12 Eylül 2011

Pencereyi aç, bırak taze hava içeri dolsun...

 

 
Üzgün müsün? Dans et ya da git, duşun altına gir ve beden ısısı kayboldukça üzün...tünün bedenini terk ettiğini gör. Başından aşağı akan suyun etkisiyle, aynı ter ve toz gibi üzüntünün de bedeninden temizlendiğini hisset. Neler olduğunu gör.

Zihnini öyle bir duruma sokmayı dene ki, önceki haliyle çalışamasın.

Herşey olabilir. Aslında asırlar boyunca geliştirilmiş tekniklerin hepsi, zihni eski kalıplardan uzaklaştırma çabasından başka bir şey değildir.

Örneğin, öfkeliysen, birkaç derin nefes alman yeterli. Derin bir nefes al ve derin bir nefes ver, iki dakika yeter. Sonra öfkenin nereye gittiğini gör. Zihni şaşırtıyorsun; ikisi arasında bağlantı kuramıyor. ‘Ne zamandan beri,’ diye zihin sormaya başlıyor, ‘birileri öfkeyle derin nefes alıp vermeye başladı? Neler oluyor?’

Herhangi bir şey yap ama bunu asla tekrarlama; işin aslı bu. Yoksa kendini her üzgün hissettiğinde duş alırsan, zihin bunu alışkanlık haline getirecek. Üç ya da dört kereden sonra zihin öğrenir, ‘Bu önemli değil. Üzgünsün; bu yüzden duş alıyorsun.’ O zaman duş üzüntünün bir parçası haline gelir. Hayır, bunu asla tekrarlama. Her seferinde zihni şaşırtmaya devam et. Yaratıcı ol, hayal gücünü kullan.

Partnerin bir şey söylüyor ve sen kızıyorsun. Genellikle bu olduğunda, ona vurmak ya da bir şey fırlatmak istersin. Bu sefer değişiklik yap: git ona sarıl! Onu kocaman öp, partnerini de şaşırt! Zihnin şaşıracak, sevgilin şaşıracak. Birden hiçbir şey eskisi gibi değil. O zaman zihnin bir mekanizma olduğunu göreceksin; yeni bir şey olduğunda tamamen kayboluyor; zihin yeniyle baş edemez.

Pencereyi aç, bırak taze hava içeri dolsun.

OSHO

patates kroket...



Malzemeler
3-4 adet orta boy patates
Yarım su bardağı un
Yarım su bardağı galeta unu
2 yumurta
1 tatlı kaşığı nişasta
2-3 çorba kaşığı ezilmiş beyaz peynir
1 yumurtanın sarısı
Tuz, karabiber
Kızartma yağı

Hazırlanışı
Palatesleri iyice haşlayıp rendeleyin. Üzerine 2 yumurta,nişaşta,karabiber,beyaz peynirleri ilave edin ve tüm malzemeyi iyice yoğurun.
Hamur kıvamına gelen patatesten ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp ister yuvarlayarak iterseniz silindir biçiminde şekil verebilirisiniz.
Şekil verdiğiniz topları önce una sonra çırpılmış yumurta sarısına, en sonunda da galeta ununa bulayın. Derin bir tavada kızdırdığınız yağın içine una bulanmış topları yerleştirin ve arasıra ters düz ederek kızartın.

Okulda kaan var...

Köpek mutlu ve cesur bir şekilde tapınaktan çıkış yolunu bulmuş...



Çok uzaklarda bir yerlerde, bir tapınak varmış. Bu tapınakta bir oda bin ayna ile kaplıymış. Bir gün, nasıl olmuşsa, bir köpek tapınakta kaybolmuş ve bu odaya gelmiş. Kendinden bin tane birden görünce düşmanı zannettiği görüntülere karşı havlamaya başlamış.

Bu havlamalar ve diş göstermeler kendisine bin katı geri dönüyormuş. Köpek daha da saldırganlaşmış. Gittikçe kontrolden çıkmış ve sonunda, öfkeden oracıkta ölüvermiş.
Bir süre sonra başka bir köpek daha tapınakta kaybolmuş ve aynı aynalı odaya gelmiş. Bu köpek de diğeri gibi etrafının bin tane köpekle çevrili olduğunu sanmış. Sevinç içinde onlara doğru kuyruğunu sallamış ve bu ona bin adet neşeli kuyruk sallaması olarak geri dönmüş. Köpek mutlu ve cesur bir şekilde tapınaktan çıkış yolunu bulmuş.

Başka birisinin sana çiçek getirmesini bekleme, kendi bahçeni yarat...



başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden,
kendi bahçeni yarat
ve kendi ruhunu kendin süsle...

[Veronica A Shoffstall - Bir Süre Sonra]

Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı...



Uzakdoğu'da bir budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti.
Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak, çan veya zil yoktu.

Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki budist, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.
Budist bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti.
Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı.

İçerideki budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.
Bu sevgiydi ve sevgiye her zaman yer bulunurdu

Lavaboda akvaryum... 12/09/2011... Günün fotosu...

Rüzgara sevdalandım...

 

 
Bir yaprak iken çınar dalında
Rüzgara sevdalandım
Bıraktım kendimi rüzgarın dalgasına
Savruldum durdum havada
Sonra rüzgar teslim etti beni toprağa
Çözüldüm,ayrıştım,başkalaştım
Her zerrem bütünleşti toprakla
Kimliğim gitti
Bütünün enerji okyanusunda...

H.Şems

çıkart... çıkart...

Krishna Krishna Hare Hare

http://youtu.be/ibGeaTjFBmU

insanların yaşadığı en derin kişisel yenilgi, olabileceği kişiyle olduğu kişi arasındaki farktan kaynaklanır...

Sevgi Resimleri

 Koşulsuz Sevgi

Her olay ve insan bir sebeple ortaya çıkar. Rastlantı diye bir şey yoktur. Bilgeliğin anlamı, hayatımızdaki insanların bizlere birer ayna oluşudur. Hepsi bizim en parlak ve en karanlık yanlarımızı yansıtır.

Bir başkasının büyüklüğünü takdir edebilmek demek, o büyüklüğü kendi içinde görebilmek demektir. İnsanların kendi tempolarında yürümelerine ve bizimleyken gerçek benliklerini sergileyecek kadar kendilerini güvende hissetmelerine izin vermeliyiz.

Koşulsuz sevginin anlamı budur; Biz onlarla aynı düşüncede olmasak bile onları dilekleri, sevgileri, hayalleri ve yapmak istedikleri konusunda yüreklendirmek, o deneyimi yaşamalarına izin vermektir. “Güçlü bir düş insana umut verir.”

Unutmayalım ki bu gezegen, bizim daha iyi ya da daha kötü oluşumuza göre, da daha iyi ya da daha kötü olacaktır. Onun gidişatında hepimizin rolü var. Bizler tüm eylemlerimiz hatta düşüncelerimizle aktif katılımcılarız.

Bu evrensel gerçekleri inkar etmek ya da görmezden gelmek bize yarar sağlamaz. İnkar, gerçeği kabullenmenin acısından kurtulmak için kendine yalan söylemektir.

Çünkü insanların yaşadığı en derin kişisel yenilgi, olabileceği kişiyle olduğu kişi arasındaki farktan kaynaklanır. “Dünlerin, bugünlerin içinde fazla zaman işgal etmesine izin verme.” İç dünyanı ne kadar temizlersen, dış dünyan o kadar güzelleşir ve yaşamın amacı tüm pırıltısı ile açığa çıkar