4 Aralık 2011

Kimse savunmayı bırakıp çıplak ve içten olmak istemiyor, ama herkes yakınlık istiyor...



Bir taraftan karşındaki insanın sana yakın olmasını, savunmaları bırakmasını, kırılganlığını ve yaralarını göstermesini, maskelerini ve sahte kimliğini bırakıp çıplak kalmasını istiyorsun.

Öbür taraftan da yakınlıktan korkuyorsun; yakın olmak istiyorsun ama kendi savunmalarını bırakmıyorsun. Dostlar, sevgililer arasındaki çelişkilerden biri bu : Kimse savunmayı bırakıp çıplak ve içten olmak istemiyor, ama herkes yakınlık istiyor...

OSHO

Hayatımızı karıştırmayı bırakıp, düzenlemeye bakmalıyız...



Hayatımızı karıştırmayı bırakıp, düzenlemeye bakmalıyız...

Huzur herşeyin  başıdır...

 

Lenny Kravitz "Are You Gonna Go My Way"

http://youtu.be/eLhpHjmxNw8

Yüzüne güneş vurmuyorsa



Ay doğmuyorsa

Yüzüne güneş vurmuyorsa pencereden,

Kabahati; ne güneşte ne de ay da ara...

Gözlerindeki perdeyi arala..

"Mevlána''

Eğer benim en kötü halimle baş edemezsen,Beni en iyi halimlede kesinlikle hak edemezsin...

Bencilim, sabırsızım ve biraz güvensizim.

Hata yaparım, kontrolsüzüm ve bazı zamanlar baş etmesi güç biriyim…

Fakat, eğer benim en kötü halimle baş edemezsen,

Beni en iyi halimlede kesinlikle hak edemezsin..”

Charles Bukowski

Ya içli içli sitem edeceğim anne babama, beni büyütürken veremedikleri şeyler yüzünden, Ya da onları yürekten seveceğim beni dünyaya getirdikleri için...


Bugün yaşayacağım her şeyi ben seçeceğim;

 Ya kızacağım yağmura etrafı ıslatıyor ...diye,

 Ya da seveceğim onu çiçeklerimi suladığı için...

Ya sıkılacağım param yok diye,

Ya da harcamalarımı planlayıp, müsriflikten uzak kalmaya çalışacağım...

 Ya sızlanacağım bozulan sağlığıma,

Ya da hayatta olmayı kutlayacağım...

Ya içli içli sitem edeceğim anne babama, beni büyütürken veremedikleri şeyler yüzünden,

Ya da onları yürekten seveceğim beni dünyaya getirdikleri için...

Ya sıkıntı basacak dikenli güllere katlanmak zorundayım diye,

Ya da dikenlerin gülleri var diyerek umut dolacağım...

Ya kaybettiğim dostlar için yas tutacağım,

Ya da yeni insanlarla yeni dostluklar peşinde koşacağım...

Ya işe gitmek zorunda olduğum için mızırdanacağım,

Ya da gidecek bir işim olduğu için sevinç dolacağım...

Ya ev işleri yapmak eziyet olacak bana,

Ya da işlerini yaptığım o evde aklımı, ruhumu ve bedenimi barındırabildiğim için minnettar olacağım...

Belki yeni şeyler öğrenmek istemeyecek canım,

Ya kızgın olacağım -öğrenmek gereken ne çok şey var- diye,

Ya da ufak tefek de olsa faydalı ne varsa öğrenmeye çalışacağım...

Kaçan mısınız, kovalayan mı?

Kaçan mısınız, kovalayan mı?


Kaçan kovalanır. Kovalayan biri görüldümü de kaçılır... Siz hangi kategoriye giriyorsunuz? Daima kaçanlardan mısınız? Hep kovalayıp arada bir yakalayanlardan mı?

10 soruluk eğlenceli testimiz sizi bekliyor...


Bilmediklerimi üst üstü koysaydım gökyüzüne erişmiştim...

‎''Dünyanın bütün kitapları doyuramaz kafamın açlığını. Neler neler okumadım! Ancak yine de kafamın açlığından ölüyorum... Anlayışım arttıkça, bilgim eksiliyor...'' Campanella

Bilmediklerimi üst üste koysaydım gökyüzüne erişmiştim...

Cordon blue- Kızartılmış biftek rulosu içinde peynir ve jambonla...

* 8 adet dana bifteği

* Tuz

* 2 kahve fincanı sıvı bitkisel yağ

* Bir tutam karabiber

* 1 yemek kaşığı tereyağı

* 4 yemek kaşığı un

* 3 adet küçük bir kapta hafifçe çırpılmış yumurta

* 1 su bardağı galeta unu

* 4 dilim bıçak sırtı kalınlığında taze kaşar

* 4 dilim bıçak sırtı kalınlığında dana jambon
Biftekleri bıçak sırtı kalınlığında dövüp (kasaba dövdürebilirsiniz) tuzlayın, biberleyin.

Etlerin dört adedinin üzerlerine birer dilim jambon ve jambonların üzerlerine birer dilim kaşar peyniri koyun. (Ebat olarak jambon ve gravyer peyniri biftekten biraz küçük olmalıdır). Üzerlerine diğer etleri kapatın. Kenarlarını elinizle iyice bastırın ve biftekleri önce alt üst una, sonra yumurtaya ve sonra galeta ununa bulayın. Bir tavaya sıvı bitkisel yağı koyup hafif kızdırın hazırladığımız etleri tavaya dizin. Orta ateşte 4'er dakika alt üst altın sarısı kızartıp bir servis tabağına çıkarın. Tavadaki yağı döküp tavaya tereyağını koyun. Hafifçe kızartıp etlerin üzerine döküp servis edin.

Notlar: 'Escalope' parça etlerin iyice dövülerek inceltilmiş haline denir. Eğer keskin lezzetleri seviyorsanız taze kaşar yerine dilimli cheddar peyniri kullanmak çok farklı bir lezzet katar.  Dana biftek yerine tavuğun göğüs etini de kullanabilirsiniz

Ahhh aşkkk… Senin zor bulunduğun yetmiyormuş gibi bu kadar kural arasında nasıl yaşayacaksın, nasıl yeşerip gelişeceksin ki…

İlişkilerde Kurallar…

Gezilerim sırasında çok insanla tanışıp, arkadaş oluyorum… Sonra da geziye beraber devam ettiğimiz oluyor… En son İsviçreli bir çiftle tanıştım… Havadan sudan konuşmaya başladık… Çok da kafa dengi çıktılar… Birkaç gün beraber takılmaya karar verdik… Arkasından bir Fransız bir Alman bir Kanadalı çift derken on - on iki kişi olduk… Süper şamata yapıyoruz…

Bizim İsviçreli çift Vanessa ve Peter arasında yaş farkı var… Vanessa en az sekiz dokuz yaş büyük… Bu konuda biraz hassas olduğunu hissettiğimiz için kimse soru sormuyor… Sonunda bir gece pizzacıda yemek yerken Vanessa dökülüyor… “Aaaaa” dedi “Peter’in benden ne kadar küçük olduğunu hiç sormuyorsunuz”… Biraz da gergin bir ses tonuyla devam etti… “Zaten bıktım artık bu sorudan, kendimi suçlu gibi hissediyorum”…

İşte ilişkilerdeki kuralların evrensel olduğunu o an bir kez daha anlıyorum… Kadın erkekten yaşça küçük olacak, boyu daha kısa olacak, daha az para kazanacak… Hatta dış güzellikleri bile birbirine uyumlu olacak… Mümkünse aynı yöreden olacak… Bu kadar kural arasında aşk nerede onu bulamıyorum işte…

Vanessa devam ediyor “annemler, arkadaşlarım herkes ilişkimize karşı. Halbuki biz Peter’la birbirimizi çok seviyoruz… O yüzden şehirden kaçtık geziyoruz… Birbirimizi daha iyi tanımak, baskı olmadan ilişkimizi ölçmek istiyoruz” diyor…

