29 Ocak 2012

Kadınlar Araba Kullanabilir Mi???

Küçükken bana oyuncak olarak bebek, gene bebek, hep bebek gelirdi. Bense trenlere, uçaklara, kumandalı arabalara meraklıydım. Kimsecikler almazdı. Her gelen hediye paketini merakla açar, hepsinde aynı hayal kırıklığını yaşardım. Sarışın Barbie mi??? Ben ne yapayım ki bunu… Ben arabaları sürmek, trenleri yarıştırmak, uçakları uçurmak isterdim…

Üniversiteye başladığım sene - acelem nedir bilmem - arkadaşlarla hemen ehliyet kursuna yazıldık. Derslere girdik, yanımızda gözetmenle araba kullandık, tam sınav için başvurdum bana demesinler mi “sen daha 18 olmadın ki bekleyeceksin”… Arkadaşlarım benden büyük, onlar çatır çatır aldılar ehliyetlerini bense birkaç ay sonra anca kavuşabildim ehliyetime. Fakat iş ehliyetle bitmiyormuş ki esas mesele araba sahibi olmakmış. Hem okuyup, hem çalıştığım için birkaç sene içinde bir de elden düşme arabam oldu. Hala gözümün önünde, 1974 model bir Amerikan arabası. Hem dışı hem içi yeşil. Araba büyük tank gibi birşey, bense minyon bir kız. Trafikte beni gören arabadan korkup bana yol veriyor. Bi dokundursam yamulacak karşı taraf. Fakat bir benzin yiyor ki evlere şenlik. Ben direk araba için çalışıyorum.

Bu arada yağ değiştirmeden lastik nasıl şişirilire, araba nerde yıkatılıra, soğukta içine ne koymalıya kadar yavaş yavaş her şeyi öğreniyorum ama oflaya puflaya. Ben arabaya binip, sürmesini seviyorum. Gitmeyi ve hep gitmeyi seviyorum. Bana verdiği özgürlük hissini seviyorum. Fakat o harcıydı, sigortasıydı, muayenesiydi beni bitirirdi… Öyle yuvarlanıp gidiyorduk ama benim araba çok masraflı. Ne kadar çalışsam yetişemiyorum. Sonunda ona daha iyi bakabilecek birine sattım, elimde arabanın ziyan olmasına daha fazla dayanamamıştım. Gönlüm huzurlu, ama içimde bir ukteyle senelerce yaşadım…

Ve yıllar sonra araba isteğim iyice artınca bu sefer ekonomik, küçük bir araba aldım. Fakat İstanbul trafiği ne olmuş, aldı mı beni bir korku. Bir de arabayı küçük görünce herkes üstüme üstüme geliyor. Parktan zaten hiç hazzetmezdim ama artık park yeri kalmamış ki haz edeyim. Bu sefer arabayı aldım, araba garajda duruyor ben her yere gene eski yöntemlerle gidiyorum. Bu durumu da kimselere söyleyemiyorum. Komik bir süreç geçiyor. Sonunda bu işi çözmem gerektiğine karar verip özel ders alıp, tekrar trafiğe çıkma cesareti buluyorum kendimde…

Fakat yaptığım komikliklerin haddi hesabı yok… Sol şeritte yavaş gitmeler, döneceğim kavşağı kaçırmalar, ters yöne girmeler, yolda kaybolmalar, park ettiğim yeri unutmalar, başkasından arabayı park etmeyi istemeler… Her yola çıkışım bir başka macera… Her otoparka dönüşümde bugün de döndüm şükür modundayım…

