1 Nisan 2011

Iyi Haberlerin Muhabiri Olun...


iyi haberlerin muhabiri olun
Bu kadar olumsuzluk yeter. Ona ihtiyaciniz yok! Onu ilan edip duyurmaya da ihtiyaciniz yok. Olumsuzluklari birakin artik. Kotu haberleri paylasmanin nesi iyi olabilir? Bunu yaparak ne kazanirsiniz? Belki biraz rahatlama. Ne verirsiniz? Kendisinin de rahatlamaya ihtiyaci olan birisine aci ve kaygi. Dolayisiyla da rahatlama ihtiyacini es gecmis olursunuz.Dunyada zaten yeterince negativite yok mudur? Onu yaymaniza ne gerek vardir o halde? Bu, inkar etmek degildir. Hickimse hicbir seyi inkar etmiyor. Birakin negativitenin orumcek aglarini baskalari yine baskalari icin orsunler; tabii eger illa ki buna mecburlarsa. Fakat siz buna mecbur degilsiniz. Siz degilsiniz. Birakin dunyadaki kotu haberlerin dedikodusunu baskalari yapsin, siz degil.Bunun bir sonunun olmasi gerekiyor.

Artik negativiteyi yaymamanizi istiyorum sizden.

Uzun zaman once size, gazetelerden ve televizyondan uzak durmanizi soylemistim. Negativiteyle yukludur onlar. Gazetelerin sattigi budur. Televizyon programlari ve reklamlar tehlike uyarilari ile doludur. Hastaliktan korkarsiniz, islenen suclardan, savaslardan korkarsiniz ve onlara odaklanmaya devam edersiniz. Zihninizi olumsuzluklardan uzaklastirin. Bu cukurun disina cikin aziz cocuklarim, hastanelerden ya da savas alanlarindan cikin.

Eger patronunuz sizi incitiyorsa, bunu is arkadaslariniza detayli olarak anlatmaniz gerekiyor mu gercekten?

Eger, aslinda ogretmenlik yapmamasi gereken bir ogretmeniniz varsa, surekli bu ogretmen hakkinda konusmaya mecbur musunuz? Bu sikintiya arkadaslarinizi ortak etmeye mecbur musunuz? Belki de hos bir iltifatla ogretmeninizi sasirtabilirsiniz. Bu yaklasiminiz ogretmen icin bir fark yaratir veya yaratmaz. Fakat herhalukarda sizin ruh halinizde bir degisim yapar.

Eger gununuz kotu gittiyse, herkes bunu bilmeye mecbur mudur?
Eger kendinizi ofkeli hissediyorsaniz bunu gostermek zorunda misiniz, neden boyle oldugunuzu anlatmak zorunda misiniz?

Gecmisinizdeki mutsuzluklardan ya da benzer seylerden kac kez bahsedebilirsiniz? Sikintinizi bir kez ifade edin ve meseleyi orada birakin. Onu canli tutmayin. Onu yinelemeyin, bir kez daha ondan bahsetmeyin. Zumrud-u Anka (*) gibi olun ve kullerinizden dogun.

Mazinin disina cikin dedigimde ne kastettigimi dusunuyorsunuz? Kafanizi salliyor ve "Evet, bu dogru. Haydi tum gecmisi arkada birakalim" diyorsunuz. Hemen sonra da bir takim talihsiz haberlerin uzerine atliyor ve gecmis izdiraplarin atesini koruklemis oluyorsunuz. Bir dakika oncesi de mazidir.

Dunyanin vibrasyonunu yukseltmek icin burada bulundugunuzu unutmayin. Bu vibrasyonu en yukseklere cikarin. Mutsuz dusunce cukurlarindan disari cikin. Felaket tellalligi yapmayin. Kotu haberleri nakletmeniz ya da tekrar etmeniz gerekli degildir. Bunu sizin icin yapanlardan yeterince vardir. Bunu yapmalari gerektigini dusunebilir onlar, fakat sizin icin oyle olmadigini bilirsiniz. Size bir Pollyanna olmanizi soylemiyorum Ben. Soyleyecek iyi bir seyleriniz olmadigi zaman dilinizi tutmanizi soyluyorum size. Hayattaki pozisyonunuzu degistirin. Hayattaki misyonunuz izdirap dolu haberleri oradan oraya nakledip herkesi haberdar etmek degildir. Bu tavir, biraz da dedikoducu bir yaklasimi cagristirmaktadir aslinda.

Iyi haberlerin muhabiri olun. Mucizeleri duyurun. Yeryuzundeki insanlarin engin iyiligini duyurun. Insanlarin kurdugu dostluklari duyurun. Kahramanlari haber yapin. Nezaketi haber yapin. Guzel hikayeler anlatin aziz cocuklarim. Dostluktan bahsedin. Karsiliksiz iyiliklerden bahsedin. Yuzunuze bile bakmayanlardan degil, size selam veren yabancilardan bahsedin. Hayallerinizi anlatin. Gokkusagina isaret edin. Konustugunuz insanlarin ufkunu genisletin. Kendi ufkunuzu genisletin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder