24 Aralık 2011

Hissettiğim tüm duyguların nedeni zihnimdeki yerinde duramayan, şakacı Maymunun eseri...

Zihin Maymuna Benzer !

Kulaklarını çekip, dilini çıkar dışarı... Şimdi kulaklarını bırak, dil içeri... Minik maymun seni !! Kaç maymun var içinde... Kaçı zıplar, kaçı daldan dala hoplar, biri diğerini dürter, diğeri şakacıdır... Hiç durmaz onlar... Kulaklarını çekip, dilini çıkar dışarı...Şimdi kulaklarını bırak, dil içeri... Minik maymunlar olduk ...  Dil dışarıya çıkabilen tek kasımız. Dili dışarı çıkarmak yüzdeki mimikleri rahatlatırken, çenemizde konuşurken yüklenen enerjiyi veya çenemiz kilitlendiğinde oluşan duygusal kasılmayı dışarı salmamıza yarıyor. Aynı zamanda uyurken çenesini kilitleyip, dişlerini gıcırdatanlar için iyi bir çene egzersizi... Küçük yaşlarda dil gelişimi sorunlarında terapiler uygulanıyor. Çocuklar bu anlamda çok yararını görüyor bu egzersizin...

Kulakta insanın bağırsağı, kalbi, karaciğeri ile ilgili noktalar ve meridyenler bulunuyor. Kulağı çekmek, aynı zamanda hem bu organlara masaj uygularken, strese dayalı baş ağrılarını da geçiriyor. Ama bırakın tüm bu yararları biz sadece Maymun taklidi yapıyoruz aslında.... Birkaç dakika bu pozda kalınca gözlerimiz yaşarıyor, bu gözyaşları kendi halimize gülememekten olabilir ya da göz yaşıyla toksin atıyoruzdur, kimbilir... Çok eğleniyoruz. Dili ve kulakları bırakınca, bir enerji geliyor üstümüze...

Günlük kahve molalarımdan birindeyim. Yan masada 3 genç oturuyor. Onları duymamak elde değil. Birini çekiştiriyorlar. Normaldir diyorum, hatta gülümsüyorum. Kızlardan biri Hayatının ilk kazığını yediğini anlatıyor, hararetle... İyi tecrübe diyorum içimden... Biraz zaman geçiyor. Masalarına yeni biri katılıyor. Biraz önce hakkında konuştukları kişi bu, fakat masa da konuşulan herşey şimdi çok sevgi dolu... Komik geliyor. Nasıl birbirimizden besleniyoruz. Alıyor, veriyor, eksiltiyor, çoğaltıyor bazen başakalarının yaptıklarından yara alıyoruz... İnsanlar olarak ancak insanlarla tanımlı kılıyoruz kendimizi... Ayna gibi... Böyle öğrendiğimiz için belki de... Sevginin, mutluluğun, öfkenin karşısında hep bir insan yok mu hayatımızda? Gülümsememizin nedeni bizi mutlu eden biri...

En büyük korkumuz ise yanlız kalmak, kaybetmek sevdiklerimizi... Onay bekliyor başardıklarımız..” ne güzel, ellerine sağlık, harikasın... “ En unutamadığımız anın içinde bile bir insan gizli... Kızgın olduklarımız var bir de... Affedemediklerimiz, durup durup öfke yüklendiklerimiz... Bize kıyanlar var sonra, çelme takanlar hayatımıza... Böyle gidiyor liste... İnsanlar var hayatımızda... Beslendiğimiz, eksildiğimiz, çoğaldığımız beraber, hayatımıza giren, var olan veya çıkarttığımız... Hayat böyle geçiyor, yatay enerjilerle beslenerek... Alarak, vererek... \ Bir de dikey bir enerji var. Hep dolan, hiç eksilmeyen... Hep akan, hiç durmadan tamamlanan... Karşımda oturan biriyle sohbet içindeyiz, ben binbir duygunun içinde dönüp dururken, bir an eksildiğimi, bir an çoğaldığımı, başka bir an kızdığımı hissettiğim zaman artık içimden akan enerjiye dönüyor algım... Sonsuz kaynaktan akan o enerjiyle dolduğumu hissediyorum... Ne eksiğim, ne fazlayım... Tamamım. Tam`ım aslında... .

Hissettiğim tüm duyguların nedeni zihnimdeki yerinde duramayan, şakacı Maymunun eseri...

O aslında sadece oyun oynamak istiyor. Öfke, kızgınlık hep onun oyunda elde edemedikleri yüzünden... Şakacı bazen, bazen de vurdumduymaz oluyor... Bazen sevilmek için yapmadığını bırakmıyor. Sevilmediğinde hırçınlaşıyor. Elinden birşey alın, hemen saldırganlaşıyor... Sizi devamlı o daldan bu dala , geçmiş pişmanlıklarından, gelecek korkularına o taşıyor... . Ne zaman yatay enerjiye saplansam, algımı değiştiriyorum artık... Bizi besleyen, yaşatan, var eden , o güzel enerjinin akışını hissediyorum her nefesimde... Tam başın üstünden geçiyor o enerji... Kalbimde yuvalanıyor, tüm hücrelerimi doluyor.. Ve Maymunu özgür bırakıyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder