8 Nisan 2012

Karaciğer Meridyeni: Doğu düşüncesine göre, bu organdaki "Ch'i", vücut faaliyetlerini dengeler.


Karaciğer Meridyeni: Doğu düşüncesine göre, bu organdaki "Ch'i", vücut faaliyetlerini dengeler.


 Bu organ "Ch'i" enerjisini ve kanı her yöne yollar. Karaciğerin Çinlilerce askeri bir lidere benzetilmesi, vücuttaki eşitlilik ve iç organların hareketlerindeki uyumu sağlamakla görevli olmasına ilişkindir.


 Bu meridyen sinir sistemini kontrol ettiğinden, depresyon, kızgınlık gibi psikolojik sorunlarda da önemli rol oynar.


Hayata gösterilen ilgi ya da ilgisizlik bu meridyendeki dengeyle sıkı sıkıya bağlıdır.


Karaciğer meridyenindeki tıkanıklık, karaciğer, dalak, mide sorunları, cinsel organlarda egzama, uçuk, düşük sperm sayısı, iktidarsızlık, cinsel arzularda azalma, filebit, ayak başparmağında gut, mantar, ayrıca varis ve diz ağrılarına da sebep olabilir.

Adam olmaz senden lan...

Mütevazi olan kişileri enayi yerine koymayınız...

En dikkatliler 7 saniyede buluyormuş... Ya siz ??? Etraf insan yüzü dolu ATLAMAYIN...

Pembe Şehir Jaipur… (Hindistan Gezisi Bölüm 2)

İlk olarak uçağımız Delhi’ye iniyor ama orada kalmıyoruz. Yaklaşık 250 kilometre uzaklıktaki Jaipur’a gitmek üzere otobüse biniyoruz. Hindistan gezisinde izleyeceğimiz Jaipur -  Agra - Delhi güzergahına altın üçgen deniliyor ve çok popüler. Saat yaklaşık sabahın 02:00’si olduğundan ben otobüse biner binmez uyuyorum. Sabah 06:00’da ilk gözümü açtığımda alev alev yanan bir otobüsün yanından geçtiğimizi görüyorum. Uyku sersemi durumu tam algılayamasam da içimde tatsız bir duygu dolaşıyor. “Umarım herkes kurtulmuştur” diye mırıldanıyorum. Sonra artık gözlerim açık yolculuğa devam ediyorum. Hiçbir sahneyi, hiçbir kareyi kaçırmak istemiyorum. Otobüs sağdan soldan kıl payı geçen araçlarla beraber yoluna devam ederken bitmek bilmeyen korna sesleriyle de tanışmış oluyorum. Bu arada tur arkadaşlarımdan gece boyu yaptığımız yolculuğun ne kadar tehlikeli olduğunu ve hiç uyuyamadıklarını dinliyorum. Ben mışıl mışıl uyuduğum için kendimden çok memnun kalıyorum ve “Allah’a emanet iyi gelmişiz” diye şükrediyorum. “Siz siz olun mecbur kalmadıkça Hindistan’da gece yolculuğu yapmayın” diye de buraya not düşüyorum…

Neyse deve çeken arabaların, rikşaların (üç tekerli bisiklet), rengarenk sari giymiş kadınların ve öküzlerin yollarda görünmeye başlamasıyla pembe şehir ‘’Jaipura’’ girdiğimizi anlıyoruz. 1876’da Maharaj Ram Singh (büyük kral) Galler prensini karşılamak için şehrin giriş yolundaki her binayı pembeye boyadığından buraya pembe şehir deniyormuş. Ve şehrin içine girdikçe biz de yavaş yavaş pembe binaları görmeye başlıyoruz.

[slideshow]

İlk durağımız ‘’The City Palace’’ (Şehir Sarayı) oluyor. Şehrin içindeki bu saray da pek tabii ki pembe ve şimdiki mihrace bu sarayın bir bölümünde yaşamaktaymış. 1970 doğumlu mihracenin haremine girmek için ise genç kızlar yarışıyorlarmış. Tabi ki her sarayda olduğu gibi halk salonu, soylular salonu, avlu gibi birçok bölümden oluşan büyük bir yer burası. Ben giriş kapısının önündeki mermer filleri, avludaki kapıları ve müzedeki okları çok beğeniyorum. Ayrıca eski mihrace İngiltere’yi ziyaret etmeye gittiği zaman “ben Ganj’dan başka hiçbir suyu içmem ve başka suyla yıkanmam” diyerek yanında Ganj’ın sularını taşıdığı büyük kaplar da sarayın bahçesinde sergileniyor. Onlar da çok ilginç geliyor…

Ayrıca sarayın kapısında duran heybetli görünüşlü, uzun boylu, pala bıyıklı korumaların adının da Rajput olduğunu ve ksatriya kastına mensup olan bu savaşçıların en çok bulunduğumuz bölgede yaşadıklarını öğreniyoruz. Sonra adettendir diyerek sırayla fotoğraf çektiriyoruz. Fakat adamlar o kadar heybetli ki, yanlarında ufacık gözükmekten de kurtulamıyoruz. Turun devamında da otellerin girişinde, saraylarda, kalelerde güvenlik olarak sık sık karşımıza çıkmaya devam ediyorlar…

İkinci durağımız ise ‘’Cantar Mantar’’ gözlemevi oluyor. Bu isim o kadar hoşuma gidiyor ki bütün gezi boyunca en kolay öğrendiğim isimlerden biri oluyor. Mihrace Jai Singh 1728’lerde bu gözlemevini yaptırmış. İçeri girdiğinizde modern bir açık hava sergisine girdiğiniz izlenimini veren büyük, garip objeler sizi karşılıyor. Sonra rehberimiz ( Sn. Vahdi Özen) her bir objenin karşısına geçip ne işe yaradığını tek tek anlatmaya başlıyor. Güneşin gölgesinin uzunluğuna bakarak saati öğrenebiliyorsunuz, o anki gökyüzündeki yıldızların konumunu görebiliyorsunuz, burçlara göre ayrı ayrı yapılan gözlemevlerini gezebiliyorsunuz, güneş ve ay tutulmalarının zamanını öğrenebiliyorsunuz, aletlerin doğru çalışıp çalışmadığının kontrol edilmesi için yapılmış kalibrasyon aletini şaşkınlıkla seyrediyorsunuz… Yani o tarihlerde bu konularda bu kadar bilgili olmalarına şaşırıp oradan çıkıyorsunuz.

Arkasından ‘’Hava Mahal’’e yani Rüzgar Sarayına gidiyoruz. Rüzgar sarayı da tabi ki pembe ve mimarisi müthiş etkileyici bir yapı. Çocukken oynadığımız legodan yapılmış evlere benziyor. Dışarıdan bakıldığında beş katlı gibi gözüküyor ama sadece iki katlı bir yapı. Mihracenin hareminin dışarıdaki resmi geçitleri ve ana caddeyi seyrettiği bir yapı bu. Ve her tarafı pencerelerle (950 pencere olduğu söyleniyor) kaplanmış olduğu için buraya rüzgar sarayı deniyormuş.

Tabi onca yolculuktan sonra herkeste yavaş yavaş yorgunluk alametleri başladığı için turun çoğunluğu gezmeye ertesi gün devam etmek istediğini söylemeye başlıyor. Fakat biz 7-8 kişi buradayken ne kadar çok yeri gezersek yanımıza kar kalır havasında olduğumuzdan rüzgar sarayının orda otobüsten inip gezmeye karar veriyoruz. Rehberimiz de yazık “bizi bin kere hava kararmadan önce otelde olun” diye bizi uyarmaya başlıyor.

Neyse biz yedi kafadar Jaipur sokaklarında yürümeye başlıyoruz. Bir yandan “aaa otobüsten göründüğü kadar da pis değilmiş” diye birbirimizi avutuyoruz, bir yandan da sokakta çöpleri yiyen domuzların yanından geçiyoruz. Ben hala öküzlerin yolda dolaşmasının şaşkınlığını üzerimden atamamışken o domuzlar olayın tuzu biberi oluyor doğrusu. Ama otobüsten inmişiz, gezicez demişiz ya, bi yandan ürküyorum bir yandan da diğerlerine belli etmeden “aa ne güzel ne güzel” deyip deyip yürümeyi sürdürüyorum. Sokak berberlerinin, maymunların, yerdeki bokların, rikşaların yanından sessizce yürümeye devam ediyorum. Duvara dönük çiş yapanların yanından geçerken ilk başlarda kafamı çeviriyorum ama sonra o kadar çok görmeye başlıyorum ki onlara da alışıyorum ve kafamı falan çevirmemeye başlıyorum.

Bu arada dükkanları girip çıkmaya başlıyoruz. Kumaşçılar, takıcılar, kıyafet satanlar, halıcılar arasında kaybolmuş durumdayız. “Hadi” diyoruz artık alışveriş zamanı ve kumaşçılara girmeye başlıyoruz. Dükkanlar ufacık, biz içeri giriyoruz zaten yedi kişiyiz dükkan bitiyor . Bir de kumaşlar, bir de satıcılar… Dükkanda nefes alacak yer yok. Ama olsun azimliyiz. Kucak kucağa dükkanın köşesindeki koltuğa oturuveriyoruz. Satıcılar dükkandaki her kumaşı tek tek açmaya başlıyor. Biz de seyrediyoruz. Sonra başlıyor sıkı bir pazarlık. O kadar kişi alacağız diyoruz fiyatlar nerdeyse beşte bire kadar düşüveriyor. Yan yana dizili bütün dükkanlara girip çıkıyoruz. Bize bir ilgi bir ilgi olmaz böyle şey. Her dükkan sahibi bizi kapmak için birbiriyle yarış halinde.

Bu arada rehberimiz bizi o kadar merak ediyor ki otelden atlıyor bir rikşaya bizi bulmaya çalışıyor. Baktı bulamıyor nerde olduğumuzu öğrenmek için telefonla arıyor. Bizim cevap şu: “Burda pembe bir kapı var oradaki dükkanlardayız”. Meğerse eski Jaipur dediğimiz bölge surlarla çevriliymiş ve dışarıya açılan yedi tane pembe kapı varmış. Yani pembe kapının oradayız demek rehberimizin bizi bulabilmesi için yeterli bir bilgi olmuyormuş. Neyse sonuçta rehber bizi bulamıyor ama biz acayip şamata yapıp hiç istifimizi bozmadan alışverişimizi bitiriyoruz.

Dönme zamanı gelince de dört kişilik tuk-tuka yedi kişi doluşup otele dönüyoruz. Zaten yoldaki diğer araçlar da insan istifi görüntüsünde olduğundan etrafa uyum sağlamış oluyoruz. Ne demişler Hindistan’da Hintli gibi yaşamak lazım…

Akşam yemeği vakti gelince yemek salonunda bütün tur buluşuyoruz. Açık büfe yemekler çok güzel gözüküyor. Hint yemekleri bir yanda makarna, tavuk ızgara, salata gibi bizim bildiğimiz yemekler diğer yanda. Hint yemekleri o kadar baharatlı gözüküyor ki denemeye cesaret edemiyorum. Yemeğin kapağını bile açtığınızda keskin bir baharat kokusu sizi sarıyor. Bir de; baharatlı yemeklerin midenizi bozmasa bile, bağırsaklarda yanma yapabileceği konusunda bizi uyarıyorlar. Bunun üzerine ben tabi hepten uzak duruyorum bu bol baharatlı yemeklerden. Sadece etlerin üzerine azıcık kendim baharat koyuyorum. Gerçekten lezzetli olduğunu anlıyorum ama neme lazım diyip yine de çok sade yemeyi tercih ediyorum. Bir de samoso isimli sebzeli böreği, naan isimli ekmeği deniyorum. Onlar da hoşuma gidiyor. Neyse yemekten sonra hemen yatıyoruz çünkü sabah meşhur Amber kalesini gezmek üzere erkenden buluşulacak…

Sabah herkes vaktinde otobüse doluşmuş durumda hareket ediyoruz. Bütün tur kafa dengi ama ben özellikle iki Müge, Emel abla ve Semra ablayla çaçayı kurmuş durumdayım. Amber kalesinin yüksek kayaların üzerine oturtulmuş bir yapısı var. Yapımına 1592’lerde başlanmış, daha sonra yavaş yavaş da genişletilmiş. Amber kalesine fillerle çıkıp, jeeplerle geri dönüyorsunuz. Yani oraya varmak da dönmek de çok eğlenceli…

Filler aşağıdan yukarıya insanları iki iki taşıdıkları için turda eşleşmeler başlıyor. Biz Müge A. ile zaten kuvvetli bir çaça kurduğumuzdan hemen eşleşiveriyoruz. Filler birbiri sıra yukarı doğru çıkıyor. Duvarın üstünden resmimizi çekenler, çekecek satanlar, kolye satanlar da kalenin duvarlarından bize sesleniyorlar. Biz Müge’yle böyle güle oynaya yukarı çıkarken ağzımızın içine nerden geldiği belli olmayan bir su fışkırıveriyor. Artık öndeki fil mi üstümüze işedi, bizim fil hortumuyla yerden su mu püskürttü bilemiyoruz ama biz başlıyoruz etrafa tükürmeye. Yanımızda Pürel falan var ama ne yapıcaz ki dilimizi mi pürelliyeceğiz. “Yok canım çiş değildir, sudur” deyip birbirimizi teskin ediyoruz. Yani yerdeki suyun ağzımıza girmesi çişe göre bize süper gözüküyor. Neyse sonuçta ikimize de bir şey olmuyor ama o etraf tükürmelerimiz de unutulacak gibi değildi…

Neyse tıngır mıngır saraya giriyoruz. Tabi bunda da klasik halk salonu, soylu salonu, zafer salonu, şu salonu, bu salonu var ama ben en çok aynalı salonu beğeniyorum. Muazzam bir işçilik ve çok etkileyici bir görüntü sizi sarıp sarmalıyor. Binlerce dışbükey aynayla kaplanmış duvarlar çok frapan olmakla beraber yine de çok hoşunuza gidiyor. Arkasından kalenin en tepesine kadar çıkıyoruz ve hem Jaipur’ı hem de suyun içinde kalmış yazlık sarayı keyifle seyredeceğimiz bir yere ulaşıyoruz. Süpürgeli sari kıyafetli Hintli kadınlarla boy boy fotoğraf çektiriyoruz. Bir de çevrede atlayıp zıplayan maymunlara şaşkınlıkla bakıyoruz...

Arkasından jeeple bir üstte yapılmış diğer kaleye (Moti Doon) geçiyoruz. Burada dünyanın yapılmış en büyük topunu görüyoruz. Ayrıca rehberimizden kenti kuran Jay Sing’in hikayesini dinlemeye devam ediyoruz. Jay Singh İmparator, Evrengzip’in himayesine girerken kendisine ne istediğini sorulduğunda “sizin himayenizde olmak benim için yeterli lütuftur” gibisinden bir yanıt vermiş. Aslında çok sert olarak tanınan imparator bu akıllı yanıtı alınca Jay Sing’e “bir tam bir de çeyrek” akla sahip anlamında “Bir Tam Bir Çeyrek” adını takmış. O günden beri de şehrin bayrağı bir tam ve altında bir çeyrek bayrak şeklinde olmuş diyen rehberimiz surlardan gözüken ikili bayrağa dikkatimizi çekiyor.

Arkasından aşağıdaki yazlık saraya yani Jal Mahal sarayına geçiyoruz. Şu anda suyun ortasına gömülmüş duran bu sarayı Mihrace yaz aylarında kullanıyormuş. Gerçekten çok estetik gözüken bu sarayı uzaktan fotoğrafladıktan sonra bir tekstil mağazasına gidiyoruz ve renkli kumaşlar içinde kendimizi kaybediyoruz.

Arkasından yorgun argın otele varıyoruz. Ertesi gün Taç Mahal’ı görmek için Agra’ya doğru yola çıkacağımızdan eşyalarımı toplamaya başlıyorum…

Sağlıcakla,

Not: Bir önceki yazıda Hindistan hakkında genel bilgi vermiştim ama aklıma anlatmadığım birkaç şey geldiği için onları da buraya eklemek istiyorum.

1)      Hindistan deyince herhalde hepimizin aklına ilk önce  Raj Kapoor ve 1950’li yıllarda iki gözü iki çeşme izlenen Avara Mu filmi gelir. Bir de tabi filmi sevdiren ve film kadar ünlü olan Avara Mu (aslı awara huun imiş) şarkısı. Bugün Ballywood filmleri dediğimiz büyük sektörün doğuşu da her halde bu filmlerde başlamıştır…

2)      Hintliler kendilerini Bharat olarak adlandırıyor. Biz ise yemeklerin içine karıştırdığımız envai çeşit tatlara baharat diyoruz.

3)      Hindistan’da her 1000 erkeğe 933 kadın düşüyor. Sebebi ne mi? Bazı tutucu aileler bebeğin cinsiyetinin kız olduğunu öğrenince doğumu engelliyorlar. “Bunda kız çocuklarını evlendirirken ödemek zorunda oldukları bir nevi çeyiz parası olan drahoma’nın da etkisi var herhalde” diye düşünüyorum.

4)      Sokaklarda, rikşalarda, saraylarda Hindistan’ın üç simgesiyle karşılaşmak mümkün. Birinci simge satkona (6 köşeli yıldız)’ı her yerde görmek mümkün. Bu yıldız hinduizmin önemli işaretlerinden biriymiş. Eril ve dişil enerjinin karşılaşmasını temsil ediyormuş. İkinci simge satkuna yani Hitler’in kulandığı gamalı haçı. Aslında gamalı haç mutluluk ve şans anlamına geliyormuş Üçüncü simge ise Om. Tanrıyı, evrenin varoluşunu, yaradılışı, insanın varlığını, yani her şeyi ifade eden bir kavram.

Niyaz - Beni Beni!

http://youtu.be/L7fDj1o3TGQ

Her Karanlık Kendisini Sonlandıracak Şafağın Tohumlarını İçinde Taşır...!

Her Karanlık Kendisini Sonlandıracak Şafağın Tohumlarını İçinde Taşır...!

~Dante Alighieri~

Her işimiz hayra çevrilsin...

İnsanlarla uyum sağlamadan sıcak ilişkiler kuramazsınız...

Bir göl kenarında yaşayan ve sudan nefret eden bir kedinin bir gün yavruları olur; fakat bu yavrular her gün gölün kenarında oynamayı ve suya girmeyi çok severler.


Yavrularıyla birlikte göle giren ve onlarla suyun içerisinde oynayan anne kediyi gören bir başka kedi hayretler içinde kalır ve ona sorar: "Sen yıllardan beri sudan nefret ederdin, ama görüyorum ki artık sudan hiç çıkmıyorsun. Bunun sebebi nedir?"


 Anne kedi şöyle cevap verir: "Hâlâ suyu hiç sevmiyorum ve göle girmekten de nefret ediyorum, ama ben yavrularımı çok seviyorum." Hepimizin hoşlandığı veya hoşlanmadığı birçok şey vardır.


 Ancak biz birini çok seviyorsak ve onunla bir şeyler paylaşmak istiyorsak, onun hoşlandığı şeylere olan bakış açımızda esnek olmalıyız.


Özellikle bu kişiler aile bireylerimiz ise bu konuda bize düşen daha özverili ve daha hoşgörülü olmaktır.


 Yapmamız gereken, zararlı bir yönü yoksa sevdiğimiz kişinin hoşlandığı şeyleri sevmeye çalışmak ya da en azından onun sevdiklerine karşı hoşgörülü ve anlayışlı olmaktır. İnsanlarla uyum sağlamadan sıcak ilişkiler kuramazsınız.

Ayaklar gergin...

"Vahim olan, yolun yolcusuz olması değil, asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır."

"Vahim olan, yolun yolcusuz olması değil, asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır."

Halil Cibran

İstersen Çaresini İstemezsen Bahanesini Bulursun...

Hastalıkların Zihinsel Sebepleri...

Fiziksel bir sorunun olduğunda listeyi kullanma yolu:

 

1. Sorunun zihinsel nedenine bak ve bunun senin için doğru olup olmadığını   düşün.

Değilse, sessizce otur ve kendine sor: "Bende bunu yaratan hangi düşünceler   olabilir"

 

2. Şu sözleri tekrar et: "Bilincimde bu koşulları yaratan düşünce   kalıbını bırakmaya

hazırım."

 

3. Yeni düşünce modelini birçok kez tekrar et.

 

4. İyileşmenin zaten başlamış olduğunu varsayıp, iyileşmeyi kabul et

 

 

HASTALIKLARIN ZİHİNSEL SEBEPLERİ

SORUN OLASI   NEDEN YENİ DÜŞÜNCE MODELİ

 

A

 

Addison hastalığı: (Derin boyutta duygusal yoksunluk. Kendine duyulan   kızgınlık.)

"Bedenimin, düşüncelerimin, duygularımın bakımını sevgiyle   yapıyorum."

 

Adrenal sorunlar: (Yenilgi duygusu. Kendine aldırış etmemek. Endişe)   "Kendimi seviyorum

ve onaylıyorum. Kendime bakma isteğini duyuyorum."

 

Ağlamak: (Gözyaşları hayatın ırmaklarıdır. Üzüntü ve korkudaki kadar sevinçte de gözyaşı

dökülür.) "Tüm duygularımda huzur içindeyim. Kendimi seviyorum ve   onaylıyorum."

 

Ağrılar, Sızılar: (Sevgiye hasret çekmek. Dokunulmayı özlemek.) "Kendimi   seviyorum ve

onaylıyorum. Sevecen ve sevilen bir insanım."

 

AIDS: (Kendini reddetmek, cinsel suçluluk ve yetersizlik duygusu.)   "Hayatın kutsal ve

görkemli bir ifadesiyim. Cinselliğimden haz duyuyorum. Kendimi   seviyorum."

 

Akciğer sorunları: (Hayatı kabul etmemek. Depresyon. Üzüntü. Dolu dolu bir   yaşama

kendini layık görmeme.) "Hayatım mükemmel bir denge içinde. Hayatı dolu   dolu yaşamaya

hakkım ve kapasitem var."

 

Akıntı: (Eşe duyulan kızgınlık. Cinsel suçluluk duygusu. Kendini   cezalandırma.) Başkaları,

kendime duyduğum sevgi ve saygının aynalığını yapıyor. Cinselliğimin   coşkusunu yaşıyorum."

 

Allerjiler: (Kime allerji duyuyorsunuz? Kendi gücünü reddetmek) "Dünya   güvenli ve dostça.

Güvencedeyim. Hayatla barış içindeyim."

 

Alkolizm: (Ne yararı var? Yararsızlık, suçluluk, yetersizlik duygusu. Kendini   reddetme.) "Şu

anda yaşıyorum. Her an yeni bir an. Özdeğerimi görmeyi seçiyorum. Kendimi   seviyorum ve

onaylıyorum."

 

Alzheimer hastalığı: (Yaşamı terketme arzusu. Hayatı olduğu gibi kabul   edememek)

"Herşey doğru zaman ve mekan sıralaması içinde gelişiyor. Her şey olması   gerektiği gibi

oluyor."

 

Amfizem: (Yaşam korkusu. Kendini yaşamaya layık bulmama.) "Dolu dolu ve   özgür

yaşamak en doğal hakkım. Hayatı ve kendimi seviyorum."

 

Amnezi: (Korku, hayattan kaçış. Kendi ayakları üzerinde duramama.)   "Zeka, cesaret ve

özdeğere daima sahibim. Hayatta olmayı seviyorum."

 

Anemi: ("Evet, ama" yaklaşımı. Haz yoksunluğu. Yaşam korkusu.   Yeterli olmama duygusu)

"Hayatın her alanında zevk alacağım çok şey var. Hayatı seviyorum."

 

Anksiyete (kaygı): Hayatın akışına ve gidişatına güven duymama) "Kendimi   seviyorum ve

onaylıyorum. Hayatın akışına güveniyorum. Güvencedeyim."

 

Anoreksi: (Hayatı reddetmek. Aşırı korku, kendinden nefret ve reddedilme)   "Olduğum

gibiyim. Olduğum gibi olmaktan mutluyum. Yaşamayı seçiyorum. Hazzı ve kendimi   kabul

etmeyi seçiyorum."

 

Anüs: (Atma noktası, boşaltma noktası.) "İhtiyaç duymadığım şeyleri   kolaylıkla ve rahatlıkla

atıyorum."

 

Anüs- apse: (Bırakmak istediğiniz şeyi bırakamamaktan duyduğunuz kızgınlık)

"Bıraktığımda güvendeyim. Sadece ihtiyacım olmayan şeyleri   atıyorum."

 

-Acı: (Suçluluk duyma. Cezalandırılma arzusu. Yetersizlik.) "Geçmiş   geçmişte kaldı.

Şimdi kendimi sevmeyi ve onaylamayı seçiyorum

 

-Fistula: (Gereksiz şeyleri kısmen tutarak atmak. Geçmişin olumsuzluklarına   takılı

kalmak.) "Sevgiyle geçmişi tümüyle özgür bırakıyorum. Özgürüm.   Sevgiyim."

 

-Kaşınma: (Geçmiş hakkında suçluluk duymak. Pişmanlık.) "Kendimi   sevgiyle

affediyorum. Özgürüm."

 

Anüs kanaması: (Kızgınlık ve öfke.) "Hayatın akışına güveniyorum. Doğru   ve yararlı adımlar

atıyorum."

 

Apati: (Duygulara izin vermemek. Kendini ölü gibi hissetme. Korku.)   "Duygularıma izin

veriyorum. Kendimi hayata açıyorum. Yaşam deneyimlerine hazırım."

 

Apandisit: (Korku, yaşam korkusu. İyi şeylerin akışını engellemek.)   "Güvendeyim. Kendimi

gevşetiyor ve hayatın zevkle akmasına izin veriyorum."

 

Apse: (İncinme, küçümsenme, intikam duyguları içinde dönüp durma)   Düşüncelerimin

özgürleşmesine izin veriyorum. Geçmiş bitti. Huzurluyum.

 

Arter: (Yaşam sevincini taşıyan damarlar.) "Yaşam sevinciyle doluyum.   Kalbimin her

atışında tüm bedenime yayılıyor."

 

Arterioskleroz: (Direnme, gerginlik. Katışlaşmış dar düşünceler. İyiyi   görmeyi reddetmek.)

"Hayata ve hazza tamamen açığım. Sevgiyle bakmayı seçiyorum."

 

Artrit: (Sevilmediğini hissetmek. Eleştirilmek, kırgınlık). "Sevgiyim.   Kendimi sevmeyi ve

onaylamayı seçiyorum. Başkalarına sevgiyle bakıyorum."

 

Artritli parmaklar: (Cezalandırma, suçlama arzusu. Kurban olduğunu   hissetmek.) "Sevgi ve

anlayışla bakıyorum. Tüm yaşadıklarıma sevginin ışığıyla yaklaşıyorum."

 

Araba tutması: (Korku. Tutsaklık. Tuzağa düşmüş hissetmek.) "Zaman ve   mekan içinde

kolaylıkla ilerliyorum. Sevgi çepeçevre beni kuşatıyor."

 

Astım: (Nefes almaya hak duymamak. Boğulmuşluk duygusu ve bastırılmış   gözyaşı.

"Hayatımın sorumluluğunu üstlenme güvenini duyuyorum. Özgür olmayı   seçiyorum."

 

Astım nöbeti: (Korku. Hayata güvenmemek. Çocuklukta takılıp kalmak.)   "Büyümekten

korkmuyorum. Hayatıma ve kendime güven duyuyorum."

 

Bebek astımı: (Yaşam korkusu. Doğmaktan duyulan pişmanlık. "Bu çocuk   güven dolu bir

ortamda ve seviliyor. Beklenilen ve değer verilen bir çocuksun."

 

Ayaklar: Kendimizi, başkalarını, hayatı anlama kapasitemiz. "Anlayışım   genişliyor. Değişen

dünyaya ayak uyduruyorum."

 

Ayak parmakları: Geleceğin küçük ayrıntıları. "Tüm ayrıntılar kendi   kendine yerlerini

bulurlar."

 

Ayakbileği: (Hareket ve yol belirlemeyi temsil ediyor.) "Hayatta ileri   doğru adımları kolaylıkla

atıyorum."

 

Madura ayağı: (Dışlanmaktan duyulan çaresizlik duygusu. İleri adım atamama.)   "Kendimi

seviyorum ve onaylıyorum. İlerlemek için kendime izin veriyorum."

 

Aybaşı sorunları: (Kadın olmaktan duyulan suçluluk duygusu. Cinsel organların   günah, pis

olduğu inancı.) "Kadın olarak gücümü ve bedenimin normal işlevlerini   kabul ediyorum.

Kendimi seviyorum ve onaylıyorum."

 

B

 

Bacak sorunları:

 

- Üst: (Çocukluk travmalarının etkisinden kurtulamamak.) "Benim için   bildiklerinin en

iyisini yapıyorlardı. Onları affediyorum."

 

- Alt: (Gelecek korkusu. Kıpırdamak istememek.) "Geleceğe güvenle   bakıyorum."

 

Bademcikler: (Korku. Bastırılmış duygular. Tıkanmış yaratıcılık.) "Yüksek   düşünceler bende

ifade buluyor. Her şey iyiliğim için oluyor."

 

Bağımlıklar: (Kendinden kaçmak. Korku. Kendini sevmeyi bilmemek) "Artık   ne kadar

harikulade bir varlık olduğumun farkına vardım. Kendimi sevmeyi ve haz almayı   seçiyorum."

 

Barsaklar: Dışkının atılmasını sağlıyor.

- Sorunlar: (Eski ve ihtiyaç duyulmayan şeyi atmaktan korkmak.)   "Kolaylıkla eskiyi

bırakıyor, coşkuyla yeniyi kabul ediyorum."

 

Baş ağrısı (Değersizlik duygusu. Korku. Kendini eleştirme.) "Kendimi   seviyorum ve

onaylıyorum. Yaptığım şeyleri sevgiyle yapıyorum."

 

Baş dönmesi: (Kaçış. Dağınık düşünce. Görmeyi reddetmek.) "Hayatla uyum   ve barış

içindeyim. Canlı ve mutlu olmakla güven içindeyim."

 

Bayılmak: (Korku. Başedememek.) "Hayattaki her şeyle başetme gücüm   var."

 

Beden Kokusu: (Korku. Kendinden hoşlanmamak. İnsanlardan korkmak.)   "Kendimi

seviyorum ve onaylıyorum. Güven duyuyorum."

 

Beyin: Bilgisayar ve santralı temsil ediyor.

 

- Tümör: "Yanlış programlanmış inançlar. İnatçılık. Değişmeyi   reddetmek.) "Zihnimin

bilgisayarını yeniden programlamak çok kolay. Hayat değişimler   sürecidir."

 

Bitkinlik: ( Can sıkıntısı. Yaptığı işi sevmemek.) "Hayattan coşku   duyuyorum. Enerji ve

coşkuyla doluyum."

 

Boğaz sorunları: (Kendi adına konuşamamak. Yutulmuş kızgınlık. Tıkanmış   yaratıcılık.

 

Değişme ve korkusu.) "Kendimi özgürce, kolaylıkla, sevgiyle ifade   ediyorum. Yaratıcılığımı

kullanıyorum. Değişmeye hazırım."

 

Boyun ağrıları: (Soruna bir başka açıdan bakmayı reddetmek. İnatçılık. Esnek   olmamak.)

"Kolaylıkla ve esneklikle bir konuyu her açıdan görebiliyorum. Birşeyi   yapmanın ve görmenin

bir çok yolu var."

 

Böbrek sorunları: (Yargılama, düşkırıklığı, başarısızlık. Utanç. Çocuk gibi   tepki gösterme.)

"Daima doğru adım atıyorum. Her deneyim yararlı. Büyümeyi   seçiyorum."

 

Bronşit: (Bağırılıp çağrılan aile ortamı): "Çevremde barış ve uyum   var."

 

Bunama: (Çocuğun güven dolu sanılan dünyasına geri dönmek. Bakım ve ilgi   talep etmek.

Etrafındakileri bir çeşit kontrol etme yolu. Kaçış.) "Korunma. Güven.   Barış. Evrensel akıl

hayatın her boyutunda çalışıyor."

 

Burun akması: (İçsel ağlama. Çocuksu gözyaşı. Kurban.) "Hayatımın   yaratıcı gücünün

bende olduğunu kabul ediyorum. Hayattan zevk almayı seçiyorum."

 

Burun kanaması:: (Kabul görme isteği.Önem verilmeme duygusu. 'Sevgi istiyorum.')

"Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Gerçek değerimi biliyorum."

 

C

 

Cilt sorunları: (Kaygı, korku. Eski, derine gömülmüş bir tehlike. Dokunulma   yoksunluğu.)

"Barış ve sevgi düşünceleriyle kendimi koruyorum. Geçmişi unuttum ve   affettim. Şimdi

özgürüm."

 

Cinsel hastalıklar: (Cinsel organların günah ve pislik yuvası olduğu inancı.   Suçluluk.

Cinsellikte insanları kullanmak, sömürmek, tecavüz etmek.) "Cinselliğimi   sevgiyle ifade

ediyorum. Bana iyi duygular hissettiren cinselliği yaşamayı seçiyorum."

 

Cushing Hastalığı: (Zihinsel dengesizlik. Sürekli çılgınca fikirler   üretilmesi. Aşırı güçlülük

duygusu.) "Sevgiyle bedenimi ve zihnimi dengeliyorum. Şimdi bana iyi   duygular veren

düşünceleri seçiyorum."

 

Cüzzam: (Hayatla başedememe. Temiz ve iyi olmadığına dair uzun süreli inanç.)

"Sınırlılığımı aşıyorum. Sevgi tüm hayatımı iyileştiriyor."

 

Ç

 

Çene Sorunları: (Kızgınlık. İntikam arzusu.) "Yarattıklarımı değiştirme   gücü bende."

 

Çıban (şirpençe): Bize yapıldığını düşündüğümüz haksızlıklara duyulan zehirli   öfke.)

"Geçmişi bırakıyorum, hayatımın her alanını iyileştirmek için kendime   zaman tanıyorum."

 

Çocuk hastalıkları: (Takvime, toplumsal kurallara ve sahte yasalara inanmak.   Etrafındaki

yetişkinlerin çocukça davranışları.) "Bu çocuk kutsal sevgi ve   korumasıyla kuşatılmış.

Zihinsel bağışıklık talep ediyoruz."

 

Çocuk felci: (Paralize eden kıskançlık. Birisini durdurma isteği.) "Her   şey, herkese yetecek

kadar çok. Sevecen düşüncelerle özgürlüğümü yaratıyorum."

 

Çürükler: (Yaşamda küçük engeller. Kendini cezalandırma.) "Kendimi   seviyorum ve saygı

duyuyorum. Kendime sevecen davranıyorum."

 

D

 

Dalak: Obsesyon. Bir şeylere aşırı tutku. "Kendimi seviyorum ve   onaylıyorum."

 

Delilik: (Aileden kaçış. Hayattan şiddetli bir kaçış.) "Bu kişi gerçek   kimliğini biliyor ve

Evrensel Aklın yaratıcı bir ifadesi."

 

Denge Kaybı: (Dağınık düşünceler.) "Hayatım olduğu gibi mükemmel ve   güvenli. Her şey iyi

ve güzel."

 

Deniz tutması: (Korku. Ölüm korkusu. Kontrolü yitirme.) "Her yerde barış   ve huzur içindeyim.

Hayata güveniyorum."

 

Dirsek: Yön değişimlerini ve yeni deneyimleri kabullenmeyi temsil. eder.   "Yeni deneyimlere,

yeni değişimlere ve yeni doğrultulara kolaylıkla uyum sağlıyorum."

 

Disk kayması: (Hayatta hiç bir desteğin olmadığı duygusu. Kararsızlık.)   "Hayat, tüm

düşüncelerimi destekliyor. Kendimi seviyorum ve onaylıyorum."

 

Diş sorunları: (Uzun süreli kararsızlık. Karar vermek için düşünceleri analiz   edememe.)

Doğruluk ilkesinden şaşmadan kararlarımı veriyorum. Doğru kararlar verdiğimin   güvencesi

içindeyim."

 

Dişeti kanamaları: (Hayatta aldığımız kararlardan haz duymama.) "Aldığım   kararların

doğruluğuna güveniyorum. Huzurluyum."

 

Dişeti sorunları: (Kararları kesinleştirememek, hayat karşısında güçsüzlük.)   "Kararlı bir

insanım. Kendimi sevgiyle destekliyorum ve kararlarımı uyguluyorum."

 

Diyabet (Şeker hastalığı): Geçmişteki seçimlerinden pişmanlık duymak. Hayatı   kontrol

altına alma ihtiyacı. Derin üzüntü. Hayattan tat almama.) "Bu an   güzelliklerle dolu. Günün

tatlı yönlerini görmeyi, yaşamayı seçiyorum."

 

Diz sorunları: (İnatçı ego ve gurur. Taviz verememe. Uzlaşamama. Esnek   olmama.)

"Affediyorum. Anlıyorum. Şefkat duyuyorum. Kolayca uzlaşıyorum."

Doğuştan gelen sakatlıklar: (Karmik. Böyle gelmeyi siz seçtiniz. Ailemizi de   biz seçeriz.)

"Her deneyim, gelişim sürecimiz için mükemmel. Olduğum gibi olmaktan   mutluyum ve

huzurluyum."

 

Dudak uçuğu: (Hayatı küçümseme alışkanlığı. Kendini ve başkalarını aşırı   eleştirme. 'Her

şey ne kadar kötü, değil mi' deme alışkanlığı.) "Hayatla birim. Kendimi   ve başkalarını

seviyorum. Yaşamaktan mutluluk duyuyorum."

 

Düşük: (Gelecek korkusu. 'Şimdi değil, daha sonra..' Yanlış zamanlama.)   "Hayat bana

daima uygun çözümleri getiriyor."

 

E

 

Egzama: (Aşırı muhalefet, düşmanlık. Zihinsel feveran.) "İçimde ve etrafımda   uyum, barış,

sevgi ve hazla çevriliyim. Güvencedeyim."

 

Eklemler: Hayatımızın yön değiştirmesi. "Daima en iyi yöne doğru   gidiyorum."

 

El bileği: Hareketi ve kolaylığı temsil ediyor. "Tüm deneyimlerime   bilgelikle, sevgiyle,

kolaylıkla yaklaşıyorum ve üstesinden geliyorum."

 

Epilepsi(Sara): (Eziyet çekme. Hayatı reddediş. Büyük mücadele duygusu.   Kendine yönelik

şiddet.) "Hayatı sonsuz ve haz dolu olarak görmeyi seçiyorum. Ben de   sonsuz, haz dolu ve

huzurluyum."

 

F

 

Fıtık: (Zedelenmiş ilişkiler. Gerginlik. Yanlış yaratıcı ifade.)   "Kendimi seviyorum ve

onaylıyorum. Kendim olmakta özgürüm."

 

Fibroid Tümör ve kistler: (Eşe derinden kırılma ve bu kırgınlığı besleme.   Kadınlık benliğine

darbe yemek.) "Bu deneyimi bana çeken düşünce kalıbından kendimi   kurtarıyorum."

 

Frijitlik(Cinsel soğukluk): (Korku. Hazdan korkma. Cinselliğin kötü olduğuna   dair inanç.

Duyarsız eş.) "Bedenimden zevk duyarken güvencedeyim. Kadın olmaktan   mutluluk

duyuyorum."

 

G

 

Gastrit: (Uzun süren kararsızlık.) "Kendimi seviyorum ve   onaylıyorum."

Geğirme: (Korku. Hayatı çabucak yutmaya çalışmak.) "Yapmam gereken her   şeyi yeri ve

zamanı var. Huzurluyum."

 

Göğüsler: Anneliği ve şefkati temsil ediyor. "Mükemmel bir denge içinde   besleniyor ve

besliyorum."

 

- Kistler, yumrular, ağrılar: (Aşırı annelik. Aşırı koruma. Aşırı tahakküm.

Yaşamdan beslenmeyi engellemek.) "Kendim olmakta özgürüm, başkalarının   da

kendileri olma özgürlüğüne saygı duyuyorum. Herkes büyüyüp gelişmeli."

 

Gözler: Berrak görüşü simgeliyor. Geçmişi, anı geleceği.) "Her şeyi   sevgi ve sevinçle

görüyorum."

 

Göz Sorunları: (Hayatta gördüğü şeylerden hoşlanmamak.) "Görmekten   hoşlanacağım bir

hayatı yaratıyorum."

 

- Astigmat: (Kendini olduğu gibi görme korkusu.) "Kendi güzelliğimi ve   görkemimi

görmeyi seçiyorum."

 

- Katarakat: (Geleceği karanlık görmek.) "Hayat sonsuz ve haz   doludur."

 

- Çocuklar: (Ailede olan biteni görmek istememe.) "Bu çocuğu mutluluk ve   güzellik

kucaklıyor."

 

- Şaşılık: (Aynı anda zıt amaçların olması.) "Gördüğüm bana güven   veriyor."

 

- Hipermetrop: (Anda yaşanılanların değerini bilmemek ve korkmak.)   "Şimdi ve

buradayım. Güvende olduğumu görüyorum."

 

- Miyop: (Gelecek korkusu.) "Kutsal hayatın rehberliğine   güveniyorum."

 

 

- Glakoma: (Taşlaşmış affetmezlik.) "Sevgi ve şefkatle bakıyorum."

- Keratit: (Aşırı kızgınlık. Yumruk atma arzusu.) "Bırakıyorum   yüreğimdeki sevgi

gördüğüm her şeyi iyileştirsin."

 

Grip: (Kitlesel karamsarlık ve inançlara uyum. Korku. İstatistiklere   inanmak.) "Toplum

inançlarının ötesindeyim. Toplumsal etkilerden özgürüm."

 

Guatr: (Üzerinde baskılara duyulan nefret. Kurban. Doyumsuzluk.)   "Hayatımın tek otoritesi

ve gücü benim. Kendim olmakta özgürüm.."

 

Gut Hastalığı: (Tahakküm etme ihtiyacı. Sabırsızlık. Kızgınlık.   "Kendimle ve başkalarıyla

barışığım ve huzurluyum."

 

H

 

Hazımsızlık: (İçgüdüsel korku, kaygı, başa çıkamama.) "Yeni deneyimleri   kolaylıkla ve

zevkle özümsüyorum."

 

Hemoroid: (Geçmişe duyulan kızgınlık. Geçmişin sorumluluğu altında ezilme.)   "Yapmak

istediğim her şey için zamanım var. Sevgi olmayan her şeyi bırakıyorum."

 

Hepatit: (Değişime direnç. Korku, kızgınlık, nefret.) "Düşüncelerim   arınmış ve özgür. Geçmişi

bırakıyorum, yeniye yöneliyorum."

 

Herpes: (Cinselliğin ayıp olduğu toplumsal inancı kabullenme. Cezalanma   ihtiyacı. Utanç

duygusu. Cezalandırıcı bir Tanrı'ya inanma.) "Benim Tanrı anlayışım   sevgidir. Cinsellik

normal ve doğaldır. Cinselliğimi ve bedenimi seviyorum."

 

Hipertiroidi: (İstenen şeyi yapamamaktan duyulan aşırı düş kırıklığı. Daima   kendini değil,

hep başkalarını düşünmek.) "Gücüme yeniden sahip çıkıyorum. Kararlarımı   kendim

veriyorum. Kendi mutluluğumun doyumunu yaşıyorum."

 

Hiperventilasyon: (Korku. Değişime karşı duymak. Gidişata güvenmemek.) Nerede   olursam

olayım güven içindeyim. Hayatın akışına güveniyorum."

 

Hipofiz: Kontrol merkezi. "Zihnim ve bedenim mükemmel denge   içinde."

 

Hipoglisemi: (Hayatın yükü altında ezilmek.) "Hayatımı hafif, kolay,   zevkli hale getirmeyi

seçiyorum."

 

Hodgkin Hastalığı: (Suçlama ve 'yetersiz olmak'tan duyulan büyük korku.   Kendini kabul

ettirmeye duyulan aşırı gereksinme çabalarıyla yaşam zevkinin unutulması.)   "Kendim gibi

olmaktan son derece memnunum. Olduğum gibi değerliyim ve yeterliyim. Kendimi   seviyorum

ve onaylıyorum."

 

Horlama: (Kalıplaşmış düşüncelerden kurtulmayı inatçı bir reddediş.)   "İçinde sevgi ve haz

olmayan düşüncelerimi bırakıyorum. Yeniyi, tazeliği, canlılığı   seçiyorum."

 

İ

 

İçe dönmüş tırnak: (İlerlemekten duyulan endişe ve suçluluk duygusu.)   "Hayatta kendi

yolumu çizmek en doğal hakkım. Güvenliyim. Özgürüm."İdrar Sorunları:

(Endişe. Eski, düşünceler saplanma. Bıkkınlık.) "Eskiyi kolaylıkla ve

rahatlıkla bırakıyor ve yeniye hayatımda yer veriyorum."

 

İdrar yolu enfeksiyonu: (Genellikle karşı cinse veya sevgiliye duyulan öfke.   Başkalarını

suçlamak.) "Bu koşulları yaratan bilincimdeki kalıpları değiştiriyorum.   Değişmeye hazırım.

Kendimi seviyorum."

 

İktidarsızlık: (Cinsel baskı, gerginlik, suçluluk. Toplum baskısı. Önceki eşe   duyulan öfke.

Anne korkusu.) "Cinsel gücümü kolaylıkla ve zevkle ifade ediyorum."

 

İshal: (Korku. Reddetmek. Kaçış.) "Beslenme, hazmetme ve dışkılama   sistemim düzenli

işliyor. Hayatla barış içindeyim."

 

İştah –fazla: (Korku. Korunma ihtiyacı. Duyguları yargılamak.)   "Güvendeyim. Hissetmek

sağlıklıdır. Duygularım normal ve kabul edilebilir şeylerdir."

 

-az: (Korku. Kendini koruma. Hayata güvenmemek. "Kendimi seviyorum ve

onaylıyorum. Güvendeyim. Hayat zevkli ve güven dolu."

 

K

 

Kaba etler (butlar): Gücü temsil ediyor. Gevşek kabaetler; gücün kaybolması.   "Gücümü

akıllıca kullanıyorum. Güçlüyüm. Güven doluyum."

 

Kadın Sorunları: (Kendini, dişiliğini, dişilik prensibini reddetme.)   "Kadın olduğum için

mutluyum. Bedenimi seviyorum."

 

Kalça Sorunları: Büyük kararlar almada duyulan korku. Gidilecek bir yönün olmaması.)

"Hayatım denge içinde. Her yaşta kolaylıkla ve zevkle hayatımda ilerleme   gösteriyorum."

 

Kalp: Sevgi ve güven merkezi. "Kalbim sevgi ritmiyle atıyor."

- sorunları: (Uzun süreli duygusal sorunlar. Haz yoksunluğu. Kalbin   katılaşması.

Stres ve zorluklar.) "Coşku, haz, mutluluk. Bunların düşüncelerimi,   deneyimlerimi, bedenimi

doldurmasına izin veriyorum."

 

- Krizi: (Haz duygusunu para, pozisyon vb için feda etmek.) "Önce sevgi   geliyor.

Hayattan haz almayı seçiyorum."

- Kalp damarlarının daralması: (Zihinsel katılık, katı yüreklilik,çelik gibi   irade, esnek

olmama. Korku.) "Sevecen mutlu düşünceleri seçerek sevecen, mutlu bir   dünya yaratıyorum.

Güvenli ve özgürüm."

Kan: Bedende hazzı temsil ediyor, özgürce akıyor.) "Hayatın mükemmel   ritmi içinde haz

alıyorum ve haz veriyorum."

 

Kan Sorunları: (Sevinç yoksunluğu ve düşüncelerin özgürce dolaşamaması.)   (Sevinç verici

yeni düşünceler içimde özgürce dolaşıyor.)

-Pıhtılaşma: (Haz duymaya kapalı olmak.) "İçimde yeni bir hayat   uyanıyor."

 

Kanama: (Haz alma duygusunu yitirmek. Kızgınlık. ama neye?) "Hayatın   mükemmel ritmi

içinde haz alıyorum ve haz veriyorum."

 

Kan Basıncı- yüksek: (uzun zamandır çözülemeyen duygusal sorun.)   "Geçmişi huzurla

bırakıyorum."

 

-düşük: (Çocukta sevgi yoksunluğu. Yenilgi. Niye uğraşayım ki? Nasılsa bir   şey

değişmeyecek.) "Hep sevinç dolu olan şu anda yaşamayı seçiyorum. Yaşamım   bir sevinç

kaynağı."

 

Kabızlık: (Eski düşüncelerden vazgeçmeyi reddetmek. Geçmişe saplanmak. Bazen   cimrilik.)

"Geçmişi bıraktığımda yenilik, tazelik, canlılık geliyor. Hayatın   içimden akmasına izin

veriyorum."

 

Kandidia: (Aşırı öfke ve düş kırıklığı. Kendini parçalanmış hissetmek.   Tahakkümcü ve

ilişkilere güvenmeyen, alıcı bir kişilik.) "Olabileceğim her şeyi olmaya   kendime izin veriyorum.

Hayatta en iyi şeylere layığım. Kendime de başkalarına değer veriyorum,   takdir ediyorum ve

seviyorum."

 

Kangren: (Marazi düşünceler. Zehirli düşüncelerin sevinci boğması.)   "Şimdi uyumlu

düşünceleri seçiyorum."

 

Kanser: (Derin acı. Uzun süre taşınan kırgınlık, sır, hüzün bedeni kemiriyor.   Nefreti içine

gömmek.) "Geçmişle ilgili her şeyi sevgiyle affediyorum. Yaşamımı   mutlulukla doldurmayı

seçiyorum. Kendimi seviyorum."

 

Karaciğer: Öfke ve gazabın merkezidir. Sorunları: (Sürekli şikayet etmek.   Kendini kandırmak. Haklı çıkmak için sürekli

başkalarında hata bulmak. Kötü hissetmek.) "Kalbim açık olarak yaşamayı   seçiyorum.

Baktığım her yerde sevgiyi görüyorum."

 

Karın ağrıları: (Korku, başlamış bir olayı, süreci durdurmak.) "Hayatın   akışına güveniyorum.

Güvencedeyim".

 

Karın ağrısı: (Zihinsel tahriş. Sabırsızlık. Çevreden duyulan rahatsızlık.)   "Bu çocuk yalnızca

sevgiyi ve sevgi dolu düşüncelere karşılık veriyor. Her şey barış dolu."

 

Kas Sorunları: (Aşırı korku. Herkesi ve her şeyi çılgın bir şekilde kontrol   etme arzusu.

Güven duymanın derin ihtiyacı.) "Hayatta olmak güzel. Kendim olmak   güzel. Kendime

güveniyorum."

 

Kaşınma: (Akıntıya kürek çekme arzusu. Doyumsuz. Pişman.) "Bulunduğum   noktada

huzurluyum. Arzu ve ihtiyaçlarımın karşılanacağını bilerek, iyiliğimi kabul   ediyorum."

 

Katarakt: (Geleceği olumlu görememek. Karanlık gelecek.) "Hayat   sonsuzdur ve haz

doludur. Her ana heyecanla yaklaşıyorum."

 

Kazalar: (İstediğini dile getirememe. Otoriteye karşı çıkma isteği. Şiddetle   inanmak) "Bunu

yaratan düşünceyi aşıyorum. Huzurluyum, değerliyim."

 

Kekemelik: (Güvensizlik. Kendini ifade yoksunluğu. Ağlamaya izin   verilmemesi.)

"Düşündüklerimi ifade etmekte özgürüm. Kendimi güven ve sevgiyle ifade   ediyorum."

 

Kellik: (Korku. Gerginlik. Her şeyi kontrol altında tutmaya çalışma.)   "Kendimi seviyorum ve

onaylıyorum. Hayata güveniyorum."

 

Kemikler: Evrenin temel yapısını temsil ediyor.) "Dengeli ve sağlam   yapılıyım."

Kemik sorunları:

 

-Kırılma: (Otoriteye karşı tepki.) "Dünyamda kendimin efendisi benim.   Düşüncelerim

yalnızca bana ait."

 

-Deformasyon: (Zihinsel baskı ve gerginlik. Kasların ve düşüncenin   esnekliğini

kaybetmesi.) "Hayatın nefesini dolu dolu içime çekiyorum. Hayatın   akışına güveniyorum."

 

Kısırlık: (Hayat sürecine duyulan korku ve direnç Ya da anne baba olmaya   ihtiyaç

duymamak.) "Hayata güveniyorum. Doğru yerde, doğru zamanda, doğru şeyi   yapıyorum.

Kendimi seviyorum ve onaylıyorum."

 

Kızarıklık: (Gecikmelerden duyulan rahatsızlık. Dikkat çekmenin çocukça bir   yolu.) "Kendimi

seviyorum ve onaylıyorum. Hayatta her şey gerektiği zaman oluşuyor."

 

Kistler: (Acı veren eski bir filmi tekrar tekrar seyretmek. Acıları beslemek.   Sahte büyüme.)

"Zihnimin sinemaları güzel filmler gösteriyor. Çünkü ben seçiyorum.   Kendimi seviyorum."

 

Kistik Fibroz: (Hayatın size mutluluk getirmeyeceğine dair derin inanç.   'Zavallı ben'.) "Hayat

beni, ben hayatı seviyorum. Hayatı dolu dolu ve özgür yaşamayı   seçiyorum."

 

Kollar: (Hayat deneyimlerini kucaklama kapasitesi ve yeteneği.)   "Yaşadıklarımı kolaylıkla ve

zevkle, severek kucaklıyorum."

 

Kolesterol: (Haz kanallarının tıkanması. Haz alma korkusu.) "Hayatı   sevmeyi seçiyorum.

Haz kanallarım ardına kadar açık."

 

Kolit: (Aşırı derecede katı ana babalar. Eziyet çekme ve yenilgi duygusu.   Şefkate duyulan

büyük ihtiyaç.) "Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Mutluluğumu kendim   yaratıyorum.

Hayatta 'kazanan' olmayı seçiyorum."

 

Koma: (Korku. Bir şeyden veya birinden kaçmak.) "Seni sevgi ve güvenle   kucaklıyoruz.

İyileşmen için ortam yaratıyoruz. Sen sevgisin."

 

Konjunktivit: (Hayatta görülen şeylere öfke ve düş kırıklığı duymak.)   "Sevginin gözleriyle

görüyorum. Uyumlu bir çözüm yolu var ve bu yolu kabul ediyorum."

 

Koroner Trombos (kalp damarları tıkanıklığı): (Yalnızlık duymak ve korkmak.   Yeterli

olmamak. Yeterince uğraşmamak. 'Asla yapamayacağım.') "Tüm hayatla   birim. Evren beni

tümüyle destekliyor. Her şey harikulade."

 

Kramplar: (Gerginlik. Korku. Sıkı sıkıya yapışmak.) "Zihnimi   gevşetiyorum ve huzur dolu

olmasına izin veriyorum."

 

Kronik hastalıklar: (Değişimi reddetmek. Gelecekten korkmak. Güvende   hissetmemek.)

"Gelişmeye ve değişime hazırım. Şimdi güvenli yeni bir gelecek   yaratıyorum."

 

Kuduz: (Kızgınlık. Çözüm yolunun şiddet olduğu inancı.) "İçimde ve   çevremde barış hüküm

sürüyor."

 

Kulaklar: İşitme kapasitesini temsil ediyor. "Sevgiyle dinliyorum."

 

Kulak ağrısı: (Kızgınlık. İşitmek istememek. Fazla kargaşa. Kavga eden ana   baba.)

"Çevremde uyum var. İyi ve hoş şeyler işitiyorum. Sevginin   merkeziyim."

 

Kulak çınlaması: (Dinlemeyi reddetmek. İçimizdeki minik sese kulak vermemek.   İnatçılık.)

Yüksek benime güveniyorum. İçimdeki sese sevgiyle kulak veriyorum. İçinde   sevgi olmayan

her şeyi bırakıyorum."

 

Kurdeşen: (Küçük, gizli korkular.) "Hayatımın her alanında barış   var."

 

L

 

Larenjit: (Öfkeden konuşamamak. Otoriteye kızgınlık. Konuşmaktan korkmak.)

"İstediklerimi rahatlıkla dile getiriyorum. Kendimi ifade   edebiliyorum."

 

Lenf Bezleri: (Aile çatışmaları, kavgalar. Çocuk istenmediğini hissediyor.)   "İstenen, hoş

karşılanan ve çok sevilen bir çocuğum."

 

Lösemi: (İlham ve yaratıcılığın hunharca yok edilmesi. 'Ne yararı var?)   "Geçmişteki

sınırlılığımı aşıp, şimdiki anın özgürlüğünü yaşıyorum. Kendim olmakla   güvencedeyim."

 

Menopoz sorunları: (Artık istenmemekten korkmak. Yaşlanma korkusu. Kendini

kabullenmeme.) "Hayatın tüm dönemlerinde dengeli ve huzurluyum. Bedenimi   sevgiyle

kutsuyorum.)

 

Migren: (Köşede sıkışıp kalma duygusu. Cinsel korkular. (Migreni geçirmek   için en iyi yol

mastürbasyondur.) "Hayatın akışına kendimi bırakıyorum. Hayat benim   hayatım.") "

 

N

 

Nasırlar: Katılaşmış kavram ve düşünceler. Somut korkular.) "Yeni   düşünce ve yolları

görmek ve denemek güvenli. İyiye açığım."

 

Nefes: Hayatı içimizde hissetme yeteneği.. "Hayatı seviyorum."

 

Nefes Kokması: (Kızgınlık ve intikam dolu düşünceler.) "Geçmişime   sevgiyle sünger

çekiyorum. Sadece sevgiyi dile getiriyorum."

Nefes sorunları: Hayatı dolu dolu yaşamaktan korkmak. Yaşamda yeri olmadığını

hissetmek.) "Hayatı dolu dolu ve özgürce yaşamak en doğal hakkım.   Sevilmeye layığım.

Hayatı dopdolu yaşamayı seçiyorum."

 

Nefrit (Bright hastalığı): (Hiç bir şeyi doğru yapamayan bir çocuk gibi   hissetmek.

Başarısızlık.) "Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Değerli ve yeterli bir   insanım."

 

O

 

Omurga: Hayatın esnek desteği. "Hayat tarafından destekleniyorum."

 

Omurga eğriliği: (Hayata güvenmemek. Onursuzluk. Cesaretsizlik.   Desteksizliğin korkusu.)

Korkularımı yeniyorum. Sevgiyle dik duruyorum. Bu, benim hayatım."

 

Omurilik Menenjiti: (Aşırı aile uyumsuzluğu. Kızgınlık ve öfke dolu bir ortamda   yaşamak.

Aşırı içsel karmaşa. Destek yoksunluğu.) Düşüncelerimde, bedenimde ve   dünyamda barış

yaratmayı seçiyorum. Güvenliyim ve seviliyorum."

 

Ö

 

Ödem: (Kimi yada neyi bırakamıyorsun?) "Geçmişi bırakıyorum ve   özgürleşiyorum."

 

M

 

Mide bulantısı: (Korku. Bir fikri ya da deneyimi kabul edememe.)   "Güvendeyim. Hayatın

bana daima iyilikler getireceğine güveniyorum."

 

N

 

Narkolepsi: (Her şeyden uzaklaşma isteği. Aşırı korku. Burda olmayı   istememek.) "Kutsal

bilgeliğin gücüne ve rehberliğine güveniyorum."

 

Nefrit: (Düşkırıklığı ve başarısızlığa gösterilen aşırı tepki.)   "Hayatımda olması gereken şeyler

oluyor. Yeniyi kolayca kabule diyorum."

 

P

 

Pamukçuk: "Dudaklardan dökülmesi engellenen çirkin, suçlayıcı   sözcükler.) "Sevgi dolu

dünyamda yalnızca sevinç dolu deneyimler yaratıyorum."

 

Pankreas: Hayatın tadını simgeliyor. "Hayattan tat alıyorum."

 

Parmaklar: (Hayatın detaylarını simgeliyor. "Hayatın ayrıntılarıyla   barış içindeyim."

 

- Baş parmak: Akıl ve endişeyi simgeliyor. "Zihnim dingin."

 

- İşaret parmağı: Ego ve korkuyu simgeliyor. "Güvendeyim."

 

- Orta parmak: Kızgınlık ve cinselliği simgeliyor. "Cinselliğimle barış   içindeyim."

 

- Yüzük parmağı: Birlikte olma ve üzüntüyü simgeliyor. "Sevecen ve   huzurluyum."

 

- Küçük parmak: Aile ve sahte bir görünüm verme çabasını simgeliyor.   "Hayat

ailesinde olduğum gibi görünüyorum."

 

Parkinson hastalığı: (Korku. Herkesi, her şeyi aşırı kontrol etme arzusu.)   "Güvende

olduğumu bilerek rahatım. Hayatım bana ait."

 

Peptik ülser: (Yeterli olmama inancı. Başkalarını memnun etme kaygısı.)   Kendimi

seviyorum ve onaylıyorum. Kendimle barışığım."

 

Prostat sorunları: (Zihinsel korkuların erkekliği zayıflatması. Vazgeçmek.   Cinsel baskı ve

suçluluk. Yaşlanma korkusu.) "Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Gücümü   kabul ediyorum.

Ruhum daima genç"

 

S

 

Rahim: Yaratıcılığın evini simgeliyor. "Bedenimle barışığım."

 

Raşitizm: (Duygusal beslenme eksikliği. Sevgi ve güven yoksunluğu.)   "Güvenliyim. Evrenin

ta kendisi olan sevgiyle besleniyorum."

 

Romatizma: (Kurban. Hep haksızlığa uğradığını hissetmek. 'Hep benim başıma   geliyor.'

Sevgi yoksunluğu.) "Deneyimlerimi ben yaratıyorum. Kendimi ve   başkalarını sevip

onayladıkça, gittikçe daha olumlu deneyimleri hayatımda yaratıyorum."

 

S

 

Safra taşı: (Katı düşünceler. Lanetleme. Gurur.) "Geçmişi arkamda   bırakmayı seçiyorum."

 

Sağırlık: (Reddediş. İnatçılık. Tecrit. 'Neyi işitmek istemiyorsun?' 'Beni   rahatsız etme'.) "Yüce

sesi dinliyorum. İşittiğim her şey bana zevk veriyor. Her şeyle birim."

 

Saman Nezlesi: (Duygusal tıkanma. Zamanla yarış. Suçluluk.) "Hayatın   BÜTÜNÜYLE

BİR'İM. Her zaman hayata güven duyuyorum."

 

Sarılık: (İçsel ve dışsal önyargı. Dengesiz mantık.) "Kendim ve herkes   için sevgi, anlayış ve

şefkat duyuyorum."

 

Selülit: (Çocukluk anılarına takılı kalmak. Geçmişteki kötülükleri   unutamamak. İlerlemekte

zorlanmak. Kendi yolunu çizme korkusu.) "Herkesi affediyorum. Kendimi   affediyorum. Tüm

geçmiş acılarımı affediyorum. Özgürüm."

 

Sırt sorunları – üst: (Duygusal destek yoksunluğu. Sevilmediğini hissetmek.   Sevgiyi

göstermemek.) "Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Yaşam beni destekliyor   ve seviyor."

 

- orta: (Suçluluk. Sırta binen yükün altında ezilmek. "Sırtımdan   in".) "Geçmişimi

bırakıyorum. Yüreğimdeki sevgiyle hayatta ileriye doğru yol almayı seçiyorum."

 

- aşağı: (Parasızlık korkusu. Ekonomik destekten yoksunluk.) "Hayatın   kendisine

güveniyorum. İhtiyacım olan şey daima karşılanıyor."

 

Siğil: (Küçük nefretler duyma. Çirkin olduğuna inanma.) "Tüm ifadesiyle   hayatın sevgisi ve

güzelliğiyim."

 

Sinir ağrısı (nevralji): (Suçu cezalandırmak. İletişim konusunda şiddetli   üzüntü.) "Kendimi

affediyorum. Sevgiyle iletişim kuruyorum."

 

Sinir krizi: (Ben merkezcilik. İletişim yollarını tıkamak.) "Yüreğimi   açarak, açık ve sevecen

iletişim kuruyorum."

 

Sinirlilik: (Korku, evham, mücadele, acelecilik. Hayata güvenmemek.)   "Sonsuzluğun içinde

yolculuk yaptığımı biliyorum. Her şeye zaman var. İçtenlikle iletişim   kuruyorum."

 

Sinüs sorunları: (Çok yakın bir insandan tedirgin olmak.) İçimde ve çevremde   huzurlu ve

uyumlu bir ortam var."

Sivilce: (Kendini kabul etmemek. Kendinden hoşnut olmamak.) "Hayatın   kutsal bir

ifadesiyim. Kendimi şu anda olduğum gibi seviyorum ve kabul ediyorum."

 

Siyah noktalar: (Kirli ve sevgisiz hissetmek.) "Kendimi seviyorum ve onaylıyorum."

 

Soğuk algınlığı: (Aynı anda birden çok şeyin birden olması. Zihinsel   karışıklık. Küçük

incinmeler. "Her kış üç kez soğuk algınlığına yakalanırım" türünden   inançlar.) "Gevşemeye

ve düşüncelerimin berraklaşmasına izin veriyorum. İçimde ve çevremde   berraklık ve uyum

var."

 

Ş

 

Şişmanlık: (Korunma isteği. Aşırı duyarlılık.) "Kutsal sevgiyle   korunuyorum ve güven

duyuyorum."

 

T

 

Tetanoz: (Kızgın, yiyip bitiren düşüncelerden kurtulma isteği.)   "Yüreğimdeki sevginin tüm

bedenimi ve duygularımı yıkamasına ve iyileştirmesine izin veriyorum."

 

Tırnak Yemek: (Çaresizlik ve düşkırıklığı. Kendini yemek. Anne babaya öfke   duymak.)

"Büyümeyi seçiyorum. Artık kendi hayatımı kolaylıkla ve zevkle idare   ediyorum."

 

Timus: Bağışıklık sisteminin temel guddesi. 'Herkes bana zarar vermeye   uğraşıyor. Hayat

bana saldırıyor.' Sevecen düşüncelerim bağışıklık sistemimim güçlendiriyor.   İç ve dış

dünyamda güvenliyim. Sevgiyle iyileşiyorum."

 

Tiroid: (Aşağılanmak. 'İstediğim hiç bir şeyi yapamıyorum. Bana sıra ne zaman   gelecek?)

"Eski sınırlılığımı aşıyorum ve kendimi özgürce, yaratıcılığımla ifade   ediyorum."

 

Tüberküloz: (Bencillikle kendi kendini yok etmek. Hükmedici sabit düşünceler.   Öç alma

ihtiyacı.) "Kendimi sevdikçe ve onayladıkça, daha zevkli, huzurlu, barışçıl   bir dünya

yaratıyorum."

 

U

 

Uçuk ve kabarcıklar: (Kırgınlık. Duygusal korunma yoksunluğu.) "Hayatın   akışında, her yeni

deneyime kolaylıkla uyum sağlıyorum."

 

Uykusuzluk: (Korku. Hayat sürecine güvenmemek. Suçluluk.) "Günü ardımda   bırakıyor,

huzurlu bir uykuya dalıyorum. Yarın yeni bir gün ve çözümleriyle   geliyor."

 

Uyuşma: (Başkalarını umursamamak. Sevgi vermemek. Zihinsel duyarsızlık.)   "Duygularımı

ve sevgimi paylaşıyorum. Herkesin sevgisine karşılık veriyorum."

 

Uyuz: (Başkalarının fazla etkisinde kalmak.) "Hayatın yaşayan, seven,   haz dolu bir

ifadesiyim. Benim, kendi kişiliğim var."

 

Ü

 

Ülser: (Korku. Yetersiz olduğuna dair duyulan güçlü inanç. Sizi ne yiyip   bitiriyor?) "Kendimi

seviyorum ve onaylıyorum. Barış ve huzur doluyum."

 

Ürperme: (Zihinsel kasılma. Geriye çekilme. Uzaklaşma arzusu. Beni yalnız   bırak.) "Her

zaman emniyetteyim ve güven içindeyim. Sevgi beni kuşatıyor ve koruyor."

 

V

 

Varis: (Bulunduğun durumdan nefret etmek. Cesareti yitirmek. Aşırı yük   taşıdığını hissetme.)

Hayatı seviyorum ve özgürce hareket ediyorum."

Vitiligo(ciltte beyaz noktalar): (Ait olmama. Kendini her şeyin dışında   hissetmek. Bir gruba

dahil hissetmemek.) "Hayatın tam merkezindeyim. Herkese ve her şeyle   sevgiyle bağlıyım."

 

Y

 

Yanma: (Kızgınlık. Küplere binmek.) "Sevgi ve coşku doluyum."

 

Yanıklar: (Kızgınlık. Alev alev öfke.) "İçimde ve çevremde barış ve uyum   yaratıyorum. İyi

hissetmeyi hak ediyorum."

 

Yaşlılık sorunları: (Toplumsal inançlar. Eski düşünceler. Kendim olma   korkusu. Şimdiyi

reddetmek.) "Her yaşta kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Hayatın her anı   mükemmel."

 

Yatağı ıslatma: (Ebeveyn korkusu. Genellikle baba.) "Bu çocuğa sevgi,   şefkat ve anlayışla

bakıyorum."

 

Yılancık: (Başkalarının hayatına çok fazla karışmasına izin vermek. Kendini   yeterince temiz

ve iyi bulmamak.) "Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Hiç kimsenin, hiç   bir şeyin üzerimde

gücü olmasına izin vermiyorum."

 

Yirminci yaş dişi: (Sağlam bir temel yaratmak için gereken zihinsel hazırlığı   yapmamak.

"Bilincimi, hayatın genişletmesine açıyorum. Gelişmek ve değişmek için   hazırım. Ve bol

imkanım var."

 

Yumurtalıklar: Yaratıcılık noktası. "Yaratıcılığımı dengeliyorum."

Yüz: Dünyaya gösterdiğimizi temsil ediyor. "Kendimi olduğum gibi ifade   ediyorum."

 

Z

 

Zatürree: (Umutsuz. Hayattan bıkkınlık. Duygusal yaraların iyileşmesine izin   verilmemesi.)

"Yeni düşünceleri kabul ediyorum. Bu an, yeni bir an."

 

Zona: (Korku ve gerginlik. Aşırı duyarlılık.) "Dinginim ve huzurluyum.   Çünkü hayatın akışına

güveniyorum."

"Düşünce Gücüyle Tedavi" kitabından alınmıştır - Louise Hay

Sonuçta Hakkımda Düşündüğünüz Şey, Titreşimler Halinde Sizden Çıkacak Ve Sonrada Size Geri Dönecektir.

Hakkımda Ne Düşündüğünüz Beni İlgilendirmez.

O Sizin Kendi Meselenizdir.

Sonuçta Hakkımda Düşündüğünüz Şey, Titreşimler Halinde Sizden Çıkacak Ve Sonrada Size Geri Dönecektir.

~Louise L. Hay~

Yaraların öcünü almak...

Mutluluk nerdedir?

Burçların perileri ve kulağımıza fısıldadıkları...

KOC BURCUNUN PERISI PARADISE
Paradise yani Cennet isimli perinin engelleri ortadan kaldiran Salamanderlerin (bir tur kertenkele ejderha) ruhlarinin prensesi olduguna inanilir o yuzden bir kentenkele resmiyle temsil edilir. Ates elementinin semboludur. Dogdugunuzda bu peri kulaginiza sunlari fisildar:
Cok canli ve hayat dolu olacaksiniz Her seye meydan okuyacacaksiniz Baskalarinin cesaret edemeyecekleri seylere cesaret edeceksiniz Dullara ve oksuzlere yardim edeceksiniz
BOGA BURCUNUN PERISI VIVIAN
Vivian mitolojide maddi zenginlik getiren yeraltindaki hazinelerin bekcisi cuce gnome'lerin prensesidir dogdugunuzda kulaginiza sunlari fisildar:
Dolu dolu bir hayat yasayacaksin Cok hassas biri olacaksin Bulbul kadar guzel sesli olacak sarki soyleyeceksin Comertliginle kalpleri kazanacaksin Guclu olacaksin
IKIZLER BURCUNUN PERISI MELIOR
Melior nese ve mutluluk elflerinin prensesidir dogum aninizda Melior kulaginiza sunlari fisildar:
Ebedi gencligin sirlarina her zaman vakif olacaksiniz Parlak bir zekaniz olacak Hayal gucunuz sizi buyulu yerlere ulastiran
YENGEC BURCUNUN PERISI MELUSINA
Mitolojide Melusina gercek aski getiren Ondine yani deniz kizlarinin perisidir. Dogdugunuz zaman Melusina kulaginiza sunlari fisildar:
Kalpleri aciyla dolu olanlara yardim edeceksiniz Cocuklari cok seveceksiniz Sihirli ve yaratici bir dunyaniz olacak Cok guclu sezgilere sahip olacaksiniz Nazik ve sefkatli olacaksiniz
ASLAN BURCUNUN PERISI MORGAN
Morgan mitolojide buyuk fikirleri gerceklestirmenizi saglayan ejder ruhunun prensesidir. Dogdugunuz zaman bu peri kulaginiza sunlari fisildar:
Guclu bir kisiliginiz olacak Ahlaki degerlere cok bagli olacaksiniz Hayatin inis cikislarina dayanacaksiniz Cok alcakgonullu olacaksiniz Arkadaslariniza hep yol gostereceksiniz
BASAK BURCUNUN PERISI URGANIA
Mitolojide Urgania talih ve para getiren yer alti hazinelerinin koruyucu elflerinin prensesidir. Dogdugunuzda Urgania perisi kulaginiza sunlari fisildar:
Her zaman cok sansli olacak deyim yerindeyse hep dort ayaginizin ustune duseceksiniz. Keskin gozunuz hicbir ayrintiyi kacirmayacak Asla pes etmeyeceksiniz Eviniz buyulu bir krallik olacak Vazifelerinizi asla ihmal etmeyeceksiniz. Bu yil hayalleriniz gerceklesecek mi?
TERAZI BURCUNUN PERISI HOLDA
Holda perisi firsatlar yakalamanizi saglayan Sylph'lerin perisidir. Dogdugunuzda kulaginiza sunlari fisildar:
Her zaman ahenkli uyumlu bir yasaminiz olacak Guzel ve cekici olacaksiniz Ruhunuz hep taze kalacak Bunalimlara karsi koyacaksiniz
AKREP BURCUNUN PERISI ESTRELLA
Estrella mitolojide askta beklenmedik sans getiren deniz kizlarinin yani Ondin'lerin prensesidir. Dogdugunuz zaman bu peri kulaginiza sunlari fisildar:
Her zaman kullerinden yeniden dogan Phoenix yani Anka kusu gibi guclu olacaksiniz Hayattan buyuk zevk alacaksiniz Hayatin gizemli yanlarini cozeceksiniz Sezgileriniz size rehberlik edecek Daglari yerinden oynatacak kadar guclu olacaksiniz
YAY BURCUNUN PERISI GLASTING
Glasting perisi mitolojide bilgelik perisi olarak taninan ejder ruhunun perisidir. Glasting perisi dogdugunuzda kulaginiza sunlari fisildar:
Cok iyimser olacaksin Ruyalarini gerceklestirmek icin dunyanin obur ucuna gitmekten cekinmeyeceksin Tutkulu hirsli olacaksin Affedici olacaksin Cok buyuk bir yasama enerjisine sahip olacaksin
OGLAK BURCUNUN PERISI TITANYA
Titanya altindaki hazineleri koruyan elflerin Kralicesiymis dogarken kulaginiza sunlari fisildadigina inaniliyor:
Hafizan bir fil kadar guclu olacak yalan soylemeyeceksin cesur olacaksin cabuk ve iyi ogreneceksin hassas olacaksin.
KOVA BURCUNUN PERISI ARIEL
Mitolojide Ariel nese ve mizah anlayisi saglayan Sylph prensesine verilen isimdir. Dogdugunuzda Ariel perisi kulaginiza sunlari fisildar:
'Nereye gidersen git orada iz birakacaksin cok yaratici olacaksin buyuk bir sanatci olacaksin sana ihtiyac duyan herkese yardim edeceksin cok zeki olacaksin.'
BALIK BURCUNUN PERISI SELKIE
Selkie mitolojide Ondine'lerin yani deniz kizlarinin prensesidir genellikle yaninda bir fok baligiyla resmedilir evlerimize ahenk ve nese getirir. Dogdugunuzda sizin kulaginiza sunlari fisildar:
Altinci bir duyuyla odullendirileceksin Her seye uyum saglayabileceksin Sanatci bir ruhun olacak Cok hosgorulu olacaksin Ruhsal aleme cok ilgi duyacaksin…