31 Aralık 2010

Hayatın anlamı nedir?

Hayatın anlamı nedir?

Uzun yıllardır sorarım bu soruyu kendime... Nedir hayatın anlamı? Bazen cevabını bulurum. Bazen bulamam. Bazen beğenirim verdiğim cevabı. Bazen beğenmem... Son zamanlarda bir karara vardım. Son kararım mıdır  bilemem ama şimdilik kararım  'Kendini geliştirmek'.

İşte bu düşüncelerle gittim çiftliğe. Çiftlikte zeytin toplama mevsimi... Sabahtan akşama tarlada zeytin topluyoruz. Akşamları hep beraber yemek yiyoruz. Yemekte ekipten biri demesin mi... Arkadaşlar sizce hayatın anlamı nedir? Yaklaşık 15 kişiyiz. Kalabalığız. Herkes fikrini söylemeye başlıyor. Soruyu soranın cevabı hazır. Arkadaşlar dedi... Bence hayatın anlamı 'toplamak'...  Zeytin topluyoruz, anı topluyoruz, arkadaş topluyoruz, hep birşeyler topluyoruz. Tamam mantıklı konuşuyor ama ikna olmuyorum.

Ertesi sabah gene zeytin 'topluyoruz'. Zeytin toplamak öyle başka işlere benzemiyor. Kutsal bir yanı var. Belirli bir ritüeli var. Hepimizi filozafa çeviriyor.O zaman hikayeye baştan başlamak lazım diye düşünüyorum.



efsanelere konu olan ağaç 'zeytin ağacı'

Zeytinle ilgili her türlü bilgiyi araştırmaya başlıyorum.Ve karşıma zeytin ağacı efsanesi çıkıyor. Efsaneye göre M.Ö. 17. yüzyılda bugünkü 'Atina 'kuruluyor. Fakat şehre isim bulmak gerekiyor. Tanrıların babası Zeus yeni kurulacak olan şehre isim koymak için tanrılar meclisini topluyor. Bu şehre en değerli hediyeyi getiren tanrının ismini bu şehre vereceğini söylüyor. Deniz tanrısı Poseidon denizden savaşta çok işe yarayacağına inandığı bir at çıkarıyor.

Bilim tanrısı Athene aşıladığı bir yabani zeytin ağacını şehre getirip, armağan ediyor. Bu ağaç meyve verecek, insanlar da bunu yiyecek. Bu meyveden çıkarılan yağ karanlık geceleri aydınlatacak, aynı zamanda yemeklik yağ olarak mutfakların baş tacı olacak. Bu ağaç yarışı kazanarak Akropolise dikilir, şehre ise bilim tanrısı Athene'nin adı verilir. Eski Yunan'da zeytin ağacı kutsal olup salonları süslermiş. Zeytin ağacını kesen veya zarar veren mahkeme önüne çıkarılır ve ölüme mahkum edilirmiş.

Bu efsaneyi bilmeden bile zeytinler hepimizi büyülüyor. Tarlaya zeytin toplamaya öyle istekle gidiyoruz ki... Anlatılamaz bir heyecan hepimizi sarıyor. Başlıyoruz şevkle çalışmaya...

Zeytin toplamak için belirli aşamalar var. Önce zeytin ağacının dibine düşenleri toplamak gerekiyor. Buna dip zeytini tolamak diyoruz. Ayrı çuvallanıyor. Bazen ikili topluyoruz. Bazen ağacın her tarafından girişiyoruz toplamaya. Bazen de yanyana sıra oluyoruz, yol boyu topluyoruz. İşte dip zeytini toplarken manzaralar;

ikili takım

dört bir yandan toplarken...

sıra olmuş ilerliyoruz...

Dipteki zeytini toplayınca sıra 'ağaca yazmaya' geliyor. Ağacı yazmak yerel bir tabir. Ağacın altına büyük bir örtü seriyoruz. Örtüye'de yazgı diyoruz. Yazgı dediğimiz çuval kumaşından yapılmış örtü. Çok büyük. Bayağıda ağır. Boşken bile ağır. İki üç kişi beraber anca taşıyoruz. Güzelce ağacın etrafını yaygıyla yazıyoruz. 


yazgıyı güzelce yayıyoruz

Ondan sonra güçlü kuvvetli olanlar başlıyorlar dalları değnekle dürtmeye. Onlar dürttükçe zeytinler dallarıyla beraber yazgının üstünde birikmeye başlıyor.



başlıyoruz ağacın dallarını dürtmeye...





Ağacın dallarını dürtme işi bitince bu sefer yaygıdaki zeytinleri dallarından ayırmaya başlıyoruz. Bu iş için bir kaç kişi yeterli. Oturuyoruz yazgının üstüne başlıyoruz ayırmaya... Ama kabaca ayırıyoruz. İnce ayırma işini elekle yapacağız zaten.


yaygıda zeytinler...


Yazgıda toplanan zeytinleri kabaca ayıklıyoruz...

Eleklede zeytinde kalan son dalları yaprakları temizleyip, çuvallıyoruz . Zeytinler artık yağhaneye gitmeye hazır hale geliyor. Zeytinyağı olmaya doğru adım adım ilerliyorlar...Tabi bu arada o kadar insan habire konuşuyoruz. Şarkılar söylüyoruz. Mola veriyoruz. Biraz daha şarkı söylüyoruz. Zeytin toplama işi bitince nasıl bir kutlama yapacağımızı konuşuyoruz... Bu zeytinyağı çok muhabbetli olacak benden söylemesi...



arkasından elekte eliyoruz... 




Birde on yaşın altı ağaçlar var. Onları sopalarla dürtmüyoruz. Elle toplama yapıyoruz. Yada tırmıkla topluyoruz. Biz en çok ağaçtan zeytin toplamayı seviyoruz. Dallara dokunuyorsun. Ağaca tırmanıyorsun. Ağacın üst dallarındaki zeytine ulaşmaya çalışıyorsun. Çok zevkli oluyor...


dalda zeytin...


ağacı sıyırıken...

ağaç ve cevresi toplanıyor...

Bu arada zeytin toplamak için hayatımda ilk defa ağaca çıkıyorum. Bir sürü poz veriyorum. Bir süreliğine zeytin toplamayı falan unutuyorum. Kimi arkadaşlar yüksekdeki dallara yetişmek için tırmığını uzatacak keşiflerde bulunuyor... Çok eğleniyoruz. Çok gülüyoruz. Bu zeytinyağını yiyen kesin kahkahalarla gülecek... 

ağaçta ben...


tırmık uzatma buluşları...

Gün boyu tarlada olunca ilginç karelerde ortaya çıkıyor... Eşeğiyle geçen de oluyor... Oğlağını besleyen de... Kuş yuvası da görüyorsun... Ağaç dalında kuşu da...





Zeytin toplama dönemi yaklaşık bir ay sürüyor. Ekip sürekli değişiyor... dönüşüyor... Ama benim kafama en çok zeytinler kazınıyor. Hem de kucak dolusu zeytinler kazınıyor...

zeytin işini bitiren ekip...

kucak dolusu zeytinler...


Ahh birde bu zeytinlerin yağını yeseniz bayılırsınız. Her gün yiyorum. Hergün yiyorum. Yine de doyamıyorum. Haa hayatın anlamı ne mi oldu ? Ehhh bu yazıdan sonra olsa olsa zeytin olur. Zeytinyağı olur...

Çiflik ve çiftlikte yapılan işlerle ilgili yazımın ikinci bölümünü de burada kapatıyorum.

Sağlıcakla,

2 yorum:

  1. Peki... Baş harfi Sadi ile başlayan aklı evvelin birisi şunu sorarsa Anette; "İnsan kendini niye geliştirir? Zaten ölmeyecek midir?

    YanıtlaSil
  2. ee o zman madem acıkıcan niye yemek yiyprsun gibi başka bir soru sorardım ama bence cevap şu... madem burdasın... madem yaşıyorsun... bari bi işe yara ey insan

    YanıtlaSil