27 Ekim 2010

Atlarla olan ilişkim... azıcıkta Büyükada... hayvanlar alemi bölüm 10

Atları çok severim. Çok özgür ruhlu, gösterişli asil hayvanlardır. Bugüne kadar atları nasıl yazmamışım hayret ettim kendime...

Atlarla ilk ilişkim nerede oldu sorusunun cevabı  Büyükada'dır . Daha doğrusu atlarla mı at arabalarıyla mı desem bilemedim... En iyisi önce adadan biraz bahsetmek. İstanbul'luların genellikle yazın akın ettiği favori bir yerdir. Büyükada'ya eskiden sadece vapurla gidilirdi. Şimdilerde deniz otobüsüyle de ulaşabiliyorsunuz. Adada motorlu taşıtlara izin verilmediği için ulaşım bisiklet yada atlı arabalarla (fayton) sağlanır. Bir yere at arabasıyla gitmek istiyorsanız iskelenin meydanında at arabası durağı vardır. Orada sıraya girersiniz. Genelde sıra boş olur. Tarife de bellidir. Yalnız at arabasına  binerken ve inerken dikkat etmeniz gerekir. Basamağı hayli yüksektir. Sonra arabaya biner , arkanıza yaslanır ve etrafın tadını çıkarırsınız. Atlarla ilişkiniz görsellikten öteye geçmez. Atların ve arabanın hakimi olan sürücü deh deh diyerek atları yönetir. Atların gözlerinin önünde özel bir korsan kapaması vardır. Adını bilemedim. At böylece sadece yolu ve önünü görür... Etrafa bakamaz...Aslında yazdıkça atlar için biraz hüzünlendim...Yazın adaya gidilir akımıyla beraber bende Büyükada'ya gitmişim...At arabasına binmişim.Arkadan atları seyretmişim .İşte ilk at temasım böyle bir at arabası sefasında oluyor...

İkinci temas tamamen zıt bir deneyim. Direk atın üstündeyim...Arkadaşlar at binmeye gidiyorlar. Beni de çağırıyorlar. Gidiyorum.  Yer İstanbul'da kapalı bir mekan. At terbiyecisi ortada durmuş atlar da onun etrafında yavaş yavaş dönüyorlar...bir süre izledikten sonra atlardan birine bindiriliveriyorum. Ürküyorum. Atın boyu yüksek geliyor. 10 dakika sonra attan inmek istiyorum. Heyecan ve korkuyu beraber yaşıyorum...

Sonra atlarla ilişkim bıçak gibi kesiliyor. Seneler böylece akıp giderken ben bayramlar, izinler derken yavaş yavaş gezmeye başlıyorum. Ve atlar tekrar hayatıma giriveriyor.

Aşağıdaki atı yolda yürürken görüyorum... O çitlerin gerisinde...Gel seni okşayayım diyorum...Ve yavaş yavaş yanıma sokuluveriyor.Buyrun izleyin. Çoookkkk şeker... Çok.

atla karşılaşma anımız...

ilk sokulma hareketi...

işte bu poza bayılıyorum ...


Sonra atlar bir köy meydanında karşıma çıkıveriyorlar. Manzara eski kovboy filmlerindeki gibi... Kovboylar onları meydana bağlamış, işleri  bitince pencereden atların  üstlerine atlayıp yola devam edecekler.Doğal refleksim olarak atlara sesleniyorum. Ama ilgisizler. Sadece bir tanesi dönüp bana bakıyor.

neyseki soldaki bakıyor...

Sonra gerek gittiğim sanat kampında gerkese de gittiğim at çiftliğinde atlara binmek için sayısız fırsat elime geçiyor. Fakat sadece seyretmekle yetiniyorum . Neden bilmem bir çekingenlik geliyor bana. Bu arada at çiftliğinden de azcık bahsedeyim. Antalya taraflarında denize de girebileceğiniz, kafanızı dinleyebileceğiniz sakin bir mekan. Atlar özgürce ortada dolaşıyor. Kahvaltınızı ederken yanınızdan geçip gidiveriyorlar. Orada seyislerden biriyle konuşma fırsatım olmuştu. Atlar onun herşeyidi. Tüm dünyasıydı. Atlara aşıktı yani... Ne güzel diye düşündüğümü hatırlıyorum. İnsanın mesleğine aşık olması...Buyrun fotolar...


sanat kampı... atla yakınlaşma çabalarım...

beni sallamayıp...otlara gömülüyor...

at çiftliği... özgür olduklarından  uzak çekim...

Bu iki tatilin dönüşünde de İstanbulda'da içim içimi yiyor. Niye atlara binmedim ki...Hem güzeller...Hem uysallar... Dıbı dıbı diye içimi kemiriyorum...

Ve bir fırsat daha çıkınca karşıma... Bu sefer kaçırmıyorum. Ve....at binmenin ilk defa tadına varıyorum... Buyrun...

içimden at binmenin ruhunu yakalamalıyım diyorum...

evet...  çok zevkli... yaşasın

hiç bitmese...

At binme duygusu şöyle bir şey. Atla beraber nefes alıp veriyorsunuz. Siz bir yere baktığınızda , bunu hissediyor ve oraya yöneliyor. Yada siz onun ürkekliğini anlıyorsunuz. Yani bir takım oluyorsunuz...Müthiş bir şey... Mutlaka yaşamalı... Birde ata şeker vermeyi unutmayın. Çok seviyorlar. Atımızı mutlu edelim...

Sağlıcakla,


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder