2 Nisan 2012

Sigaraları söndürtelim... Haydi...

İstasyon görmeyen bir oda lazım... Lütfen...

Hayatın getirdikleriyle yetinenler ve hayattan daha fazlasını bekleyenler…

Hayatın getirdikleriyle yetinenler ve hayattan daha fazlasını bekleyenler…

Sen hangi gruba dâhilsin? Yanlış ya da doğru yok… Sadece seçim var… Hangi gruba dâhil olacaksın?

Hayattan ne istediğini bilmeden; arzularını keşfetmeden; içindeki yaşam ateşini canlı tutmadan; bu dünyaya gelme amacını hatırlamadan; çoğu zaman bundan şikâyet etsen de suçu zamansızlığa, yaşa, şartlara, parasızlığa, başkalarına yüklemeye kalkarak bildik, tanıdık alanından çıkmadan; çekinerek ilk adımı atıp istediğin sonuca ulaşmadığında vazgeçip, geri çekilerek; gün doldurarak hayatın getirdikleriyle yetinerek yaşamak mı?

YOKSA… En büyük arzularını keşfedip; arzularının senin için itici güç olmasını sağlayıp; her sabah yataktan fırlayarak kalkmanı sağlayacak yaşam amacını bulup; korksan da o adımları atıp; ilk adımında çuvallasan da seni tekrar ayağa kaldıracak inancı hissedip; önünde gördüğün vizyona doğru her adım attığında daha da yaklaştığını görüp; kendine güvenip; önce kendini ve kaçınılmaz olarak etrafını mutlu edip; hayatın sana getirdikleriyle yetinmeden hayattan hep daha fazlasını bekleyerek yaşamak mı?

Seni anlıyorum… Yılların alışkanlıklarından, öğretilerinden, sana yüklenen kimliklerden arınmak hiç de kolay değil! Peki yetmedi mi artık altında ezildiğin kendinle ilgili olumsuz düşüncelerin; sana ait olmayan, ayağına dolanan başkalarının öğretilerinin peşinden gitmen; amaçsız, anlamsız bu hayatta gün doldurmaların; kendini kapata kapata bir metrekare yer içinde nefes alamadan geçirdiğin zamanların; yetmedi mi başkaları ne düşünecek diye kendinden vazgeçmelerin; sana yaşadığını hatırlatacak arzularını ertelemenin kızgınlığı; yetmedi mi kendinden bıkkınlığın?

Ey sevgili, uyan artık! Seni engelleyen senden başka kimse yok! Bırak şu “kurban” rolünü! Al hayatının dizginlerini eline!  Yaşamaya başla artık! Değerlerine uygun, kendini ve sevdiklerini mutlu ederek!

Evet, önün karanlık, biliyorum. Gittiğin yeri görmüyorsun ve bu çok korkutucu. O adımı atmak hiç de kolay değil biliyorum. Olduğun yerde kalmak, ne kadar şikâyet edersen et, çok daha güvenli gözüküyor onu da biliyorum. Ancak orada kaldığın her an kendinden vazgeçtiğini, kendini gerçekleştirmekten, yaşam amacını bulmaktan ve onu paylaşmaktan uzaklaştığını da biliyorum. Zaten ruhun biliyor ve o adımı atmak istiyor! Sen kendini kısıtlayan inançlar, öğretiler, yorumlarınla ruhunun önünü kapatıyorsun. Çekil aradan ve bırak ÖZ’ün adımlarını atsın. Özüne güven, onun seni yönlendirmesine güven, o senin tekâmülün için nereye gitmesi gerektiğini çok iyi biliyor! Sen yeter ki aradan çekil!

O adımı attığında; gerçekten yaşamanın ne olduğunu anladığında; kendini gerçekleştirmenin tadına vardığında; seni mutlu gören sevdiklerinin de mutlu olduğunu gördüğünde; özüne sadık kalmanın huzurunu, kendine saygı göstermenin gururunu yaşadığında; kendini gerçekten sevecek ve başkalarını da sevmeye başlayacaksın! Hayatı sevmeye başlayacak ve sen sevgi olacaksın! Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak!

Hayal etsene. Şöyle bir dünya hayal etsene… Yeryüzündeki her bir birey gerçekten yapmak istediklerini yapıyor; heyecanla güne uyanıyor, zamanın farkında bile değil çünkü yaşadığı her andan zevk alıyor; sadece kendi gelişimiyle ilgileniyor, başkalarının ne dediği, ne yaptığı hiç umurunda değil; zevk alarak yaptığı her şeyi başkalarıyla paylaşıyor; kendine ve hayata sonsuz güven duyuyor; işini o kadar mutlulukla ve o kadar mükemmel yapıyor ki ihtiyacı olan para ona engelsizce akıyor. Herkes mutlu, memnun, sevgi dolu, arzulu, sevecen, paylaşımcı, yardımsever! Bu benim en büyük hayalim ve olacak biliyorum!

Sen bu hayale ne zaman katılıyorsun

Violet Alaluf

Batan güneş için ağlamayın...

Newyork'ta ikiz kuleler yıkılmadan önce bir adamla bir kadın kulelerin tepesinde...

Newyork'ta ikiz kuleler yıkılmadan önce bir adamla bir kadın kulelerin tepesinde  akşam yemeği yiyorlarmış.

Romantik bir yer, ortam süper, Newyork acayip güzel, kemancılar, ... yemek... her şey süper... kadın mest... başlamışlar muhabbete.. adam konuştukça kadın hayran, adam konuştukça kadın hayran.. Adam en sonunda konuyu yatağa getirmiş: -Yatalım mı? demiş.. Kadın, birden ayağa kalkmış; -Lanet olsun size, bütün erkekler aynısınız.. aklınız fikriniz yatakta deyip kendini camdan aşağıya atmış..

65. katta bir İngiliz camı açmış hava alıyor.. bi bakmış ki kadın düşüyor.. kadını belinden yakalamış..; -Napıyorsun? demiş.. Kadın ağlamaklı; -Yaşamak istemiyorum.. demiş.. İngiliz; -Olur mu hiç, hayat güzel, bak, seninle Londra'ya gideriz.. Kadın; -eee sonra? demiş.. İngiliz; -Orada benim şatom var -eeee sonra? -Atlara bineriz, av partilerine katılırız.. -eee, sonra? -en güzel viskileri içeriz -sonra? -Şöminemizin karşısına geçeriz.. -eee? -sonra da yatarız .. demiş İngiliz.. Kadın yeniden ağlamaya başlamış; -Allah kahretsin, bütün erkekler aynısınız, lanet olsun, aklınız fikriniz yatakta, demiş ve atmış kendini camdan aşağı..

45. katta bir Fransız balkonda hava alıyor.. bir bakmış kadının biri düşüyor, hemen kadını belinden yakalamış; -Napıyorsun? demiş.. Kadın ağlamaklı; -nefret ediyorum, yaşamak istemiyorum, hayat çok kötü demiş.. Fransız; -olur mu.. hayat çok güzel.. seninle Paris'e gideriz.. -eee, sonra?? -cafelerde otururuz.. -ee, sonra?? demiş kadın.. -şanzelizede otururuz.. -sonra?? -en güzel yemekleri yeriz.. en güzel şarapları içeriz.. -eee?? -sonra, müzeleri gezeriz, elele tutuşup Eyfel'e çıkarız.. -eee,sonra?? demiş kadın.. -ordan benim çiftliğime geçeriz.. -eee,sonra?? -yıllanmış bi şarap açarız.. -sonra?? -şarabımızı içeriz.. -eee?? -sonra da yatarız.. demiş Fransız.. kadın yine ağlamaya başlamış; -lanet olsun size.. bütün erkekler aynısınız, aklınız fikriniz yatakta, deyip kendini tekrar camdan aşağıya atmış...

18. katta Temel balkonda hava alıyor... bir bakmış kadının biri düşüyor, yakalamış belinden hemen; -ne ediysun?? demiş.. kadın ağlamaklı; -yaşamak istemiyorum.. demiş.. Temel; -olur mu, hayat çok güzel daa.. demiş.. -seninle Karadenize gideriz.. -ee, sonra?? -ee, -çay toplaruk.. -ee, sonra?? -yaylaya çıkaruk.. -ee, sonra?? -ee, horon teperuk.. -ee, sonra?? -baktuk sıkılduk,deniz kenarına ineruk.. -ee, sonra?? -denize açıluruk.. -ee, sonra?? -ee, hamsi tutaruk.. -ee, sonra?? -hamsi tava yeruk.. -ee, sonra?? -hamsi buğlama yeruk.. -ee, sonra? -hamsikoli yeruk.. -ee, sonra?? -hamsili pilav yeruk.. -ee,sonra -hamsi çorbası içeruk.. -ee, sonra?? -hamsi reçelu yeruk.. -ee,sonra?? -hamsili ekmek yeruk... -ee, sonra?? -hamsi çorbası içeruk.. -eeee, yani yatmıycak mıyız..? demiş kadın. Temel kadına bakmış; -Tuh sağa!!!! Orospii!!! demiş ve atmış kadını aşağıya...

Ön yargılar, insanları birbirinden uzak tutmak için bilgisizlikten yapılmış zincirlerdir.



Ön yargılar, insanları birbirinden uzak tutmak için bilgisizlikten yapılmış zincirlerdir.

Countess of Blessington

“Seni Seviyorum” demek kolaydır.. Asıl zor olan ‘Şemsi paşa pasajında, kırk kulpu kırık tunç tas has hoş kayısı hoşafı’ diyebilmektir

“Seni Seviyorum” demek kolaydır..

Asıl zor olan ‘Şemsi paşa pasajında, kırk kulpu kırık tunç tas has hoş kayısı hoşafı’ diyebilmektir

Bilgisiz, sevgisiz tam olmaz hayat, tam olmaz insan…

Bilgisiz, sevgisiz  tam olmaz hayat, tam olmaz insan…

Huzur İçin Küçük Sırlar:


• Ufak şeyleri dert etmeyin.

• Hayatı olduğu gibi kabul edin. ...

• Tenkit etme isteğinizi bastırın.

• Rastgele iyilikler yapmaya çalışın.

• Her şeye hâkim olmaya çalışmayın.

• Kusursuz olamayacağınızı kabullenin.

• Sabrınızı geliştirme egzersizleri yapın.

• Her an bir şeyler öğrenmeye açık olun.

• Konuşmadan önce derin bir soluk alın.

• İnsanların gözlerine bakın ve gülümseyin.

• Aynı anda birkaç şey yapmaya kalkmayın.

• Beterin beteri vardır, her hâlinize şükredin.

• Olağan şeylerdeki olağanüstünlüğü arayın.

• Bugününüzü son gününüzmüş gibi yaşayın.

• Herkesin onayını alamayacağınızı unutmayın.

• Yaptığınız iyiliklerden bahsetmemeye çalışın.

• Bulunduğunuz durumda mutlu olmaya çalışın.

• Öfkeniz kabarmaya başlayınca 10′a kadar sayın.

• Her gün biraz vaktinizi, minnettarlık için harcayın.

• Gördüğünüz her şeyde Yaradanın izini unutmayın.

• İnatla savunduğunuz iddiaları yumuşatmaya çalışın.

• Kimsenin sözünü kesmeyin, cümlesini siz bitirmeyin.

• Daha fazlası daha iyidir, diye düşünmekten vazgeçin.

• Herkesin farklı olabileceğini anlayın ve saygı gösterin.

• Sevgi kapasitenizi geliştirip, hayatınızı sevgi ile doldurun.

• Gerçeği olduğu gibi kabul edin, çünkü hayat âdil değildir.

• Olumlu ve olumsuz düşünce kartopunun çığ gibi büyüyeceğini unutmayın..!

Sevdiğiniz yemeğe göre karakter analizi! Bakalım sizin en sevdiğiniz yemek ile kişiliğiniz uyuşuyor mu? Ne dersiniz?

HAMUR İŞLERİ (Mantı, Makarna, Börek vb) : Evine bağlı, yumuşak huylu, fazla duygusal, insan ilişkileri iyi olan fakat başka fikirlerden çabuk etkilenen, geleneklere bağlı bir yapıdadır.

ET YEMEKLERİ (Kebap, köfte, ızgara vb) : Sinirli fakat yerine göre öfke kontrolünü sağlayabilen, şüpheci, titiz bazen geçimi zor, kuralcı, hırçın, dürüst, kendine güvenen bir yapıdadır.

SEBZE YEMEKLERİ : Mantıklı, bazen fazla inatçı, kararlı ve idealist, aceleci, merhametli, becerikli, insanların sevgisini çabuk kazanan, etrafında beğenilen bir yapıdadır.

BAKLAGİLLER : Kimse hakkında kötülük düşünmeyen, saf, iyilik sever, insanlara çabuk kanan, kırılgan ve yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen hayatı ve insanları seven bir yapıdadır.

 

 

Bahar geldi... Millet sevgili yapıyo...

Balona binmek isteyen sağdan sağdan gelsin... Günün Fotosu... 02/04/2012

Anette'in Dünyasına Hoşgeldiniz -2-

http://youtu.be/LTnWitiDd_s

Zihnimizin su dolu bir bardak olduğunu düşünürsek, düşünceler ve duygular ona dökülen ve karışan farklı renklerde kum taneleri gibidir.

20120325095150-screen_shot_2012-03-25_at_6Zihnimizin su dolu bir bardak olduğunu düşünürsek, düşünceler ve duygular ona dökülen ve karışan farklı renklerde kum taneleri gibidir.

Stresli oldugumuzda bu su durmaksızın döner durur, sakinleştiğimizde ya da içe odaklandığımızda yavaşça taneler dibe çökerler. Meditasyon zihnin bu berrak halidir, nefes alıp verirken hiç müdehale etmeden  kum tanelerinin yavaşça dibe çöküşünü izlemektir....

Peki bir başka soru bizim zihnimize hangi duygular düşünceler genellikle karışmakta. Bunu bulmanın en eğlenceli yolu durup bir bakmak olabilir:)

Mesele uykudan uyandığımız zaman zihnimizdeki suyun rengi sizce hangi renk?

Bir insan size kızmak istiyorsa...

Pazartesi sendromu...