7 Temmuz 2011

Bir düşünceye sıkı sıkı tutunmalı mı?..



Buda,  yeni öğrencilerine bir oğlu olan dul babayı anlatırdı. Adam bir iş  seyahatindeyken, hırsızlar evine girmiş, evi yakmış ve oğlunu kaçırmış.  Baba eve döndüğünde, evinin kül olduğunu ve oğlunun da yanıp ondan  geriye yalnızca küllerinin kaldığını düşünmüş. Kalbi kırılan baba,  külleri toplamış ve yanından hiç ayırmadığı çok güzel bir kavanoza koymuş.

Biraz  zaman geçmiş, oğlu hırsızların elinden kaçmış ve eve, babasına koşmuş.  Gece geç saatte eve gelen çocuk, kapıyı çalmış. Baba, derin uykusundan  uyanmış ve seslenmiş, ''Kim o?'' Oğlu yanıtlamış, ''Benim, baba,  oğlun.'' Acıyla öfkelenen baba, kötü kalpli bir çocuğun ona numara  yaptığını düşünerek, oğlunu kapıdan kovmuş. Oğlu kendini anlatmaya  çalışmış, ama baba dinlememiş. Sonunda çocuk bir daha dönmemek üzere  oradan ayrılmış.

Bu öyküden sonra, Buda yeni öğrencilerine şöyle  derdi: ''Bazen gerçek olduğunu düşündüğünüz bir şeye öyle sıkı  tutunursunuz ki, gerçek kapınıza geldiğinde, onu içeri almazsınız.''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder