8 Ağustos 2011

Bunlar neden başıma geldi diyenlere ufak bir öykü...

Brenda, yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir   kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı.

Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı.

Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu. Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Brenda’nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu.

Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens, yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah’a dua edebilirdi yalnızca... Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. “Allah’ım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardım et.”

Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri “Aranızda lens kaybeden var mı?” diye bağırdı.”

Brenda’nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmişti.

Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları yazacaktı:

“Allah’ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım...”

Alıntı...

Uyandım baktım ki bir sabah,Güneş vurmuş içime...



Uyandım baktım ki bir sabah,
Güneş vurmuş içime;Kuşlara, yapraklara dönmüşüm,
Pır pır eder durur, bahar rüzgârında.
...
Kuşlara, yapraklara dönmüşüm;
Kuşlara,
Yapraklara.

Orhan Veli Kanık

sevgilisini bekleyen çiçeğe Kardelen, sevgilisini yarı yolda bırakan çiçeğede Hercai denilir...

Çok uzun yıllar önce iki kır çiçeği birbirlerine aşık olurlar. Her bahar diğer ç...içekler gibi onlarda açıp güneşe merhaba derler.Fakat bir bahar bahar başlangıcı bu çiçeklerden biri diğerine; Biz diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım kışın ortasında herkesin soğuktan kaçtığı karlı günlerde açalım ki bütün doğa bize ait olsun der. Ve ikisi de o bahar açmamaya karar verirler.Biri açmak için kışın gelmesini ve karın yağmasını beklerken, diğeri o yaz açar. O gün bugündür karda açan ve sevgilisini bekleyen çiçeğe Kardelen, sevgilisini yarı yolda bırakan çiçeğede Hercai denilir.

İşte bu yüzden hayırsız sevgiliye Hercai denilir

Yuvasından çıkan köstebek... Günün fotosu 08/08/2011

 

oguz yilmaz- bas bas paralari leylaya

http://youtu.be/qmTuj_fzHjk

O sabaha kadar uluyan sendin demek...