10 Ocak 2011

Myra destanı... Ben bu toprakların sessiz çığlığıyım...

Yolum daha önce bir kaç kere Antalya'ya düştü fakat Demre'ye gitmek kısmet olmadı. Üstelik aklımda Demre'ye gitmek olduğu halde... Bazen öyle oluyor... Akılmda bir yere gitmek var... Hedef belli... Fakat yolda biri bir şey söylüyor... Plana yeni bir yer giriyor... Eski yer kalıyor... Demre nedendir bilmem böyle bir yer değişikliğine uğradı... Hemde bir kaç kere...

Bu yaz yine Antalya programı gözükünce tamam dedim... Demre'ye gidilecek galiba... Ama pek de emin olamıyorum... Hedef gene şaşabilir... Neyse ki öyle olmadı... Demre'ye varabildim... Üstelik Demre'ye varmadan bir gazetede şöyle bir haber okudum... 2010 senesinde en çok ziyaret edilen yerlerden biri olmuş... Tamam dedim... İstatistiki bir sayı olmamın zamanı gelmiş...

Sıcak bir günde  Demre'ye giriş yapıyorum... Esas amacım olan Myra antik kentine koşturuyorum... Myra      'Yüca Ana Tanrıçanın Yeri ' demekmiş... Likya'lıların en önemli kentlerinden biriymiş... Kentin M.Ö.5 yüzyılda kurulduğundan bahsediliyor... Şöyle bir hesap yapayım diyorum... Yapmıyorum... Ürküyorum... Burası benim kaç katı yaşım... İnanılmaz...

Şehrin ayakta kalan iki özelliği var. Birincisi kral kaya mezarları ikincisi tiyatrosu... İlk sizi karşılayan görüntü kaya mezarları...

Kayaların içine kat kat oyulmuş kral mezarlarının görüntüsü inanılmaz... Meydanda uzun bir süre durup, mezarları seyrediyorum...




Arkasından tiyatroya doğru gidiyorum. Önce tiyatroya küçük bir aralıktan bakıyorum. Arkasından da içeri giriyorum. Çok iyi korunmuş ve inanılmaz büyük bir tiyatroyla karşılaşıyorum.







Ardından tiyatronun kabartmalarını inceliyorum. Tiyatroyu seyredenlerin yüz ifadeleri mi onlar bilemiyorum ama kimisi beni ürkütüyor. Özellikle tek başına duran bir kadın yüzü var. Suratında şaşkın bir ifade ver. En çok o ürkütüyor beni. Bir de döneme ait yazıların bulunduğu taşlar var onları da inceliyorum. Kimbilir neler yazıyor diye merak ediyorum.

 






Bir de Demre'den ayrılırken Myra destanını görüyorum. Okuyorum onu... Ve çok etkileniyorum... Ben bu toprakların sessiz çığlığıyım diyor.  Yediveren cömert seraların  nasırlı ellerde hayat bulduğu bu durakta bir mutlu Myra taşıyım diyor...Ben bir Myra taşıyım diyor... Mutlaka gidip, tamamını okuyun derim...




Sağlıcakla,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder