8 Temmuz 2011

Somewhere over the rainbow - Israel Kamakawiwo'ole (Cover)

http://youtu.be/TiU0mFnkHCo

Öteki, kıçımı acıtıyordu...

Vişne Likörü... alkollü... alkolsüz...

 

VİŞ.LİKÖRÜ

Alkolsüz Vişne Likörü Yapımı
MALZEMELER


  • 1 Kilo taze ve olgun vişne

  • 1/2 Kilo şeker

  • 1 Çorba kaşığı karanfil

  • 1 Çorba kaşığı küçük kakule (habeş kakulesi olmasın)

  • 3-4çubuk tarçın


 

YAPILIŞI
Olgun fakat eziksiz vişneler sapları kopmadan uçları biraz kesilerek yıkanır. Bir süzgece konur ve süzülmeye bırakılır. Süzülünce kapaklı bir kavanoza bir kat vişne bir kat toz şeker olmak üzere dizilir. Kavanozun ağzına temiz bir bez bağlanır ve kapağı kapatılır akabinde güneşe konur. Ara sıra temiz ince bir çubukla karıştırılır. Şeker eriyip vişne suyunu bırakınca iri parçalara bölününce tarçın karanfil ve havanda ezilen kakuleler temiz bir tülbentle çıkın yapılır ve şekeri eriyen vişnelerin içine atılır. Güneşten alınarak dolaba bırakılır. 6 ay kadar sonra içindeki çıkın çıkarılır. Arzu edilirse süzülerek şişelere doldurulur. Fakat daha uzun bir müddet vişneler içinde durursa daha da keskin olur. Bu liköre hiç alkol konulmaz durdukça kendi kendine keskinleşir. Afiyet olsun.


 


Alkollü Vişne Likörü Yapımı

 


MALZEMELER

 



  • 2 kilo vişne

  • 2 kilo toz şeker

  • 2 adet muskat 

  • 2-3 çubuk tarçın

  • 5-6 ad karanfil

  • Saf alkol veya votka         



 

YAPILIŞI
Vişnelerin saplarını çıkarıp yıkanır süzgeçte süzülür kavanoza 1kat vişne 1kat şeker olmak üzere dizilir. İçine tarçın karanfil muskat konulur. Kavanozun ağzı kapatılıp güneşli bir yere konulur. 2 günde bir tahta kaşıkla karıştırılır. 2 ay bekletilip önce süzgeçle sonra tülbentle süzülüp kalan vişne suyuna alkol konulur. Alkolün miktarı arzuya göre ayarlanır. Şişelere doldurulur. Kalan vişne parçaları kavanoza konulup buzdolabında saklanır. Likörler servis yapılırken kadehlere vişne tanecikleri eklenir.





Keyifli saatlerde keyifli yudumlar.


Kimseye göstermem üzüntümü. Gündüz gülerim, geceleri yalnız ağlarım. [ Oğuz Atay ]

 

 

Kimseye göstermem üzüntümü. Gündüz gülerim, geceleri yalnız ağlarım. [ Oğuz Atay ]

Sting - desert rose original version

http://youtu.be/b-yHU8T61cA

Deli mi ne görüşürüz diyor bide...

Yaşamdan gelen sinyaller...



‘Arabanızda frenler tutmuyorsa evren size nerde durmasını bilmiyorsun’ diyor..
Silecekleriniz çalışmıyorsa neyi görmek istemiyorsun? diyor..

‘Telefonunuz arızalıysa iletişim kanallarında sorun var, kime söylemek istiyorsun da söyleyemiyorsun?’ diyor..

‘Arabanızda vuruklar, çarpmalar varsa öfkelisin, kendini ve kızgın olduğun herkesi affet’ diyor..
Evinizde su boruları devamlı patlıyorsa, musluklardan su sızıyorsa yaşamındaki kaçakları gösteriyor.. (Para, sağlık, huzur vs.)
Elektrikle ilgili sorun varsa karanlıktasın, aydınlat kendini diyor..

Veee bedenimiz işte harika makinemiz..
Biz hayatımızdaki kullandığımız araçlar arızalanınca insanlarla ilişkilerimiz bozulunca, yaşamın bize verdiği mesajları hala anlamadıkça…
Yaşam, son çare olarak mükemmel bir makinemiz olan bedenimizle hayatımızdaki sorunları göstermeye çalışıyor..
Ancak hastalanınca duruyoruz.. Bana ne oluyor böyle diyoruz..

Neden hasta olunca farkına varıyoruz? Çünkü yaşamla ilişkimiz bir şekilde kesiliyor..
İşimize gidemiyoruz veya ağrılar içinde dolaşıyoruz hayattan keyif alamıyoruz..
‘Evet yaa, bu işim beni çok strese sokuyordu, sonunda hasta etti beni’ diyorsunuz..
Yaşamın size söylediklerini dinlemek için illa hasta olmayı mı bekliyorsunuz..
Kanser olduğunuz zaman mı en nefret ettiğiniz kişiyi affedeceksiniz..
Öleceğinizi bilirseniz mi yapmak istediğiniz şeyler için kendinize zaman ayıracaksınız, kızmayı, söylenmeyi bırakacaksınız..
Hastalıklar sizin düşüncelerinizle yaşamınızda yaratmış olduğunuz sıkıntıların sonuçları ve bu düşünceler sahip olduğunuz yaşam alanlarınızı güçlü bir şekilde etkiliyor..

Öncelikle şunu da belirtmek isterim, yaşamımızdaki bu nedenleri görmemek için kendimize bahanelerde uydururuz..
Soğuk bir şeyler içtim bu yüzden boğazım ağrıyor..
Acılı yedim bu yüzden midem ağrıyor vs..
Daha önce neden soğuk içtiğinizde veya acı yediğinizde bu ağrılar yoktu..
Kendinize dürüst olun ve yaşamın size verdiği bu ipuçlarını kullanın..
Sonuçta sadece kazançlı çıkarsınız

Zorluk Cikartanlara Farkli Bir Yaklasim Sekli ...

Zorluk Cikartanlara Farkli Bir Yaklasim Sekli  



Fransa'da G.I.Gurdjieff'in yonettigi spirituel bir toplulukta, zorluk cikartan bir insan ornegi olarak sinirli, huzursuz, daginik, herkesle kavga eden, daginikliklarini temizlemeyen ve hic kimseye yardim etmeyen yasli bir adam vardir. Kimse onunla anlasamaz. Grupla aylarca stres ve sIkinti icinde birarada kalmaya calistiktan sonra, yasli adam sonunda Paris'e gider. 

Gurdjieff onu takip eder ve geri donmesi icin onu ikna etmeye calisir ama ne kadar ugrasirsa ugrassin, adam "hayir" der. Sonunda Gurdjieff adama eger geri donerse cok yuksek bir aylik maas baglamayi teklif eder. Bunu nasil reddedebilir ki? Adam geri dondugunde herkes dehset icinde kalmistir ve bir de maas baglandigini

ogrendiklerinde (ustelik hepsi orada bulunmak icin bir suru para oderken) ortaligi ayaga kaldirirlar. 

Gurdjieff herkesi toplar ve onlarin sIkayetlerini duyduktan sonra guler ve aciklar:
"Bu adam ekmekteki maya gibi" der ve devam eder:

"Onsuz hic biriniz ofke, huzursuzluk, sabir ve sefkat hakkinda hicbir sey ogrenemezdiniz. Bu nedenle bana odeme yapiyorsunuz ve bu nedenle onu ise aldim".
Uzerine dusunulmesi gereken sorular: 

- Hayatinizda su anda kim bu hikayedeki adam gibi? Eger kendinizi bu olasiliga actiysaniz,  onun size ogrettigi hangi dersleri gorebiliyorsunuz?
- Hayatinizda hic bu yasli adam gibi davrandiniz mi? Yanitiniz "evet"se, yakinlariniz, karsilastiginiz insanlar size nasil davrandilar? Kendinizi sefkat gosterilmis, onemsenmis ve onurlandirilmis hissettiniz mi? Yoksa size aynı öfkeyle davrandığı için  ilişkiniz  çıkmaza mı girdi? Bu davranışınızdan pişman mı oldunuz? Yoksa kendinizi haklı mı hissediyorsunuz?