÜBİTAK ve üniversiteler dışında çalışma alanı kısıtlı. Ancak dünyada önü oldukça açık. Bu alanda eğitim alan Türk mühendisler yurt dışında cazip koşullarla çalışma imkanı buluyorlar.

GÖRSEL İLETİŞİM TASARIMI
Jenerik çekmekten, paket tasarımı yapmaya kadar geniş bir çalışma alanı burası. Yaratıcılığın teknolojiyle buluştuğu bu alan görsellikle ilgili bir çok yerde iş sahasına sahip. Tasarımcılar; iletişim medya ve reklamcılık  alanlarının yanı sıra bilgisayar destekli grafik tasarımı ile de uğraşabiliyor. Bölüm öğrencileri mezun olmadan iş teklifleriyle karşılaşabiliyor.

ULUSLARARASI İLİŞKİLER
Farklı ülkelerle profesyonel platformlarda sürdürülen ilişkiler uluslararası ilişkiler uzmanlarına duyulan ihtiyacı arttırıyor. Öğrencilere verilen yabancı dil  eğitimleri de bu mesleği daha da ilgi çekici kılıyor. Bölümün mezunları çok uluslu şirketlerde çalışabilecekleri gibi, özel sektörde de kolaylıkla iş bulma imkanına sahipler.

YAZILIM MÜHENDİSLİĞİ
Bu alandaki kişiler bankacılık, otomotiv telekomünikasyon vb. sektörler olmak üzere her alanda kullanılan bilgisayar sistemlerinin, yazılım tasarımını hazırlayıp sisteme entegre ederler. Özel sektörde ve kamu sektöründe çalışmaktadırlar. Fikir üretimine dayalı bir iş olduğundan yazılım mühendislerinin kendi işlerini kurma olanakları da mevcuttur.

BİYOMEDİKAL MÜHENDİSLİĞİ
Biyomedikal Mühendisliği, geleneksel mühendisliğin analitik deneyimlerinden yararlanarak, biyoloji ve tıpta karşılaşılan problemlerin çözümü için çalışan ve sağlık bakımı konusunda genel anlamda ilerlemeler sağlamayı hedefleyen bir mühendislik dalıdır. Öğrencilerin bu mühendislik dalını seçmelerindeki etkenler; insanlara hizmet etme hazzı, canlı sistemlerle yapılan çalışmalarda görev alma ve en ileri teknolojileri tıbbi bakımın kompleks alanlarında uygulayabilme heyecanı olarak özetlenebilir.
Biyomedikal mühendis, doktor, hemşire, terapist ve teknisyen gibi tıbbın diğer profesyonelleriyle bir arada çalışır. Biyomedikal mühendislerin çalışma konuları, cihazların ve yazılımların tasarımından, pek çok teknik kaynaklardan bilgileri derleyip yeni prosedürler geliştirmeye ve klinik problemleri çözme amacıyla araştırmalar yapmaya kadar geniş bir alana yayılır.
Biyomedikal Mühendisliğinin ilgi alanı içinde, sağlık alanında teşhis ve tedavi amacıyla kullanılan mekanik ve elektronik cihaz ve sistemlerin tasarım, üretim, geliştirme, teknik işletme ve bakım-onarım faaliyetleri de yer alır. Bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans, nükleer tıp ve ultrasonik görüntüleme sistemleri, renkli ultrasonik fiber endeskoplar, çeşitli tipte lazer cihazları, bu alanda kullanılan örnek cihazlardandır.

ÖZEL EĞİTİM BÖLÜMLERİ
Zihin Engelliler, İşitme Engelliler, Görme Engelliler öğretmenlikleri atanma ve istihdam alanı gittikçe büyüyen mesleklerdir.

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK (PDR)
Kamu ve özel kurumlarda iş imkanı çok yüksek bir bölümdür. Boşta kalan mezunu yok g

http://fwmail.net/faydali-bilgiler/gelecegin-meslekleri/

Köyün yaşlı semercisi Bekir usta ölmüştü.

Köyün yaşlı semercisi Bekir usta ölmüştü.

Tüm eşekler köy meydanında toplandılar, tepindiler oynamaya başladılar. Yaşlı hasta bir eşek duvar dibinde düşünüyordu. Ona geldiler:

- Haberin yok herhalde, semercimiz öldü, dediler.
- Ne olmuş öldüyse?
- Artık sırtımız yara bere olmayacak, özgür olacağız
- Nasıl bir özgürlükmüş bu!
- Semerci olmayınca artık sırtımıza semer yapılmayacak, kırda bayırda istediğimiz gibi dolaşacağız…
Yaşlı eşek gülmüş:
- Şaşarım aklınıza... Bugün sevinçle tepineceğinize, aslında yas tutmalısınız. Bekir Usta iyi kötü sırtımızın ölçüsünü biliyor, bizi rahatsız etmeyecek semerler yapmaya çalışıyordu. Yarın bir acemi semerci getirirler, sırtınız yaradan kurtulmaz. İyisi mi siz semerciden değil, eşeklikten kurtulmanın yolunu arayın. Eşek kaldıkça, sırtınıza bir semer yapan bulunur.

Nereye gidersen git bulacağın Aydınlık zihninin Aydınlığı kadar olacaktır..!

Fotoğraf: Nereye gidersen git bulacağın Aydınlık zihninin Aydınlığı kadar olacaktır..!   ~Cemil Meriç~

Nereye gidersen git bulacağın Aydınlık zihninin Aydınlığı kadar olacaktır..!

~Cemil Meriç~

Hindistan Goa'dan Bir Sokak Fotoğrafı...

Fotoğraf: Hindistan'da Goa'da motorsiklet sürmek çok keyiflidir. Hele bir de böyle bir yol arkadaşı olursa.

Sabah erken kalkmak hayra ve berekete sebep olur. Erken kalkanın nasibi gür olur...

Beden ruhun istemediği şeyi yaptığında yorulur...

Fotoğraf: ve günün notu..  (-

Zaman geçsin diye bekle, zamanı gelsin diye bekle

Zaman geçsin diye bekle, zamanı gelsin diye bekle
Anlatmak için bekle, anlaşılmak için bekle
Bulmak için bekle, bulunmak için bekle, buluşmak için bekle
Başlasın diye bekle, bitsin diye bekle
Sabahı bekle, geceyi bekle, baharı bekle, yazı bekle, yarını bekle, yeni yılı bekle
...Daha iyisi için bekle, daha yenisini bekle
Sabırdan bekle, çaresizlikten bekle, panikle bekle, vazgeçerken bekle
Plan yap bekle, hayal kur bekle
Değişsin diye bekle, dönüşsün diye bekle
Bir bekle, iki bekle
Hayat geçsin önünden geçip gitsin, sen bekle...:(((ya sonra

Erkekler ise ellerindeki "ayakkabıya" (veya düşlerindeki kalıba) "ayağını" (kendini) sıkıştıracak kadını arar; "ayağı sıkışmış" bir kadının ne denli gerçek ne kadar huzurlu, mutlu olup, mutlu edebileceğini düşünmeden...


Ve Külkedisi kaçarken papucu ayağından fırladı. Ertesi gün Prens ayağı bu papuca sığacak genç kızı aramaya koyuldu. Ülkenin tüm kızları Prens tarafından beğenilmek için ayaklarını daha ufak hale nasıl getireceklerinin çabasına giriştiler. İşte o gün bu gündür kadınlar ayaklarını erkekler tarafından belirlenmiş kalıplara sıkıştırmaya çalışır. Böyle yaparak erkeğin " Prensesi " olacağını düşler dururlar.


Zaman geçtikce topallamasının kendini depresif hissetmesinin sebeplerini sürekli kendi eksikliklerinde arayarak... Ve papucun ne denli geçerli olduğunu hiç düşünmeden.. Erkekler ise ellerindeki "ayakkabıya" (veya düşlerindeki kalıba) "ayağını" (kendini) sıkıştıracak kadını arar; "ayağı sıkışmış" bir kadının ne denli gerçek ne kadar huzurlu, mutlu olup, mutlu edebileceğini düşünmeden... Ve aslında birlikte yalınayak yaşayabilmenin özgür keyfinden habersizce...

İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır...

İLAHİ MAHKEME

Bir adam ölmüş ve öbür dünyada yargılanmak üzere sırasını bekliyormuş. Sıra kendisine gelip mahkeme salonuna girdiğinde bir de ne görsün? Yargıç kürsüsünde bir insan oturuyor. Tanık sandalyesinde ise Tanrı yerini almış. Adam şaşkın, "Aman Tanrım, bu nasıl oluyor? Beni senin yargılayacağını sanmıştım. Oysa orada hakim olarak bir insan oturuyor." Tanrı gülümsemiş, "Ben hiçbir zaman sizi yargılamadım. Sonsuz sevgimle, ne yapmayı seçtiyseniz, sizi seçiminizde özgür bıraktım. Bana yargılamak değil, sevmek yakışır. Çünkü ben saf sevgiyim. Sizi kendimden yarattığım için sizi yargılamak kendimi yargılamak olur.

Ayrıca benim yargılamama ne gerek var ki? Her şeyi bilen ben sadece burada tanıklık ediyorum. Dünyada olduğu gibi burada da insanlar tarafından yargılanıyorsunuz. Birazdan salonu hayattayken, senin zarar verdiğin, hoşgörülü davranmadığın, yargıladığın, kalplerini kırdığın insanlar dolduracak. Onlara kendini affettirmeye çalış. Onlar seni affederse ne ala. Çünkü cennetin yolu onların affından geçiyor." demiş. Adam merakla sormuş: "Peki ya affetmezlerse ne olacak? "Tanrı yine sevgiyle gülümsemiş,

"Ben cenneti de, cehennemi de yeryüzünde yarattım. Seni tekrar yeryüzüne göndereceğim. Orada öyle bir yaşam süreceksin ki, tüm yaptığın kötülükler, verdiğin zararlar sana aynen yaşatılacak. Yani ettiğini bulacaksın. Ama bunun amacı sana ceza vermek değil. Sadece o insanların hissettiklerini bizzat yaşayıp anlaman, yaptığın kötülüklerin bilincine varman. İşte o zaman sen kendini affetmiş olacaksın." Adam bir süre düşünmüş, "Peki, cennet nasıl bir yer?" diye sormuş Tanrı'ya.

"Cennet, bir yer değil, bir bilinç düzeyidir evladım. Dünyada mutlu, huzur ve sevgi dolu, insanlara destek olmaktan haz duyan, yarattığım canlı ve cansız her varlığa saygı göstermeyi bilen insanlar var ya, işte onlar, dünyada cenneti yeniden yaratmaları için geri gönderdiğim cennetliklerdir.Cennet de dünyadan başka yerde değil." demiş Tanrı.
"Ama kutsal kitap bana öyle öğretmedi." diye karşı çıkmış adam."Kutsal olan tek şey yaşamdır. Ben o kitapları kutsal kılmadım. Siz kıldınız. Her şeye sevgi ile bakmasını bilerek yaşayan insan, en büyük ibadeti yapandır." demiş Tanrı. "Peki dünyaya döndüğümde doğru yola görmemde yardımcı olacak mısın?" diye sormuş adam.
"Ben bunun için siz insanların içine "vicdan" denen bir pusula koydum. Eğer bu pusulanın etrafına ördüğünüz kalın bencillik duvarlarını yıkarsanız, vicdanınızın yani benim sesimi kolaylıkla işitebilirsiniz." "Peki biz insanlara ne kadar yakında bulunuyorsun?" diye sormuş adam.
"Hem size şah damarınızdan daha yakınım, hem de düşman olduğunuz kadar sizden uzağım." demiş Tanrı. "Çünkü düşmanlarınız da Ben'im. Siz de Ben'im." "Yani mahkeme salonunda insanlara hiç mi hesap sormuyorsun Tanrı'm?" "Sadece iki sorum oluyor tüm insanlara." diye gülmüş tanrı. "Dünya okulunda ne kadar sevmeyi öğrendiniz? Ne kadar bilgi kazandınız?"****

Alıntı

Mendili Yere Niye Attım...

Umudunuzu Kaybetmeyin...Yarının Ne Getireceğini Asla Bilemezsiniz...

Eski İstanbul...Günün Fotosu...23/11/2012

Bir ara insanları ANLADIĞIMI SANDIM...

Aynalar Yalan Söylemez!.. Ders Alınacak Bir Hikaye...