Fakat belirli bir dönemi geçtikten sonra öğrenmeye başladığımı fark ettim. Meğerse yolu okumak denilen bir şey varmış. 500 metre ilerden sola mı dönücen, son dakikayı beklemeyeceksin, çok daha evvelden pozisyonunu alman gerekiyormuş. Alışveriş merkezlerinde arabayı park mı ettin, kaçıncı kattasın, rengi, numarası ne dikkat etmeden arabanın yanından ayrılmaman gerektiğini öğreniyorsun. Hatta geçen de bir arkadaştan bir yöntem öğrendim süper. Telefonuyla park ettiği yerin fotoğrafını çekiyormuş. Unutma riskini de ortadan kaldırdı yani… Yolları ise yavaş da olsa öğreniyorsun. Daha az kayboluyorsun. Park sorunu mu, gidiyorsun bir açık alanı olan alışveriş merkezine saatlerce araba park etmeyi çalışıyorsun, ya tamam belki süper olmuyorsun ama başının çaresine bakacak hale geliyorsun. Bir noktadan sonra arabanın seni değil senin arabayı kullandığın bir an geliyor…

Fakat şu evrak işi yok mu, gerçekten ona hala alışamadım. Onları takip etmek de yaptırmak da tam bir kabus. Ona da “gülü seven dikenine katlanır” olarak yaklaşıyorum. Araba öyle bir özgürlük ki, direksiyona geçip saatlerce kullanmanın verdiği hazzı anlatamam. Bayılıyorum.

Kadınlar araba kullanabilir mi sorusuna dönersek, kullanabiliriz tabi ki ama gerçekten iyi olmamız için daha çok pratik yapmalıyız. Bizler ne yazık ki arabayla çok geç tanışıyoruz. Erkek çocuklarına üç yaşından itibaren oyuncak arabalar verilirken bizlere habire bebek veriliyor… Artık kız çocuklarımıza da oyuncak arabalar alalım olur mu???

Sağlıcakla,

4 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı olmuş... Akıcı, öğretici ve lezzetli. Ruhuna, yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
  2. biz bayan şöförlerin gerçeklerini anlatmışsın canım tebrik ederim :D yormadan ve sıkmadan yazmışsın :D

    Ben de 18 yaşını doldurduğum ay ehliyetimi aldım, dediğin gibi acelem neyse :D ama 15 yıl oldu, araba kullanmak ve araba sahibi olmak ayrı bir güzellik. Gerçi bayan şöförlerin çoğuna hala kızıyorum ben de acemilik dönemi geçirdim ama yoğun trafikte milleti sinir etmeden. Zaten 2 ay iyice öğrenmem için kendime zaman verdim tamam dediğimde trafiğe çıktım şimdikiler hemen atlıyorlar ve etrafına dikkat etmeden diğerlerini gererek tarfikte kendileri haklı görerek ve trafiği felç ederek gidorlar... Acaba arkadaki bu hareketimde ne yapar?, sinyal önemli midir? hemen geçsem yandakinin hakkını yer miyim diye düşünmeden tarlada yürür gibi araba kullanıyorlar... Gerçi erkek şöfürleri hiiiiiç söylemiyorum onlar da yolların kralı sanki, ben onların havalarını indiriyorum ama neyse :D

    Neyse ne yapıyorsak yapalım en iyisini yapalım, lütfen trafik kurallarına uyalım ve diğer şöför arkadaşlara da saygılı olalım. Sevgiyle kal arkadaşım...

    YanıtlaSil
  3. çok güzel bir yorum yazmışsınteşekkür ederim...tabi ki her kadın şöför kötüdür diye bir şey yok ama çoğunluk henüz acemi... uymadıkları trafik kuralları da bence acemilikten kaynaklanıyor...erkekler dediğin gibi hem alemin kralı hemde kadınlara (eşlerine, sevgililerine, arkadaşlarına) yardım edip güven vereceklerine büyüklük taslıyorlar (istisnalar kaideyi bozmaz)
    iş başa yani kadınlara düşüyor çalışalım, çalışalım ve çaşılaşım ve benim hayattaki felsefelerimden biriyle bitirmişsin yazımı ne yaparsak yapalım, elimizden gelenin en iyisini yapalım, sağlıcakla,

    YanıtlaSil