10 Ağustos 2011

Sana yapılmasını istemediğin kötülüğü başkasına yapma...

mutluluk resimleri

İnsanın amacı sadece şu olabilir: Kendin ne kadar mutlu olmak istiyorsan başkalarını da o kadar mutlu et ve sana yapılmasını istemediğin kötülüğü başkasına yapma."
Ölüm Döşeğindeki Adam s.31

Bedeninizi simartin; temiz havada yuruyus yapin ki cigerlerinize daha fazla oksijen alin, size uygun sporu bulun ve onu hayatinizin bir parcasi haline getirin...

Mukemmel bir mekanizma vucudumuz. Sadece oturup televizyon izlerken bile milyonlarca kucuk hucre calisiyor bizim icin ayni anda. Koltuktan kalkip su icmeye mutfaga gitmek, kitap okumak, yemek yemek, dans etmek ya da gun icerisinde otomatik olarak yaptigimiz butun eylemler icin icerde o birbirinden guzel milyonlarca hucrenin birbirleriyle uyum icerisinde hareket etmesine ihtiyacimiz var.

Bu mukemmel isleyen mekanizmaya ne siklikta tesekkur ediyorsunuz? Bu birbirinden guzel hucrelere ne sIklikta onlari sevdiginizi soyluyorsunuz? Yoksa onlar sadece hastalandiginizda mi akliniza geliyor? Yoksa en sIk tekrarladiginiz cumleler "vucudumu sevmiyorum, kollarim kalin, gobegim cok buyuk, cok kilo aldim" mi? Yoksa siz de her firsatta vucudunuzu nasil degistirebileceginizi dusunenlerden misiniz? Oysa dusunceler hayatimiza sekil verdigi gibi bedenimize de sekil veriyor. Butun hucreleriniz siz ne derseniz onu yapiyor, siz onlar hakkinda ne dusunurseniz onu yaratiyor. O yuzden kilo vermeye kafamizi taktigimizda daha cok kilo aliyor, bir hastaliktan korktugumuzda onu kendimize cekiyoruz.

Bedenlerinizi sevin, onlara tekrar tekrar tesekkur edin sizin icin sarfettikleri butun efor icin. Her gece yataga girdiginizde o guzel hucrelerinize onlari ne kadar cok sevdiginizi soyleyin ve o gunu guzelce gecirmenizi sagladiklari icin onlara sukranlarinizi sunun. Emin olun sadece bu kucuk egzersizle bile kendinizi cok daha neseli, mutlu hissedeceksiniz. Aynanin karsisina gecin ve ne kadar guzel oldugunuza bakin; kendinize ne kadar guzel oldugunuzu gormek icin izin verin. Dergilerdeki, dizilerdeki insanlara benzemiyorsaniz ronesans donemi tablolarina bakin. Unutmayin guzellik bakanin gozundedir, onemli olan ne pahasina olursa olsun sifir beden olmak degil, saglikli olmaktir.  Bedeninizi simartin; temiz havada yuruyus yapin ki cigerlerinize daha fazla oksijen alin, size uygun sporu bulun ve onu hayatinizin bir parcasi haline getirin, guzel ilik banyolar hazirlayin kendinize. Bedeninizi mutlu eden ne varsa onu yapin. Bedeniniz her an sizinle konusuyor, onu dinleyin.

Unutmayin hucreleriniz mutlu olurlarsa sizi de mutlu ederler; gercek saglik ruhla beden uyum icinde oldugunda basliyor

Yüreğinde yeşil bir dal saklarsan, bir gün mutlaka bir kuş şarkı söylemeye gelecektir...

 

bir anda çalıştığın yerden istifayı basıp çekip gitmek gelmiyorsa içinden...

Bir tılsımı olmalı hayatın,
vazgeçilmez bir öfke gibi,
zapt edilemeyen yeni bir aşk aranışı gibi,
kaptırıp kendini şiirler yazmak gibi,
bir kadehi fırlatıp
aynalara, gecenin büyüsünde çıldırmak gibi.
Böyle bir tılsım yoksa,


isteksiz isteksiz oluyorsan tıraşı,
bir küf bağlamışsa bütün heyecanlarını,
ve bir anda
çalıştığın yerden istifayı basıp çekip
gitmek gelmiyorsa içinden;
Bir kapı önünde tozlu bir paspas bile olamazsın

Çetin Altan

Dikeni çıkmış kirpi... Günün fotosu...10/08/2011

Azam Ali- Lasse Pour Quoi

http://youtu.be/iky55pnnys0

Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar...

 

Eski eşyaları atmamın vakti geldi artık...Çünkü nereye gidersem gideyim kendimi de yanımda götürecektim ve ben bana yeterdim...

Birkaç gün önce eski eşyalarımı atma vaktinin geldiğini düşünerek etraftaki eski dergileri, katalogları, tarihi geçmiş faturaları toplamaya başlamıştım.  Zaten uzun zamandır eşyalarımı azaltmaya ve yeni eşya almamaya çalışıyordum. Ne kadar az eşya o kadar özgürlük
demekti benim için. Zaman içinde istemeden ne kadar çok şey biriktirmiştim. Karmakarışık çekmeceleri boşalttıkça dejavu üstüne dejavu yaşıyordum. Sakladığım her şeyin bir anısı vardı bende. Ama biliyordumki bugün bunların hiçbirine ihtiyacım yoktu. Çünkü nereye gidersem gideyim kendimi de yanımda götürecektim ve ben bana yeterdim. 


Ziyaret ettiğim müzelerin giriş biletleri, okuduğum okulların öğrenci kimlik kartları, on yıl öncesine ait bir milli piyango bileti vardı karmakarışık çekmecelerin içinde.  Yıllar öncesinin üniversite hazırlık test kâğıtları...  Çöp poşetine atmadan önce içlerinden birkaç soru çözmeye çalıştım. O zamanlar kolaylıkla çözebildiğim soruları şimdi çözemiyordum. O zaman çözemediklerimi ise şimdi rahatlıkla çözebildiğimi fark ettim.

Bütün o çer çöpün arasında atmaya kıyamadıklarım da oldu. Sararmış eski fotoğrafları,  bir zamanlar alıp da hiç okuyamadığım kitapları bir kenara ayırdım. Belki de hiçbir zaman okuyamayacaktım onları biliyordum ama yine de atmaya kıyamadım. Hiç olmazsa ihtiyacı olan birilerine vermeliydim. Kim bilir belki de gün gelecek hepsini okuyacaktım. Belki de kitaplar tarafımdan okunmak için en uygun zamanı bekliyorlardı.

Ve eve gelen arkadaşlarım ne oldu yeni mi taşındın buraya dediklerinde yooo hayır kendime yeni taşındım diyorum yüzümde muzır bir gülümsemeyle...

Siz de kendinize taşının ve evinizi ferah tutun... Rahatlayın ve kurtulun geçmişin o ağırlıklarından...

Güneşi içeri alın...

Cem Özüak'a teşekkürlerimle...