Fotoğraf: Adamın biri, ilk defa gittiği şehrin tarihi çarşısına uğradığında, bir dükkana girerek;- Hatıra eşya almak istiyorum, demiş.Ne tavsiye edersiniz?Dükkan sahibi yaşlı zat,adamı tepeden tırnağa süzüp:- Buranın en meşhur malı, aynalardır evladım, demiş. Ama onları almaya güç ister.Adam, hiç düşünmeden:- Ben, yaşadığım şehrin en zengin insanıyım, diye atılmış. Benim için para önemli değil.İhtiyar, dudak büküp:- İnşaallah gücün yeter, demiş. Çünkü padişahlar bile alamadı onları.Adam, ses tonunu iyice yükselterek:- Benim elde edemeyeceğim şey yoktur!..diye direnmiş. Fiyatları ne kadar?İhtiyar adam:- Seçeceğin aynaya bağlı, diye gülümsemiş. Günümüze ait aynaları normal fiyata alabilirsin. Fakat eski aynalar pahalıdır.Hele hele antikalara gücün yetmez. Ama geleceğin aynası bedavadır, fakat onu görsen pek beğenmezsin.Adam, bu sözleri pek anlamamış. Ama merakından çatlayacak gibiymiş. Aynaları bir an önce görmek istediğinden, yaşlı adamın koluna girip,dükkanın arka bölümüne geçmiş.Yaşlı adam, elindeki baston ile işaret ederek:- Sana ilk önce günümüze ait aynayı göstereyim, demiş.Çerçevesi gümüştendir. Fiyatıysa sadece üç altındır.Adam, duvarda asılı duran kristal aynayı kısa bir süre incelemiş.Ve ona bakarak saçlarını düzelttikten sonra:- Bunun bir özelliğini görmedim, demiş. Evimde de bundan üç dört tane var.Yaşlı adam, seke seke ilerleyerek:- O halde bu aynaya bak!.. demiş. Çeyrek asır öncesine aittir. Çerçevesi bakırdandır. Fiyatı ise yüz kese altındır.Adam:- Herhalde şaka yapıyorsunuz, diye gülümsemiş.Böyle basit bir ayna,on altın bile etmez.İhtiyar adam:- Ben sana söylemiştim!.. diye kızmış. İsterseniz vazgeçin.Adam, iş olsun diye aynaya baktığında, bağırmamakiçin kendini zor zaptetmiş. Gözlerini ovuşturarak baktığı aynadaki görüntü, onun yirmibeş yıl önceki haline aitmiş. Ne başının büyük bölümünü saran beyaz saçlar varmış bu görüntüde, ne de yüzünü kırış kırış eden derin çizgiler.Adamın aynaya takılan gözleri, biraz sonra fal tşı gibi açılmış. Çünkü aynadaki gençlik görüntüsünün hemen arkasından,sevdikleri geçiyormuş birer birer.Büyük bir dehşet içinde:- Aman Allah'ım!.. diye bağırmış.Bu geçen,kız kardeşim değil miydi? Hem de henüz kanser olmadan önce. Daha sonra, en sevdiği teyzesi ve dayısı da geçmişler, adamın görüntüsü ardından. Her ikisi de, çeyrekasır önceki halleriyle.Adam, dayanamayıp başını çevirmiş aynadan. İhtiyar, ona sokulup:- Bu işten vazgeç!. demiş.Zaten bir çok insan da öyle yaptı.- Hayır!. diye itiraz etmiş adam. Kardeşimi özlemiştim, dayımla teyzemi de.- Peki!. demiş ihtiyar. Şu gördüğün bir antika aynadır. Çerçevesi ahşaptır. Değeriyse bin kese altın eder.Adam,oraya doğru ilerlerken,korkusundan vazgeçmiş. Ama merakını yenemeyip aynaya baktığında, küçük bir çocuk gibi çığlık atmış.Yedi sekiz yaşlarında bir çocuk duruyormuş karşısında. Soluk yüzlü, incecik, dişleri dökük ve saçları dağınık bir çocuk.- Aman Allah'ım!.. diye bağırmış. Bu benim çocukluğum. Cebimdeki sapan bile duruyor.Adam, biraz sonra sendeleyerek duvara tutunmak zorunda kalmış. Bu sefer, 30-35 yaşlarındaki halleriyle annesi ve babası geçiyormuş geriden. Daha sonra da, nur yüzlü dedesi. Annesi, her gün defalarca yaptığı gibi, öpüvermiş onu yanağından. Babası ise, er zamanki şakacılığıyla, ensesine bir şaplak atmış yavrusunun.Adam, kaçarcasına uzaklaşmış oradan. İhtiyarın yanına yığılmış ağlayarak.Yaşlı adam:- Gerçek aynalar böyledir evladım!.. demiş. Bu yüzden de ulaşılmaz onlara.Adam, biraz olsun kendine geldiğinde, dükkandan atmak istemiş kendini. Fakat tam çıkacakken:- Bedava aynalardan söz etmiştiniz, demiş. Onu da merak ettim.İhtiyar adam:- Ona hiçbakma evlat!. diye atılmış. Bu gün çok fazla yoruldun, kalbin dayanmaz.- Mutlaka bakmalıyım!. diye ısrar etmiş adam. Gördüğüm şeylere artık alıştım.Yaşlı adam, çaresiz kabul etmiş ve duvarlara asılanlardan farklı olarak, dükkanın döşemesi üzerine indirilen bir aynayı gösterip:- İşte bu da geleceğin aynası!. demiş. Çerçevesi altından olup bedavadır. Ama onu hiç kimse almadı.Adam:- Geleceğin aynası ha!.demiş.Üstelik de altından ve bedava...İhtiyar, hiç sesini çıkartmamış. Adam ise, emin adımlarla aynaya doğru ilerlemiş ve bakmak için yere eğildiğindei oracığa yığılıp kalıvermiş.Yaşlı adam:Geleceğin aynasında ne göreceğini tahmin etmen ve ona göre hazırlıklı olman gerekirdi evladım, demiş. Senin de gücün yetmedi demek ki...İhtiyar adam, müşterisinin cansız vücudunu kucaklarken, onun ayndaki görüntüsüne bakmış. Kuru bir iskelet görünüyormuş...(HİÇ DURMAYIN, HEMEN AYNAYA BAKIN.NE GÖRÜYORSUNUZ ? HİÇ Bİ ŞEY Mİ ?....O HALDE......GEÇMİŞTE YAPTIKLARINIZI, ŞU ANDA YAPMAKTA OLDUKLARINIZI, KİMLERİ KIRDIĞINIZI, ÜZDÜĞÜNÜZÜ,"KIRMADIKLARINIZ ZATEN DUA EDECEKTİR ONLARI ES GEÇİN" DAHA NE KADAR ÖMRÜNÜZÜN KALDIĞINI, İNSAN OLARAK HAYATA İMZA ATIP ATMADIĞINIZI, GERÇEKTEN BİR ŞEYLER YAPABİLMİŞ MİSİNİZ ? YAPMAYI DÜŞÜNÜYORMUSUNUZ? AYNAYA BAKIN GÖREBİLİYOR MUSUNUZ İNSAN OLMANIN ERDEMLİĞİNİ, GERÇEK KİMLİĞİNİZİ...SIK SIK AYNAYA BAKIN, YUKARIDAKİLERE EKLEYECEK DAHA O KADAR ÇOK ŞEY VARKİ.. EKLEYECEĞİNİZ ARTILARI KAYDEDİN BİR KENARA. SİZ KAYDETMESENİZ DE ZATEN BİRİLERİNİN KAYDETTİĞİNİ UNUTMAYINIZ...BU DÜNYA BOŞ DEĞİL..) — Zehra Taşin ile birlikte.

