15 Nisan 2013

Ağaçlar kutsal varlıklardır. Onlarla konuşmasını, onları işitmesini bilen, gerçeği de yakalar."



Ağaçlar kutsal varlıklardır. Onlarla konuşmasını, onları işitmesini bilen, gerçeği de yakalar." H. Hesse

"The are wiser than we are, as long as we do not listen to them. But when we have learned how to listen to trees, then the brevity and the quickness and the childlike hastiness of our thoughts achieve and incomparable joy. Whoever has leaned how to listen to trees no longer wants to be a tree." H.Hesse

Susma,sustukça,tiroit bezin çalışmayacak.



Üzüntümüzü ifade edemeyip içimizde yaşadığımızda ya da ağlamamız gereken yerde ağlayıp boşalamadığımızda enerji blokajına yol açtığımız boğaz alanında ciddi sorunlar meydana gelir.Önümüzdeki ay güneş boğa burcuna geçecek boğaz ve üst solunum rahatsızlıklarında artış yaşanacak.

Bir insanın kendini ve gerçekleri doğru ifade etmesi evrensel yasaların getirdiği bir zorunluluktur.

Bu öğretiyi kabul etmeliyiz.

Ruhsal tekamülümüz için kendimizi olduğumuz gibi ifade etmeye ihtiyacımız var...Kendimizi olduğumuz gibi kabul edelim ve ifade edelim-değişime direnç göstermeyelim...Sağlığımızı riske atmayalım...An ın enerjisine göre hareket edelim...Hastalıklar evrensel geribildirim yoludur.İç sesimizle haberleşelim,sezgilerimize güvenelim.Kendimiz kendimizin en iyi rehberidir,yeterki kendimize kendimizi dinlemek için izin verelim...

Yasemin kaplan

Bir insanın, iyiliğe giden yolu bulmasına yardım edebilirim, fakat, onun bu konudaki kararına ne karışabilirim ne de onu iyiliğe zorlayabilirim. Herkes kendi yolunu kendisi bulmak mecburiyetindedir



Bir insanın, iyiliğe giden yolu bulmasına yardım edebilirim, fakat, onun bu konudaki kararına ne karışabilirim ne de onu iyiliğe zorlayabilirim. Herkes kendi yolunu kendisi bulmak mecburiyetindedir."

BRUNO GRÖNİNG"

OL!!! Tek öğretmen ‘ol'an’dır, tek öğreti ise ‘ol'mak’.


Ne duymak, ne konuşmak, ne okumak, tartışmak, yarışmak. ama zerrede yaşamak her ol'guyu,

Deneyimleyen değil, deneyim ol'mak.

Arı ol'mak, doğal ol'mak, geçirgen ol'mak, su ol'mak, hava ol'mak, acı ve tatlı ol'mak.

Sevginin en yüce güç olduğunun farkında, ama ne sevenin en yücesi, sevilenin en hası, bir bedene bürünmüş yaşayan, sevgi ol'mak,
Kucak dolusu sevgilerimle

~ m.parpudar

Doğanın döngüsünde, zafer veya yenilgi diye bir şey yoktur; yalnızcadevinim vardır.


Doğanın döngüsünde, zafer veya yenilgi diye bir şey yoktur; yalnızca devinim vardır. Kış, bütün yıla egemen olmak için mücadele etse de sonunda çiçekler açan ve neşe saçan ilkbaharın zaferini kabullenmeye mecburdur.
... Yaz, sıcak günlerin sonsuza dek sürmesini ister. Çünkü sıcağın toprağa iyi geldiğine emindir. Ama nihayetinde, toprağı dinlendiren sonbaharın gelişini kabullenir.
Ceylan, bitkileri yer ve aslan tarafından avlanır. Önemli olan kimin daha güçlü olduğu değil, Tanrı’nın bize ölüm ve yaşama dönüş döngüsünü ne şekilde gösterdiğidir.
Bu döngüde, kazanan ve kaybeden yoktur; sadece yerine getirilmesi gereken aşamalar vardır. İnsan, yüreği bunu kavradığı anda özgürleşir. Zorlukları yakınmadan kabullenir ve zaferlerin sarhoşluğuna kapılmaz.
İki durum da geçicidir. Biri biter, öbürü başlar. Böylece döngü biz etten sıyrılıncaya ve İlahi Güç’le buluşuncaya dek sürer...


Paulo Coelho'dan

Basit bir sivrisinek tuzağı...


