21 Ekim 2010

Seslerden oluşan bir hikaye...

Yaratıcı dramada derslerinden bir örnek daha vermek istedim. Çok eğlendiğim gerçekten kendime birşeyler kattığım bir zaman dilimiydi. Her hafta bir oturumdu. Her oturumun bir konusu olurdu. Ben 11. haftamızdan yani müzik adlı oturumumuzdan bahsetmek istiyorum.

Sınıftayız, hepimizin gözü bağlı. Ve 15-20 tane değişik sesi dinleyip, adlarını yazmamız istendi. Bu bölümü geçtikten sonra, bu seslerden yedi tanesini seçtik. Ve içinde bu yedi sesin geçtiği ufak bir hikaye yazmamız istendi.

Anahtar seslerimiz şöyle:
1.Naylon torba sesi
2. Şemsiye sesi (açılıp, kapanıyor)
3. Dönen fırıldak sesi
4.Kibritin yanma sesi
5.Düdük sesi
6.Islık sesi
7.Müzik kutusu

İşte yazdığım hikaye...

Dün akşam çok hüzünlüydüm. Cama yağmur damlaları vuruyordu. Müzik kutusunu kurdum ve onun tatlı melodilerini dinlerken camdan akan yağmur damlalarını seyretmeye başladım. Sonra giyinip dışarı çıktım. Şemsiyemi açıp kapatarak bir süre çıkardığı sesi dinledim. Sonra şemsiyemi açıp yürümeye koyuldum. Uzaktan vapurların düdük sesi geliyordu. Gemiler ve martılar aklıma düştü. Vapurun arkasına bir fırıldak koysak, rüzgarda dönse, onu seyretsek ne eğlenceli olr diye düşündüm. Ve o sırada yoldan geçen araba beni ıslattı. Tekrar yürüdüğüm yola odaklanmak zorunda kaldım. Alışveriş yapan insanlar naylon torbalarını birbirine sürte sürte yanımdan geçiyorlardı. Rüzgar sanki ıslık çalıyordu bayağı kuvvetlenmişti. Mecburen ilk kafeye girmek zorunda kaldım. Oturdum. Ve yan masadakilerin sigara içerlerken kibrit çakmalarının sesini dinleyip içimden keşki içmeseler dedim. Çayımı ısmarladım. Hemen geldi. Çayımı yudumlarken cafenin penceresinden yağmuru ve ıslanmamak için koşuşturan insanları seyretmeye devam ettim. Hayat güzel diye düşündüm...

Haydi bir kağıt kalem de siz alın elinize... Küçük bir öykü yazın. Sizin öykünüzü yazın...

Sağlıcakla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder