17 Eylül 2011

Adam avaz avaz bağırarak cevap verdi:


Adam, güzel bir bayanla konuşmanın yollarını arıyordu. Sonunda cesaretini toplay...arak kıza yaklaştı ve
- Biraz konuşabilir miyiz, acaba?
Kız birden haykırdı:
- Terbiyesiz! Ben senin bildiğin kızlardan değilim!
Adam utancından yerin dibine girmişti. Herkes ona bakıyordu. Gitti ve masasına oturdu.
Bir süre sonra kız ona yaklaştı. Gülümseyerek:
- Az önceki olay için özür dilerim. Ben psikoloji öğrencisiyim ve utandırıcı durumlarda insanların nasıl davrandıklarını inceliyordum.
Adam avaz avaz bağırarak cevap verdi:
- Ne? Gecesi 200 lira mı? Deli misin sen?

Her kahve aynı tadı taşımaz...


Her kahve aynı tadı taşımaz..
Nerede içiyorsan,
Kiminle içiyorsan ona göre değişir.....
Sahilde oturduğun rüzgarlı bir sonbahar günü,
en sevdiğin dostun ağlarken kahvenin tadı kederlidir..
...Kahve telvesine yüreğinin acısı karışır..
Nitekim dostlarla içilen kahve neşedir..
Kahkahalar köpüklerin üzerinde yüzer..
Tek başına gece vakti balkonda içtiğin kahve yalnızlıktır..
Acıdır tadı..
Ama garip de bir keyfi, lezzeti vardır..
Dostlukla yudumlanan kahve molalarına buyrunuz inşallah.
Siz nasıl alırdınız

Okyanusun tam ortasındasın...


Hani biriyle tanışırsın, çevrende görmeye alıştığın insanlardan çok farklı biri....
Öyle biri ki her şeyi bambaşka bir gözle görür ve seni de bakış açını değiştirmeye yöneltir.
Dünyaya onun gözleriyle bakmaya başlarsın. İçine ve dışına da. Etkilenirsin.
Etkilenmek ne kelime, büyüsüne kapılırsın.
Gene de ilk başlarda araya bir mesafe koyabileceğini, yüreğini kontrol altında tutabileceğini zannedersin.
Oysa rüzgâr sandığın fırtınadır.
Sınır sandığın yer oynak ve kaygan bir zemindir.
Bir bakmışsın, farkında bile olmadan açılmış, karadan uzaklaşmışsın.
Okyanusun tam ortasındasın...[Elif Şafak]

Fırıncı daha yeni pişmiş en güzel ekmeği verecek...

 



 

Sen dua edersin ama kabul olmuyor sanarsın!
Ekmek almak için bir fırına giders...in
Beklerken fırıncı ile bir sohbet başlar
Ve fırıncının hoşuna gidersin, hoş sohbetsin ya…
Fırıncı başkalarına istediğini verip acele ile gönderir
Bu arada sen istediğini alamadığın için sıkılmaya başlarsın
Ama bilmezsin ki
Fırıncı daha yeni pişmiş en güzel ekmeği verecek

Izgara palamut...

 

1 orta büyüklükte palamut
1 baş soğan
1 limon
Yarım fincan zeytinyağı
1 küçük demet maydanoz

Roka, yeşillik
Tuz

Hazırlanışı:
Palamut baliğinin içi temizlenir. Başı kesilir, porsiyonluk dilimlenir, her parça güzelce temizlenir. Her tarafı tuzla karışmış soğan suyu ile ovularak bir saat kadar bekletilir.

Temiz bir ızgara, zeytinyağına bulanmış bir bezle iyice silinir. Ateşe konup kızdırtılır. Dilimler üzerine dizilir ve kızartılmaya başlanır, çevirdikçe üzerlerine limon suyu ile karıştırılmış zeytinyağı sürülür. Balığın iki tarafı piştiği zaman tabağa alınır. Üzerlerine  biraz zeytinyağı gezdirilir.

 Sıcak olarak yenir. Afiyet olsun...

maymun bile ağaçtan düşer...



Japon atasözünde de dendiği gibi: Saru mo kikara uchi ru maymunlar bile ağaçtan düşer...

O yüzden bir başarısızlık durumunda hayalkırıklığına kapılıp oturup ağlamaktansa, kendimizle yüzleşmek  ve  sebebleri bulmak  atılması gereken ilk adımdır...

Arkasından daha iyiye ve daha güzele gidecek şekilde çalışmalı çabalamalı, yolumuza devam etmeliyiz...

Güçlü ve kendimize güvenli olmalıyız...

Sağlıcakla,

 

Acıkmış... Günün fotosu... 17/09/2011

Acı vermeyi ve acı çekmeyi nasıl bırakırız...


Bir kalbe, bir bedene ve bir zihine sahip oldugumuz surece aci cekmek kacinilmaz. Bizler mutluluk pesinde kosarken, acimizdan kurtulmaya calisirken bilerek ya da bilmeyerek birbirine aci veren aci kardesleriyiz. 
 
Mutlu olmak istiyorsak ilk olarak aci vermeyi birakmaliyiz. Tam farkindalikla aci icin bir sebep olmayi birakmaliyiz. Bunun icin kaybetmeyi goze almaliyiz.

Acı vermeyi nasıl bırakırız?...tabii ki herkes 'elinde ne varsa ancak onu verebilir'; o halde acı 'vermekten' de önce, 'acıyı üretmeyi bırakmalı'dır...
. Ve kuşkusuz ki ACI  'kendi yapımımız' olanları ve bizlere 'dışarıdan dayatılanları' da kapsar... Kaçarak veya çözümünü erteleyerek kurtulunabilecek bir şey değildir. Peki 'ertelemememiz gereken' şey nedir?... Yanıt: kendimizle  'yüzleşmek'. korkumuzla 'yüzleşmek', isteklerimizle 'yüzleşmek'tir... Arkasından yapılması gerekense: 'Onu dönüştürmek'.Tanri hepimize bu kararlilikla yola cikma gucu ve farkindaligi versin.

ve siz su sıkın değil mi?... Yoo dostum yoo...

Hiçbir şey yerinde duramaz, kıpraşır :)

 

 

Yeni bir düş gör

Yeni bir yola çık
... Yeni bir kitap yaz
Yeni bir resim yap
Yeni bir nefes al

Yeni sözler söyle, yeni kulaklara,
Yeni türküler yak, gönül bağında,
Yeni bir bakışın olsun, kimsede görülmemiş
Yeni bir şey fark et, hiç fark edilmemiş
Yeni oyunlar bul, yeni oyun arkadaşları
Yeni değerler keşfet, yeni hazineler
Yeni gözlerle takdir et, tüm keşiflerini
Yeni cevaplar ver, eskimiş sorulara
Yeni sorular sor, cevapları verilmemiş

Yeni bir aşka düş, dibi görülmemiş
Yine bir aşka düş

Düş - gör