3 Ocak 2012

Ölmeler Ustası...

 Cem hocanın dersindeyiz. Cem hoca hep çok güzel anlatır. Yine çok güzel anlatıyor. Dinliyorum. Diyor ki “durmak ölümdür”. Düşünmek için duruyorum. Duruyorum ama ölmüyorum. Çünkü düşünmek için durmak, durmak sayılmaz. Ölmüyorum çünkü ben bir mazeret bulma ustasıyım. Her pazartesi haftalık iş listesi yapıyorum. Bununla yetinmeyip her sabah bir de o gün için liste yapıyorum.


 Yapılacak işlerim terbiyeli terbiyeli listede duruyor, yapılmayı bekliyorlar. Dursunlar. Listeye konuldular. Daha ne istiyorlar? Listeleri hazırlarken hiçbir işi atlamıyorum, unutmuyorum. Çünkü ben bir liste yapma ustasıyım. Listelemeden bir sonraki adım, onları hayata geçirmek. Yapmak. Kendime haksızlık etmek istemiyorum. Arada birkaç tane işi yaptığım oluyor. Onların üstünü fosforlu kalemle çiziyorum. Bun...u yapmaya bayılıyorum. Çünkü her üstünü çizdiğim iş beni kuş gibi hafifletiyor. Bu arada çizmediklerimin sayısı çizdiklerimin 4-5 katı ama olsun.


Onları yapmıyorsam bir nedeni var. Her zaman ertelemek için çok geçerli sebeplerim oluyor benim. Çok ikna edici sebeplerim. Çünkü ben bir ertelemeler ustasıyım. Birden Cem hocanın cümlesini hatırlıyorum. Bir şeyler dank ediyor kafama. Liste yapmak o işi yapmak anlamına gelmiyor. Liste yapmak, liste yapmanın içinde olduğu bir iş listesinde yapılmış bir işi temsil ediyor ancak… Dank… Her erteleme aslında durduruyor, akışı kesintiye uğratıyor. Dank… Ben nerdeyse her şeyi ertelediğim için iki ölüm arasında kısacık ve hırsızlama yaşıyorum. Dank.. Ölüyüm ben. Çoktan ölmüşüm ve ölmeye devam ediyorum. Ölüyorum, ölüyorum, hayatın akışında öle öle yuvarlanıyorum. Çünkü ben bir ölmeler ustasıyım. Ve bir kez daha dank.. Sevgili listelerimdeki işler yapılmadan kalıyor.


 Ajandamda geriye doğru gidiyor. Bir de yapılmadığı için geriden bugüne doğru gelen işler var. Gelenler ve gidenler ortada bir noktada buluşup, giderek rakımı yükselen çamurlu bir yığın oluşturuyorlar. İşte o çamurlu yığının altında yatıyorum ben, yaşadığını sanan bir ölü olarak hem de. Başıma fosforlu kalemlerden bir mezar taşı istiyorum ve renginin seçimini de size bırakıyorum.


Dank etmenin ardından gelen bu minicik fosfor parıltılı andan sonra bu kadar küçük şeylerle ölmek istemediğimi anlıyorum. Yattığım çamurun içinden doğrulmaya çalışıyorum bir taraftan. Ama biliyorum, bunca birikmiş çamuru temizlemek, üstümden silip atmak kolay olmayacak. Bir an için bunu da yapılacak işler listeme eklemeyi düşünüyorum. Ama artık farkındayım ki, doğrudan o işi yapmak yerine önce bir listeye yazmak da durmak oluyor. Durmak ve ölmek.


Yaşamak üzere kalkıyorken bir kez daha ölmeyi istemiyorum. Hem de hiç istemiyorum. Ve tüm ustalıklarımdan vazgeçiyorum. Sıfır noktasından hareket eden bir çırak olarak mazeret bulmadan, ertelemeden, listeye yazmadan yaşamaya başlıyorum.


Elvan Pektaş Deniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder