12 Temmuz 2011

Et şnitzel...

 

 


Malzeme Listesi



  • Yarım Kilogram Dana eti fileto

  • 2 Adet Yumurta

  • 1 Çay Bardağı Sıvı Yağ

  • 1 Adet Limon

  • 1 Çay Bardağı Galeta Unu

  • 1 Çay Bardağı Un


Et Şinitzel Nasıl Yapılır?


1. Şinitzel için aldığınız dana eti filetolar yeterince ince değilse incelene kadar dövün.

2. Etlerin her yerine tuz ve karabiberi ovarak yedirin.

3. Un ve galeta ununu ayrı ayrı ve düz tabaklara alın.

4. Yumurtaları çırparak yine düz bir tabağa alın.

5. Etleri once beyaz una, sonra yumurtaya ve son olarak da galeta ununa her iki tarafını da bulayarak pişmeye hazır hale getirin.

6. Sıvıyağı tavada hafifçe ısıtarak una buladığınız etlerin her iki tarafını da kızartın. Eğer etleri çok kızgın yağa atarsanız dışları yanacak ama içi çiğ kalacaktır. Bu nedenle az yağda ve fazla kızdırmadan pişirin.

7. Pişmiş etlerin fazla yağlarını alabilmek için havlu kağıt üzerine alın.

8. Servis ederken etlerin üzerine birer dilim limon koyun. Dileyen limonların üzerine çatalla bastırarak suyunun sıkılmasını sağlayabilir.

9. Yanında kızarmış patatesle servis edebilirsiniz.

ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz...

Adaçayı...Eğer dikmişsen adaçayını bahçeye, ne gerek var ölmeye...


 Tarihçe 


Adaçayı, çok eski çağlarda da ünlü bir şifalı bitki olarak tanınırdı. 13. Asırdan kalma bir dizede şöyle deniyor: 


Adaçayının eski çağlarda da ne büyük bir övgü ile anıldığını, çok eski bir şifalı bitki kitabı şöyle anlatıyor: "Kutsal Meryemana, Bebek İsa ile Herodes’un gazabından kaçmak zorunda kaldığında, kendisini saklamaları için, çayırdaki tüm çiçeklerden yardım istemiş, ama hiçbir çiçek ona yanıt vermemiş. İşte o zaman adaçayı eğilmiş ve Meryemana sığınacak bir yer bulmuş. Onun sık ve koruyucu yapraklarının arasına girerek Herodes’un askerlerinden saklanmış ve askerler onu görmeden geçip gitmişler. Tehlike geçiştirildikten sonra, saklandığı yerden çıkan Meryemana, tatlı sesiyle adaçayına şöyle demiş: Bu andan sonra sonsuza dek insanların en çok sevdiği çiçek sen olacaksın. Seni, insanları tüm hastalıklardan koruyacak kadar güçlü kılıyorum. Bana yaptığın gibi, onları da ölümden kurtar!” İşte o zamandan beri adaçayı, insanları iyileştirmek ve onlara yardım etmek için her yıl yeniden çiçekleniyor.



Toplama/Kurutma 


Bitki yaprakları çiçeklenme öncesi, Mayıs-haziran aylarında toplanır. Etken maddelerinin doruğa ulaştığı öğlen saatlerinde toplanan yapraklar, gölgeli ve havdar bir yerde kurumaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra ince kıyılarak, hava almayan kaplarda saklanır


Faydaları ve kullanım şekilleri


 


 



 Adaçayı sıkça içildiğinde tüm bedeni güçlendirir, kalp krizi tehlikesini azaltır ve kötürümlüklerde çok yaralıdır. Gece terlemelerinde ve aşırı terlemelerde, lavanta çiçeğinin yanı sıra, yardımcı olabilecek tek bitkidir. 


 Yukarda belirtilen hastalıklarda, günde 2 su bardağı çay yudumlanarak içilmelidir.


Ada çayı, hasta karaciğeri de çok olumlu etkiler, onunla ilgili tüm rahatsızlıkları giderir ve gazları yok eder. Kan temizleyici etkisi vardır. Solunum organlarını ve mideyi balgamsı salgılardan temizler, iştah açıcıdır. Mideyi ve bağırsakları rahatlatır, gazların dışkılanmasını sağlar. Kramp çözücü etkisi sayesinde, ishalde çok rahatlatıcıdır. Böcek sokmalarında, sokulan bölgeye adaçayı yaprağının tozu uygulanır.


Ada çayı, dıştan uygulandığında, yaprağın tozu uygulanır. Ada çayı dıştan uygulandığında (Çalkalama ve Gargara), bademcik iltihabı, boğaz hastalıkları, diş iltihaplanmaları, yutak ve ağız boşluğu iltihaplanmalarında veya ülserlerinde özellikle önerilir.


Ada çayı, sallanan dişlere, dişeti çekilmesine ve kanamasına karşı da (Çalkalama ve Gargara) başarıyla kullanılabilir veya bitki çayına batırılan pamuk hasta bölgelere uygulanır. Ayrıca dıştan kullanımda da, gargara ve çalkalamaların yanısıra yara kompresi olarak da kullanılabilir. Sinirli ve yorgun olan kişiler ve dölyatağı (rahim) hastalığı çeken kadınlar arada sırada ada çayı oturma banyoları almalıdırlar. Zayıf ve güçsüz çocuklara balla tatlandırılarak içirilir. Bu çay, tahriş kaynaklı öksürüklerde de başarılıdır.


 Adaçayı, aynı zamanda şişkinlik, ishal ve bağırsak iltihabı rahatsızlıklarında alınır. Çalkalama/gargara yaparak dişeti kanamaları için kullanılır.  


    Not: Tabiki bir rahatsızlığınız olduğunda öncelikle doktora gidiniz... Bitkilerin alternatif tedavi olduğunu bilmekte fayda var... Ayrıca kullanmadan önce doktorunuza danışınız...


 


Sağlıcakla,

Stephan Micus - Flying Horses ...

http://youtu.be/ZIl8nWHVb4A

The Doors - People Are Strange

http://youtu.be/GJY8jJkDoMY

"Ne olduğumu bıraktığımda, neysem o olabilirim.''... Lao tzu



"Ne olduğumu bıraktığımda, neysem o olabilirim." (lao tzu)...

Biz çetemize isim bulduk...

 

İnsan, kendi olma özgürlüğüne sahip olduğunu anladığın zaman hayatı değişir...



İnsan, kendi olma özgürlüğüne sahip olduğunu anladığın zaman hayatın değişir...

Ne yazik ki çoğumuz başkalarının ne dediğine bağımlı olarak yaşıyoruz. Başkalarına o kadar bağımlıyız ki ki, eğer biri "Ne kadar mutlu görünüyorsun!" derse, kendimizi mutlu hissetmeye başlıyoruz. Eğer yirmi kişi seni mutsuz etmeye karar verirse, seni mutsuz edebilir. Bütün bir gün aynı şeyi söylemeleri yeter. Ne zaman onlardan biriyle karşılaşsan, sana "Çok mutsuz, çok üzgün görünüyorsun. Sorun nedir? Yoksa biri mi öldü?" deseler, hemen şüphelenmeye başlarsın: Eğer bu kadar insan mutsuz olduğunu söylüyorsa, öyle olmalısın.

Başka insanların düşüncelerine bağımlıyız. Başka insanların fikirlerine o kadar bağımlıyız ki, kendimizle bağlantımızı kaybettik.

İnsanların fikirlerinden etkilenmeyi bırak. Bunun yerine içine dön ve kendine güvenmeye başla...

Kendini biraz daha bağımsız kılmaya çalış. Daha fazla hisset, daha az düşün.

Git ve bir güle bak, ama hemen papağan gibi "Ne kadar güzel" deme. Bu sadece insanların sana söylemiş olduğu bir fikir olabilir; çocukluğundan beri sürekli "Gül çok güzel bir çiçektir. Harika bir çiçektir." sözlerini duyuyorsun. O yüzden bir gül gördüğün zaman, hemen tuşuna basılmış bir bilgisayar gibi "Bu çok güzel" diyorsun. Bunu gerçekten hissediyor musun? Bu senin içinden gelen duygular mı? Eğer değilse, söyleme.

Aya baktığın zaman, eğer kendi fikrin değilse, güzel olduğunu söyleme. Zihninde taşıdığın şeylerin yüzde doksan dokuzunun ödünç alınmış düşünceler olmasına şaşıracaksın. Ve bu yüzde birlik sen neredesin... Nesin ? Önce onu bul... Kendini dinle... Bilgili olmaktan vazgeç...

Maalesef  hepimizi kontrol eden şey acaba başkaları hakkımızda ne düşünecek endişesidir... Eğer bundan kurtulabilirsek ilk kez özgürlüğün ne demek olduğunu anlayabiliriz...

Sağlıcakla,

Yin ve Yang nerededir ve akış ne tarafadır...



 

Yang: Beyaz alan solda olur ve yükselir...

Ying: Karanlık alan sağ yönde olur ve azalır...

Ve kuzey yarımkürede olduğumuz için döngüsü sağat yönünde ilerler...

Kaynak: Cem Şen ve Hakan Onum...

 

 

 

O diilde ben yine acıktım...

Evrensel bir Yasa: Yansıtma Yasası... Bölüm 2



Calisma mekanizmasini ancak deneyerek kavrayabilecegimiz bu yasanin cok enteresan bir baska yonu de var. Baskalarina verdigimiz nasihatleri genellikle kendimiz duymak ve ikna olmak icin soyleriz. Dolayisiyla yol gosterip, nasihat verdiginizde, kullandiginiz kelimelere, kurdugunuz cumlelere dikkat edin. Onlarin mutlaka bir sekilde gecerli oldugunu; en iyiyi, en dogruyu secip yasayabilmeniz icin ipucu verdiklerini fark edeceksiniz. Soylediklerinizi dinlerseniz, icinizde kesfedeceginiz derinlik, dinginlik ve irfan, kendinize duydugunuz guvenin, saygi ve sevginin artmasini saglayacaktir.

Sahsimiza yoneltilen elestirilerden, kendimizi gelistirmek, guclendirmek adina payimiza duseni kabullenirken, sozlerin gerisindeki manayi desifre ederek karsimizdakini daha iyi anlama olanagini elde ederiz. Duyduklariniz sizi yureginizden vurdugunda, saldiriya veya savunmaya kalkismadan, durup dusunun. Cunku o, aciyan bir yaranin sozlere, hareketlere dokulerek, care bulma arayisidir.

Problemlerinizi halledip, yaralarinizi iyilestirdiginizde, onceleri gosterdiginiz asiri reaksiyonlar gittikce dinecek ve sizi daha notr bir davranis tarzina yoneltecektir. Genellikle sizi uzen, sinirlendiren, tedirgin eden bir tavir veya soz karsisinda artik hic etkilenmediginizi, tepki bile gostermediginizi fark ettiginiz an, bilin ki konu kapanmistir

Evrensel bir yasa: Yansıtma Yasası... Bölüm 1

 

Yeni bir gunun telasiyla hareketlenmis sokaklardan birinde, buzuldugu kaldirimin kosesinde, misil misil uyumaktaymis adam. Bu manzarayi gorenler, farkli yargilara varmislar.
"Butun gece kumar oynayip, yorgunluktan sizip kalmis olmali. Kumarbazlar boyledir iste," diye dusunmus birisi.

 Digeriyse, "Zavalli, cok hasta herhalde. Onu uyandirmamali. Kendine geldiginde evine gider nasilsa," demis ve yoluna devam etmis.

 "Su hale bak!" diye soylenmis otekisi, "Pis sokak serserisi, insan musvettesi! Bedava icki buldun; icip korkutuk sarhos oldun. Simdi de yolumuzu tikiyorsun.

" Son sahis ise, saygiyla adamin onunde egilerek soyle demis: "Bir ermis icin Tanri'dan baska hicbir seyin onemi yoktur. Su anda kim bilir hangi boyutlarda dolasiyor. Onu rahatsiz etmemeli."

Eevrensel bir yasayi isliyor bu Hint hikayesi. Icimizdeki bir seyleri daimi olarak disariya projekte ettigimizi; yasamin ekraninda ancak kendimizde varolanlari gorup, algilayabilecegimizi vurguluyor, "Yansitma Yasasi".


"Butun dunya kendi projeksiyonlarimizdan baska bir sey degildir," diye izah ediyor Swami Satchidananda, "

Temeliyse, dusuncelerinize ve zihni tavirlariniza dayanir. Eger zihninizde cehennem varsa, hicbir yerde cenneti goremezsiniz. Eger zihninizde cennet varsa, cehennem bile sizin icin cennet olacaktir."

 

Kendi icindeki kizginligi, saldirganligi, kabaligi sahiplenmeyenler nereye giderlerse gitsinler, dunyanin agresif ve nezaketsiz insanlarla dolu oldugunu soyleyeceklerdir. Agzimizdan bilincsizce cikanlari, kulagimiz farkindalikla duydugunda; baskalarina atfettigimiz duygu ve dusunceler kendimizi sevmemiz ve yasadiklarimiza mutesekkir kalmamiz icin essiz birer firsata d onusecektir..

Gercege ulasmak istiyorsak eger, tahammul sinirlarimizi zorlayan insanlari dikkatle inceleyerek, onlar icin sarf ettigimiz sozlerin ne anlama geldigini irdelememiz gerekiyor. Oz guvenle ilgili bir probleminiz varsa mesela, zaman zaman yaptiginiz cikislarda, karsinizdakini "akilsiz ve aptal olmakla" suclayarak rahatlamaya yeltenirsiniz. Egonuzu asmakta zorlaniyorsaniz, baskalarinda sahit oldugunuz ego sizi tedirgin ederek, cozum bulmayi bekleyecektir

Kendinizi bütünüyle olduğu gibi kabul edin...



Kendinizi her koşulda sevip takdir ettiğiniz takirde , kendinizi engellediğiniz, aydınlığa çıkmamış yanlarınız olduğunu hissedersiniz...Onları kabul etmek için kendinizi açın. O yanlarınız sizi yenik düşürmeyecek, size zarar vermeyecek ya da sizi yenik düşürmeyecek...İçinizden gedliği gibi davranıp kendinizi ifade edin, KENDİNİZİ BÜTÜNÜYLE OLDUĞU GİBİ KABUL EDİN, üzerinizdeki o ağır baskıyı kaldırın artık... Kendi kendinize teslim olun, kendinizi takdir edin ve olduğunuz gibi derinden sevin, siz kendinizin en iyi dostusunuz... Mutlu ve başarılı olmanın anahtarı: kendinizi takdir etmenizdir...

Günün fotosu... 12.07.2011



Tasmanya ve Avustralya akarsularında yaşayan, tekdelikliler (Monotremata) takımından yumurtlayan bir memeli. Boyu 60 cm kadardır. “gagalı memeli” veya “ördek gagalı platipüs” olarak da bilinir. Vücudu susamuru veya köstebek gibi kürklüdür. Avustralya yerlileri buna “su köstebeği” adını verirler. Ağzı bir ördek gibi gagalı ve ayak parmaklarının arası kaz ayağı gibi perdelidir. Çok iyi yüzer, ayakları beş parmaklı ve kanca tırnaklıdır. Güçlü tırnaklarıyla ırmak kenarlarında kendine bir yuva kazar ve içini kuru otlarla döşer. Yuvası iki deliklidir. Yuva toprak altında 6-9 metre derine uzanabilir. Gece avlanmaya çıkar. Gagasıyla balçığı karıştırarak bulduğu kurtçukları yanak torbasında biriktirir. Sudan çıkınca kıyıda

Herkese dört yapraklı yonca gitsin...


 

Yoncaların anlamı şöyleymiş:

 

Birinci yaprak ümidi,

ikincisi barışı,

üçüncüsü aşkı,
...
dördüncü yaprak ise şansı simgelermiş...