Biz onlar yanımızda olmadan bu konuyu çoktan gündemimizin birinci sırasına oturtmuştuk zaten… Oh şimdi hep beraber rahatça tartışabilecektik… Herkes kendi deneyimlerinden dökülmeye başladı…

“Valla” dedi Fransız Katherine “bir önceki erkek arkadaşımın yaşı yaşıma, boyu boyuma uygundu da hayata aynı pencereden bakmıyorduk… Ben doğayı seviyordum o evde oturmayı, ben geceleri sinemaya gitmeyi seviyordum o bilgisayarda oyun oynamayı, ben sebze yiyordum o et… Kağıt üstünde herşey iyiydi güzeldi de ben çok mutsuzdum… Vanessa sen en iyisini yapıyorsun… Kimle mutluysan onla olmalısın” dedi…

Ben hemen ortaya atladım… Yaş dediğin sadece bir numaradır… Sana kendini özel hissettiriyorsa, aynı şeyleri yapmaktan zevk alıyorsanız, birbirinizi geliştirebiliyorsanız daha önemli ne olabilir ki…

Alman George atladı… “Kusura bakmayın ama kadın erken çöker… Şimdi iyisiniz ama beş altı sene sonra seni beğenmez bu adam… Onun enerjisine, hızına yetişemezsin”…

Kanadalı Sara cevap verdi… “Ne yani adam onu altı sene sonra beğenmeme ihtimali var diye bugünü yaşamasın mı” dedi…

Bu sefer Peter’in yüzü ekşidi… “Hayır efendim ben onun ruhuna bakıyorum yüzündeki çizgilere değil ki” dedi… Sizin anlayacağınız o gece pizzacıyı biz kapattık… Ayrıca hiçbir konuda da uzlaşamadık…

Ahhh aşkkk… Senin zor bulunduğun yetmiyormuş gibi bu kadar kural arasında nasıl yaşayacaksın, nasıl yeşerip gelişeceksin ki… Sanırım aşkı bulmak kuralları yıkmaktan geçiyor...

Bir çifti ilk gördüğümüzde bunun yaşı küçük olmamış yerine, birbirlerini geliştiremiyorlar olmamış demeye ne zaman başlayacağız acaba???

Hepimize gönlümüzdeki gibi sevgiler nasip olsun diyerek yazımı bitiriyorum…

Sağlıcakla,

Brahms - Symphony No.3 - Poco Allegretto

http://youtu.be/1trE3ms3AGo

Zamazingo'da kar başladı...

Pencereden yağan yağmuru, karı seyretmeyi hep sevmişimdir... Hatta yağmur ve karda yürümeyi de... Bloğumada bu hissi vermek istedim... Kimi zaman pencereden bakıcam, kimi zamanda karda yürüyüş yapıcam...  Siz de hep yanımda olacaksınız...Umarım hoşunuza gitmiştir...

Sanatsal ağaç... Günün fotosu... 04/12/2011

Hayat kısa, Kolay affet, Kalpten sev, Kahkahalara boğul...

Hayat kısa,

Kuralları yık,

 Kolay affet,

Yavaş öp,

Kalpten sev ! ...

Kahkahalara boğul,

ve yüzünü güldürmeyi başaran hiç bir şeye,

SIRTINI DÖNME !

Can Dündar

Sen niye kovuldun?

Kendine hiç değer vermiyorsun can...


Kendine hiç değer vermiyorsun can, Ama;hayatındaki insanlara çok değer veriyorsun. Kendini sadece onları mutlu etmeye adamışsın! Fakat; MUTSUZSUN! Çünkü;onlardan bir karşılık alamıyorsun!  Kendine vermediğin değeri,onlardan bekliyorsun!


 Elbette sana değer vermeyecekler! Sen kendine değer vermedikçe,sen kendini mutlu etmedikçe; kimse sana değer vermeyecek,kimse seni mutlu etmeyecek!

 Onlar senin aynaların;sana seni yansıtıyorlar!

SEN KENDİNE DEĞER VERDİKÇE;HERKES MUHTEŞEM BİR ŞEKİLDE DÖNÜŞECEK VE SANA DEĞER VERECEK! ♥