Sivrisinek sezonu açılıyor.
- Basit bir sivrisinek tuzağı yapmayı öğreteceğiz. ... İhtiyacımız olan şey temelde: 200 ml su 50 gr kahverengi şeker 1 paket maya (herhangi bir süpermarket bulunur ekmek mayası) ve bir 2 litrelik plastik bir cola şişesi
Prosedür:
1.. Plastik şişeyi şekildeki gibi kesin 2..Sıcak su ile kahverengi şekeri karıştırın. Soğumasını bekleyin. soğuduğu zaman şişenin alt yarısına dökün. 3..Mayayı ekleyin. Karıştırmaya gerek yoktur. Karbondioksit oluşturun. 4.. Şişenin diğer yarısı, baş aşağı, huni şeklinde yerleştirin. 5.. Siyah bir şey ile (bant) şekildeki gibi sarın ve evinizin bir köşesine koyun.
İki hafta sonra sivrisinek ve şişe içinde ölü sivrisinek miktarını göreceksiniz.
Sivrisinek ve sivrisinek siteleri üreme, evlerine temizlik ek olarak, okullar, çocuk yuvaları, hastaneler, evler, çiftlikler, çiftlikler, çiftlikler, kreşler çok yararlı bu yöntemi kullanabilirsiniz.

Kaynak: Kome dram

Oğlum Burası Starbaks'a Benzemez...Önüne Bak Gerizekalı....

Bana Bak Oğlum O Kadınla Olan İlişkini Tasvip Etmiyorum...

'' Aşk'ın gözü kördür ve Delilik hep yanı başındadır!!! Neden DiyeMerak Edenlere Öyküsü...

71453_10151349595302076_1197040984_n[1]



Bir gün Delilik yakın dostlarını kahve içmek üzere evine davet etmiş.

Herkes gelmiş Kahveler içildikten sonra Delilik dostlarına saklambaç oynamayı önermiş.

- Saklambaç mı? O da nedir? diye sormuş Merak.

-Saklambaç bir oyundur Sizler saklanırken ben yüze kadar sayacağım.

... Saymayı bitirdiğimde ilk bulacağım kişi benden sonraki ebe olacaktır.

Korku ve Tembellik dışındakiler Delilik'in önerisini derhal kabul etmişler.

- 1, 2, 3 diye yüksek sesle saymaya başlamış Delilik.

Acelecilik, ilk bulduğu yere kendini atıvermiş,

Utangaçlık, her zamanki alışkanlığıyla bir ağacın gölgesine ilişmiş,

Neşe,bahçenin orta yerine doğru yönelmiş,

Hüzün, saklanacak yer bulamadığından ağlamaya koyulmuş,

Kıskançlık, Başarı'nın peşinden giderek yanıbaşındaki bir kayanın ardına sığınmış.

Delilik saymayı sürdürmüş.

Umutsuzluk, Delilik'in doksan dokuza geldiğini duyduğunda iyiden iyiye umutsuzluğa kapılmış.

- YÜÜÜÜZ ! diye haykırmış Delilik, Saklanmayan ebedir, aramaya başlıyorum.

İlk söbelenen Merak olmuş Birinci kurbanın kim olacağını o kadar merak ediyormuş ki, saklanmayı ihmal etmiş.

Bahçe duvarına baktığında, Delilik Kararsızlık'ı farketmiş; üzerine tünemiş olduğu duvarın hangi tarafına saklanacağını düşünmekle meşgulmüş.

Ve hemen ardından Neşe'yi, Hüzün'ü, Utangaçlık'ı söbelemiş.

Herkes yeniden biraraya geldiğinde Merak sormuş:
-Aşk nerede? Hiç Aşk'ı gören oldu mu?

Delilik, Aşk'ı aramaya koyulmuş Dağlara çıkmış, nehirlerin yataklarına bakmış, ama Aşk'ı hiç bir yerde bulamamış.

Çaresiz arayışını sürdüren Delilik, bir gül ağacı ile karşılaşmış.

Eline geçirdiği bir çalıyla ağacın dallarını, yapraklarını yoklamış.

Aniden tiz bir çığlıkla irkilmiş Acıyla bağıran Aşk, diken batan gözünü tutuyormuş.

Delilik ne yapacağını bilememiş Özür dilemiş, yalvarmış yakarmış Aşk'a kendisini affetmesi için.

O kadar üzülmüş ki, bir daha hayat boyu yanından ayrılmayacağını bile vaadetmiş.

Acısı biraz dinen Aşk sonunda özürleri kabul etmiş

O günden beri

'' Aşk'ın gözü kördür ve Delilik hep yanı başındadır!!!

anlam yuklu hikayeler

Ekolojik Genel Temizlik Deterjanı...

Bazen bir şeyleri oluruna bırakmak, onlara sarılmaya, uğraşmaya göre kat kat daha güçlü bir eylemdir."



Bazen bir şeyleri oluruna bırakmak, onlara sarılmaya,  uğraşmaya göre kat kat daha güçlü bir eylemdir."

Eckart Tolle

İnsanlar Değil Onlardan Beklediklerimiz Bizi Üzer...

Ben, bir dua gönderirim sana, Can Evi'mden gizlice...Bal olur, ferman olur, serdine derman olur da sen bilmezsin...

Var Mı Domates İsteyen ?...Günün Fotosu...15/04/2013



Foto: Süleyman ÇAKIR

HAYAT . . . İyi ki yapmışım dediğim şeyler var . Aynı zamandakeşke'lerimde ..


HAYAT . . . İyi ki yapmışım dediğim şeyler var . Aynı zamanda keşke'lerimde ..

Engellemek istediğim başlangıçlar var.

Unutmayı yürekten dilediğim kişiler ve zamanlar .

Unutamadığım, unutmayacagim DOSTlarım var..

Hayatımdan seneler çalan insanlar ...

Hafızamdan silmek istediğim görüntüler var, silemediğim..

Sözler var, duymamış olmayı dilediğim ama duyduğum. !!

Herseye ragmen isyan etmemek !!!

Hiç birşeye hic bir zaman.

Hala yüzümün gülümsemesini sağlayan sebeplerim var . !!

Sonuçta her şey bizim seçimlerimiz. Ve her olan en iyisi olduğu için oldu...


Nevzat Uçar

Bir nasihat bin akçe




Yıllar önce,bir adam varmış. Bu adam çalışmak amacıyla çok uzaklara gitmiş ve yıllarca çalışmış. Sonunda memleketine dönme zamanı gelmiş. Bu çalışma sürecinde toplam 3000 akçe biriktirmiş ve evinin yolunu tutmuş. Evine doğru giderken yolu büyük bir şehirden geçmiş.
Yolda yürürken köşe başında birisi"Bir nasihat bin akçe, bir nasihat bin akçe" diye bağırıyormuş. Adam düşünmüş: "Nasıl olur, bir nasihati bin akçeye satarlar, ben yıllarca çalıştım ve sadece ...3000 akçe biriktirdim". Bu işe pek aklı ermemiş ama merak işte. Duramamış ve adama bin akçe vererek o nasihati satın almış.
Nasihat şöyleymiş: "KADERDE NE VARSA O ÇIKAR".
Ve yoluna devam etmiş..İlerde yine köşe başında başka bir adam bağırıyormuş "bir nasihat bin akçe" diye. Adam yine dayanamamış bin akçe de o adama vermiş ve ikinci nasihatı da satın almış.
İkinci nasihat da şöyleymiş: "GÖNÜL KİMİ SEVERSE GÜZEL ODUR"
Son kalan bin akçesi ile yoluna devam etmiş. Tam şehrin çıkışında yine köşe başında bir adam bir nasihati bin akçeye satıyormuş. Adam bir parasına bakmış, bir de nasihatı satan şahsa, dayanamamış ve kalan son akçesiyle de o nasihatı satın almış.
Son nasihat ise şöyleymiş: "HİÇ BİR İŞ ACELEYE GELMEZ".
Parasız yoluna devam etmiş. Şehrin çıkışında büyük bir topluluk ile karşılaşmış. Topluluk telaş içindeymiş. Yaklaşmış ve oradakilerden birine neler olduğunu sormuş. Oradan birisi açıklamış, demiş ki:
Burada şehrin tüm su ihtiyacını karşılayan bir kuyu var, ama kuyunun içinde de canavar var. Canavar suyu tutmuş, göndermiyor. Aşağıya kim indiyse bir türlü çıkamadı. Şimdi herkes korkuyor aşağı inmeye". Adam düşünmüş ve ilk satın aldığı nasihat aklına gelmiş. "Kaderde ne varsa o çıkar". Aşağı inmeye karar vermiş. İnince canavar hemen yakalamış ve yerine götürmüş. Demiş ki: "Buraya gelenlerin hepsine bir soru sordum ve bilemediler. Eğer sen bilirsen seni serbest bırakırım. "Bir dizine sarışın ve dünya güzeli bir kadın, diğer dizine de kurbağa koymuş ve "söyle bakalım hangisi güzel?" demiş.
Adam düşünürken aklına ikinci aldığı nasihat gelmiş ve "gönül kimi severse güzel odur" demiş. Bu cevap canavarın çok hoşuna gitmiş. Zira canavar, kurbağanın gözlerine aşıkmış. Adamı salmış ve suyu bırakmış. Almışlar krala götürmüşler ve ağırlığınca altın vermişler.
Adam yoluna devam etmiş ve nihayet evine varmış. Evinin camından içeri bakmış. Bir de ne görsün; karısı genç biri ile diz dize oturuyor. Hemen kılıcını çekmiş ve tam içeri girerken üçüncü nasihat aklına gelmiş : "Hiç bir iş aceleye gelmez". Kılıcını kınına koymuş ve içeri girmiş. Hoş beşten sonra karısına o genci sormuş. Kadın da: "Bey, sen gittiğinde ben hamileydim ve bir oğlumuz oldu. Bu genç senin oğlun" demiş.