Adamın biri, ilk defa gittiği şehrin tarihi çarşısına uğradığında, bir dükkana girerek; - Hatıra eşya almak istiyorum, demiş.Ne tavsiye edersiniz? Dükkan sahibi yaşlı zat,adamı tepeden tırnağa süzüp: ...


- Buranın en meşhur malı, aynalardır evladım, demiş. Ama onları almaya güç ister. Adam, hiç düşünmeden:


- Ben, yaşadığım şehrin en zengin insanıyım, diye atılmış. Benim için para önemli değil. İhtiyar, dudak büküp: - İnşaallah gücün yeter, demiş. Çünkü padişahlar bile alamadı onları. Adam, ses tonunu iyice yükselterek: - Benim elde edemeyeceğim şey yoktur!..diye direnmiş. Fiyatları ne kadar? İhtiyar adam: - Seçeceğin aynaya bağlı, diye gülümsemiş. Günümüze ait aynaları normal fiyata alabilirsin. Fakat eski aynalar pahalıdır.


Hele hele antikalara gücün yetmez. Ama geleceğin aynası bedavadır, fakat onu görsen pek beğenmezsin. Adam, bu sözleri pek anlamamış. Ama merakından çatlayacak gibiymiş. Aynaları bir an önce görmek istediğinden, yaşlı adamın koluna girip,dükkanın arka bölümüne geçmiş. Yaşlı adam, elindeki baston ile işaret ederek: - Sana ilk önce günümüze ait aynayı göstereyim, demiş.Çerçevesi gümüştendir. Fiyatıysa sadece üç altındır. Adam, duvarda asılı duran kristal aynayı kısa bir süre incelemiş. Ve ona bakarak saçlarını düzelttikten sonra: - Bunun bir özelliğini görmedim, demiş. Evimde de bundan üç dört tane var. Yaşlı adam, seke seke ilerleyerek: - O halde bu aynaya bak!.. demiş. Çeyrek asır öncesine aittir. Çerçevesi bakırdandır.


Fiyatı ise yüz kese altındır. Adam: - Herhalde şaka yapıyorsunuz, diye gülümsemiş.Böyle basit bir ayna,on altın bile etmez. İhtiyar adam: - Ben sana söylemiştim!.. diye kızmış. İsterseniz vazgeçin. Adam, iş olsun diye aynaya baktığında, bağırmamakiçin kendini zor zaptetmiş. Gözlerini ovuşturarak baktığı aynadaki görüntü, onun yirmibeş yıl önceki haline aitmiş. Ne başının büyük bölümünü saran beyaz saçlar varmış bu görüntüde, ne de yüzünü kırış kırış eden derin çizgiler. Adamın aynaya takılan gözleri, biraz sonra fal tşı gibi açılmış. Çünkü aynadaki gençlik görüntüsünün hemen arkasından,sevdikleri geçiyormuş birer birer. Büyük bir dehşet içinde: - Aman Allah'ım!.. diye bağırmış.Bu geçen,kız kardeşim değil miydi? Hem de henüz kanser olmadan önce. Daha sonra, en sevdiği teyzesi ve dayısı da geçmişler, adamın görüntüsü ardından. Her ikisi de, çeyrekasır önceki halleriyle. Adam, dayanamayıp başını çevirmiş aynadan.


İhtiyar, ona sokulup: - Bu işten vazgeç!. demiş.Zaten bir çok insan da öyle yaptı. - Hayır!. diye itiraz etmiş adam. Kardeşimi özlemiştim, dayımla teyzemi de. - Peki!. demiş ihtiyar. Şu gördüğün bir antika aynadır. Çerçevesi ahşaptır. Değeriyse bin kese altın eder. Adam,oraya doğru ilerlerken,korkusundan vazgeçmiş. Ama merakını yenemeyip aynaya baktığında, küçük bir çocuk gibi çığlık atmış. Yedi sekiz yaşlarında bir çocuk duruyormuş karşısında. Soluk yüzlü, incecik, dişleri dökük ve saçları dağınık bir çocuk. - Aman Allah'ım!.. diye bağırmış. Bu benim çocukluğum. Cebimdeki sapan bile duruyor. Adam, biraz sonra sendeleyerek duvara tutunmak zorunda kalmış. Bu sefer, 30-35 yaşlarındaki halleriyle annesi ve babası geçiyormuş geriden. Daha sonra da, nur yüzlü dedesi. Annesi, her gün defalarca yaptığı gibi, öpüvermiş onu yanağından. Babası ise, er zamanki şakacılığıyla, ensesine bir şaplak atmış yavrusunun. Adam, kaçarcasına uzaklaşmış oradan. İhtiyarın yanına yığılmış ağlayarak.


Yaşlı adam: - Gerçek aynalar böyledir evladım!.. demiş. Bu yüzden de ulaşılmaz onlara. Adam, biraz olsun kendine geldiğinde, dükkandan atmak istemiş kendini. Fakat tam çıkacakken: - Bedava aynalardan söz etmiştiniz, demiş. Onu da merak ettim. İhtiyar adam: - Ona hiçbakma evlat!. diye atılmış. Bu gün çok fazla yoruldun, kalbin dayanmaz. - Mutlaka bakmalıyım!. diye ısrar etmiş adam. Gördüğüm şeylere artık alıştım. Yaşlı adam, çaresiz kabul etmiş ve duvarlara asılanlardan farklı olarak, dükkanın döşemesi üzerine indirilen bir aynayı gösterip: - İşte bu da geleceğin aynası!. demiş. Çerçevesi altından olup bedavadır. Ama onu hiç kimse almadı. Adam: - Geleceğin aynası ha!.demiş.Üstelik de altından ve bedava... İhtiyar, hiç sesini çıkartmamış.


