24 Ekim 2011

Biz olmakla ilgili bir öykü...

 

Bir gün yoksul ve yalnız bir köye elinde torbası ile bir yabancı gelir. Gelen yabancıdan korkan köy halkı evlerine kapanır. Yabancı köy halkına kendisinden kimsenin korkmamasını,  sadece bir gezgin olduğunu, gece için yatacak bir yer istediğini bunun karşılığında malzeme verdikleri taktirde onlara yemek yapabileceğini  söyler. Köy halkı yabancıdan çok korkmuştur,  çok da yoksul oldukları için fazla yiyecekleri yoktur ve hiçbiri yemeklerini yabancı ile paylaşmak  istememektedir. Ona paylaşacak birşeyleri olmadığını ve kimsenin onu misafir etmek istemediğini  söylerler. Yabancı “olsun” der. “Siz beni istemeseniz de ben bu gece burada kalmak zorundayım. Gece karanlıkta yola devam etmem çok zor. Kendim için bir çorba yapacağım isterseniz sizde benimle çorbayı paylaşabilirsiniz.”

Yabancı köyün ortasında bir ateş yakar, kuyudan su çeker ve içine çantasından çıkardığı taşı atar. Bunları yaparken bir yandan da kendi kendine konuşmaya başlar. “Nefis bir çorba bu, harika olacak keşke bir parça kabakta olsaydı.” Bu arada bütün köy halkı gizli evlerinin penceresinden gizlice yabancının çorba yapışını merakla seyretmektedir. Köydekilerden biri evinden küçük bir kabağı korka korka yabancıya getirir.Yabancı kabağı alır ve çorbanın içine koyar. Tekrar kendi kendine konuşmaya başlar. “Harika bir taş çorbası bu, kabakla çok daha leziz oldu keşke biraz da havuç olsa.” Köylüler yavaş yavaş evlerinden çıkarak kendilerine sakladıkları  sebzelerden ufak parçalar getirmeye başlarlar. Yabancı bütün sebzeleri alır ve kaynattığı taş çorbasının içine doğrar. Bir yanda çorbanın harika olduğunu söylemeye devam eder. Sonunda çorba pişer ve yabancı tüm köylülere evlerinden tabak getirmelerini söyler ve hep birlikte çorbayı içerler. Çorba çok güzel olmuştur. Herkes şaşkındır. Ortada hiç bir şey yokken bir anda bir taş sayesinde nefis bir çorba yapılmış ve aç olan herkes doymuş, uzun zamandır biraraya gelmeyen  insanlar ateşin etrafında konuşmaya başlamıştır.Köylüler bu güzel günü yeniden yaşamak için yabancıdan elindeki sihirli taşı satmasını ister. Yabancı taşı asla satmayacağını belirtir ve ertesi gün köyden ayrılır. Dönüş yolunda çocuklar yabancıyı beklemektedir. Yabancı çantasından taşı çıkarır ve en genç olanına taşı verir. “Sihir taşta değil. Bu sıradan bir taş köye girerken yolda bulup heybeme atmıştım. Asıl sihir köylülerde, mucizeyi onlar  gerçekleştirdi. Sende artık yeni bir mucize gerçekleştirebilirsin ” der.

Hikaye : Bir Portekiz halk masalından “stone soup” alınmıştır.

aysegul gungor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder