1 Ağustos 2012

Yoğurdun Suyunu Dökmeyin !

 


Türkiye’de eksikliği en fazla görülen vitaminlerden biri olan B2 vitamini, vücudun protein, karbonhidrat ve yağlardan daha fazla faydalanmasını sağlıyor. Genellikle yoğurdun kalitesini azaltacağı ve lezzetini bozacağı düşüncesiyle yoğurdun suyu dökülüyor. Halbuki B2 vitamininden faydalanılması için yoğurt suyunun dökülmemesi veya başka alanlarda kullanılması gerekli.


Protein, karbonhidrat ve yağların faydasını artırıyor B2 vitamini eksikliği göz ve ağız kenarlarında çatlamalar ve yaralara neden olur. Yoğurdun suyuna sarı ve yeşilimsi rengi veren Riboflavin (B2) vitaminidir. B2 vitamini protein, karbonhidrat ve yağlar ile etkileşim içine girerek onlardan daha fazla faydalanılmasını sağlar.
Bu vitamin yoğurt suyunun yanı sıra tarhana gibi yiyeceklerde de bol miktarda bulunmaktadır. B2 vitamininin azalmaması için bu yiyeceklerin güneş ışığından uzak tutulması gerekir.

Bazı bölgelerde tarhananın güneş ışığında kurutulması alışkanlığı bu nedenle yanlıştır. Aynı şekilde güneş ışığında kurutulan tüm süt mamullerinde de vitamin kaybı olmaktadır.

İçimizdeki Zehirli Mantarları Artık Yemeyelim…



Bu nasıl başlık demeyin metafor yaptık herhalde. Burdaki zehirli mantarlardan kastım içimizde biriktirdiğimiz kin, nefret, öfke, kıskançlık, pişmanlık gibi negatif duygular ve bu duyguların sağlığımıza verdiği zararlar. Bu tip duyguları senelerce içimizde biriktiriyoruz, biriktiriyoruz, biriktiriyoruz ve gün geliyor nur topu gibi bir sağlık problemiyle karşı karşıya kalıyoruz. O zaman da ayıkla pirincin taşını durumu ortaya çıkıyor.

İşin komik tarafı bu tip duyguları bizde yaratan insanlar kendi dünyalarında mutlu mesut yaşıyorlarken ve bizde yarattıkları bu duyguların hiç farkında değillerken ya da aldırmıyorlarken, biz keskin sirke küpüne zarar lafındaki gibi yerimizde köpürüp köpürüp duruyoruz. Üstelik bu duyguları yaratan insanları da zihnimizin baş köşesine oturtuyoruz. Nereye gitsek onları da götürüyoruz, ne seyretsek ne okusak mutlaka bir ilişki kuruyoruz. Arkasından gelsin uykusuz geceler, sebepsiz ağlamalar, hırs içinde facebook sayfalarını incelemeler…

Bize yazık değil mi arkadaşlar? Bizimki de can değil mi? En iyisi affediverin gitsin gari… Sonra ohh bugüne gelin rahatınızla, huzurunuzla yaşayın gidin. İnsanlara konuştuğumda herkesin aslında bir affetme çabası içinde olduğunu tamam affedeyimde nasıl yapayım dediğini çok duydum. İşte zurnanın deliğinin zırtladığı yerlerden biri de burası zaten.

Nasıl affedeceğiz? Bunun için bir kaç örnek versem de kötü haber maalesef herkes kendi yöntemini bulmak zorunda. Bağ koparma çalışmaları, meditasyon, chi kong uygulamaları , bio enerji seansları sayabileceğim yöntemlerden bazıları. Bağ koparma çalışmasına kısa bir örnek vermeye çalışayım, ılık bir duş alıp rahatlayın sessiz sakin bir köşeye geçin ve kendi kendinize şu sözleri tekrarlayın herkes kendi tekamülü sırasında elinden geleni yaptı, ve her şey olması gerektiği gibi oldu, onu bana öğrettikleri için teşekkür ediyor ve sevgiyle uğurluyorum. Aslında karşınızdakini bağışlayıp serbest bıraktığınızda esas kendi ruhunuzu özgürleştirdiğinizi, sağlığınızı geri kazandığınızı unutmayın.

Tabi yapılması gereken bir çalışma daha var o da kendinizi affetme çalışması. Çünkü bütün yaptığınız ya da yapmadığınız, söylediğiniz ya da söylemediğiniz şeyler için mutlaka kendinize kızgınlığınızda içinizde giderek büyümüştür. Tabi bu da ruhunuzu bir yangın yerine çevirmiştir. Affedin gidin gari kendinizi. Sonuçta bu dünyaya hepimiz öğrenmeye gelmedik mi? Hata yapmaya gelmedik mi? A keşki tüm bunları yaşamasaydık,  keşki ruhumuzu yangın yerine çevirecek deneyimlerden geçirmeseydik diyoruz değil mi? Ya her şey olması gerektiği gibi olmuşsa. Ya bütün bunları deneyimlememiz gerekiyorduysa ne olacak. Artık ah vah etme zamanı değil, öğrenip, ders alıp yola devam etme zamanı..

Ne olur artık kendimizi sevelim, affedelim, çevremize ışığımızı yayalım, el ele tutuşup önce yakın çevremizi, sonra halka halka büyüyerek dünyayı daha iyi bir yere getirmeye çalışalım. Ama nasıl merdivenler teker teker çıkılırsa, bizde önce kendimizden ve içimizdeki duyguları temizlemekle başlamalıyız. Yoksa ne kendimize ne de çevremize bir faydamız olur.

Eee o zaman neymiş bugün önce kendimizi sonra herkesi affediyoruz ve uzun zamandır olmadığımız kadar rahat ve huzurlu bir şekilde arkamıza yaslanıp yemeğimizi afiyetle yiyoruz.

A bunu yaptıktan sonra hala kendimize ve başkalarına kızmaya devam mı ediyoruz ne olur vazgeçin, inanın kimseye bir faydası yok özellikle de size. Gidin reiki seanslarına, gidin bio enerji seanslarına, konuşun, dertleşin, enerjinizi dengeletin, bilmiyorum belki aklınıza başka bir şey gelmiştir, gidin onu yapın. Ne yaparsanız yapın ama lütfen bu yolda çalışın. Haaa geçmişi de temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp aklınıza getirmeyin, eski yemek nasıl mideyi bozarsa, kötü anılarda ruhu bozar unutmayın.

Önce kendiniz, sonra çevreniz sonra da dünya için yapın bunu. Hadi ne duruyorsunuz. Doğru çalışmaya…

Sağlıcakla,

Ya Benden Sıkılırsan Karikatürleri Bölüm 2

Tek umursadığım, kişinin insan olmaya çalışması...



Benim,
Ne ırk önyargım var,
Ne sınıf önyargım var,
Ne de din önyargım var.
Tek umursadığım, kişinin insan olmaya çalışması ve bu benim için yeterli..

Mark Twain

İtirad ediyorum ben iki yüzlüyüm!

RUHUMUZ BİRİNCİ EŞİMİZ Mİ ?


Bir zamanlar, büyük ve güçlü bir ülkeyi yöneten kralın dört eşi varmış. Kral en çok dördüncü eşini sever, bir dediğini iki etmez, her şeyin en güzelini, en iyisini ona verirmiş. ...
Kral üçüncü eşini de çok severmiş. Bu güzelliğin bir gün kendisini terk edebileceğinden korktuğu için, onu çok kıskanır,üzerine titrermiş. Kral ikinci eşini de severmiş. Kendisine karşı her zaman iyi ve sabırlı davranan eşi, ne zaman bir derdi olsa daima onun yanında bulunur, sorunun çözümünde ona destek verirmiş. Kraliçe olan birinci eşiymiş kralın.

Onu en çok seven, karşılık beklemeden seven,sağlığına ve hükümranlığına en büyük katkıyı sağlayan bu eşi olmasına rağmen, kral bu eşini hiç sevmez ve onunla hiç ilgilenmezmiş.Bir gün kral ölümcül bir hastalığa yakalanmış.

Yakında öleceğini anladığı ve öldükten sonra yalnız kalmaktan çok korktuğu için, eşlerinden hangisinin ölüm yalnızlığını kendisi ile paylaşmak isteyebileceğini öğrenmek  istemiş.


En çok sevdiği dördüncü eşine, "Ölüm yolculuğunda bana eşlik etmek ister misin?" diye

sorduğunda, aldığı yanıt kalbine bir bıçak gibi saplanan, kısa ve net, "Mümkün değil!" olmuş.

"Hayatim boyunca seni sevdim, sen benimle birlikte ölmeyi kabul eder misin?" sorusunu üçüncü eşi, "Hayır, hayat çok güzel. Sen ölünce ben yeniden evleneceğim." diye yanıtlamış ve kral bir kez daha yıkılmış.

"Her sorunumda, her zaman yanımda olan, bana yardim eden sendin. Bu sorunumda da bana yardımcı olur musun?" sorusuna karşı, ikinci Bu sorunun için bir şey yapamam. Olsa olsa sana mezarına kadar eşlik eder, güzel bir cenaze töreni yaptırır ve yasını tutarım." karşılığını almış.

Büyük bir hayal kırıklığı yaşamakta olan kral birinci eşinin sesiyle irkilmiş:

"Nereye gidersen git, seninle olurum, seni takip ederim."

"Ah!" diye inlemiş kral; "Keşke bir şansım daha olsaydı..."

Aslında gerçek Yaşamda hepimiz dört eşliyiz...

Dördüncü eşimiz "vücudumuz"! Onun güzel görünmesi için ne kadar zaman, kaynak ve çaba harcarsak harcayalım, öldüğümüzde bizi terk edecektir.

Üçüncü eşimiz "sahip olduğumuz servet ve statümüz"! Ölür ölmez başkalarına yar olacaktır


İkinci eşimiz "ailemiz ve dostlarımız"! Tüm sorunlarımızı paylaştığımız bu kişilerin en son yapabilecekleri şey, bu dünyadan gözleri yaşlı bizi uğurlamak olacaktır.

Ve birinci eş... "ruhumuz

Fırında Tavuklu Güveç Tarifi

 

 Malzemeler

2 adet kabak

2 adet patlıcan

1 adet soğan

Yarım kg taze fasulye

2 adet tavuk göğsü

1 çorba kaşığı sıvıyağ

2 adet domates

6 adet sivri biber Tuz ve arzuya göre baharat


Fırında Tavuklu Güveç


Yapılışı PATLICANLARI alacalı soyup, tuzlu suda acısını çıkarın. Kağıt havlu üzerinde kurutun. Tüm malzemeleri küp şeklinde doğrayın. Yemeklik doğranmış soğanı sıvıyağda hafif kavurun. Küçük doğranmış tavukları ve fasulyeyi ilave edin. 5 dakika kavurduktan sonra küp şeklinde doğranmış 2 domatesi ilave edin. 5 dakika daha kavurduktan sonra kabak, patlıcan, tuz ve baharatı ilave edip bütün malzemeyi karıştırın. Hafif sulu olmasını istiyorsanız bir bardak su ekleyebilirsiniz. Yemeği güveçlere eşit miktarda yerleştirin. Üzerini dilimlenmiş biber, domates ve maydanoz ile süsleyin. Önceden ısıtılmış 170 derece fırında pişirin.

Grup Seksendört - İşte Hayat /

http://youtu.be/3QQZzzjLAPA

Bir gün benden sıkılırsan...

Hayalimdeki ev serisi 3...

Kavunun Faydaları…

-A ve B vitaminleri ile Brom ve İyod gibi mineraller kavunda bolca bulunur.

-Kanı temizler,cildi taze  tutar,sinirleri sakinleştirir,uyku getirir,bol idrar söktürür.Böbrekleri temizler,taş ve kum varsa döker.

-Kanı;üre,üreasidi ve zehirlerden temizler.

-Gut hastalığına,romatizma,verem,kansızlık,hemoroid ve kabızlığa iyidir.

-Sathi yanıklarda bir dilim kavun koyarsanız yanmayı ve acıyı azaltır.

-Şeker hastalarına,ülserlilere,tansiyonu olanlara,hazımsızlık çekenlere kavun  zararlıdır

Bugün ne giysem...

Birbirini sevenler paylaşırlar bir dalı.

Birbirini sevenler paylaşırlar bir dalı.

Birbirini sevmeyenler paylaşamazlar bir dağı..!!

Akşamınız Güneş Kadar Parlak...

Akşamınız Güneş Kadar Parlak ,

Kalbiniz Melekler Kadar Temiz ,

Yolunuz Okyanuslar Kadar Açık Olsun

Güzel kalplerinizde güzellikler ,sevgiler bol olsun

Her Nefes alışınız sağlık ,mutluluk sevgi ve huzur dolu olsun..

HAYIRLI,NESELI, MUTLU VE HUZURLU AKŞAMLAR

mÜSAADENLE üRPERİYORUM...