Adam ise, emin adımlarla aynaya doğru ilerlemiş ve bakmak için yere eğildiğindei oracığa yığılıp kalıvermiş. Yaşlı adam: Geleceğin aynasında ne göreceğini tahmin etmen ve ona göre hazırlıklı olman gerekirdi evladım, demiş. Senin de gücün yetmedi demek ki... İhtiyar adam, müşterisinin cansız vücudunu kucaklarken, onun ayndaki görüntüsüne bakmış. Kuru bir iskelet görünüyormuş...


(HİÇ DURMAYIN, HEMEN AYNAYA BAKIN. NE GÖRÜYORSUNUZ ? HİÇ Bİ ŞEY Mİ ?.... O HALDE...... GEÇMİŞTE YAPTIKLARINIZI, ŞU ANDA YAPMAKTA OLDUKLARINIZI, KİMLERİ KIRDIĞINIZI, ÜZDÜĞÜNÜZÜ,"KIRMADIKLARINIZ ZATEN DUA EDECEKTİR ONLARI ES GEÇİN" DAHA NE KADAR ÖMRÜNÜZÜN KALDIĞINI, İNSAN OLARAK HAYATA İMZA ATIP ATMADIĞINIZI, GERÇEKTEN BİR ŞEYLER YAPABİLMİŞ MİSİNİZ ? YAPMAYI DÜŞÜNÜYORMUSUNUZ? AYNAYA BAKIN GÖREBİLİYOR MUSUNUZ İNSAN OLMANIN ERDEMLİĞİNİ, GERÇEK KİMLİĞİNİZİ... SIK SIK AYNAYA BAKIN, YUKARIDAKİLERE EKLEYECEK DAHA O KADAR ÇOK ŞEY VARKİ.. EKLEYECEĞİNİZ ARTILARI KAYDEDİN BİR KENARA. SİZ KAYDETMESENİZ DE ZATEN BİRİLERİNİN KAYDETTİĞİNİ UNUTMAYINIZ...BU DÜNYA BOŞ DEĞİL..)—

Alıntı

Bizim için yepyeni bir gün daha başlıyor,

Fotoğraf: Bizim için yepyeni bir gün daha başlıyor,Bahar tadında umutlar getiriyor,Mutlu olmak için yeni fırsatlar veriyor,Gel bugünün hakkını verelim,Kalbimizden hüznü kederi silelim,Yüzümüzden gülümsemeyi kalbimizden sevgiyi eksik etmeyelim.Güzel bir gün ve hayırlı bir gün geçirmeniz dileğiyle.Sağlıklı olun, Mutlu olun, Sevgi ile kalınGünaydın günaydın Herkese....Bizim için yepyeni bir gün daha başlıyor,
Bahar tadında umutlar getiriyor,
Mutlu olmak için yeni fırsatlar veriyor,
Gel bugünün hakkını verelim,
Kalbimizden hüznü kederi silelim,
Yüzümüzden gülümsemeyi kalbimizden sevgiyi eksik etmeyelim.
Güzel bir gün ve hayırlı bir gün geçirmeniz dileğiyle.
Sağlıklı olun, Mutlu olun, Sevgi ile kalın
Günaydın günaydın Herkese....

Yaşamsal Gelişim

Tai Chi meditational music

http://youtu.be/L3NeAQF879U

Kusur bulmak için bakma birine, Bulmak için bakarsan bulursun...

Ben Erkeklerle Daha İyi Anlaşıyorum...

Sevgi ne kadar büyükse, kederi de o kadar büyük olacaktır...

Neyi arıyorsan sen, O’sundur” der Mevlana...

Fotoğraf: Neyi arıyorsan sen, O’sundur” der Mevlana.. Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşık.... Elinden tuttuğumuz her sevgili, bizi sürükleyip, kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif gezisine çıkarır. Her ilişki, benliğimizde bir kazıdır aslında, her sevda ruhumuzun bir başka yüzü... Her aşkta kendimizi ararız, o yüzden bulduklarımız benzerimizdir.

Neyi arıyorsan sen, O’sundur” der Mevlana..

Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşık...

Elinden tuttuğumuz her sevgili, bizi sürükleyip, kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif gezisine çıkarır. Her ilişki, benliğimizde bir kazıdır aslında, her sevda ruhumuzun bir başka yüzü...

Her aşkta kendimizi ararız, o yüzden bulduklarımız benzerimizdir.

Öyleyse din, dil, ulus ayrımcılığı olmayan yeni bir dünya yaratalım... cha



 

Öyleyse din, dil, ulus ayrımcılığı olmayan yeni bir dünya yaratalım...

Charlie Chaplin